60-Mümtehine Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 60-Mümtehine Suresideki 13 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 60-Mümtehine Suresideki 13 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
60-Mümtehine Suresi

1.Ayet
Medine

28
548
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ ۙ أَنْ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ إِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاءَ مَرْضَاتِي ۚ تُسِرُّونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنْتُمْ ۚ وَمَنْ يَفْعَلْهُ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ -1
(Ya eyyuhelleziyne amenu la tettehızu ´aduvviy ve ´aduvvekum evliyae tulkune ileyhim bilmeveddeti ve kad keferu bima caekum minelhakkı yuhricunerresule ve iyyakum en tu´minu billahi rabbikum in kuntum harectum cihaden fiy sebiyliy vebtiğae merdatiy tusirrune ileyhim bilmeveddeti ve ene a´lemu bima ahfeytum ve ma a´lentum ve men yef´alhu minkum fekad dalle sevaessebiyli.)
60-Mümtehine Suresi
1.Ayet
Medine
28
548
Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır. Ey o bütün iyman edenler! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın, siz onlara meveddet ilka ediyorsunuz, onlar ise haktan size gelene küfrettiler, rabbınız Allaha iyman ediyorsunuz diye sizi ve Peygamberi çıkarıyorlardı, eğer sizler benim yolumda ve rızam uğurunda cihad için çıktınızsa... Siz meveddetle onlara sir veriyorsunuz, halbuki ben sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da hepsini bilirim ve içinizden her kim onu yaparsa artık düz yolun ortasında şaşırmış olur. Ey iman edenler! Düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dostlar edinmeyin. Siz, onlara (mektubla bağlılık ve) sevgi yolluyorsunuz; halbuki onlar, Kur’an’dan size geleni inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a iman ediyorsunuz diye, size ve Peygamberi (Mekke’den) çıkarıyorlardı. Eğer sizler, benim yolumda ve rızam uğrunda cihad için (Mekke’den Medine’ye) çıktınızsa, (düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinmeyin). Siz, sevgi göstererek, onlara sır veriyorsunuz; halbuki ben, sizin gizlediklerinizi de, açıkladıklarınızı da hep bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, artık hak yolun ortasında sapıtmıştır, (kendini felâkete sürüklemiştir). (Bu âyet-i kerime, Hâtib İbni Belte’e hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber efendimizin Mekke’lilere savaş açacağını duyunca, bu haberi Medine’den yazdığı bir mektupla Mekke’lilere bildirmeğe teşebbüs etti ve mektubunu Sare adlı bir kadınla gönderdi. Bunun üzerine Cebrâil nazil olub hâdiyesi Hz. Peygamber efendimize bildirdi. Hz. Peygamber de ashabın ileri gelenlerinden altı kişiyi, yola çıkan kadını yakalayıb mektubu almak üzere vazifelendirdi. Onlar da yolda kadını yakalayarak bu mektubu kendisinden almışlardı. İşte müminlerin, bu şekilde bir büyük günah işlememelerini bildiren bu âyet-i kerime nazil olmuştur.) Ey imân edenler! Benim de düşmanımı, sizin de düşmanınızı dostlar ve arkadaşlar edinmeyin. Size gelen hakkı inkâr ederlerken siz, onlara sevgi sunuyorsunuz! Rabbınız olan Allah´a imân ettiğiniz için, Peygamber´i ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlardı. Eğer siz, benim yolumda cihâda çıkmış ve hoşnutluğumu arzu etmişseniz, onlara (nasıl olurda) sevgi sunup sır verirsiniz ? Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim böyle yaparsa, gerçekten o doğru yolun ortasında şaşırıp sapıtmıştır. Ey îman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız (olanlar) ı dostlar edinmeyin. (Kendileriyle aranızdaki) sevgi yüzünden onlara (peygamberin maksadını) ulaşdırırsınız (değil mi)? Halbuki onlar Hakdan size gelene küfretmişlerdir. Peygamberi de, sizi de Rabbiniz olan Allaha îman ediyorsunuz diye (yurdlarınızdan) çıkarıyorlardı onlar. Eğer siz benim yolumdan savaşmak, benim rızaamı aramak için çıkmışsanız (bunu yapmazsınız). Onlara haalâ muhabbet mi gizleyeceksiniz? Halbuki ben sizin gizlediğinizi de, açıkladığınızı da çok iyi bilenim. İçinizden kim bunu yaparsa muhakkak ki yolun ta ortasından sapmış olur. Ey inananlar, düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinip onları sevmeyin, onlara haber yolluyorsunuz ama onlar, size gerçek olarak gelen şeye kâfir olmuşlardır da Peygamberi ve sizi, Rabbiniz Allah´a inanıyorsunuz diye yurdunuzdan çıkarıyorlar; benim yolumda savaşmak ve râzılığımı arayıp elde etmek için yurdunuzdan çıktıysanız, bu, böyle; siz, onlara sevgiyle sır veriyorsunuz ve bense sizin gizlediğiniz şeyi de daha iyi bilirim, açığa vurduğunuz şeyi de ve sizden kim bu işi yaparsa gerçekten de düz ve doğru yoldan sapmış, yolunu kaybetmiş gitmiştir.
60-Mümtehine Suresi

2.Ayet
Medine

28
548
إِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاءً وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ -2
(İn yeskafukum yekunu lekum a´daen ve yebsutu ileykum eydiyehum ve elsinetehum bissui ve veddu lev tekfurune.)
60-Mümtehine Suresi
2.Ayet
Medine
28
548
Şâyet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman olurlar, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatırlar ve inkâr etmenizi arzu ederler. Eğer onlar size bir zafer bulurlarsa hepinize düşman kesilirler ve sizlere fenalıkla ellerini ve dillerini uzatır ve arzu ederler ki hep kâfir olsanız! Eğer onlar size üstün gelseler, hepinize düşman kesilirler; ve size ellerini, dillerini kötülükle uzatırlar; ve arzu ederler ki, hep kâfir olsanız!... Eğer onlar, bir yolunu bulup size karşı üstünlük sağlarlarsa, hemen düşmanlarınız oluverirler! Ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar ve küfre dönmenizi içten arzu ederler. Eğer onlar size bir tırnak tutdururlarsa hepinizin düşmanları olacaklar, ellerini, dillerini kötülükle size uzatacaklardır. (Zâten) onlar (dâima ah bir dîninizden dönüb) kâfir olsanız (diye) arzuu etmişlerdir. Size üst olurlar da ele geçirirlerse düşman olurlar size ve ellerini ve dillerini, kötülükle uzatırlar size ve onlar isterler ki siz kâfir olasınız.
60-Mümtehine Suresi

3.Ayet
Medine

28
548
لَنْ تَنْفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ ۚ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ ۚ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ -3
(Len tenfe´akum erhamukum ve la evladukum yevmelkıyameti yefsılu beynekum vallahu bima ta´melune basıyrun.)
60-Mümtehine Suresi
3.Ayet
Medine
28
548
Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Ne hısımlarınızın ne de evlâdlarınızın size asla menfeati olmaz, o kıyamet gününde aranızı ayırır ve Allah hep amellerinizi gözetir. (Eğer Peygambere hiyanetlik ederseniz, Allah’ın azabına karşı) ne (Mekke’deki) akrabalarınız, ne de çocuklarınız size asla fayda vermez. Allah, kıyamet gününde aranızı ayıracaktır, (itaat edenleri cennete, isyan edenleri cehenneme koyacaktır). Allah, bütün yaptıklarınızı görendir. Kıyamet günü ise, ne hısımlarınızın, ne de evlâdınızın size elbette bir yararı dokunmaz. Allah aranızı ayırır. Allah, işleyegeldiğiniz şeyleri görüp bilendir. Ne hısımlarınız, ne evlâdlarınız (âhiret azabına karşı) size asla fâide veremez. Kıyamet gününde (Allah onlarla) aranızı ayıracakdır. Allah, ne yaparsanız hakkıyle görendir. Kıyâmet gününde yakınlarınız da kesin olarak bir fayda veremez size, evlâtlarınız da, aranızı ayırır ve Allah, ne yapıyorsanız hepsini de görür.
60-Mümtehine Suresi

4.Ayet
Medine

28
548
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ ۖ رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ -4
(Kad kanet lekum usvetun hasenetun fiy ibrahiyme velleziyne me´ahu iz kalu likavmihim inna bureau minkum ve mimma ta´budune min dunillahi keferna bikum ve beda beynena ve beynekumul´adavetu velbağdau illa kavle ibrahiyme liebiyhi leestağfirenne leke ve ma emliku leke minallahi min şey´in rabbena ´aleyke tevekkelna ve ileyke enebna ve ileykelmesıyru.)
60-Mümtehine Suresi
4.Ayet
Medine
28
548
İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” Sizin için güzel bir örnek İbrahim ile beraberindekiler de oldu: Vaktiyle onlar kavımlarına şöyle dediler: «Biz sizlerden ve Allahdan başka taptıklarınızdan beriyiz ve sizi tanımıyoruz, ta ki siz Allahın birliğine iyman edinciye kadar, sizinle aramızda ebedî buğz-u adavet başladı» ancak İbrahimin babasına «Elbette senin için istiğfar edeceğim» maamafih senin için Allahdan hiçbir şeye gücüm yetmez» demesi müstesna, dediler: Ya rabbena! Biz ancak sana tevekkül kıldık ve sana gönül verdik ve bütün gidiş sanadır. Gerçekten İbrahîm’in ve beraberinde olanların sözlerinde sizin için güzel bir örnek oldu: Vaktiyle kavimlerine dediler ki: “- Biz, sizlerden ve Allah’dan başka taptıklarınızdan berîyiz. Siz, Allah’ın birliğine iman etmedikçe, sizi (dininizi) tanımıyoruz. Sizinle aramızda ebedî düşmanlık ve kin baş gösterdi!” Ancak İbrahîm’in, babası için şöyle demesi müstesna olmuştur: “- Elbette senin için mağfiret dileyeceğim; fakat Allah’ın azabından hiç bir şeyi kaldırmağa senin için gücüm yetmez?” (O halde ey müminler, siz şöyle deyin): “- Ey Rabbimiz! Ancak sana tevekkül ettik, sana ibadete koyulduk ve yalnız sanadır dönüş... Gerçekten İbrahim´de ve onunla beraber olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır: Hani onlar, kendi milletlerine, «şüphesiz ki, sizlerden ve Allah´tan başka taptıklarınızdan beriyiz (uzağız, sizinle hiçbir ilişiğimiz yoktur). Sizi (ve taptıklarınızı) tanımıyoruz. Siz.bir olan Allah´a ibâdet edinceye kadar aramızda düşmanlık ve öfke sürekli olarak belirmiştir» demişlerdi. Ancak İbrahim´in babasına : «And olsun ki senin için istiğfarda (günahların bağışlanmasını) dileyeceğim, ama Allah´tan sana gelecek hiçbir şeyin önüne geçmeğe sahip değilimdir,» dediği sözü müstesna.. Ey Rabbimiz! Ancak sana güvenip dayandık; yalnız sana yönelip gönül verdik ve dönüş de ancak sanadır. İbrâhîmde ve onun maiyyetindekilerde sizin için hakıykaten güzel bir örnek vardı. Hani onlar kavmlerine «Biz, sizden ve Allâhı bırakıp da tapmakda olduğunuz nesnelerden kat´iyyen uzağız. Sizi inkâretdik. Siz Allaha bir olarak îman edinceye kadar bizimle aranızda ebedî düşmanlık ve buğuz belirmişdir» demişlerdi. Yalınız İbrâhîmin, babasına «Herhalde senin yarlığanmanı isteyeceğim. (Fakat) senin için Allahdan (gelecek) herhangi birşey (i celb ve def´ etmey) e gücüm yetmez» demesi müstesna. (Siz şöyle deyin:) «Ey Rabbimiz, ancak Sana güvenib dayandık ve yalınız Sana yöneldik. Son dönüş de ancak Sanadır». Gerçekten de İbrâhim´de ve onunla berâber bulunanlarda güzel bir örnek var size; hani kavimlerine demişlerdi ki: Şüphe yok ki biz, sizden ve Allah´tan başka kulluk ettiklerinizden tamâmıyla uzağız, inkâr ettik sizi ve aramızla aranızda, bir Allah´a siz de inanıncaya dek ebedî bir düşmanlık ve nefret belirmiştir; ancak İbrâhim´in, atasına, elbette senin için yarlıganma dileyeceğim ve fakat Allah´tan sana gelecek hiçbirşeyi de menedemem sözü başka; Rabbimiz, sana dayandık ve sana yöneldik ve dönüp geleceğimiz yer de senin tapın.
60-Mümtehine Suresi

5.Ayet
Medine

28
548
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا ۖ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ -5
(Rabbena la tec´alna fitneten lilleziyne keferu vağfir lena rabbena inneke entel´azizül hakim)
60-Mümtehine Suresi
5.Ayet
Medine
28
548
“Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” Ya rabbena! Bizleri o küfredenlerin fitnesi kılma ve bizlere mağfiret buyur çünkü sensin ancak öyle azîz, öyle hakîm. Ey Rabbimiz! Bizi, o kâfir olanların fitnesi kılma, (bizi onlara ezdirme); bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Muhakkak ki sen, Azîz’sin= her şeye galibsin, imansızlardan intikam alırsın, Hakîm’sin= müminlere zafer veren hikmet sahibisin.” Ey Rabbimiz! Bizi o küfre sapanlarla imtihan etme, (onların yüzünden bizi fitneye uğratma), bizi bağışla ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, çok üstünsün, çok güçlüsün, hikmet sahibisin. «Ey Rabbimiz, bizi o küfredenler için bir fitne (mevzuu) yapma. Bizi yarlığa Rabbimiz. Çünkü hakıykat gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi Sensin Sen». Rabbimiz, bizi kâfirlere sınanma konusu yapma ve suçlarımızı ört Rabbimiz, şüphe yok ki sen üstünsün, hüküm ve hikmet sâhibisin.
60-Mümtehine Suresi

6.Ayet
Medine

28
549
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِيهِمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ ۚ وَمَنْ يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ -6
(Lekad kane lekum fiyhim usvetun hasenetun limen kane yercullahe velyevmel´ahıre ve men yetevelle feinnallahe huvelğaniyyulhamiydu.)
60-Mümtehine Suresi
6.Ayet
Medine
28
549
Andolsun, onlarda (İbrahim ve beraberindekilerde) sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. (6-7) Hakikaten sizler için güzel bir örnek onlarda olmuştur: Allaha ve Âhıret gününe ümid besliyenler için; her kim de aksine giderse haberi olsun ki Allah çok ganiydir, her hamd onundur. Umulur ki Allah sizinle onlar içinden düşmanlaştıklarınız arasında bir meveddet husule getire. Allah kadîrdir, Allah gafurdur, rahîmdir. Gerçekten sizler için, onların (İbrahîm’in ve beraberindekilerin) sözlerinde güzel bir örnek olmuştur. Bu örnek, Allah’dan ve ahiret gününden korkanlar içindir. Kim (emrimizden) yüz çevirir (ve kâfirleri dost edinirse), şübhe yok ki Allah Ganî’dir= hiç bir şeye muhtaç değildir. Hamîd’dir= hamde müstahaktır. And olsun ki, sizin için, sizden Allah´a ve Âhiret gününe inanıp kavuşmayı umanlar için onlarda (İbrahim´le arkadaşlarında) güzel örnekler vardır. Kim de yüzçevirirse (bilsin ki), Allah ganiydir (hiç kimsenin kulluğuna ihtiyacı yoktur); O, her türlü güzel övgüye lâyıktır. Andolsun ki onlarda sizin için, Allâhı ve âhiret gününü ummakda olanlar için güzel bir örnek vardır. Kim (emrimizden) yüz çevirirse şübhesiz ki Allah, O, her şeyden müstağnî, her hamde hakkıyle lâyıkdır. Andolsun ki onlarda, size, Allah´a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlara, güzel bir örnek var ve kim, yüz çevirirse bilsin ki Allah, şüphe yok ki müstağnîdir, hamde lâyık olan odur.
60-Mümtehine Suresi

7.Ayet
Medine

28
549
عَسَى اللَّهُ أَنْ يَجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذِينَ عَادَيْتُمْ مِنْهُمْ مَوَدَّةً ۚ وَاللَّهُ قَدِيرٌ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ -7
(´Asallahu en yec´ale beynekum ve beynelleziyne ´adeytum minhum meveddeten vallahu kadiyrun vallahu ğafurun rahıymun.)
60-Mümtehine Suresi
7.Ayet
Medine
28
549
Ola ki Allah sizinle, içlerinden düşman olduğunuz kimseler arasına bir sevgi (ve yakınlık) koyar. Allah, hakkıyla gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir. (6-7) Hakikaten sizler için güzel bir örnek onlarda olmuştur: Allaha ve Âhıret gününe ümid besliyenler için; her kim de aksine giderse haberi olsun ki Allah çok ganiydir, her hamd onundur. Umulur ki Allah sizinle onlar içinden düşmanlaştıklarınız arasında bir meveddet husule getire. Allah kadîrdir, Allah gafurdur, rahîmdir. Olur ki Allah, (onları İslâm’a erdirmekle) içlerinden birbirinize düşmanalık ettikleriniz arasında bir sevgi ve yakınlık kurar. Allah (buna) Kadîr’dir. Allah Gafûr’dur= çok bağışlayandır, Rahîm’dir= çok merhametlidir. Allah´ın, sizinle o düşmanlık ettiğiniz kimseler arasında bir sevgi bağı kurması umulabilir. Allah çok kudretlidir; Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Olur ki Allah, sizinle içlerinden birbirinize düşman olduğunuz (kâfirler) arasında yakında bir dostluk peyda eder. Allah hakkıyle kaadirdir. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Umulur ki Allah, sizinle, düşmanlık ettiklerinizin arasına yakında bir sevgi de verir ve Allah´ın gücü yeter ve Allah, suçları örter, rahîmdir.
60-Mümtehine Suresi

8.Ayet
Medine

28
549
لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ -8
(La yenhakumullahu ´anilleziyne lem yukatilukum fiyddiyni ve lem yuhricukum min diyarikum en teberruhum ve tuksitu ileyhim innallahe yuhıbbulmuksitıyne.)
60-Mümtehine Suresi
8.Ayet
Medine
28
549
Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. Allah sizi din hakkında size kıtal yapmıyan ve sizi yurdlarınızdan çıkarmıyan kimselerden, onlara iyilik etmeniz ve kendilerine adalet yapmanızdan nehyetmez, çünkü Allah adalet yapanları sever Allah, din hususunda sizinle savaşmamış, sizi yurdlarınızdan da çıkarmamış kimselere sadakat göstermenizden, onlara iyilik etmenizden, onlara adalet yapmanızdan sizi yasaklamaz; çünkü Allah adalet yapanları sever. Allah, din uğrunda sizinle savaşmıyanlara ve sizi yurdunuzdan çıkarmıyanlara iyilikte bulunmanızı, adaletle davranmanızı men´etmez. Şüphesiz ki, Allah, adaletle davranıp insaf ölçülerine bağlı kalanları sever. Sizinle dîn hususunda muhaarebe etmemiş, sizi yurdlarınızdan da çıkarmamış olanlara iyilik, onlara adalet (le muaamele) etmenizden Allah sizi men´etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever. Allah, din husûsunda sizinle savaşmayan ve sizi, ülkenizden çıkarmayanlara iyilik etmenizi, onlara karşı insafla, adâletle muâmelede bulunmanızı nehyetmez; şüphe yok ki Allah, adâletle muâmele edenleri sever.
60-Mümtehine Suresi

9.Ayet
Medine

28
549
إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَىٰ إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ ۚ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ -9
(İnnema yenhakumullahu ´anilleziyne katelukum fiydiyni ve ahrecukum min duyarikum ve zaheru ´ala ıhracikum en tevellevhum ve men yetevellehum feulaike humuzzalimune.)
60-Mümtehine Suresi
9.Ayet
Medine
28
549
Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. Allah sizi ancak size din hakkında kıtal yapan ve sizi yurdlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanıza muzaheret eden kimselerden, onlara dostluk etmenizden nehyediyor, her kim de onlara dostluk ederse işte onlar kendilerine yazık eden zalimlerdir. Allah, sizi, ancak din hususunda sizinle savaşan ve sizi yurdlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanıza yardım eden kimselerden; Onlara dostluk etmenizden meneder. Kim de onlara dostluk ederse, işte bunlar, zalim olanlardır... Allah ancak sizi, sizinle din uğrunda (yola çıktığınız için) savaşanları, sizi yurdunuzdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yardımcı olanları dost ve arkadaş edinmekten men´eden Kim de onları dost ve arkadaş edinirse, işte onlar zâlimlerdir. Allah, sizi ancak sizinle dîn muhaarebesi yapmış, sizi yurdlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza arka çıkmış olanlara dostluk etmenizden men´eder. Kim onları dost edinirse işte bunlar zaalimlerin ta kendileridir. Allah, ancak din uğrunda sizinle savaşanlara ve sizi ülkenizden çıkaranlara ve çıkmanız için onlara yardımda bulunanlara dost olmanızı nehy etmektedir ve kimler, onları severse onlardır gerçekten de zâlimlerin ta kendileri.
60-Mümtehine Suresi

10.Ayet
Medine

28
549
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ ۖ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ ۖ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ ۖ لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ ۖ وَآتُوهُمْ مَا أَنْفَقُوا ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ ۚ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنْفَقُوا ۚ ذَٰلِكُمْ حُكْمُ اللَّهِ ۖ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ ۚ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ -10
(Ya eyyuhelleziyne amenu iza caekumulmu´minatu muha ciratin femtehınuhunne allahu a´lemu biiymanihinne fein ´alimtumuhunne mu´minatin fela terci´uhunne ilelkuffari la hunne hıllun lehum ve la hum yehıllune lehunne ve atuhum ma enfeku ve la cunaha ´aleykum en tenkıhuhunne iza ateytumuhunne ucurehunne ve la tumsiku bi´ısamilkevafiri ves´elu ma enfaktum velyes&elu ma enfeku zalikum hukmullahi yahkumu beynekum vallahu ´aliymun hakuymun.)
60-Mümtehine Suresi
10.Ayet
Medine
28
549
Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Ey o bütün iyman edenler! Size mü´mine kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman kendilerini imtihan edin, iymanlarını Allah bilir, imtihan üzerine onları mü´mine bilirseniz artık kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin, mü´mineler kâfirlere halâl değil, kâfirler de mü´minelere halâl olmazlar. Maamafih sarfettikleri mehri o kâfirlere verin, sizin o mü´mineleri nikâh etmenizde de, kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde üzerinize bir günah yoktur, kâfirlerin ise ısmetlerine yapışmayın ve sarfettiğinizi isteyin, kâfirler de sarfettiklerini istesinler, bunlar, size Allahın hukmüdür, aranızda hukmediyor ve Allah alîmdir, hakîmdir. Ey iman edenler! Size, mümin kadınlar muhacir olarak geldikleri vakit, kendilerini imtihan edin; imanlarını Allah (sizden) daha iyi bilir. (Yaptığınız) imtihan üzerine, onları mümin hanımlar bilirseniz, artık kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin. Mümin hanımlar, kâfirlere helâl değildir; kâfirler de mümin hanımlara helâl olmazlar. Bununla beraber (kâfirlerin, İslâmı kabul eden karılarına) sarf etmiş oldukları mehri, o kâfirlere verin. Sizin o mümin hanımları nikâh etmenizde de, mehirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur. (İslâm dininden çıkan) kâfir zevcelerinizi nikâhınızda tutmayın; (onlara) harcadığınız mehri, (varmış oldukları kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen karılarına) sarf etmiş oldukları mehri (sizden) istesinler. Bunlar, size Allah’ın hükmüdür. Aranızda hüküm veriyor. Allah Alîm’dir= her şeyi bilir. Hakîm’dir= hikmet sahibidir. Ey imân edenler! Mü´min kadınlar muhacir olarak size gelirlerse, onları imtihan edin, —Allah onların imânını daha iyi bilir— onların imân ettiklerini bilip anlarsanız, artık kendilerini o kâfirlere geri çevirmeyin ; ne bunlar onlara, ne de onlar bunlara helâldir. (O kâfir kocaların) bunlara harcadıkları mehirleri kendilerine verin. Artık bu kadınların mehirlerini verdiğiniz takdirde kendileriyle evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kâfire kadınları nikâhınız altında tutmayın; onlara harcadığınız mehri isteyin; o kâfir kocalar da (hicret eden mü´mine) eşlerinden harcadıkları mehirleri istesinler. Bu, Allah´ın hükmüdür ki aranrzda hükmeder. Allah, bilendir, hikmet sahibidir. Ey îman edenler, (kendi ifâdelerince) mü´min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihaan edin. Allah onların îmanlarını daha iyi bilendir ya. Fakat siz de mü´min kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kâfirlere döndürmeyin. Bunlar onlara halâl değildir. Onlar da bunlara halâl olmazlar. (Kâfir zevcelerinin bu kadınlara) sarfetdikleri (mehri) onlara (kâfirlere) verin. Sizin onları nikâhla almanızda, mehirlerini verdiğiniz takdîrde, üzerinize bir günâh yokdur. Kâfir zevcelerinizi (nikâhınız altında) tutmayın. Sarfetdiğiniz (mehir) i isteyin. (Kâfirler de size hicret eden mü´min kadınlara) harcadıkları (mehri) istesinler. Bu, Allahın hükmüdür. Aranızda O hükmeder. Allah hakkıyle bilendir, tam hukûm ve hikmet saahibidir. Ey inananlar, size yurtlarından göçmüş olan îman sâhibi kadınlar geldi mi onları sınayın artık, Allah, onların inançlarını daha iyi bilir; siz de onların inanmış olduklarını bilince onları gerisin geriye kâfirlere göndermeyin; ne onlar, kâfirlere helâldir, ne kâfirler, onlara helâl ve onlara, kocalarının vereceği nikâh parasını verin ve nikâh paralarını verdikten sonra onları, kendinize nikâhlamanızda da bir vebal yoktur size; kâfir kadınlarıysa nikâhlamayın, nikâhınızın altında tutmayın onları ve sarfettiklerinizi isteyin ve kâfirler de, size gelen inanmış kadınlara sarfettiklerini istesinler; işte budur size Allah´ın hükmü, o hükmeder aranızda ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
60-Mümtehine Suresi

11.Ayet
Medine

28
549
وَإِنْ فَاتَكُمْ شَيْءٌ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ إِلَى الْكُفَّارِ فَعَاقَبْتُمْ فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي أَنْتُمْ بِهِ مُؤْمِنُونَ -11
(Ve in fatekum şey´un min ezvacikum ilelkuffari fe´akabtum featulleziyne zehebet ezvacuhum misle ma enfeku vettekullahelleziy entum bihi mu´minune.)
60-Mümtehine Suresi
11.Ayet
Medine
28
549
Eğer eşlerinizden biri kâfirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız, eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin ve inandığınız Allah’a karşı gelmekten sakının. Ve eğer zevcelerinizden bir şey sizden küffara kaçar, siz de acısını alırsanız zevceleri gitmiş olanlara sarfettiklerinin mislini veriniz ve Allahdan korkunuz, eğer siz ona iyman etmiş mü´minlerseniz Eğer zevcelerinizden biri (dininden çıkıb) sizden kâfirlere kaçar da, sonra siz (o kâfirlerle savaşarak) ganimet alırsanız, zevceleri (kâfirlere) gitmiş olanlara (önceden bu zevcelerine) sarf etmiş oldukları mehir kadar, (bu ganimetten) verin; ve kendisine iman ettiğiniz Allah’dan korkun. Eğer eşlerinizden (biri küfre dönüp) sizden aldığı mehirle kâfirlere kaçarsa ve siz de (onlara üstün gelip) onları cezalandırırsanız, eşleri kaçıp gidenlere, harcadıkları miktarını (ganimetten) verin. İmân ettiğiniz Allah´tan korkun (haksızlıktan) sakının. Eğer zevcelerinizden bir şey sizden kâfirlere kaçar da siz de muhaarebede ganîmete kavuşursanız zevceleri gitmiş olan (müslüman) lara harcadıkları (mehir) kadar verin. O Allahdan korkun ki siz (hepiniz) Ona inananlarsınız. Ve eşlerinizin nikâh paralarından bir miktârı, onlar gider de, elinizden çıkarsa nöbet size gelince, kâfir kadınlarından inanıp size göçen bulununca eşleri gitmiş olanlara, ettikleri masraf kadar para verin ve çekinin o Allah´tan ki siz, ona inanmışsınız.
60-Mümtehine Suresi

12.Ayet
Medine

28
550
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَىٰ أَنْ لَا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئًا وَلَا يَسْرِقْنَ وَلَا يَزْنِينَ وَلَا يَقْتُلْنَ أَوْلَادَهُنَّ وَلَا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلَا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ ۙ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ -12
(Ya eyyuhennebiyyu iza caekelmu´minatu yubayı´neke ala en la yuşrikne billahi şey´en ve la yesrıkne ve la yezniyne ve la yaktulne evladehunne ve la yet´tiyne bibuhtanin yefteriynehu beyne eydiyhinne ve erculihinne ve la ya´sıyneke fiy ma´rufin febayı´hunne vestağfir lehunnallahe innallahe ğafurun rahıymun.)
60-Mümtehine Suresi
12.Ayet
Medine
28
550
Ey Peygamber! Mü’min kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, hiçbir iyi işte sana karşı gelmemek konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Ey o Peygamber! Mü´mineler sana şu şartlar üzerine biy´at etmeğe geldiklerinde: Allaha hiçbir şey şirk koşmıyacaklar ve hırsızlık yapmıyacaklar ve zina etmiyecekler ve evlâdlarını öldürmiyecekler ve elleriyle ayakları arasında bir bühtan uydurup getirmiyecekler ve sana hiç bir ma´rufta asıy olmıyacaklar, bu suretle onlara bey´at ver ve kendileri için istiğfar ediver, çünkü Allah gafurdur, rahîmdir. Ey Peygamber! Mümin kadınlar, Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, (kız) çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir bühtan uydurub getirmemek (gayri meşrû bir çocuk düyaya getirib de onu kocalarına nisbet etmemek, kendilerine emrettiği) herhangi bir iyilik hususunda sana isyan etmeme üzere sana (teslimiyetle) söz verdikleri zaman, biatlerini (söz ve teslimiyyetlerini) kabul et. Onlar için Allah’dan mağfiret dile; çünkü Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.” Ey Peygamber! İnanan kadınlar, Allah´a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlıkta bulunmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir yalan uydurup (başkasından olan çocuğu kocalarına nisbet ederek) getirmemek ve iyi-yararlı, uygun ve güzel kabul edilen hususlarda sana karşı gelmemek üzere bey´at etmeye geldikleri zaman, onların bey´atını kabul et; onlar için Allah´tan bağışlanma dile. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Ey peygamber, mü´min kadınlar — Allaha hiçbir şey´i eş tutmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, evlâdlarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüb getirmemeleri, (emredeceğin) her hangi bir iyilik hususunda sana aasî olmamaları şartiyle — sana bey´atleşmiye geldikleri zaman bey´atlerini kabul et. Onlar için Allah´dan mağfiret isteyiver. Çünkü Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. Ey Peygamber, inanmış kadınlar, hiçbir şeyi Allah´a ortak kabûl etmeyip şirk koşmamak ve hırsızlık etmemek ve zinâda bulunmamak ve çocuklarını öldürmemek ve kendi çocuklarından başkasını eşlerine, ben doğurdum diye tanıtıp iftirâ etmemek ve sana, meşrû ve güzel işlerde karşı gelmemek üzere bîatlaşmaya geldikleri zaman bîatlaş onlarla ve onlar için Allah´tan yarlıganma dile; şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahîmdir.
60-Mümtehine Suresi

13.Ayet
Medine

28
550
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ قَدْ يَئِسُوا مِنَ الْآخِرَةِ كَمَا يَئِسَ الْكُفَّارُ مِنْ أَصْحَابِ الْقُبُورِ -13
(Ya eyyuhelleziyne amenu la tetevellev kavmen ğadıballahu ´aleyhim kad yesiu minel´ahıreti kema yeiselkuffaru min ashabilkuburi.)
60-Mümtehine Suresi
13.Ayet
Medine
28
550
Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin. Ey o bütün iyman edenler! Öyle bir kavmı dost tanımayın ki Allah kendilerine gazabetmiş, Âhıretten ümidi kesmişler, eshabı kuburdan olan kâfirlerin me´yusiyyetleri gibi ye´se düşmüşlerdir. Ey iman edenler! Öyle bir kavmi dost edinmeyin ki, Allah onlara gazab etmiş, ahiretten ümidi kesmişler ve mezarlıklarda yatan kâfirlerin ümidsiz halleri gibi, ümidsizliğe düşmüşlerdir, (Allah’ın rahmetinden ümidlerini kesmişlerdir). Ey imân edenler! Allah´ın kendilerine gazab ettiği bir milleti, bir topluluğu dost ve arkadaş edinmeyin ; kâfirler kabirlerdeki kimselerden nasıl umutlarını kesmişlerse, onlar da Âhiret´ten öylece umutlarını kesmişlerdir. Ey îman edenler, üzerlerine Allahın gazab etdiği o kavm ile dost olmayın ki mezarların yaranından olan kâfirler nasıl ümidlerini kesdilerse onlar da öylece âhiretden ümidlerini kesmişlerdir. Ey inananlar, Allah´ın gazabına uğrattığı toplulukla dostluk etmeyin; gerçekten de onlar, âhiretten, tamâmıyla ümitlerini kesmişler, nitekim kâfirler de, kabirlerdekilerden tamâmıyla ümit kesmişlerdir.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021