39-Zümer Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 39-Zümer Suresideki 75 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 39-Zümer Suresideki 75 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
39-Zümer Suresi

1.Ayet
Mekke

23
457
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ -1
(Tenzılül kitabi minellahil azızil hakım)
39-Zümer Suresi
1.Ayet
Mekke
23
457
Kitab’ın indirilmesi mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır. İndirilişi bu kitabın Allahdan, o azîz, hakîm Allahdandır Bu Kitab’ın indirilmesi, aziz, hakim olan Allah’dandır. Bu Kitab´ın indirilişi, O çok güçlü, çok üstün hikmet sahibi Allah´tandır. (Bu) kitabın indirilmesi, o mutlak gaalib, o yegâne hukûm ve hikmet saahibi Allahdandır. Kitabın indirilişi, üstün, hüküm ve hikmet sâhibi Allah tarafındandır.
39-Zümer Suresi

2.Ayet
Mekke

23
457
إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللَّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ -2
(İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı fa´büdillahe muhlisal lehüd dın)
39-Zümer Suresi
2.Ayet
Mekke
23
457
(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et. Emin ol biz sana kitabı hakkıyle indirdik onun için Allaha öyle ıbadet ve kulluk et ki dini ona halîs kılarak (Ey Rasûlüm), emin ol ki, biz sana bu Kitab’ı hak olarak indirdik. O halde sen de, Allah’a ibadette, O’na ihlâs ile kulluk et. Şüphesiz biz sana bu Kitab´ı hakk ile indirdik. O halde dini (ve dindarlığı) Allah´a hâlis kılıp samimiyetle ibâdete devam et. (Habîbim) şübhesiz ki biz o kitabı sana hak olarak indirdik. O halde Allaha, dînde Ona ihlâs edici olarak, ibâdet et. Şüphe yok ki biz, o kitabı gerçek olarak indirdik sana, artık sen de, onun dininde bütün özünü ona bağla da ona kulluk et yalnız.
39-Zümer Suresi

3.Ayet
Mekke

23
457
أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ ۚ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَىٰ إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ -3
(Ela lillahid dınül halıs Vellezınettehazu min dunihı evliya´ ma na´büdühüm illa li yükarribuna ilellahi zülfa innellahe yahkümü beynehüm fı ma hüm fıhi yahtelifun innellahe la yehdı men hüve kazıbün keffar)
39-Zümer Suresi
3.Ayet
Mekke
23
457
İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez. İyi bil ki Allahındır ancak halîs din, onun berisinden bir takım veliylere tutunanlar da şöyle demektedirler: biz onlara ıbadet etmiyoruz, ancak bizi Allaha yakın yaklaştırsınlar diye, şübhe yok ki Allah onların aralarında ıhtilâf edip durdukları şeyde hukmünü verecek, her halde yalancı, nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz İyi bil ki, halis din ancak Allah’ındır. Ondan başka, kendilerine bir takım dostlar (mabutlar) edinenler de şöyle diyorlar: “- Biz onlara (putlara) ibadet etmiyoruz, ancak bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye yapıyoruz.” Elbette Allah, onlarla müminler arasında, ihtilâf edib durdukları şeyde (din hususunda) hükmünü verecektir. Muhakkak ki Allah, yalancı olan, kâfir olan kimseyi doğru yola çıkarmaz. Haberiniz olsun ki, hâlis din (katıksız dindarlık) Allah´ındır; Allah´ı bırakıp (putları) yakın dost ve sahip edinenler, «bunlara ancak bizi Allah´a daha çok yaklaştırsınlar diye tapıyoruz» (derler). Allah, elbette onların görüş ayrılığına düştükleri şey hakkında aralarında hükmedecektir. Şüphesiz ki Allah, yalancı nankör inkarcı kimseyi doğru yola çıkarmaz. Gözünü aç, haalis dîn Allahındır. Onu bırakıb da kendilerine bir takım dostlar edinenler (derler ki:) «Biz, bunlara ancak bizi Allaha daha fazla yaklaşdırsınlar diye tapıyoruz». Şübhe yok ki Allah onlar (la mü´minler) arasında, ihtilâf edegeldikleri şeyler hakkında, hükmünü verecekdir. Muhakkak ki yalancı, hakıykaten kâfir olan o kimseleri Allah doğru yola iletmez. Bilin ki özden kulluk, yalnız Allah´a olur, ondan başka mâbutlar kabûl edenler, biz derler, onlara, ancak bizi Allah´a yakınlaştırıp mânevî bir yakınlık derecesine ulaştırsınlar diye tapıyoruz; şüphe yok ki Allah, ihtilâfa düştükleri şeyler hakkında aralarında hükmeder; şüphe yok ki Allah, yalan söyleyen ve kâfirlikte ileri giden hiçbir kimseyi doğru yola sevketmez.
39-Zümer Suresi

4.Ayet
Mekke

23
457
لَوْ أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا لَاصْطَفَىٰ مِمَّا يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ ۚ سُبْحَانَهُ ۖ هُوَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ -4
(Lev eradellahü ey yettehıze veledel lastafa mimma yahlüku ma yeşaü sübhaneh hüvellahül vahıdül kahhar)
39-Zümer Suresi
4.Ayet
Mekke
23
457
Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. O, bundan uzaktır, yücedir. O, bir ve her şey üzerinde mutlak otorite sahibi olan Allah’tır. Allah bir veled edinmek murad etse idi elbette yaratacağından dileyeceğini seçecekti, tenzih o sübhana, o öyle bir Allah ki vahid, kahhar Allah bir evlâd edinmek isteseydi, elbette yaratacağından dileyeceğini seçecekti. (Fakat bundan) O münezzehtir. O, her şeye galib, ortağı ve evlâdı olmıyan tek Allah’dır. Eğer Allah (bilfarz) oğul edinmeyi dileseydi, elbette yarattığı şeylerden istediğini seçebilirdi. Ama O, (evlâd edinmekten) yücedir, münezzehtir ; O, her şeye boyun eğdirip tasarrufu altında tutan, Bir olan Allah´tır. Eğer Allah (bilfarz) bir evlâd edinmek isteseydi elbet yaratacağından kimi dilerse seçerdi. O, (bundan) münezzehdir, yücedir. O, öyle Allahdır ki (eşi, benzeri yokdur) birdir, herşey´e haakimdir. Allah, birisini oğul edinmek dileseydi elbette yarattıklarından birini seçerdi, yücedir, münezzehtir o bundan, odur bir ve her şeye üstün Allah.
39-Zümer Suresi

5.Ayet
Mekke

23
457
خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ ۖ يُكَوِّرُ اللَّيْلَ عَلَى النَّهَارِ وَيُكَوِّرُ النَّهَارَ عَلَى اللَّيْلِ ۖ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ ۖ كُلٌّ يَجْرِي لِأَجَلٍ مُسَمًّى ۗ أَلَا هُوَ الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ -5
(Halekas semavati vel erda bil hakk yükevvirul leyle alen nehari ve yükevvirun nehara alel leyli ve sehharaş şemse vel kamer küllüy yecrı li ecelim müsemma e la hüvel azızül ğaffar)
39-Zümer Suresi
5.Ayet
Mekke
23
457
Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. Gökleri ve Yeri hakk ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü gecenin üstüne sarıyor, Ay ve Güneşi müsahhar kılmış her biri bir müsemmâ ecele cereyan ediyor, uyan, o öyle azîz, öyle gaffar Gökleri ve yeri hak ile (hikmetle) yarattı; geceyi gündüzün üzerine bürüyor, gündüzü de gecenin üzerine bürüyor (sarıyor). Güneşi ve ayı, insanların menfaatine bağladı. Her biri muayyen bir vakte kadar (hareket ve) cereyan etmektedir. Bil ki, O Azîz’dir = her şeye galibdir, Gaffâr’dır = çok bağışlayandır. Gökleri ve yeri hakk ile yaratmıştır. Geceyi gündüze doluyor, gündüzü de geceye doluyor. Güneş ve Ay´ı buyruk altına alıp herbiri belirlenmiş bir vakte kadar hareketini sürdürmektedir. Haberiniz olsun ki, O, çok üstün çok güçlü, çok bağışlayandır. Gökleri ve yeri hak (kın ikaamesine sebeb) olarak yaratdı O. Geceyi gündüzün üstüne (bürüyüb) örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne (getirip) sarıyor. Güneş, ayı müsahhar kıldı. Herbiri muayyen bir vakt için (seyr-ü) cereyan etmekdedir, Gözünü aç, O (emrinde) mutlak gaalibdir, (dostlarını) çok yarlığayıcıdır. Gökleri ve yeryüzünü gerçek olarak yaratmıştır; geceyi kısaltır, gündüze katar ve gündüzü kısaltır, geceye katar ve râm etmiştir güneşi ve ayı; hepsi de muayyen ve mukadder bir zamana dek akar durur; bilin ki odur üstün olan ve suçları, cezâ vermeden önce ve tamâmıyla örten.
39-Zümer Suresi

6.Ayet
Mekke

23
458
خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَأَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ الْأَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ ۚ يَخْلُقُكُمْ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ خَلْقًا مِنْ بَعْدِ خَلْقٍ فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ ۚ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ فَأَنَّىٰ تُصْرَفُونَ -6
(Halekaküm min nefsiv vahıdetin sümme ceale minha zevceha ve enzele leküm minel en´ami zemaniyete ezvac yahlükuküm fı bütuni ümmehatiküm halkam mim ba´di halkın fı zulümatin selas zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk la ilahe illa hu fe enna tusrafun)
39-Zümer Suresi
6.Ayet
Mekke
23
458
O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı. Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat) karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk (mutlak hâkimiyet) yalnız O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde, nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz? O odur ki sizi bir tek nefisten yarattı hem onun eşini de ondan yaptı ve sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz eş en´am da indirdi: sizleri analarınızın karınlarında üç zulmet hılkatten hılkate yaratıp duruyor. İşte rabbınız Allah o, mülk onun, ondan başka tanrı yok, o halde nasıl çevrilirsiniz? (Allah), sizi bir kişiden (Adem’den) yarattı. Sonra Adem’in kendisinden eşini (Havva’yı) yarattı. (Deve, sığır, koyun ve keçiden erkekli ve dişili olmak üzere) sizin için (bu) davarlardan sekiz çift yarattı. Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde (karın, rahim ve zar içinde) bir yaratılıştan sonra diğer bir yaratılışa çevirib kemale erdiriyor. İşte Rabbiniz olan Allah! Mülk O’nundur; O’ndan başka hiç bir ilâh yoktur. Böyle iken (O’na ibadet etmekten) nasıl çevriliyorsunuz? Sizi bir tek canlıdan yarattı, sonra ondan da eşini meydana getirdi. Sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karınlarında üç ayrı karanlıklar içinde yaratılıştan yaratılışa sevkederek yaratır. İşte bu Allah, sizin Rabbınız (yegâne terbiye edip yetiştiriciniz)dir. Mülk O´nundur. O´ndan başka hiçbir Tanrı yoktur. O halde nereye dönüyor, neye yüzçeviriyorsunuz ? Sizi bir kişiden yaratdı O. Sonra ondan da eşini meydana getirdi. Sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılışdan sonra öbür yaratılış (lar) a (kalb ile) halkedib duruyor. İşte Rabbiniz olan Allah (budur). Mülk Onun. Ondan başka hiçbir Tanrı yok. Böyle iken siz nasıl olub da (hakdan) döndürülüyorsunuz?. Sizi bir tek kişiden yarattı, sonra ondan da eşini halketti ve sizin için davarlardan erkekli dişili, sekiz tane çift mahlûk meydana getirdi; sizi, analarınızın karınlarında ve üç karanlık içinde yaratıştan yaratışa düşürür; işte budur Rabbiniz ki onundur saltanat ve tedbîr; yoktur ondan başka tapacak, ondan nereye dönmedesiniz?
39-Zümer Suresi

7.Ayet
Mekke

23
458
إِنْ تَكْفُرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنْكُمْ ۖ وَلَا يَرْضَىٰ لِعِبَادِهِ الْكُفْرَ ۖ وَإِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ ۗ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۗ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ۚ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ -7
(İn tekfüru fe innellahe ğaniyyün anküm ve la yerda li ıbadihil küfr ve in teşküru yerdahü leküm ve la teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima küntüm tü´melun innehu alımüm bizatis sudur)
39-Zümer Suresi
7.Ayet
Mekke
23
458
Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkâr etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir. Eğer küfrederseniz şübhe yok ki Allahın size ihtiyacı yok, bununla beraber kulları hisabına küfre râzıy olmaz, ve eğer şükrederseniz sizin hisabınıza ona râzıy olur, bir vizir çeken de diğerinin vizrini çekecek değildir, sonra dönümünüz rabbınızadır. O vakıt o size bütün yaptıklarınızı haber verecek, çünkü o bütün sînelerin künhünü bilir Eğer küfre dalarsanız, şübhe yok ki Allah sizden müstağnidir; (hiç bir şeyinize muhtaç değildir). O kadar var ki, kullarının küfrüne razı olmaz. Eğer şükreder de imana gelirseniz, sizin hesabınıza ona razı olur. Bir günahkâr da diğerinin günahını çekecek değildir. Sonra Rabbinizedir dönüşünüz. O vakit bütün yaptıklarınızı size haber verecektir; çünkü O, bütün kalblerdekini kemaliyle bilendir. Eğer inkâr edip nankörlükte bulunursanız, şüphesiz ki Allah´ın size ihtiyacı yoktur; ne var ki O, kullarının inkâr ve nankörlüğüne razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizden razı olur. Hiçbir günahkâr, diğer bir günahkârın günahını yüklenmez. Sonra da dönüşünüz Rabbınızadır. Yaptıklarınızı size bir bir haber verecektir. Şüphesiz ki O, gönüllerde olanı bilir. Eğer küfr ederseniz, şübhesiz, Allah sizden müstağnidir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne raazî olmaz. Eğer şükr ederseniz sizin fâideniz için bundan hoşnud olur. Hiçbir günahkâr diğerinin günâhını çekmez. Nihayet hepinizin dönüb gidişi ancak Rabbinizedir. Artık neler yapmakda idiniz, O, size haber verir. Çünkü O, göğüslerin içinde olan her gizliyi bile hakkıyle bilendir. Kâfir olursanız bilin ki Allah, sizden müstağnîdir ve fakat kullarının kâfir oluşuna da razı olmaz ve şükrederseniz sizden razı olur ve hiçbir kimse, bir başkasının yükünü yüklenemez; sonra da dönüp varacağınız yer, Rabbinizin tapısıdır da o, neler yaptığınızı haber verir size; şüphe yok ki o, gönüllerde ne varsa hepsini bilir.
39-Zümer Suresi

8.Ayet
Mekke

23
458
وَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُو إِلَيْهِ مِنْ قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَنْدَادًا لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِهِ ۚ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا ۖ إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ -8
(Ve iza messel insane durrun dea rabbehu münıben ileyhi sümme iza havvelehu nı´metem minhü nesiye ma kane yed´u ileyhi min kabül ve ceale lillahi endadel li yüdılle an sebılih kul temetta´ bi küfrike kalılen inneke min ashabin nar)
39-Zümer Suresi
8.Ayet
Mekke
23
458
İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce O’na yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.” İnsana bir sıkıntı dokunduğu vakıt rabbına öyle duâ eder ki bütün gönlünü ona vererek, sonra kendisine tarafından bir ni´met lûtfediverdiği zaman da önceden ona duâ ettiği hali unutur da yolundan sapıtmak için Allaha menendler koşmağa başlar, de ki, küfrünle biraz zevk et, çünkü sen o ateşliklerdensin İnsana bir keder dokunduğu vakit, Rabbine bütün gönlünü vererek O’na dua eder. Sonra (Allah), katından ona bir nimet verdiği zaman, önceden Allah’a dua ettiği hali unutur da, Allah yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar (eşler) koşmağa başlar. (Ey Rasûlüm) de ki: “- Küfrünle biraz zevklenedur, muhakkak sen ateşliklerdensin.” İnsana bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman Rabbına içten yönelerek duâ eder. Sonra kendi katından ona bir nîmet verince, daha önce Allah´a ettiği duayı unutur. Yolundan saptırmak için de Allah´a eşler, ortaklar ve benzerler koşar. De ki: Az bir süre küfrünle yararlanıp geçin. Çünkü gerçekten ateşliklerdensin. İnsana bir zarar dokunduğu zaman o, Rabbine, bütün (varlığı ile) Ona dönerek, yalvarır. Sonra ona kendinden bir ni´met verdiği vakit ise evvelce Ona yalvardığını unutur. Allaha, Onun yolundan sapdırmak için, eşler katmıya başlar. (Habîbim) de ki: «Küfrünle biraz eğlenedur! Çünkü sen muhakkak ateş yârânındansın». İnsan bir zarara uğrarsa tamâmıyla Rabbine dönerek dua eder, sonra, ona bir nîmet verdi mi önceden ona dua ettiğini unutur insan ve halkı, onun yolundan çıkarmak için Allah´a da eşler kabûl eder; de ki: Kâfirliğinle bir müddet geçin bakalım; hiç şüphe yok ki sen, cehennem ehlindensin.
39-Zümer Suresi

9.Ayet
Mekke

23
458
أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاءَ اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ ۗ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ ۗ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُولُو الْأَلْبَابِ -9
(Emmen hüve kanitün anael leyli sacidev ve kaimey yahzerul ahırate ve yercu rahmete rabbih kul hel yestevillezıne ya´lemune vellezıne la ya´lemun innema yetezekkeru ülül elbab)
39-Zümer Suresi
9.Ayet
Mekke
23
458
(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar. Yoksa o gece saatlerinde kalkan secdeye kapanıp kıyam durarak dâima vazıfesini yapan Âhıreti sayar ve rabbının rahmetini umar kimse gibi olur mu? Hiç bilirlerle bilmezler müsavi olur mu? Ancak temiz akıllı olanlar anlar (Kâfir mi hayırlıdır), yoksa ahiretin azabından korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak, o gece saatlerinde kalkıp secde ve kıyam halinde ibadet eden mi? (Ey Rasûlüm, onlara) de ki; “- Hiç bilenlerle bilmiyenler bir olur mu?” Ancak gerçek akıl sahibleri anlar (öğüd alır). Yoksa böylesi, gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibâdetini yapıp Âhiret´ten çekinen, Rabbı´nın rahmetini uman kimse gibi midir ? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ? Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alır. Yoksa, o, âhiret (azabın) dan korkarak, Rabbinin rahmetini umarak gecenin saatlerinde secdeye kapanır, kıyamda durur bir halde tâat ve ibâdet eden kimse (gibi) midir? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl saahibleridir ki (bunları) hakkıyle düşünür. Hiç o, âhiretten sakınarak ve Rabbinin rahmetini umarak geceleri secde eden, kıyamda bulunan ve böylece itâat ve ibâdet eden kişiye benzer mi? De ki: Eşit olur mu bilenlerle bilmeyenler? Bunu ancak aklı başında olanlar düşünür, bundan ancak onlar öğüt alır.
39-Zümer Suresi

10.Ayet
Mekke

23
458
قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ ۚ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا فِي هَٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ ۗ وَأَرْضُ اللَّهِ وَاسِعَةٌ ۗ إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ -10
(Kul ya ıbadillezıne amenütteku rabbeküm lillezıne ahsenu fı hazihid dünya haseneh ve erdullahi vasiah innema yüveffes sabirune ecrahüm bi ğayri hısab)
39-Zümer Suresi
10.Ayet
Mekke
23
458
(Ey Muhammed!) Bizim adımıza de ki: “Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için (ahirette) bir iyilik vardır. Allah’ın yeryüzü geniştir. Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız olarak verilir.” Tarafımdan söyle: ey iyman eden kullarım! Rabbınıza takvâ ile korunun, bu Dünyada güzellik yapanlara bir güzellik var ve Allahın Arzı geniştir, ancak sabredenlerdir ki ecirlerine hisabsız irdirilir (Ey Rasûlüm, tarafımdan şöyle) söyle: “- Ey iman eden kullarım! Allah’dan, (emirlerine sarılıb yasaklarından sakınmakla) korkun. Bu dünyada (Allah’a itaat ederek) güzel ve iyi iş yapanlara, (ahirette) güzel bir mükâfat (cennet) vardır. Allah’ın arazisi geniştir; (daraldığınız yerden başka memleketlere hicret edebilirsiniz). Ancak (Allah yolunda) sabredenlere mükâfatları hesabsız verilecektir.” De ki: Ey imân eden kullar! Rabbınızdan korkup (kötülüklerden, nankörlüklerden) sakının. Bu dünyada iyilikte bulunanlara iyilik vardır. Allah´ın arazisi geniştir. Ve elbette sabredenlere mükâfatları hesapsız verilir. (Tarafımdan) söyle: «Ey îman eden kullarım, Rabbiniz (in azabın) dan korkun. Bu dünyâda iyi hareket edenler için (mukadder) bir güzellik vardır. Allahın toprağı genişdir. Ancak sabredenlere ecirleri hesabsız ödenecekdir». De ki: Ey inanan kullarım, çekinin Rabbinizden; bu dünyâda iyilik eden kişileredir iyilik ve Allah´ın yeryüzü, geniştir; sabredenlerin mükâfatları, sayısız bir sûrette ödenir.
39-Zümer Suresi

11.Ayet
Mekke

23
459
قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ -11
(Kul innı ümirtü en a´büdellahe muhlisal lehüd dın)
39-Zümer Suresi
11.Ayet
Mekke
23
459
De ki: “Şüphesiz bana, dini Allah’a has kılarak O’na ibadet etmem emredildi.” De ki: ben Allaha, dini onun için halîs kılarak, ıbadet edeyim diye emrolundum (Ey Rasûlüm), de ki: “- Ben, Allah’a O’nun dininden ihlâs sahibi olarak ibadet etmekle emrolundum; De ki: Ben elbette dini Allah´a hâlis kılarak O´na ibâdetle emrolundum. De ki: «Ben, Allaha, Onun dîninde ıhlâs edici olarak, ibâdet etmemle emrolundum». De ki: Şüphe yok, onun dîninde, özümü yalnız ona bağlayarak Allah´a kulluk etmem emredildi bana.
39-Zümer Suresi

12.Ayet
Mekke

23
459
وَأُمِرْتُ لِأَنْ أَكُونَ أَوَّلَ الْمُسْلِمِينَ -12
(Ve ümirtü li en ekune evvelel müslimın)
39-Zümer Suresi
12.Ayet
Mekke
23
459
“Bana, müslümanların ilki olmam da emredildi.” Hem onun birliğine teslim olan müslimînin evveli olayım diye emrolundum Ve (yine) müslümanların ilki olmakla emrolundum.” Ve Hakk´a teslîm olan Müslümanların ilki olmamla da emrolundum. «Bana (Allaha teslîm olan) Müslümanların evveli olmam emredildi». Ve ona teslîm olanların ilki olmam, emredildi bana.
39-Zümer Suresi

13.Ayet
Mekke

23
459
قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ -13
(Kul innı ehafü in asaytü rabbı azabe yevmin azıym)
39-Zümer Suresi
13.Ayet
Mekke
23
459
De ki: “Eğer ben Rabbime isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.” De ki: ben korkarım rabbıma ısyan edersem büyük bir günün azâbından De ki: “- Rabbime isyan edersem, (ey kâfirler sizin yolunuza meyl edersem) büyük bir günün azabından korkarım.” De ki: Eğer Rabbıma karşı gelecek olursam, o büyük günün azabından korkarım. De ki: «Eğer ben Rabbime isyan edersem, hakıykat, büyük günün azabından korkarım». Ve de ki: Şüphe yok ki isyan edersem Rabbime, pek büyük günün azâbından korkarım ben.
39-Zümer Suresi

14.Ayet
Mekke

23
459
قُلِ اللَّهَ أَعْبُدُ مُخْلِصًا لَهُ دِينِي -14
(Kulillahe a´büdü muhlisal lehu dını)
39-Zümer Suresi
14.Ayet
Mekke
23
459
De ki: “Ben dinimi Allah’a has kılarak sadece O’na ibadet ediyorum.” De ki: ben yalnız Allaha kulluk ederim, dinimi ona halîs kılarak, De ki: “- Dinimi Allah’a hâlis kılarak O’na ibadet ederim. De ki: Dinimi (dindarlığımı) Allah´a hâlis kılarak ancak O´na ibâdet ederim. De ki: «Ben dînimde, kendine İhlâs edici olarak, ancak Allaha ibâdet ederim». De ki: dinimde, özüm ona bağlı, yalnız Allah´a kulluk ederim ben.
39-Zümer Suresi

15.Ayet
Mekke

23
459
فَاعْبُدُوا مَا شِئْتُمْ مِنْ دُونِهِ ۗ قُلْ إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ أَلَا ذَٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ -15
(F´büdu ma şi´tüm min dunih kul innel hasirınellezıne hasiru enfüsehüm ve ehlihim yevmel kıyameh e la zalike hüvel husranül mübın)
39-Zümer Suresi
15.Ayet
Mekke
23
459
“Siz de Allah’tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!” De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.” siz de onun berisinden dilediğinize kul olun, de ki: asıl husrâna düşenler Kıyamet günü kendilerine ve mensublarına ziyan edenlerdir. Evet, odur işte asıl açık husran. Artık siz de O’ndan başka dilediğinize tapın.” De ki: “- Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü hem kendilerini, hem de kendilerine bağlı olanları hüsrana düşürenlerdir.” İyi bilin ki, apaçık ziyan işte budur. (Ey putperestler!) Siz de Allah´tan başka dilediğinize ibâdet edin. De ki: Gerçek anlamda hüsrana uğrayanlar. Kıyamet günü hem kendilerini, hem ailelerini zarara uğratanlardır. Dikkat edin ki, en acık zarar da budur! «Artık siz de Onu bırakıb dilediğinize tapın»! De ki: Hakıykat hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerini de, mensûblarını da hüsrana uğratanlardır. Dikkat et ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir». Artık siz, onu bırakıp dilediğinize kulluk edin. De ki: şüphe yok, ziyana düşenler, o kişilerdir ki kıyamet günü, kendilerini ve kendileriyle ilgisi olanları ziyana sokarlar; bilin ki budur apaçık ziyan.
39-Zümer Suresi

16.Ayet
Mekke

23
459
لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌ ۚ ذَٰلِكَ يُخَوِّفُ اللَّهُ بِهِ عِبَادَهُ ۚ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ -16
(Lehüm min fevkıhim zulelüm minen nari ve imn tahtihim zulel zalike yühavvifüllahü bihı ıbadeh ya ıbadi fettekun)
39-Zümer Suresi
16.Ayet
Mekke
23
459
Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır. İşte Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, bana karşı gelmekten sakının. Onlara üstlerinden ateş çatılır, altlarından çatılır, duydunuz a, işte Allah kullarını bundan tahzir buyuruyor: ey kullarım onun için bana korunun. O kâfirlerin üstelerinde ateşten tabakalar, altlarında da ateşten tabakalar var. İşte Allah, böyle (bir azabla) kullarını korkutuyor. Ey kullarım! O halde benden korkun. Onların üstlerinde ateşten kat kat tabakalar, altlarında da kat kat tabakalar vardır. Bu böyledir. Allah, bununla kullarını korkutur. Ey kullarım ! Benden korkup (ateşe itici yollardan ve kimselerden) sakının. Onların üstlerinde ateşden tabakalar, altlarında (ateşden) tabakalar vardır, işte Allah, kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım, benden korkun. Onların üstlerinde de ateşten tabakalar var, altlarında da tabakalar. İşte Allah, kullarını korkutmada bundan; ey kullarım, çekinin benden.
39-Zümer Suresi

17.Ayet
Mekke

23
459
وَالَّذِينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ أَنْ يَعْبُدُوهَا وَأَنَابُوا إِلَى اللَّهِ لَهُمُ الْبُشْرَىٰ ۚ فَبَشِّرْ عِبَادِ -17
(Vellezınectenebüt tağute ey ya´büduha ve enabu ilillahi lehümül büşra fe beşşir ıbad)
39-Zümer Suresi
17.Ayet
Mekke
23
459
Tâğût’tan , ona kulluk etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah’a yönelenler için müjde vardır. O hâlde, kullarımı müjdele! Tağuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp da tam gönülle Allaha yönelenlere gelince onlarındır müjde; haydi tebşir et kullarıma. Putlara ve şeytana ibadet etmekten sakınıb da tam gönülle Allah’a yönelenlere gelince, onlara müjde vardır. O halde kullarımı müjdele; Azgın şeytana ve putlara tapmaktan kaçınıp Allah´a yönelerek gönül verenler için müjde vardır. O halde (Ey Peygamber!) kullarıma müjde ver. Taağutdan, ona tapmakdan kaçınıb da Allaha yönelenler (e gelince): Onlar için de müjde vardır. O halde kullarımı müjdele. Şeytan´dan, ona kulluk etme hususunda sakınanlara ve Allah´a dönenlere gelince; onlara müjde olsun, müjdele kullarımı artık.
39-Zümer Suresi

18.Ayet
Mekke

23
459
الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ هَدَاهُمُ اللَّهُ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمْ أُولُو الْأَلْبَابِ -18
(Ellezıne yestemiünel kavle feyettebiune ahseneh ülaikellezıne hedahümüllahü ve ülaike hüm ülül elbab)
39-Zümer Suresi
18.Ayet
Mekke
23
459
Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir. Onlar ki sözü dinlerler, sonra da en güzelini tatbık ederler, işte onlar Allahın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir ve işte onlardır o temiz akıllılar O kullarım ki, (Kur’an’ı) dinlerler sonra da onun en güzelini (en açığını ve kuvvetlisini) tatbik ederler. İşte bunlar Allah’ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir ve bunlar gerçek akıl sahibleridir. Onlar ki, sözü dinlerler, onun en güzeline uyarlar. İşte Allah´ın doğru yola eriştirdiği bunlardır. Ve işte akıl sahipleri de bunlardır. (O kullarım ki) onlar söze (dikkatle) kulak verirler de onun en güzeline uyarlar. İşte bunlar Allahın kendilerine hidâyet etdiği kimselerdir, işte bunlar temiz akıl saahibleri olanların ta kendileridir. O kullarım ki sözü dinlerler de en güzeline uyarlar, onlar, öyle kişilerdir ki Allah, doğru yola sevk etmiştir onları ve onlardır aklı başında bulunanların ta kendileri.
39-Zümer Suresi

19.Ayet
Mekke

23
459
أَفَمَنْ حَقَّ عَلَيْهِ كَلِمَةُ الْعَذَابِ أَفَأَنْتَ تُنْقِذُ مَنْ فِي النَّارِ -19
(E fe men hakka aleyhi kelimetül azab e fe ente tünkızü men fin nar)
39-Zümer Suresi
19.Ayet
Mekke
23
459
Hakkında azap sözü (hükmü) gerçekleşenler, hiç onlar gibi olur mu? Cehennemlikleri sen mi kurtaracaksın? Ya üzerine «kelime-i azâb» hakk olmuş kimse de mi? Artık o ateşteki kimseyi sen mi çıkaracaksın? Artık (Allah’ın ilim ve takdirinde) üzerine azab vacib olmuş o ateşteki kimseyi, sen mi kurtaracaksın? (Ey Rasûlüm, buna kimsenin gücü yetmez). (Ey Peygamber!) Aleyhine azâb hükmü gerçekleşmiş kimseyi, ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın ?! Kendisine azâb hükmü hak olmuş kimseyi, (bu yüzden) ateşde bulunan kişiyi artık sen mi kurtaracaksın (Habîbim)? Ya azap hükmünü hak edene ne dersin? Sen mi cehennemde bulunanı kurtaracaksın?
39-Zümer Suresi

20.Ayet
Mekke

23
459
لَٰكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ غُرَفٌ مِنْ فَوْقِهَا غُرَفٌ مَبْنِيَّةٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۖ وَعْدَ اللَّهِ ۖ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ الْمِيعَادَ -20
(Lakinillezınettekav rabbehüm lehüm ğurafüm min fevkıha ğurafüm mebniyyetün tecrı min tahtihel enhar va´dellah la yuhlifüllahül mıad)
39-Zümer Suresi
20.Ayet
Mekke
23
459
Fakat Rabbine karşı gelmekten sakınanlar için (cennette) üst üste yapılmış ve altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Allah, gerçek bir vaadde bulunmuştur. Allah, va’dinden dönmez. Fakat o rablarına korunanlar, onlara şehnişinler var ki üzerlerinde şehnişinler yapılmış, altlarından ırmaklar akar Allahın va´di, Allah mîadını şaşırmaz. Fakat Rablerinden korkanlar için, -altlarından ırmaklar akar- birbiri üzerine bina edilmiş yüksek köşkler var. (Bu onlara) Allah’ın vaadidir; Allah vaadinden caymaz. Ama Rabblarından korkup (fenalıklardan) sakınanlar için yüksek manzaralı yerler yapılmıştır ki altlarından ırmaklar akar. Allah´ın va´di (bu)! Allah va´dinden asla dönmez. Fakat Rablerinden korkanlar (yok mu?) onlar için üzerlerinde (başka başka) konaklar bina edilmiş, altlarında da ırmaklar akan yüksek (cennet) menziller (i) vardır. (Bu) Allahın va´di (dir). Allah sözünden caymaz. Fakat Rablerinden çekinenlerse, onlarındır köşkler, gene köşkler üstüne kurulmuş köşkler, altlarından ırmaklar akar, Allah´ın vaadidir; Allah vaadinden hiç caymaz.
39-Zümer Suresi

21.Ayet
Mekke

23
459
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَسَلَكَهُ يَنَابِيعَ فِي الْأَرْضِ ثُمَّ يُخْرِجُ بِهِ زَرْعًا مُخْتَلِفًا أَلْوَانُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَجْعَلُهُ حُطَامًا ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِأُولِي الْأَلْبَابِ -21
(E lem tera ennellahe enzele mines semai maen fe selekehu yenabıa fil erdı sümme yuhricü bihı zer´am muhtelifen elvanühu sümme yehıcü fe terahü musferran sümme yec´alühu hutama inne fı zalike le zikra li ülil elbab)
39-Zümer Suresi
21.Ayet
Mekke
23
459
Görmedin mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri çeşit çeşit ekinler çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da onları sapsarı kesilmiş görüyorsun. Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp hâline getirir. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır. Görmedin mi Allahın Semadan bir su indirip de onu bir yoliyle Arzda menbalara koyduğunu? Sonra onunla bir ekin çıkarır, türlü renklerle, sonra o heyecana gelir, bir de görürsün onu sararmış, sonra da onu bir çöpe çevirir, elbette bunda bir ıhtar var temiz akılları olanlar için. (Ey Rasûlüm), görmedin mi ki, Allah gökten bir yağmur indirib de onu, yerde menbalara sokmuştur. Sonra o yağmur sebebiyle türleri çeşit çeşit ekinler bitiriyor. Sonra ekin kuruyor da onu (yeşilken) sararmış görürsün. Sonra da Allah onu bir çöp haline getirir (İşte dünya saltanatı da böyledir). Muhakkak ki bunda, gerçek akıl sahibleri için (Allah’ın mutlak varlığına ve kudretine delâlet eden) bir öğüt ve uyarma var. Görmedin mi ki, Allah gökten su indirir, onu yerdeki kaynaklara akıtıp yerleştirir. Sonra onunla renk renk ekin (bitki) çıkarır; sonra kurumaya yüztutar derken onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurutup ufalanmış çer-çöp haline sokar. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için öğüt ve uyarı var. Allahın yukarıdan bir su (yağmur) indirib de onu yerde menba´lara sokduğunu, sonra onunla türlü renklerde ekinler (nebatlar yetişdirib) çıkardığını, bil´âhare on (lar) ı kurutduğunu görmedin mi? Nihayet sen onun sapsarı bir haale gelmiş olduğunu görüyorsun. Sonra da (Allah) onu kuru bir kırıntı yapıyor. Muhakkak ki bunda temiz akıl saahibleri için mutlak bir ibret vardır. Görmedin mi ki Allah, gökten yağmur yağdırmada, derken yağmur suyunu yeryüzündeki kaynaklara sızdırmada, sonra da o suyla çeşitli renklerde nebatlar bitirmede, sonra da onları kurutmada da sen onları görürsün ki sararmış, sonra da onları unufak etmede; şüphe yok ki bunda, aklı başında olanlara öğüt ve ibret var elbet.
39-Zümer Suresi

22.Ayet
Mekke

23
460
أَفَمَنْ شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَىٰ نُورٍ مِنْ رَبِّهِ ۚ فَوَيْلٌ لِلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ ۚ أُولَٰئِكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ -22
(E fe men şerahallahü sadrahu lil islami fe hüve ala murim mir rabbih fe veylül lil kasıyeti kulubühüm min zikrillah ülaike fı dalalim mübın)
39-Zümer Suresi
22.Ayet
Mekke
23
460
Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler. Demek ki her kimin Allah bağrını İslâma açmış ise işte o rabbından bir nur üzerinde değil mi? O halde vay o Allahın zikrinden kalbleri katılara, onlar bir açık dalâl içindedirler. Allah’ın İslâm nuru ile kalbine genişlik verdiği kimse, kalbi mühürlü nursuz gibi midir? Elbette o, Rabbinden bir hidayet üzeredir. O halde, vay o Allah’ın zikrini terk eden kalbleri katılara!...Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. Allah, kimin göğsünü İslâm´a açmışsa, elbette ki o, Rabbından bir nûr (aydınlık) üzeredir, değil mi ? Bunun için Allah´ı anmaktan yana kalbleri katılaşanların vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler. Öyle ya, Allahın, göğsünde müslümanlık için inşirah verdiği bir kimse ki o, Rabbinden bir nuur üzerindedir — (kalbini mühürlediği kişi gibi) midir? Artık kalbler Allahın zikrinden (bomboş ve) kaskatı kalmış olanlar (ın) vay (haaline)! Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. Allah´ın, İslâm için gönlünü açtığı kişiye kim benzer ki o, gerçekten de Rabbinden bir ışığa, bir aydınlığa nâil olmuştur; yazıklar olsun Allah´ı anmıya karşı yürekleri kaskatı olanlara, onlardır apaçık bir sapıklık içinde olanlar.
39-Zümer Suresi

23.Ayet
Mekke

23
460
اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا مَثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَىٰ ذِكْرِ اللَّهِ ۚ ذَٰلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ -23
(Allahü nezzele ahsenel hadısi kitabem müteşebihem mesaniye takşeırru minhü ccüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdı bihı mey yeşa´ ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had)
39-Zümer Suresi
23.Ayet
Mekke
23
460
Allah, sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur’an Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah, kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur. Allah kelâmın en güzelini indirdi, ikizli, ahenkli bir kitab, ondan rablarına saygısı olanların derileri örperir, sonra derileri de kalbleri de Allahın zikrine yumşar, o işte Allah rehberidir, Allah onunla dilediğini doğru yola çıkarır, her kimi de Allah şaşırtırsa artık ona hidayet edecek yoktur Allah, kelâmın en güzeli olan Kur’an’ı, (icaz, hikmet ve belâğatda) ayetleri birbirine benzer, mükerrer (kıssa ve öğütlerle dolu) bir kitab halinde indirdi. Öyle ki, Rablerinden (iç duygusu ile) korkanların derileri, ondan ürperir. Sonra derileri de, kalbleri de Allah’ın zikrine (dönerek rahmet ayetleriyle) yumuşar. İşte bu Kitab, Allah’ın (insanlar için gönderdiği) rehberidir. Allah onunla dilediğine hidayet verir. Kimi de Allah saptırırsa, artık ona hidayet edecek yoktur. Allah, sözün en güzelini indirdi ; birbirine benzer uyumlu ahenkli ikişer ikişer (tekrar ede ede) bir Kitap. Rabbından saygı ile korkanların ondan derileri ürperir, sonra da hem derileri, hem kalbleri Allah´ın zikrine yumuşar. Bu, Allah´ın doğru yolu gösteren rehberidir; dilediğini onunla doğru yola iletir. Allah kimi sapıklık içinde bırakırsa, onun için doğru yolu gösteren yoktur. Allah, kelâmının en güzelini — (âyetleri birbiriyle) âhenkdâr, katmerli (tıklım büklüm hakıykatleri dolu) bir kitâb haalinde — indirmişdir ki Rablerine derin saygı göstermekde olanların ondan derileri ürperir, sonra da hem derileri, hem kalbleri Allahın zikrine (yatışıb) yumuşar, işte bu (kitâb) Allahın (gönderdiği) bir rehberdir ki O, kimi dilerse ona bununla hidâyet verir. Allah kimi de sapdırırsa artık onun yolunu doğrultucu yokdur. Bir Allah´tır ki sözün en güzelini indirmiştir bir kitap halinde, bir kısmı, bir kısmına benzer, bir kısmı, bir kısmını gerçekleştirir, her şeyi tekrar tekrar bildirir; Rablerinden korkanların tüyleri diken diken olur onu dinlerken, sonra da bedenleri ve gönülleri, Allah´ı anmak için yumuşar; işte bu, Allah´ın bir hidâyetidir ki dilediğini, onunla doğru yola sevk eder ve Allah, kimi doğru yoldan saptırırsa ona yol gösterecek yoktur.
39-Zümer Suresi

24.Ayet
Mekke

23
460
أَفَمَنْ يَتَّقِي بِوَجْهِهِ سُوءَ الْعَذَابِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۚ وَقِيلَ لِلظَّالِمِينَ ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَكْسِبُونَ -24
(E fe mey yettekıy bi vechihı suel azabi yevmel kıyameh ve kıyle liz zalimıne zuku ma küntüm teksibun)
39-Zümer Suresi
24.Ayet
Mekke
23
460
Kıyamet günü kötü azaba karşı yüzüyle korunan kimse, (o gün) azaptan emin olan kimse gibi midir? Zalimlere, “Kazandıklarınızı tadın” denir. O halde Kıyamet günü zalimlere «tadın bakalım kazanıp durduklarınızı» denilirken, o kötü azâbı yüzü ile koruyacak kimse ne olur? Kıyamet günü, o şiddetli azabdan yüzünü kaçındıran (bu suretle kendini ateşten korumak isteyen) kimse, hiç o azabdan emin olan kimse gibi olur mu? O kâfirlere (cehennem melekleri tarafından) şöyle denir:” - Tadın bakalım (dünyada) yaptıklarınızın cezasını...” Artık Kıyamet günü yüzünü o kötü azâbdan korumaya çalışan kimse mi (bir yardımcı bulur) ? Zâlimlere : Kazandıklarınızı tadın, denilir. (Bu halde) zaalimlere «Ne kazanıyor idiyseniz (cezasını) tadın» denilirken kıyamet günü yüzünü o feci azâbdan kim koruyacak? Kıyâmet gününde, yüzünü o kötü azaptan kurtarmaya çalışana kim benzer ki? Ve zâlimlere, kazandığınız şeylerin karşılığı olan azâbı tadın denir.
39-Zümer Suresi

25.Ayet
Mekke

23
460
كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَأَتَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ -25
(Kezzebellezıne min kablihim fe etehümül azabü min hayüs la yeş´urun)
39-Zümer Suresi
25.Ayet
Mekke
23
460
Onlardan öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine farkına varamadıkları bir yerden geldi. Onlardan evvelkileri tekzib ettiler, ettiler de kendilerine hatırlarına gelmez cihetten azâb geliverdi (Ey Rasûlüm, senin) o kavminden evvelkiler de peygamberlerini yalanladılar. Bunun üzerine ummadıkları bir yerden kendilerine azab iniverdi. Onlardan öncekiler de (Hakk´ı) yalanladılar. Bu yüzden fark edemedikleri yandan azâb kendilerine geliverdi. Onlardan evvelkiler de (peygamberlerini) tekzîb etdiler de hatırlarına gelmeyecek bir cihetden kendilerine azâb gelib çatıverdi. Onlardan öncekiler de yalanladılar da azap, hiç anlamadıkları, ummadıkları yerden gelip çatıverdi onlara.
39-Zümer Suresi

26.Ayet
Mekke

23
460
فَأَذَاقَهُمُ اللَّهُ الْخِزْيَ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۖ وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَكْبَرُ ۚ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ -26
(Fe ezakahümüllahül hızye fil hayatid dünya ve leazabül ahırati ekber lev kanu ya´lemun)
39-Zümer Suresi
26.Ayet
Mekke
23
460
Böylece Allah dünya hayatında onlara zilleti tattırdı. Elbette ki ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bilselerdi! Geliverdi de Allah onlara Dünya hayatta zilleti tattırdı ve elbette Âhıret azâbı daha büyüktür velâkin bilselerdi Böylece Allah onlara dünya hayatında zilleti taddırdı. Ahiret azabı ise, elbette daha büyüktür. Eğer bilselerdi (bundan ibret alırlardı). Böylece Allah, onlara Dünya hayatında rezillik ve rüsvaylığı tattırdı ; şüphesiz Âhiret azabı daha büyüktür. Keşke bunu bir bilselerdi! Bu suretle Allah dünyâ hayâtında onlara rüsvâylığı tatdırdı. Âhiret azâbı ise, elbet daha büyükdür. Eğer (bunu) bilselerdi... Derken Allah, onlara dünyâ yaşayışındayken aşağılığı tattırdı ve âhiret azâbıysa elbette daha da büyük, eğer bilselerdi.
39-Zümer Suresi

27.Ayet
Mekke

23
460
وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ -27
(Ve le kad darabna lin nasi fı hazel kur´ani min külli meselil leallehüm yetesekkerun)
39-Zümer Suresi
27.Ayet
Mekke
23
460
Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik. Yemin ederim ki bu Kur´anda insanlar için her türlüsünden temsil getirdik, gerek ki iyi düşünsünler Gerçekten biz bu Kur’an’da, insanlar için her şeyden misal getirdik; olur ki (onlardan) öğüd alırlar. And olsun ki, biz bu Kur´ân´da her misali getirdik; ola ki düşünürler de öğüt alırlar. Andolsun ki biz bu Kur´anda insanlar için, nasıyhat kabul etsinler diye, her misâlden (örnekler) gösterdik. Öğüt ve ibret alsınlar diye biz, andolsun ki, bu Kur´ân´da her çeşit örnek getirmedeyiz insanlara.
39-Zümer Suresi

28.Ayet
Mekke

23
460
قُرْآنًا عَرَبِيًّا غَيْرَ ذِي عِوَجٍ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ -28
(Kur´anen arabiyyen ğayra zı ıvecil leallehüm yettekun)
39-Zümer Suresi
28.Ayet
Mekke
23
460
Biz onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Bir Kur´an ki pürüzsüz bir arabî, gerek ki korunsunlar Onu pürüzsüz ve dosdoğru Arabca bir Kur’an olarak indirdik. Gerek ki, küfürden sakınsınlar. Bir Kur´ân ki içinde eğrilik olmayan, pürüzsüz bir Arapça ile (indirilmiş)dir. Ola ki, Allah´tan sakınırlar. (Onu her türlü) tenakuz ve ihtilâf dan âzâde, dosdoğru, Arabca bir Kur´an olarak (indirdik). Tâki (küfürden) sakınsınlar. Çekinsinler diye Arapça, eğrisi büğrüsü olmayan, dosdoğru Kur´ân bu.
39-Zümer Suresi

29.Ayet
Mekke

23
460
ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلًا فِيهِ شُرَكَاءُ مُتَشَاكِسُونَ وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا ۚ الْحَمْدُ لِلَّهِ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ -29
(Darabellahü meseler racülen fıhi şürakaü müteşakisune ve racülen selemel li racül hel yesteviyani mesela elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya´lemun)
39-Zümer Suresi
29.Ayet
Mekke
23
460
Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle) adam ile yalnızca bir kişiye ait olan bir (köle) adamı örnek verdi. Bu iki adamın durumu hiç, bir olur mu? Hamd Allah’a mahsustur. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar. Allah şunu bir mesel yapmıştır: bir adam, onda bir takım ortaklar var, hırçın hırçın çekiştirip duruyorlar, bir adam da selâmetle bir adamın, hiç bu ikisinin hal-ü şanı bir olur mu? Hamd Allahındır, fakat pek çokları bilmezler (Allah’a ortak koşanlarla, Allah’ı eşsiz tanıyanların durumuna dair) Allah şöyle bir misal vermiştir: (Köle) bir adam ki, onun bir takım ortakları (efendileri) var, (her biri kendisine ayrı ayrı şeyler emrederek) çekiştirib duruyorlar. Başka bir (köle) adam da, husûsi olarak bir efendinin, (ortağı yok). Hiç bu ikisinin hali bir olur mu? (İşte muvahhid ile müşrik de böyledir, müsavi olmazlar). Bütün hamd Allah’ındır, fakat kâfirlerin çoğu (Allah’ın ortağı olmadığını) bilmezler. Allah, birbirleriyle geçinemiyen birkaç ortak kişinin kölesi olan bir adam ile, tek bir kişinin esenlik içinde kölesi olan adamı misal veriyor; bunlar bir olur mu? Hamd Allah´a mahsustur. Ama onların çoğu bilmezler. Kendisinde, birbirine sertlik ve geçimsizlik gösteren (bir çok) ortaklar (ın hakkı) bulunan bir adamla (bir köle ile) yalınız bir kişinin adamı (kölesi) olan diğer birini Allah (müşrikle müvahhid hakkında) bir misâl olarak irâd etmişdir. Bu ikisinin haali bir olur mu? (Bütün) hamd Allaha mahsusdur. Fakat onların çoğu bilmezler. Allah, bir örnek getirmede: Bir adamın ortakları var, ahlâkları kötü, geçimsiz ve birbirleriyle çekişip durmadalar ve bir adam da varki bir kişiye teslîm olmuş, yalnız onun hizmetinde, bunlar hiç bir olur mu? Hamd Allah´a, hayır, fakat çoğu bilmez.
39-Zümer Suresi

30.Ayet
Mekke

23
460
إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُمْ مَيِّتُونَ -30
(İnneke meyyitüv ve innehüm meyyitun)
39-Zümer Suresi
30.Ayet
Mekke
23
460
(Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir. Elbet sen öleceksin ve elbet onlar da ölecekler (Ey Rasûlüm), elbette sen öleceksin ve elbette o kâfirler de ölecekler. (Ey Peygamber!) Sen de elbette öleceksin, onlar da ölecekler. Muhakkak sen de öleceksin (Habîbim), onlar da elbet ölecekler. Şüphe yok ki sen de öleceksin ve onlar da ölecekler.
39-Zümer Suresi

31.Ayet
Mekke

23
460
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ -31
(Sümme inneküm yevmel kıyameti ınde rabbiküm tahtesımun)
39-Zümer Suresi
31.Ayet
Mekke
23
460
Sonra şüphesiz siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda muhakeme edileceksiniz. Sonra siz muhakkak rabbınızın huzurunda muhakemeye duruşacaksınız Sonra kıyamet günü, hepiniz Rabbinizin huzurunda (haklı haksız) birbirinizden davacı olacaksınız. Sonra da (siz insanlar) Kıyamet günü Rabbınızın huzurunda davacılar (dâvâlılar) olarak duruşacaksınız. Sonra (ey insanlar), şübhesiz, siz de Rabbinizin huzuurunda muhaakemeye durulacaksınız. Sonra da şüphesiz ki sizin, kıyâmet gününde Rabbinizin katında dâvanız görülür.
39-Zümer Suresi

32.Ayet
Mekke

23
461
فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءَهُ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ -32
(Fe men azlemü mimmen kezebe alellahi ve kezzebe bis sıdkı iz caeh e leyse fı cehenneme mesvel lil kafirın)
39-Zümer Suresi
32.Ayet
Mekke
23
461
Kim, Allah’a karşı yalan uyduran ve kendisine geldiğinde, doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalimdir? Cehennemde kâfirler için kalacak bir yer mi yok!? Artık o kimseden daha zalim (daha haksız) kim olabilir ki Allah üzerine yalan söylemiş, doğruyu da kendisine geldiği vakıt tekzib eylemiştir, Cehennemde değil midir mevkıi kâfirlerin Artık o kimseden daha zalim kim olabilir ki, Allah’a karşı yalan söylemiş; doğruyu (Kur’an’ı) da, kendisine geldiği vakit yalanlamıştır. Kâfirlerin yeri cehennemde değil midir? Allah´a karşı yalan söyleyen ve kendisine gelen doğruyu (son Peygamber ve Kur´ân´ı) yalanlıyandan daha zâlim kim vardır ? Cehennem´de kâfirler için bir konak yok mudur? (Böyle iken) Allaha karşı yalan söyleyenden, sıdk (-u hakıykat) ı — o, kendisine gelir gelmez — tekzîb edenden daha zaalim kimdir? Kâfirler için cehennemde bir karargâh mı yokdur?! Kimdir Allah´a karşı yalan söyleyenden ve doğru, kendisine gelip anlatıldıktan sonra onu yalanlayandan daha zâlim? Kâfirlere, cehennemde yer yurt mu yok?
39-Zümer Suresi

33.Ayet
Mekke

23
461
وَالَّذِي جَاءَ بِالصِّدْقِ وَصَدَّقَ بِهِ ۙ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ -33
(Vellezı cae bis sıdkı ve saddeka bihı ülaike hümül müttekun)
39-Zümer Suresi
33.Ayet
Mekke
23
461
Dosdoğru Kur’an’ı getiren ile onu tasdik edenler var ya, işte onlar Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Doğruyu getiren ve onu tasdık eden ise işte onlar korunan müttekıyler Doğruyu (Kur’an’ı) getiren (Hz. Peygamber s.a.s.) ve O’nu tasdik eden (müminler) ise, işte bunlar takva sahibi kimselerdir. Doğruyu getiren ve onu getireni tasdîk eden (var ya) işte (Allah´tan) korkup (inkâr ve azgınlıktan) sakınanlar onlardır! Sıdk (-u hakıykat) ı getirene ve onu tasdıyk edenlere (mü´minlere) gelince: İşte onlar takvâye erenlerin ta kendileridir. Doğrulukla gelen kişiye ve onun doğru olduğunu tasdik edenlere gelince: Onlardır çekinenlerin ta kendileri.
39-Zümer Suresi

34.Ayet
Mekke

23
461
لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْ ۚ ذَٰلِكَ جَزَاءُ الْمُحْسِنِينَ -34
(Lehüm ma yeşaune ınde rabbihim zalike cezalü muhsinın)
39-Zümer Suresi
34.Ayet
Mekke
23
461
Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, iyilik yapanların mükâfatıdır. Onlara rablarının ındinde ne dilerlerse var, o işte muhsinlerin cezası Onlara, Rableri katında, ne dilerlerse var. İşte bu, güzel ve iyi iş görenlerin mükâfatıdır. Onlar için Rabları yanında arzu ettikleri vardır. Bu, iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerin mükâfatıdır. Rableri nezdinde dileyecekleri şeyler onlarındır. İşte bu, iyi hareket edenlerin mükâfatıdır. Onlarındır Rableri katında diledikleri; budur iyilik edenlerin mükâfâtı.
39-Zümer Suresi

35.Ayet
Mekke

23
461
لِيُكَفِّرَ اللَّهُ عَنْهُمْ أَسْوَأَ الَّذِي عَمِلُوا وَيَجْزِيَهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ -35
(Li yükeffirallahü anhüm esveellezı amilu ve yecziyehüm ecrahüm bi ahsenillezı kanu ya´melun)
39-Zümer Suresi
35.Ayet
Mekke
23
461
Allah, işlediklerinin en kötüsünü örtmek ve onlara yaptıklarının en güzeli ile karşılık vermek için (onları böyle mükâfatlandırdı). Çünkü Allah onların mukaddemâ yaptıkları amelin en kötüsünü bile keffaretle örtüp, işlemekte bulundukları güzel amellerin en güzeline göre ecirlerini kendilerine ihsan edecektir Çünkü Allah, onların daha önce işledikleri amelin en kötüsünü bile örtüb bağışlayacak ve yapmakta oldukları güzel amellerin en güzeli ile mükâfatlarını kendilerine verecektir. Çünkü Allah, onların işlediklerinin en kötüsünü de bağışlayıp temizleyecek, yapageldikleri iyiliklerin karşılığını en güzeliyle mükâfatlandıracaktır. Çünkü Allah onların geçmişde yapdıkları en kötü (amel ve hareketleri bile) örtecek, yapmakda olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını ihsan edecekdir. Allah, onların önce işledikleri en kötü suçları bile örtecek ve ettikleri iyiliklerin mükâfâtını daha da güzel bir sûrette verecek.
39-Zümer Suresi

36.Ayet
Mekke

23
461
أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ ۖ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذِينَ مِنْ دُونِهِ ۚ وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ -36
(E leysellahü bi kafin abdeh ve yühavvifuneke billezıne min dunih ve mey yudlilillahü fema lehu min had)
39-Zümer Suresi
36.Ayet
Mekke
23
461
Allah, kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur. Allah kuluna kâfî değil mi? Durmuşlar da seni ondan beridekilerle korkutuyorlar, her kimi ki Allah şaşırtır artık ona hidayet edecek yoktur, Allah, kuluna (Peygamberine) kâfi değil mi? (Ey Rasûlüm, durmuşlar da) seni Allah’dan başkalarıyla (putlarla) korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık ona hidayet edecek yoktur. Allah, kuluna kâfi değil midir ? Seni (Ey Peygamber!) Allah´tan başkasıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi sapıklığı içinde bırakırsa, onu doğru yola ileten yoktur. Allah, kuluna kâfi değil mi? Seni (Habîbim) Ondan başkalarıyle korkutuyorlar. Allah kimi sapdırırsa onun yolunu bir doğrultucu yokdur. Allah, yetmez mi kuluna? Ve seni, ondan başka mâbut saydıklarıyla mı korkutuyorlar? Ve Allah kimi doğru yoldan saptırırsa ona yol gösterecek yoktur.
39-Zümer Suresi

37.Ayet
Mekke

23
461
وَمَنْ يَهْدِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُضِلٍّ ۗ أَلَيْسَ اللَّهُ بِعَزِيزٍ ذِي انْتِقَامٍ -37
(Ve mey yehdillahü fema lehu mim müdıll e leysellahü bi azızin zintikam)
39-Zümer Suresi
37.Ayet
Mekke
23
461
Allah, kimi de doğru yola iletirse artık onu saptıracak hiç kimse yoktur. Allah mutlak güç sahibi, intikam sahibi değil midir? her kime de Allah hidayet verir onu da şaşırtacak yoktur, bir intikamı var azîz değil mi Allah? Kime de Allah hidayet verirse, onu da saptıracak yoktur. Allah, (imansızlara) galib gelen intikam sahibi değil midir? Allah kimi doğru yola eriştirirse, onu da saptıracak yoktur. Allah, çok üstün, çok güçlü, intikam sahibi değil midir? Allah kime de hidâyet ederse onu bir sapdırıcı yokdur. Allah (düşmanlarına karşı) intikaam saahibi, (emrinde) mutlak bir gaalib değil midir? Ve Allah, kimi doğru yola sevk ederse onu saptıracak hiçbir kimse yok; Allah, öç alan üstün bir kudrete sâhip mi değildir?
39-Zümer Suresi

38.Ayet
Mekke

23
461
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ ۚ قُلْ أَفَرَأَيْتُمْ مَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ ۚ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ ۖ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ -38
(Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kul eferaeytüm ma ted´une min dunillahi in eradeniyellahü bi durrin hel hünne kaşifatü durrihı ev eradenı bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetih kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun)
39-Zümer Suresi
38.Ayet
Mekke
23
461
Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette, “Allah”, derler. De ki: “Peki söyleyin bakalım? Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar Allah’ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar O’nun rahmetini engelleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.” Celâlim hakkı için sorsan onlara: o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Elbette şübhesiz Allah diyecekler, de ki: o halde gördünüz a o Allahdan başka çağırdıklarınızı, eğer Allah bana bir keder murad ederse onlar kederini açabilirler mi? Yâhud bana bir rahmet murad ederse onlar onun rahmetini tutabilirler mi? De ki: Allah bana yeter, hep ona dayanır mütevekkil olanlar. (Ey Rasûlüm), muhakkak ki o müşriklere sorsan: “- Gökleri ve yeri kim yarattı?” Şübhesiz: “- Allah” diyecekler. Sen de ki: “- O halde bana haber verin bakalım: Allah bana bir keder dilerse, sizin Allah’dan başka taptıklarınız O’nun bu zararını giderebilir mi? Yahud Allah, bana bir nimet ve afiyet dilerse, onlar O’nun bu nimetini engelleyebilirler mi?” De ki: “- Allah, bana yeter. Hep tevekkül edenlerin tevekkülü ancak O’nadır.” And olsun ki, onlara : «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye soracak olsan, şüphen olmasın ki, «Allah...» derler. De ki: Gördünüz ya, Allah´ı bırakarak taptıklarınız, Allah bana bir zarar ve sıkıntı vermeyi dilerse, onlar o sıkıntıyı kaldırabilirler mi ? Veya bana bir rahmet (kapısı açmayı) dilerse, onlar O´nun rahmetini tutup engel olabilirler mi ? De ki: Allah bana yeter. Güvenip dayananlar ancak O´na güvenip dayansınlar. Andolsun, onlara: «O gökleri, o yeri kim yaratdı?» (diye) sorarsan muhakkak «Allah» diyecekler. De ki: «O halde bana haber verin. Allah bana herhangi bir zarar dilerse sizin Allâhı bırakıb da tapdıklarınız Onun bu zararını giderebilici midirler? Yahud (Allah) bana bir rahmet dilerse onlar Onun bu rahmetini tutabilici midirler»? De ki: «Bana Allah yeter. Güvenib dayanacaklar da ancak Ona güvenib dayanır (lar)». Ve andolsun ki onlara, gökleri ve yeryüzünü kim yarattı diye sorsan elbette Allah derler. De ki: Gördünüz mü şu halde, onu bırakıp kimlere kulluk etmedesiniz? Allah, bana bir zarar vermek istese onun zararını giderebilir mi onlar, yahut bana rahmet etmek dilese rahmetini menedebilirler mi? De ki: Yeter bana Allah, ona dayansın dayananlar.
39-Zümer Suresi

39.Ayet
Mekke

23
461
قُلْ يَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ ۖ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ -39
(Kul ya kavmı´melu ala mekanetiküm innı amil fe sevfe ta´lemun)
39-Zümer Suresi
39.Ayet
Mekke
23
461
(39-40) De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de yapacağım. Kişiyi rezil edici azabın kime geleceğini ve sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz!” De ki: ey kavmim! haliniz üzere çalışın, her halde ben çalışıyorum, artık ileride bileceksiniz: De ki: “- Ey kavmim! Bulunduğunuz hal (küfür ve düşmanlık) üzere çalışın. Elbet ben de çalışıyorum. Artık yakında bileceksiniz: (39-40) De ki: Ey milletim! Bulunduğunuz hal, kurduğunuz düzen, başvurduğunuz çare üzere yapacağınızı yapın; şüpheniz olmasın ki, ben de gerekeni yapmaya çalışıyorum. Kime rüsvay edici azabın geleceğini ve üzerine devamlı azabın ineceğini ileride bilip anlayacaksınız. De ki: «Ey kavmim, siz bulunduğunuz haal (ve minval) üzere çalışın. Şübhesiz ben çalışanım. Binâen´aleyh yakında bileceksiniz ki, De ki: Ey kavmim, gücünüz neye yetiyorsa yapadurun, şüphe yok ki ben de yapmadayım, yakında bilir, anlarsınız.
39-Zümer Suresi

40.Ayet
Mekke

23
461
مَنْ يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَيَحِلُّ عَلَيْهِ عَذَابٌ مُقِيمٌ -40
(Mey ye´tıhi azabüy yuhzıhi ve yehıllü aleyhi azabüm mükıym)
39-Zümer Suresi
40.Ayet
Mekke
23
461
(39-40) De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de yapacağım. Kişiyi rezil edici azabın kime geleceğini ve sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz!” Kimmiş o kendine rüsvay edecek bir azâb gelecek ve üstüne yerli bir azâb inecek? Kimmiş o kendisine rüsvay edici bir azab gelecek olan ve üzerine devamlı bir azab incek olan?” (39-40) De ki: Ey milletim! Bulunduğunuz hal, kurduğunuz düzen, başvurduğunuz çare üzere yapacağınızı yapın; şüpheniz olmasın ki, ben de gerekeni yapmaya çalışıyorum. Kime rüsvay edici azabın geleceğini ve üzerine devamlı azabın ineceğini ileride bilip anlayacaksınız. Kendisine rüsvay edici bir azâb gelecek olan kim miş, üzerine daimî bir azâb (çatıb) konacak bulunan kim miş»? Aşağılatıcı azap kime gelecek ve dâimî azâbı kim hakedecek?
39-Zümer Suresi

41.Ayet
Mekke

23
462
إِنَّا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ لِلنَّاسِ بِالْحَقِّ ۖ فَمَنِ اهْتَدَىٰ فَلِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا ۖ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكِيلٍ -41
(İnna enzelna aleykel kitabe lin nasi bil hakk fe menihteda fe li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve ma ente aleyhim bi vekıl)
39-Zümer Suresi
41.Ayet
Mekke
23
462
(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin. Biz insanlar için senin üzerine hakkıle kitab indirdik, o halde kim yola gelirse kendi lehinedir, her kim de saparsa sırf kendi aleyhine olarak sapar ve sen değilsin üzerlerine vekîl (Ey Rasûlüm), Biz sana Kur’an’ı, insanlar için (hidayet bulsunlar diye) hak ile indirdik. Artık kim doğru yola gelirse, kendi menfaatınadır. Kim de saparsa, ancak kendi zararına sapmış olur. Sen, değilsin onların üzerine vekil... Şüphesiz ki biz, insanlar için sana, Kitab´ı hakk ile indirdik. Artık kim doğru yola gelirse kendi lehine gelmiş olur; kim de sapıtırsa, kendi aleyhine sapıtmış olur. Sen onlar üzerinde (koruyucu) bir vekîl değilsin. Şübhesiz ki biz o kitabı insanların fâidesi için, hak (kın ikamesine bir sebeb) olarak indirdik sana. Artık kim doğru yolu ihtiyar ederse bu, kendi lehinedir. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen (Habîbim) onların üzerinde bir vekîl değilsin. Şüphe yok ki biz, o kitabı, insanlara bildirmen için gerçek olarak indirdik sana, artık doğru yolu bulanın faydası kendine ve kim yolunu azıtır da azarsa zararı, gene kendine ve sen, onlara bir koruyucu değilsin.
39-Zümer Suresi

42.Ayet
Mekke

23
462
اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنْفُسَ حِينَ مَوْتِهَا وَالَّتِي لَمْ تَمُتْ فِي مَنَامِهَا ۖ فَيُمْسِكُ الَّتِي قَضَىٰ عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْأُخْرَىٰ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ -42
(Allahü yeteveffel enfüse hıyne mevtiha velletı lem temüt fı menamiha fe yümsikülletı kada aleyhel mevte ve yürsilül uhra ila ecelim müsemma inne fı zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun)
39-Zümer Suresi
42.Ayet
Mekke
23
462
Allah, (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. Allah alır o canları öldükleri zaman, ölmiyenleri de uyuduklarında, sonra üzerlerine ölüm hukmü verdiklerini alıkor da diğerlerini salıverir bir müsemmâ ecele kadar, şübhesiz ki bunda düşünecek bir kavm için âyetler var Allah, nefislerin ölümü zamanında, henüz ölmemişlerin de uyudukları sırada canlarını alır. Böylece üzerine ölüm hükmünü verdiği ruhları (kıyamete kadar) alıkor, diğerlerini (uykudakileri) mukadder bir müddete (ecellerinin sonuna) kadar salıverir. Şübhe yok ki bunda düşünür bir kavim için, (Allah’ın kudret ve ilmine delâlet eden) alâmetler var. Allah, ölüm anında canları alır. Ölmeyenin de uykuda canını alır. Üzerine ölüm hükmettiğini alıkor, diğerini ise belirlenmiş bir vakte kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünebilen bir millet için belgeler, öğütler ve ibretler vardır. Allah (ölenin) ölümü zamanında, ölmeyenin de uykusunda ruuhlarını alır. Bu suretle hakkında ölümü hükmetdiği (ruuhu) tutar, diğerini muayyen bir vaktâ (eceli gelinceye) kadar salıverir. Şübhe yok ki bunda iyi düşünecek bir kavm için kat´î ibretler vardır. Allah, ölüm zamânında, ölenin rûhunu alır, ölmeyecek kişinin de uyuduğu zaman; ölümü mukadder olanın rûhunu, gerçekten de geri vermez, öbürünün rûhunuysa yollar muayyen ve mukadder bir zamana dek; şüphe yok ki bunda, düşünen topluluğa bir delil var.
39-Zümer Suresi

43.Ayet
Mekke

23
462
أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ شُفَعَاءَ ۚ قُلْ أَوَلَوْ كَانُوا لَا يَمْلِكُونَ شَيْئًا وَلَا يَعْقِلُونَ -43
(Emittehazu min dunillahi şüfea´ kul e ve lev kanu la yemlikune şey´ev ve la ya´kılun)
39-Zümer Suresi
43.Ayet
Mekke
23
462
Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: “Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?” Yoksa Allahın berisinden şefaatçiler mi edindiler? De ki: hiç bir şey´e güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi? Yoksa (o Mekke kâfirleri), Allah’dan başkasını şefaatçılar mı edindiler? (Kendilerine şefaat etmek için putlara mı tapıyorlar?) de ki: “- (O putlar), bir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi? (Şefaat edecekler).” Yoksa Allah´ı bırakıp da şefaatçiler mi edindiler ?! De ki: Ya onlar hiçbir şeye sahip değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa ?.. Yoksa onlar Allahdan başkasını (kendilerine) şefâatcılar mı edindiler? De ki: «Hiç birşey´e güc yetiremezler ve akıl erdiremezler olsalar da mı»? (Buna rağmen mi şefaat edecekler)?! Yoksa, Allah´ı bırakıp da şefâatçiler mi kabûl ettiler? De ki: Onların hiçbir şeye güçleri yetmez ve hiçbir şey akıl etmezler, değil mi?
39-Zümer Suresi

44.Ayet
Mekke

23
462
قُلْ لِلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعًا ۖ لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ -44
(Kul lillahiş şefaatü cemıa lehu mülküs semavati vel ard sümme ileyhi türceun)
39-Zümer Suresi
44.Ayet
Mekke
23
462
De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” De ki Allahındır o şefaat bütün, onundur mülkü Göklerin ve Yerin, sonra hep döndürülüp ona götürüleceksiniz De ki: “- Bütün şefaat Allah’ın kudretindedir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra (ahirette) hep döndürülüb O’na götürüleceksiniz.” De ki: Şefaatin tamamı Allah´a aittir (O´nun iznine bağlıdır). Göklerin ve yerin mülkü (ve tasarrufu münhasıran) O´nundur. Sonra O´na döndürüleceksiniz. De ki: «Bütün şefaat (hakkı) Allahındır. Göklerin ve yerin mülk (-ü tasarrufu) onundur. Nihayet (hepiniz) ancak Ona döndürü (lüb götürü) leceksiniz». De ki: Bütün şefâat, Allah´ın; onundur göklerin ve yeryüzünün saltanatı ve tedbîri, sonra da dönüp onun tapısına gideceksiniz.
39-Zümer Suresi

45.Ayet
Mekke

23
462
وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ ۖ وَإِذَا ذُكِرَ الَّذِينَ مِنْ دُونِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ -45
(Ve iza zükirallahü vahdehüşmeezzet kulubüllezıne la yü´minune bil ahırah ve iza zükirallezıne min dunihı izahüm yestebşirun)
39-Zümer Suresi
45.Ayet
Mekke
23
462
Allah, bir tek (ilâh) olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri daralır. Allah’tan başkaları (ilâhları) anıldığında bakarsın sevinirler. Böyle iken Allah bir olarak anıldığı vakıt Ahırete inanmıyanların yürekleri burkulur da ondan berikiler anıldığı vakıt derhal yüzleri güler Böyle iken, Allah ortaksız olarak anıldığı vakit, ahirete iman etmiyenlerin yürekleri tiksinir de, O’ndan başka putlar anıldığı vakit hemen yüzleri güler. Ne zaman Allah, bir olarak anılırsa, Âhiret´e inanmayanların kalbleri nefretle tiksinir. Allah´tan başka tanrılar anıldığında için için sevinip yüzleri güler. Allah, bir olarak, anıldığı zaman âhirete inanmazların kalbleri tiksinir. (Fakat Allahdan) başkası anıldı mı bunlar (ın) derhal yüzleri güler. Allah bir olarak övülüp anıldı mı âhirete inanmayanların yüreklerinden bir nefrettir kopar, fakat ondan başka, onların mâbut sandıkları anılınca ferahlanıp sevinirler.
39-Zümer Suresi

46.Ayet
Mekke

23
462
قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ -46
(Külillahümme fatıras semavati vel erdı alimel ğaybi veş şehadeti ente tahkümü beyne ıbadike fıma kanu fıhi yahtelifun)
39-Zümer Suresi
46.Ayet
Mekke
23
462
De ki: “Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında sen hükmedersin.” De ki: ey Gökleri ve Yeri yaradan ve gayb-ü şehadeti bilen Allahım! Kullarının arasında o ıhtılâf edip durdukları şeyler hakkında sen huküm vereceksin De ki: “- Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybi ve hazırı bilen Allahım! Kularının arasında, o ayrılığa düştükleri (dine ait) şeyler hakkında sen hüküm vereceksin.” De ki: Ey gökleri ve yeri örneksiz, misalsiz yaratan, ortada olanı ve olmayanı, görüneni, görünmeyeni bilen Allahım ! Farklı görüş ve iddialarda bulundukları hususlar hakkında kulların arasında sen hüküm vereceksin. De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de, aşikârı da bilen Allah, kullarının arasında ihtilâf etmekde oldukları şeyler hakkındaki hükmü sen vereceksin». De ki: Gökleri ve yeryüzünü yaratan, gizliyi de, açıkta olanı da bilen Allah´ım, ihtilâfa düştükleri şeyler hakkında, kullarının arasında sen hüküm vereceksin.
39-Zümer Suresi

47.Ayet
Mekke

23
462
وَلَوْ أَنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لَافْتَدَوْا بِهِ مِنْ سُوءِ الْعَذَابِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۚ وَبَدَا لَهُمْ مِنَ اللَّهِ مَا لَمْ يَكُونُوا يَحْتَسِبُونَ -47
(Ve lev enne lillezıne zalemu ma fil erdı cemıav ve mislehu meahu leftedev bihı min suil azabi yevmel kıyameh ve beda lehüm minellahi ma lem yekunu yahtesibun)
39-Zümer Suresi
47.Ayet
Mekke
23
462
Eğer yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir o kadarı da zulmedenlerin olsa, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için elbette onları verirlerdi. Artık, hiç hesap etmedikleri şeyler Allah tarafından karşılarına çıkmıştır. Ve eğer bütün Arzdakiler, bir misli de beraber o zulmedenlerin olsa Kıyamet günü azâbın fenalığından kurtulmak için onu mutlak feda ederlerdi zuhur edib de kendilerine Allahdan hiç hisab etmedikleri, nesneler Eğer bütün arzdakiler -bir misli beraber- o kâfirlerin olsa, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için onu mutlak feda ederlerdi. Artık zannetmedikleri bir azab, Allah tarafından onlar için meydana çıkmıştır. Eğer yeryüzünde olan (kıymetlerin) hepsi ve bir misli de beraber o zâlimlerin olsaydı. Kıyamet günündeki azabın kötülüğünden kurtulmak için onu fidye olarak verirlerdi. Onların hesaplayamadıkları şeyler Allah´tan kendilerine beliriverecek. Eğer yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikde bir misli daha o zulmedenlerin (elinde) olsaydı kıyamet gününde (uğrayacakları) azâbin kötülüğünden (kurtulmak için) elbette bunları feda ederlerdi. Halbuki (o gün) onlar için Allahdan hiç de zannetmeyecekleri (nice) şeyler zühûra gelmişdir (gelecekdir). Yeryüzünde ne varsa hepsi ve onlarla berâber de daha bir misli, zulmedenlerin olsa kıyâmet günü, azâbın kötülüğünü giderip kurtulmak için elbette bağışlarlardı; ve o gün, onların hiç hesaplamadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılıverecek.
39-Zümer Suresi

48.Ayet
Mekke

23
463
وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ -48
(Ve beda lehüm seyyiatü ma kesebu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun)
39-Zümer Suresi
48.Ayet
Mekke
23
463
(Dünyada) kazandıkları şeylerin kötülükleri karşılarına çıkmış, alay etmekte oldukları şey onları kuşatmıştır. Öyle ki yaptıkları amellerin fenalıkları karşılarına çıkmış ve istihza edip durdukları şeyler kendilerini sarmıştır O kâfirlerin dünyada işledikleri amellerin fenalıkları, karşılarına çıkmış ve alay edib durdukları şeylerin cezası kendilerini sarmıştır. Kazandıkları amellerin kötülükleri ortaya çıkar, alay ettikleri şeyler kendilerini her taraftan sarar. Onların (dünyâda) kazandıkları kötülükler (o gün) açığa çıkmış, eğlence edinmekde oldukları şey kendilerini çepçevre sarıb kuşatmış (olacak) dır. Kazandıkları kötülükler, ortaya çıkmıştır ve alay ettikleri şey, başlarına gelmiştir.
39-Zümer Suresi

49.Ayet
Mekke

23
463
فَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَانَا ثُمَّ إِذَا خَوَّلْنَاهُ نِعْمَةً مِنَّا قَالَ إِنَّمَا أُوتِيتُهُ عَلَىٰ عِلْمٍ ۚ بَلْ هِيَ فِتْنَةٌ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ -49
(Fe iza messel insane durrun deana sümme iza havvelnahü nı´metem minna kale innema utıtühu ala ılm bel hiye fitnetüv ve lakinne ekserahüm la ya´lemun)
39-Zümer Suresi
49.Ayet
Mekke
23
463
İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır. Sonra ona tarafımızdan bir nimet verdiğimizde, “Bu, bana ancak bilgim sayesinde verilmiştir” der. Hayır, o bir imtihandır. Fakat onların çoğu bilmezler. Fakat insana bir sıkıntı dokunuverince bize yalvarır, sonra kendisine tarafımızdan bir ni´met bahşediverdiğimiz zaman da o bana bir bilgi üzerine verildi der, belki o bir fitnedir velâkin pek çokları bilmezler (Nankör) insana bir zarar dokundu mu, bize yalvarır; sonra kendisine tarafımızdan bir nimet verdik mi: “-Bu, bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir.” der. Doğrusu bu bir imtihandır; fakat çokları bilmezler. İnsana bir sıkıntı dokununca bize duâ edip yalvarır. Sonra kendisine katımızdan bir nîmet bağışlanıp verildiğinde, «bu bana ancak (kazanma yolunu) bildiğim için verilmiştir,» der. Hayır o, bir deneme ve sınavdır. Ama çoğu bilmezler. İnsana bir zarar dokunduğu zaman bizi çağırır (yalvarır). Sonra kendisine bizden bir ni´met verdiğimiz vakit «Bu, bana ancak bilgi (m) den dolayı verilmişdir» der. Hayır bu, bir imtihandır. Lâkin onların çoğu bilmezler. İnsana bir zarar geldi mi bizi çağırır, sonra katımızdan bir nîmet verdik mi ona, der ki: Bana bu nîmet, bilgim yüzünden verilmiştir; hayır, o bir sınamadır ve fakat çoğu bilmez.
39-Zümer Suresi

50.Ayet
Mekke

23
463
قَدْ قَالَهَا الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَمَا أَغْنَىٰ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ -50
(Kad kalehellezıne min kablihim fe ma ağna anhüm ma kanu yeksibun)
39-Zümer Suresi
50.Ayet
Mekke
23
463
Bunu kendilerinden öncekiler de söylemişti ama kazandıkları şeyler onlara hiçbir yarar sağlamamıştı. Onu bunlardan evvelkiler de söyledi fakat o kazandıkları kendilerini kurtarmadı Onlardan (senin kavminden) evvelkiler de bu sözü söylemişlerdi. Fakat o kazandıkları küfür kendilerini kurtarmadı. Onlardan öncekiler de böyle demişti, ama elde ettikleri şeyler kendilerine yarar sağlamadı, (kurtarıcı da olmadı) Bu (sözü) onlardan evvelkiler de söylemiş (ler) di de kazanmakda oldukları o şeyler kendilerine hiç bir fâide vermemiş, Gerçekten, onlardan öncekiler de bu sözü söylemişlerdi de kazandıkları şeylerin, onlara hiçbir faydası dokunmamıştı.
39-Zümer Suresi

51.Ayet
Mekke

23
463
فَأَصَابَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا ۚ وَالَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ هَٰؤُلَاءِ سَيُصِيبُهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ -51
(Fe esabehüm seyyiatü ma kesebu vellezıne zalemu min haülai seyüsıybühüm seyyiatü ma kesebu ve mahüm bi mu´cizın)
39-Zümer Suresi
51.Ayet
Mekke
23
463
Nihayet kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet etmişti. Onlardan zulmedenler var ya, kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet edecektir. Onlar Allah’ı âciz bırakacak değillerdir. Netîcede kazandıklarının fenalıkları başlarına geçti, şunlardan o zulmedenlerin de kazandıklarının fenalıklarına geçecektir, onlar da atlatacak değillerdir. Sonunda işledikleri fenalıkların cezası başlarına geçti. Şu Mekke kâfirlerinden zulmedenlere gelince, onlara da ettikleri fenalıkların cezası çarpacaktır ve (Allah’ın azabından) kurtulacak değillerdir. Bu yüzden de elde ettikleri şeylerin kötülükleri başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere ise kazandıkları fenalıkları başlarına gelecektir ve onlar (Allah´ı) âciz bırakacak (güce sahip) değillerdir. Binnetîce o kazandıkları kötülükler onları musıybete uğratmışdı. Şunları içinden zulmedenler (e gelince:) Onların kazandıkları kötülükler de kendilerini çarpacakdır ve onlar da bizim azabımızın önüne geçebilecek değildirler. Derken kazandıkları, elde ettikleri şeylerin kötülüklerine uğramışlardı. Bunlardan zulmedenler de kazançlarının kötülüklerine uğrayacaklar, suçlarının mücâzâtını görecekler ve onlar, bizim vereceğimiz cezâya mâni olamazlar.
39-Zümer Suresi

52.Ayet
Mekke

23
463
أَوَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ -52
(E ve lem ya´lemu ennellahe yebsütur rizka li mey yeşaü ve yakdir önne fı zalike le ayatil li kavmiy yü´minun)
39-Zümer Suresi
52.Ayet
Mekke
23
463
Bilmediler mi ki, Allah rızkı dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır. Hâlâ bilmediler mi ki: Allah rızkı dilediğine açar, kısar da, şübhesiz ki bunda iyman edecekler için âyetler vardır O kâfirler hâlâ bilmediler mi ki, Allah, dilediğine rızkı genişletir, dilediğine de kısar. Şübhesiz bunda, (Peygambere ve Kur’an’a) iman edecek bir kavim için ibretler vardır. Bilmezler mi ki, Allah elbette rızkı dilediğine genişletir ve kısıp daraltır. Şüphesiz ki bunda, imân eden bir millet için belgeler, öğütler ve ibretler vardır. Allahın, kimi dilerse onun rızkını yaymakda, (kimi de dilerse onunkini) kısmakda olduğunu haalâ bilmediler mi? Şübhesiz bunda îman edecek bir kavm için kat´î ibretler vardır. Bilmezler mi ki Allah, şüphe yok ki dilediğinin rızkını bollaştırır ve dilediğinin daraltır. Şüphe yok ki bunda, inananlara deliller var elbet.
39-Zümer Suresi

53.Ayet
Medine

23
463
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا ۚ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ -53
(Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rahmetillah innellahe yağfiruz zünube cemıa innehu hüvel ğafurur rahıym)
39-Zümer Suresi
53.Ayet
Medine
23
463
De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” De ki: ey nefisleri aleyhine israf etmiş kullarım! Allahın rahmetinden ümidi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları mağrifet buyurur, şübhesiz ki o öyle gafûr öyle rahîm o (Ey Rasûlüm, tarafımdan kavmine) de ki: “-Ey (günah işlemekle) nefislerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah’ın rahmetinden (sizi bağışlamasından) ümidi kesmeyiniz; çünkü Allah (şirk ve küfürden başka, dilediği kimselerden) bütün günahları mağfiret buyurur. Şüphesiz ki O, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir. De ki: Ey kendilerine haksızlık edip ölçüyü aşan kullarım! Allah´ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah elbette bütün günahları bağışlar ve gerçekten O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. De ki: «Ey kendilerinin aleyhinde (günâhda) haddi aşanlar, Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları yarlığar. Şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. De ki: Ey nefislerine uyup hadden aşırı hareket eden kullarım, Allah rahmetinden ümit kesmeyin; şüphe yok ki Allah, bütün suçları örter, şüphe yok ki o, suçları örter, rahîmdir.
39-Zümer Suresi

54.Ayet
Mekke

23
463
وَأَنِيبُوا إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَأَسْلِمُوا لَهُ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ -54
(Ve enıbu ila rabbiküm ve eslimu lehu min kabli ey yetiyekümül azabü sümme la tünsarun)
39-Zümer Suresi
54.Ayet
Mekke
23
463
Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. Onun için ümidi kesmeyin de başınıza azâb gelmeden evvel tevbe ile rabbınıza dehalet edin ve ona halîs müslimanlık yapın, sonra kurtulamazsınız Onun için başınıza azab gelib çatmadan (tevbe edib) Rabbinize dönün, O’na hâlis ibadet edin; sonra kurtulamazsınız. Size henüz azâb gelmeden önce Rabbınıza yönelip tevbe şuuru içinde O´na gönül verin ve O´na teslîm olun. Aksi halde yardım göremezsiniz. «Size azâb gelib çatmazdan evvel Rabbinize dönün, Ona teslîm olun (müslüman olun). Sonra yardım edilmezsiniz». Ve dönün Rabbinize ve teslîm olun ona, size azap gelip çatmadan, sonra yardım edilmez size.
39-Zümer Suresi

55.Ayet
Medine

23
463
وَاتَّبِعُوا أَحْسَنَ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ بَغْتَةً وَأَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ -55
(Vettebiu ahsene ma ünzile ileyküm mir rabbiküm min kabli ey ye´tiyekümül azabü bağtetev ve entüm la teş´urun)
39-Zümer Suresi
55.Ayet
Medine
23
463
(55-56) Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, “Allah’ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin. Haberiniz olmıyarak ansızın başınıza azâb gelmeden evvel halîs müsliman olun da rabbınızdan size indirilenin en güzelini ta´kıb ve tatbık edin Haberiniz olmıyarak ansızın tepenize azab inmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (ruhsatlara değil de azimetlere) tâbi olun.” Farkında olmadığınız halde ansızın size azâb gelmeden önce, Rabbınızdan size indirilen en güzel söze (Kur´ân´a) uyun. «Rabbinizden size indirilenin en güzeline — kendiniz farkında olmayarak, ansızın (başınıza) azâb gelmezden önce — tâbi´ olun». Ve uyun Rabbinizden size indirilen en güzel kitaba, Kur´ân´a, ansızın ve siz hiç anlamadan size azap gelip çatmadan önce.
39-Zümer Suresi

56.Ayet
Mekke

23
463
أَنْ تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتَا عَلَىٰ مَا فَرَّطْتُ فِي جَنْبِ اللَّهِ وَإِنْ كُنْتُ لَمِنَ السَّاخِرِينَ -56
(En tekule nefsüy ya hasrata ala ma ferrattü fı cembillahi ve in küntü le mines sahırın)
39-Zümer Suresi
56.Ayet
Mekke
23
463
(55-56) Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, “Allah’ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin. Diyeceği gün bir nefis: eyvah, Allah yanında yaptığım eksikliklerden dolayı hasretime bak, doğrusu ben eğlenenlerden idim Sonra günahkâr nefsin şöyle demesi var: “- Yazık bana! Allah’a ibadette kusur etmişim. Ben (Kur’an ve müminlerle) alay edenlerdenim.” Kişinin, «Allah´ın huzurunda yaptığım eksikliklerden, kusurlardan dolayı yazıklar olsun bana ; cidden ben alaya alanlar arasında idim!» diyeceği, (O azâb günü) her nefsin «Allah yanında işlediğim taksıyrlerden dolayı vay hasret (ve nedamet) ime! Hakıykat, hakıykat ben (Onun diniyle, kitabiyle) eğlenenlerdendim» diyeceği, Herkesin, Allah katından bir sevap kazanamadım, hey gidi hey ve gerçekten de alay edenlerdendim dediği.
39-Zümer Suresi

57.Ayet
Mekke

23
464
أَوْ تَقُولَ لَوْ أَنَّ اللَّهَ هَدَانِي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّقِينَ -57
(Ev tekule lev ennellahe hedani leküntü minel müttekıyn)
39-Zümer Suresi
57.Ayet
Mekke
23
464
Yahut, “Allah beni doğru yola iletseydi, elbette O’na karşı gelmekten sakınanlardan olurdum” demesin. Yâhud diyeceği: Allah bana yolunu gösterse idi her halde ben müttekılerden olurdum Yahud şöyle demesi var: “- Eğer Allah bana hidayet vereydi, muhakkak ben, Allah’dan korkanlardan (şirkten sakınanlardan) olurdum.” Veya «eğer Allah beni doğru yola eriştirseydi, elbette (O´ndan) korkup (fenalıklardan) sakınanlardan olurdum,» diyeceği, yahud «Hakıykaten Allah bana hidâyet verseydi her halde (şirkden günâhlardan) sakınanlardan olurdum» diyeceği, Yahut Allah beni doğru yola sevketseydi elbette çekinenlerden olurdum dediği.
39-Zümer Suresi

58.Ayet
Mekke

23
464
أَوْ تَقُولَ حِينَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ أَنَّ لِي كَرَّةً فَأَكُونَ مِنَ الْمُحْسِنِينَ -58
(Ev tekule hıyne teral azabe lev enne lı kerraten fe ekune minel muhsinın)
39-Zümer Suresi
58.Ayet
Mekke
23
464
Yahut azabı gördüğünde, “Keşke benim için dünyaya bir dönüş daha olsa da iyilik yapanlardan olsam” demesin. Ve yâhud azâbı gördüğü zaman diyeceği: bana bir geri dönmek olsa idi de muhsinlerden olsa idim! Ve yahud azabı gördüğü zaman: “- Bana, (dünyaya) bir geri dönmek olsaydı da güzel amel işliyenlerden olaydım.” demesi vardır. Veya azabı gördüğünde, «benim için dönüş olsaydı da iyiler arasında bulunsaydım,» diyeceği (gün gelmeden, Kur´ân´a uyun!). yahud azâbı görürken «Benim için (dünyâye) bir dönüş daha olsaydı da iyi hareket edenlerden (mü´minlerden) bulunsaydım» diyeceği (gündür). Yahut da azâbı görünce, bir kere daha dünyâya dönmeme imkân olsaydı mutlaka iyilik edenlerden olurdum dediği günden önce.
39-Zümer Suresi

59.Ayet
Mekke

23
464
بَلَىٰ قَدْ جَاءَتْكَ آيَاتِي فَكَذَّبْتَ بِهَا وَاسْتَكْبَرْتَ وَكُنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ -59
(Bela kad caetke ayatı fe kezzebte biha vestekberte ve künte minel kafirın)
39-Zümer Suresi
59.Ayet
Mekke
23
464
(Allah, şöyle diyecek:) “Hayır, öyle değil! Âyetlerim sana geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın ve inkârcılardan oldun.” Hayır sana âyetlerim geldi de onlara yalan dedin, kibretmek istedin ve kâfirlerden oldun (Allah o kâfire= o günahkâr nefse şöyle buyurur): “- Hayır sana ayetlerim (Kur’an’ım) geldi de onlara yalan dedin. Kibirlendin (kendini büyük görüb iman etmiye tenezzül etmedin) ve kâfirlerden oldun.” Hayır, sana âyetlerim geldi, sen onları yalan saydın, büyüklük tasladın da kâfirlerden oldun, (denilecek). (Allah tarafından onlara şöyle Duyurulur:) Hayır, sana (bunca) âyetlerim gelmişdi de sen onları yalan saymış, kibirlenmiye kalkmış, kâfirlerden olmuşdun. Hayır, dönemezsin; sana bunca delillerim geldiği halde yalanladın onları ve ululuk satmaya kalkıştın ve kâfirlerden oldun.
39-Zümer Suresi

60.Ayet
Mekke

23
464
وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ تَرَى الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَى اللَّهِ وُجُوهُهُمْ مُسْوَدَّةٌ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْمُتَكَبِّرِينَ -60
(Ve yevmel kıyameti terallezıne kezebu alellahi vücuhühüm müsveddeh e leyse fı cehenneme mesvel lil mütekebbirın)
39-Zümer Suresi
60.Ayet
Mekke
23
464
Kıyamet günü Allah’a karşı yalan söyleyenleri görürsün, yüzleri kapkara kesilmiştir. Büyüklük taslayanlar için cehennemde bir yer mi yok!? Hem o Kıyamet günü görürsün ki Allaha karşı o yalan söyliyenlerin yüzleri kararmıştır Cehennemde değil mi mevkıi mütekebbirlerin Kıyamet günü, Allah’a iftira edenleri (O’na eş koşanları) görürsün ki, yüzleri kapkara kesilmiştir. Büyüklük taslıyanların yeri, cehennemde değil mi? Kıyamet günü, Allah´a karşı yalan uyduranları, yüzleri kararmış bir halde görürsün. Cehennem´de, böbürlenip büyüklük taslayanlar için bir konak yok mudur? (Allaha karşı) yalan söyleyenlerin kıyamet günü yüzleri, göreceksin ki, kapkaradır. Kibir taslayanlar için cehennemde bir karargâh mı yok? Ve kıyâmet günü görürsün ki Allah´a karşı yalan söyleyenlerin yüzleri, kapkara olur; ululananlara cehennemde yer yurt mu yok?
39-Zümer Suresi

61.Ayet
Mekke

23
464
وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوْا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ -61
(Ve yüneccillahüllezınettekav bi mefazetihim la yemessühümüs suü ve la hüm yahzenun)
39-Zümer Suresi
61.Ayet
Mekke
23
464
Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de. Korunan müttekıyleri ise Allah muradlarınca necata çıkarır, onlara fenalık dokunmaz ve onlar değildir mahzun olacaklar Allah, takva sahiblerini imanları sebebiyle kurtuluşa erdirir. Onlara fenalık dokunmaz ve onlar mahzun da olmazlar. Allah (kötülüklerden) sakınanları, kurtuluşları sebebi (olan imanları ve iyi amelleri) ile kurtarır. Kötülük onlara dokunmaz ve onlar üzülmezler de. Allah (şirkden) sakınanları, umduklarına nâiliyyetlerine sebeb olan (iyi amel ve hareketleri) ile selâmete erdirir. Onlara (cismen) hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar (kalben) mahzun da olmazlar. Allah, kendisinden çekinenleri, kurtuluşlarına sebep olan şeyle kurtarır, onlar, bir kötülüğe uğramazlar ve mahzun da olmazlar.
39-Zümer Suresi

62.Ayet
Mekke

23
464
اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ -62
(Allahü haliku külli şey´iv ve hüve ala külli şey´iv vekıl)
39-Zümer Suresi
62.Ayet
Mekke
23
464
Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir. Allah her şeyin halikıdır, her şey üzerine vekil de o Allah her şeyi yaratandır ve O, her şeye vekildir. (Her şey O’nun tasarrufunda ve muhafazasındadır). Allah her şeyin yaratanıdır. O, her şey üzerinde vekildir. Allah hem herşey´i yaratandır, hem her şey´in üstünde nigehban O. Allah, her şeyi yaratandır ve o, her şeyi korur.
39-Zümer Suresi

63.Ayet
Mekke

23
464
لَهُ مَقَالِيدُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۗ وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ -63
(Lehu mekalıdüs semavati vel ard vellezıne keferu bi ayatillahi ülaike hümül hasirun)
39-Zümer Suresi
63.Ayet
Mekke
23
464
Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. Bütün Göklerin ve Yerin kilidleri onundur, Allahın âyetlerine küfrederler işte onlar kendilerine yazık edenlerdir Bütün göklerin ve yerin hazineleri (kilidleri) O’nundur. Allah’ın ayetlerini (Kur’an’ını ve Peygamberini) inkâr edenler, işte onlar kendilerine yazık edenlerdir. Göklerin ve yerin (hazinelerinin) anahtarları O´nundur. Allah´ın âyetlerini inkâr edenler ise, asıl zarara uğrayanlar onlardır. Göklerin ve yerin anahtarları Onundur. Allahın âyetlerine küfredenler (yok mu?) işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Onundur kilitleri göklerin ve yeryüzünün ve Allah´ın delillerini yalanlayanlara gelince: Onlardır ziyana uğrayanların ta kendileri.
39-Zümer Suresi

64.Ayet
Mekke

23
464
قُلْ أَفَغَيْرَ اللَّهِ تَأْمُرُونِّي أَعْبُدُ أَيُّهَا الْجَاهِلُونَ -64
(Kul e fe ğayrallahi te´mürunnı a´büdü eyyühel cahilun)
39-Zümer Suresi
64.Ayet
Mekke
23
464
De ki: “Ey cahiller! Siz bana Allah’tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz?” De ki: böyle iken şimdi o Allahın gayrısına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz bana? Ey cahiller! (Ey Rasûlüm, sana ecdadının dinine dön, diyen kâfirlere) de ki: “- Bunca delillerden sonra, Allah’dan başkasına mı ibadet etmemi, bana emrediyorsunuz? Ey cahiller!...” De ki: Ey câhiller! Siz bana Allah´tan başkasına ibâdet etmemi mi emrediyorsunuz?! De ki: «(Hal böyle iken) siz, ey câhiller, bana Allahdan başkasına mı tapmamı emr ediyorsunuz»? De ki: Allah´tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz bana a bilgisizler.
39-Zümer Suresi

65.Ayet
Mekke

23
464
وَلَقَدْ أُوحِيَ إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكَ لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ -65
(Ve le kad uhıye ileyke ve ilellezıne min kablik lein eşrakte le yahbetanne amelüke ve le tekunenne minel hasirın)
39-Zümer Suresi
65.Ayet
Mekke
23
464
Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: “Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun.” Celâlim hakkı için sana da vahyolundu şu, senden evvelkilere de: «yemin ederim ki eğer şirk koşarsan çalışman bütün boşuna gider ve mutlak kendine yazık eden hasirlerden olursun» Gerçekten sana ve senden öncekilere şöyle vahy olundu:” - (Farz-ı muhal) eğer Allah’a eş koşarsan, muhakkak amelin boşa gider ve elbette hüsrana uğrayanlardan olursun. And olsun ki, sana da, senden önceki (peygamber)lere de şöyle vahyolundu: Eğer Allah´a ortak koşarsan, şüphen olmasın ki, amelin boşa gider ve zarara uğrayanlardan olursun. Andolsun ki (Habîbim) sana da, senden evvelki (peygamberlere de (şu) vahyolunmuşdur: «Eğer (bilfarz Allaha) ortak tanırsan, celâlim hakkı için (bütün) amel (ve hareketler) in boşa gider ve muhakkak hüsrana düşenlerden olursun». Ve andolsun ki sana ve senden öncekilere, gerçekten de şirk koşarsan yaptıklarını boşa çıkarırım ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun diye vahyedildi.
39-Zümer Suresi

66.Ayet
Mekke

23
464
بَلِ اللَّهَ فَاعْبُدْ وَكُنْ مِنَ الشَّاكِرِينَ -66
(Belillahe fa´büd ve küm mineş şakirın)
39-Zümer Suresi
66.Ayet
Mekke
23
464
Hayır, yalnız Allah’a ibadet et ve şükredenlerden ol. Hayır, onun için yalnız Allaha kulluk et ve şükredenlerden ol Bilâkis Allah’a ibadet et ve şükredenlerden ol.” Hayır, ancak Allah´a kulluk et ve şükredenlerden ol.. «Hayır. İşte onun için ancak Allaha kulluk et. Şükredenlerden ol». Hayır, artık Allah´a kulluk et ve şükredenlerden ol.
39-Zümer Suresi

67.Ayet
Mekke

23
464
وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّمَاوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ ۚ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ -67
(Ve ma kaderullahe hakka kadrihı vel erdu cemıan kabdatühu yevmel kıyameti ves semavatü matviyyatüm bi yemınih sübhünehu ve teala amma yüşrikun)
39-Zümer Suresi
67.Ayet
Mekke
23
464
Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir. Allahı hakkıyle takdir edemediler, halbuki bütün Arz Kıyamet günü onun bir kabzası gökler de yemînine dürülmüşlerdir, çok münezzeh ve çok yüksektir o sübhan onların şirkinden O kâfirler, Allah’ı gerektiği gibi takdir edemediler (büyüklüğünü anlıyamadılar). Halbuki kıyamet günü, yer küresi tamamen O’nun tasarrufundadır. Gökler de, kudret elinde dürülmüşlerdir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve çok yücedir. Onlar, Allah´ı (O´nun kudret ve yüceliğini, denge ve düzenini) hakkıyle takdir edemediler. Oysa yeryüzü Kıyamet günü O´nun kudret avucundadır. Gökler de O´nun (kudretini temsîl eden) sağ elinde katlanmış olacak. O, (inkarcı nankörlerin) ortak koştuklarından yücedir, münezzehtir. (Müşrikler) Allâhı hak (ve lâyık) olduğu vech ile takdîr etmediler. Halbuki kıyamet günü (küre-i) arz topdan (ancak) Onun kabzasıdır. Gökler de Onun sağ eliyle (toplanıp) dürülmüşlerdir (dürüleceklerdir). O, müşriklerin (kendisine) katmakda oldukları ortaklardan münezzehdir, çok yücedir. Allah´ı, gereği gibi ululamadılar ve yeryüzü, kıyâmet gününde, tamâmıyla kudret avucundadır onun ve gökler de, kudretiyle dürülmüştür; münezzehtir ve yücedir o, şirk koşanların şirk koştukları şeylerden.
39-Zümer Suresi

68.Ayet
Mekke

23
465
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَنْ شَاءَ اللَّهُ ۖ ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَىٰ فَإِذَا هُمْ قِيَامٌ يَنْظُرُونَ -68
(Ve nüfiha fis suri fe saıka men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah sümme nüfiha fıhi uhra fe izahüm kıyamüy yenzurun)
39-Zümer Suresi
68.Ayet
Mekke
23
465
Sûr’a üflenir ve Allah’ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür. Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar. Ve sur üflenmiştir de Göklerde kim var, Yerde kim varsa çarpılıp yıkılmıştır, ancak Allahın dilediği müstesnâ, sonra ona bir daha üflenmiştir, bu kerre de hep onlar kalmışlar bakıyorlardır (Artık kıyamet kopmuş, İsrafil tarafından birinci defa) Sûr’a üfürülmüştür de Allah’ın dilediği (Cebrâil, Azrâil, Mikâil ve İsrâfil gibileri) müstesna olmak üzre göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi ölmüştür. Sonra Sûr’a tekrar (ikinci defa) üfürülmüştür. Bu defa (kabirlerinden) kalkmışlar bakınıb duruyorlar. (Acaba kendilerine ne yapılacaktır!) Sûr´a üfürülünce, Allah´ın dilediğinin dışında, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi çarpılıp cansız yere düşer. Sonra ona bir daha üfürülür derken (ölenlerin tamamı) kalkıp bakışırlar. (Birinci) «Suur» a üfürülmüş (üfürülecek), artık Allahın diledikleri müstesna olmak üzere, göklerde kim varsa, yerde kim varsa düşüb olmuşdur (ölecekdir). Sonra ona bir daha üfürülmüşdür (üfürülecekdir). O anda görürsün ki (ölüler dirilib) ayakda bakınız duruyorlar! Ve Sûr´a üfürülmüştür de göklerdekilerin ve yeryüzündekilerin hepsi de, o sesin şiddetinden ölüp gitmiştir, sonra bir daha üfürülünce o zaman hepsi dirilmiştir, ne olacak diye bakınıp durmadalar.
39-Zümer Suresi

69.Ayet
Mekke

23
465
وَأَشْرَقَتِ الْأَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا وَوُضِعَ الْكِتَابُ وَجِيءَ بِالنَّبِيِّينَ وَالشُّهَدَاءِ وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ -69
(Ve eşrakatil erdu bi nuri rabbiha ve vüdıal kitabü ve cıe bin nebiyyıne veş şühedai ve kudiye beynehüm bil hakkı ve hüm la yuzlemun)
39-Zümer Suresi
69.Ayet
Mekke
23
465
Yeryüzü, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur. Peygamberler ve şahitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir. Ve Arz rabbının nuriyle parlamıştır, kitab konmuş, Peygamberler ve şâhidler getirilmiş ve beynlerinde hak ile huküm verilmektedir hem hiç zulmolunmazlar Mahşer yeri, Rabbinin nuru (adaleti) ile aydınlanmıştır. Kitab (amel defterleri sağ ve sol ellere) konmuş, peygamberler ve şahidler getirilmiş, kullar arasında adaletle hüküm verilmektedir, hem onlar asla zulüm edilmezler. Yeryüzü, Rabbının nuruyla parıldar, kitap konur, peygamberler ve şâhidler getirilir ve insanlar arasında hakk ile hükmedilir ve onlar haksızlığa uğramazlar. (Haşir) yer (i) Rabbinin nuriyle ziyâlandı. Kitâb konuldu. Peygamberler ve şâhidler getirildi. (Allahın kulları) arasında onlar asla haksızlığa uğratılmayarak, hak (ve adalet) le hükmolundu. Ve ışıklanmıştır yeryüzü, Rabbinin nûruyla ve yaptıklarının yazıldığı kitap, ellerine verilmiştir ve peygamberlerle tanıklar, getirilmiştir ve aralarında, gerçek bir hükümle hükmedilmiştir ve onlara zulmedilmemiştir.
39-Zümer Suresi

70.Ayet
Mekke

23
465
وَوُفِّيَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَا يَفْعَلُونَ -70
(Ve vüffiyet küllü nefsim ma amilet ve hüve a´lemü bima yef´alun)
39-Zümer Suresi
70.Ayet
Mekke
23
465
Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir. Ve her nefis ne amel yaptı ise temamen ödenmiştir ve her ne yapıyorlarsa o a´lemdir Ve herkes ne iş yaptı ise, (karşılığı) tamamen verilmiştir. Allah onların yaptıklarını en iyi bilendir. Herkese yaptığı amelin karşılığı noksansız ödenir. Allah, onların yaptıklarını çok daha iyi bilir. Her nefs ne yapdıksa (karşılığı) tamamen ödendi. Ne yapıyorlar idiyse (zâten) O, çok iyi bilendi. Ve herkese, ne yaptıysa karşılığı, ödenmiştir ve o, ne yaptıklarını daha iyi bilir.
39-Zümer Suresi

71.Ayet
Mekke

23
465
وَسِيقَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِلَىٰ جَهَنَّمَ زُمَرًا ۖ حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوهَا فُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَتْلُونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِ رَبِّكُمْ وَيُنْذِرُونَكُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَا ۚ قَالُوا بَلَىٰ وَلَٰكِنْ حَقَّتْ كَلِمَةُ الْعَذَابِ عَلَى الْكَافِرِينَ -71
(Vesıkallezıne keferu ila cehenneme zümera hatta iza cauha fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha e lem ye´tiküm rusülüm minküm yetlune aleyküm ayati rabbiküm ve yünziruneküm likae yemiküm haza kalu bela velakin hakkat kelimetül azabi alel kafirın)
39-Zümer Suresi
71.Ayet
Mekke
23
465
İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: “Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar da, “Evet geldi” derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir. Ve küfredenler zümre zümre Cehenneme sevkedilmektedir, nihayet ona vardıklarında kapıları açılır ve bekçileri onlara şöyle der: «Size rabbınızın âyetlerini okur ve sizi bu günün likasından korkutur Resuller gelmedi mi içinizden sizlere?» «Evet» derler: «geldi» velâkin kâfirler üzerine «kelime-i azâb» hakk oldu. Kâfir olanlar bölük bölük cehenneme sürülür. Nihayet oraya vardıklarından kapıları açılır ve bekçileri onlara şöyle der: “- Size, içinizden peygamberler gelip de Rabbinizin âyetlerini okumadı mı, sizi bu gününüze kavuşmakla korkutmadı mı?” Onlar “- Evet, geldi. Fakat (Allah’ın kâfirlere olan azab vaadi), azab sözü kâfirler üzerine gerçekleşti.” derler. Kâfirler bölük bölük Cehennem´e sevkedilir, nihayet oraya vardıklarında Cehennem kapıları açılır. Cehennem bekçileri onlara derler ki: Size, içinizden Rabbınızın âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınız hakkında sizi uyaran peygamberler gelmediler mi ? Onlar da : Evet, geldi derler. Ama azâb hükmü kâfirlere hakk olmuştur. O küfredenler ayrı ayrı zümreler haalinde cehenneme sürüldü. Nihayet oraya geldikleri zaman onun kapıları açıldı. (Cehennemin) bekçileri onlara (şöyle) dedi: «Size içinizden Rabbinizin âyetlerini karşınızda okuyacak, sizi bu gününüze kavuşmakla tehdîd eedcek peygamberler gelmedi mi? Onlar «Evet (geldi)», dedi (ler), fakat azâb kelimesi (biz) kâfirlerin üzerine hak oldu». Ve kâfir olanlar, bölük bölük cehenneme sürülmüştür, oraya geldikleri zaman kapıları açılmıştır da bekçileri onlara, sizin içinizden, Rabbinizin âyetlerini okuyan ve sizi, bugüne kavuşacağınızı söyleyerek korkutan peygamberler gelmedi mi size, derler. Onlar da evet derler ve fakat azap hükmü, hak olmuştur kâfirlere.
39-Zümer Suresi

72.Ayet
Mekke

23
465
قِيلَ ادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا ۖ فَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ -72
(Kıyledhulu ebvabe cehenneme halidıne fıha fe bi´se mesvel mütekebbirın)
39-Zümer Suresi
72.Ayet
Mekke
23
465
Onlara şöyle denir: “İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!” Denilir: girin Cehennemin kapılarına; ebediyyen içinde kalmak üzere, bak ne fenadır mevkıi mütekebbirlerin (Onlara melekler tarafından şöyle) denilir: “- Girin cehennemin kapılarından, ebediyyen içinde kalmak üzere...”İşte bak, büyüklük taslıyanların yeri ne kötüdür!... Onlara, içinde devamlı kalacakları Cehennem´in kapılarından girin (denilir). Büyüklük taslayanların kaldıkları yer ne kötü!. Denildi: «İçinizde ebedî olduğunuz halde girin cehennemin kapılarından. Kibir taslayanların karargâhı ne kötü»! Girin denilir cehennem kapılarından, ebedî kalırsınız orada; ululananların ne de kötüdür yurtları.
39-Zümer Suresi

73.Ayet
Mekke

23
465
وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا ۖ حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوهَا وَفُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ -73
(Vesıkallezınet tekav rabbehüm ilel cenneti zümera hatta iza cauha ve fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha selamün aleyküm tıbtüm fedhuluha halidın)
39-Zümer Suresi
73.Ayet
Mekke
23
465
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.” Rablarına korunmuş olan müttekîler de zümre zümre Cennete sevk olunmaktadır, nihayet ona vardıkları ve kapıları açılıp bekçileri onlara «selâm sizlere ne hoşsunuz! Haydin girin onlara ebediyyen kalmak üzere» diye selâm durdukları Rablerine itaat edenler de bölük bölük cennete gönderilir. Nihayet oraya varıb cennetin kapıları açılınca, bekçileri şöyle derler: “ - (Her türlü kederden) selâmet size! (Günah kirinden) tertemizsiniz? Artık ebedî olarak kalmak üzere girin oraya.” Rablarından korkup (küfür ve böbürlenmekten) sakınanlar, bölük bölük Cennet´e götürülürler; sonunda oraya geldiklerinde Cennet kapıları açılır, oranın bekçileri onlara derler ki: Selâm size olsun ! Gönül huzuru buldunuz. Ebedî kalıcıları olarak girin Cennetlere. Rablerinden korkanlar ise (i´zâz ve ikram ile) fevc feve cennete sevk edildi. Nihayet oraya varıb kapıları açılınca (cennetin) bekçileri (şöyle) dedi (ler): «Selâm (ve selâmet) size! Tertemiz geldiniz! Artık ebedî kalmak üzere girin buraya». Ve Rablerinden çekinenler de bölük bölük cennete sürülmüştür, oraya geldikleri zaman kapıları açılmıştır da bekçileri, esenlik size, tertemiz oldunuz, artık girin ebedî olarak derler.
39-Zümer Suresi

74.Ayet
Mekke

23
465
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي صَدَقَنَا وَعْدَهُ وَأَوْرَثَنَا الْأَرْضَ نَتَبَوَّأُ مِنَ الْجَنَّةِ حَيْثُ نَشَاءُ ۖ فَنِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ -74
(Ve kalül hamdü lillahillezı sadekana va´dehu ve evrasenel erda netebevveü minel cenneti hayüs neşa´ fe nı´me ecrul amilın)
39-Zümer Suresi
74.Ayet
Mekke
23
465
Onlar şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!” Onlar da: «Hamd, o Allaha ki bize va´dini doğru çıkardı ve bizi Arza vâris kıldı, Cennetten istediğimiz yerde makam tutuyoruz» dedikleri vakıt... bak artık ne güzeldir ecri o âmillerin (Cennetlik olanlar şöyle) derler: “ - Hamd olsun o Allah’a ki, bize olan vaadini yerine getirdi; ve bizi cennet yerine mirascı kıldı, cennetde istediğimiz yere konuyoruz. İşte (dünyada Allah için güzel) amel işliyenlerin mükâfatı ne iyi!...” Onlar da: Hamd O Allah´a ki verdiği sözü bize gerçekleştirdi; bizi bu yere vâris kıldı ki Cennet´te istediğimiz yerde eyleşip oturabiliyoruz. iyi-yararlı amellerde bulunanların mükâfatı ne güzeldir!. Dediler: «Bize (cennet) va´dinde saadık olan, bizi, cennetden neresini dilersek konmak üzere bu yere mirascı yapan Allaha hamdolsun, (İyi) amel (ve hareket) de bulunanların mükâfatı ne güzel»! Onlar da hamd Allah´a ki derler, bize vaadettiğini gerçekleştirdi ve cennetten, dilediğimiz yerde konaklamamız için bu yeri mîras verdi bize; ne de güzeldir iyi işlerde bulunanların mükâfâtı.
39-Zümer Suresi

75.Ayet
Mekke

23
466
وَتَرَى الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ ۖ وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ -75
(Ve teral melaikete haffıne min havlil arşi yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve kudıye beynehüm bil hakkı ve kıylel hamdü lillahi rabbil alemın)
39-Zümer Suresi
75.Ayet
Mekke
23
466
Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir. Melâikeyi de görürsün Arşı etrafından donatmışlar rablarına hamd ile tesbih ediyorlardır ve halk arasında hakk ile huküm icra edilip denilmektedir: «elhamdulillahi rabbil alemîn» Bir de Melekleri görürsün ki, Rablerini hamd ile tesbih ederek arşın etrafını kuşatmışlardır. (Cennetlik ve cehennemlik olan) o kimseler arasında adaletle hüküm verilmiştir de şöyle denilmektedir: “- Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.” Meleklerin, Arş´ın etrafını çevirmiş bir halde Rablarını hamd ile tesbîh ettiklerini görürsün. İnsanlar arasında ise hakk ile hükmolunmuştur. Âlemlerin Rabbına hamd olsun ! denilir. Melekleri, görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbîh ederek arşın etrafını kuşatmışlardır. Aralarında hak (ve adalet) le hükmolundu ve (ehl-i cennet tarafından). «Âlemlerin Rabbi olan Allaha hamdolsun» denildi. Ve görürsün ki, melekler, Rablerine hamd ederek onu tenzîh edip arşın çevresinde dönmedeler ve aralarında gerçek bir adâletle hükmedilmiştir ve denilmiştir ki: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah´a.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021