49-Hucurat Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 49-Hucurat Suresideki 18 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 49-Hucurat Suresideki 18 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
49-Hucurat Suresi

1.Ayet
Medine

26
514
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ -1
(Ya eyyühellezıne amenu la tükaddimu beyne yedeyillahi ve rasulihı vettekullah innellahe semıun alım)
49-Hucurat Suresi
1.Ayet
Medine
26
514
Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Ey o bütün iyman edenler! Allahın ve Resulünün önüne geçmeyin ve Allahdan korkun, çünkü Allah işitir bilir Ey iman edenler; (söz ve hareketlerinizle ileri varıb da) Allah’ın ve Rasûlünün önüne geçmeyin; Allah’dan korkun. Çünkü Allah Semî’dir= her şeyi işitir, Alîm’dir= her şeyi bilir. Ey imân edenler! Allah ve peygamberinin huzurunda ileri geçmeyin. Allah´tan korkun. Şüphesiz ki Allah, işitendir, bilendir. Ey îman edenler, Allahın ve resulünün huzurunda (sözde ve işde) öne geçmeyin. Allahdan korkun. Çünkü Allah hakkıyle işiden, (her şey´i) bilendir. Ey inananlar, her hususta Allah´ın ve Peygamberinin huzûrunda, onların önüne geçmeyin ve çekinin Allah´tan; şüphe yok ki Allah, her şeyi duyar, bilir.
49-Hucurat Suresi

2.Ayet
Medine

26
514
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَنْ تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ -2
(Ya eyyühellezıne amenu la terfeu asvateküm fevka savtin nebiyyi ve la techeru lehu bil kavli ke cehri ba´dıküm li ba´dın en tahbeta a´malüküm ve entüm la teş´urun)
49-Hucurat Suresi
2.Ayet
Medine
26
514
Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. Ey o bütün iyman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden üstün kaldırmayın ve ona birbirinize bağırır gibi iri söylemeyin! Haberiniz olmadan amelleriniz hiçe iniverir Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın ve birbirinize bağırır gibi, O’na bağırmayın; haberiniz olmadan amelleriniz boşa çıkıverir. Ey imân edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinin üstüne (O´nu bastıracak şekilde) yükseltmeyin. Birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi, O´na yüksek sesle hitap etmeyin. Sonra farkına varmıyarak amelleriniz boşa gidebilir. Ey îman edenler, seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın. Ona sözle birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. Ey inananlar, seslerinizi, Peygamberin sesinden daha üstün bir tarzda yükseltmeyin ve onunla, yüksek sesle konuşmayın, birbirinizle konuştuğunuz gibi, sonra yaptıklarınız mahvolup gider de anlamazsınız bile.
49-Hucurat Suresi

3.Ayet
Medine

26
514
إِنَّ الَّذِينَ يَغُضُّونَ أَصْوَاتَهُمْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَىٰ ۚ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ -3
(İnnellezıne yeğuddune asvatehüm ınde rasulillahi ülaikel lezınemtehanellahü kulubehüm lit takva lehüm mağfiratüv ve ecrun azıym)
49-Hucurat Suresi
3.Ayet
Medine
26
514
Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ (Allah’a karşı gelmekten sakınma) konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. Her halde Resulüllahın yanında seslerini kısanlar, onlar, o kimselerdir ki Allah kalblerini takvâ için imtihan etmiştir, onlara hem bir mağfiret hem de büyük bir ecir vardır Gerçekten Allah’ın Peygamberi yanında seslerini kısanlar, bunlar o kimselerdir ki, Allah kalblerini takva için imtihan etmiştir. Onlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. Şüphesiz o kimseler ki Resûlüllah´ın yanında seslerini kısarlar, işte onlar Allah´ın kalblerini takva ile denediği kimselerdir. Onlar için bol bağışlanma ve büyük karşılık vardır. Hakıykat, Allahın peygamberi yanında seslerini yavaşlatanlar (yok mu?) onlar Allahın takva için kalblerini imtihaan etdiği kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük mükâfat vardır. Allah´ın Peygamberinin yanında seslerini alçaltanlar, o kişilerdir ki Allah, onların gönüllerini, çekinmeyle sınamıştır; onlaradır yarlıganma ve pek büyük bir mükâfat.
49-Hucurat Suresi

4.Ayet
Medine

26
514
إِنَّ الَّذِينَ يُنَادُونَكَ مِنْ وَرَاءِ الْحُجُرَاتِ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ -4
(İnnellezıne yünaduneke miv verail hucürati ekseruhüm la ya´kılun)
49-Hucurat Suresi
4.Ayet
Medine
26
514
(Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir. Hucrelerin arkasından sana ünleyenler, her halde ekserisi aklı irmiyenlerdir. Hücrelerin (Peygambere ait odaların) önünden seni çağıranlar (var ya), onların çoğu aklı ermiyenlerdir. Şüphesiz onlar ki (sana ait) odaların arkasından sana seslenirler, çoğunun aklı ermez. Hücrelerin ardından sana ünleyenler (var ya) onların, çoğunun akılları ermez. Odaların ardından bağırarak sana seslenenlerin çoğu, akıl etmeyen kişilerdir.
49-Hucurat Suresi

5.Ayet
Medine

26
515
وَلَوْ أَنَّهُمْ صَبَرُوا حَتَّىٰ تَخْرُجَ إِلَيْهِمْ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ -5
(Ve lev ennehüm saberu hatta tahruce ileyhim le kane hayral lehüm vallahü ğafurur rahıym)
49-Hucurat Suresi
5.Ayet
Medine
26
515
Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Eğer onlar sen kendilerine çıkıncıya kadar sabretselerdi elbette haklarında hayırlı olurdu, bununla beraber Allah gafurdur rahîmdir. Eğer onlar, sen kendilerine çıkıncaya kadar sabretselerdi, muhakkak ki haklarında hayırlı olurdu. Bununla beraber Allah Gafûr’dur= mağfireti boldur, Rahîm’dir= merhameti geniştir. Eğer onlar, sen kendilerine çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette haklarında çok daha hayırlı olurdu. Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Eğer onlar, sen kendilerine çıkıncaya kadar, sabretselerdi kendileri için elbet daha hayırlı olurdu. (Bununla beraber) Allah, çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. Ve gerçekten de onlar, sabretselerdi de sen, çıkıp yanlarına gelseydin daha da hayırlıydı onlara ve Allah, suçları örter, rahîmdir.
49-Hucurat Suresi

6.Ayet
Medine

26
515
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَىٰ مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ -6
(Ya eyyühellezine amenu in caeküm fazikum bi nebein fe tebeyyenu en tüsıybu kavmem bi cehaletin fe tusbihu ala ma fealtüm nadimın)
49-Hucurat Suresi
6.Ayet
Medine
26
515
Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. Ey o bütün iyman edenler! Eğer size bir fâsık bir haberle gelirse onu tahkık edin ki cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza peşiman olursunuz. Ey iman edenler! Eğer size bir fâsık, bir haber getirirse, onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin). Değilse bilmiyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz. Ey imân edenler! Eğer din ve ahlâk sınırlarını aşan yozmuşun biri size bir haberle gelirse, onu (o haberin doğru olup olmadığını) iyice araştırın, sonra bilmeden bir topluluğa kötülükte bulunursunuz da yaptığınıza pişman olursunuz. Ey îman edenler, eğer bir faasık size bir haber getirirse onu tahkıyk edin. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yapdığınıza peşîman kimseler olursunuz. Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nâdim oluverirsiniz.
49-Hucurat Suresi

7.Ayet
Medine

26
515
وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ ۚ لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِنَ الْأَمْرِ لَعَنِتُّمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ إِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَ -7
(Va´lemu enne fıküm rasulellah lev yütıy´uküm fı kesırim minel emri le anittüm ve lakınnellahe habbebe ileykümül ımane ve zeyyenehu fı kulubiküm ve kerrahe ileykümül küfra vel füsuka vel ısyan ülaike hümür raşidun)
49-Hucurat Suresi
7.Ayet
Medine
26
515
Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (İslâm’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir. Hem biliniz ki içinizde Allahın Resulü var, eğer o bir çok işlerde size itâat eder olsa haliniz yaman olurdu ve lâkin Allah size iymanı sevdirdi, ve küfrü, füsuku, ısyanı nazarınızda kerîh kıldı (Ey müminler), biliniz ki, aranızda Allah’ın Peygamberi var. Eğer O, birçok işlerde size uysaydı, muhakkak darlığa düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirdi; ve onu kalblerinizde güzelleştirdi. Küfrü, nifakı ve isyanı ise, size iğrenç kıldı. İşte bu vasıfta olanlar, hidayete erenlerdir. (7-8) Bilin ki, içinizde Allah´ın Peygamberi bulunuyor. Eğer O, birçok işlerde size uymuş olsaydı, elbette sıkıntıya uğrar, kötü duruma düşerdiniz. Ne var ki, Allah, imânı size çok sevdirdi de onu kalbinizde süsleyip çekici kıldı. (Buna karşılık) küfrü, dinî ve ahlâkî sınırları aşmayı, baş kaldırıp itaatsizlikte bulunmayı size çirkin ve tiksindirici göstermiştir. İşte bu ölçüde olanlar, Allah´tan geniş lütuf, bol ihsan ve bir nîmet olarak doğru yolda bilerek yürüyenlerdir. Allah, bilendir ve hikmet sahibidir. Hem bilin ki içinizde Allahın peygamberi vardır. Eğer o, bir çok iş (ler) de size uysaydı muhakkak ki sıkıntıya uğrardınız. Fakat Allah size îmânı sevdirdi. Onu kalblerinizde süsledi. Küfrü, faasıklığı, isyanı size çirkin gösterdi. İşte rüşdünü bulanlar da onların ta kendileridir. Ve bilin ki içinizde Allah´ın Peygamberi var; işlerin çoğunda size itâat etseydi günaha girer, helâk olurdunuz ve fakat Allah, size inancı sevdirdi ve gönüllerinizde bezedi onu ve çirkin gösterdi size kâfirliği ve buyruktan çıkmayı ve isyânı; işte onlardır en güzel işlerde başarı kazananlar.
49-Hucurat Suresi

8.Ayet
Medine

26
515
فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَنِعْمَةً ۚ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ -8
(Fadlem minellahi ve nı´meh vallahü alımün hakım)
49-Hucurat Suresi
8.Ayet
Medine
26
515
Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir İşte onlardır ki Allahın fadl-u ni´metiyle rüşde irmişlerdir ve Allah alîmdir, hakîmdir Bu, Allah’dan bir fazilet ve bir nimettir. Allah Alîm’dir= her şeyi noksansız bilir, Hakîm’dir= bütün işlerde hikmet sahibidir. (7-8) Bilin ki, içinizde Allah´ın Peygamberi bulunuyor. Eğer O, birçok işlerde size uymuş olsaydı, elbette sıkıntıya uğrar, kötü duruma düşerdiniz. Ne var ki, Allah, imânı size çok sevdirdi de onu kalbinizde süsleyip çekici kıldı. (Buna karşılık) küfrü, dinî ve ahlâkî sınırları aşmayı, baş kaldırıp itaatsizlikte bulunmayı size çirkin ve tiksindirici göstermiştir. İşte bu ölçüde olanlar, Allah´tan geniş lütuf, bol ihsan ve bir nîmet olarak doğru yolda bilerek yürüyenlerdir. Allah, bilendir ve hikmet sahibidir. (Size küfrü, faasıklığı, isyanı çirkin göstermesi sırf) Allahdan bir fazl (u kerem) ve ni´met olmak içindir. Allah hakkıyle bilendir, yegâne hukûm ve hikmet saahibidir. Allah´tan bir lütuf ve bir nîmet olarak ve Allah, her şeyi bilir, hüküm sâhibidir.
49-Hucurat Suresi

9.Ayet
Medine

26
515
وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا ۖ فَإِنْ بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَىٰ فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّىٰ تَفِيءَ إِلَىٰ أَمْرِ اللَّهِ ۚ فَإِنْ فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا ۖ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ -9
(Ve in taifetani minel mü´minınaktetelu fe aslihu beynehüma fe im beğat ıhdalüma alel uhra fe katilületı tebğıy hatta tefıe ila emrillah fe in faet fe aslihu beynehüma bil adli ve aksitu innellahe yühıbbül müksitıyn)
49-Hucurat Suresi
9.Ayet
Medine
26
515
Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. Ve eğer Mü´minlerden iki taife çarpışırlarsa hemen aralarını bulun barıştırın, şayed biri diğerine karşı bagyediyorsa o vakıt bagî olana Allahın emrine rücu´ edinciye kadar kıtâl edin, eğer rücu´ ederse yine adaletle beyinlerini sulh edin ve hep insaflı olun, çünkü Allah adâlet yapanları sever Eğer müminlerden iki birlik çarpışırlarsa, hemen aralarını düzelterek barıştırın. Eğer onlardan biri (Allah’ın hükmüne razı olmıyarak) tecavüz ediyorsa, o vakit tecavüz edenle, Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın. (Sonunda teslim olur Allah’ın emrine) dönerse, yine adaletle aralarını düzeltin ve hep adaletle iş görün; çünkü Allah adalet yapanları sever. Eğer mü´minlerden iki zümre vuruşacak olurlarsa, aralarını düzeltin, barışı sağlayın. Buna rağmen onlardan biri diğerine tecâvüz ederse, mütecaviz tarafla Allah´ın emrine dönünceye kadar savaşın. Dönerlerse, o takdirde aralarını adaletle düzeltin ve hep âdil davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever. Eğer mü´minlerden iki zümre birbiriyle döğüşürlerse aralarını (bulub) barışdırın. Eğer onlardan biri diğerine karşı haalâ tecâvüz ediyorsa siz, o tecâvüz edenle, Allahın emrine dönünceye kadar, savasın. Binnetîce eğer (Allahın emrine) dönerse artık adaletle aralarını (bulub) barışdırın. (Her işinizde) adalet (le hareket) edin. Allah, şübhesiz ki, aadil olanı sever. İnananlardan iki kısım, birbiriyle savaşa girişirse hemen aralarını bulun, bir bölüğü, öbürüne saldırırsa o saldırganlarla, Allah´ın emrine itâat edinceye dek savaşın; Allah´ın emrine itâat ederlerse adâletle aralarını bulup barıştırın ve adâletle muâmele edin; şüphe yok ki Allah, adâletle muâmele edenleri sever.
49-Hucurat Suresi

10.Ayet
Medine

26
515
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ -10
(İnnemel mü´minune ıhvetün fe aslihu beyne ehaveyküm vettekullahe lealleküm türhamun)
49-Hucurat Suresi
10.Ayet
Medine
26
515
Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin. Mü´minler ancak kardeştirler. Onun için iki kardeşinizin aralarını düzeltin ve Allahdan korkun ki rahmete şayan olasınız. Müminler (dinde) ancak kardeştirler. Onun için (ihtilâf ettikleri zaman) iki kardeşinizin aralarını düzeltin ve (Allah’ın emrine muhalefet etmekten) sakının ki, merhamet olunasınız. Mü´minler ancak kardeştirler. O halde iki kardeşinizin arasını düzeltin. Allah´tan korkun ki merhamete lâyık görülesiniz. Mü´minler ancak kardeşdirler. O halde iki kardeşinizin arasını (bulub) barışdırın. Allahdan korkun. Tâki esirgenesiniz. Hiç şüphe yok ki inananlar, ancak kardeştirler, artık kardeşlerinizin arasını bulun, barıştırın, uzlaştırın onları ve çekinin Allah´tan da acınmışlardan olun.
49-Hucurat Suresi

11.Ayet
Medine

26
515
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسَىٰ أَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلَا نِسَاءٌ مِنْ نِسَاءٍ عَسَىٰ أَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّ ۖ وَلَا تَلْمِزُوا أَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ ۖ بِئْسَ الِاسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ ۚ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ -11
(Ya eyyühellezıne amenu la yeshar kavmün min kavmin asa ey yekunu hayram minhüm ve la nisaüm min nisain asa ey yekünne hayram minhünn ve la telmizu enfüseküm ve la tenabezu bil elkab bi´sel ismül füsuku ba´del iman ve mel lem yetüb fe ülaike hümüz zalimun)
49-Hucurat Suresi
11.Ayet
Medine
26
515
Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. Ey o bütün iyman edenler! Alay etmesin bir kavm bir kavm ile belki kendilerinden daha hayırlı olurlar, ne de bir takım kadınlar diğer kadınlarla, belki onlardan daha hayırlı olurlar, hem kendilerinizi ayıblamayın ve kötü lâkablarla atışmayın, iymandan sonra fâsıklık ne kötü isimdir, her kim de tevbe etmezse artık onlar kendilerine zulmedenlerdir. Ey iman edenler! Bir kavim, diğer bir kavimle alay etmesin; olur ki, alay edilenler kendilerinden daha hayırlı bulunurlar. Bir takım kadınlar da diğer kadınlarla eğlenmesin; olur ki eğlenceye alınanlar kendilerinden daha hayırlı olurlar. Hem birbirinizi ayıblamayın ve kötü lâkablarla atışmayın. İmandan sonra fasıklıkla adlanmak ne kötü isimdir!... Kim de tevbe etmezse, işte onlar kendilerine zulmedenlerdir. Ey imân edenler! Sizden bir kabile diğeriyle alay etmesin. Olabilir ki alay edilenler, alay edenlerden hayırlıdır. Bir kısım kadınlar da diğerleriyle alay etmesin, umulur ki, alay edilen kadınlar, alay eden kadınlardan hayırlıdır. Kendi kendinizi ayıplamayın; kötü lâkablarla sataşıp atışmayın. İmândan sonra din ve ahlâk sınırlarını aşmakla ilgili isim ne kötüdür! Kim tevbe etmezse, İşte onlar, evet onlar zâlimlerdir. Ey îman edenler, bir kavm diğer bir kavm ile alay etmesin. Olurki (alay edilenler Allah indinde) kendilerinden (ya´ni alay edenlerden) daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları (eğlenceye almasın). Olurki onlar (eğlenceye alınanlar) kendilerinden daha hayırlıdır. (Kendi) kendinizi ayıblamayın. Birbirinizi kötü lâkablarla çağırmayın. İmandan sonra faasıklık ne kötü addır! Kim (Allahın yasak etdiği şeylerden) tevbe etmezse onlar zaalimlerin ta kendileridir. Ey inananlar, içinizden bir topluluk, başka bir toplulukla alay etmesin, olabilir ki alay edilenler, öbürlerinden daha hayırlıdır ve kadınların bir kısmı da başka kadınlarla alay etmesin, olabilir ki alay edilen kadınlar, öbürlerinden daha hayırlıdır ve birbirinizi kınamayın ve kötü lâkaplarla çağırmayın; inançtan sonra buyruktan çıkmışlara âit adlar, ne de kötüdür ve kim tövbe etmezse artık onlar, zulmedenlerin ta kendileridir.
49-Hucurat Suresi

12.Ayet
Medine

26
516
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ ۖ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا ۚ أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَحِيمٌ -12
(Ya eyyühellezıne amenütenibu kesıram minez zanni inne ba´daz zanni ismüv ve la tecessesu ve la yağteb ba´duküm ba´da e yühıbbü ehadüküm ey ye´küle lahme ehıyhi meyten fe kerihtümuh vettekullah innellahe tevvabür rahıym)
49-Hucurat Suresi
12.Ayet
Medine
26
516
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. Ey o bütün iyman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin çünkü zannın ba´zısı vebaldir, tecessüs de etmeyin, ba´zınız ba´zınızı gıybet de etmesin, hiç arzu eder mi ki biriniz kardeşinin ölü halinde etini yesin? Demek tiksindiniz! O halde Allaha korunun, çünkü Allah tevvabdır, rahîmdir Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. (Müslümanların ayıb ve kusurlarını) araştırmayın; bir kısmınız bir kısmınızı (arkasında hoşlanmıyacağı sözle) çekiştirmesin. Hiç sizden biriniz ölü kardeşinizin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz (değil mi)? O halde (gıybet etmekte) Allah’dan korkun. Muhakkak ki Allah Tevvâb’dır = tevbeleri kabul edendir, Rahîm’dir= çok merhametlidir. Ey imân edenler! Zann´ın çoğundan kaçının. Şüphesiz ki, zann´ın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Birbirinizi gıyabında çekiştirmeyin. Sizden biriniz, ölen kardeşinin etini yemek ister mi ? Ondan tiksinirsiniz. Allah´tan korkun. Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çokça kabul edendir. Çok merhametlidir. Ey îman edenler, zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü ba´zı zan (vardır ki) günahdır. Birbirinizin kusurunu araşdırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından çekişdirmesin. Sizden her hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekden hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allahdan korkun. Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir. Ey inananlar, sakının fazla şüphe etmekten, şüphe yok ki bâzı zan ve şüpheler suçtur ve ayıplarınızı, gizli işleri arayıp gözetmeyin ve bir kısmınız, bir kısmınızın gıyâbında kötülüğünü de söylemesin; biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Tiksindiniz, değil mi? Ve çekinin Allah´tan, şüphe yok ki Allah, tövbeleri kabûl eder, rahîmdir.
49-Hucurat Suresi

13.Ayet
Medine

26
516
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَىٰ وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا ۚ إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ -13
(Ya eyyühen nasü inna halaknaküm min zekeriv ve ünsa ve cealnaküm şüubev ve kabaile li tearafu inne ekrameküm ındellahi etkaküm innellahe alımün habır)
49-Hucurat Suresi
13.Ayet
Medine
26
516
Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. Ey o bütün insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, hem de sizi şaab şaab, kabîle kabîle yaptık ki tanışasınız, haberiniz olsun ki Allah yanında ekreminiz en takvalınızdır, her halde Allah alîmdir, habîrdir Ey insanlar! Sizi, bir erkekle bir dişiden (Âdem ile Havva’dan) yarattık. Hem de sizi soylara ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız, (kim olduğunuz sorulunca, bağlı bulunduğunuz soy veya milletinizin adını söyleyesiniz). Biliniz ki, Allah katında en iyiniz, takvası en ziyade olanınızdır. (Şeref, soy ve neseble değildir). Şüphe yok ki Allah Alîm’dir= her şeyi bilendir, Habîr’dir = her şeyden haberdardır. Ey insanlar! Hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah yanında en şerefli ve itibarlınız, (O´ndan saygı ila en çok) korkup (fenalıklardan) sakınanızdır. Muhakkak Allah bilir ve haberlidir. Ey insanlar, hakıykat biz sizi bir erkekle bir dişiden yaratdık. Sizi, (sırf) birbirinizle tanışmanız için büyük büyük cem´iyyetiere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şübhesiz ki sizin Allah nezdinde en şerefliniz takvaca en ileride olanınızdır. Hakıykaten Allah her şey´i bilen, her şeyden haberdâr olandır. Ey insanlar, şüphe yok ki biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi, aşîretler ve kabîleler haline getirdik tanışın diye; şüphe yok ki Allah katında sevâbı en çok ve derecesi en yüce olanınız, en fazla çekineninizdir; şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.
49-Hucurat Suresi

14.Ayet
Medine

26
516
قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا ۖ قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُمْ مِنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ -14
(Kaletil a´rabü amenna kul lem tü´minu ve lakin kulu eslemna ve lemma yedhulil imanü fi kulubiküm ve in tütıy´ulahe ve rasulehu la yelitküm min a´maliküm şey´a innellahe ğafurur rahıym)
49-Hucurat Suresi
14.Ayet
Medine
26
516
Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” A´râbîler iyman ettik dediler, de ki: siz henüz iyman etmediniz ve lâkin henüz iyman kalblerinizin içine girmemiş olduğu halde islâma girdik deyin ve eğer Allaha ve Resulüne itâat ederseniz size amellerinizden hiçbir şey eksiklemez, çünkü Allah gafur, rahîmdir. (Ganimet hevesi ile görünüşte İslâm’ı kabul eden bazı) Bedevî’ler: “- Biz, gerçekten iman ettik.” dediler. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “-Siz kalblerinizle iman etmediniz. Ancak biz (kılıç korkusundan ve İslâm nimetinden faydalanmak için) müslüman gözüktük” deyin. Henüz iman kalblerinize girmemiştir. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, sizin amellerinizden (Allah) hiç bir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafûr’dur= mağfireti boldur, Rahim’dir= çok merhametlidir. Bedeviler, «imân ettik» dediler. De ki: Siz imân etmediniz, belki İslâm´a girdik (zahiren teslimiyet gösterdik) deyin. İmân henüz kalblerinize girmedi. Eğer Allah´a ve Peygamberine itaat ederseniz, amellerinizden (iyi işlerinizin karşılığında) hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Bedevîler «İman etdik» dediler. De ki: «Siz îman etmediniz amma, (bari) müslüman olduk deyin. İman henüz sizin kalblerinize gir (ib yerleş) memişdir. Eğer Allaha ve peygamberine itaat ederseniz O, sizin amel (ve hareket) lerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah (mü´minleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir». Bedeviler, inandık dediler; de ki: İnanmadınız ve fakat Müslüman olduk deyin ve inanç, henüz gönüllerinize girmedi sizin ve Allah´a ve Peygamberine itâat ederseniz yaptığınız iyiliklerin sevâbından hiçbir şey eksilmez, şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahîmdir.
49-Hucurat Suresi

15.Ayet
Medine

26
516
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ -15
(İnnemel mü´minunellezıne amenu billahi ve rasulihı sümme lem yertabu ve cahedu bi emvalihim ve enfüsihim fı sebılillah ülaike hümüs sadikun)
49-Hucurat Suresi
15.Ayet
Medine
26
516
İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. Mü´minler ancak o kimselerdir ki Allaha ve Resulüne iyman ettikten sonra şübheye düşmeyip Allah yolunda mallariyle, canlariyle mücahede etmektedirler işte onlardır ki sâdıklardır Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Peygamberine iman etmişlerdir; sonra (imanlarında) şüpheye düşmemişler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşmışlardır. İşte böyle kimseler, imanlarında sadık olanlardır. Mü´minler ancak o kimselerdir ki, Allah´a ve Peygamberine imân etmişler, sonra da (imânlarında) şüpheye düşmemişler ve mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihâd etmişlerdir. İşte onlar doğrulardır. Mü´minler ancak o kimselerdir ki Allaha ve resulüne îman etdikden sonra şübheye sapmayıp Allah yolunda mallariyle, canlariyle savaşırlar. İşte onlar (îmanlarında) saadık olanların ta kendileridir. İnananlar, ancak o kişilerdir ki Allah´a ve Peygamberine inanırlar da sonra şüpheye düşmezler ve mallarıyla ve canlarıyla savaşırlar Allah yolunda, işte onlardır doğru söyleyenlerin ta kendileri.
49-Hucurat Suresi

16.Ayet
Medine

26
516
قُلْ أَتُعَلِّمُونَ اللَّهَ بِدِينِكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ -16
(Kul etüallimunellahe bi dıniküm vallahü ya´lemü ma fis semavati ve ma fil ard vallahü bi külli şey´in alım)
49-Hucurat Suresi
16.Ayet
Medine
26
516
(Ey Muhammed!) De ki: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” De ki: Siz Allaha dindarlığınızı mı öğretiyorsunuz, halbuki Allah Göklerdekini ve Yerdekini bilir ve Allah her şey´e alîmdir. (Ey Rasûlüm, o Bedevî’lere) de ki: “- Siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? (sadece inandık demekle mümin mi oluyorsunuz?) Allah ise, göklerdekileri ve yerdekileri bilir. Allah her şeyi bilendir. De ki: Siz, dininizi Allah´a mı öğretmek istiyorsunuz ?! Allah, göklerde olanı da, yerde olanı da bilir. Allah her şeyi (en iyi) bilendir. De ki: «Siz dîninizi Allaha mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah, göklerde ne var, yerde ne varsa bilir. Allah her şey´i hakkıyle bilendir. De ki: Dininizi, Allah´a mı bildireceksiniz? Ve Allah bilir ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve Allah, her şeyi bilir.
49-Hucurat Suresi

17.Ayet
Medine

26
516
يَمُنُّونَ عَلَيْكَ أَنْ أَسْلَمُوا ۖ قُلْ لَا تَمُنُّوا عَلَيَّ إِسْلَامَكُمْ ۖ بَلِ اللَّهُ يَمُنُّ عَلَيْكُمْ أَنْ هَدَاكُمْ لِلْإِيمَانِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -17
(Yemünnune aleyke en eslemu kul la temünnu aleyye islameküm belillahü yemünnü aleyküm en hedaküm lil ımani in küntüm sadikıyn)
49-Hucurat Suresi
17.Ayet
Medine
26
516
Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor.” İslâma girdiklerini senin başına kakıyorlar, de ki islâmınızı benim başıma kakmayın, belki sizi iymana hidâyet buyurduğundan dolayı Allah sizin başınıza kakar, eğer sadıksanız (Bedevî’ler= Benî esed kabilesi, biz müslüman olduk; bize ikram et; bize yiyecek ver diye) İslâm’a girdiklerini senin başına kakıyorlar. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “-İslâm oluşunuzu benim başıma kakmayın. Doğrusu sizi imana hidayet buyurduğundan, Allah sizin başınıza kakar; eğer (imanınızda) sadık kimselerseniz. islâm´a girmelerini senin başına kakıyorlar. De ki: islâm´a girmenizi benim başıma kakmayın, ama eğer doğru kimselerseniz Allah, sizi doğru yola eriştirdiği için sizi minnet altında tutar. Onlar İslama girdiklerini senin başına kakıyorlar. (Onlara) de ki: «Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Bil´akis sizi îmâna muvaffak etdiği için size Allah minnet eder, eğer size («İnandık» demenizde) sadık (insan) larsanız. Müslüman olduk diye seni minnet altında mı bırakırlar? De ki: Müslümanlığınızdan dolayı beni minnet altında bırakmaya kalkışmayın, hayır, Allah´a karşı siz minnet altındasınız, sizi doğru yola sevkedip îmanda başarı verdiğinden, eğer doğru söylüyorsanız.
49-Hucurat Suresi

18.Ayet
Medine

26
516
إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ -18
(İnnellahe ya´lemü ğaybes semavati vel ard vallahü basıyrum bima ta´melun)
49-Hucurat Suresi
18.Ayet
Medine
26
516
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Göklerin Yerin gaybını Allah bilir ve Allah görür her ne yaparsanız Muhakkak ki Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, bütün yaptıklarınızı da görür. Şüphesizki, Allah, göklerin ve yerin gaybını (görünmeyen her şeyini) bilir. Allah, yapageldiğiniz şeyleri görüp bilendir. Şübhesiz göklerin ve yerin gaybını Allah bilir. Allah, ne yapıyorsanız hakkıyle görücüdür. Şüphe yok ki Allah, göklerin ve yeryüzünün gizli şeylerini bilir ve Allah, bütün yaptıklarınızı görür.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021