KUR'AN-I KERİM 70-Mearic Suresideki 44 Ayeti Kerime ve Mealleri | بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
ARAPÇA OKUNUŞU |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
DİYANET VAKFI | ELMALILI | ALI FIKRI YAVUZ | CELAL YILDIRIM | HASAN BASRI CANTAY | ABDULBAKİ GOLPINARLI |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
70-Mearic Suresi
1.Ayet Mekke 29 567 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ
-1
(Seele sailun bi´azabin vakı´ın.) |
70-Mearic Suresi
1.Ayet Mekke 29 567 |
(1-3) Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu. | İstedi bir sâil bir azâbı ki olacak | İnecek olan bir azabı, istedi bir isteyen; | (1-2-3) Bir soran, yükselme yollarının ve basamaklarının sahibi Allah´tan kâfirlerin başına gelecek ve hiçbir kimsenin savamayacağı azabı soruyor. | İsteyen biri inecek azâbı istedi. | İsteyen biri, istedi gelip çatacak azâbı. |
70-Mearic Suresi
2.Ayet Mekke 29 567 |
لِلْكَافِرِينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ
-2
(Lilkafirne leyse lehu dafi´un.) |
70-Mearic Suresi
2.Ayet Mekke 29 567 |
(1-3) Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu. | Kâfirler için yok onu defi´ edecek | Kâfirler için öyle bir azab ki, yoktur onu bir engelleyen. | (1-2-3) Bir soran, yükselme yollarının ve basamaklarının sahibi Allah´tan kâfirlerin başına gelecek ve hiçbir kimsenin savamayacağı azabı soruyor. | (O) kâfirlere mahsusdur ki onu (kendilerinden) hiçbir önleyecek (defedebilecek) yokdur. | O azâbı ki kâfirlerin başından defedecek yok. |
70-Mearic Suresi
3.Ayet Mekke 29 567 |
مِنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ
-3
(Minallahi ziylme´arici.) |
70-Mearic Suresi
3.Ayet Mekke 29 567 |
(1-3) Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu. | O, mi´racların sahibi Allahdan | (O azabın inişi) yüksek makamların sahibi Allah’dandır. | (1-2-3) Bir soran, yükselme yollarının ve basamaklarının sahibi Allah´tan kâfirlerin başına gelecek ve hiçbir kimsenin savamayacağı azabı soruyor. | (O), derecelerin saahibi Allahdandır. | Yüksek dereceler sahibi Allah´tandır. |
70-Mearic Suresi
4.Ayet Mekke 29 567 |
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
-4
(Ta´ruculmelaiketu verruhu ileyhi fiy yevmin kane mikdaruhu hamsiyne elfe senetin.) |
70-Mearic Suresi
4.Ayet Mekke 29 567 |
Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir. | Ki ona Melâike ve Ruh uruc eder, bir günde ki mikdarı elli bin sene tutar | (Bu makamların) her birine, melekler ve cebrâil, miktarı elli bin yıl olan, bir günde çıkar. | Melekler ve Ruh (Melek Cebrail veya çok büyük bir melek olan Ruh), miktarı elli bin yıl olan bir günde ona (o derecelere) yükselirler. | Melekler de, Ruuh da oraya bir günde yükselib çıkar ki mesafesi (dünyâ seneleriyle) elli bin yıldır. | Melekler ve Rûh, kendilerine emredilen yere çıkarlar bir günde ki miktarı elli bin yıldır. |
70-Mearic Suresi
5.Ayet Mekke 29 567 |
فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا
-5
(Fasbir sabren cemiylen.) |
70-Mearic Suresi
5.Ayet Mekke 29 567 |
(Ey Muhammed!) Sen güzel bir şekilde sabret. | O halde sabret biraz bir sabri cemîl ile | O halde (Ey Rasûlüm, o kâfirlerin eziyetlerine) güzel bir sabır ile sabret; (çünkü azabın inme zamanı yaklaşmıştır). | Artık sen, güzelce sabret (de neticeyi bekle). | (Habîbim) sen (şimdilik) güzel bir sabr ile katlan. | Artık sabret güzel bir sabırla. |
70-Mearic Suresi
6.Ayet Mekke 29 567 |
إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا
-6
(İnnehum yerevnehu be´ıyden.) |
70-Mearic Suresi
6.Ayet Mekke 29 567 |
Şüphesiz onlar o azabı uzak görüyorlar. | Çünkü onlar onu uzak görürler | Doğrusu onlar, onu uzak (imkânsız) görüyorlar. | Şüphesiz o kâfirler azabı uzak görürler. | Filhakıyka onlar bunu (imkândan) uzak görürler, | Şüphe yok ki onlar uzak görürler onu. |
70-Mearic Suresi
7.Ayet Mekke 29 567 |
وَنَرَاهُ قَرِيبًا
-7
(Ve nerahu kariyben.) |
70-Mearic Suresi
7.Ayet Mekke 29 567 |
Biz ise onu yakın görüyoruz. | Biz se onu yakın görürüz | Fakat biz, o azabı yakın görüyoruz. | Biz ise, onu yakın görmekteyiz. | Biz ise onu yakın görüyoruz. | Ve bizse pek yakın görürüz onu. |
70-Mearic Suresi
8.Ayet Mekke 29 567 |
يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاءُ كَالْمُهْلِ
-8
(Yevme tekunussema´u kelmuhli.) |
70-Mearic Suresi
8.Ayet Mekke 29 567 |
(8-9) Göğün, erimiş maden gibi ve dağların atılmış renkli yün gibi olacağı günü hatırla. | O gün ki olur sema´ erimiş bir maden gibi | O gün, gök erimiş maden gibi olacak; | O gün ki gök erimiş maden gibi olur. | O gün gök erimiş ma´den gibi olacak, | O gün gök, yağ tortusuna döner. |
70-Mearic Suresi
9.Ayet Mekke 29 567 |
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ
-9
(Ve tekunulcibalu kel´ıhni.) |
70-Mearic Suresi
9.Ayet Mekke 29 567 |
(8-9) Göğün, erimiş maden gibi ve dağların atılmış renkli yün gibi olacağı günü hatırla. | Dağlar da atılmış elvan yun gibi | Dağlar da, renk renk atılmış yün gibi bulunacak. | Dağlar, atılmış renk renk yüne benzer. | dağlar yün gibi olacak, | Ve dağlar, atılmış renk renk pamuğa benzer. |
70-Mearic Suresi
10.Ayet Mekke 29 567 |
وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
-10
(Ve la yes´elu hamiymun hamiymen.) |
70-Mearic Suresi
10.Ayet Mekke 29 567 |
(O gün) hiçbir samimi dost, dostunu sormaz. | Ve bir hısım bir hısıma halini sormaz | Hiç bir yakın (akraba), bir yakına halini sormaz. | Candan hiçbir dost, candan bir dostunu sormaz. | hiçbir hısım bir hısımı sormayacak. | Ve hiçbir dost, dostunu sormaz. |
70-Mearic Suresi
11.Ayet Mekke 29 568 |
يُبَصَّرُونَهُمْ ۚ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ
-11
(Yubassarunehum yeveddulmucrimu lev yeftediy min ´azabi yevmeizin bibeniyhi.) |
70-Mearic Suresi
11.Ayet Mekke 29 568 |
(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. | Birbirlerine gösterilirlerken, mücrim ister ki fidye verse o günün azâbından oğullarını | (O kıyamet gününde akraba ve hısımlar) birbirlerine gösterilirler; (fakat herkes kendi derdi ile meşgul olduğundan birbirlerini tanıyamazlar). Mücrim (müşrik), o günün azabından kurtulmak için ister ki, fidye (bedel) verse oğullarını, | (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. | Onlar birbirine (sâdece) gösterilirler. Günahkâr o günün azabından (kurtulmak için şunları) feda etmeği arzu eder: Oğullarını, | Birbirlerini görüp tanırlar da ve suçlu, o günün azâbına karşılık oğlunu da vermek ister. |
70-Mearic Suresi
12.Ayet Mekke 29 568 |
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ
-12
(Ve sahıbetihi ve ehıyhi.) |
70-Mearic Suresi
12.Ayet Mekke 29 568 |
(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. | Ve refikasını ve biraderini | Karısını, kardeşini, | (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. | karısını, biraderini, | Eşini de, kardeşini de. |
70-Mearic Suresi
13.Ayet Mekke 29 568 |
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ
-13
(Ve fasıyletihilletiy tu´viyhi.) |
70-Mearic Suresi
13.Ayet Mekke 29 568 |
(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. | Ve kendini barındıran fasîlesini | Kendini barındıran aşiretini, | (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. | kendisini (aralarına katıb) barındırmakda olan soyunu sopunu, | Kendisini barındıran kabîle halkını da. |
70-Mearic Suresi
14.Ayet Mekke 29 568 |
وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنْجِيهِ
-14
(Ve men fiyl´ardı cemiy´an summe yunciyhi.) |
70-Mearic Suresi
14.Ayet Mekke 29 568 |
(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. | Ve Arzda bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa | Yeryüzünde bulunanların hepsini de, sonra kendini kurtarsa... | (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. | ve yer (yüzün) de kim varsa hepsini. Ki nihayet (bu fedâkârlığı) kendisini (Allahın azabından) kurtarsın. | Ve kim varsa yeryüzünde hepsini de fedâ etmek ve sonra da kendini kurtarmak ister. |
70-Mearic Suresi
15.Ayet Mekke 29 568 |
كَلَّا ۖ إِنَّهَا لَظَىٰ
-15
(Kella inneha leza.) |
70-Mearic Suresi
15.Ayet Mekke 29 568 |
(15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir. | Hayır, çünkü o salgın bir lezâ, | Hayır (Allah onu azabdan kurtarmaz). Çünkü, o cehennem alevli bir ateştir. | Hayır (bu mümkün değil), doğrusu Cehennem alev alev köpürüp duran yerdir.. | Fakat ne mümkin! Çünkü o (ateş) (kâfirler için hazırlanmış) haalis alevdir, | Fakat imkânı yok; şüphe yok ki cehennem alev alev yanmadadır. |
70-Mearic Suresi
16.Ayet Mekke 29 568 |
نَزَّاعَةً لِلشَّوَىٰ
-16
(Nezza´aten lişşeva.) |
70-Mearic Suresi
16.Ayet Mekke 29 568 |
(15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir. | etrafı soyan nari ceza´ | Eli ayağı, (bütün uzuvları) söküp çıkarandır. | Bedenin etrafını ve organlarını koparırcasına kavurur. | bedenin bütün uzuvlarını söküb koparandır (o). | Ne el bırakmadadır, ne ayak, ne et bırakmadadır, ne deri. |
70-Mearic Suresi
17.Ayet Mekke 29 568 |
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ
-17
(Ted´u men edbere ve tevella.) |
70-Mearic Suresi
17.Ayet Mekke 29 568 |
(17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır. | Çağırır arkasını dönüp tersine gideni | Çağırır o ateş, imandan yüz çevirip de (Hakka) arka döneni, | (17-18) Arkasını döneni, yüzçevirip gideni, mal toplayıp yığanı davet eder. | (Gel gel diye) çağırır: (îmandan, hakdan) yüz dönen, (tâatden) arka çeviren kişiyi, | Çağırır dönüp gideni. |
70-Mearic Suresi
18.Ayet Mekke 29 568 |
وَجَمَعَ فَأَوْعَىٰ
-18
(Ve cema´a feev´a.) |
70-Mearic Suresi
18.Ayet Mekke 29 568 |
(17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır. | Ve toplayıp toplayıp kasaya yığanı | Bir de (mal ve para) biriktirip depoya, kasaya yığanı... | (17-18) Arkasını döneni, yüzçevirip gideni, mal toplayıp yığanı davet eder. | (mal) birikdirib de kab içinde saklayanı. | Ve toplayıp biriktireni. |
70-Mearic Suresi
19.Ayet Mekke 29 568 |
إِنَّ الْإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
-19
(İnnel´insane hulika helu´an.) |
70-Mearic Suresi
19.Ayet Mekke 29 568 |
Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır. | Hâkikat o insan helu´ yaradılmıştır | Gerçekten insan harîs ve cimri yaratılmıştır. | Şüphesiz ki insan, hırslı açgözlü yaratılmıştır. | Hakıykat insan, hırsına düşkün (ve sabrı kıt) yaratılmışdır. | Şüphe yok ki insan haris yaratılmıştır. |
70-Mearic Suresi
20.Ayet Mekke 29 568 |
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
-20
(İza messehuşşerru cezu´an.) |
70-Mearic Suresi
20.Ayet Mekke 29 568 |
Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır. | Şer dokundumu mızıkcı | Kendine bir zarar dokundu mu, feryadı basar. | Kendisine bir kötülük dokununca basar feryadı. | Kendisine şer dokundu mu feryadı basandır, | Bir şerre uğrarsa bağırır, sızlanır. |
70-Mearic Suresi
21.Ayet Mekke 29 568 |
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
-21
(Ve iza messehulhayru menu´an.) |
70-Mearic Suresi
21.Ayet Mekke 29 568 |
Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır. | Hayır dokundumu kıskanç | Ona hayır (mal) isabet edince de kıskanç... | Bir iyilik erişince de (kıskanır da onu başkasından) men´eder. | ona hayır dokununca da çok cimri dir. | Ve bir hayır elde ederse vermez, kıskanır. |
70-Mearic Suresi
22.Ayet Mekke 29 568 |
إِلَّا الْمُصَلِّينَ
-22
(İllelmusalliyne.) |
70-Mearic Suresi
22.Ayet Mekke 29 568 |
Ancak, namaz kılanlar başka. | Müstesna ancak o musallîler | Namaz kılanlar müstesnadır. | (22-23) Ancak şunlar müstesna : Namaz kılanlar ve namazlarına devam edenler. | (22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir. | Ancak müstesnâdır namaz kılanlar. |
70-Mearic Suresi
23.Ayet Mekke 29 568 |
الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ
-23
(Elleziynehum ´ala salatihim daimune.) |
70-Mearic Suresi
23.Ayet Mekke 29 568 |
Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir. | Onlar ki namazlarına müdavimdirler | Namaz kılan o kimseler ki, onlar namazlarına devamlıdırlar, | (22-23) Ancak şunlar müstesna : Namaz kılanlar ve namazlarına devam edenler. | (22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir. | Öylesine kılanlar ki namazlarını dâimâ kılarlar. |
70-Mearic Suresi
24.Ayet Mekke 29 568 |
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ
-24
(Velleziyne fiy emvalihim hakkun ma´lumun.) |
70-Mearic Suresi
24.Ayet Mekke 29 568 |
(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. | Ve onlar ki mallarında vardır bir hakkı ma´lûm | Onlar ki, mallarında belirli bir hak vardır: | (24-25) Mallarında, muhtaç durumda olana, maldan yoksun bulunana belirli bir hak ayıranlar. | (24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar, | Ve öyle kişilerdir onlar ki mallarında malûm bir hak var. |
70-Mearic Suresi
25.Ayet Mekke 29 568 |
لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
-25
(Lissaili velmahrumi.) |
70-Mearic Suresi
25.Ayet Mekke 29 568 |
(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. | Hem sâil için hem mahrum | Hem dilenen, hem de iffetinden dilenemiyen için... | (24-25) Mallarında, muhtaç durumda olana, maldan yoksun bulunana belirli bir hak ayıranlar. | (24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar, | İsteyene ve mahrûm olana. |
70-Mearic Suresi
26.Ayet Mekke 29 568 |
وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
-26
(Velleziyne yusaddikune biyevmiddiyni.) |
70-Mearic Suresi
26.Ayet Mekke 29 568 |
Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir. | Ve onlar ki dîn gününü (ceza gününü) tasdîk ederler | Onlar ki, hesap gününü tasdik ederler. | Hesap ve ceza gününü doğrulayıp inananlar. | ceza (ve hisab) gününün doğruluğuna inananlar. | Ve öyle kişilerdir onlar ki cezâ gününü gerçek bilirler. |
70-Mearic Suresi
27.Ayet Mekke 29 568 |
وَالَّذِينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ
-27
(Velleziyne hum min ´azabi rabbihim muşrikune.) |
70-Mearic Suresi
27.Ayet Mekke 29 568 |
Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir. | Ve onlar ki Rablarının azâbından korkarlar | Onlar ki, Rablerinin azabından korkarlar; | (27-28) Rablarının azabından korkup içi titreyenler, —ki Rablarının azabından elbette güven içinde kalınmaz—. | Bir de (şunlar): Rablerinin azabından korkanlar. | Ve öyle kişilerdir onlar ki Rablerinin azâbından korkarlar. |
70-Mearic Suresi
28.Ayet Mekke 29 568 |
إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
-28
(İnne ´azabe rabbihim ğayru me´munin.) |
70-Mearic Suresi
28.Ayet Mekke 29 568 |
Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz. | Çünkü rablarının azâbından emîn olunmaz | Çünkü Rablerinin azabından emin bulunulmaz. | (27-28) Rablarının azabından korkup içi titreyenler, —ki Rablarının azabından elbette güven içinde kalınmaz—. | Ki onlar filhakıyka Rablerinin azabından garantili değildirler. | şüphe yok ki Rablerinin azâbından da kimse emîn olamaz. |
70-Mearic Suresi
29.Ayet Mekke 29 568 |
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
-29
(Velleziyne hum lifurucihim hafizune.) |
70-Mearic Suresi
29.Ayet Mekke 29 568 |
Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. | Ve onlar ki apışlarını korurlar | Onlar ki, avret yerlerini korurlar, | (29-30) Eşlerine ve ellerinin sahip bulunduğu cariyelere karşı müstesna —ki bunlara karşı kınanmazlar—, iffetlerini koruyanlar, | (29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler. | Ve öyle kişilerdir onlar ki ırzlarını korurlar. |
70-Mearic Suresi
30.Ayet Mekke 29 568 |
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
-30
(İlla ´ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum feinnehum ğayru melumiyne.) |
70-Mearic Suresi
30.Ayet Mekke 29 568 |
Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar. | Ancak zevcelerine veya milki yemînlerine başka. Çünkü bunda levm olunmazlar | Ancak zevcelerine ve cariyelerine müstesna... Çünkü onlar (bunlarda) kınanmazlar. | (29-30) Eşlerine ve ellerinin sahip bulunduğu cariyelere karşı müstesna —ki bunlara karşı kınanmazlar—, iffetlerini koruyanlar, | (29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler. | Ancak eşleri ve temellük ettikleri müstesnâ ve artık bu hususta da kınanmazlar onlar. |
70-Mearic Suresi
31.Ayet Mekke 29 568 |
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
-31
(Femenibteğa verae zalike feulaike humul´adune.) |
70-Mearic Suresi
31.Ayet Mekke 29 568 |
Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir. | Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan haşarılardır | Fakat bundan (zevce ve cariyelerden) ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşanlardır. | Bunun ötesini arayıp arzu edenler (olursa), işte onlar (meşru´ sınırı) aşanlardır.. | Fakat bundan ötesini arayan kişiler (yok mu?) işte onlar haddi çiğneyip aşanların ta kendileridir. | Bunlardan başkasını isteyenlere gelince, onlardır haddi aşanların ta kendileri. |
70-Mearic Suresi
32.Ayet Mekke 29 568 |
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
-32
(Velleziyne hum liemanatihim ve ´ahdihim ra´une.) |
70-Mearic Suresi
32.Ayet Mekke 29 568 |
Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir. | Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riayet ederler | Onlar ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet edenler, | Emanetlerini ve verdikleri sözü yerine getirirler. | (Şunlar da müstesna:) Emânetlerine ve ahidlerine riaayet edenler. | Ve öyle kişilerdir onlar ki emânetlerine ve ahitlerine riâyet ederler. |
70-Mearic Suresi
33.Ayet Mekke 29 568 |
وَالَّذِينَ هُمْ بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ
-33
(Velleziyne hum bişehadatihim kaimune.) |
70-Mearic Suresi
33.Ayet Mekke 29 568 |
Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir. | Ve onlar ki şâhidliklerinde dürüstürler | Onlar ki, şahidliklerinde dürüstlük yaparlar, | Şahitliklerini dosdoğru yerine getirirler. | Sahiciliklerini (dosdoğru) yapanlar, | Ve öyle kişilerdir onlar ki tanıklıklarında doğrudurlar. |
70-Mearic Suresi
34.Ayet Mekke 29 568 |
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
-34
(Velleziyne hum ´ala salatihim yuhafizune.) |
70-Mearic Suresi
34.Ayet Mekke 29 568 |
Onlar, namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir. | Ve onlar ki namazları üzerine muhafızlık ederler | Onlar ki, namazlarını gözetirler, (şartlarına riayet ederek gereği üzere devamlı olarak kılarlar), | Namazlarını (vakitlerinde) kılarak korurlar. | Namazları (nın hakkını) muhaafaza edenler, | Ve öyle kişilerdir onlar ki namazlarını korurlar. |
70-Mearic Suresi
35.Ayet Mekke 29 568 |
أُولَٰئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُكْرَمُونَ
-35
(Ulaike fiy cennatin mukremune.) |
70-Mearic Suresi
35.Ayet Mekke 29 568 |
İşte onlar cennetlerde ikram göreceklerdir. | İşte onlar Cennetlerde ikrâm olunanlardır | İşte bunlar, cennetlerde ikram olunanlardır... | İşte bunlar Cennetlerde ağırlananlardır. | işte bunlar cennetlerde ikram olunanlardır. | İşte onlardır cennetlerde ağırlananlar. |
70-Mearic Suresi
36.Ayet Mekke 29 568 |
فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ
-36
(Femalilleziyne keferu kıbeleke muhtı´ıyne.) |
70-Mearic Suresi
36.Ayet Mekke 29 568 |
(36-37) Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar? | Şimdi ne var o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar? | Şimdi o kâfirlere ne oluyor ki, (seninle alay etmek için) boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar; | (36-37) O inkâr edenlere ne oluyor ki, sağdan soldan bölük bölük boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar ? | (36-37) Şimdi, o küfredenlere ne oluyor ki senin sağ (ın) dan, sol (un) dan halka halka hep gözlerini sana doğru dikib bakmakdadırlar. | Ne oluyor kâfirlere ki sana doğru koşmadalar. |
70-Mearic Suresi
37.Ayet Mekke 29 568 |
عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ
-37
(Anilyemiyni ve ´anişşimali ´ıziyne.) |
70-Mearic Suresi
37.Ayet Mekke 29 568 |
(36-37) Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar? | Sağdan ve soldan fırka fırka | Sağdan ve soldan bölük bölük... | (36-37) O inkâr edenlere ne oluyor ki, sağdan soldan bölük bölük boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar ? | (36-37) Şimdi, o küfredenlere ne oluyor ki senin sağ (ın) dan, sol (un) dan halka halka hep gözlerini sana doğru dikib bakmakdadırlar. | Sağdan ve soldan parça parça ve bölük bölük. |
70-Mearic Suresi
38.Ayet Mekke 29 568 |
أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
-38
(Eyatme´u kullumriin minhum en yudhale cennete na´ıymin.) |
70-Mearic Suresi
38.Ayet Mekke 29 568 |
Onlardan her biri Naîm cennetine sokulacağını mı umuyor? | Onlardan her kişi na´îm Cennetine sokulacağını ümid mi ediyor? | Onlardan her şahıs, (nimetleri bol olan) Naîm Cennetine sokulacağını ümid mi ediyor? | Onlardan her kişi Nîmet Cenneti (veya Naim Cennetijne yerleştirilmeyi mi umuyorlar? | Onlardan herkes Naîm cennetine sokulacağını mı ümîd ediyor? | Onların her biri, Naîm cennetine sokulacaklarını mı umuyorlar? |
70-Mearic Suresi
39.Ayet Mekke 29 568 |
كَلَّا ۖ إِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِمَّا يَعْلَمُونَ
-39
(Kella inna halaknahum mimma ya´lemune.) |
70-Mearic Suresi
39.Ayet Mekke 29 568 |
Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden (meniden) yarattık. | Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık | Hayır, öyle şey yok. Biz; onları bildikleri şeyden (nutfeden) yarattık; (insanın aslı olan bu maddenin, iman olmaksızın ne değeri olabilir? Bununla yoğrulup da iman nuru ile aydınlığa çıkmıyan kimse, cennete girmeyi nasıl isteyebilir?) | Hayır, elbette biz, onları bildikleri şeyden yarattık.. | Hayır (ne gezer)! Hakıykat biz onları (da) o bilib durdukları şeyden yaratdık. | Fakat imkânı yok; şüphe yok ki biz, onları, onların da bildikleri şeyden yarattık. |
70-Mearic Suresi
40.Ayet Mekke 29 569 |
فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ
-40
(Fela uksimu birabbilmeşarikı velmeğaribi inna likadirune.) |
70-Mearic Suresi
40.Ayet Mekke 29 569 |
(40-41) Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter. Bizim önümüze geçilemez. | Artık o maşrıklerin, mağriblerin Rabbı için yemîne ne hacet, şübhesiz ki biz elbette kadiriz | Artık doğuların ve batıların Rabbine kasem olsun ki, muhakkak biz kadiriz, | (40-41) Hayır, (İlâhî sünnet onların sandığı gibi değildir). Doğuların ve batıların Rabbına and içerim ki, elbette bizim onların yerine kendilerinden hayırlısını getirmeğe kudretimiz yeter ve bizim önümüze de geçilmez. | (40-41) Yine hayır, (iş onların umdukları gibi değildir). Doğuların, batıların Rabbine andederim ki, şübhesiz biz onların yerine kendilerinden daha hayırlısını getirmiye de elbette kaadiriz ve biz, önümüze geçilebilecekler (den) de değiliz. | Andolsun doğuların Rabbine ve batıların Rabbine, gerçekten de bizim gücümüz yeter. |
70-Mearic Suresi
41.Ayet Mekke 29 569 |
عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ خَيْرًا مِنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
-41
(Ala en nubeddile hayren minhum ve ma nahnu bimesbukıyne.) |
70-Mearic Suresi
41.Ayet Mekke 29 569 |
(40-41) Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter. Bizim önümüze geçilemez. | Onları kendilerinden hayırlısına tedbil edebiliriz ve bizim önümüze geçilmez | Onların (o kâfirlerin) yerine, kendilerinden daha hayırlısını getirmeye... Hem bizim önümüze geçilmez. | (40-41) Hayır, (İlâhî sünnet onların sandığı gibi değildir). Doğuların ve batıların Rabbına and içerim ki, elbette bizim onların yerine kendilerinden hayırlısını getirmeğe kudretimiz yeter ve bizim önümüze de geçilmez. | (40-41) Yine hayır, (iş onların umdukları gibi değildir). Doğuların, batıların Rabbine andederim ki, şübhesiz biz onların yerine kendilerinden daha hayırlısını getirmiye de elbette kaadiriz ve biz, önümüze geçilebilecekler (den) de değiliz. | Onlardan daha hayırlısını, yerlerine geçirmeye ve kimse önümüze geçemez. |
70-Mearic Suresi
42.Ayet Mekke 29 569 |
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
-42
(Fezerhum yehudu ve yel´adune.) |
70-Mearic Suresi
42.Ayet Mekke 29 569 |
Sen onları bırak, uyarıldıkları günlerine kavuşuncaya kadar batıl inançlarına dalsınlar ve oynasınlar. | O halde bırak onları dalsınlar ve oynıya dursunlar tâ o va´d olundukları güne çatacakları deme kadar | O halde (Ey Rasûlüm) bırak o inkârcıları, (bâtıl inançlarına) dalsınlar ve oynaya dursunlar; tâ o vaad olundukları güne kavuşturulacakları zamana kadar... | Artık sen, onları bırak da, kendileri için va´dolunan güne kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar. | (Şimdilik) onları (hallerine) bırak. (Azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynaya dursunlar. | Bırak artık onları dalsınlar daldıklarına ve oynasınlar oynadıklarıyla, kendilerine vaadedilen güne kavuşuncaya dek. |
70-Mearic Suresi
43.Ayet Mekke 29 569 |
يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَىٰ نُصُبٍ يُوفِضُونَ
-43
(Yevme yahrucune minel´ecdasi sira´an keennehum ila nusubin yufidune.) |
70-Mearic Suresi
43.Ayet Mekke 29 569 |
(43-44) Dikili putlara akın akın gidercesine, gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla! İşte o, uyarıldıkları gündür. | O gün ki kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki çantalariyle dikmelere (putlara) gidiyorlarmış gibi fırlıyacaklar | O gün, kabirlerinden koşarak çıkacaklar; sanki (ibadet ettikleri) dikili putlara koşuyorlarmış gibi... | O gün onlar, sanki dikili hedefe acele akın edip gidiyorlarmış gibi kabirlerinden sür´atle çıkarlar. | O gün onlar, sanki dikili bir şey´e koşuyorlar gibi, kabirlerin) den fırlaya fırlaya (mahşere) çıkarlar, | O gün, kabirlerinden çıkarlar da koşmaya başlarlar, sanki dikilmiş hedeflere yelmedeler. |
70-Mearic Suresi
44.Ayet Mekke 29 569 |
خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۚ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
-44
(Haşi´aten ebsaruhum terhekuhum zilletun zalikelyevmulleziy kanu yu´adune.) |
70-Mearic Suresi
44.Ayet Mekke 29 569 |
(43-44) Dikili putlara akın akın gidercesine, gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla! İşte o, uyarıldıkları gündür. | Gözleri düşgün, kendilerini bir zillet saracak da saracak, o işte onların va´dolunup durdukları gün | Gözleri (zillet içinde) düşkün bir halde, kendilerini bir horluk kaplayacak. İşte bugün, o (azabla) vaad edildikleri kıyamet günüdür. | Gözleri korkudan alçalıp düşük bir haldedir, zillet kendilerini saracak ; işte bu, Va´dolundukları gündür. | gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür. | Gözleri yerde, üstlerine aşağılık çökmüş; işte onlara vaadedilen gün, bugündür. |