50-Kaf Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 50-Kaf Suresideki 45 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 50-Kaf Suresideki 45 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
50-Kaf Suresi

1.Ayet
Mekke

26
517
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ق ۚ وَالْقُرْآنِ الْمَجِيدِ -1
(Kaf vel kur´anil mecid)
50-Kaf Suresi
1.Ayet
Mekke
26
517
(1-2) Kâf. Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!” Kaf ve Kur´an-i mecîd hakkı için Kaf. Şanlı Kur’an hakkı için: Kaf.. Çok şerefli saygıya lâyık, hayırlı, bereketli Kur´ân´a and olsun. Kaaf, o çok şerefli Kur´ana yemîn ederim ki (Mekke kâfirleri peygambere îman etmediler). Kaaf, andolsun büyük ve şerefli Kur´ân´a.
50-Kaf Suresi

2.Ayet
Mekke

26
517
بَلْ عَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ فَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا شَيْءٌ عَجِيبٌ -2
(Bel acibu en caehum munzirum minhum fe kalel kafirune haza şey´un acib)
50-Kaf Suresi
2.Ayet
Mekke
26
517
(1-2) Kâf. Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!” Doğrusu şaştılar da kendilerine içlerinden korkutucu bir Peygamber geldiğine dediler ki kâfirler bu acîb bir şey Doğrusu (o Kureyşli) kâfirler, kendilerine içlerinden korkutucu bir peygamber geldiğine şaştılar da şöyle dediler: “- Bu, tuhaf bir şey!... (2-3) Hayır, içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamberin gelmesine şaştılar da, kâfirler: «Bu şaşılacak şey!» dediler. «Biz öldüğümüz ve toprağa dönüştüğümüz zaman (tekrar dirilecek miyiz) ? Bu, uzak çok uzak bir dönüş!. Bil´akis o kâfirler, kendilerine içlerinden inzâr edici (bir peygamber) geldi diye, hayrete düşdüler de «Bu, dediler, şaşılacak bir şey». Hayır, onlar, içlerinden bir korkutucunun gelmesine şaşıp kaldılar da kâfirler, gerçekten de dediler, bu şaşılacak bir şey.
50-Kaf Suresi

3.Ayet
Mekke

26
517
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا ۖ ذَٰلِكَ رَجْعٌ بَعِيدٌ -3
(E iza mitna ve kunna turaba zalike rac´um beıyd)
50-Kaf Suresi
3.Ayet
Mekke
26
517
“Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (dirilecekmişiz)? Bu, akla uzak (imkânsız) bir dönüştür!” Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakıt ha? Bu baıyd bir irca´ Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi (dirilecekmişiz)? Bu (Peygamberin dediği, imkândan) çok uzak bir dönüştür.” (2-3) Hayır, içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamberin gelmesine şaştılar da, kâfirler: «Bu şaşılacak şey!» dediler. «Biz öldüğümüz ve toprağa dönüştüğümüz zaman (tekrar dirilecek miyiz) ? Bu, uzak çok uzak bir dönüş!. «Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi (tekrar hayâta dönecekmişiz)? Bu, (ihtimalden) uzak bir dönüşdür». Ölüp bir yığın toprak olduktan sonra mı? Bu, pek uzak, pek olmayacak bir dönüş.
50-Kaf Suresi

4.Ayet
Mekke

26
517
قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنْقُصُ الْأَرْضُ مِنْهُمْ ۖ وَعِنْدَنَا كِتَابٌ حَفِيظٌ -4
(Kad alimna ma tenkusul erdu minhum ve ındena kitabun hafıyz)
50-Kaf Suresi
4.Ayet
Mekke
26
517
Şüphesiz biz, toprağın; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz. Yanımızda (o bilgileri) koruyan bir kitap vardır. fakat Arz onlardan neyi eksiltir bize ma´lûmdur ve nezdimizde hıfzedici bir kitab vardır Muhakkak ki biz, toprak, onların bedenlerinden neleri yeyip eksilttiğini bilmişizdir. Bizim katımızda (her şeyi) tesbit eden bir kitab (Levh-i Mahfûz) vardır. (4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz. Yanımızda (her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler. Toprak, onlardan neleri (yeyib) eksiltdiğinizi biz muhakkak bilmişizdir. Nezdimizde de (her şey´i) hıfız (ve tesbît) eden bir kitab vardır. Gerçekten de yeryüzü, onlardan neyi eksiltir, biliriz biz ve katımızdadır her şeyi koruyan ve zapteden kitap.
50-Kaf Suresi

5.Ayet
Mekke

26
517
بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ فَهُمْ فِي أَمْرٍ مَرِيجٍ -5
(Bel kezzebu bil hakkı lemma caehum fe hum fi emrim meric)
50-Kaf Suresi
5.Ayet
Mekke
26
517
Hatta gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar kararsız bir hâldedirler. Doğrusu hak kendilerine geldiği zaman tekzib ettiler de şimdi karma karışık bir ıztırab içindeler Doğrusu, kendilerine hak (Kur’an ve Peygamber) gelince yalanladılar da, şimdi muztarıb bir haldedirler. (4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz. Yanımızda (her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler. Hayır, onlar, kendilerine hak gelince (onu) tekzîb etdiler. Şimdi onlar şaşırmış bir haldedirler. Hayır, gerçek olan Kur´ân, onlara gelince yalanladılar da şimdi darmadağın bir işe daldılar.
50-Kaf Suresi

6.Ayet
Mekke

26
517
أَفَلَمْ يَنْظُرُوا إِلَى السَّمَاءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِنْ فُرُوجٍ -6
(E fe lem yenzuru iles semai fevkahum keyfe beneynaha ve zeyyennaha ve ma leha min furuc)
50-Kaf Suresi
6.Ayet
Mekke
26
517
Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve eksiklik yoktur. Artık üstlerindeki Semâya bir baksalar a, biz onu nasıl bina etmişiz ve ziynetlemişiz hiçbir gediği yok. Öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden o kâfirler) üstlerindeki semaya bakmadılar mı ki, biz onu nasıl bina etmişiz ve (yıldızlarla) onu donatmışız da hiç bir gediği yok? Üstlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Onu nasıl kurup meydana getirdik ve (yıldızlarla, sistemlerle) süsledik. Onda hiçbir yarık (dengesizlik, uyumsuzluk) da yoktur. Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl bina etdik. Onu (yıldızlarla) nasıl donatdık. Onun hiçbir gediği de yok. Bakmazlar mı üstlerindeki göğe? Nasıl kurduk onu ve bezedik ve bir yarığı, yırtığı da yok.
50-Kaf Suresi

7.Ayet
Mekke

26
517
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ -7
(Vel erda medednaha ve elkayna fiha ravasiye ve embetna fiha min kulli zevcim behic)
50-Kaf Suresi
7.Ayet
Mekke
26
517
Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik. Arza da: bir imtidad vermişiz ve ağır baskılar oturtmuşuz ve her çeşidden çiftler bitirmişiz ki temaşasına doyulmaz Arzı da bir döşek yapmışız ve oraya sabit dağlar yerleştirmişiz; orada manzarası güzel bir çeşit bitkiden çiftler bitirmişiz... Yeryüzünü de (nasıl) yaydık, onda sabit büyük dağlar koyup oturttuk ve her güzel türden çift çift bitirdik, (bunlara dikkatle bakmıyorlar mı?). Yere de (bakmadılar mı?) Onu (nasıl) döşedik. Ona (nasıl) sabit dağlar koyduk. Onda her sınırdan içe ferah verici (ne) çiftler bitirdik! Ve yeryüzünü nasıl yaydık ve oraya metin dağlar koyduk ve orada, gözler, gönüller açan güzelim nebatları çifter çifter bitirdik.
50-Kaf Suresi

8.Ayet
Mekke

26
517
تَبْصِرَةً وَذِكْرَىٰ لِكُلِّ عَبْدٍ مُنِيبٍ -8
(Tebsıratev ve zikra li kulli abdim munib)
50-Kaf Suresi
8.Ayet
Mekke
26
517
Bütün bunlar, içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir. Gözler gönüller açar, yaradanın kudretini ıhtar eder, dersler verir birer nişane-i basîret ve nümune-i ıbret olmak üzere, hakka yüz tutan her kul için Bütün bunları, hakka ve hakikata dönen her kul için (Allah’ın kudretini görüp anlamaya) bir ihtar ve ibret dersi olsun diye yaptık. (Bu eserler ve taşıdığı hikmetli faydalar) Hakk´a yönelip gönül veren her kul için bir gönül gözü, bir hatırlatma ve öğüttür. (Biz, bütün bunları) tâatımıza dönen her kulun kalb gözünü açmak, (ona) ibret vermek için (yapdık). Mâbûduna dönen her kulun, can gözünü açmak ve ona, ibret ve öğüt vermek için.
50-Kaf Suresi

9.Ayet
Mekke

26
517
وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً مُبَارَكًا فَأَنْبَتْنَا بِهِ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَصِيدِ -9
(Ve nezzelna mines semai maem mubaraken fe embetna bihi cennativ ve habbel hasıyd)
50-Kaf Suresi
9.Ayet
Mekke
26
517
(9-11) Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. Bir de Semadan mübarek bir su indirip de onunla bağlar bağçeler bitirmekteyiz ve biçilecek taneler Gökten de bereketli bir yağmur indirip onunla bahçeler ve biçilecek ekinler bitirmekteyiz. (9-10) Gökten mübarek (feyizli, bereketli) su indirdik de onunla bahçeler, biçilecek taneler; tomurcukları sıra sıra birbiri üstüne gelen yüksek hurma ağaçları yetiştirdik. Gökden de bereketli su indirdik de onunla bağçeler, biçilecek taneler bitirdik. Ve gökten de kutlu bir yağmur yağdırmadayız da o sâyede bağlar, bahçeler ve biçilecek tâneler, yeşertip bitirmedeyiz.
50-Kaf Suresi

10.Ayet
Mekke

26
517
وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَهَا طَلْعٌ نَضِيدٌ -10
(Ven nahle basikatil leha tal´un nedıyd)
50-Kaf Suresi
10.Ayet
Mekke
26
517
(9-11) Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. Ve Semaya ser çeken hurma ağaçları ki sıvama dizilmiş bir tal´ı vardır Bir de tomurcukları birbiri üzerine dizilmiş (göğe doğru) uzayan hurma ağaçları... (9-10) Gökten mübarek (feyizli, bereketli) su indirdik de onunla bahçeler, biçilecek taneler; tomurcukları sıra sıra birbiri üstüne gelen yüksek hurma ağaçları yetiştirdik. Ve domurcukları birbiri üstüne binmiş uzun boylu hurma ağaçları (yetişdirdik), Ve hurma ağaçları ki boy atıp uzar ve meyveleri, birbirine bitişmiş, âdetâ istiflenmiştir.
50-Kaf Suresi

11.Ayet
Mekke

26
517
رِزْقًا لِلْعِبَادِ ۖ وَأَحْيَيْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ الْخُرُوجُ -11
(Rizkal lil ıbadi ve ahyeyna bihi beldetem meyta kezalikel huruc)
50-Kaf Suresi
11.Ayet
Mekke
26
517
(9-11) Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. Kullara rızk için ve onunla ölü bir beldeye hayat vermekteyiz, işte o huruc da böyledir. Bunlar, kullara rızk içindir. O yağmurla da (bitkileri kurumuş) ölü bir memlekete hayat vermekteyiz; işte (öldükten sonra dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. Kullar için rızıktır (bunlar). Ve biz, o su ile ölü bir beldeyi dirilttik. İşte (dirilip toprak altından da) çıkmak böyledir. ki (bunlar) kullarına rızık olmak için (yaratılmışlardır). Biz onunla ölü bir memlekete can verdik, işte (kabirden) çıkış da böyledir. Kullara rızık olarak ve o yağmurla ölü şehri diriltiriz, işte kabirden çıkış da böyledir.
50-Kaf Suresi

12.Ayet
Mekke

26
517
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُ -12
(Kezzebet kablehum kavmu nuhıv ve ashabur rassi ve semud)
50-Kaf Suresi
12.Ayet
Mekke
26
517
(12-14) Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti. Tekzib etti onlardan evvel Nuhun kavmı ve Ashabı Ress ve Semûd (Ey Rasûlüm, senin) kavminden önce de Nuh’un kavmi, Ress’liler (Şuayb’ın kavmi) ve Semûd (Salih’in kavmi) hep tekzib ettiler. (12-13) Onlardan önce Nûh kavmi, Ressli´ler, Semûd, Âd, Fir´avn ve Lût´un kardeşleri, Onlardan evvel Nuuh kavmi, Ress yârânı, Semud (kavmi) de tekzîb etdi (ler). Onlardan önce Nûh kavmi ve Ashâb-ı Ress ve Semûd kavmi de yalanlamışlardı.
50-Kaf Suresi

13.Ayet
Mekke

26
517
وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَانُ لُوطٍ -13
(Ve aduv ve fir´avnu ve ıhvanu lut)
50-Kaf Suresi
13.Ayet
Mekke
26
517
(12-14) Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti. Ve Âd ve Firavn ve ıhvanı Lût ve ashabı Âd da, Firavun (kavmi) da, Lût’un yakınları da, (12-13) Onlardan önce Nûh kavmi, Ressli´ler, Semûd, Âd, Fir´avn ve Lût´un kardeşleri, Aad, Fir´avn ile Lûtun ihvaanı, Ve Âd ve Firavun kavimleri ve Lût´un kardeşleri.
50-Kaf Suresi

14.Ayet
Mekke

26
517
وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍ ۚ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ -14
(Ve ashahub eyketi ve kavmu tubba kulun kezzeber rusule fe hakka veıyd)
50-Kaf Suresi
14.Ayet
Mekke
26
517
(12-14) Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti. Eyke ve tübbe´in kavmı, her biri gönderilen Peygamberleri tekzib etti de hakk oldu veîd Eyke’liler de, (Himyer meliki) Tübba’ın kavmi de. Bunların hepsi (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar da benim azabım (haklarında) gerçekleşti. Eykeli´ler, Tubba´ kavmi de (gönderilen peygamberleri) yalanladılar. Evet bunların her biri, peygamberleri yalanladılar. Böylece tehdidimi hakketmişlerdir. Eyke yârânı ve Tübba´ kavmi dahi (tekzîb etdiler. Evet, bunların) her biri (gönderilen) peygamberleri tekzîb etdiler de benim tehdidim (onlara) hak oldu. Ve Ashâb-ı Eyke ve Tubba´ kavmi; hepsi de peygamberleri yalanlamışlardı da helâk olmayı hak ettiler.
50-Kaf Suresi

15.Ayet
Mekke

26
517
أَفَعَيِينَا بِالْخَلْقِ الْأَوَّلِ ۚ بَلْ هُمْ فِي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ -15
(E fe ayına bil halkıl evvel bel hum fi lebsim min halkın cedid)
50-Kaf Suresi
15.Ayet
Mekke
26
517
İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar, yeniden yaratılış konusunda şüphe içindedirler. Ya artık birinci yaradış ile yoruluverdik mi? Doğrusu onlar, yeni bir yaradılıştan iltibastalar İlk yaratış bizi aciz mi bıraktı (ki, ikinci defa yaratmak bizi aciz bıraksın)? Doğrusu onlar (Kureyş kâfirleri ve diğer münkirler), yeni bir yaratıştan şüphe içindedirler. İlk yaratmak ile yorulduk mu ? Hayır, onlar yeniden yaratılma hususunu karıştırıp şüphe içindedirler. Ya biz ilk yaratışda aciz mi gösterdik (ki tekrar diriltmekten âciz olalım)? Hayır, onlar bu yeni yaratışdan şüphe içindedirler. İlk yaratışta âciz mi kaldık ki? Hayır; ama onlar, yeni bir yaratışta şüphe içindeler.
50-Kaf Suresi

16.Ayet
Mekke

26
518
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ ۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ -16
(Ve le kad halaknel insane ve na´lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid)
50-Kaf Suresi
16.Ayet
Mekke
26
518
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız. Hem şanıma kasem ederim ki hakıkat insanı biz yarattık ve biliriz; nefsi onu ne ile vesveselendirir ve biz ona «habl-i verîd»den daha yakınızdır. And olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini de biliriz; biz ona şah damarından daha yakınız (her halinden haberdarız ve her an kudretimiz altındadır). And olsun ki, insanı yarattık ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz. Ve biz, ona şah damarından daha yakınızdır. Andolsun, insanı biz yaratdık. Nefsinin ona ne vesveseler vermekde olduğunu da biliriz. (Çünkü) biz ona şah damarından daha yakınız. Ve andolsun ki biz insanı yarattık ve nefsi, onu ne gibi vesveselere düşürür, biliriz ve biz, ona, şah damarından daha yakınız.
50-Kaf Suresi

17.Ayet
Mekke

26
518
إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ -17
(İz yetelekkal mutelekkıyani anil yemini ve aniş şimali kaıyd)
50-Kaf Suresi
17.Ayet
Mekke
26
518
Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. İki zabıt memuru zabıt tutarlarken, biri sağdan oturmuş biri soldan. (İnsanoğlunun), biri sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki kâtip meleğin amellerini yazmakta olduklarını hatırla. Hani sağında ve solunda oturan denetleyici ve tesbit edip yazıcı iki melek vardır. Hatırla ki (insanın) hem sağında, hem solunda oturan, onun amellerini tesbît etmekde olan iki de (melek) vardır. Ne söyler, ne yaparsa yazan iki melek var, biri sağda oturmuş, biri solda.
50-Kaf Suresi

18.Ayet
Mekke

26
518
مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ -18
(Ma yelfizu min kavlin illa ledeyhi rakıybun atid)
50-Kaf Suresi
18.Ayet
Mekke
26
518
İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın. Her ne söz atarsa mutlak yanında hâzır bir gözcü vardır O, her ne söz atarsa muhakkak yanında hazır bir gözcü vardır. Ağzından ne gibi bir söz çıkarsa mutlaka yanında onu görüp gözeten bir gözcü vardır. O, bir söz atmaya dursun, mutlak yanında haazır bir gözcü vardır. Hiçbir söz söylemez ki yanında, onu zapteden, gözetip kollayan biri bulunmasın.
50-Kaf Suresi

19.Ayet
Mekke

26
518
وَجَاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ۖ ذَٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَحِيدُ -19
(Ve caet sekratul mevti bil hakk zalike ma kunte minhu tehıyd)
50-Kaf Suresi
19.Ayet
Mekke
26
518
Ölüm sarhoşluğu bir hakikat olarak insana gelir de ona, “İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir” denir. Ve ölüm sekeratı hakk ile geldikte işte diye: o senin kaçıp durduğun Bir de ölüm sarhoşluğu (can çekişme) gerçek olarak gelmiştir. (Ey insanoğlu!) işte bu, senin kaçıp durduğun şey!... Ölümün kendinden geçirme sıkıntısı gerçekten gelince, ona : İşte bu senin ürküp korktuğun şeydir, denilir. (Bir gün bakarsın ki) ölüm baygınlığı, gerçek olarak gelmiş. «İşte bu, senin kaçıb durduğun şey» (denilmiş) dir. Ölüm baygınlığı, gerçek olarak gelip çattı mı buydu işte denir, senin kaçıp durduğun.
50-Kaf Suresi

20.Ayet
Mekke

26
518
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ -20
(Ve nufiha fis sur zalike yevmul veıyd)
50-Kaf Suresi
20.Ayet
Mekke
26
518
(İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür. Ve Sur üfürüldükte: ki işte o veîd günüdür (İnsanlar öldükten sonra dirilmeleri için) Sûr’a da üfürülmüş olacaktır. İşte bu vakit, azap günüdür. Sûr´a üfürülecek. Bu, va´dedilen gündür. Suur´a da üfürülmüşdür. İşte bu, tehdîdin (tehakkuk etmiş) günüdür. Ve üfürülür sûr´a, işte bu gündür azap günü.
50-Kaf Suresi

21.Ayet
Mekke

26
518
وَجَاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ -21
(Ve caet kullu nefsim meaha saikuv ve şehid)
50-Kaf Suresi
21.Ayet
Mekke
26
518
Herkes beraberinde bir sevk edici, bir de şahitlik edici (melek) ile gelir. Ve her nefis gelmiştir, beraberinde bir sevk me´muru ve bir şâhid vardır Herkes beraberinde bir sürücü ve bir de şahid (melek) olarak (Rabbi huzuruna) gelmiş bulunacaktır. Her canlı, beraberinde bir sürücü, bir de şâhid ile gelir. (O gün) herkes, beraberinde sürücü ve şâhid (iki melek) bulunduğu halde, (mahşere) gelmişdir. Ve herkes, yanında bir sürüp götüren ve bir tanık olarak gelir.
50-Kaf Suresi

22.Ayet
Mekke

26
518
لَقَدْ كُنْتَ فِي غَفْلَةٍ مِنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ -22
(Le kad kunte fi ğafletim min haza fe keşefna anke ğıtaeke fe besarukel yevme hadid)
50-Kaf Suresi
22.Ayet
Mekke
26
518
(Ona) “Andolsun ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir” (denir.) Celâlim hakkı için (denir) sen bundan bir gaflette idin. Şimdi senden perdeni açtık, artık bu gün gözün keskindir, (Allah ona buyurur ki, ey insanoğlu! Dünyada iken) bugünden gaflette idin. Şimdi senden (gaflet) perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir, (gerçeği görüyorsun). And olsun ki, sen bundan (bu günden) habersizdin. Artık senden perdeyi kaldırıverdik; o nedenle bugün gözün oldukça keskindir. Andolsun ki sen (dünyâda) bundan gafletde idin. İşte senden perdeni kaldırıb açdık. Bugün gözün (ne kadar) keskindir! Andolsun ki gafletteydin bundan, derken perdeyi kaldırdık gözünden, artık gözün keskin bugün.
50-Kaf Suresi

23.Ayet
Mekke

26
518
وَقَالَ قَرِينُهُ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ -23
(Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid)
50-Kaf Suresi
23.Ayet
Mekke
26
518
Beraberindeki (melek) şöyle der: “İşte bu yanımdaki hazır.” Ve karîni demiştir: İşte bu yanımdaki hâzır. Beraberindeki (vazifeli melek) şöyle der: “- Bu yanımdaki hazırdır.” Beraberindeki arkadaşı (onu sevketmekle görevli melek), «işte bu (onun amelini yansıtan defter) yanımda hazırdır,» der. Onun yoldaşı olan (melek) dedi (der) ki: «İşte yanımda (yazılı) olan şey karşındadır». Arkadaşı olan melek, der ki: İşte, ne yaptıysa hepsi bende, hepsi hazır.
50-Kaf Suresi

24.Ayet
Mekke

26
518
أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ -24
(Elkıya gı cehenneme kulle keffarin anid)
50-Kaf Suresi
24.Ayet
Mekke
26
518
(24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!” (Buyurulur:) Atın atın Cehenneme her nankör anud, (Allah şöyle buyurur): “- Atın atın cehenneme, her inatçı kâfiri; (24-25-26) Atın Cehennem´e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba. (24-25) (Ey iki melek, hakka karşı) alabildiğine inâdeden, hayra bütün hızıyle engel olan, zaalim, şübheci her nankörü atın cehenneme! Artık atın cehenneme adamakıllı kâfir olan ve gerçeğe karşı inat eden herkesi.
50-Kaf Suresi

25.Ayet
Mekke

26
518
مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُرِيبٍ -25
(Mennaıl lil hayri mu´teim murib)
50-Kaf Suresi
25.Ayet
Mekke
26
518
(24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!” hayra engel, haşarı işkilci kâfiri Hayra engel olanı, şüpheci zalimi... (24-25-26) Atın Cehennem´e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba. (24-25) (Ey iki melek, hakka karşı) alabildiğine inâdeden, hayra bütün hızıyle engel olan, zaalim, şübheci her nankörü atın cehenneme! Hayrı tamâmıyla meneden zâlim şüpheciyi.
50-Kaf Suresi

26.Ayet
Mekke

26
518
الَّذِي جَعَلَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّدِيدِ -26
(Ellezi ceale meallahi ilahen ahar fe elkiyahu fil azabiş şedid)
50-Kaf Suresi
26.Ayet
Mekke
26
518
“Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!” Ki Allahın yanında başka ilâh tutmuştur, haydin ikiniz bir atın onu o şiddetli azâb içine Bu, o kimsedir ki, Allah ile beraber, başka bir ilâh edinmiştir. Haydin, atın şiddetli azabın (cehennemin) içine.” (24-25-26) Atın Cehennem´e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba. Ki o, Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha edinendir. Haydi ikiniz birden onu en çetin azabın içine atın. Ki Allah´la berâber bir başka mâbut da kabûl etmiştir, atın artık onu çetin azâba.
50-Kaf Suresi

27.Ayet
Mekke

26
518
قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَٰكِنْ كَانَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ -27
(Kale karinuhu rabbena ma atğaytuhu ve lakin kane fi dalalim beıyd)
50-Kaf Suresi
27.Ayet
Mekke
26
518
Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.” Arkadaşı der: Ya rabbenâ onu ben azdırmadım velâkin kendisi uzak bir dalâl içinde idi. (Onun dünyadaki) arkadaşı (olan şeytan şöyle) der: “- Ey Rabbimiz! Onu, ben azdırmadım; fakat kendisi uzak bir sapıklık içinde idi.” Yandaşı (olan şeytan, sapık inkarcı, şekillendirilmiş put): «Ey Rabbimiz! Ben bunu azdırmadım, ama o, uzak bir sapıklık ve şaşkınlık içinde idi,» (der). Arkadaşı (olan şeytan) «Ey Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Fakat o, (zâten hakdan) uzak bir sapıklık içinde idi» dedi (ler), Arkadaşı, Rabbimiz der, onu, taşkınlığa ben sevketmedim ve fakat o, pek uzak bir sapıklık içindeydi.
50-Kaf Suresi

28.Ayet
Mekke

26
518
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُمْ بِالْوَعِيدِ -28
(Kale la tahtesımu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veıyd)
50-Kaf Suresi
28.Ayet
Mekke
26
518
Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.” Buyurur ki: Huzurumda çekişmeyin, ben size önceden veîd göndermiş iken (Allah, onlara şöyle) buyurur: “- Huzurumda çekişmeyin; ben size önceden (dünyada) bu azabı bildirmiştim. Allah: «Benim huzurumda çekişip tartışmayın. Size daha önce uyarımı göndermiştim. (Allah) buyurdu (buyurur): «Benim huzuurumda çekişmeyin. Ben size önceden tehdîd göndermişdim». Der ki: Huzûrumda çekişmeyin ve ben, önceden azâp edeceğimi bildirmiştim size.
50-Kaf Suresi

29.Ayet
Mekke

26
518
مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ -29
(Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma enen bi zallamil lil abid)
50-Kaf Suresi
29.Ayet
Mekke
26
518
“Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.” Benim ındimde söz değiştirilmez ve ben kullara zulümkâr değilim Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmeden değilim.” Benim yanımda söz değişmez ve ben, kullarıma zulmedici de değilim,» buyurur. «Benim yanımda söz değişdirilmez. Ben kullara zulümkâr da değilim». Katımda söz değiştirilemez ve ben, kullara zulmetmem.
50-Kaf Suresi

30.Ayet
Mekke

26
518
يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَزِيدٍ -30
(Yevme nekulu li cehenneme helimtele´ti ve tekulu hel mim mezid)
50-Kaf Suresi
30.Ayet
Mekke
26
518
O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der. O gün ki Cehenneme doldun mu? diyeceğiz. O, daha ziyade var mı? diyecek. O gün cehenneme: “- Doldun mu?” diyeceğiz. O, “- Daha ziyade var mı?” diyecek. O gün Cehennem´e, «doldun mu ?» diyeceğiz. O, «daha fazlası var mı ?» diyecek. O gün cehenneme «Doldun mu?» diyeceğiz. O da «Daha var mı?» diyecek! O gün deriz cehenneme: Doldun mu? Ve der ki: Daha yok mu?
50-Kaf Suresi

31.Ayet
Mekke

26
518
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ -31
(Ve uzlifetil cennetu lil muttekıyne ğayra beıyd)
50-Kaf Suresi
31.Ayet
Mekke
26
518
Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. Cennet de müttekılere uzak olmıyarak yaklaştırılmış bulunacak Cennet de takvâ sahiblerine uzak olmıyarak yaklaştırılmış bulunacak... Cennet ise, (Allah´tan saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlar için yaklaştırılmıştır; uzak değildir. Cennet, takva saahiblerine, uzak olmayarak, yaklaşdırılmışdır. Ve yaklaştırılır cennet, çekinenlere ve onlardan uzak değildir.
50-Kaf Suresi

32.Ayet
Mekke

26
518
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ -32
(Haza ma tuadune li kulli evvabin hafıyz)
50-Kaf Suresi
32.Ayet
Mekke
26
518
(32-33) (Onlara şöyle denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, O’nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.” İşte bu, diye: o sizin va´d olunduğunuz. Her bir tevbekâr, vazifesine riayetkâr olan. İşte bu, sizin (dünyada) vaad olunduğunuz şey! Her tevbe eden, Allah’ın emrini gözeten için... (32-33) İşte bu, size va´dolunandır. Allah´a yönelip gönül veren, (ilâhî sınırları) koruyan, gıyabında Rahmân´dan saygı ile korkan ve Allah´a yönelen bir kalb ile gelen (her insana söz verilen Cennet´tir). İşte size va´d olunan; (gördüğünüz şu) cennetdir ki (o, Allahın tâatına) dönen, Onun (hudûd ve ahkâmına) riâyet eden, İşte denecek, size, mâbûduna tövbe eden, emri, iyiden iyiye koruyan herkese vaadedilen bu.
50-Kaf Suresi

33.Ayet
Mekke

26
518
مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَاءَ بِقَلْبٍ مُنِيبٍ -33
(Men haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbim munib)
50-Kaf Suresi
33.Ayet
Mekke
26
518
(32-33) (Onlara şöyle denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, O’nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.” Gaybde rahmana haşyet duyan ve inâbeli bir kalb ile gelen kimselere Gaybde, Rahman’a iç saygısı duyan ve halis bir kalb ile gelen kimseler için... (32-33) İşte bu, size va´dolunandır. Allah´a yönelip gönül veren, (ilâhî sınırları) koruyan, gıyabında Rahmân´dan saygı ile korkan ve Allah´a yönelen bir kalb ile gelen (her insana söz verilen Cennet´tir). Çok esirgeyici Allaha (bütün samîmiyyetiyle) gıyabî saygı gösteren, Hakkın tâatına yönelmiş bir kalb ile gelen kimselere haasdır. Görmediği halde rahmandan korkan ve ona yönelmiş bir yürekle gelen kişiye vaadedilen bu.
50-Kaf Suresi

34.Ayet
Mekke

26
518
ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ۖ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ -34
(Udhuluha bi selam zalike yevmul hulud)
50-Kaf Suresi
34.Ayet
Mekke
26
518
“Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedîlik günüdür.” Girin ona bir selâm ile, bu işte o hulûd günü Selâmetle girin oraya (cennete); bu sonsuzluk günüdür. Oraya selâmetle girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür. Selâmetle girin oraya, işte bu, ebedîlik günüdür. Esenlikle girin oraya; bugün, ebedîlik günü.
50-Kaf Suresi

35.Ayet
Mekke

26
518
لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ -35
(Lehum ma yeşaune fiha ve ledeyna mezid)
50-Kaf Suresi
35.Ayet
Mekke
26
518
Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır. Orada onlara ne dilerlerse var, bizim nezdimizde ise ziyade var Onlara, orada ne dilerlerse var. Katımızda ise ziyade (Allah’ı görmek) var... Orada onlar için diledikleri her şey var ve yanımızda fazlası da mevcuttur. Orada onlar ne dilerlerse var. Nezdimizde daha fazlası var. Onlaradır ne dilerlerse orada ve katımızda daha da fazlası var.
50-Kaf Suresi

36.Ayet
Mekke

26
519
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُمْ بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِنْ مَحِيصٍ -36
(Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nekkabu fil bilad hel mim mehıys)
50-Kaf Suresi
36.Ayet
Mekke
26
519
Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var? Hem önlerinde nice karn helâk ettik, onlar tutumca onlardan daha çetin idiler, beldelerde delik aradılar. Var mı bir kaçamak? Onlardan (senin kavminden) önce, biz nice nesilleri helâk ettik ki, onlar senin kavminden daha kuvvetli idiler. Öyle ki, memleketleri delik deşik etmişler, (her tarafı dolaşmışlar, ölümden kurtulmağa çare aramışlardı). Kaçacak bir yer var mı? Bu küfre sapanlardan önce nice kuşakları yok ettik ki onlar, bunlardan daha güçlü, daha çetin, vurup kırıcı, tutup yıkıcı idiler. Şehirlerde delikler, sığınaklar meydana getirmişlerdi. Var mı bir kaçıp kurtulacak yer? Biz, bunlardan evvel nice nesilleri helak etdik ki onlar kuvvetçe kendilerinden daha (üstün ve) çetin idiler, (Öyle ki ölümden kurtulmak için) memleketlerde delikler aramışlardı. (Fakat) firara bir (çâre) var mıydı? Ve nice nesiller helâk ettik onlardan önce. Onlar, bunlardan daha çokluktu, daha güçlü kuvvetliydi, derken şehirleri delik deşik etmişlerdi, her tarafı ellerine geçirmişlerdi fakat bir kaçacak yer mi var?
50-Kaf Suresi

37.Ayet
Mekke

26
519
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ -37
(İnne fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem´a ve huve şehid)
50-Kaf Suresi
37.Ayet
Mekke
26
519
Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. Şübhesiz ki bu söylenende kalbi olan yâhud şuhud halinde kulak tutan kimse için uyandıracak bir ıhtar vardır Muhakkak ki bu sûrede anılanlarda, aklı olan, yahud kendisi huzurlu bir kalb içinde olduğu halde (nasihatlere) kulak veren kimse için, bir ihtar; (bir ibret dersi) vardır. Şüphesiz ki bunda kalbi olana veya hazır bulunduğu halde kulak verip dinleyene hatırlatma ve öğüt vardır. Şübhesiz ki bunda aklı olan, yahud, kendisi huzuur (-ı kalb) içinde olarak, kulak veren kimseler için elbette bir öğüd (ve haatıra) vardır. Şüphe yok ki bunda, gönlü olana, yahut görerek kulak verene ibret ve öğüt var elbet.
50-Kaf Suresi

38.Ayet
Mekke

26
519
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ -38
(Ve le kad halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamiv ve ma messena mil luğub)
50-Kaf Suresi
38.Ayet
Mekke
26
519
Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı. Şanım hakkı için biz o Gökleri ve Yeri ve aralarındakileri altı günde halk ettik, bize bir yorgunluk da dokunmadı. Celâlim hakkı için, biz göklerle yeri ve aralarındakileri altı günde yarattık, bize bir yorgunluk da dokunmadı. And olsun ki gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri altı gün (devir)de yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı. Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan şeyleri altı günde yaratmışızdır. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmamışdır. Ve andolsun ki biz, gökleri ve yeryüzünü altı günde yarattık ve bir yorgunluk gelmedi bize.
50-Kaf Suresi

39.Ayet
Mekke

26
519
فَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ -39
(Fasbr ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kablel ğurub)
50-Kaf Suresi
39.Ayet
Mekke
26
519
O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et. O halde onların lâflarına karşı sabret de rabbına hamd ile tesbih eyle güneş doğmadan evvel ve batmadan evvel O halde (Ey Rasûlüm, müşriklerin öldükten sonra dirilmeyi inkâr edişlerine dair) onların lâflarına karşı sabret de, Rabbini güneşin doğuşundan önce (sabah namazında) ve batmadan önce (öğle ile ikindi namazlarında) hamd ile tesbih et. O halde onların (o inkarcı sapıkların) dediklerine karşı sabırlı ol ve Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbini hamd ile tesbîh et. (Habîbim) ne derlerse sen (şimdilik) sabret. Rabbini, güneşin doğuşundan evvel ve batışından önce, hamd ile tesbîh (ve tenbîh) et. Artık sabret ne derlerse ve Rabbine hamd ederek onu tenzîh et güneş doğmadan önce ve batmadan önce.
50-Kaf Suresi

40.Ayet
Mekke

26
519
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ -40
(Ve minel leyli fe sebbıhhu ve edbaras sucud)
50-Kaf Suresi
40.Ayet
Mekke
26
519
Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından da O’nu tespih et. Geceden de tesbih et ona hem de secde arkalarında Bir de gecenin bir kısmında (akşam ve yatsı namazlarında) ve namazların sonlarında O’nu tesbih eyle. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından O´nu tesbîh et. Gecenin bir cüz´ünde ve secdelerin arkalarında da onu tesbîh et. Ve geceleyin ve secdelerden sonra.
50-Kaf Suresi

41.Ayet
Mekke

26
519
وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ -41
(Vestemı´yevme yunadil munadi mim mekanin karib)
50-Kaf Suresi
41.Ayet
Mekke
26
519
(Ey Muhammed!) Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver. Ve dinle o münadînin bağıracağı günü yakın bir yerden (Ey Rasûlüm), münadinin yakın bir yerden çağıracağı günkü sözü dinle. (O kıyamet ahvalinden sana ne büyük haberler vereceğiz.) Çağrıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver. Nida edenin yakın bir yerden ünleyeceği güne kulak ver. Ve dinle o nidâ edenin, yakın bir yerden bağıracağı gün, sesini.
50-Kaf Suresi

42.Ayet
Mekke

26
519
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ -42
(Yevme yesmeunes sayhate bil hakk zalike yevmul huruc)
50-Kaf Suresi
42.Ayet
Mekke
26
519
O gün insanlar hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir. İşte bu, (kabirlerden) çıkış günüdür. Hakka çağıran o sayhayı işidecekleri gün, işte o, huruc günüdür O gün (Sûr’a ikinci defa üfürülüşte) hak olan sayhayı (çağırmayı, bütün mahlûkat) işitirler. İşte bu, (kıyamette kabirlerden) çıkış günüdür. O gün, o haykırışı hakkıyle işitirler. İşte o gün (kabirlerden) çıkış günüdür O gün (bütün halk) o hak sayhayı işideceklerdir. İşte bu (kabirden) çıkış günüdür. O gün, o bağrışı, gerçek olarak işitecekler; işte o gündür kabirlerden çıkış günü.
50-Kaf Suresi

43.Ayet
Mekke

26
519
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ -43
(İnna nahnu nuhyi ve numitu ve ileynel mesıyr)
50-Kaf Suresi
43.Ayet
Mekke
26
519
Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir. Şübhesiz ki biz biziz, hem diriltiriz, hem öldürürüz ve dönüş bizedir. Şübhesiz ki biz, hem diriltiriz, hem öldürürüz; dönüş de bizedir. Şüphesiz ki biz, evet biz diriltiriz, öldürürüz ve dönüş ancak bizedir. Öldürecek de, diriltecek de şübhesiz ki biziz, biz. Dönüş de ancak bizedir. Şüphe yok ki biz diriltiriz ve biz öldürürüz ve dönülüp gelinecek tapı, bizim tapımızdır.
50-Kaf Suresi

44.Ayet
Mekke

26
519
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ -44
(Yevme teşekkalul erdu anhum siraa zalike haşrun aleyna yesir)
50-Kaf Suresi
44.Ayet
Mekke
26
519
O gün yer, onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, (hesap için) bir toplamadır, bize göre kolaydır. O gün ki Arz onlardan ayrılır sür´atle koşarlar, o, bir haşirdir ki ancak bize kolaydır O gün yer onlara yarılıb süratle çıkarlar. İşte bu bir haşirdir (insanları bir araya toplamaktır) ki, bize kolaydır. O gün ki, yer onlardan yarılıp ayrılır da (onlar da dirilip çıkarlar ve) sür´atle koşarlar. İşte bize göre çok kolay bir toplanmayı sağlamadır bu.. O gün hepsi sür´atle çıkmak üzere arz kendilerinden ayrılır. İşte bu, bize göre kolay olan bir haşirdir. O gün yarılır yeryüzü de çıkarlar oradan ve hızlı hızlı koşarlar; bu toplayış, bize pek kolaydır.
50-Kaf Suresi

45.Ayet
Mekke

26
519
نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَنْ يَخَافُ وَعِيدِ -45
(Nahnu a´lemu bi ma yekulune ve ma ente aleyhim bi cebbarin fe zekkir bil kur´ani mey yehafu veıyd)
50-Kaf Suresi
45.Ayet
Mekke
26
519
Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver. Biz pek a´lâ biliyoruz ki ne diyorlar, maamafih sen onlara karşı bir cebbar değilsin, şimdi sen benim veîdlerimden korkacaklara bu Kur´an ile öğüd ver Biz, onların (Kureyş kâfirlerinin) neler demekte olduklarını pek alâ biliyoruz. Sen de onlara karşı (imana) zorlayıcı değilsin. O halde sen benim tehdîdlerimden korkacaklara bu Kur’an ile öğüd ver. Biz, onların neler söylediklerini biliriz. Sen, onlar üzerinde zorbalık yapan değilsin. Tehdîdimden korkanlara Kur´ân ile öğüt ver. Biz onların neler demekde olduklarını çok iyi bileniz. Onların üstünde bir zorba değilsin sen. Onun için benim tehdidimden korkacaklara (sâdece) Kur´an ile öğüt ver. Biz daha iyi biliriz ne dediklerini ve senin, onlara, dilediğini yapacak bir kudretin yok, artık, azaptan korkana Kur´ân´la öğüt ver.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021