37-Saffat Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 37-Saffat Suresideki 182 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 37-Saffat Suresideki 182 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
37-Saffat Suresi

1.Ayet
Mekke

23
445
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالصَّافَّاتِ صَفًّا -1
(Vessaffati saffa)
37-Saffat Suresi
1.Ayet
Mekke
23
445
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. Kasem olsun ol kuvvetlere, o saf dizip de duranlara And olsun, o saf bağlayıp duranlara (meleklere), And olsun saf saf dizilenlere. (1-2-3) Saflar bağlayıb duranlara, sevk (-u idare) ve (men´-u) zecredenlere, zikir okuyanlara yemîn ederim ki, Andolsun saf saf dizilenlere.
37-Saffat Suresi

2.Ayet
Mekke

23
445
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًا -2
(Fezzacirati zecra)
37-Saffat Suresi
2.Ayet
Mekke
23
445
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. O haykırıp da sürenlere O (bulutları) sevk ve idare edenlere, Sürükleyip götürenlere, vazgeçirip alıkoyanlara. (1-2-3) Saflar bağlayıb duranlara, sevk (-u idare) ve (men´-u) zecredenlere, zikir okuyanlara yemîn ederim ki, Halkı kötülükten menedenlere.
37-Saffat Suresi

3.Ayet
Mekke

23
445
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًا -3
(Fettaliyati zikra)
37-Saffat Suresi
3.Ayet
Mekke
23
445
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. Ve o yolda zikr okuyanlara O Kur’an okuyanlara... Kitap okuyanlara. (1-2-3) Saflar bağlayıb duranlara, sevk (-u idare) ve (men´-u) zecredenlere, zikir okuyanlara yemîn ederim ki, Kur´ân okuyanlara.
37-Saffat Suresi

4.Ayet
Mekke

23
445
إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَاحِدٌ -4
(İnne ilaheküm le vahıd)
37-Saffat Suresi
4.Ayet
Mekke
23
445
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. Ki ilâhınız birdir sizin Muhakkak ki İlâhınız birdir. Muhakkak sizin Tanrınız Bir´ dir. Gerçek, sizin Tanrınız hakîkaten birdir. Şüphe yok ki mâbûdunuz birdir.
37-Saffat Suresi

5.Ayet
Mekke

23
445
رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِ -5
(Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül meşarık)
37-Saffat Suresi
5.Ayet
Mekke
23
445
O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da (Batıların da) Rabbidir. Hep o Göklerin Yerin ve aralarındakilerin rabbı ve bütün meşrıkların rabbı O, göklerle yerin ve aralarındakilerin Rabbi’dir. Güneşin doğduğu yerlerin de Rabbi’dir. Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbı´dır; doğuların da Rabbı´dır. (O), göklerin ve yerin ve bunlar arasında ne varsa hepsinin Rabbidir. Doğuların da Rabbidir O. Rabbidir göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin ve Rabbidir doğuların.
37-Saffat Suresi

6.Ayet
Mekke

23
445
إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ -6
(İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib)
37-Saffat Suresi
6.Ayet
Mekke
23
445
Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık. Bakınız biz o Dünya Semayı (o yakın Göğü) bir ziynetle donattık; kevakib. Gerçekten biz, en aşağıda olan gökyüzünü, yıldızlardan ibaret bir süsle donattık. Şüphesiz ki biz Dünya semâsını (veya en yakın semâyı) yıldızlarla süsledik. Hakîkat biz (size) en yakın göğü bir zînetle, yıldızlarla (donatıp) süsledik. Şüphe yok ki biz, yakın göğü ziynetlerle bezedik.
37-Saffat Suresi

7.Ayet
Mekke

23
445
وَحِفْظًا مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍ -7
(Ve hıfzam min külli şeytanim marid)
37-Saffat Suresi
7.Ayet
Mekke
23
445
Onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk. Hem mütemerrid ve her şeytandan koruduk (Hem o göğü), itaatten çıkan her şeytandan koruduk. Ve orayı itaatten çıkmış her azgın şeytandan koruduk. (Onu itaatden çıkan) her mütemerrid şeytandan koruduk. Ve onu, her inatçı ve âsi Şeytandan koruduk.
37-Saffat Suresi

8.Ayet
Mekke

23
445
لَا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ -8
(La yessemmeune ilel meleil a´la ve yukzefune min külli canib)
37-Saffat Suresi
8.Ayet
Mekke
23
445
(8-9) Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır. Onlar mele-i a´lâyı dinleyemezler, tard için her taraftan sıkıya tutulurlar. O şeytanlar, melekler topluluğunun kelâmını dinleyemezler, her taraftan koğulup atılırlar. Mele-i A´lâ´ya kulak verip dinleyemezler ve her yandan atılıp itilip kovulurlar. (8-9) Ki onlar «Mele´-i a´lâ» ya kulak verib dinleyemezler, her yandan koğularak atılırlar. Onlar için (âhiretde de) ardı arası kesilmez bir azâb vardır. En yüce melekler topluluğunun sözlerini duyamazlar ve her yandan sürülüp kovulurlar.
37-Saffat Suresi

9.Ayet
Mekke

23
445
دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ -9
(Dühurav ve lehüm azabüv vasıb)
37-Saffat Suresi
9.Ayet
Mekke
23
445
(8-9) Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır. Ve onlara ayrılmaz bir azâb vardır Uzaklaştırılırlar. Onlara (ahirette) devamlı bir azap var. Onlar için devamlı azâb vardır. (8-9) Ki onlar «Mele´-i a´lâ» ya kulak verib dinleyemezler, her yandan koğularak atılırlar. Onlar için (âhiretde de) ardı arası kesilmez bir azâb vardır. Hor hakir bir halde ve onlar içindir ardı arası kesilmeyen azap.
37-Saffat Suresi

10.Ayet
Mekke

23
445
إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ -10
(İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün sakıb)
37-Saffat Suresi
10.Ayet
Mekke
23
445
Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder). Ancak bir çalıp çarpan, onun da peşine bir şihabı sâkıb takılır Ancak (o şeytanlar içinden, meleklerin sözünü) bir çalıb kapan olur. Onu da yakan parlak bir yıldız tâkib eder. Ancak bir söz dinleyip kapan olursa, peşine çok parlak bir kıvılcım takılır. Meğer ki (içlerinden) bir çalıb çarpan (ı) olsun. Fakat onu da delib geçen bir alev ta´kıyb etmişdir. Ancak hırsızlama bir söz duyan olursa hemen onun ardından da aydınlatıcı ve delip geçen bir ateştir atılır, onu yakar.
37-Saffat Suresi

11.Ayet
Mekke

23
445
فَاسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمْ مَنْ خَلَقْنَا ۚ إِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِنْ طِينٍ لَازِبٍ -11
(Festeftihim ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil lazib)
37-Saffat Suresi
11.Ayet
Mekke
23
445
(Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: “Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı?" Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Şimdi sor onlara yaradılışça kendileri mi daha çetin yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz kendilerini bir cıvık çamurdan yarattık. Şimdi sor Mekke halkına: (Öldükten sonra) kendilerini yaratış mı zor; yoksa bizim yarattıklarımız (melekler, gökler, arz ve yıldızlar) mı? Biz kendilerini (Adem’den, Adem’i de) yapışkan bir çamurdan yarattık. Onlara bir sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur yoksa bizim yarattıklarımız (gökler, sistemler ve düzenler) mi ?.. Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Şimdi onlardan haber iste: Yaratılışda kendileri mi daha kuvvetli, yoksa bizim yaratdıklarımız mı? Hakıykat biz onları bir cıvık çamurdan yaratdık. Şimdi sor bir onlara, yaratılış bakımından onlar mı daha güçlü kuvvetli, yoksa bizim diğer yarattıklarımız mı? Şüphe yok ki biz, onları cıvık bir balçıktan yarattık.
37-Saffat Suresi

12.Ayet
Mekke

23
445
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ -12
(Bel acibte ve yesharun)
37-Saffat Suresi
12.Ayet
Mekke
23
445
Hayır, sen (onların hâline) şaştın, onlar ise alay ediyorlar. Fakat sen taaccüb ettin onlar eğleniyorlar Doğrusu (Ey Rasûlüm, Allah’ın kudretini ve öldükten sonra dirileceklerini inkâr etmelerine) sen şaştın. Onlar ise, seninle (ve taaccüb edişinle) alay ediyorlar. Ne var ki sen onlara (onların Belki sen (Habîbim) teaccüb etdin. Onlar da (bu teaccübünden dolayı) eğlenirler, Belki de şaştın sen ve alay eder onlar da.
37-Saffat Suresi

13.Ayet
Mekke

23
445
وَإِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَ -13
(Ve iza zükkiru la yezkürun)
37-Saffat Suresi
13.Ayet
Mekke
23
445
Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar. İhtar edildiklerinde de düşünmüyorlar Onlara Kur’an’la öğüd verildiği zaman da, düşünüp nasihat kabul etmiyorlar. Kendilerine öğüt verilince öğüt almazlar. ise (seninle) eğleniyorlar. inkâr ve inâdlarına) şaşıyorsun, onlar Kendilerine (Kur´an ile) va´z edilince düşünüb de öğüt kabul etmezler, Ve öğüt verilince Kur´ân´la öğüt almazlar.
37-Saffat Suresi

14.Ayet
Mekke

23
445
وَإِذَا رَأَوْا آيَةً يَسْتَسْخِرُونَ -14
(Ve iza raev ayetey yesteshırun)
37-Saffat Suresi
14.Ayet
Mekke
23
445
Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar. Bir mu´cize gördükleri vakıt da eğlence yerine tutuyorlar Bir mucize gördükleri vakit de eğlenceye alıyorlar. Bir acık belge (delil veya mu´cize) görseler, onunla alay ederler. Bir mu´cize gördükleri vakit (onu) eğlenceye tutarlar. Ve bir delil gördüler mi alay etmeye kalkarlar.
37-Saffat Suresi

15.Ayet
Mekke

23
445
وَقَالُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ -15
(Ve kalu in haza illa sıhrum mübın)
37-Saffat Suresi
15.Ayet
Mekke
23
445
(Dediler ki:) “Bu bir büyüden başka bir şey değildir.” Ve, bu, diyorlar başka bir şey değil, apaçık bir sihir Ve: “-Bu, ancak apaçık bir sihirdir.” dediler. Ve derler ki, bu açık bir sihirden başkası değildir. (Nitekim) «Bu, dediler, apaçık bir sihirden başkası değildir». Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüden başka bir şey değil.
37-Saffat Suresi

16.Ayet
Mekke

23
445
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ -16
(E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb´usun)
37-Saffat Suresi
16.Ayet
Mekke
23
445
“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?” Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı? Biz mi ba´solunacakmışız? Öldüğümüz ve bir toprakla çürümüş bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, biz mi diriltilecek mişiz? Biz öldüğümüz, toprak ve kemik (yığını) haline geldiğimiz zaman mı, biz (tekrar) dirilip kabirlerimizden kaldırılacağız?! «Biz olub de bir toprak ve bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, saahiden biz mi mutlakaa diriltilmiş olacağız»?. Ölüp toprak ve kemik olduktan sonra mı diriltileceğiz biz.
37-Saffat Suresi

17.Ayet
Mekke

23
445
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ -17
(E ve abaünel evvelun)
37-Saffat Suresi
17.Ayet
Mekke
23
445
“Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?” Evvelki atalarımız da mı? Evvelki atalarımızda mı? (yine dediler). Ya önceki dede ve babalarımız da mı ?.. «Evvelki atalarımız da mı?» Önceki atalarımız da mı diriltilecekler?
37-Saffat Suresi

18.Ayet
Mekke

23
445
قُلْ نَعَمْ وَأَنْتُمْ دَاخِرُونَ -18
(Kul neam ve entüm dahırun)
37-Saffat Suresi
18.Ayet
Mekke
23
445
De ki: “Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak (diriltileceksiniz).” De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak (Ey Rasûlüm), de ki: “- Hem hepiniz zelîl ve hakîr olarak (diriltileceksiniz).” De ki: Evet, hem de aşağılanıp rüsvay olduğunuz halde... Sen de ki: «Evet (diriltileceksiniz). Hem siz (hepiniz) hor ve hakıyr olarak». De ki: Evet ve siz hor hakir bir halde dirileceksiniz.
37-Saffat Suresi

19.Ayet
Mekke

23
445
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنْظُرُونَ -19
(Fe innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm yenzurun)
37-Saffat Suresi
19.Ayet
Mekke
23
445
O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler. Çünkü o bir zorlu kumandadan ıbarettir derhal gözleri açılıverir Çünkü o, (Sûr’a ikinci defa) bir üfürüştür ki, derhal kabirlerinden kalkıb başlarına gelecek şeyi gözetlerler. Bir tek haykırış yetecek; hemen (dirilip kalktıklarını) görürler. İşte o, ancak birtek sayhadan ibâretdir ki onların birden bire gözleri açılıverecekdir. Gerçekten de ancak bir tek bağrıştan ibârettir de birdenbire görüverirler ki dirilmişler.
37-Saffat Suresi

20.Ayet
Mekke

23
445
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ الدِّينِ -20
(Ve kalu ya veylena haza yevmüd dın)
37-Saffat Suresi
20.Ayet
Mekke
23
445
Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür.” Eyvah bizlere derler bu o din günü Şöyle derler: “-Eyvah bizlere! Bu, hesab günüdür.” Vay bize ! Bu hesap ve ceza günüdür, derler. «Eyvah bize, derler, bu, ceza ve hesâb günüdür». Ve yazıklar olsun bize derler, işte bugün, ceza günü.
37-Saffat Suresi

21.Ayet
Mekke

23
445
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ -21
(Haza yevmül faslillezı küntüm bihı tükezzibun)
37-Saffat Suresi
21.Ayet
Mekke
23
445
Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir. Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü Bu, işte o sizin yalan dediğiniz (müminle kâfiri) ayırd etme günüdür. Evet, bu yalanladığınız (haklıyı haksızdan, zâlimi mazlumdan, mü´mini kâfirden ve münafıktan) ayırd etme günüdür. (Evet), bu, sizin tekzib eder olduğunuz ayırdetme günüdür. İşte bugün, sizin yalanlayıp durduğunuz ayırt ediş günü.
37-Saffat Suresi

22.Ayet
Mekke

23
445
احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ -22
(Uhşürullezıne zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya´büdun)
37-Saffat Suresi
22.Ayet
Mekke
23
445
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allahdan başka taptıkları şeyleri (Allah meleklere şöyle buyurur): “- O kâfir olanları, bir de arkadaşlarını ve Allah’dan başka taptıkları putları, hep bir araya toplayın. (22-23) Toplayıp sürün mahşer yerine o zulmedenleri, eşlerini, yandaşlarını ve Allah´tan başka taptıklarını, hepsini Cehennem´in yoluna koyun. (22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler). Toplayın bir araya zulmedenleri, onlara eş olanları ve kulluk ettikleri şeyleri.
37-Saffat Suresi

23.Ayet
Mekke

23
445
مِنْ دُونِ اللَّهِ فَاهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطِ الْجَحِيمِ -23
(Min dunillahi fehduhüm ila sıratıl cehıym)
37-Saffat Suresi
23.Ayet
Mekke
23
445
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” Toplayın da götürün onları sırata; Cehennem köprüsüne doğru Toplayın da, götürün onları cehennem yoluna, (Sırat köprüsüne doğru). (22-23) Toplayıp sürün mahşer yerine o zulmedenleri, eşlerini, yandaşlarını ve Allah´tan başka taptıklarını, hepsini Cehennem´in yoluna koyun. (22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler). Allah´ı bırakıp da, hepsine de o koca cehennemin yolunu gösterin.
37-Saffat Suresi

24.Ayet
Mekke

23
445
وَقِفُوهُمْ ۖ إِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ -24
(Ve kıfuhüm innehüm mes´ulun)
37-Saffat Suresi
24.Ayet
Mekke
23
445
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” Ve tevkıyf edin onları, çünkü sorguya çekilecekler. Ve onları habsedin (tutuklayın); çünkü onlar sorguya çekilecekler.” Ve onları (belli bir noktada durdurup alıkoyun) çünkü onlar mutlaka sorguya çekileceklerdir. «Onları habsedin. Çünkü onlar mes´uldürler». Ve durdurun onları, şüphe yok ki sorulacak onlardan.
37-Saffat Suresi

25.Ayet
Mekke

23
446
مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ -25
(Me leküm la tenasarun)
37-Saffat Suresi
25.Ayet
Mekke
23
446
Onlara, “Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?” denir. Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz? (Melekler o kâfirlere şöyle der): “- Ne oldu sizlere, (azabdan kurtulmak için) yardımlaşmıyorsunuz?” Ve onlara: «Size ne oldu da birbirinize yardım edemiyorsunuz ?» «Size ne oldu? Birbirinize yardım etmiyorsunuz ya»! Ne oldu size de yardım etmiyorsunuz birbirinize?
37-Saffat Suresi

26.Ayet
Mekke

23
446
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ -26
(Bel hümül yevme müsteslimun)
37-Saffat Suresi
26.Ayet
Mekke
23
446
Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir. Hayır bu gün onlar teslim olmuşlardır Doğrusu, bugün (kıyamet günü Allah’ın emrine) boyun eğmişlerdir onlar. Hayır, onlar bugün (ister istemez) teslimiyet içindedirler. Hayır, bugün onlar (zilletle) boyun eğmişlerdir. Hayır, bugün onlar, tamâmıyla teslîm olmuşlardır.
37-Saffat Suresi

27.Ayet
Mekke

23
446
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ -27
(Ve akbele ba´duhüm ala ba´dıy yetesaelun)
37-Saffat Suresi
27.Ayet
Mekke
23
446
Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler). Ve ba´zısına dönmüş soruyorlardır: Onlar birbirlerini suçlayıb çekişirler. Birbirlerine yönelip soruşturmaya başlarlar: Onlardan kimi kimine yönelib birbirini mes´ûl tutmıya kalkışırlar. Ve bir kısmı, bir kısmına yönelir de, birbirlerini sorumlu sayarlar.
37-Saffat Suresi

28.Ayet
Mekke

23
446
قَالُوا إِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَمِينِ -28
(Kalu inneküm küntüm te´tunena anil yemın)
37-Saffat Suresi
28.Ayet
Mekke
23
446
Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.” Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz (Yardakçılar, öncülerine şöyle) diyecekler: “- Siz, bize sağdan (en sağlam taraftan) gelirdiniz.” Siz bize sağ taraftan (dinî açıdan) geliyordunuz, derler. «Hakıykat siz, derler, biz sağdan (suret-i hakdan) gelirdiniz». Gerçekten de derler, siz sağımızdan çıkagelir, iyilik ediyor görünürdünüz bize.
37-Saffat Suresi

29.Ayet
Mekke

23
446
قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ -29
(Kalu bel lem tekunu mü´minın)
37-Saffat Suresi
29.Ayet
Mekke
23
446
Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.” Yok, diyorlardır: siz inanmamıştınız (Öncüler de yardakçılarına cevap verib şöyle) diyecekler: “- Hayır, doğrusu siz Allah’a iman etmemiştiniz. (Diğerleri), yok, sizler aslında inanmamıştınız. (Metbu´ları da:) «Hayır, siz (esasen) îman ediciler değildiniz», derler, Hayır derler öbürleri, siz inanmamıştınız.
37-Saffat Suresi

30.Ayet
Mekke

23
446
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ ۖ بَلْ كُنْتُمْ قَوْمًا طَاغِينَ -30
(Ve ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen tağıyn)
37-Saffat Suresi
30.Ayet
Mekke
23
446
“Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.” Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavm idiniz Bizim de sizin üzerinize bir hakimiyetimiz yoktu; ancak siz azmış bir kavim idiniz. Bizim sizin üzerinizde bir sultamız olmadı, ama siz, azıp sapıtan bir millettiniz, derler. «Ve bizim size karşı bir haakimiyyetimiz de yokdu. Bil´akis siz (de bizim gibi) azgınlar güruhu idiniz». Ve size karşı bir gücümüz, kuvvetimiz yoktu bizim, hayır, siz azgın kişilerdiniz.
37-Saffat Suresi

31.Ayet
Mekke

23
446
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَا ۖ إِنَّا لَذَائِقُونَ -31
(Fe hakka aleyna kavlü rabbina inna le zaikun)
37-Saffat Suresi
31.Ayet
Mekke
23
446
“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.” Onun için üzerimize rabbımızın kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız Onun için Rabbimizin azabı üzerimize gerçekleşti. Muhakkak azabımızı tadacağız. Bu yüzden Rabbınızın hakkımızdaki sözü yerine geldi. Şüphesiz ki artık onu tadıp duracağız. «Onun için Rabbimizin sözü (azâbı) üstümüze hak olmuşdur. Şübhesiz (azabımızı) tadıcılarız (tadacağız). O yüzden de Rabbimizin, bize söylediği söz, gerçekleşti, şüphe yok ki azâbı tadacağız elbet.
37-Saffat Suresi

32.Ayet
Mekke

23
446
فَأَغْوَيْنَاكُمْ إِنَّا كُنَّا غَاوِينَ -32
(Fe ağveynaküm inna künna ğavın)
37-Saffat Suresi
32.Ayet
Mekke
23
446
“Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.” Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık Çünkü biz, sizi, dinden çıkardık. Gerçekten biz azgın kimselerdik.” Evet, sizi biz azdırdık. Çünkü biz kendimiz azgınlar idik. «Çünkü biz de sizi (büsbütün) başdan çıkardık. Zîrâ biz de azgın kimselerdik». Gerçekten sizi azdırdık biz, şüphe yok ki biz de azmıştık.
37-Saffat Suresi

33.Ayet
Mekke

23
446
فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ -33
(Fe innehüm yevmeizin fil azabi müşterikun)
37-Saffat Suresi
33.Ayet
Mekke
23
446
Artık onlar o gün azapta ortaktırlar. O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler O halde, hepsi o gün azabda ortaktırlar. Doğrusu onların hepsi o gün azâbda ortaktırlar. Artık şübhe yok ki bunlar o gün azâbda ortakdırlar. Hiç şüphe yok ki bugün onlar, azapta ortaktırlar.
37-Saffat Suresi

34.Ayet
Mekke

23
446
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ -34
(İnna kezalike nef´alü bil mücrimın)
37-Saffat Suresi
34.Ayet
Mekke
23
446
İşte biz suçlulara böyle yaparız. İşte biz mücrimlere böyle yaparız İşte biz, müşriklere böyle yaparız. Şüphesiz biz, suçlu günahkârlara böyle muamele ederiz. Biz (diğer) günahkârlara (da) muhakkak böyle yapacağız. Şüphe yok ki biz, suçlulara böyle yaparız işte.
37-Saffat Suresi

35.Ayet
Mekke

23
446
إِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ -35
(İnnehüm kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yestekbirun)
37-Saffat Suresi
35.Ayet
Mekke
23
446
Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı. Çünkü onlar «la ilahe illallah» denildiği zaman kafa tutuyorlardı Çünkü onlara: “- Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur.” denildiği zaman, baş kaldırıyorlardı; Çünkü onlara : «Allah´tan başka tanrı yoktur» denildiği zaman büyüklük taslayıp (bunu kabul etmeyi gururlarına yediremediler). Çünkü onlar «Allahdan başka hiçbir Tanrı yok» denildiği vakit büyüklük taslarlardı, Şüphe yok ki onlara Allah´tan başka yoktur tapacak dendi mi ululanmaya kalkışırlardı.
37-Saffat Suresi

36.Ayet
Mekke

23
446
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُو آلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍ -36
(Ve yekulune e inna letariku alihetina li şaırim mecnun)
37-Saffat Suresi
36.Ayet
Mekke
23
446
“Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı. Ve «hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı Ve: “- Hiç bir mecnûn şair için, biz putlarımızı bırakır mıyız?” diyorlardı. Ve derlerdi ki: Deli bir şâir için hiç tanrılarımızı bırakır mıyız ? «Biz mecnun bir şâir için ma´budlarımızdan vaz mı geçecekmişiz?» derler (di). Ve biz derlerdi, deli bir şâir için mâbutlarımızı bırakalım mı?
37-Saffat Suresi

37.Ayet
Mekke

23
446
بَلْ جَاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ -37
(Bel cae bil hakkı ve saddekal murselın)
37-Saffat Suresi
37.Ayet
Mekke
23
446
Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir. Hayır o hakk ile geldi ve bütün Peygamberleri tasdik eyledi Doğrusu O (Peygamber) Kur’an ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti. Hayır, (O, deli değildir). O, hakk ile gelmiş ve peygamberleri tasdîk etmiştir. Hayır, o, hak (ve hakıykat) ı getirmiş, bütün peygamberleri de tasdıyk etmişdir. Hayır, o, gerçeği getirmiştir ve peygamberlerin gerçek olduğunu bildirmiştir.
37-Saffat Suresi

38.Ayet
Mekke

23
446
إِنَّكُمْ لَذَائِقُو الْعَذَابِ الْأَلِيمِ -38
(İnneküm lezaikul azabil elım)
37-Saffat Suresi
38.Ayet
Mekke
23
446
Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız. Elbette siz o elîm azâbı tadacaksınız Elbette siz (ey Mekke halkı, tekzib etmekle) o acıklı azabı tadacaksınız. Ve sizler, elbette elem verici azabı tadacaksınız. Elbette siz o acıklı azâbı tadıcısınız. Hiç şüphe yok ki o elemli azâbı tadacaksınız elbet.
37-Saffat Suresi

39.Ayet
Mekke

23
446
وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -39
(Ve ma tüczevne illa ma küntüm ta´melun)
37-Saffat Suresi
39.Ayet
Mekke
23
446
Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız. Maamafih başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalanacaksınız Ve (dünyada) yapmış olduğunuz şeylerden başkasıyla cezalandırılmıyacaksınız. Ve ancak siz, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız. Yapmakda idiğiniz şeylerden başkasiyle de cezalandırılmayacaksınız. Ve ancak yaptığınız neyse onun karşılığı olarak cezâlanacaksınız.
37-Saffat Suresi

40.Ayet
Mekke

23
446
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -40
(İlla ıbadellahil muhlesıyn)
37-Saffat Suresi
40.Ayet
Mekke
23
446
Ancak Allah’ın halis kulları başka. Müstesnâ ancak Allahın ıhlâs verilmiş kulları Şu kadar ki, Allah’ın ihlâs sahibi kulları müstesnadır. Ancak Allah´ın (imân temeli üzerinde gelişip) iyi niyetli, gösterişten uzak, samimi kulları müstesna.. Allahın ihlâsa (ve samîmiyyete) erdirilmiş kulları müstesna. Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.
37-Saffat Suresi

41.Ayet
Mekke

23
446
أُولَٰئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌ -41
(Ülaike lehüm rizkum ma´lum)
37-Saffat Suresi
41.Ayet
Mekke
23
446
(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. Onlar için bir «ma´lûm rızık» var İşte bunlar için, (özellikleri) belli bir rızık vardır: İşte bunlar için bilinen, belirlenen bir rızık vardır; Onlar böyle. Onlar için (haassaları) ma´lûm bir rızık vardır. Öyle kişilerdir onlar ki onlaradır mâlum rızık.
37-Saffat Suresi

42.Ayet
Mekke

23
446
فَوَاكِهُ ۖ وَهُمْ مُكْرَمُونَ -42
(Fevakih ve hüm mükramun)
37-Saffat Suresi
42.Ayet
Mekke
23
446
(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. Meyveler ve onlar hep ikram olunurlar Türlü meyvalar... Onlar hep ikram olunurlar; (42-43) Meyveler (sunulur) ve kendileri Nîmet Cennet´inde (veya Naîm Cenneti´nde) ağırlanırlar. Türlü meyveler. Onlar (izzet ve) ikram edilmiş kimselerdir, Yemişler ve onlar, büyük derecelere nâil olanlardır.
37-Saffat Suresi

43.Ayet
Mekke

23
446
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ -43
(Fı cennatin neıym)
37-Saffat Suresi
43.Ayet
Mekke
23
446
Onlar Naîm cennetlerindedirler. Naîm Cennetlerinde Naîm Cennetlerinde, (42-43) Meyveler (sunulur) ve kendileri Nîmet Cennet´inde (veya Naîm Cenneti´nde) ağırlanırlar. Naıym cennetlerinde, Ebedî Naîm cennetlerinde.
37-Saffat Suresi

44.Ayet
Mekke

23
446
عَلَىٰ سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ -44
(Ala sürurim mütekabilın)
37-Saffat Suresi
44.Ayet
Mekke
23
446
Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar. Karşılıklı tahtlar üzerinde Karşılıklı tahtlar üzerinde... Kanepeler üstünde karşılıklı otururlar. Birbiriyle karşılıklı tahtlar üzerinde. Karşılıklı tahtlara otururlar.
37-Saffat Suresi

45.Ayet
Mekke

23
446
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِكَأْسٍ مِنْ مَعِينٍ -45
(Yütafü alyhim bi ke´sim mim meıyn)
37-Saffat Suresi
45.Ayet
Mekke
23
446
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. Maînden bir ke´s ile üzerlerine pırlanılır Göze şarabından dolu bir kadehle, (hizmet için) etraflarında dolaşılır. Pınardan dolu kâseler ile etraflarında dolaşılır. Onların her biri (şerâb-ı) maıynden türlü kadehlerle tavaf (ve ziyaret edilir (ler). Kaynakları meydanda, akıp duran şarap ırmaklarından taslar sunulur onlara.
37-Saffat Suresi

46.Ayet
Mekke

23
446
بَيْضَاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِبِينَ -46
(Beydae lezzetil lişşaribın)
37-Saffat Suresi
46.Ayet
Mekke
23
446
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. Bembeyaz, içenlere lezzet Bembeyaz, içenlere lezzetli... Bembeyaz, içenlere lezzet verir. Bembeyaz. İçenlere bir lezzet. Bembeyazdır o şarap, lezzetlidir içenlere.
37-Saffat Suresi

47.Ayet
Mekke

23
446
لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ -47
(La fıha ğavlüv ve la hüm anha yünzefun)
37-Saffat Suresi
47.Ayet
Mekke
23
446
Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar. Onda ne bir gaile vardır, ne de başlarına vurur Onu içmekte bir gaile yok ve onlar, ondan sarhoş da olmazlar. İçinde tiksindirici hiçbir şey yoktur ve onlar bundan sarhoş da olmazlar, kendilerinden de geçmezler. Orada bir humar (baş ağrısı) da yok, onların bundan bîhuş olacakları da yok. Orada ne bir sersemlik var, ne de sarhoş olurlar.
37-Saffat Suresi

48.Ayet
Mekke

23
446
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ -48
(Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn)
37-Saffat Suresi
48.Ayet
Mekke
23
446
Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. Yanlarında iri gözlü nazarlarını hasretmiş nazenînler Yanlarında, bakışlarını kocalarına hasretmiş iri gözlü hanımlar var. Yanlarında bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş iri gözlü (huriler) bulunur. Yanlarında da nazarlarını yalınız zevclerine atfetmiş iri (şahin) gözlü kadınlar vardır, Ve yanlarında, gözlerini kendi eşlerinden ayırmayan iri gözlü hûriler var.
37-Saffat Suresi

49.Ayet
Mekke

23
446
كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَكْنُونٌ -49
(Ke ennehünne beydum meknun)
37-Saffat Suresi
49.Ayet
Mekke
23
446
Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır. Sanki saklı yumurtalar Sanki onlar (tüylerle örtülü kalıb toz toprak değmiyen) berrak yumurtalar gibidirler. Sanki onlar(ın her biri) saklı bir yumurta (gibi pürüzsüz). ki bunlar (kuş tüyleriyle) örtülüb saklanmış yumurtalar gibidir. Sanki kuş tüyleriyle örtülmüş yumurtalar.
37-Saffat Suresi

50.Ayet
Mekke

23
446
فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ -50
(Fe akbele ba´duhüm ala ba´dıy yetesaelun)
37-Saffat Suresi
50.Ayet
Mekke
23
446
Derken birbirlerine yönelip sorarlar. Derken ba´zısı ba´zısına dönmüş soruyorlardır: Derken (cennet ehli olanlar) birbirleriyle konuşurlar. Birbirlerine yönelip sorarlar; (Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar. Bir kısmı, bir kısmına döner de birbirlerine sorarlar.
37-Saffat Suresi

51.Ayet
Mekke

23
446
قَالَ قَائِلٌ مِنْهُمْ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٌ -51
(Kle kailüm minhüm innı kane lı karın)
37-Saffat Suresi
51.Ayet
Mekke
23
446
İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.” İçlerinden bir söyliyen benim der: bir karînim vardı İçlerinden bir sözcü şöyle der: “- Gerçekten benim (dünyada) bir arkadaşım vardı. Onlardan bir sözcü şöyle der: Doğrusu bir yakınım vardı. İçlerinden bir sözcü der ki : «Hakıykat, benim (dünyâda) bir arkadaşım vardı. Birisi söze gelir de der ki: Bir arkadaşım vardı.
37-Saffat Suresi

52.Ayet
Mekke

23
447
يَقُولُ أَإِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّقِينَ -52
(Yekulü e inneke le minel müsaddikıyn)
37-Saffat Suresi
52.Ayet
Mekke
23
447
“Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” derdi. Derdi: sen cidden inananlardan mısın? (Bana) derdi ki, sen cidden (hesab gününe) inananlardan mısın? Bana, «cidden sen de mi inananlardansın, (söylenen şeyleri tasdîk edenlerdensin) ? (Bana:) «Gerçek sen de (tekrar dirilmiye) kat´î inananlardan mısın?» derdi. Sen de mi derdi, gerçek sayanlardansın.
37-Saffat Suresi

53.Ayet
Mekke

23
447
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَدِينُونَ -53
(E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le medınun)
37-Saffat Suresi
53.Ayet
Mekke
23
447
“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?” Öldüğümüz de bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt hakıkaten biz cezalanacak mıyız?» Biz öldüğümüz ve bir toprakla çürümüş bir yığın kemik olduğumuz vakit, gerçekten biz cezalanacakmıyız?” Biz mi ölüp toprak ve kemik yığını haline geldiğimizde (yeniden dirilip) hesap ve ceza göreceğiz ?» diyordu. «Biz öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, hakîkaten biz mi cezalanmış olacağız»? Ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı sorguya çekileceğiz, cezâlanacağız?
37-Saffat Suresi

54.Ayet
Mekke

23
447
قَالَ هَلْ أَنْتُمْ مُطَّلِعُونَ -54
(Kale hel entüm müttaliun)
37-Saffat Suresi
54.Ayet
Mekke
23
447
Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hâli ne oldu?” der. Nasıl der: bir bakıştırır mısınız? (Sonra o sözcü, cennetteki kardeşlerine): “(Şimdi size o arkadaşı göstermek için cehenneme) bir bakar mısınız?”der. (54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem´in ortasında görür. (O sözü söyleyen zât, ihvanına) der ki: «Siz (onun iç yüzüne) vaakıf olucular mısınız?» Der ki: Ne oldu o, bakıp gördünüz mü acaba?
37-Saffat Suresi

55.Ayet
Mekke

23
447
فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاءِ الْجَحِيمِ -55
(Fattalea fe raahü fı sevail cehıym)
37-Saffat Suresi
55.Ayet
Mekke
23
447
Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür. Derken bakmış onu tâ Cehennemin ortasında görmüştür Derken (bizzat kendisi) bakmış, onu tâ cehennemin ortasında görmüştür. (54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem´in ortasında görür. Derken o (bizzat) bakıb bunu o çılgın ateşin ta ortasında gördü. Derken kendisi bakıp görür ki o, cehennemin ta ortasında.
37-Saffat Suresi

56.Ayet
Mekke

23
447
قَالَ تَاللَّهِ إِنْ كِدْتَ لَتُرْدِينِ -56
(Kale tellahi in kidte le türdın)
37-Saffat Suresi
56.Ayet
Mekke
23
447
Ona şöyle der: “Allah’a andolsun, neredeyse beni de helâk edecektin.” Tallahi, der: doğrusu sen az daha beni helâk edecektin (Ona şöyle) der: “-Vallahi, doğrusu sen, az daha beni helâk edecektin. «Allah´a yemin olsun ki, neredeyse beni de mahvedecektin,» der. (Ve ona) dedi ki: «Allaha yemîn ederim, sen az kaldı beni de muhakkak helak edecekdin». Allah´a andolsun ki der, az kalmıştı, beni de helâk edecektin.
37-Saffat Suresi

57.Ayet
Mekke

23
447
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَرِينَ -57
(Ve lev la nı´metü rabbı leküntü minel muhdarın)
37-Saffat Suresi
57.Ayet
Mekke
23
447
“Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.” Rabbımın ni´meti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de (bu cehennemde seninle) tutuklananlardan olacaktım. Eğer Rabbimin (bana şuur ve anlayış veren) nimeti olmasaydı, elbette ben de (azaba) hazır duruma getirilenlerden olurdum. «Eğer Rabbimin ni´meti olmasaydı ben de (seninle beraber cehennemde) haazır bulundurulanlardan olacakdım». Ve Rabbimin nîmeti olmasaydı ben de orada bulunanlardan olurdum.
37-Saffat Suresi

58.Ayet
Mekke

23
447
أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ -58
(E fe ma nahnü bi meyyitın)
37-Saffat Suresi
58.Ayet
Mekke
23
447
(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?” Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz (İşte bak), biz dünyadaki ilk ölümümüzden başka bir daha ölecek değiliz; (58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.) (58-59) «(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?» Biz artık ölmeyecek değil miyiz?
37-Saffat Suresi

59.Ayet
Mekke

23
447
إِلَّا مَوْتَتَنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ -59
(İlla mevtetenel ula ve ma nahnü bi müazzebın)
37-Saffat Suresi
59.Ayet
Mekke
23
447
(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?” ilk ölümümüzden başka. Ve biz muazzeb değiliz Ve biz azaba uğratılacak da değiliz.” (58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.) (58-59) «(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?» İlk ölümümüzden sonra ve biz, azâba da uğramayacağız değil mi?
37-Saffat Suresi

60.Ayet
Mekke

23
447
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ -60
(İnne haza le hüvel fevzül azıym)
37-Saffat Suresi
60.Ayet
Mekke
23
447
Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır. Bu işte hiç şübhesiz o büyük murad, büyük kurtuluş İşte bu, şübhe yok ki en büyük kurtuluştur. Şüphesiz ki bu büyük bir kurtuluştur. Muhakkak ki bu, büyük kurtuluşun ta kendisidir. Şüphe yok ki bu, elbette büyük bir kurtuluş, büyük bir kutluluk.
37-Saffat Suresi

61.Ayet
Mekke

23
447
لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ -61
(Li misli haza felya´melil amilun)
37-Saffat Suresi
61.Ayet
Mekke
23
447
Çalışanlar böylesi için çalışsınlar! Böyle bir murad için çalışsın çalışan erler Böyle ebedî bir saadet için çalışsın çalışanlar... (Dünya´da) çalışanlar bunun gibi bir kurtuluş için çalışsınlar ! Artık çalışanlar da bunun gibi (bir murad için) çalışmalıdır. Artık çalışanlar da böylesine çalışsınlar.
37-Saffat Suresi

62.Ayet
Mekke

23
447
أَذَٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلًا أَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ -62
(E zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç zekkum)
37-Saffat Suresi
62.Ayet
Mekke
23
447
Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Nasıl bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum ağacı mı? Bu (cennet nimetlerine) konmak mı hayırlı, yoksa (kokusu kötü ve tadı acı olan cehennemdeki) Zakkûm ağacı mı? Nasıl, böyle bir nimete konmak mı daha hayırlıdır, yoksa Zakkum ağacı mı ? Böyle (bir ni´mete) konmak mı hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Böyle bir nîmete ve ziyâfete ermek mi hayırlı, yoksa zakkum ağacından yemek mi?
37-Saffat Suresi

63.Ayet
Mekke

23
447
إِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِلظَّالِمِينَ -63
(İnna cealnaha fitnetel liz zalimın)
37-Saffat Suresi
63.Ayet
Mekke
23
447
Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık. Ki biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır Gerçekten biz zakkûm ağacını kâfirler için (ahirette) bir azab yaptık. Şüphesiz ki biz o ağacı zâlimler için bir fitne (bir dert ve kaygı) kıldık. Hakıykat, biz onu zaalimler (kâfirler) için bir fitne (imtihan) yapdık. Şüphe yok ki biz onu, zulmedenleri sınamak için yarattık,
37-Saffat Suresi

64.Ayet
Mekke

23
447
إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ -64
(İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehıym)
37-Saffat Suresi
64.Ayet
Mekke
23
447
O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. O bir ağaçtır ki Cehennemin kökünde çıkar O bir ağaçtır ki, cehennemin dibinden çıkar. O bir ağaçtır ki Cehennem´in tâ dibinden çıkar. Şübhesiz ki o, çılgın ateşin dibinde (bitib) çıkacakdır. Şüphe yok ki o, cehennemin ta dibinden çıkar.
37-Saffat Suresi

65.Ayet
Mekke

23
447
طَلْعُهَا كَأَنَّهُ رُءُوسُ الشَّيَاطِينِ -65
(Tal´uha ke ennehu ruusüş şeyatıyn)
37-Saffat Suresi
65.Ayet
Mekke
23
447
Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır. Tomurcukları Şeytanların başları gibidir Meyvaları, (çirkin) şeytanların başları gibidir. Tomurcukları (veya meyveleri) şeytanların başlarına benzer. Ki tomurcukları şeytanların başları gibidir. Tomurcukları Şeytanların başlarına benzer.
37-Saffat Suresi

66.Ayet
Mekke

23
447
فَإِنَّهُمْ لَآكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ -66
(Fe innehüm le akilune minha fe maliune minhel butün)
37-Saffat Suresi
66.Ayet
Mekke
23
447
Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır. Her halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır Muhakkak o kâfirler bundan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklar. Onlar (Cehennem´dekiler) mutlaka ondan yiyecekler de karınlarını onunla dolduracaklar. İşte hakıykat onlar bundan yiyecekler, bu suretle karınlarını bundan dolduracaklar. Derken onlar, onu yerler de karınları şişer.
37-Saffat Suresi

67.Ayet
Mekke

23
447
ثُمَّ إِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْبًا مِنْ حَمِيمٍ -67
(Sümme inne lehüm aleyha le şevbem min hamum)
37-Saffat Suresi
67.Ayet
Mekke
23
447
Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır. Sonra üzerine onların hamîmden bir haşlamaları vardır Ondan doyduktan sonra, onlar için kaynar bir içki var. Sonra da bunun üzerine onlar için iyice kaynar bir su ile karışık bir içecek var. Sonra üzerine de onlar için çok sıcak bir su ile karışdırılmış (şarab) vardır. Sonra da içimi bu zakkum gibi acı kaynar sular içerler.
37-Saffat Suresi

68.Ayet
Mekke

23
447
ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى الْجَحِيمِ -68
(Şümme inne merciahüm le ilel cehıym)
37-Saffat Suresi
68.Ayet
Mekke
23
447
Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir. Sonra da dönümleri şübhesiz ki Cehennemedir Sonra da dönecekleri yer şübhesiz ki yine cehennemdir. Sonra elbette dönecekleri yer yine Cehennem´dir. Sonra dönüb gidecekleri yer, şübhesiz yine cehennemdir. Sonra da gene cehennemdir dönüp varacakları yer.
37-Saffat Suresi

69.Ayet
Mekke

23
447
إِنَّهُمْ أَلْفَوْا آبَاءَهُمْ ضَالِّينَ -69
(İnnehüm elfev abaehüm dallın)
37-Saffat Suresi
69.Ayet
Mekke
23
447
Çünkü onlar babalarını sapık kimseler olarak buldular. Çünkü onlar babalarını dalâlette buldular Çünkü onlar, babalarını (dünyada) sapıklıkta buldular. Çünkü onlar babalarını sapıklık içinde buldular. Çünkü onlar atalarını sapkın kimseler bulmuşlardı da, Şüphe yok ki onlar, atalarını, sapıtmış bir halde bulmuşlardı da.
37-Saffat Suresi

70.Ayet
Mekke

23
447
فَهُمْ عَلَىٰ آثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ -70
(Fe hüm ala asarihim yühraun)
37-Saffat Suresi
70.Ayet
Mekke
23
447
Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler. Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar Kendileri de onların (sapık) izleri üzerinde koşturuluyorlardı. Onların izleri üzerinde koşturup durdular. Kendileri de onların izleri üzerinde (birbirini itib) koşduruluyorlardı. Onlar da, koşa koşa onların izlerini izlemişlerdi.
37-Saffat Suresi

71.Ayet
Mekke

23
447
وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ الْأَوَّلِينَ -71
(Ve le kad dalhle kablehüm ekserul evvelın)
37-Saffat Suresi
71.Ayet
Mekke
23
447
Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı. Hakıkat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi (Ey Rasûlüm), senin kavminden önce eski ümmetlerin çoğu dalâlette idi. Ve and olsun ki, onlardan önce gelip geçenlerin çoğu da sapıtmıştı. Andolsun ki onlardan evvel geçenlerin çoğu da sapmışdı. Ve andolsun ki onlardan önce gelip geçenlerin de çoğu sapıtmıştı.
37-Saffat Suresi

72.Ayet
Mekke

23
447
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِمْ مُنْذِرِينَ -72
(Ve le kad erselna fıhim münzirın)
37-Saffat Suresi
72.Ayet
Mekke
23
447
Andolsun, biz onlara da uyarıcılar göndermiştik. Celâlim hakkı için içlerinde inzar edici Peygamberler de gönderdik Gerçekten biz onlara, azabla korkutucu peygamberler de gönderdik. And olsun ki, biz onlara uyarıcı peygamberler göndermiştik. Yemîn ederim ki biz içlerinde (kötü hareketlerinin encamından) korkutucu (peygamberler) de göndermişizdir. Ve andolsun ki biz, onların içinden, korkutucular göndermiştik onlara.
37-Saffat Suresi

73.Ayet
Mekke

23
447
فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَرِينَ -73
(Fenzur keyfe kane akıbetül münzerın)
37-Saffat Suresi
73.Ayet
Mekke
23
447
Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu! Sonra da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu? Şimdi bak, o korkutulanların akıbeti (helâk edilişleri) nasıl oldu? Artık sen, o uyarılanların sonunun ne olduğuna bir bak! Bak, o korkutulanların akıbeti nice oldu! Bak da gör, korkutulanların sonucu ne oldu.
37-Saffat Suresi

74.Ayet
Mekke

23
447
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -74
(İlla ıbadellahil muhlesıyn)
37-Saffat Suresi
74.Ayet
Mekke
23
447
Ancak Allah’ın ihlâslı kulları başka. Ancak Allahın ıhlâs ile seçilen kulları başka Ancak Allah’ın, küfürden korunmuş, kulları müstesna; (onlar azabdan kurtulmuşlardır). Ancak iyi niyetli, samimi, gösterişten uzak, kendini hakka veren Allah kulları müstesna.. Allahın ihlâsa erdirilmiş (samirnî) kulları müstesna. Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.
37-Saffat Suresi

75.Ayet
Mekke

23
447
وَلَقَدْ نَادَانَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُجِيبُونَ -75
(Ve le kad nadana nuhun fe le nı´mel müccıbun)
37-Saffat Suresi
75.Ayet
Mekke
23
447
Andolsun, Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz! Celâlim hakkı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakıkat ne güzel mücîbiz Gerçekten Nûh bize dua etmişti de ne güzel icabet etmiştik (duasını kabul edip kavmini suda boğmuş, kendisi ile iman edenleri kurtarmıştık). And olsun ki, Nûh bize seslenip hâlini arzetmişti; Onun seslenişindeki isteğini kabul edenler ne güzeldir! Andolsun ki Nuuh bize niyaz etmişdi de ne güzel icabet (ve kabul) eylemişdik. Ve andolsun ki Nûh, bize nidâ etmişti, biz de ne güzel icâbet etmiştik.
37-Saffat Suresi

76.Ayet
Mekke

23
447
وَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ -76
(Ve necceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym)
37-Saffat Suresi
76.Ayet
Mekke
23
447
Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık Biz, hem onu, hem ehlini (kendisine iman edenleri) o büyük sıkıntıdan kurtardık. Biz, onu da, aile ve dostlarını da o büyük sıkıntı ve üzüntüden kurtardık. Biz hem onu, hem ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık. Ve onu ve âilesini, pek büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
37-Saffat Suresi

77.Ayet
Mekke

23
448
وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاقِينَ -77
(Ve cealna zürriyyetehu hümül bakıyn)
37-Saffat Suresi
77.Ayet
Mekke
23
448
Onun neslini yeryüzünde kalanlar kıldık. Hem zürriyyetini bâkıy kalanlar kıldık Hem (Nûh’un kıyamete kadar) zürriyetini, bakî kalanlar kıldık. Hem onun soyunu (yeryüzünde) baki kalanlar kıldık. Zürriyyetini (yer yüzünde) devamlı kalanların ta kendileri kıldık. Ve soyunu, yeryüzünde kalan bir soy haline getirdik.
37-Saffat Suresi

78.Ayet
Mekke

23
448
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ -78
(Ve terakna aleyhi fil ahırın)
37-Saffat Suresi
78.Ayet
Mekke
23
448
Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. Hem de namına bıraktık sonrakiler içinde Hem de Nûh için, sonradan gelenler içinde iyi bir yâd bıraktık. Sonra gelenler içinde Onun (şerefli ismini) bıraktık. Sonra gelen (peygamberler ve ümmet) ler arasında da ona (iyi bir nâm) bırakdık. Ve sonradan gelenler arasında da ona iyi bir ad, san verdik.
37-Saffat Suresi

79.Ayet
Mekke

23
448
سَلَامٌ عَلَىٰ نُوحٍ فِي الْعَالَمِينَ -79
(Selamün ala nuhın fil alemın)
37-Saffat Suresi
79.Ayet
Mekke
23
448
Âlemler içinde Nûh’a selâm olsun! Selâm Nuha bütün âlemler içinde (Onu şöyle yâd ederler): “- Bütün âlemler içinde Nûh’a selam olsun...” Âlemler (Dünya milletleri) içinde Nuh´a selâm olsun. (Bütün) âlemler içinde (bizden) Nuuha selâm. Esenlik Nûh´a âlemler içinde.
37-Saffat Suresi

80.Ayet
Mekke

23
448
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -80
(İnna kezalike neczil muhsinın)
37-Saffat Suresi
80.Ayet
Mekke
23
448
İşte biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere İşte biz, güzel söz söyleyib güzel iş yapanları böyle mükafatlandırırız. Şüphesiz ki biz, iyiliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. Şübhesiz biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız. Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.
37-Saffat Suresi

81.Ayet
Mekke

23
448
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -81
(İnnehu min ıbadinel mü´minın)
37-Saffat Suresi
81.Ayet
Mekke
23
448
Çünkü o, bizim mü’min kullarımızdandı. Çünkü o bizim mü´min kullarımızdan Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı. Çünkü O, gerçekten bizim mü´min kullarımızdan idi. Hakıykat o, bizim mü´min kullarımızdandı. Şüphe yok ki o, inanan kullarımızdandı.
37-Saffat Suresi

82.Ayet
Mekke

23
448
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ -82
(Sümme ağraknel aharın)
37-Saffat Suresi
82.Ayet
Mekke
23
448
Sonra biz, diğerlerini suda boğduk. Sonra da diğerlerini suya boğduk Sonra da diğerlerini, (kendisine iman etmiyenleri) suda boğduk. Sonra (inkâr içinde kalan) diğerlerini (tufanda) boğduk. Nihayet ötekilerini (suda) boğduk. Sonra da öbürlerini sulara boğduk.
37-Saffat Suresi

83.Ayet
Mekke

23
448
وَإِنَّ مِنْ شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ -83
(Ve inne min şıatihı le ibrahım)
37-Saffat Suresi
83.Ayet
Mekke
23
448
Şüphesiz İbrahim de O’nun taraftarlarından idi. Şübhesiz İbrahim de onun kolundan Şüphesiz İbrahim de, Nûh’un (esasta aynı) dinindendi. Şüphesiz ki Nuh´un açmış olduğu yolda yürüyenlerden biri de İbrahim´di. Şübhesiz İbrâhîm de onun fırkasındandı. Ve şüphe yok ki İbrâhim de onun taraftarlarındandı elbet.
37-Saffat Suresi

84.Ayet
Mekke

23
448
إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ -84
(İz cae rabbehu bi kalbin selım)
37-Saffat Suresi
84.Ayet
Mekke
23
448
Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti. Çünkü rabbına selîm bir kalb ile geldi Çünkü Rabbine halis bir kalb ile gelmişti. Hani O, Rabbına arınmış, esenliğe ermiş bir gönül ile geldi. Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişdi. Hani Rabbine tertemiz bir yürekle gelmişti o.
37-Saffat Suresi

85.Ayet
Mekke

23
448
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ -85
(İz kale li ebıhi ve kavmihı maza ta´büdun)
37-Saffat Suresi
85.Ayet
Mekke
23
448
Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?” Çünkü babasına ve kavmine şöyle dedi: siz nelere tapıyorsunuz? O vakit babasına ve kavmine şöyle demişti: “- Siz nelere tapıyorsunuz? Hani babasına ve kendi milletine, «nelere tapıyorsunuz ?» dedi. O zaman babasına ve kavmine demişdi ki: «Siz nelere tapıyorsunuz»? Hani atasına ve kavmine siz demişti, nelere kulluk ediyorsunuz?
37-Saffat Suresi

86.Ayet
Mekke

23
448
أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ -86
(E ifken aliheten dunellahi türıdun)
37-Saffat Suresi
86.Ayet
Mekke
23
448
“Allah’ı bırakıp da birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?” Yalancılık etmek için mi Allahdan başka ilâhlar istiyorsunuz? Yalancılık etmek için mi Allah’dan başka ilâhlar istiyorsunuz? Allah´ı bırakıp birtakım sahte ilâhları mı arzuluyorsunuz ? «Yalancılık etmek için mi Allâhı bırakıb düzme Tanrılar diliyorsunuz»? Allah´ı bırakıp da tamâmıyla uydurma mâbutlara mı tapmak istiyorsunuz?
37-Saffat Suresi

87.Ayet
Mekke

23
448
فَمَا ظَنُّكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ -87
(Fe ma zannüküm bi rabbil alemın)
37-Saffat Suresi
87.Ayet
Mekke
23
448
“O hâlde, âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?” Siz rabbül´âlemîni ne zannediyorsunuz? Âlemlerin Rabbine olan zannınız nedir?” O takdirde âlemlerin Rabbını ne sanıyorsunuz? «Âlemlerin Rabbine zannınız nedir (böyle)»? Âlemlerin Rabbine karşı zannınız ne?
37-Saffat Suresi

88.Ayet
Mekke

23
448
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ -88
(Fe nezara nazraten fin nücum)
37-Saffat Suresi
88.Ayet
Mekke
23
448
(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi. Derken bir bakım baktı da nücume Derken yıldızlara bir baktı da, (88-89) Sonra yıldızlara manalı bakış baktı ve (putlardan nefret ettiğini imâ ederek) «doğrusu ben hastayım» dedi. Derken yıldızlara bir nazar atfetdi de, Derken yıldızlara bir bakmıştı da,
37-Saffat Suresi

89.Ayet
Mekke

23
448
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ -89
(Fe kale innı sekıym)
37-Saffat Suresi
89.Ayet
Mekke
23
448
(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi. Ben dedi: hastayım (Sirayet korkusu ile etrafındakiler kaçsın diye) “- Ben hastayım” dedi. (88-89) Sonra yıldızlara manalı bakış baktı ve (putlardan nefret ettiğini imâ ederek) «doğrusu ben hastayım» dedi. «Ben hakıykat hastayım» dedi. Ben, demişti, gerçekten de hastayım.
37-Saffat Suresi

90.Ayet
Mekke

23
448
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ -90
(Fe tevellev anhü müdbirın)
37-Saffat Suresi
90.Ayet
Mekke
23
448
Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar. O vakıt arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler O vakit (yanında bulunanlar) arkalarını dönerek başından kaçıverdiler. Bunun üzerine milleti, ona arkalarını dönüp ayrıldılar. O vakit ona arkalarını dönüb uzaklaşdılar. Derken, arkalarını çevirip gitmişlerdi onlar.
37-Saffat Suresi

91.Ayet
Mekke

23
448
فَرَاغَ إِلَىٰ آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ -91
(Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te´külun)
37-Saffat Suresi
91.Ayet
Mekke
23
448
İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?” Derken kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da buyursanız a, dedi, yemez misiniz? Bunun üzerine gizlice onların ilâhlarına (putlarına) varıb dedi ki: “- (Şu yanınızda bulunan yemekleri) yemez misiniz?” Sonra İbrâhim gizlice onların tanrılarına yönelip yaklaştı ve, «yemek yemez misiniz ?» Bunun üzerine o da kurnazca onların düzme Tanrılarına varıb dedi ki: «Hani yemek yemiyorsunuz»?! Derken o da onların mâbutları olan putlara gidip demişti ki: Neye yemek yemiyorsunuz?
37-Saffat Suresi

92.Ayet
Mekke

23
448
مَا لَكُمْ لَا تَنْطِقُونَ -92
(Ma leküm la tentıkun)
37-Saffat Suresi
92.Ayet
Mekke
23
448
“Ne diye konuşmuyorsunuz?” Neyiniz var söylemiyorsunuz Ne oluyor size, konuşmuyorsunuz?” «Neden konuşmuyorsunuz ?» dedi. «Ne oluyor size konuşmuyorsunuz»?! Ne oldu size, niçin konuşmuyorsunuz?
37-Saffat Suresi

93.Ayet
Mekke

23
448
فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ -93
(Ferağa aleyhim darbem bil yemın)
37-Saffat Suresi
93.Ayet
Mekke
23
448
Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi. Diyerek bir takrib ile onlara kuvvetli bir darbe indirdi Derken onlara sağ eliyle (kuvvetle) vurub (onları) parçaladı. Sonra üzerlerine yürüdü ve sağ eliyle vurup kırdı. Nihayet gizlice onları sağ eliyle bir vur (ub kır) dı. Derken sağ eliyle vurup kırmıştı onları.
37-Saffat Suresi

94.Ayet
Mekke

23
448
فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ -94
(Fe akbelu ileyhi yeziffun)
37-Saffat Suresi
94.Ayet
Mekke
23
448
Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi. Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler Bunun üzerine kavmi koşarak kendisine geldi. Az sonra milleti birbirine girerek İbrahim´e doğru geldiler. Derken (kavmi) koşarak onun önüne çıkdı (lar). Derken koşa koşa yanına gelmişlerdi.
37-Saffat Suresi

95.Ayet
Mekke

23
448
قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ -95
(Kale e ta´büdune ma tenhıtun)
37-Saffat Suresi
95.Ayet
Mekke
23
448
İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?” A, dedi siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? (İbrahim, onlara) dedi ki: “- Siz, kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” İbrâhim onlara:«Yontup şekillendirdiğiniz şeylere mi tapıyorsunuz ? (İbrâhîm) dedi ki: «Kendi (elinizle) yontmakda olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz»? O demişti ki: Elinizde yontup yaptığınız şeylere mi kulluk ediyorsunuz?
37-Saffat Suresi

96.Ayet
Mekke

23
448
وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ -96
(Vallahü halekkkaküm ve ma ta´melun)
37-Saffat Suresi
96.Ayet
Mekke
23
448
“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.” Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı Halbuki sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.” Sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır,» dedi. «Halbuki siz de, (elinizle) yapageldiğiniz şeyleri de Allah yaratmışdır». Halbuki sizi de Allah yaratmıştır, o yontup yaptığınız şeyleri de.
37-Saffat Suresi

97.Ayet
Mekke

23
448
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ -97
(Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehıym)
37-Saffat Suresi
97.Ayet
Mekke
23
448
Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi. Haydin dediler, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın (Onlar şöyle) dediler: “- İbrahim için (duvarla çevrili) bir bina yapın da, onu ateşe atın.” Onlar, «bunun için bir bina yapın da (içine odun yakın ve) kendisini o Cehennem gibi ateşe atın» dediler. Dediler: «Onun için bir bina yapın da alevli ateşe atın onu». Onun için bir yapı yapın da demişlerdi, atın onu ateşe.
37-Saffat Suresi

98.Ayet
Mekke

23
448
فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ -98
(Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın)
37-Saffat Suresi
98.Ayet
Mekke
23
448
Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık. Böyle ona bir tuzak kurmak istediler, biz de tuttuk kendilerini daha alçak düşürdük Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Biz de tuttuk onları çok alçak duruma düşürdük. Böylece Ona bir tuzak kurmayı plânladılar. Biz de onları alaşağı edip daha da alçalttık. Bunun üzerine ona bir tuzak kurmak arzu etdiler. Biz ise (Bil´akis) kendilerini (zeliller ve) sefiller etdik. Ona bir düzen yapmak istemişlerdi de biz onları alçaltmıştık.
37-Saffat Suresi

99.Ayet
Mekke

23
448
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهْدِينِ -99
(Ve kale innı zahibün ila rabbı seyehdın)
37-Saffat Suresi
99.Ayet
Mekke
23
448
İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.” Bir de dedi ki: ben rabbıma gidiyorum, o bana yolunu gösterir Bir de (İbrahîm) şöyle dedi: “- Ben Rabbime, (bana emrettiği yere) gidiyorum, O bana yolunu gösterir.” Ve İbrâhim, şüphesiz ben Rabbıma gidiyorum, O bana doğru yolu gösterir, dedi. (İbrâhîm): «Ben, dedi, doğrusu Rabbime gidiciyim. O, bana yol gösterir». Ve ben demişti, Rabbimin tapısına gidiyorum, o, doğru yolu gösterir bana.
37-Saffat Suresi

100.Ayet
Mekke

23
448
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ -100
(Rabbi heb lı mines salihıyn)
37-Saffat Suresi
100.Ayet
Mekke
23
448
“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.” Rabbım! bana salihînden ihsan buyur Ey Rabbim! Bana salihlerden bir çocuk ihsan buyur, (diye dua etti). Ey Rabbim! Bana iyi-yararlı kişilerden olacak (bir evlâd) bağışla, diye duâ etti. «Ey Rabbim, bana saalihlerden (bir oğul) ihsânet» (diye düâ etdi). Rabbim, bana temiz kişilerden olmak şartıyla bir oğul ihsân et.
37-Saffat Suresi

101.Ayet
Mekke

23
448
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ -101
(Fe beşşernahü bi ğulamin halım)
37-Saffat Suresi
101.Ayet
Mekke
23
448
Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Biz de O´nu çok sabırlı, zarif ve yumuşak huylu bir oğul ile müjdeledik. Biz de ona çok uysal bir oğul müjdesini verdik. Derken biz de ona tedbîrle hareket eden ve aceleci olmayan bir oğul vereceğimizi müjdelemiştik.
37-Saffat Suresi

102.Ayet
Mekke

23
448
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَىٰ فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرَىٰ ۚ قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ ۖ سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ -102
(Felemma beleğa meahüs sa´ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif´al ma tü´meru setecidünı in şaellahü mines sabirın)
37-Saffat Suresi
102.Ayet
Mekke
23
448
Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Vakta ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni inşaallah sabirînden bulacaksın Vakta ki, yanında koşmak çağına erdi, (ona şöyle) dedi: “- Yavrum! Ben rüyamda görüyorum ki, seni boğazlıyorum. Artık bak, ne düşünürsün?” (Çocuk ona şöyle) dedi: “- Babacağım! Sana, ne emrediliyorsa yap; İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.” Çocuk Onun yanında yürüyüp konuşabilme cağına gelince, İbrâhim ona şöyle dedi: Oğulcağızım ! Doğrusu ben rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, bu hususta görüşün ne ? O da : Babacığım ! Sen emredildiğini yap. Beni —İnşaallah— sabredenlerden bulacaksın, dedi. Artık o (oğul İbrâhîmin) yanında koşmak çağına erince (babası) «Oğulcağızım, dedi, ben seni rü´yamda boğazlıyorum görüyorum. Bak artık ne düşünürsün». (Oğlu) dedi: «Babacığım, sana edilen emir ne ise yap. İnşâallah beni sabredenlerden bulacaksın». İbrâhim´le berâber koşup gezecek çağa gelince İbrâhim, oğulcağızım demişti, ben, rüyamda, seni kesiyorum gördüm, bir bak, düşün, sen ne dersin buna? O da babacığım demişti, ne emredildiyse sana, onu yap, Allah dilerse beni sabredenlerden bulursun.
37-Saffat Suresi

103.Ayet
Mekke

23
449
فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ -103
(Felemma eslema ve tellehu lil cebın)
37-Saffat Suresi
103.Ayet
Mekke
23
449
(103-104) Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” Vaktâ ki bu suretle ikisi de teslim oldular ve onu tuttu şakağına yıktı Vakta ki, bu suretle ikisi de, (baba-oğul Allah’ın emrine) teslim oldular. İbrahim, çocuğu yanı üzerine yıktı. Bunun üzerine her ikisi de (hakkın buyruğuna) teslimiyet gösterdiler ve O, oğlunu alnı üzeri yere yatırdı. Vaktâkî bu suretle ikisi de (Allahın emrine) râm oldular, (İbrâhîm) onu alnı üzere yıkdı. İkisi de teslîm olunca onun alnını yere koymuştu.
37-Saffat Suresi

104.Ayet
Mekke

23
449
وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ -104
(Ve nadeynahü ey ya ibrahım)
37-Saffat Suresi
104.Ayet
Mekke
23
449
(103-104) Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim! Biz de ona şöyle nida ettik: “- Ey İbrahîm! (104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. (104-105) Biz ona: «Yâ Ibrâhîm, rü´yâna sadâkat gösterdin. Şübhesiz ki biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız» diye nida etdik. Ve biz, ona ey İbrâhim diye nidâ etmiştik.
37-Saffat Suresi

105.Ayet
Mekke

23
449
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا ۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -105
(Kad saddakter rü´ya inna kezalike neczil muhsinın)
37-Saffat Suresi
105.Ayet
Mekke
23
449
“Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.” Ru´yayı gerçek tasdık eyledin, biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere Gerçekten rüyana sadakat gösterdin. Şüphe yok ki biz, güzel amel işliyenleri işte böyle mükafatlandırırız.” (104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. (104-105) Biz ona: «Yâ Ibrâhîm, rü´yâna sadâkat gösterdin. Şübhesiz ki biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız» diye nida etdik. Rüyanı gerçekleştirdik. Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.
37-Saffat Suresi

106.Ayet
Mekke

23
449
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْبَلَاءُ الْمُبِينُ -106
(İnne haza le hüvel belaül mübın)
37-Saffat Suresi
106.Ayet
Mekke
23
449
“Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.” Şübhesiz ki bu açık bir ibtilâ, kat´î bir imtihan Muhakkak ki bu, açık bir imtihandı. Şüphesiz bu, açık bir imtihan idi. Hakıykat, bu, apaçık ve kat´î bir imtihandı. Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir sınamaydı.
37-Saffat Suresi

107.Ayet
Mekke

23
449
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ -107
(Ve fedeynahü bi zibhın azıym)
37-Saffat Suresi
107.Ayet
Mekke
23
449
Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. Dedik ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik (Oğlunu kesmeğe karşılık) ona büyük bir kurbanlık, (semiz koç) fidye verdik. Ve onun yerine fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. Ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. Ve onun yerine, kesilmek üzere büyük bir koç ihsân ettik.
37-Saffat Suresi

108.Ayet
Mekke

23
449
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ -108
(Ve terakna aleyhi fil ahırın)
37-Saffat Suresi
108.Ayet
Mekke
23
449
Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. Namını da bıraktık sonrakiler içinde Yine ona, sonradan gelenler içinde iyi bir yâd bıraktık. Sonrakiler arasında onu (onun şerefli ismini) bıraktık. Sonra gelen (peygamberler ve ümmet) ler arasında ona (iyi bir nam) bırakdık. Ve sonradan gelenler arasında da ona iyi bir ad, san verdik.
37-Saffat Suresi

109.Ayet
Mekke

23
449
سَلَامٌ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ -109
(Selamün ala ibrahım)
37-Saffat Suresi
109.Ayet
Mekke
23
449
İbrahim’e selâm olsun. Selâm İbrahime Bizden saadet ve selâmet olsun İbrahim’e... Selâm İbrahim´e olsun ! (Bizden) selam İbrâhîme. Esenlik İbrâhim´e.
37-Saffat Suresi

110.Ayet
Mekke

23
449
كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -110
(Kezalike neczil muhsinın)
37-Saffat Suresi
110.Ayet
Mekke
23
449
İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere Güzel amel işliyenleri, işte böyle mükafatlandırırız. Biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. Biz iyi hareket edenleri işte böyle mükâfatlandırırız. Biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.
37-Saffat Suresi

111.Ayet
Mekke

23
449
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -111
(İnnehu min ıbadinel mü´minın)
37-Saffat Suresi
111.Ayet
Mekke
23
449
Çünkü o mü’min kullarımızdandı. Çünkü o bizim mü´min kullarımızdan Çünkü o, mümin kullarımızdandı. Şüphesiz o, bizim mü´min kullarımızdandır. Hakıykat o, mü´min kullarımızdandı. Şüphe yok ki o, inanan kullarımızdandı.
37-Saffat Suresi

112.Ayet
Mekke

23
449
وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ -112
(Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihıyn)
37-Saffat Suresi
112.Ayet
Mekke
23
449
Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik. Bir de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik Bir de ona salihlerden bir peygamber olmak üzere İshâk’ı müjdeledik. Ve biz ona İshâk´ı da iyi-yararlı kişilerden sayılan bir peygamber olarak müjdeledik. Ona saalihlerden bir peygamber olmak üzere de İshakı müjdeledik. Ve ona, temiz kişilerden ve peygamber olacak İshak´ı müjdelemiştik.
37-Saffat Suresi

113.Ayet
Mekke

23
449
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَىٰ إِسْحَاقَ ۚ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِنَفْسِهِ مُبِينٌ -113
(Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı mübın)
37-Saffat Suresi
113.Ayet
Mekke
23
449
Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de. Hem ona hem İshaka bereketler verdik. İkisinin zürriyyetinden de hem muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden Hem İbrahîm’e, hem İshâk’a bereketler verdik. Her ikisinin soyundan mümin olan da var, nefsine açık zulmeden de var. Onu da, İshâk´ı da mübarek kıldık (üzerlerine feyiz, bereket ve rahmet indirdik). İkisinin soyundan iyiler de vardır; kendine açıkça zulmeden de vardır. Hem ona, hem Ishaka (feyz-ü) bereketler verdik. Her ikisinin neslinden iyi hareket edeni de vardır, nefsine apaçık zulm edeni de. Onu da kutladık, İshak´ı da ve ikisinin de soyundan iyilik eden de var, apaçık nefsine zulmeden de.
37-Saffat Suresi

114.Ayet
Mekke

23
449
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -114
(Ve le kad menenna ala musa ve haun)
37-Saffat Suresi
114.Ayet
Mekke
23
449
Andolsun, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk. Celâlim hakkı için Musâ ile Harûnu da minnetdâr eyledik Gerçekten biz, Mûsa ile Harûn’u da (peygamberlikle) nimetlendirdik. And olsun ki, biz, Musâ İle Harun´a (peygamberliğin) bereketli nîmetini verdik. Andolsun biz Muusâya da, Hâruuna da nimetler verdik. Ve andolsun ki biz, Mûsâ´ya ve Hârûn´a nîmetler verdik.
37-Saffat Suresi

115.Ayet
Mekke

23
449
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ -115
(Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil azıym)
37-Saffat Suresi
115.Ayet
Mekke
23
449
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. Hem kendilerini ve kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık Hem kendilerini, hem (kendilerine iman eden) kavimlerini o büyük felâketten, (suda boğulmaktan) kurtardık. İkisini de, milletlerini de büyük bir sıkıntı ve üzüntüden kurtardık. Hem onlar, hem kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. İkisini ve kavimlerini, büyük bir sıkıntıdan kurtardık.
37-Saffat Suresi

116.Ayet
Mekke

23
449
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ -116
(Ve nasarnahüm fe kanu hümül ğalibın)
37-Saffat Suresi
116.Ayet
Mekke
23
449
Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular. Hem yardım ettik onlara da galibler onlar oldular Onlara yardım ettik de, galib gelenler onlar oldular. Kendilerine yardım ettik ve onlar da bu sayede üstünlük sağladılar. Kendilerine yardım etdik de galebeyi kazananlar onlar oldular. Ve yardım ettik onlara da üst geldiler.
37-Saffat Suresi

117.Ayet
Mekke

23
449
وَآتَيْنَاهُمَا الْكِتَابَ الْمُسْتَبِينَ -117
(Ve ateynahümel kitabel müstebın)
37-Saffat Suresi
117.Ayet
Mekke
23
449
Biz onlara (hükümlerimizi) açıklayan Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Hem kendilerine o belli kitabı verdik İkisine de (helal ve haramı) açıklayan Tevrat kitabını verdik. İkisine (hükümleri rahatlıkla anlaşılır) çok açık kitap verdik. Onlara (her hakıykatı) apaçık gösteren o kitabı verdik. Ve ikisine de her şeyi apaçık gösteren kitabı verdik.
37-Saffat Suresi

118.Ayet
Mekke

23
449
وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ -118
(Ve hedeynahümes sıratal müstekıym)
37-Saffat Suresi
118.Ayet
Mekke
23
449
Onları doğru yola ilettik. Ve kendilerini doğru yola çıkardık Kendilerine doğru yolu gösterdik. İkisini de dosdoğru yola ilettik. Onlara doğru yolu gösterdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik.
37-Saffat Suresi

119.Ayet
Mekke

23
449
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْآخِرِينَ -119
(Ve terakna aleyhima fil ahırın)
37-Saffat Suresi
119.Ayet
Mekke
23
449
Sonradan gelenler arasında onlara güzel birer ad bıraktık. Sonrakiler içinde de namlarına şunu bıraktık Sonradan gelenler içinde onlara güzel bir yâd bıraktık. Sonrakiler arasında ikisini (ikisinin şerefli ismini) bıraktık. Sonra gelen (peygamberler ve ümmet) ler arasında da onlara (iyi bir nâm) bırakdık. Ve ikisine de, sonradan gelenler arasında iyi bir ad, san verdik.
37-Saffat Suresi

120.Ayet
Mekke

23
449
سَلَامٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -120
(Selamün ala musa ve harun)
37-Saffat Suresi
120.Ayet
Mekke
23
449
Mûsâ’ya ve Hârûn’a selâm olsun. Selâm Musâ ile Haruna Bizden Mûsa’ya ve Harûn’a saadet ve selâmet olsun... Selâm Musâ ile Harun´a olsun. Musâya da, Hârûna da (bizden) selâm. Esenlik Mûsâ´ya ve Hârûn´a.
37-Saffat Suresi

121.Ayet
Mekke

23
449
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -121
(İnna kezalik enczil muhsinın)
37-Saffat Suresi
121.Ayet
Mekke
23
449
Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne Gerçekten biz, güzel amel işliyenleri böyle mükâfatlandırırız. Şüphesiz biz, iyiliği, yararlı işleri, güzelliği huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. Şübhesiz ki biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız. Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri;
37-Saffat Suresi

122.Ayet
Mekke

23
449
إِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -122
(İnnehüma min ıbadinel mü´minın)
37-Saffat Suresi
122.Ayet
Mekke
23
449
Çünkü onlar mü’min kullarımızdan idiler. Çünkü ikisi de bizim mü´min kullarımızdan Çünkü ikisi de mümin kullarımızdandı. İkisi de elbette bizim mü´min kullarımızdandır. Hakıykat onlar mü´min kullarımızdandı. Şüphe yok ki ikisi de inanan kullarımızdandı.
37-Saffat Suresi

123.Ayet
Mekke

23
449
وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ -123
(Ve inne ilyase le minel murselın)
37-Saffat Suresi
123.Ayet
Mekke
23
449
Şüphesiz İlyas da peygamberlerden idi. Şübhesiz İlyas da mürselînden Doğrusu İlyas da, gönderilen peygamberlerdendi. Şüphesiz İlyâs da gönderilen peygamberlerdendir; İlyas da, şübhe yok ki, gönderilmiş peygamberlerdendi. Ve şüphe yok ki İlyas, elbette peygamberlerdendi.
37-Saffat Suresi

124.Ayet
Mekke

23
449
إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَلَا تَتَّقُونَ -124
(İz kale li kavmihı ela tettekun)
37-Saffat Suresi
124.Ayet
Mekke
23
449
Hani kavmine şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” Zira kavmine demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız? O vakit kavmine şöyle demişti: “- Siz Allah’dan korkmaz mısınız? Hani o, kendi kavmine, «siz (Allah´tan) korkup (putlara tapmaktan, kötülük işlemekten) sakınmaz mısınız ? O vakit kavmine (şöyle) demişdi: «Siz (Allahdan) korkmaz mısınız»? Hani kavmine demişti ki: Çekinmez misiniz siz?
37-Saffat Suresi

125.Ayet
Mekke

23
449
أَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ أَحْسَنَ الْخَالِقِينَ -125
(E ted´une ba´lev ve tezerune ahsenel halikıyn)
37-Saffat Suresi
125.Ayet
Mekke
23
449
(125-126) “Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz?” Bir ba´le mi yalvarıyorsunuz bırakıb da o ahsenülhâlikîni O en güzel yaradanı bırakıb da Ba’l isimli puta mı tapıyorsunuz? (125-126) Siz, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah´ı, yaratanların o en güzelini bırakıp da Ba´l´e mi tapıp yalvarıyorsunuz?» demişti. (125-126) «O en güzel Yaradanı, sizin de, evvelki atalarınızın da Rabbi olan Allâhı bırakıb da «Ba´l» e mi tapıyorsunuz»? Ba´l´i mi çağırırsınız da yaratıcıların en güzelini bırakırsınız.
37-Saffat Suresi

126.Ayet
Mekke

23
449
اللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -126
(Allahe rabbeküm ve rabbe abaikümül evvelın)
37-Saffat Suresi
126.Ayet
Mekke
23
449
(125-126) “Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz?” O rabbınız ve evvelki atalarınızın da rabbı olan Allahı? Allah sizin de Rabbinizdir, evvelki atalarınızın da Rabbidir. (125-126) Siz, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah´ı, yaratanların o en güzelini bırakıp da Ba´l´e mi tapıp yalvarıyorsunuz?» demişti. (125-126) «O en güzel Yaradanı, sizin de, evvelki atalarınızın da Rabbi olan Allâhı bırakıb da «Ba´l» e mi tapıyorsunuz»? O Allah´tır ki Rabbinizdir sizin ve Rabbidir gelip geçmiş atalarınızın.
37-Saffat Suresi

127.Ayet
Mekke

23
450
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ -127
(Fe kezzebuhü fe innehüm le muhdarun)
37-Saffat Suresi
127.Ayet
Mekke
23
450
Onu yalanladılar. Bu sebeple onlar (cehenneme) götürüleceklerdir. O vakıt onu tekzib ettiler, şübhesiz ki onlar da ıhzâr edildiler Fakat onlar İlyas’ı tekzib ettiler. Muhakkak onlar hazırlanıb (cehenneme) götürüleceklerdir. Onu yalanladılar. Çünkü o inkarcılar da şüphesiz (Cehennem´e atılmak üzere) hazır duruma getirileceklerdir. Fakat bunlar onu tekzîb etdiler. Şübhesiz bunlar da elbette (cehenneme) ihzaaren getirilenlerdir. Derken yalanladılar onu; şüphe yok ki tapımıza getirilecektir onlar.
37-Saffat Suresi

128.Ayet
Mekke

23
450
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -128
(İlla ıbadellahil muhlesıyn)
37-Saffat Suresi
128.Ayet
Mekke
23
450
Ancak Allah’ın ihlâslı kulları başka. Müstesnâ Allahın ıhlâslı kulları Ancak Allah’ın ihlâs sahibi (mümin) kulları müstesnadır. Ancak Allah´ın iyi niyetli samimi, gösterişten uzak (inanan) kulları müstesna.. Allahın ihlâsa erdirilmiş kulları (bunlardan) müstesna. Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.
37-Saffat Suresi

129.Ayet
Mekke

23
450
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ -129
(Ve terakna aleyhi fil ahırın)
37-Saffat Suresi
129.Ayet
Mekke
23
450
Sonradan gelenler içerisinde ona güzel bir ad bıraktık. Ona da sonrakilerde şunu bıraktık Biz ona, sonradan gelenler içinde güzel bir yâd bıraktık. Biz sonrakiler arasında İlyâs´ı (onun şerefli ismini) bıraktık. Biz ona sonra gelen (peygamberler ve ümmet) ler içinde (iyi bir nâm) bırakdık. Ve sonradan gelenler arasında ona iyi bir ad, san verdik.
37-Saffat Suresi

130.Ayet
Mekke

23
450
سَلَامٌ عَلَىٰ إِلْ يَاسِينَ -130
(Selamün ala ilyasın)
37-Saffat Suresi
130.Ayet
Mekke
23
450
İlyas’a selâm olsun. Selâm, ilyasîne Bizden saadet ve selamet olsun İlyas’a... Selâm Âl-i Yâsîn´e (Yâsîn ailesine, hem İlyâs´a, hem inanan kavmine) olsun ! (Bizden) selâm İlyâsa. Esenlik İlyas´a ve ona uyanlara.
37-Saffat Suresi

131.Ayet
Mekke

23
450
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -131
(İnna kezalike neczil muhsinın)
37-Saffat Suresi
131.Ayet
Mekke
23
450
Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne Gerçekten biz, güzel amel işliyenleri böyle mükafatlandırırız. Şüphesiz biz iyiliği, güzelliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. Şübhe yok ki biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız. Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.
37-Saffat Suresi

132.Ayet
Mekke

23
450
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -132
(İnnehu min ıbadinel mü´minın)
37-Saffat Suresi
132.Ayet
Mekke
23
450
Çünkü o bizim mü’min kullarımızdandı. Çünkü o bizim mü´min kullarımızdan Doğrusu o, mümin kullarımızdandı. Doğrusu o, bizim mü´min kullarımızdandır. Hakıykat o, mü´min kullarımdandı. Şüphe yok ki o, inanan kullarımızdandı.
37-Saffat Suresi

133.Ayet
Mekke

23
450
وَإِنَّ لُوطًا لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ -133
(Ve inne lutal le minel mürselın)
37-Saffat Suresi
133.Ayet
Mekke
23
450
Şüphesiz Lût da peygamberlerdendi. Şübhesiz Lût da mürselînden Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendi. Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir. Lût da gerçek ve şübhesiz gönderilmiş peygamberlerdendi. Ve şüphe yok ki Lût da elbette peygamberlerdendi.
37-Saffat Suresi

134.Ayet
Mekke

23
450
إِذْ نَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ -134
(İz necceynahü ve ehlehu ecmeıyn)
37-Saffat Suresi
134.Ayet
Mekke
23
450
(134-135) Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık. Zira kurtardık onu ve bütün ehlini Hani hem onu, hem de ehlini toptan kurtarmıştık. Hani biz onu da, ailesini de tamamen kurtardık. Hani biz hem onu, hem ehlini topdan kurtarmışdık. Hani onu ve bütün âilesini kurtarmıştık.
37-Saffat Suresi

135.Ayet
Mekke

23
450
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ -135
(İlla acuzen fil ğabirın)
37-Saffat Suresi
135.Ayet
Mekke
23
450
(134-135) Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık. kalan bir karıdan başka batanlar içinde Ancak (imansız zevcesi) bir koca karı azab içinde kalanlar arasında oldu. Ancak geride kalanlardan bir yaşlı kadın müstesna.. (Azâbda) kalanlar içinde bırakılan bir koca karı müstesna idi. Ancak bir kocakarı, kalanlar arasındaydı.
37-Saffat Suresi

136.Ayet
Mekke

23
450
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ -136
(Sümme demmernel aharın)
37-Saffat Suresi
136.Ayet
Mekke
23
450
Sonra da diğerlerini yok ettik. Sonra diğerlerini tedmir eyledik Sonra diğerlerini helâk eyledik. Sonra da geride kalan (ahlâksız inkarcıları) kökünden yıkıp yerle bir ettik. Sonra biz diğerlerini kökünden helak etdik. Sonra öbürlerinin kökünü kazıdık.
37-Saffat Suresi

137.Ayet
Mekke

23
450
وَإِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِمْ مُصْبِحِينَ -137
(Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn)
37-Saffat Suresi
137.Ayet
Mekke
23
450
(137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? Ve siz elbette onlara uğrar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin (137-138) Elbette siz, sabah ve akşam onlara (harabeye dönmüş yurdlarına ticaret maksadıyla gelib geçerken) uğrarsınız. Artık düşünüb ibret almaz mısınız? (137-138) Ve siz (ey yaşayanlar!) sabah akşam onların kalıntılarına uğrar geçersiniz. Artık aklınızı kullanmaz mısınız? (137-138) Elbet siz de sabah ve akşam onlar (ın yurdların) a uğruyorsunuz. Haalâ akıllanmayacak mısınız?. Ve şüphe yok ki siz de onların yurtlarına uğramadasınız sabahları.
37-Saffat Suresi

138.Ayet
Mekke

23
450
وَبِاللَّيْلِ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ -138
(Ve bil leyl e fe la ta´kılun)
37-Saffat Suresi
138.Ayet
Mekke
23
450
(137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz (137-138) Elbette siz, sabah ve akşam onlara (harabeye dönmüş yurdlarına ticaret maksadıyla gelib geçerken) uğrarsınız. Artık düşünüb ibret almaz mısınız? (137-138) Ve siz (ey yaşayanlar!) sabah akşam onların kalıntılarına uğrar geçersiniz. Artık aklınızı kullanmaz mısınız? (137-138) Elbet siz de sabah ve akşam onlar (ın yurdların) a uğruyorsunuz. Haalâ akıllanmayacak mısınız?. Ve akşamları; hâlâ mı akıl etmezsiniz?
37-Saffat Suresi

139.Ayet
Mekke

23
450
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ -139
(Ve inne yunüse le minel murselın)
37-Saffat Suresi
139.Ayet
Mekke
23
450
Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi. Şübhesiz Yunüs de o mürselînden Şüphesiz Yûnus da gönderilen peygamberlerdendi. Şüphesiz Yûnus da gönderilen peygamberlerdendir. Yunus da hiç şübhesiz gönderilen peygamberlerdendi. Ve şüphe yok ki Yunus da peygamberlerdendi elbet.
37-Saffat Suresi

140.Ayet
Mekke

23
450
إِذْ أَبَقَ إِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ -140
(İz ebeka ilel fülkil meşhun)
37-Saffat Suresi
140.Ayet
Mekke
23
450
Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti. Hani bir vakıt dolu gemiye kaçmıştı, Hani o, (kavmine vaad ettiği azab gelmeyince aralarında çıkıb) yüklü gemiye kaçmıştı. Hani bir vakit dolu bir gemiye kaçmıştı da, Hani o, dolu bir gemiye kaçmışdı. Hani, yolcularla dolu bir gemiye kaçmıştı da.
37-Saffat Suresi

141.Ayet
Mekke

23
450
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَضِينَ -141
(Fe saheme fe kane minel müdhadıyn)
37-Saffat Suresi
141.Ayet
Mekke
23
450
Gemidekilerle kur’a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu. kur´a çekmişti de kaydırılanlardan olmuştu (Gemiye binince gemi durdu. O zaman, gemicilerin inancına göre geminin durması, aralarında kaçak bir kölenin bulunmasından ileri gelirdi. İşte kaçağı bulmak için aralarında) Kur’a çekti de mağlublardan oldu. (Bunun üzerine kendini denize attı). (Gemiciler) kur´a çekmişti, kur´a Ona düşmüştü, yenilgiye uğrayanlardan olmuştu (bu yüzden denize atılmıştı). Derken kur´a çekmiş (ler) di de mağlûblardan olmuşdu. Derken kura çekmişlerdi de kur´a ona düşmüştü.
37-Saffat Suresi

142.Ayet
Mekke

23
450
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ -142
(Feltekamehül hutü ve hüve mülım)
37-Saffat Suresi
142.Ayet
Mekke
23
450
Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu. Derken kendisi balık yuttu melâmette idi (Kavminden kaçmış olduğundan ötürü) nefsini kınamış bir halde iken, hemen balık onu yuttu. Yûnus kendi kendini kınarken büyük bir balık onu yutuvermişti. O, kınanmış bir halde iken kendisini hemen balık yutmuşdu. Kınanmış bir haldeydi ki onu balık yutuvermişti.
37-Saffat Suresi

143.Ayet
Mekke

23
450
فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّحِينَ -143
(Fe lev la ennehu kane minel müsebbihıyn)
37-Saffat Suresi
143.Ayet
Mekke
23
450
(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı. Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı. (143-144) Eğer O,Tanrı´yı çokça tesbîh edenlerden olmasaydı, (insanların) dirilip kalkacağı güne kadar balığın karnında kalırdı. Eğer çok tesbîh edenlerden olmasaydı, Eğer Rabbini tenzîh edenlerden olmasaydı.
37-Saffat Suresi

144.Ayet
Mekke

19
450
لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ -144
(Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb´asun)
37-Saffat Suresi
144.Ayet
Mekke
19
450
(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı. Her halde ba´solunacakları güne kadar onun karnında kalırdı Muhakkak (kabirlerden) dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. (143-144) Eğer O,Tanrı´yı çokça tesbîh edenlerden olmasaydı, (insanların) dirilip kalkacağı güne kadar balığın karnında kalırdı. Her halde (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalıb gitmişdi. Halkın tekrar dirileceği güne dek balığın karnında kalırdı.
37-Saffat Suresi

145.Ayet
Mekke

23
450
فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ سَقِيمٌ -145
(Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekıym)
37-Saffat Suresi
145.Ayet
Mekke
23
450
Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık. Hemen biz onu alana attık hasta idi Hemen onu sahile attık, hasta idi. Onu çıplak bir sahile attık, hasta idi. İşte biz onu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıb) bırakdık. Derken onu ıssız bir yere çıkardık ve o, hastaydı da.
37-Saffat Suresi

146.Ayet
Mekke

23
450
وَأَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ -146
(Ve embenta aleyhi şeceratem miy yaktıyn)
37-Saffat Suresi
146.Ayet
Mekke
23
450
Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik. Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik Üzerine (gölge vermek için) kabak cinsinden bir ağaç bitirdik. Üzerine (gölge yapsın diye) sık ve geniş yapraklı (kabak ya da sarmaşıkgillerden) bir bitki bitirdik. Üzerine sakı olmayan cinsden (gölgelik) bir nebat bitirdik. Ve ona gölge versin diye bir kabak fidanı bitirdik.
37-Saffat Suresi

147.Ayet
Mekke

23
450
وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ -147
(Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün)
37-Saffat Suresi
147.Ayet
Mekke
23
450
Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik. Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı Biz onu yüzbine, hatta daha ziyadesine peygamber göndermiştik. Ve onu yüzbin veya daha fazla bir topluluğa peygamber olarak gönderdik. Onu yüz bine peygamber gönderdik. Hattâ artıyorlardı da. Ve onu yüz bin kişiye, yahut daha da artmakta olan bir topluluğa peygamber olarak gönderdik.
37-Saffat Suresi

148.Ayet
Mekke

23
450
فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ -148
(Fe amenu fe metta´nahüm ila hıyn)
37-Saffat Suresi
148.Ayet
Mekke
23
450
Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik Nihayet (Yunus peygamberin gaybubetinde azab gören kavmi) ona iman ettiler de onları ömürlerinin sonuna kadar geçindirdik. Onlar da artık Ona imân ettiler. Bu sebeple biz de onları bir süreye kadar yararlandırıp geçindirdik. Nihayet ona îman etdiler de kendilerini bir zamana kadar geçindirdik. Derken inandılar da onları muayyen bir zamana dek yaşattık, geçindirdik.
37-Saffat Suresi

149.Ayet
Mekke

23
450
فَاسْتَفْتِهِمْ أَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَ -149
(Festeftihim e li rabbikel benatü ve lehümül benun)
37-Saffat Suresi
149.Ayet
Mekke
23
450
Ey Muhammed! Onlara sor: Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı? Şimdi sor o seninkilere: rabbına kızlar, onlara oğullar öyle mi? (Ey Rasûlüm), şimdi Mekke halkına sor: “- Kızlar Rabbinin de, oğullar onların mı? (Ey Peygamber!) Putperest müşriklere sor: Kızlar Rabbın´ın, oğlanlar onların mı ? Şimdi sor (Habîbim) onlara: Her halde kızlar Rabbinin de, oğullar onların mı?! Artık sor onlara, kızlar Rabbinin de, oğullar onların mı?
37-Saffat Suresi

150.Ayet
Mekke

23
450
أَمْ خَلَقْنَا الْمَلَائِكَةَ إِنَاثًا وَهُمْ شَاهِدُونَ -150
(Em halaknel melaiket inasev ve hüm şahidun)
37-Saffat Suresi
150.Ayet
Mekke
23
450
Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış? Yoksa biz Melâikeyi dişi yaratmışız da onlar şâhid mi bulunuyorlarmış? Yoksa biz, melekleri dişi yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış? Yoksa biz melekleri dişiler olarak yaratmışız da onlar şâhidler mi bulunuyorlarmış ? Yoksa biz melekleri dişi yaratdık da onlar (buna) şâhid midirler? Yoksa melekleri kız halkettik de tanık mıydı onlar?
37-Saffat Suresi

151.Ayet
Mekke

23
450
أَلَا إِنَّهُمْ مِنْ إِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَ -151
(E la innehüm min ifkihim le yekulun)
37-Saffat Suresi
151.Ayet
Mekke
23
450
(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar. Ha!.. onlar şübhesiz ki yalancıdırlar Haberin olsun ki, onlar, uydurmalarından dolayı şöyle derler: (151-152) Haberiniz olsun ki, onlar cidden yalan uydurmalarından, «Allah doğurdu» diyorlar ve gerçekten onlar yalancılardır. (151-52) Haberin olsun ki onlar hakıykaten yalan söyleyerek, her halde, «Allah doğurdu» derler! Onlar elbette yalancıdırlar. Haberin olsun ki şüphe yok, onlar, bu sözü uydurup söylemedeler.
37-Saffat Suresi

152.Ayet
Mekke

23
450
وَلَدَ اللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ -152
(Veledellahü ve innehüm le kazibun)
37-Saffat Suresi
152.Ayet
Mekke
23
450
(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar. «Allah doğurdu» derler ve elbette bunlar yalancıdırlar “- Allah doğurdu.” Mühahakkak ki onlar (sözlerinde) yalancıdırlar. (151-152) Haberiniz olsun ki, onlar cidden yalan uydurmalarından, «Allah doğurdu» diyorlar ve gerçekten onlar yalancılardır. (151-52) Haberin olsun ki onlar hakıykaten yalan söyleyerek, her halde, «Allah doğurdu» derler! Onlar elbette yalancıdırlar. Allah doğurdu demedeler ve şüphe yok ki onlar, yalancıdır elbet.
37-Saffat Suresi

153.Ayet
Mekke

23
450
أَصْطَفَى الْبَنَاتِ عَلَى الْبَنِينَ -153
(Astafel benati alel benın)
37-Saffat Suresi
153.Ayet
Mekke
23
450
Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti? Kızları oğullara tercih mi etmiş? (Yoksa Allah), kızları oğullara tercih mi etmiş? (Hâşâ Allah), kızları oğullara tercîh etmiş, öyle mi ? Kızları oğullara tercih mi etmiş O?! Oğulları bırakmış da kızları mı seçmiş?
37-Saffat Suresi

154.Ayet
Mekke

23
451
مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ -154
(Ma leküm keyfe tahkümun)
37-Saffat Suresi
154.Ayet
Mekke
23
451
Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz! Nah sizlere! nasıl hukmediyorsunuz? Ne oluyor size, nasıl (bu kadar kötü) hüküm veriyorsunuz? Size ne oluyor, nasıl hükmediyorsunuz ?! Ne oluyor size? (Buna) nasıl hükmediyorsunuz? Ne oluyor size, nasıl da hükmediyorsunuz?
37-Saffat Suresi

155.Ayet
Mekke

23
451
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ -155
(E fe la tezekkerun)
37-Saffat Suresi
155.Ayet
Mekke
23
451
Hiç düşünmüyor musunuz? Hiç de mi düşünmezsiniz? (Allah’ın evlâd edinmekten münezzeh olduğunu) hiç de mi düşünmezsiniz? İyice düşünmez misiniz? Hiç de mi düşünmezsiniz? Öğüt almaz mısınız hâlâ?
37-Saffat Suresi

156.Ayet
Mekke

23
451
أَمْ لَكُمْ سُلْطَانٌ مُبِينٌ -156
(Em leküm sültanüm mübın)
37-Saffat Suresi
156.Ayet
Mekke
23
451
Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var? Yoksa sizin için açık bir ferman mı var? Yoksa, sizin (gökten inen) açık bir hüccetiniz, (kitabınız) mı var? Yoksa sizin açık bir belge ve deliliniz mi var ? Yoksa (elinizde) açık bir hüccetiniz mi var? Yoksa apaçık bir deliliniz mi var?
37-Saffat Suresi

157.Ayet
Mekke

23
451
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -157
(Fe´tu bi kitabiküm in küntüm sadikıyn)
37-Saffat Suresi
157.Ayet
Mekke
23
451
Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin (bu delili içeren) kitabınızı! O halde getirin kitabınızı sadıksanız Doğru söyliyenlerseniz, getirin kitabınızı... Doğru kişilerden iseniz haydi kitabınızı getirin (de göreyim). Öyle ise, eğer (davanızda) doğru söyleyenlerseniz, getirin kitabınızı. Doğru söylüyorsanız getirin kitabınızı.
37-Saffat Suresi

158.Ayet
Mekke

23
451
وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَبًا ۚ وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ -158
(Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le muhdarun)
37-Saffat Suresi
158.Ayet
Mekke
23
451
Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler. Bir de onunla Cinler beyninde bir neseb uydururlar. Celâlim hakkı için Cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır Bir de Mekke kâfirleri, Allah ile cinler (melekler) arasında tuttular bir hısımlık uydurdular. Gerçekten cinler bilirler ki, onlar yakalanıb cehenneme götürüleceklerdir. Bunlar, Allah ile cinler arasında bir de hısımlık uydurdular. Halbuki cinler de onların mutlaka azaba hazır duruma getirileceklerini bilmektedirler. Bir de Onunla cinler arasında bir hısımlık uydurdular. Andolsun ki bizzat cinler dahi onların behemehal (cehenneme) ihzaaren getirileceklerini (pek iyi) bilmiş (ler) dir. Ve onunla cinler arasında bir akrabalık uydurmadalar ve andolsun ki cinler de onun tapısına götürüleceklerini, orada hazır bulunacaklarını bilmişlerdir.
37-Saffat Suresi

159.Ayet
Mekke

23
451
سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ -159
(Sübhanellahi amma yesıun)
37-Saffat Suresi
159.Ayet
Mekke
23
451
Allah, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. Münezzeh sübhan o Allah onların isnad ettikleri vasıflardan Allah, onların isnad ettikleri bütün noksan vasıflardan münezzehtir. Allah, onların iddia ve isnad ettikleri sıfatlardan yücedir, münezzehtir. Allah, onların isnâd edegeldiklerinden yücedir, münezzehdir. Yücedir, münezzehtir vasfettiklerinden.
37-Saffat Suresi

160.Ayet
Mekke

23
451
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -160
(İlla ıbadellahil muhlesıyn)
37-Saffat Suresi
160.Ayet
Mekke
23
451
Ancak Allah’ın ihlâslı kulları bunlar gibi değildir. Lâkin Allahın ıhlâs ile seçilen kulları başka Lâkin Allah’ın ihlâs sahibi (mümin) kulları müstesna; (onlar böyle noksan vasıfları söylemezler ve cehennemlik değildirler). Ancak Allah´ın iyi niyetli, samimi, gösterişten uzak (mü´min) kulları müstesna. Allahın ihlâsa erdirilmiş kulları bunlar gibi değil. Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.
37-Saffat Suresi

161.Ayet
Mekke

23
451
فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ -161
(Fe inneküm ve ma ta´büdun)
37-Saffat Suresi
161.Ayet
Mekke
23
451
(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz. Çünkü siz ve taptıklarınız (Ey Mekke’liler), siz ve Allah’dan başka taptıklarınız, (161-162-163) Çünkü siz ve taptıklarınız, Cehennem´e girecek olanlar dışında, Allah´a karşı kimseyi azdıracak, baştan çıkartacak değilsiniz. Ne siz, ne de tapmakda olduklarınız, Gerçekten de ne siz, ne de kulluk ettikleriniz.
37-Saffat Suresi

162.Ayet
Mekke

23
451
مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِنِينَ -162
(Ma entüm aleyhi bi fatinın)
37-Saffat Suresi
162.Ayet
Mekke
23
451
(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz. Ona karşı kimseyi meftun edemezsiniz Allah’a karşı kimseyi kandırıb ifsad edemezsiniz. (161-162-163) Çünkü siz ve taptıklarınız, Cehennem´e girecek olanlar dışında, Allah´a karşı kimseyi azdıracak, baştan çıkartacak değilsiniz. Siz Onun aleyhinde (hiçbir ferdi) fitneye (ve fesada) sürükleyecek (bir kudretde) değilsinizdir. Onları bir sınamaya uğratamazsınız.
37-Saffat Suresi

163.Ayet
Mekke

23
451
إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَحِيمِ -163
(İlla men hüve salil cehıym)
37-Saffat Suresi
163.Ayet
Mekke
23
451
(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz. Meğer ki Cahîme saldıran olsun Meğer ki, (Allah’ın ezelî ilminde) cehenneme girecek kimse olsun. (161-162-163) Çünkü siz ve taptıklarınız, Cehennem´e girecek olanlar dışında, Allah´a karşı kimseyi azdıracak, baştan çıkartacak değilsiniz. Meğer ki kendisi cehenneme girecek kimse olsun. Ancak cehenneme girecek kişiyi azdırabilirsiniz.
37-Saffat Suresi

164.Ayet
Mekke

23
451
وَمَا مِنَّا إِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَعْلُومٌ -164
(Ve ma minna illa lehü mekamüm ma´lum)
37-Saffat Suresi
164.Ayet
Mekke
23
451
(Melekler derler ki:) “Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır.” Bizden ise her birimiz için bir makamı ma´lûm vardır (Cebrail şöyle dedi) “- Bizden (melekler topluluğundan) herkes için belli bir makam vardır, (orada Rabbine ibadet eder). (Melekler), «bizden her birimiz için belli-belirli bir makam vardır. Bizden kimse müstesna olmamak üzere her biri için ma´lûm birer makam vardır. Ve melekler derler ki: Bizden hiçbir fert yoktur ki onun malûm ve muayyen bir makamı olmasın.
37-Saffat Suresi

165.Ayet
Mekke

23
451
وَإِنَّا لَنَحْنُ الصَّافُّونَ -165
(Ve inna le nahnüs saffun)
37-Saffat Suresi
165.Ayet
Mekke
23
451
“Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız.” Ve biz elbette biz o saf dizenleriz Gerçekten biz, (Allah’ın emri karşısında) saf bağlayanlarız. Ve bizler mutlaka saf saf dururuz, Biziz o saf saf dizilenler mutlak biz. Ve şüphe yok ki biz, saf saf dizilmişiz elbet.
37-Saffat Suresi

166.Ayet
Mekke

23
451
وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ -166
(Ve inna le nahnül müsebbihün)
37-Saffat Suresi
166.Ayet
Mekke
23
451
“Şüphesiz biz (Allah’ı) tespih edip yüceltenleriz.” Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz Ve Muhakkak ki biz, (Allah’ı şanına lâyık olmayan şeylerden) tenzih edenleriz.” Ve şüphesiz bizler durmadan tesbîh ederiz,» (derler). Biziz o tesbîh edenler de mutlak biz. Ve şüphe yok ki biz, mabûdumuzu tenzîh ederiz elbet.
37-Saffat Suresi

167.Ayet
Mekke

23
451
وَإِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَ -167
(Ve in kanu le yekulun)
37-Saffat Suresi
167.Ayet
Mekke
23
451
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.” Ve gerçek, evvel şöyle diyorlardır: Doğrusu (Peygamberin gelmesinden önce Mekke halkı) şöyle diyorlardı: (167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «yanımızda öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah´ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da, Hakıykat (müşrikler evvelce) şu kat´î sözü söylüyorlardı : Ve kâfirler, gerçekten de diyorlardı.
37-Saffat Suresi

168.Ayet
Mekke

23
451
لَوْ أَنَّ عِنْدَنَا ذِكْرًا مِنَ الْأَوَّلِينَ -168
(Lev enne ındena zikram minel evvelin)
37-Saffat Suresi
168.Ayet
Mekke
23
451
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.” eğer yanımızda evvelkilerinkinden bir zikr olsa idi “- Eğer yanımızda evvelkilerin kitablarından bir kitab olsaydı, (167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «yanımızda öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah´ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da, «Eğer nezdimizde evvelki (ümmetlere inen) lerden bir kitab olsaydı», Katımızda evvelkilere âit bir kitap olsaydı.
37-Saffat Suresi

169.Ayet
Mekke

23
451
لَكُنَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -169
(Lekünna ıbadellahil muhlesıyn)
37-Saffat Suresi
169.Ayet
Mekke
23
451
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.” Her halde Allahın ıhlâs ile seçilmiş kullarından olurduk Herhalde Allah’ın ihlas sahibi kullarından olurduk.” (167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «yanımızda öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah´ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da, «Elbet biz de Allahın ihlâsa erdirilmiş kullarından olurduk». Elbette biz de ihlâsa eren Allah kulları olurduk.
37-Saffat Suresi

170.Ayet
Mekke

23
451
فَكَفَرُوا بِهِ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ -170
(Fe keferu bih fe sevfe ya´lemun)
37-Saffat Suresi
170.Ayet
Mekke
23
451
Fakat (kitap gelince) onu inkâr ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler. Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler Fakat şimdi onu, (Peygamber’i ve Kur’an’ı) inkâr ettiler. Artık ileride (başlarına gelecek azabı) bileceklerdir. (Kitap indirilince) onu red ve inkâr ettiler. İleride (bu dönekliğin sonunun nereye varacağını) bileceklerdir. Şimdi ise ona (inanmayıb) kâfir oldular, ileride (küfürlerinin akıbetini) bileceklerdir ya. Derken kitap geldi de inanmadılar ona, yakında ne olacaklarını bilecekler.
37-Saffat Suresi

171.Ayet
Mekke

23
451
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ -171
(Ve le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel murselın)
37-Saffat Suresi
171.Ayet
Mekke
23
451
Andolsun, peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti: Celâlim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında şu kelimemiz sebkat etmiştir: Gerçekten elçilikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: (171-172) And olsun ki, peygamber olarak gönderdiğimiz kullarımız hakkında şu sözümüz sübut bulup gerçekleşmiştir: «Elbette onlar (peygamberler) yardım göreceklerdir.» Andolsun ki (peygamber olarak) gönderilen kullarımız hakkında bizim geçmiş sözümüz (vardır): Ve andolsun ki gönderilen kullarımıza şu sözü söylemiştik, şu hükmü takdîr etmiştik.
37-Saffat Suresi

172.Ayet
Mekke

23
451
إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَ -172
(İnnehüm le hümül mensurun)
37-Saffat Suresi
172.Ayet
Mekke
23
451
“Onlara mutlaka yardım edilecektir.” «Onlar elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır “- Muhakkak onlar (peygamberler), bizzat onlar muzaffer olacaklardır. (171-172) And olsun ki, peygamber olarak gönderdiğimiz kullarımız hakkında şu sözümüz sübut bulup gerçekleşmiştir: «Elbette onlar (peygamberler) yardım göreceklerdir.» «Muhakkak onlar, behemehal onlar mansur (ve muzafferdirler. Şüphe yok ki onlar, elbette yardıma mazhar olacaklardır.
37-Saffat Suresi

173.Ayet
Mekke

23
451
وَإِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ -173
(Ve inne cündena lehümül ğalibun)
37-Saffat Suresi
173.Ayet
Mekke
23
451
“Şüphesiz ordularımız galip gelecektir.” Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galib geleceklerdir» Ve elbette bizim (mümin) askerlerimiz; muhakkak onlar galib geleceklerdir.” «Ve şüphesiz bizim ordumuz mutlaka galib geleceklerdir.» «Muhakkak bizim ordumuz, her halde onlar galebe edicidirler. Ve şüphe yok ki bizim ordumuz, elbette üstündür.
37-Saffat Suresi

174.Ayet
Mekke

23
451
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ -174
(Fe tevelle anhüm hatta hıyn)
37-Saffat Suresi
174.Ayet
Mekke
23
451
O hâlde, bir süreye kadar onlardan yüz çevir Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar Onun için bir zamana kadar o kâfirlerden yüz çevir (Rasûlüm). Artık sen onlardan bir süreye kadar yüzçevir. Onun için (Habîbim) sen bir zamana kadar onlardan yüz çevir, Artık yüz çevir onlardan bir zamana dek.
37-Saffat Suresi

175.Ayet
Mekke

23
451
وَأَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ -175
(Ve ebsırhüm fe sevfe yübsırun)
37-Saffat Suresi
175.Ayet
Mekke
23
451
Gözetle onları, yakında onlar da görecekler. Gör onları: yakında görecekler Gözetle onları, yakında (kendilerine ne yapılacağını) görecekler. Onların sonunun ne olacağını gör, onlar da göreceklerdir. Gözetle onları. Kendileri de (başlarına geleceği) yakında göreceklerdir. Hele bir bak, bir gözle onları, onlar da sonuçları neymiş, yakında görecekler.
37-Saffat Suresi

176.Ayet
Mekke

23
451
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ -176
(E fe biazabina yesta´cilun)
37-Saffat Suresi
176.Ayet
Mekke
23
451
Yoksa onlar azabımızı acele mi istiyorlar? Ya şimdi bizim azâbımızı mı iviyorlar? Şimdi çabucak azabımızı mı istiyorlar? Azabımızın hemen gelmesini mi istiyorlar? Şimdi onlar çarçabuk bizim azabımızı mı istiyorlar? Azâbımızın çabucak gelmesini mi istiyorlar?
37-Saffat Suresi

177.Ayet
Mekke

23
451
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ -177
(Fe iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul münzerın)
37-Saffat Suresi
177.Ayet
Mekke
23
451
Fakat azabımız onların yurtlarına indiğinde, o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur! Amma onların sahasına indiği vakıt ne fenadır o acı haber verilenlerin sabahı!... Fakat civarlarına (ansızın azab) indiği vakit, ne fenadır o kendilerine acı haber verilenlerin sabahı!... Azâb onların sahasına indiği zaman, o uyarılan (nankör inkârcı)ların sabahı ne kötü olur! Fakat bu, onların bölgesine çökünce (gelecek tehlikelerle öteden beri) korkutulan onların sabahı ne kötü (olacak) dır! Fakat azâbımız, yurtlarına gelip çökünce korkutulanlar, ne de kötü bir sabaha kavuşacaklar.
37-Saffat Suresi

178.Ayet
Mekke

23
451
وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ -178
(Ve tevelle anhüm hatta hıyn)
37-Saffat Suresi
178.Ayet
Mekke
23
451
Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir. Yine sen yüz çevir de onlardan bir zamana kadar Yine sen (Ey Rasûlüm), bir zamana kadar onlardan yüz çevir. Ve sen bir süre onlardan yüzçevir. Sen (Habîbim) bir zamana kadar onlardan yüz çevir. Ve yüz çevir onlardan bir zamana dek.
37-Saffat Suresi

179.Ayet
Mekke

23
451
وَأَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ -179
(Ve ebsır fe sevfe yübsırun)
37-Saffat Suresi
179.Ayet
Mekke
23
451
(Bekle ve) gör. Onlar da yakında görecekler. Gör, yakında görecekler Gör onları, yakında (azabı) göreceklerdir. (Sonlarının ne olacağını) gör, kendileri de yakında göreceklerdir. Gözetle (onları). Onlar da göreceklerdir. Ve bir bak, bir gözle, onlar da sonuçları neymiş, yakında görecekler.
37-Saffat Suresi

180.Ayet
Mekke

23
451
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ -180
(Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesfun)
37-Saffat Suresi
180.Ayet
Mekke
23
451
Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. Tesbiyh o ızzetin sahibi rabbına onların vasıflarından İzzet sahibi Rabbin, onların (uygunsuz) vasıflamalarından münezzehdir. Çok üstün, çok güçlü olan Rabbin, onların vasfedegeldiklerinden yücedir, münezzehtir. Galebe saahibi Rabbin onların isnâd etmekde oldukları vasıflardan yücedir, münezzehdir. Yücedir, münezzehtir Rabbin ve yücelik, üstünlük ıssı Rab, onların vasfettiklerinden.
37-Saffat Suresi

181.Ayet
Mekke

23
451
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ -181
(Ve selamün alel murselın)
37-Saffat Suresi
181.Ayet
Mekke
23
451
Peygamberlere selâm olsun. Ve selâm mürselîne Bütün peygamberlere selâm olsun; Selâm, gönderilen peygamberlere olsun ! Gönderilen (bütün) peygamberlere selâm, Ve esenlik peygamberlere.
37-Saffat Suresi

182.Ayet
Mekke

23
451
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ -182
(Vel hamdü lillahi rabbil alemın)
37-Saffat Suresi
182.Ayet
Mekke
23
451
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Ve hamd âlemlerin rabbı Allaha Âlemlerin Rabbi olan Allah’a da hamd olsun... Hamd de âlemlerin Rabbi Allah´a mahsustur. Ve âlemlerin Rabbi olan Allaha hamdolsun. Ve hamd, âlemlerin Rabbi Allah´a.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021