90-Beled Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 90-Beled Suresideki 20 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 90-Beled Suresideki 20 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
90-Beled Suresi

1.Ayet
Mekke

30
593
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَا أُقْسِمُ بِهَٰذَا الْبَلَدِ -1
(La uksimü bilhazelbeledi.)
90-Beled Suresi
1.Ayet
Mekke
30
593
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. Yo... Kasem ederim bu beldeye Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine), Hayır, bu şehre (Kutsal Mekke´ye) and olsun. (Hakıykat kâfirlerin dediği gibi değildir). Şu beldeye yemîn ederim. Andolsun bu şehre.
90-Beled Suresi

2.Ayet
Mekke

30
593
وَأَنْتَ حِلٌّ بِهَٰذَا الْبَلَدِ -2
(Ve ente hıllün bihazelbeledi.)
90-Beled Suresi
2.Ayet
Mekke
30
593
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. Sen hıll iken bu beldede Sen (Ey Rasûlüm), ikamet ederken bu beldede; Sen bu şehirde yerli olarak oturmuşsundur. (Bu şehir sana daha lâyık ve daha helâldir). Sen bu beldeye halâl iken. Ki sen oturmadasın bu şehirde.
90-Beled Suresi

3.Ayet
Mekke

30
593
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ -3
(Ve validin ve ma velede.)
90-Beled Suresi
3.Ayet
Mekke
30
593
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. Ve bir validle veledine ki Ve yemin ederim bir (Âdem) babaya ve (ondan üreyip) doğana ki, Babaya da, doğan çocuğuna da and olsun, Babaya da, doğana da (yemîn ederim), Ve babaya ve oğula.
90-Beled Suresi

4.Ayet
Mekke

30
593
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي كَبَدٍ -4
(Lekad halaknel´insane fiy kebedin.)
90-Beled Suresi
4.Ayet
Mekke
30
593
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. Hakikaten biz insanı bir meşakkat içinde yarattık Doğrusu biz, insanı bir meşakkat içinde yarattık. Ki biz insanı (kendine has) sıkıntı ve zorluk içinde (yaratıp) meydana getirdik. ki biz insanı, andolsun, meşakkat içinde yaratdık. Gerçekten de biz insanı sıkıntı içinde yarattık.
90-Beled Suresi

5.Ayet
Mekke

30
593
أَيَحْسَبُ أَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ -5
(Eyahsebü en len yakdire ´aleyhi ehadün.)
90-Beled Suresi
5.Ayet
Mekke
30
593
İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? O kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? O, kendisine karşı, asla kimse güç yetiremez mi sanıyor? O, kendisine hiç kimsenin güç getiremiyeceğini mi sanır? O, kendisine kimsenin mutlakaa güc yetiremeyeceğini mi sanıyor? Hiçbir kimsenin, ona gücü yetmez mi sanır?
90-Beled Suresi

6.Ayet
Mekke

30
593
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُبَدًا -6
(Yekulü ehlektü malen lübeden.)
90-Beled Suresi
6.Ayet
Mekke
30
593
“Yığınla mal harcadım” diyor. Ben yığın yığın mal telef ettim diyor Diyor ki, “- (Peygambere düşmanlık uğruna) yığın yığın mal harcadım.” Yığın yığın mal sarfedip tükettim, diyor. Der ki: «Yığın yığın mal telef etdim». Ben, birçok mal helâk ettim der.
90-Beled Suresi

7.Ayet
Mekke

30
593
أَيَحْسَبُ أَنْ لَمْ يَرَهُ أَحَدٌ -7
(Eyahsebü en lem yerehu ehadün.)
90-Beled Suresi
7.Ayet
Mekke
30
593
Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor? Onu bir gören olmadı mı zann ediyor? Onu, kimsenin görmediğini mi zannediyor? Onu hiç gören olmadı mı sanıyor? O, kendisini hiçbir (kişi) nin görmediğini mi sanıyor? Hiçbir kimse, onu görmez mi sanır?
90-Beled Suresi

8.Ayet
Mekke

30
594
أَلَمْ نَجْعَلْ لَهُ عَيْنَيْنِ -8
(Elem nec´al lehu ´ayneyni.)
90-Beled Suresi
8.Ayet
Mekke
30
594
(8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? Vermedik mi biz ona iki göz Biz, ona vermedik mi iki göz, (8-9) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi ? Biz. ona vermedik mi: (Görecek) iki göz, Onun için halketmedik mi iki göz.
90-Beled Suresi

9.Ayet
Mekke

30
594
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ -9
(Ve lisanen ve şefeteyni.)
90-Beled Suresi
9.Ayet
Mekke
30
594
(8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? Ve bir dil ve iki dudak; Bir dil ve iki dudak? (8-9) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi ? (kalbine tercüman olacak) bir dil, (boş boğazlığına mâni´ olacak) iki dudak? Ve bir dille iki dudak?
90-Beled Suresi

10.Ayet
Mekke

30
594
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ -10
(Ve hedeynahünnecdeyni.)
90-Beled Suresi
10.Ayet
Mekke
30
594
(8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? İki de tepe gösterdik Bir de ona, (hak ve bâtılı) iki yol gösterdik. (Doğru ve eğri olmak üzere) iki de yol göstermedik mi ? Biz ona iki de yol gösterdik. Ve ona iki sarp yol gösterdik.
90-Beled Suresi

11.Ayet
Mekke

30
594
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ -11
(Felaktehamel´akabete.)
90-Beled Suresi
11.Ayet
Mekke
30
594
Fakat o, sarp yokuşa atılmadı. Fakat o göğüs veremedi o (akabeye) sarp yokuşa Fakat o, çetin işe atılmadı, (kendisine verilen bunca nimetlere şükretmedi). Ama o sarp geçidi geçmeye katlanmadı. Fakat o, sarp yokuşa saldıramadı. Derken dayanmadı o yokuşa.
90-Beled Suresi

12.Ayet
Mekke

30
594
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ -12
(Ve ma edrake mel´akabetü.)
90-Beled Suresi
12.Ayet
Mekke
30
594
Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin? Bildin mi o sarp yokuş ne? Bildin mi, o çetin iş ne? Sarp geçidin ne olduğunu bilir misin ? Bu sarp yokuşun ne olduğunu sana hangi şey bildirdi? Ve bilir misin, yokuş nedir?
90-Beled Suresi

13.Ayet
Mekke

30
594
فَكُّ رَقَبَةٍ -13
(Fekkü rekabetin.)
90-Beled Suresi
13.Ayet
Mekke
30
594
O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir. (Fekki rakabe) esîr bir boyun kurtarmak O, köle azad etmektir. Bir köle ya da esirin bağını çözüp hürriyetine kavuşturmaktır. (O) kul azad etmekdir, Bir kul azat etmek.
90-Beled Suresi

14.Ayet
Mekke

30
594
أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ -14
(Ev ıt´amün fiy yevmin ziy mesğabetin.)
90-Beled Suresi
14.Ayet
Mekke
30
594
(14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. Veya salgın bir açlık gününde yemek yedirmek Yahud şiddetli bir açlık gününde yemek yedirmektir. (14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir. yahud (salgın) bir açlık gününde yemek yedirmekdir, Yahut açlık, kıtlık gününde doyurmak.
90-Beled Suresi

15.Ayet
Mekke

30
594
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ -15
(Yetiymen za makrebetin.)
90-Beled Suresi
15.Ayet
Mekke
30
594
(14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. Yakınlığı olan bir yetîme Akrabalığı olan bir yetime... (14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir. yakınlığı olan bir yetime, Yakınlığı olan bir yetîmi.
90-Beled Suresi

16.Ayet
Mekke

30
594
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ -16
(Ev miskiynen za metrebetin.)
90-Beled Suresi
16.Ayet
Mekke
30
594
(14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. Veya toprak döşenen bir miskîne Yahud toprak üstüne yığılan miskine... (14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir. yahud toprakda sürünen bir yoksula. Yahut yerlere döşenmiş bir yoksulu.
90-Beled Suresi

17.Ayet
Mekke

30
594
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ -17
(Sümme kane minelleziyne amenu ve tevasav bissabri ve tevasav bilmerhameti.)
90-Beled Suresi
17.Ayet
Mekke
30
594
(17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir. Sonra olmadı o iyman edip de sabra vasıyyetleşen ve merhamete vasıyyetleşenlerden (Bütün bunlardan) sonra iman edib de birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye eden kimselerden olmaktır. Sonra da birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye eden mü´minlerden olmaktır. Sonra da (o sarp yokuşu aşıb geçerken) îman edenlerden, birbirlerine sabr (-u sebat) ı tavsiye, (halka) merhameti tavsiye edenlerden olmakdır. Sonra da inananlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve acımayı tavsiye edenlerden olmak.
90-Beled Suresi

18.Ayet
Mekke

30
594
أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ -18
(Ol,eke ashabülmeymene)
90-Beled Suresi
18.Ayet
Mekke
30
594
(17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir. Ki onlardır işte meymenet sahibleri (Ashab-ı Meymene) İşte bunlar, (amel defterleri sağ ellerine verilenler) sağcılardır. İşte bunlar sağ tarafta yerlerini alanlardır. İşte bunlar sağcılardır. Onlardır işte sağ taraf ehli.
90-Beled Suresi

19.Ayet
Mekke

30
594
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ -19
(Velleziyne keferu biayatina hüm ashabülmeş´emeti)
90-Beled Suresi
19.Ayet
Mekke
30
594
Âyetlerimizi inkâr edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir. Âyetlerimize küfr edenler ise onlardır işte: Şeâmet sahibleri (Ashab-ı Meş´eme) Ayetlerimizi inkâr edenler ise; onlar (amel defterleri sol ellerine verilenler) solculardır. Âyetlerimizi inkâr edenler ise sol tarafta yerlerini alanlardır. Âyetlerimize küfredenler ise solcuların tâ kendileridir. Delillerimize kâfir olanlara gelince: Onlardır sol taraf ehli.
90-Beled Suresi

20.Ayet
Mekke

30
594
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُؤْصَدَةٌ -20
(´Aleyhim narün mü´sadetün)
90-Beled Suresi
20.Ayet
Mekke
30
594
Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır. Üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacak Onların üzerlerine kapıları kilitlenmiş bir ateş kapanmış olacaktır. Ve üzerlerine kapılan kapanmış bir ateş.. Ki (onların cezası) üzerlerine kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateşdir. Onlaradır kapıları, üstlerine örtülmüş ateş.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021