43-Zuhruf Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 43-Zuhruf Suresideki 89 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 43-Zuhruf Suresideki 89 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
43-Zuhruf Suresi

1.Ayet
Mekke

25
488
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم -1
(Ha mım)
43-Zuhruf Suresi
1.Ayet
Mekke
25
488
Hâ Mîm. Hâ, mîm. Hâ, mîm. Hâ-Mîm. Haa, Mîm. Hâ mîm.
43-Zuhruf Suresi

2.Ayet
Mekke

25
488
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ -2
(Vel kitabil mübın)
43-Zuhruf Suresi
2.Ayet
Mekke
25
488
(2-3) Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık. Bu parlak kitabın kadrini bilin Allah yolunu apaçık gösteren bu Kitab’a yemin olsun ki, Açık ve açıklayıcı olan Kitab´a and olsun ki, (Hidâyet yolunu) apâşikâr gösteren (şu) kitaba andederim ki, Andolsun her şeyi açıklayan kitaba.
43-Zuhruf Suresi

3.Ayet
Mekke

25
488
إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ -3
(İnna cealnahü kur´anen rabiyyel lealleküm ta´kılun)
43-Zuhruf Suresi
3.Ayet
Mekke
25
488
(2-3) Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık. Hakkâ biz onu Arabî olarak okunacak bir Kur´an kıldık ki akıl irdiresiniz Biz onu, anlayasınız diye, Arabca bir Kur’an yaptık. Biz, aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur´ân indirdik. Hakıykat biz onu, (Onun manâlarını) anlayasınız diye, Arabca bir Kur´an yapdık. Şüphe yok ki biz, akıl edesiniz, anlayasınız diye Kur´ân´ı Arap diliyle meydana getirdik.
43-Zuhruf Suresi

4.Ayet
Mekke

25
488
وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ -4
(Ve innehu fı ümmil kitabi ledeyna le aliyyün hakım)
43-Zuhruf Suresi
4.Ayet
Mekke
25
488
Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz’da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur. Ve hakıkat o, bizim nezdimizdeki ana kitabda çok yüksek, çok hikmetlidir Gerçekten o, bizim katımızdaki ana kitabda (Levh-i Mahfûz’da) şanı çok yücedir, hikmet doludur. Şüphesiz ki, o bizim katımızda ANA KİTAB´da (yazılı) kadri yücedir ve hikmet doludur. Şübhesiz o (Kur´an), nezdimizdeki ana kitabda (sabit), çok yüce çok kıymetli (bir kitab) dır. Ve şüphe yok ki o, bizim katımızda, kitabın aslındadır, temelindedir, elbette pek yücedir, hüküm ve hikmetle doludur.
43-Zuhruf Suresi

5.Ayet
Mekke

25
488
أَفَنَضْرِبُ عَنْكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَنْ كُنْتُمْ قَوْمًا مُسْرِفِينَ -5
(E fe nadribü ankümüz zikra safhan en küntüm kavmem müsrifın)
43-Zuhruf Suresi
5.Ayet
Mekke
25
488
Haddi aşan bir topluluk oldunuz, diye vazgeçip Zikir’le (Kur’an’la) sizi uyarmaktan geri mi duralım? Siz müsrif bir kavm olduğunuz için şimdi sizden o öğüdü bertaraf mı edeceğiz? Siz (ey Mekke halkı) haddi aşan bir kavim oldunuz diye, sizden o öğüdü kaldıracak mıyız? Ölçüyü aşan, aşırı giden bir millet olmanızdan dolayı, öğüt ve hikmet dolu o Kitab´ı size açıklamaktan vaz mı geçelim ? Siz haddi aşan bir kavmsinizdir diye artık o Kur´ânı sizden (uzaklaşdırıb, inzalinde) vaz geçib bırakı mı verelim? Haddi aşmış bir topluluk olduğunuzdan dolayı size Kur´ân´ı bildirmekten vaz mı geçelim?
43-Zuhruf Suresi

6.Ayet
Mekke

25
488
وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ -6
(Ve kem erselna min nebiyyin fil evvelın)
43-Zuhruf Suresi
6.Ayet
Mekke
25
488
Hâlbuki daha önceki toplumlara da nice peygamberler göndermiştik. Halbuki evvelkiler içinde biz nice Peygamber gönderdik Halbuki (seni bir peygamber olarak kavmine gönderdiğimiz gibi), evvelkiler içinde de nice peygamberler gönderdik. Önce gelip geçenlere nice nice peygamberler gönderdik. Halbuki biz evvelki (ümmet) ler içinde de nice peygamber (ler) gönderdik. Önce gelenler içinde de nice peygamberler gönderdik.
43-Zuhruf Suresi

7.Ayet
Mekke

25
488
وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ -7
(Ve ma yet´tıhim min nebiyyin illa kanu bihı yestehziun)
43-Zuhruf Suresi
7.Ayet
Mekke
25
488
(Onlar da) kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı. Hiçbir Peygamber de gelmiyordu ki kendilerine onunla mutlak eğlenmesinler. Onlara her peygamber geldikçe, muhakkak onunla alay ederlerdi. Ama onlara ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onu alaya alıp eğlendiler. Onlar da, kendilerine bir peygamber gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi. Ve hiçbir peygamber gelmedi onlara ki onunla alay etmesinler.
43-Zuhruf Suresi

8.Ayet
Mekke

25
488
فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ -8
(Fe ehlekna eşedde minhüm batşev ve meda meselül evvelın)
43-Zuhruf Suresi
8.Ayet
Mekke
25
488
Biz, onlardan daha çetinlerini de helâk ettik. Öncekilerin örneği geçti! Onun için biz onlardan daha sert pençelileri helâk ettik ve evvelkilerin meseli geçti. Onun için biz onlardan (Mekke’lilerden) kuvvetçe daha şiddetlilerini helâk ettik ve o evvelkilerin (hallerine dair Kur’an’da ibret) örneği geçti. Bu yüzden bunlardan daha çetin, daha atılgan olan (o millet)leri yok ettik. Öncekilerin kıssaları (birçok âyetlerimizde) geçmiştir. Onun için biz kuvvetçe bunlardan daha çetinlerini helak ettik. O evvelki (ümmet) lerin misâl (ler) i (nice âyetlerimizde) geçmişdir. Derken kuvvet bakımından, bunlardan çok daha çetin oldukları halde helâk ettik onları ve öncekilere âit kıssalar, sana anlatıldı evvelce.
43-Zuhruf Suresi

9.Ayet
Mekke

25
488
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ -9
(Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünne halekahünnel azızül alım)
43-Zuhruf Suresi
9.Ayet
Mekke
25
488
Andolsun, onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka, “Onları mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı” diyeceklerdir. Celâlim hakkı için sorsan onlara o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Elbette diyecekler: onları o azîz, alîm yarattı Yemin olsun ki, onlara (Mekke kâfirlerine): “- Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan, derler ki: “- Onları, Azîz= her şeye galib olan, Alîm= her şeyi bilen yarattı.” Eğer onlara, «gökleri ve yeri kim yarattı ?» diye sorsan, «onları O çok güçlü, çok üstün, her şeyi bilen (Allah) yarattı» derler. Andolsun ki eğer onlara «Gökleri, yeri kim yaratdı?» (diye) sorarsan elbette «Onları O mutlak gaalib, O (her şey´i) hakkıyle bilen (Allah) yaratdı» derler. Ve andolsun ki onlara, kim yarattı gökleri ve yeryüzünü diye sorsan elbette onları diyeceklerdir, üstün olan ve her şeyi bilen yarattı;
43-Zuhruf Suresi

10.Ayet
Mekke

25
488
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ -10
(Ellezı ceale lekümül erda mehdev ve veale leküm fıha sübülel lealleküm tehtedun)
43-Zuhruf Suresi
10.Ayet
Mekke
25
488
O, yeryüzünü size beşik yapan ve gideceğiniz yere ulaşasınız diye sizin için orada yollar var edendir. O ki Arzı sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye size yollar açtı O Allah ki, size yeri bir döşek yaptı. Onda, (seferlerinizde) doğru gidersiniz diye de yollar açtı. O Allah ki, yeryüzünü size bir beşik yaptı, ve doğru yolu bulup yürümeniz için onda yollar meydana getirdi. (O Allah ki) yeri sizin için bir beşik yapmış, onda, doğru gidesiniz diye, yollar açmışdır. Öyle bir mâbuttur ki yeryüzünü, size karâr edilecek bir yurt olarak yaratmıştır ve istediğinizi elde etmeniz için de orada yollar halketmiştir.
43-Zuhruf Suresi

11.Ayet
Mekke

25
489
وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنْشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ تُخْرَجُونَ -11
(Vellezı nezzele mines semai maem bi kader fe enşarna bihı beldetem meyta kezalike tuhracun)
43-Zuhruf Suresi
11.Ayet
Mekke
25
489
O, gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık. İşte siz de, böyle diriltileceksiniz. Ve o ki yukarıdan bir mikdar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız O Allah ki, gökten bir ölçü ile yağmur indirmektedir. İşte biz onunla ölü, (bitkileri kurumuş) bir beldeye hayat vermekteyiz. Siz de (ölmüşken kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız. O (Allah) ki, gökten belli bir oranda su indirir de onunla ölü bir beldeye hayat verip canlandırırız. İşte bunun gibi siz de diriltilip kabirlerinizden çıkarılacaksınız. (O Allah ki) gökden bir ölçü ile su indirmişdir. İşte biz onunla ölü bir memlekete can verdik. Sizde böylece (kabirlerinizden diriltilib) çıkarılacaksınız. Ve öyle bir mâbuttur ki ihtiyaç miktârınca yağmur yağdırır gökten, derken onunla ölü şehri diriltiriz, işte böylece sizi de diriltip kabirlerinizden çıkarır.
43-Zuhruf Suresi

12.Ayet
Mekke

25
489
وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ -12
(Vellezı halekal ezvace külleha ve ceale leküm minel fülki vel en´ami ma terkebun)
43-Zuhruf Suresi
12.Ayet
Mekke
25
489
(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. Ve o ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı O Allah ki, (erkek ve dişi) bütün çiftleri yarattı. Sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı; O ki, bütün çiftleri yaratmış, gemiyi ve davarlardan binmeniz için, (O Allah ki) bütün (mahlukları) sınıf sınıf yaratmış, sizin için gemilerden, hayvanlardan bineceğiniz şeyleri meydana getirmişdir. Ve öyle bir mâbuttur ki bütün mahlûkatı erkek ve dişi olarak yaratmıştır ve bindiğiniz gemileri ve hayvanları halketmiştir.
43-Zuhruf Suresi

13.Ayet
Mekke

25
489
لِتَسْتَوُوا عَلَىٰ ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ -13
(Li testevu ala zuhurihı sümme tezküru nı´mete rabbiküm izesteveytüm aleyhi ve tekulu sübhanellezı sehhara lena haza ve ma künna lehu mukrinın)
43-Zuhruf Suresi
13.Ayet
Mekke
25
489
(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda rabbınızın ni´metini anıp diyesiniz: tenzih o sübhâne ki bunu bize müsahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık Ki, sırtlarında kurulasınız, sonra da üzerlerine kurulunca Rabbinizin nimetini hatırlayıp şöyle diyesiniz: “- Bunları bizim hizmetimize bağlıyan Allah’ın şanı ne yücedir! O bütün noksanlıklardan münezzehtir. Yoksa biz, bunlara güç yetiremezdik; Sırtlarına binip doğrulmanız, sonra da üzerlerinde iyice kurulunca Rabbınızın nîmetini hatırlamanız ve «bunu bizim buyruğumuza verip baş eğdiren (Allah) yücedir, münezzehtir ; yoksa biz ona yanaşamazdık» demeniz için var kılınmıştır. (13-14) Tâki sırtlarında karaar kılasınız, sonra üzerlerine yerleşince (kalblerinizle) Rabbinizin ni´metini iyice düşünesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize râmeden Allahın şânı ne yücedir, münezzehdir. Yoksa biz bunlara güc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize dönüb gidicileriz», diyesiniz. Binip oturun da sonra onların üstünde doğruldunuz mu Rabbinizin nîmetini anın ve yücedir, münezzehtir noksan sıfatlardan o mâbut ki râm etmiştir bunu bize, yoksa biz, zaptedemezdik onu deyin diye.
43-Zuhruf Suresi

14.Ayet
Mekke

25
489
وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ -14
(Ve inna ila rabbina le münkalibun)
43-Zuhruf Suresi
14.Ayet
Mekke
25
489
(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. Ve her halde biz dönüp dolaşıp rabbımıza varacağız Ve Muhakkak biz, dönüb Rabbimize varacağız.” Ve elbette biz, dönüp dolaşıp Rabbımıza döneceğiz. (13-14) Tâki sırtlarında karaar kılasınız, sonra üzerlerine yerleşince (kalblerinizle) Rabbinizin ni´metini iyice düşünesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize râmeden Allahın şânı ne yücedir, münezzehdir. Yoksa biz bunlara güc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize dönüb gidicileriz», diyesiniz. Ve şüphe yok ki biz, Rabbimize döneceğiz deyin diye.
43-Zuhruf Suresi

15.Ayet
Mekke

25
489
وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا ۚ إِنَّ الْإِنْسَانَ لَكَفُورٌ مُبِينٌ -15
(Ve cealu lehu min ıbadihı cüz´a innel insane le kefurum mübın)
43-Zuhruf Suresi
15.Ayet
Mekke
25
489
Böyle iken (“melekler Allah’ın kızlarıdır” demek suretiyle) kullarından bir kısmını O’nun parçası saydılar. Şüphesiz insan apaçık bir nankördür. Öyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar, hakıkat insan çok nankör, açık bir küfürbazdır (Ey Rasûlüm o kâfirlere, gökleri ve yeri yaratan kimdir? diye sorsan, “Allah’dır” derler. Bununla beraber tuttular), O’na kullarından bir çocuk isnad ettiler (Melekler Allah’ın kızlarıdır, dediler). Gerçekten insan, küfrü aşikâr bir nankördür. (İnkarcı putperestler ve azgın sapıklar) ise, Allah´a O´nun kullarından bir cüz´ (çocuk) yakıştırdılar. Şüphesiz insan (genellikle) açıktan inkarcı ve çok nankördür. (Ancak Allah´ın korudukları müstesna). (Böyle iken) kullarından kimi Ona bir cüz´ isnâd etdiler. Hakıykat, insan açıkça küfürbazdır! Ve bâzı kullarının, onun bir parçası olduğuna, ondan vücuda geldiğine hükmettiler, gerçekten de insan, apaçık bir nankördür elbet.
43-Zuhruf Suresi

16.Ayet
Mekke

25
489
أَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُمْ بِالْبَنِينَ -16
(Emittehaze memma yahlüku benativ ve asfaküm bil benın)
43-Zuhruf Suresi
16.Ayet
Mekke
25
489
Yoksa, Allah, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de, oğulları size mi seçip ayırdı? Yoksa o, yaratıp durduğu mahlûklarından kendine kızlar edindi de oğullarla imtiyazı size mi verdi? Yoksa O, yaratmakta olduğu varlıklardan kendisine kızlar edindi de (kızlardan üstün tuttuğunuz) oğulları size mi seçib ayırdı? Yoksa Allah yaptıklarınızdan kendine kızlar edindi de oğulları size mi seçip verdi ? Yoksa O, yaratmakda olduklarının içinden (kendisine) kızlar edindi de oğlanları size mi ayırıb seçdi?! Yoksa o, yarattıklarından kızları, kendisine kız ediniyor da oğulları size mi bırakıyor?
43-Zuhruf Suresi

17.Ayet
Mekke

25
489
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ -17
(Ve iza büşşira ehadühüm bima darabe lir rahmani meselen zalle vechühu müsveddev ve hüze kezıym)
43-Zuhruf Suresi
17.Ayet
Mekke
25
489
Onlardan biri, Rahmân’a örnek kıldığı (isnad ettiği kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, öfkesinden yüzü simsiyah kesilir. Halbuki içlerinden biri o Rahmana fırlattığı mesel ile kendisi tebşir kılındığı vakıt yüzü simsiyah oluyor da kederinden yutkunup yutkunup dolukuyor O Allah’a kız isnad edenlerden birine, Rahmân’a isnad ettiği bir benzerle (kızla) müjde verildiği zaman, kederinden yutkunur halde yüzü kapkara kesiliveriyor. Onlardan biri. Rahman (olan Allah)´a yakıştırmağa çalıştığı şey (kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, üzüntü ve öfkesini yutkunarak yüzü kapkara kesilir. Onlardan birine O çok esirgeyici (Allaha) isnâd etdiği bir benzerle müjde verildiği zaman o, gamla dolu ve ebkem bir halde, yüzü kapkara kesiliyor. Ve onlardan biri, bir kızın oldu diye müjdelendi mi, Allah´ın kızı var dediği halde yüzü kapkara olur ve kızar, kederlenir.
43-Zuhruf Suresi

18.Ayet
Mekke

25
489
أَوَمَنْ يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ -18
(E ve mey yüneşşeü fil hılyeti ve hüve fil hısami ğayrumübın)
43-Zuhruf Suresi
18.Ayet
Mekke
25
489
Süs içerisinde (narin bir biçimde) yetiştirilen ve tartışmada (delilini erkekler gibi) açıklayamayanı mı Allah’a isnad ediyorlar? Ya o zînet içinde yetiştirilecek de muhasamaya gelince beceremiyecek olanı öyle mi? Süs içinde yetiştirilib büyütülen ve iddiasını isbat edemiyen kimseyi (yaratılışça pek zayıf olan kızları) mı? (Allah’a çocuk isnad ediyorlar). Ya, demek onlar süs içinde yetiştirilip de tartışıp çekişmede, (hayat ile mücadelede) açıklık getirmeyeni mi (Allah´a isnad ediyorlar) ? (Onlar) süs içinde yetişdirilmekde olub da kendisi mücâdele (hüccetini) açıklamayan kişiyi mi (Allaha nisbet ediyorlar)? Onlar, süslenip bezenerek yetişen ve münakaşada, düşmanlıkta, apaçık bir delil bile getiremeyen, istediğini söyliyemeyen bir mahlûku mâbûda mı nispet ediyorlar?
43-Zuhruf Suresi

19.Ayet
Mekke

25
489
وَجَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَٰنِ إِنَاثًا ۚ أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ ۚ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ -19
(Ve cealül melaiketellezıne hüm ıbadür rahmani inasa e şehidu halkahüm setüktebü şehadetühüm ve yüs´elun)
43-Zuhruf Suresi
19.Ayet
Mekke
25
489
Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır. Rahmanın kulları olan Melâikeyi de dişi yaptılar, yaradılışlarına şâhid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler Onlar, Rahmân’ın kulları olan Melekleri de dişi yaptılar. Yaratılışlarına şahid mi idiler? Onların (bu yalan) şahidlikleri yazılacak ve (kıyamette) sorumlu tutulacaklardır. Rahmân´ın kulları olan melekleri, dişiler sınıfına soktular, onların yaratılışında hazır mı bulundular ? Onların şâhidlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir. Onlar, O çok esirgeyici (Allah) ın bizzat kulları olan melekleri de dişiler yapdılar! Onların yaratılışlarında hazır mı idiler?! Onların (bu yalan) sahicilikleri yazılacak, onlar sorguya çekileceklerdir. Ve rahmanın kulları olan meleklerin, kız olduğuna hükmediyorlar, onları yarattığımız vakit gördüler mi ki? Tanıklıklarını yazacağız ve soruya çekilecek onlar.
43-Zuhruf Suresi

20.Ayet
Mekke

25
489
وَقَالُوا لَوْ شَاءَ الرَّحْمَٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْ ۗ مَا لَهُمْ بِذَٰلِكَ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ -20
(Ve kalu lev şaer rahmanü ma abednahüm ma lehüm bi zalike min ılmin in hüm illa yahrusun)
43-Zuhruf Suresi
20.Ayet
Mekke
25
489
“Eğer Rahmân dileseydi, biz onlara kulluk etmezdik” dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar. Bir de dediler ki Rahman dilese idi biz onlara tapmazdık, bu babda onların bir ılimleri yoktur sâde atıyorlar Bir de şöyle dediler: “- Rahmân dileseydi, biz o meleklere tapmazdık.” Onların bu hususta hiç bir bilgisi yoktur; onlar ancak yalan söylüyorlar. Dediler ki; «Eğer Rahman dileseydi biz onlara (o putlara) tapmazdık.» Bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar. Dediler ki: «Eğer o çok esirgeyici (Allah) dileseydi biz bunlara tapmazdık». Onların buna dâir hiçbir bilgisi yokdur. Onlar yalandan başka bir şey söylemiyorlar. Ve rahman isteseydi derler, kulluk etmezdik onlara; bu hususta hiçbir bilgileri yok; onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
43-Zuhruf Suresi

21.Ayet
Mekke

25
489
أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا مِنْ قَبْلِهِ فَهُمْ بِهِ مُسْتَمْسِكُونَ -21
(Em ateynahüm kitabem min kablihı fe hüm bihı müstemsikun)
43-Zuhruf Suresi
21.Ayet
Mekke
25
489
Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı sarılıyorlar? Yoksa biz onlara bundan evvel bir kitab vermişiz de ona mı tutunuyorlar? Yoksa biz, onlara, bundan (Kur’an’dan) önce bir kitab vermişiz de ona mı tutunub amel ediyorlar? Yoksa biz, bundan (bu Kur´ân´dan) önce kendilerine kitap verdik de ona mı sıkıca tutunuyorlar ? Yoksa biz kendilerine bu (Kur´an) dan evvel (iddialarına yer veren) bir kitab verdik de şimdi onlar buna mı tutunuculardır? Yoksa onlara, bu kitaptan önce bir kitap mı verdik de ona sımsıkı yapışmışlar?
43-Zuhruf Suresi

22.Ayet
Mekke

25
489
بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ -22
(Bel kalu inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim mühtedun)
43-Zuhruf Suresi
22.Ayet
Mekke
25
489
Hayır! Onlar sadece, “Şüphesiz biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk ve biz onların izlerinden gitmekteyiz” dediler. Hayır, şöyle dediler: bizler, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, biz de onların izlerince giderek murada ireriz Hayır (onların aklî ve naklî hiç bir delilleri yoktur, ancak) şöyle dediler: “- Biz, atalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de onların izlerince giderek hidayet buluruz.” Hayır, şüphesiz ki biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk. Onların izleri üstünde giderek yolumuzu bulduk, (derler). Bil´akis (şöyle) dediler: «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izleri üstünden doğruya erdirilmişleriz». Hayır, şüphe yok ki dediler, biz atalarımızı bir dîne, bir inanca sâhip bulduk ve şüphe yok ki biz de onların izini izlemede, o yola gitmedeyiz.
43-Zuhruf Suresi

23.Ayet
Mekke

25
490
وَكَذَٰلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ -23
(Ve kezalike ma erselna min kablike fı karyetim min nezırin illa kale mütrafuha inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim muktedun)
43-Zuhruf Suresi
23.Ayet
Mekke
25
490
İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, “Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz” demiş olmasınlar. Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız Yine böyle (senin kavmin dediği gibi), senden önce hangi memlekete bir peygamber gönderdikse, (o memleket halkının) ileri gelenleri şöyle demişti: “- Biz, atalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de onların izlerine uyarız.” İşte böylece senden önce bir kasabaya ne kadar uyarıcı bir peygamber gönderdikse mutlaka oranın ileri gelen refah içindeki şımarık zenginleri şöyle dediler: «Doğrusu biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk ve şüphesiz onların izlerine uyup gitmekteyiz.» Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hiçbir peygamber göndermedik ki ille oranın refah erbabı da böylece «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izlerine uymuşlarız» demiş (ler) dir. Ve böylece senden önce de hiçbir şehre bir korkutucu göndermedik ki o şehrin, hâli vakti yerinde olanları, şüphe yok ki biz, atalarımızı bir dîne, bir inanca sâhip bulduk ve şüphe yok ki biz de onların izine uyduk demesinler.
43-Zuhruf Suresi

24.Ayet
Mekke

25
490
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ بِأَهْدَىٰ مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ ۖ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ -24
(Kale e ve lev ci´tüküm bi ehda mimma vecedtüm aleyhi abaeküm kalu inna bima ürsiltüm bihı kafirun)
43-Zuhruf Suresi
24.Ayet
Mekke
25
490
(Gönderilen uyarıcı,) “Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?” dedi. Onlar, “Biz kesinlikle sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz” dediler. Ya, dedi: size atalarınızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğrusunu getirdimse de mi? Ha! dediler: biz o sizin gönderildiğiniz şeylere inanmıyoruz (Her peygamber de ümmetine şöyle) demişti: “Atalarınızı, üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu size getirdimse de mi? (bunu kabul etmiyeceksiniz?)” Onlar da dediler ki: “- Biz, sizin peygamber olarak getirdiğiniz şeylere inanmıyoruz.” (Uyarıcı peygamber onlara): «Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirecek olsam da mı ?» dedi. «Biz, şüpheniz olmasın ki, sizinle gönderileni inkâr edip tanımıyoruz,» diye cevap verdiler. (O peygamberlerden her biri şöyle) dedi: «Ben, atalarınızı üstünde bulunduğunuzdan daha doğrusunu size getirdimse de mi»? Onlar da «Biz, dediler, o sizin gönderildiğiniz şeylere (doğru da olsa) küfr edicileriz». Peygamber, onlara, ben dedi, atalarınızdan bulduğunuz dinden daha doğru bir dinle gelsem de gene atalarınızın yoluna mı gideceksiniz? Şüphe yok ki biz dediler, sizin gönderildiğiniz şeyleri zâten inkâr etmedeyiz.
43-Zuhruf Suresi

25.Ayet
Mekke

25
490
فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ ۖ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ -25
(Fentekamna mihüm fenzur keyfe kane akıbetül mükezzibın)
43-Zuhruf Suresi
25.Ayet
Mekke
25
490
Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonu, bak nasıl oldu! Onun üzerine biz de onlardan intikamını aldık da bak o tekzib edenlerin akıbeti nasıl oldu? Bunun üzerine biz de onlardan (azab neticesi köklerini kurutarak) intikam aldık. Şimdi bak, o (peygamberi ve kitabları) yalanlıyanların akıbeti nasıl oldu!... Onlardan intikam aldık. O (hakkı) yalanlayanların sonlarının ne olduğuna bir bak!. ( Bunun üzerine biz de onlardan intikaam aldık. İşte bak, tekzîb edenlerin akıbeti nice oldu! Derken öç aldık onlardan, bak da gör, yalanlayanların sonları ne oldu?
43-Zuhruf Suresi

26.Ayet
Mekke

25
490
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاءٌ مِمَّا تَعْبُدُونَ -26
(Ve iz kale ibrahımü li ebıhi ve kavmihı innenı beraüm mimma ta´büdun)
43-Zuhruf Suresi
26.Ayet
Mekke
25
490
Hani İbrahim, babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.” Bir vakıt da İbrahim babasına ve kavmına dedi: haberiniz olsun ben o sizin taptıklarınızdan beriyim. Bir vakit de İbrahîm babasına ve kavmine şöyle demişti: “- Bilin ki ben, sizin taptıklarınızdan berîyim. (26-27) Hani bir vakit İbrahim, babasına ve kavmine dedi ki: «Hakikat ben, sizin taptıklarınızdan uzağım, onlarla bir ilişiğim yoktur. Ancak beni yoktan örneksiz yaratan (Rabbim) müstesna (ancak O´na taparım). Gerçek O, beni doğru yola eriştirecektir. Bir zaman da İbrâhîm, babasına ve kavmine «Ben, demişdi, hakikat, sizin tapmakda olduklarınızdan uzağım». Ve an o zamanı ki hani İbrâhim, atasına ve kavmine demişti: Şüphe yok ki ben, sizin kulluk ettiklerinizden tamâmıyla uzağım.
43-Zuhruf Suresi

27.Ayet
Mekke

25
490
إِلَّا الَّذِي فَطَرَنِي فَإِنَّهُ سَيَهْدِينِ -27
(İllellezı fetaranı fe innehu seyehdın)
43-Zuhruf Suresi
27.Ayet
Mekke
25
490
“Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir.” O beni yaratandan başka, zira odur ki beni irdirecektir Ancak beni yaratana taparım; çünkü O, beni hidayete erdirecektir.” (26-27) Hani bir vakit İbrahim, babasına ve kavmine dedi ki: «Hakikat ben, sizin taptıklarınızdan uzağım, onlarla bir ilişiğim yoktur. Ancak beni yoktan örneksiz yaratan (Rabbim) müstesna (ancak O´na taparım). Gerçek O, beni doğru yola eriştirecektir. «(Fakat) beni yaratan (Allah) müstesna. Şübhe yok ki O, beni doğru yolda muvaffak edecekdir». Ben, ancak beni yoktan var edene taparım, artık o da doğru yolu gösterir bana.
43-Zuhruf Suresi

28.Ayet
Mekke

25
490
وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ -28
(Ve cealeha kelimetem bakıyeten fı akıbihı leallehüm yarciun)
43-Zuhruf Suresi
28.Ayet
Mekke
25
490
İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı. Ve onu ardında (zürriyyetinde) kalan bir kelime yaptı gerek ki rücu´ edeler İbrahîm, bu tevhid kelimesini, soyu içerisinde bakî kalan bir kelime yaptı. Gerek ki (küfürden) dönerler. İbrahim bunu, (hakka) dönerler diye soyu arasında baki kalacak bir söz olarak bıraktı. (İbrâhîm) bunu (bu tevhîd kelimesini, ileride Mekkeliler de dînine) dönsünler diye, zürriyeti arasında baakıy bir kelime yapdı. Ve bu birlik sözünü, gerçeğe dönsünler diye soyu arasında da dâimâ kalacak ve zevâl bulmayacak bir vasiyet olarak bıraktı.
43-Zuhruf Suresi

29.Ayet
Mekke

25
490
بَلْ مَتَّعْتُ هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُبِينٌ -29
(Vel metta´tü haülai ve abaehüm hatta caehümül hakku ve rasulüm mübın)
43-Zuhruf Suresi
29.Ayet
Mekke
25
490
Doğrusu onları (Mekke müşriklerini) ve atalarını kendilerine hak olan Kur’an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırırım. Fakat şunları ve atalarını ta kendilerine hakk ve bir Resuli mübîn gelinciye kadar müstefid edip yaşattım Doğrusu şu (Mekke’li) kâfirleri ve atalarını, kendilerine kitab ve elçiliği (mucizelerle) aşikâr bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp yaşattım. Fakat bunları ve babalarını, kendilerine hakk ve (onu) açıklayan peygamber gelinceye kadar bir süre geçindirip yararlandırdık. Daha doğrusu ben onları da, atlarını da, kendilerine hak (ve şerîat hükümlerini) açıklayan bir peygamber gelinceye kadar, fâidelendirdim (yaşatdım). Belki de ben, onları da, atalarını da, onlara bir gerçek ve apaçık bir peygamber gelinceye dek geçindirmedeydim.
43-Zuhruf Suresi

30.Ayet
Mekke

25
490
وَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِ كَافِرُونَ -30
(Ve lemma caehümül hakku kalu haza sıhruv ve inna bihı kafirun)
43-Zuhruf Suresi
30.Ayet
Mekke
25
490
Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler. Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler Fakat onlara hak (kitab ve peygamber) gelince: “- Bu bir sihirdir; biz buna inanmayız.” dediler. Hakk onlara geldiği zaman, «bu bir sihirdir ve biz elbette onu inkâr edenlerizdir,» dediler. (Fakat) kendilerine o hak gelince onlar «Bu, sihirdir. Biz onu (inkâr ile) küfredicileriz» demişlerdir. Ve onlara gerçek gelince de bu dediler, büyü ve biz şüphe yok ki inkâr etmedeyiz onu.
43-Zuhruf Suresi

31.Ayet
Mekke

25
490
وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا الْقُرْآنُ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ -31
(Ve kalu lev la nüzzile hazel kur´anü ala racülim minel karyeteyni azıym)
43-Zuhruf Suresi
31.Ayet
Mekke
25
490
“Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Ve «ne olurdu şu Kur´an iki memleketten bir büyük adama indirilse idi» dediler Yine şöyle dediler: “- Şu Kur’an, iki memleketten (Mekke ve Taif’den) bir büyük adama (mal ve mevkii büyük bir kimseye) indirilseydi ya!...” Ve bir de dediler ki: «Bu Kur´ân, şu iki şehirden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?» Bir de (şunu) söylediler: «Şu Kur´an iki memleketin birindeki büyük bir adama indirilmeli değil miydi»? Ve bu Kur´ân dediler, iki şehirden birinin en büyük, en ileri gelen adamına inseydi ne olurdu?
43-Zuhruf Suresi

32.Ayet
Mekke

25
490
أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَ ۚ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا ۗ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ -32
(E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynahüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa´na ba´dahüm fevka ba´dın deracatil li yettehıze ba´duhüm ba´dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrum mimma yecmeun)
43-Zuhruf Suresi
32.Ayet
Mekke
25
490
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır. Rabbının rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların o Dünya hayattaki maışetlerini aralarında biz taksim ettik ve bir kısmını diğerinin derecelerle üstüne çıkardık ki ba´zısı ba´zısını tutsun, çalıştırsın rabbının rahmeti ise onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır Rabbinin rahmetini onlar mı bölüyorlar? Onların bu dünya hayatındaki geçim rızıklarını aralarında biz böldük. Bir kısmını da derecelerle diğerinin üstüne çıkardık ki, bir kısmı bir kısmını tutub çalıştırsın (işinde kullansın ve kaynaşsınlar). Rabbinin rahmeti ise, kâfirlerin (mal ve mülk olarak dünyada) toplayıb durduklarından daha hayırlıdır. Rabbin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar ? Oysa Dünya hayatında onların geçimliğini aralarında taksim eden, bir kısmını diğerine iş gördürmek için kimini kiminin üstüne derecelerle yükselttik. Rabbin rahmeti ise, onların toplayıp biriktirdiklerinden hayırlıdır. Rabbinin rahmetini onlar mı paylaşdırıyorlar?! Dünyâ hayâtında onların maişetlerini bile aralarında (onlar değil) biz taksîm etdik. Kimi derece derece diğer kiminin üstüne çıkardık ki bir kısmı bir kısmını iş adamı edinsin. Rabbinin rahmeti onların toplayageldiklerinden daha hayırlıdır. Onlar mı Rabbinin rahmetini pay edecekler? Biziz geçimlerini, aralarında paylaştıran dünyâ yaşayışında ve bir kısmı, bir kısmına hizmet etsin diye bâzılarını derece bakımından bâzılarından üstün halkettik ve Rabbinin rahmeti, onların toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.
43-Zuhruf Suresi

33.Ayet
Mekke

25
490
وَلَوْلَا أَنْ يَكُونَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمَٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ -33
(Ve lev la ey yekunen nasü ümmetev vahıdetel le cealna li mey yekfüru bir rahmani li büyutihim şükufem min fiddativ ve mearice aleyha yazherun)
43-Zuhruf Suresi
33.Ayet
Mekke
25
490
Eğer bütün insanlar (kâfirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık. Ve eğer insanlar hep (küfre sapacak) bir ümmet olacak olması idi biz o Rahman’a küfreden kimselerin her halde evlerine gümüşten tavanlar ve üzerlerinde çıkacakları asansörler. Eğer insanlar (kâfirlerin dünyadaki refahına bakarak hırslanmasalar ve bu yüzden küfre rağbet etmeseler ve böylece) tek bir (kâfir) ümmet haline gelmiyecek olsalardı, biz O Rahmân’ı inkâr eden kimselerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerlerinde çıkacakları merdivenler (yukarı çıkarma vasıtaları) yapardık. Eğer insanların (küfür ve sapıklıkta toplanıp) bir tek ümmet olma sakıncası olmasaydı. Rahman (olan Allah)´ı inkâr edenlerin evlerinin tavanını, üzerine çıktıkları merdivenleri ; Eğer (bütün) insanlar (küfre imrenecek) birtek ümmet haaline gelmeyecek olsaydı O çok esirgeyen (Allah) a küfreden kimselerin evlerinin tavanlarını, üstünden çıkacakları merdivenleri, Bütün insanların, kâfir olmaları gibi bir mahzur bulunmasaydı rahmânı inkâr edenlerin evlerindeki tavanları ve üstüne basıp çıktıkları merdivenleri bile gümüşten halk ederdik.
43-Zuhruf Suresi

34.Ayet
Mekke

25
491
وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِئُونَ -34
(Ve li büyutihim ebvabev ve süruran aleyha yettekiun)
43-Zuhruf Suresi
34.Ayet
Mekke
25
491
(34-35) Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın süslemeler yapardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O’na karşı gelmekten sakınanlarındır. Ve odalarına kapılar ve üzerlerine kurulacakları koltuklar kanepeler Odalarına da (gümüşten) kapılar ve üzerlerine kurulub yaslanacakları koltuklar (yapardık)... (34-35) Evlerinin kapılarını, üzerine yaslandıkları kanepeleri gümüşten yapar ve altın kaplamalarla işlerdik. Bunların hepsi dünya hayatının kısa süreli yararlanılan geçimliğinden başkası değildir. Âhiret ise, Rabbin yanında korkup sakınanlar içindir. odalarının kapılarını, üzerine yaslanacakları tahtları hep gümüşden yapardık! Ve evlerinin kapılarını ve üstüne oturup yaslandıkları tahtları gümüşten yapardık.
43-Zuhruf Suresi

35.Ayet
Mekke

25
491
وَزُخْرُفًا ۚ وَإِنْ كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَالْآخِرَةُ عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ -35
(Ve zuhrufa ve in küllü zalike lemma metaul haytiod dünya vel ahıratü ınde rabbike lil müttekıyn)
43-Zuhruf Suresi
35.Ayet
Mekke
25
491
(34-35) Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın süslemeler yapardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O’na karşı gelmekten sakınanlarındır. Ve altın ziynetler yapardık ve doğrusu bütün bunlar Dünya hayatın geçici metaı, rabbının ındinde. Âhıret ise korunan müttekîler içindir. Onların bu eşyalarını altın yaldızlı ve işlemeli kılardık. Bunların hepsi, ancak dünya hayatının geçici menfaatıdır. Ahiret (cennet) ise, Rabbinin katında, takva sahibleri içindir. (34-35) Evlerinin kapılarını, üzerine yaslandıkları kanepeleri gümüşten yapar ve altın kaplamalarla işlerdik. Bunların hepsi dünya hayatının kısa süreli yararlanılan geçimliğinden başkası değildir. Âhiret ise, Rabbin yanında korkup sakınanlar içindir. (Onları) altın zînetler (e boğardık). Bunların hepsi dünyâ hayâtının geçici metâından başka şeyler değildir. Âhiret (seâdeti) ise Rabbinin indinde (ancak küfür ve meâsîden) kaçınanlara mahsusdur. Ve onları altınlara, mücevherlere boğardık ve bütün bunlar, dünyâ yaşayışına âit metâlardan ibâret ve âhiretse, Rabbinin katında, çekinenlerin.
43-Zuhruf Suresi

36.Ayet
Mekke

25
491
وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمَٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ -36
(Ve mey ya´şü an zikrir rahmani nükayyıd lehu şeytanen fe hüve lehu karın)
43-Zuhruf Suresi
36.Ayet
Mekke
25
491
Kim, Rahmân’ın Zikri’ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur. Ve her kim Rahmanın zikrinden teâmî ederse biz ona bir Şeytan sardırırız artık o ona arkadaştır Her kim, Rahmân’ın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu, ona arkadaştır. Kim de Rahmân´ı anmaktan yana körlük gösterirse, biz ona yandaş olmak üzere bir şeytan sardırırız. Kim O çok esirgeyici (Allah) ın zikrinden göz yumarsa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu, onun (ayrılmaz) bir arkadaşıdır. Ve kim, rahmânı anmaktan yüz çevirirse ona bir Şeytan mûsâllat ederiz, artık o, arkadaş olur ona.
43-Zuhruf Suresi

37.Ayet
Mekke

25
491
وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ -37
(Ve innehüm le yesuddunehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm mühtedun)
43-Zuhruf Suresi
37.Ayet
Mekke
25
491
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar. Ve her halde onlar onları yoldan çıkarırlar, onlar ise onları doğru sanırlar Muhakkak ki bu şeytanlar, onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin hidayete erdirildiklerini sanırlar. Ve gerçekten onlar, bunları doğru yoldan alıkorlar da bunlar, doğru yolda bulunduklarını sanırlar. Şübhesiz ki bunlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendi lerinin hidâyete erdirilmiş olduklarını sanırlar. Ve şüphe yok ki Şeytanlar, onları yoldan çıkarır ve şüphe yok ki doğru yolu bulduklarını sanırlar.
43-Zuhruf Suresi

38.Ayet
Mekke

25
491
حَتَّىٰ إِذَا جَاءَنَا قَالَ يَا لَيْتَ بَيْنِي وَبَيْنَكَ بُعْدَ الْمَشْرِقَيْنِ فَبِئْسَ الْقَرِينُ -38
(Hatta iza caena kale ya leyte beynı ve beyneke bu´del meşrikayni fe bi´sel karın)
43-Zuhruf Suresi
38.Ayet
Mekke
25
491
Sonunda bize geldiğinde, arkadaşına, “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!” der. Nihayet bize geldiği vakıt ah, der: keşke benimle senin aranda iki maşrık bu´du olsa idi! sen ne kötü arkadaşmışın Nihayet (Allah’dan göz yuman kâfir, şeytanla bir arada Mahşerde) bize geldiği zaman, (arkadaşı şeytana) şöyle der: “- Keşke benimle senin aranda, doğu ile batı uzaklığı olaydı!... Sen ne kötü arkadaşmışsın!...” Sonunda bize gelince, yandaşına : «Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. (Meğer) sen ne kötü arkadaşmışsın !.» der. Nihayet o bize geldiği zaman dedi ki (der ki): «Keşki seninle benim aramda gün doğrusu ile gün batısı kadar uzaklık olsaydı! (Sen) ne kötü arkadaş (mışsın)»! Sonunda bizim tapımıza geldi mi keşke der, seninle benim aramda doğuyla batı kadar bir uzaklık olsaydı, gerçekten de ne kötü arkadaşmış.
43-Zuhruf Suresi

39.Ayet
Mekke

25
491
وَلَنْ يَنْفَعَكُمُ الْيَوْمَ إِذْ ظَلَمْتُمْ أَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ -39
(Ve ley yenfeakümül yevme iz zalemtüm enneküm fil azabe müşterikun)
43-Zuhruf Suresi
39.Ayet
Mekke
25
491
Onlara, “(Bu temenniniz) bugün size asla fayda vermez. Çünkü zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız” denir. Böyle demek bugün size hiç de faide vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azâbda müştereksinizdir (Allah Tealâ onlara şöyle buyurur): Bu özlediğiniz şey, bugün size asla fayda vermez; çünkü zulüm yaptınız. Hepiniz azabda ortaksınız. Zulmettiğiniz için bugün (buradaki pişmanlığınız) size fayda vermez. Sizler elbette azâbda birleşen ortaklarsınızdır. (Bu temenniniz ve peşîmanlığınız bugün size asla fâide vermez. Çünkü (hepiniz) zulmetdiniz. Muhakkak siz de azâbda ortaklarsınız. Ve o zaman zulmetmiştiniz, bugün pişmanlık kesin olarak fayda vermez size, şüphe yok ki azapta da müştereksiniz.
43-Zuhruf Suresi

40.Ayet
Mekke

25
491
أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ أَوْ تَهْدِي الْعُمْيَ وَمَنْ كَانَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ -40
(E fe ente tüsmius summe ev tehdil umye ve men kane fı dalalim mübın)
43-Zuhruf Suresi
40.Ayet
Mekke
25
491
Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin? O halde sen mi işittireceksin o sağırlara? Yâhud hidâyet edeceksin, o körlere ve açık bir dalâl içinde bulunanlara O halde (Ey Rasûlüm), sen mi sağırlara işittireceksin, yahud körlere ve açık bir sapıklıkta olanlara hidayet vereceksin? Sen mi sağırlara işittirecek sin veya körleri ve açık bir sapıklık içinde bulunanı doğru yola ulaştıra çaksın ? Artık (Habîbim) o sağırlara sen mi duyuracaksın? yahud o körlere, o apaçık bir sapıklık içinde bulunan kimselere (sen mi) hidâyet edeceksin? Sen mi sağıra duyuracaksın, yahut köre ve apaçık bir sapıklık içinde bulunana yol göstereceksin?
43-Zuhruf Suresi

41.Ayet
Mekke

25
491
فَإِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَإِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَ -41
(Fe imma nezhebenne bike fe inna minhüm müntekımun)
43-Zuhruf Suresi
41.Ayet
Mekke
25
491
Ya biz seni (bu dünyadan) alır götürürüz de, onlardan intikam alırız. Şu halde şayed biz seni alır götürür isek elbette onlardan intikam alacağız Öyle ise, seni alır götürürsek (vefat ettirirsek), muhakkak ki onlardan intikam alacağız. Eğer biz seni (alıp kendimize) götürsek bile şüphesiz onlardan intikam alacağız. Eğer seni herhalde (alır) götürürsek şübhe yok ki onlardan biz intikaam alıcılarızdır. Seni, katımıza alsak bile hiç şüphe yok ki mutlaka onlardan öç alırız biz.
43-Zuhruf Suresi

42.Ayet
Mekke

25
491
أَوْ نُرِيَنَّكَ الَّذِي وَعَدْنَاهُمْ فَإِنَّا عَلَيْهِمْ مُقْتَدِرُونَ -42
(Ev nüriyenne kellezı veadnahüm fe inna aleyhim muktedoirun)
43-Zuhruf Suresi
42.Ayet
Mekke
25
491
Yahut da, onlara yaptığımız tehdidi sana gösteririz ki, bizim onlara gücümüz yeter. Yâhud onlara yaptığımız vaîdi sana gösterirsek şübhe yok ki biz ona da muktediriz Yahud onlara (azab olarak) vaad ettiğimizi, (hayatında) muhakkak sana göstereceğiz. Elbette onlara azab etmeğe kadiriz. Ya da onlara va´dettiğimiz şeyi (azabı) sana göstereceğiz. Çünkü bizim, onlara kudretimiz elbette yeter. Yahud onlara va´d (ve tehdîd) etdiğimiz (azâb) ı (senin hayâtında) behemehal kendine göstereceğiz. Çünkü biz onların üstünde iktidar saahibleriyiz. Yahut da onlara vaadettiğimiz azâbı mutlaka sana gösteririz, gerçekten de onlara gücümüz yeter bizim.
43-Zuhruf Suresi

43.Ayet
Mekke

25
491
فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ -43
(Festemsik billezı uhıye ileyk inneke ala sıratım müstekıym)
43-Zuhruf Suresi
43.Ayet
Mekke
25
491
Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin. Sen hemen o sana vahyolunana tutun muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin Onun için sen, hemen sana vahyedilen Kur’an’a yapış (onunla amel et). Şübhesiz ki sen, doğru bir yol üzerindesin. Artık sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz ki sen dosdoğru yol üzerindesin. Binâen´aleyh sen, sana vahyolunan (Kur´an) a kuvvetle sarıl. Muhakkak ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin. Sen yapış sana vahyedilene, şüphe yok ki doğru yoldasın sen.
43-Zuhruf Suresi

44.Ayet
Mekke

25
491
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَ ۖ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ -44
(Ve innehu lezikrul leke ve li kavmik ve sevfe tüs´elun)
43-Zuhruf Suresi
44.Ayet
Mekke
25
491
Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz. Ve muhakkak ki o, hem senin için, hem kavmin için bir şereftir ve ileride ondan mes´ul olacaksınız Muhakkak ki o Kûr’an, hem senin için, hem kavmin için bir şereftir. İleride de (kıyamet günü, onun hakkını yerine getirib getirmemekten) sorumlu olacaksınız. O Kur´ân sana ve milletine elbette hem öğüt, hem anılmaya değer bir şereftir. İleride bundan sorulacaksınız. Şübhe yok ki o (Kur´an) senin için de, kavmin için de kat´î bir şerefdir. Siz (ondan) mes´ûl olacaksınız. Ve şüphe yok ki o, sana da elbet öğüttür, kavmine de ve soruya çekileceksiniz yakında.
43-Zuhruf Suresi

45.Ayet
Mekke

25
491
وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِنْ دُونِ الرَّحْمَٰنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ -45
(Ves´el men erselna min kablike mir rusülina e cealna min dunir rahmani alihetey yu´bedun)
43-Zuhruf Suresi
45.Ayet
Mekke
25
491
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor: Rahmân’dan başka kulluk edilecek ilâhlar var etmiş miyiz? Senden evvel gönderdiklerimize sor Resullerimizden! biz Rahmandan başka ıbadet olunacak ilâhlar yapmış mıyız? Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerden (ümmetlerinin ileri gelen âlimlerinden) sor ki, biz Rahmân’dan başka ibadet olunacak ilâhlar yapmış mıyız? Senden önce elçi olarak gönderdiğimiz peygamberlerimize sor: «Rahmân´dan başka tapılacak tanrılar meydana getirdiler mi?» Senden evvel gönderdiğimiz peygamberlerimize sor: Biz o çok esirgeyici (Allah) dan başka tapılacak Tanrılar yapmış mıyız? Ve sor senden önce peygamberlerimizden gönderdiklerimize: Rahmandan başka kulluk edilen mâbutlar yarattık mı?
43-Zuhruf Suresi

46.Ayet
Mekke

25
491
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ -46
(Ve le kad erselna musa bi ayatina ila fir´avne ve meleihı fe kale inni rasulü rabbil alemın)
43-Zuhruf Suresi
46.Ayet
Mekke
25
491
Andolsun, biz Mûsâ’yı mucizelerimizle Firavun’a ve ileri gelen adamlarına göndermiştik de o, “Şüphesiz ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim” demişti. Celâlim hakkı için Musâyı âyetlerimizle Fir´avne ve cem´ıyyetine gönderdik, vardı haberiniz olsun, dedi: ben bütün âlemlerin rabbının Resulüyüm Gerçekten Mûsa’yı da mucizelerimizle Firavun’a ve topluluğuna peygamber gönderdik. (Varıb da onlara) şöyle dedi: “- Doğrusu ben, bütün âlemlerin Rabbinin peygamberiyim.” And olsun ki biz, Musa´yı açık belge ve mu´cizelerle Fir´avn´a ve ileri gelen yandaşlarına peygamber olarak gönderdik. (O da onlara:) «Şüphesiz ki ben, âlemlerin Rabbı´nın peygamberiyim ve elçisiyim,» dedi. Andolsun ki biz Musâyı da âyetlerimizle Fir´avne ve cemâatine peygamber olarak gönderdik de o, «Ben gerçek âlemlerin Rabbinin elçisiyim» dedi. Ve andolsun ki Mûsâ´yı, delillerimizle Firavun´a ve kavminin ileri gelenlerine gönderdik de ben dedi, şüphe yok ki âlemlerin Rabbinin peygamberiyim.
43-Zuhruf Suresi

47.Ayet
Mekke

25
491
فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِآيَاتِنَا إِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ -47
(Felemma caehüm bi ayatina iza hüm minha yadhakun)
43-Zuhruf Suresi
47.Ayet
Mekke
25
491
(Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar! Vaktâ ki onlara böyle âyetlerimizle vardı, birdenbire onlar bunlara gülüverdiler Fakat onlara böyle mucizelerimizle varınca, hemen onlar bunlara gülüverdiler. Ne vakit ki onlara mu´cizelerimizle geldi, onlar birdenbire (işi alaya alıp) buna gülüverdiler. Fakat onlara âyetlerimiz gelince bir de ne görsünler, onlar bu (âyetlere) gülüyorlar! Onlara delillerimizle gelince o delillere gülmeye başladılar.
43-Zuhruf Suresi

48.Ayet
Mekke

25
492
وَمَا نُرِيهِمْ مِنْ آيَةٍ إِلَّا هِيَ أَكْبَرُ مِنْ أُخْتِهَا ۖ وَأَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ -48
(Ve ma nürıhim min ayetin illa hiye ekberu min uhtiha ve ehaznahüm bil azabi leallehüm yarciun)
43-Zuhruf Suresi
48.Ayet
Mekke
25
492
Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık. Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu´ edeler Onlara (Firavun ve kavmine) gösterdiğimiz her mucize, muhakkak diğerinden daha büyüktü. (İnkârlarından) dönerler diye, tuttuk onları azaba da çektik. Onlara hiçbir âyet (belge ve mu´cize) göstermedik ki, diğerinden daha büyük olmasın. Belki dönerler diye onları azâb ile yakalayıverdik. Biz onlara her hangi bir âyeti göstermiyorduk ki bu, mutlakaa öbürlerinden daha büyükdü. Onları, belki (küfürden) dönenler diye, (bir zaman da) azâb ile tutduk. Onlara hiçbir delil göstermedik ki biri, öbüründen büyük olmasın ve tuttukları yoldan dönsünler diye de azaplandırdık onları.
43-Zuhruf Suresi

49.Ayet
Mekke

25
492
وَقَالُوا يَا أَيُّهَ السَّاحِرُ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ إِنَّنَا لَمُهْتَدُونَ -49
(Ve kalu ya eyyühes sahırud´u lena rabbeke bima ahide ındeke innena le mühtedun)
43-Zuhruf Suresi
49.Ayet
Mekke
25
492
(Onlar azabı görünce) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz” dediler. Bu halde diyorlardı ki: gel ey sâhir! bizim için rabbına bir duâ et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz (Azabı gördükleri zaman, Mûsa’ya şöyle) dediler: “- Ey büyücü! (Duanı kabul edeceğine dair) sana olan vaadi hürmetine, bizim için Rabbine dua et; çünkü biz, artık yola geleceğiz.” Böyle iken, «ey sihirbaz büyücü !» dediler. «Sana verdiği sözü gereği, Rabbına bizim için duâ edip yalvar, bizler elbette doğru yola geleceğiz.» (Azâbı görünce) dediler ki: «Ey sihir yapan, bizim için Rabbine, sana olan va´di vech ile, düâ et. Muhakkak biz doğru yola kavuşdurulmuş olacağız». Ve ey büyücü demişlerdi, sana söz verdiğini sandığın Rabbine yalvar bizim için, şüphe yok ki biz de elbette doğru yola geliriz.
43-Zuhruf Suresi

50.Ayet
Mekke

25
492
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ -50
(Felemma keşefna anhümül azabe izahüm yenküsun)
43-Zuhruf Suresi
50.Ayet
Mekke
25
492
Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar. Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler Bunun üzerine kendilerinden azabı kaldırdığımız vakit, (yola geleceğiz, iman edeceğiz sözlerinden) hemen caydılar. Kendilerinden o azabı kaldırdığımızda, birden verdikleri sözü bozdular (yerine getirmediler). Fakat biz onlardan azâbı giderince bir de ne bakarsın: Onlar verdikleri sözü bozuyorlar bile! Derken onlardan azâbı kaldırdık mı sözlerinden döndüler.
43-Zuhruf Suresi

51.Ayet
Mekke

25
492
وَنَادَىٰ فِرْعَوْنُ فِي قَوْمِهِ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَيْسَ لِي مُلْكُ مِصْرَ وَهَٰذِهِ الْأَنْهَارُ تَجْرِي مِنْ تَحْتِي ۖ أَفَلَا تُبْصِرُونَ -51
(Ve nada fir´avnü fı kamihı kale ya kavmi e leyse lı mülkü mısra ve hazihil enharu tecrı min tahtı e fe la tübsırün)
43-Zuhruf Suresi
51.Ayet
Mekke
25
492
Firavun, kavmine seslenerek dedi ki: “Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz?” Ve Fir´avn kavmının içinde şöyle bağırdı: ey kavmım! Mısır mülkü benim ve hep şu nehirler benim altımdan akıyor değil mi? Artık gözünüzü açsanız a Firavun, kavminin içinde bağırıb şöyle dedi: “- Ey Kavmim! Mısır’ın mülk ve saltanatı ile şu altımdan (sarayımın altından) akan büyük nehir benim değil mi? Artık (azametimi) görmüyor musunuz? Fir´avn kendi milleti içinde şöyle seslendi: «Ey milletim !» dedi, «Mısır mülkü ve krallığı benim değil midir? Şu ırmaklar benim altımdan akmıyor mu ? Görmüyor musunuz ? Fir´avn, kavmi içinde haykırdı: «Ey kavmim, dedi, Mısır padişahlığı ve altımdan akan şu ırmaklar benim değil mi? Haalâ gözünüzü açmayacak mısınız»? Ve Firavun, kavminin arasında bağırıp dedi ki: Ey kavmim, Mısır saltanatı ve ayağımın altından akıp duran şu ırmaklar, benim değil mi, görmüyor musunuz?
43-Zuhruf Suresi

52.Ayet
Mekke

25
492
أَمْ أَنَا خَيْرٌ مِنْ هَٰذَا الَّذِي هُوَ مَهِينٌ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ -52
(Em ene hayrum min hazellezı hüve mehınüv ve la yekadü yübın)
43-Zuhruf Suresi
52.Ayet
Mekke
25
492
“Yoksa ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?” Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o hem hakîr hem de meramını anlatamıyor Yoksa ben nerde ise meramını anlatamıyacak, hakîr ve zayıf durumda olan bu Mûsa’dan daha hayırlı değil miyim? Yoksa ben, şu zavallı ve neredeyse açık şekilde meramını anlatamıyan kimseden daha hayırlı değil miyim ?» «Yoksa ben ondan hayırlı değil miyim? O ki hakirdir, (meramını) bile hemen hemen açıklayamıyor». Ben, şu aşağılık ve doğrudüzen söz bile söyliyemeyen adamdan daha hayırlı değil miyim?
43-Zuhruf Suresi

53.Ayet
Mekke

25
492
فَلَوْلَا أُلْقِيَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِنْ ذَهَبٍ أَوْ جَاءَ مَعَهُ الْمَلَائِكَةُ مُقْتَرِنِينَ -53
(Fe lev la ülkıye aleyhi esviratüm min zehebin ev cae meahül melaiketü mukterinın)
43-Zuhruf Suresi
53.Ayet
Mekke
25
492
“(Eğer doğru söylüyorsa) ona altın bilezikler atılmalı, yahut onunla beraber bulunmak üzere melekler gelmeli değil miydi?” Eğer o dediği gibi ise üzerine altın bilezikler atılsa ya! Yâhud yanında Melâikeler dizilse gelse ya! (Mademki doğru söylüyor, peygamber olduğunu iddia ediyor; büyüklere takılan altın bilezik ve gerdanlıklar gibi Allah tarafından) onun üzerine de altın bilezikler atılıp takılsaydı ya!... Yahud beraberinde (kendisine yardım edecek ve onu tasdik edecek) melekler dizilip gelse ya!...” (Eğer doğru sözlü ise) «üzerine altından bilezikler atılmalı veya beraberinde melekler yer alıp gelmeli değil miydi ?» «Öyle ya, onun üstüne (gökden) altın bilezikler atılmalı, yahud beraberinde birbiri ardınca (kendisini tasdıyk edici) melekler gelmeli değil miydi»? Ne olurdu, bâri ona altın bilezikler takılmış olsaydı, yahut da onunla, ona uyan, yardım eden melekler gelseydi.
43-Zuhruf Suresi

54.Ayet
Mekke

25
492
فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ -54
(Festehaffe kavmehu fe etauh innehüm kanu kavmen fasikıyn)
43-Zuhruf Suresi
54.Ayet
Mekke
25
492
Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu. Bu suretle kavmını istihfaf etti onlar da ona itaat eylediler çünkü dinden çıkmış fâsık bir kavm idiler Böylece (Firavun) kavmini küçümsedi. Onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar dinden çıkmış, fâsık bir kavim idiler. Böylece o, kendi milletini hafife aldı (da aldatıcı sözler söyledi). Bu sebeple ona itaat ettiler. Şüphesiz ki onlar hakkın yolundan çıkmış ahlâksız bir milletti. Bu suretle kavmini küçümsedi. Onlar da kendisine itaat etdiler. Hakıykat onlar faasıklar güruhu idi. Derken kavminin aklını çeldi de ona itâat ettiler, şüphe yok ki onlar, yoldan çıkmış bir topluluktu.
43-Zuhruf Suresi

55.Ayet
Mekke

25
492
فَلَمَّا آسَفُونَا انْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ -55
(Felemma asefununtekamna minhüm fe ağraknahüm ecmeıyn)
43-Zuhruf Suresi
55.Ayet
Mekke
25
492
Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince biz de onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk. Böyle vaktâ ki bizi gadaba da´vet ettiler biz de kendilerinden intikam aldık hepsini birden gark ediverdik Vakta ki, (isyan ederek) bizi gazablandırdılar, biz de kendilerinden intikam aldık; hepsini birden (denizde) boğduk. Ne vakit ki, bizi öfkelendirip gazabımızı çektiler, kendilerinden intikam aldık da böylece hepsini (Kızıldeniz´de) boğduk. Nihayet, onlar bizi gazablandırınca kendilerinden intikam aldık. Derhal onları topdan (suda) boğduk. Bizi gazaba getirdilermi öç aldık onlardan, derken hepsini de sulara boğduk.
43-Zuhruf Suresi

56.Ayet
Mekke

25
492
فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِلْآخِرِينَ -56
(Fe cealnahüm selefev ve meselel lil ahırın)
43-Zuhruf Suresi
56.Ayet
Mekke
25
492
Onları, sonradan gelecek inkârcılara, geçmiş bir ibret ve bir örnek kıldık. Gark ediverdik de onları sonrakiler için hem bir selef hem bir mesel kıldık Böylece onları, sonrakiler için hem bir örnek, hem de bir ibret yaptık. Onları sonra gelecekler için geçmiş bir ibret ve misâl yaptık. Bu vech ile onları sonra (gelen ümmet) ler için (ibret verici) bir geçmiş ve misâl yapdık. Gerçekten de kâfirlerin önde gidenleri kıldık onları ve sonradan gelenlere ibret ettik.
43-Zuhruf Suresi

57.Ayet
Mekke

25
492
وَلَمَّا ضُرِبَ ابْنُ مَرْيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوْمُكَ مِنْهُ يَصِدُّونَ -57
(Ve lemma duribebnü meryeme meselen iza kavmüke minhü yesıddun)
43-Zuhruf Suresi
57.Ayet
Mekke
25
492
Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin, senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar. Ve vaktâ ki Meryemin oğlu bir mesel olarak ortaya atıldı derhal kavmin ondan çığrıştılar (Hz. Peygamber meleklere tapınan müşriklere): “-Siz ve Allah’dan başka tapındığınız şeyler cehennem odunusunuz” (âyetini okuyunca, kızmışlar ve bu hüküm yalnız bize ilâhlarımıza mı aittir, yoksa bütün ümmetlere mi? dediler. Hz. Peygamber: Size ve bütün ümmetlere şamildir, buyurdu. Onlar: O halde öğretmekte olduğun Meryem’in oğlu İsa’ya da hristiyanlar, Allah’ın oğludur diye ibadet ediyorlar. Biz ise Meleklere ibadet ediyoruz, onlar cehennemlik iseler biz de cehennemlik olmaya razıyız, dediler; ve gülüştüler. Hz. Peygamber sükût buyurdular ve sonra şu âyeti kerime nazil oldu): Meryem’in oğlu bir misal olarak ortaya atılınca, hemen kavmin ondan keyiflenip gülüyorlardı; Ve ne vakit ki, Meryem oğlu misâl verildi, senin kavmin hemen bağrışıp çağrıştılar, Meryem oğlu bir misâl olarak (öne) atılınca hemen senin kavmin bundan (şımarıb haykıra haykıra) gülüyorlar. Meryemoğlu örnek getirilince kavmin hemen bağrışmaya başladı.
43-Zuhruf Suresi

58.Ayet
Mekke

25
492
وَقَالُوا أَآلِهَتُنَا خَيْرٌ أَمْ هُوَ ۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلًا ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ -58
(Ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasımun)
43-Zuhruf Suresi
58.Ayet
Mekke
25
492
“Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa İsa mı?” dediler. Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur. Ya! dediler: bizim ilâhlarımız mı hayırlı? Yoksa o mu? Bunu sana sırf bir cidal olarak fırlattılar, doğrusu onlar çok husumetli bir kavimdirler Ve şöyle demişlerdi: “- Bizim ilâhlarımız (olan melekler) mi daha hayırlı, yoksa o mu (Meryem’in oğlu İsa mı)?” (Ey Rasûlüm, hakikatı anlamak için değil) bunu sana sırf bir mücadele olarak (ve seni cevabsız bırakmak için) misal veriyorlar. Doğrusu onlar çok çekişgen adamlardır. Ve dediler ki: Bizim tanrılarımız mı hayırlıdır, yoksa O mu hayırlıdır? Bu misâli sırf bir tartışma ve sürtüşme konusu olsun diye sana getirdiler. Zaten onlar yaygaracı, tar-tışıcı bir millettir. Dediler ki: «Bizim Tanrılarımız mı hayırlı, yoksa O mu»? Bunu sana (Habîbim, baatıl) bir mücâdeleden başka (maksadla) îrâd etmediler. Daha doğrusu onlar çok düşman bir kavmdir. Ve bizim mâbutlarımız mı hayırlı, yoksa o mu dediler, onlar, bu örneği ancak çekişmek için getirdiler; zâten de onlar düşmanlık ededuran bir topluluktur.
43-Zuhruf Suresi

59.Ayet
Mekke

25
492
إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِبَنِي إِسْرَائِيلَ -59
(İn hüve illa abdün en´amna aleyhi ve cealnahü meselel li benı israıl)
43-Zuhruf Suresi
59.Ayet
Mekke
25
492
İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur. Hayır o ilâh değil, halîs bir kuldur, biz ona in´am ettik ve kendisini Benî İsraîl için bir mesel yaptık O, Meryem’in oğlu İsa ilâh değil, ancak bir kuldur. Biz ona nimet verdik ve kendisini İsrailoğulları için (babasız yaratmakla) bir ibret kıldık. O (Meryem oğlu İsâ) kendisine nîmet verdiğimiz ve İsrail oğulları´na örnek gösterdiğimiz bir kuldur.. O, bizim kendisine ni´met verdiğimiz, İsrâîl oğullarına (ibret verici) bir misâl yapdığımız bir kuldan başkası değildi. Oysaki o, kendisine nîmetler verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek gösterdiğimiz bir kuldu ancak.
43-Zuhruf Suresi

60.Ayet
Mekke

25
492
وَلَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَا مِنْكُمْ مَلَائِكَةً فِي الْأَرْضِ يَخْلُفُونَ -60
(Ve lev neşaü le cealna minküm melaiketen fil erdı yahlüfun)
43-Zuhruf Suresi
60.Ayet
Mekke
25
492
Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık. Ve dilersek sizlerden de Melâike yaparız Arzda halef olurlar Eğer biz dileseydik, sizin yerinize, yeryüzünde melekler yaratırdık da (arkanızdan) yerinize geçerlerdi. Eğer biz, dileseydik yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık. Eğer biz dileseydik size bedel elbet yer (yüzün) de, ardınızda kalacak, melekler yaratırdık. Ve dileseydik yeryüzüne melekler getirirdik, sizin yerinize onları geçirirdik.
43-Zuhruf Suresi

61.Ayet
Mekke

25
493
وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ -61
(Ve innehu le ılmül lissaati fe la temterunne biha vettebiun haza sıratum müstekıym)
43-Zuhruf Suresi
61.Ayet
Mekke
25
493
Şüphesiz o Kıyametin (kopacağının) bir bilgisidir. Artık onun hakkında asla şüphe etmeyin, bana uyun, bu doğru bir yoldur. Ve hakkıkat o, saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi´ olun, işte bu yegâne doğru yoldur Gerçekten o (İsa’nın nüzûlü), kıyamet için (yaklaştığını bildiren) bir beyandır, alâmettir. Onun için sakın o kıyametin geleceğinde şübhe etmeyin de benim şeriatime tâbi olun. İşte bu biricik doğru yoldur. Ve şüphesiz O (İsâ veya Kur´ân), Kıyâmet´in kopuş saati için bir bilgidir. Artık siz, o saat hakkında şüphe etmeyin ; bana uyun. Dosdoğru yol da budur! Şüphesiz ki o, saat (in) ilmi (kendisiyle bilinenlerden) dir. Artık buna karşı sakın şüpheye düşmeyin. (Onlara de ki.) «Bana tâbi´ olun. (Sizi da´vet etdiğini) bu (yol) doğru bir yoldur». Onun gökten inmesi, kıyâmetin yaklaştığını bildirir, sakın kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyin ve uyun bana; budur doğru yol.
43-Zuhruf Suresi

62.Ayet
Mekke

25
493
وَلَا يَصُدَّنَّكُمُ الشَّيْطَانُ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ -62
(Ve la yesudodennekümüş şeytan innehu leküm adüvvün mübın)
43-Zuhruf Suresi
62.Ayet
Mekke
25
493
Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. Ve sakın sizi Şeytan çelmesin, çünkü o size belli bir düşmandır Sakın sizi Şeytan (şeriatime uymaktan) çevirmesin. Muhakkak ki o, size açık bir düşmandır. Sakın şeytan sizi (doğru yoldan) alıkoymasın. Çünkü hakikat o, açık bir düşmandır. Sakın sizi şeytan çevirmesin. Çünkü o, hakıykat sizin aşikâr bir düşmanınızdır. Ve Şeytan, sizi yoldan çıkarmasın; şüphe yok ki o, size apaçık bir düşmandır.
43-Zuhruf Suresi

63.Ayet
Mekke

25
493
وَلَمَّا جَاءَ عِيسَىٰ بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُمْ بِالْحِكْمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ ۖ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -63
(Ve lemma cae ıysa bil beyyinati kale kad ci´tüküm bil hıkmeti ve li übeyyine leküm ba´dallezı tahtelifune fıh fettekullahe ve etıy´un)
43-Zuhruf Suresi
63.Ayet
Mekke
25
493
İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Isâ da o beyyinelerle geldiği vakıt şöyle dedi: ben size hikmet ile ve ihtilâf edip durduğunuz şeylerin ba´zısını size beyan edeyim diye geldim, onun için Allahdan korkun ve bana ıtaat edin, İsâ da mucizelerle (ve İncil ayetleri ile) geldiği vakit şöyle demişti: “- Ben size ilâhi hükümlerle ve ayrılığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklayayım, diye geldim. Onun için Allah’dan korkun ve bana itaat edin. İsâ, açık belgeler ve mu´cizelerle gelince, «ben gerçekten size hikmetle ve görüş ayrılığına düştüğünüz bazı hususları size açıklamak için geldim; artık Allah´tan korkun da bana itaat edin,» dedi. İsâ o apaçık delilleri getirdiği zaman (şöyle) demişdi: «Ben size gerçek hikmeti getirdim. Bir de hakkında ihtilâf edegeldiğiniz şeylerden ba´zısını size açıklayayım diye (geldim). Artık Allahdan korkun, bana tâbi´ olun». Ve İsâ, apaçık delillerle gelince ben demişti, andolsun ki size peygamber olarak geldim ve ayrılığa düştüğünüz bâzı şeyleri elbette açıklayıp bildireceğim size; artık çekinin Allah´tan ve itâat edin bana.
43-Zuhruf Suresi

64.Ayet
Mekke

25
493
إِنَّ اللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ -64
(İnnellahe hüve rabbı ve rabbüküm fa´büduh haza sıratum müstekıym)
43-Zuhruf Suresi
64.Ayet
Mekke
25
493
Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin, işte bu doğru bir yoldur. haberiniz olsun Allah benim rabbım sizin de rabbınız ancak odur, onun için hep ona ıbadet edin, işte bu yegâne doğru yoldur Şübhe yok ki Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde hep O’na ibadet edin. İşte bu, biricik doğru yoldur.” «Şüphesiz ki, Allah, benim de Rabbımdır, sizin de Rabbinizdir. O halde O´na ibâdet edin. Dosdoğru yol budur!» «Şüphesiz Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbiniz. Haydi (hepiniz) Ona kulluk edin. Doğru yol budur». Şüphe yok ki Allah, Rabbimdir ve Rabbinizdir o, kulluk edin ona. Budur doğru yol.
43-Zuhruf Suresi

65.Ayet
Mekke

25
493
فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ أَلِيمٍ -65
(Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne zalemu min azabi yevmin elım)
43-Zuhruf Suresi
65.Ayet
Mekke
25
493
Ama aralarından çıkan gruplar ayrılığa düştüler. Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin hâline! Sonra o hizibler kendi aralarında ıhtilâf ettiler, onun için elîm bir günün azâbından vay o zulmedenlere Sonra o (hristiyanlardan ibaret) hizibler aralarında ayrılığa düştüler. Onun için, acıklı bir günün azabından vay o zulüm edenlerin haline!... Hizipleşenler, kendi aralarında ayrılığa düştüler. O elîm günün azabından, zulmedenlerin vay hâline! Sonra aralarından partiler (çıkıb) ihtilâf etdiler. Artık pek acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlere! Aralarından bölükler, ayrılığa düştü; yazıklar olsun zulmedenlere elemli günün azâbından.
43-Zuhruf Suresi

66.Ayet
Mekke

25
493
هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ -66
(Hel yenzurune illes saate en te´tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş´urun)
43-Zuhruf Suresi
66.Ayet
Mekke
25
493
Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, hâlbuki bunun farkında değillerdir. Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar Onlar farkında değillerken ansızın başlarına gelsin diye, hep o kıyametin kopmasını bekliyorlar. Onlar ancak beklenen o saatin, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelmesini bekliyorlar. Onlar, kendileri farkında olmayarak, (başlarına) gelecek o sâatden başkasını mı gözetliyorlar? Onlar, kıyâmetin kopmasından başka bir şey mi bekliyorlar ki ansızın kopuverir başlarına ve onlar, anlamazlar bile.
43-Zuhruf Suresi

67.Ayet
Mekke

25
493
الْأَخِلَّاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ -67
(El ehıllaü yevmeizim ba´duhüm li ba´dın adüvvün illel müttekıyn)
43-Zuhruf Suresi
67.Ayet
Mekke
25
493
O gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar. Dostlar o gün birbirlerine düşmandırlar, müstesnâ ancak müttekîler (Küfürde birleşib sevişen) dostlar, o gün birbirlerine düşmandırlar; takva sahibleri ise müstesnadır. O gün yakın dostlar birbirlerine düşmandır. Ancak (Allah´tan) korkup (küfür ve nifaktan, azgınlık ve sapıklıktan) sakınanların (dostluğu) bunun dışındadır. Dostlar o gün birbirine düşmandır. Takva saahibleri müstesna. Dostların bir kısmı, bir kısmına düşman olur o gün, ancak çekinenler müstesnâ.
43-Zuhruf Suresi

68.Ayet
Mekke

25
493
يَا عِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ وَلَا أَنْتُمْ تَحْزَنُونَ -68
(Ya ıbadi la havfün aleykümül yevme ve la entüm tanzenun)
43-Zuhruf Suresi
68.Ayet
Mekke
25
493
(68-69) (Allah, şöyle der:) “Ey âyetlerimize iman eden ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de.” Ey benim kullarım! Size hiç korku yoktur bugün ve siz mahzun da olmıyacaksınız Ey benim (Allah için sevişen takva sahibi) kullarım! Bugün size hiç bir korku yoktur; ve siz mahzun da olmıyacaksınız. Ey kullarım! Bugün size bir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz de. (68-69) Ey benim âyetlerime îman edib de müslüman olan kullarım, bugün size hiçbir korku yokdur. Siz mahzun da olmayacaksınız. Ey kullarım, korku yok size bugün, kederlenmezsiniz de.
43-Zuhruf Suresi

69.Ayet
Mekke

25
493
الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمِينَ -69
(Ellezıne amenu bi ayatina ve kanu müslimın)
43-Zuhruf Suresi
69.Ayet
Mekke
25
493
(68-69) (Allah, şöyle der:) “Ey âyetlerimize iman eden ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de.” Benim âyetlerime iyman edip de halîs müsliman olan kullarım (Bunlar) o kimselerdir ki, ayetlerimize iman edib de (Allah’ın hükümlerine) boyun eğmişlerdi. O kullar ki, âyetlerimize inandılar ve (bize, buyruklarımıza) teslimiyet gösterdiler. (68-69) Ey benim âyetlerime îman edib de müslüman olan kullarım, bugün size hiçbir korku yokdur. Siz mahzun da olmayacaksınız. O kullarım, inananlardır delillerimize ve onlar, teslîm olanlardır.
43-Zuhruf Suresi

70.Ayet
Mekke

25
493
ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنْتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ -70
(Üdhulül cennete entüm ve ezvacüküm tuhberun)
43-Zuhruf Suresi
70.Ayet
Mekke
25
493
“Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” Girin Cennete: siz ve zevceleriniz, sürurlar, neş´eler içinde (Onlara şöyle denir): Sevinç ve neşeler içinde olduğunuz halde, siz ve zevceleriniz girin cennete... Sizler ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde girin Cennet´e! Sürûr ve ikram a müstağrak olduğunuz halde siz de, (mü´min) zevceleriniz de girin cennete. Girin cennete siz ve eşleriniz kutlulukla, sevinerek.
43-Zuhruf Suresi

71.Ayet
Mekke

25
493
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ ۖ وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْأَنْفُسُ وَتَلَذُّ الْأَعْيُنُ ۖ وَأَنْتُمْ فِيهَا خَالِدُونَ -71
(Yütafü aleyhim bi sıhafim min zehebiv ve ekvab ve fıha ma teştehıhil enfüsü ve telezzül a´yün ve entüm fıha halidün)
43-Zuhruf Suresi
71.Ayet
Mekke
25
493
Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız. Altından tepsiler ve küplerle üzerlerine dönülür dolaşır, nefislerin hoşlanacağı, gözlerin lezzet alacağı şeyler hep orada ve siz orada muhalledsiniz Onların etrafında, altından tabaklar ve bardaklarla (kendilerine cennette hizmet için) dolaşılır. Canların istiyeceği ve gözlerin hoşlanacağı ne varsa, hepsi oradadır. Siz de orada devamlı olarak kalacaksınız. Çevrelerinde tavaf edercesine altın tepsiler ve bardaklar dolaştırırlar ve orada canlarının çektiği, gözlerin lezzet duyduğu şeyler vardır ve sizler orada devamlı kalıcılarsınız. Onlar altın tepsiler ve destilerle tavaaf (ve ziyaret) edilecekdir. Canlarının isteyeceği, gözler (in) in hoşlanacağı ne varsa oradadır ve siz içinde ebedî kalıcılarsınız. Onlara altından yapılmış tabaklar ve testiler sunulacak ve orada nefsin istediği ve gözün hoşlandığı her şey var ve siz, orada ebedî olarak kalırsınız.
43-Zuhruf Suresi

72.Ayet
Mekke

25
493
وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -72
(Ve tilkel cennetülletı uristümuha bima küntüm ta´melun)
43-Zuhruf Suresi
72.Ayet
Mekke
25
493
İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir. Ve işte bu, sizin çalıştığınız ameller sebebiyle vâris kılındığınız Cennet İşte bu, sizin çalıştığınız ameller sebebiyle mirasçı kılındığınız cennetdir. İşte işleyip geldiğiniz (sevap ve iyilikler)e karşılık vâris kılındığınız Cennet!. İşte bu, sizin yapageldiğiniz iyi amel (ve hareket) leriniz sayesinde mîrascı kılındığınız cennetdir. Ve şu cennete mîrasçı oldunuz işlediğiniz şeyler yüzünden.
43-Zuhruf Suresi

73.Ayet
Mekke

25
493
لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِنْهَا تَأْكُلُونَ -73
(Leküm fiha fakihetün kesıratüm miha te´külun)
43-Zuhruf Suresi
73.Ayet
Mekke
25
493
Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz. Sizin için onda çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz Sizin için orada çok meyvalar vardır; onlardan yiyeceksiniz. Orada sizin için (sayısı belirsiz) çok meyveler vardır ki, onlardan yiyeceksiniz. Burada sizin için bir çok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz. Size orada birçok meyveler de var, onlardan yersiniz.
43-Zuhruf Suresi

74.Ayet
Mekke

25
494
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَ -74
(İnnel mücrimıne fı azabi cehenneme halidun)
43-Zuhruf Suresi
74.Ayet
Mekke
25
494
Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklardır. Haberiniz olsun ki mücrimler Cehennem azâbında muhalleddirler Muhakkak ki kâfirler, cehennem azabında devamlı olarak kalacaklardır. Suçlu günahkârlar ise elbette Cehennem azabında devamlı kalıcılardır. Şübhe yok ki günahkârlar cehennem azabında ebedî kalıcıdırlar. Şüphe yok ki mücrimler, cehennem azâbında ebedî olarak kalırlar.
43-Zuhruf Suresi

75.Ayet
Mekke

25
494
لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ -75
(La yüfetteru anhüm ve hüm fıhi müblisun)
43-Zuhruf Suresi
75.Ayet
Mekke
25
494
Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler. Kendilerinden o azâb gevşetilmez ve onlar onun içinde her ümidi kesmişlerdir Kendilerinden o azab hafifletilmez. Onlar bunun içinden (kurtulmaktan) ümidi kesmişlerdir. Kendilerinden azaba ara verilip gevşetilmiyecek ve orada ümitsizlik içindedirler. (Bu azâb) onlardan hafifletilmeyecek. Onlar bunun içinde ümidsiz susacaklardır. Azapları hafifletilmeyecek ve orada ümitsiz bir halde kalacaklar.
43-Zuhruf Suresi

76.Ayet
Mekke

25
494
وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا هُمُ الظَّالِمِينَ -76
(Ve ma zalemnahüm ve lakin kanu hümüz zalimın)
43-Zuhruf Suresi
76.Ayet
Mekke
25
494
Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendileri zâlim idiler. Ve biz onlara zulmetmemişizdir ve lâkin kendileri zalim idiler Biz, onlara zulüm etmedik; fakat kendileri zalim idiler. Biz onlara zulmetmedik, ama onlar kendileri zâlimlerdir. Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendileri zaalimdiler. Ve biz zulmetmedik onlara ve fakat onlar zulmettiler kendi kendilerine.
43-Zuhruf Suresi

77.Ayet
Mekke

25
494
وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ ۖ قَالَ إِنَّكُمْ مَاكِثُونَ -77
(Ve nadev ya malikü li yakdı aleyna rabbük kale inneküm makisun)
43-Zuhruf Suresi
77.Ayet
Mekke
25
494
(Görevli meleğe şöyle seslenirler:) “Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin.” O da, “Siz hep böyle kalacaksınız” der. Ve şöyle çığrışmaktadırlar: ya mâlik! Rabbın işimizi bitiriversin, o demiştir ki: her halde siz duracaksınız (Cehennemin bekçisi olan Malik isimli meleğe şöyle) çağrışırlar: “ -Ey Malik! (İste de) Rabbin bizi öldürsün, (azabdan kurtulalım).” Malik de: “- Siz, (azab içinde) kalacaksınız.” der. Cehennem bekçisine : «Ey bekçi! Rabbin hükmünü verip işimizi bitiriversin (canımızı alsın)» diye seslenirler. Bekçi: «Hayır, siz burada (ölmeden) kalmaya mahkûmsunuz» der. (Şöyle) çağrışdılar (çağrışırlar) : «Ey Mâlik Rabbin bizi öldürsün». O da : «Siz behemehal (azâbda) kalıcılarsınız» dedi (ler). Ve ey Mâlik diye bağıracaklar, yalvar Rabbine de öldürsün bizi; Mâlik, şüphe yok ki siz diyecek, ebedî olarak azaptasınız.
43-Zuhruf Suresi

78.Ayet
Mekke

25
494
لَقَدْ جِئْنَاكُمْ بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ -78
(Lekad ci´naküm bil hakkı ve lakinne ekseraküm lil hakkı karihun)
43-Zuhruf Suresi
78.Ayet
Mekke
25
494
Andolsun, size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmayanlarsınız. Celâlım hakkı için biz size hakkı gönderdik ve lâkin ekseriniz hakkı hoşlanmıyanlarsınız (Allah da buyurur ki): And olsun, biz size hakkı gönderdik. Fakat çoğunuz hakdan hoşlanmıyanlarsınız, (Kur’an’ı ve peygamberi inkâr edenlersiniz). And olsun ki, biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz hakktan hoşlanmayıp tiksinenlersiniz. «Andolsun, biz size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz hakkı çirkin görenlerdiniz». Andolsun ki size gerçeği gönderdik ve fakat çoğunuz gerçeği hoş görmüyor, istemiyordunuz.
43-Zuhruf Suresi

79.Ayet
Mekke

25
494
أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ -79
(Em ebramu emran fe inna mübrimun)
43-Zuhruf Suresi
79.Ayet
Mekke
25
494
Yoksa (gerçeği kabul etmeme konusunda) bir işe kesin karar mı verdiler? Şüphesiz biz de (onları cezalandırmakta) kararlıyız. İşi sıkı mı büktüler, fakat işte sıkı büken biziz Yoksa onlar, (Hz. Peygambere hile kurmakta) işi sağlama mı bağladılar? İşte biz, (onları helâk etmekle işi) sağlam tutanlarız. Yoksa onlar, işi sıkı mı tuttular ? Doğrusu biz de sıkı tutanlarız. Yoksa onlar işi sağlam mı tutmuşlar?! İşte biz de hakıykaten sağlam tutanlarız! Onlar, kâfirlikte ısrâr ettiler, biz de onları cezâlandırmada ısrâr edeceğiz.
43-Zuhruf Suresi

80.Ayet
Mekke

25
494
أَمْ يَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ ۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ -80
(Em yahsebune enna la nesmeu sirrahüm ve necvahüm bela ve rusülüna ledeyhüm yektübun)
43-Zuhruf Suresi
80.Ayet
Mekke
25
494
Yoksa onların sırlarını ve gizli konuşmalarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar. Yoksa biz onların sirlerini ve fısıltılarını işitmeyiz mi sanıyorlar? Hayır işitiriz hem de yanlarında elçilerimiz vardır yazarlar Yoksa biz, (Peygambere tuzak kurmak istiyen) o kâfirlerin kalblerinde gizlediklerini ve fısıltılarını işitmez miyiz sanıyorlar? Hayır işitiyoruz ve onların yanlarında (fısıltı ve niyetlerini tesbit eden melek) elçilerimiz vardır; yazıyorlar. Yoksa onların sırlarını, gizli fısıltılarını işitmediğimizi mi sanırlar ? Hayır, yanlarındaki elcilerimiz yazıyorlar. Yahud biz onların içlerinde gizlediklerini ve aralarındaki fısıltılarını işitmiyoruz mu sanıyorlar? Hayır (işidiyoruz). Onların yanında da bizim elçilerimiz de var, yazıyorlar. Yoksa onların gizlediklerini ve gizli gizli konuştuklarını işitmedik mi sanırlar? Hayır ve elçilerimiz, ne dediklerini, ne yaptıklarını yazıp durmada.
43-Zuhruf Suresi

81.Ayet
Mekke

25
494
قُلْ إِنْ كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدٌ فَأَنَا أَوَّلُ الْعَابِدِينَ -81
(Kul in kane lirrahmani veledün fe ene evvelül abidın)
43-Zuhruf Suresi
81.Ayet
Mekke
25
494
(Ey Muhammed!) De ki: “Eğer Rahmân’ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum.” De ki: Rahmanın bir veledi olsa ben ona tapanların birincisi olurdum (Ey Rasûlüm) de ki: “- Rahmân’ın bir çocuğu olsa, ben ona, tapanların birincisi olurdum.” De ki: Eğer (bilfarz) Rahmân´ın çocuğu olsa idi, ben ona kulluk edenlerin ilki olurdum. (Habîbim) de ki: «O çok esirgeyen (Allah) ın (bilfarz) bir evlâdı olsaydı ben (ona) tapanların ilki olurdum»! De ki: Rahmanın çocuğu olsaydı gerçekten de ben, mâbûduma kulluk edenlerin ilki olurdum.
43-Zuhruf Suresi

82.Ayet
Mekke

25
494
سُبْحَانَ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ -82
(Sübhüne rabbis semavati vel erdı rabbil arşi amma yesıfun)
43-Zuhruf Suresi
82.Ayet
Mekke
25
494
Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın da Rabbi olan Allah, onların nitelendirmelerinden uzaktır. Tenzih o sübhâna o Göklerin ve Yerin rabbı, rabbül´arşe onların vasıflarından Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın da Rabbi, onların yaptıkları vasıflardan çok münezzehtir ve yücedir. Göklerin ve yerin Rabbi, Arş´ın Rabbi onların vasfedegeldiklerinden yücedir, münezzehtir. Hem göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi, onların vasfedegeldiklerinden münezzehdir. Yücedir, münezzehtir göklerin ve yeryüzünün Rabbi, arşın Rabbi, onların dediklerinden.
43-Zuhruf Suresi

83.Ayet
Mekke

25
494
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ -83
(Fezerhüm yahudu ve yel´abu hatta yülaku yevmehümüllezı yuadun)
43-Zuhruf Suresi
83.Ayet
Mekke
25
494
Bırak onları, tehdit edildikleri güne kavuşana kadar, (batıl inançlarına) dalsınlar ve (dünya hayatlarında) oynayadursunlar. Şimdi bırak onları dalsınlar, oynıya dursunlar tâ va´dolundukları günlerine çatasıya kadar Şimdi bırak onları (bâtıl inançlarına) dalsınlar, oynaya dursunlar; tâ vaad edildikleri (kıyamet) günlerine kavuşuncaya kadar... Bırak onları, (tehdîd anlamında) va´d olundukları günlerine kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar. (Şimdilik) sen bırak onları, (baatılın içine) dalsınlar, (dünyâlarında) oynaya dursunlar. Nihayet (azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşdurulacaklardır. Bırak onları, vaadedilen güne ulaşıncaya dek didinip oynasınlar.
43-Zuhruf Suresi

84.Ayet
Mekke

25
494
وَهُوَ الَّذِي فِي السَّمَاءِ إِلَٰهٌ وَفِي الْأَرْضِ إِلَٰهٌ ۚ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ -84
(Ve hüvellezı fis semai ilahüv ve fil erdı ilah ve hüvel hakımül alım)
43-Zuhruf Suresi
84.Ayet
Mekke
25
494
O, gökte de ilâh olandır, yerde de ilâh olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. Hem o odur ki Gökte de ilâh Yerde de ilâhdır ve hakîm odur alîm o Gökte İlâh olan O’dur; yerde de İlâh O’dur. O Hakîm’dir= işinde hikmet sahibidir, Alîm’dir= her şeyi bilendir. O ki, gökte de tek Tanrı´dır, yerde de tek Tanrı´dır. O hikmet sahibidir, bilendir. O, gökde de Tanrı, yerde de Tanrı olan (bir Allah) dır. O, yegâne hukûm ve hikmet saahibidir; (her şey´i) hakkıyle bilendir. Ve o öyledir ki gökte de mâbuttur o, yerde de mâbut ve odur hüküm ve hikmet sâhibi olan ve her şeyi bilen.
43-Zuhruf Suresi

85.Ayet
Mekke

25
494
وَتَبَارَكَ الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَعِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ -85
(Ve tebarakellezı lehu mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve ındehu ılmüs saah ve ileyhi türceun)
43-Zuhruf Suresi
85.Ayet
Mekke
25
494
Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O’nun katındadır ve yalnızca O’na döndürüleceksiniz. Ve ne yücedir o ki Göklerin Yerin ve bütün aralarındakilerin mülkü onun, saate ılim de onun nezdindedir ve hep döndürülüp ona götürüleceksiniz Göklerle yerin ve aralarındakilerin mülkiyet ve tasarrufu kendisine ait olan (Allah) ne yücedir... Kıyametin (kopmasının) ilmi, O’nun katındadır. Hepiniz de ancak O’na döndürülüb götürüleceksiniz. Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin mülk ü saltanatı kendisine ait olan O Allah´ın, şanı çok yücedir. Kıyâmet´in kopuş saatinin bilgisi O´nun katındadır ve ancak O´na döndürüleceksiniz. Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin mülk (ve tasarruf) u kendisinin olan (Allah) ın (şânı) ne kadar yücedir! Saatin ilmi Onun nezdindedir. (Hepiniz) ancak Ona döndürü (lüb götürü) leceksiniz. Ve yücedir o ki onundur saltanatı ve tedbîri göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin ve onun katındadır kıyâmetin ne vakit kopacağına âit bilgi ve hep dönüp onun tapısına varacaksınız.
43-Zuhruf Suresi

86.Ayet
Mekke

25
494
وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ -86
(Ve la yemliküllezıne yed´une min dunihiş şefaate illa men şehide bil hakkı ve hüm ya´lemun)
43-Zuhruf Suresi
86.Ayet
Mekke
25
494
O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler. Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesnâ O’ndan başka ibadet edib durdukları şeyler (putlar), şefaat da edemezler; ancak Hak’ka şehadet eden (dili ve kalbi ile “Lâ ilâhe illAllah diyen”) kimseler müstesna... onlar (Allah’ın Rableri olduğunu gerçek olarak) bilirler. Allah´tan başkasına duâ edip yalvaranlar, yalvardıkları şeyin şefaatine eremezler. Ancak bilerek hakk ile (hakk adına) şehâdet edenler müstesna... Allâhı bırakıb da tapar oldukları (putlar hiçbir kimseye) şefaat etmek (salâhiyyetine) mâlik değildir. Hakka, bizzat (kalbleriyle) bilerek şehâdet edenler müstesna. Ve ondan başkalarına tapanlar, şefâate nâil olmazlar, ancak gerçeğe tanık olanlar müstesnâ ve onlar, gerçeği bilirler de.
43-Zuhruf Suresi

87.Ayet
Mekke

25
494
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ ۖ فَأَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ -87
(Ve lein seeltehüm men halekahüm le yekulünnellahü fe enna yü´fekun)
43-Zuhruf Suresi
87.Ayet
Mekke
25
494
Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, “Allah” derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar? Celâlım hakkı için sorsan onlara: kendilerini kim yarattı elbette Allah derler, o halde nasıl çevrilirler? (Allah’dan başkasına ibadet eden) o müşriklere sorsan ki, kendilerini kim yarattı? Elbette, “Allah” derler. Öyle ise, (tevhidden) nasıl çevriliyorlar? Eğer onlara kendilerini kimin yarattığını soracak olsan, elbette «Allah...» derler. O halde nasıl (Hakk´tan, O´na kulluktan) döndürülüyorlar ?! Andolsun ki kendilerini kimin yaratdığını onlara sorarsan elbette «Allah» derler. O halde nasıl olub da (Allaha ibâdetden) çevriliyorlar? Ve andolsun ki onları kim yarattı diye sorsan elbette Allah derler; artık ne diye boş şeylere kapılırlar?
43-Zuhruf Suresi

88.Ayet
Mekke

25
494
وَقِيلِهِ يَا رَبِّ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَ -88
(Ve kıylihı ya rabbi inne haülai kavmül la yü´minun)
43-Zuhruf Suresi
88.Ayet
Mekke
25
494
Onun (Muhammed’in), “Ya Rabbi!” demesine andolsun ki, şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir. Onun ya rab! demesi hakkı için her halde onlar iymana gelmez bir kavımdırlar O’nun (Hz. Peygamber Aleyhisselâmın), “Ey Rabbim!” demesi hakkı için, muhakkak ki onlar, iman etmez bir kavimdirler. (88-89) (Peygamberin) «Ey Rabbim ! Şüphesiz ki bunlar imân etmeyen bir millettir», sözüne karşılık, «sen, onlardan vazgeç de selâm (size), ileride bileceklerdir.» (buyuruldu). Onun «Yârab» demesi hakkı için muhakkak ki onlar îmâna gelmezler güruhudur. Ve der ki Yâ Rabbi: Şüphe yok ki bunlar, inanmayan bir topluluk.
43-Zuhruf Suresi

89.Ayet
Mekke

25
494
فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ -89
(Fasfah anhüm ve kul selam fe sevfe ya´lemun)
43-Zuhruf Suresi
89.Ayet
Mekke
25
494
Şimdilik sen onları hoş gör ve “size selâm olsun” de. Yakında bilecekler. Şimdi sen onlardan sarfı nazar et de ´selâm!´ de, artık ileride bileceklerdir! (Ey Rasûlüm), şimdilik onlardan yüz çevir, (kendilerini terk et) de “Selâm= anlaşma var” söyle. Artık yakında (başlarına gelecek felâketi) bileceklerdir. (88-89) (Peygamberin) «Ey Rabbim ! Şüphesiz ki bunlar imân etmeyen bir millettir», sözüne karşılık, «sen, onlardan vazgeç de selâm (size), ileride bileceklerdir.» (buyuruldu). Şimdilik sen (Habîbim) onlardan yüz çevir, «Selâm» de. Artık yakında bileceklerdir. Artık yüzçevir onlardan ve de ki: Esenlik size, yakında bilip anlarlar.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021