KUR'AN-I KERİM 15-Hicr Suresideki 99 Ayeti Kerime ve Mealleri | بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
ARAPÇA OKUNUŞU |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
DİYANET VAKFI | ELMALILI | ALI FIKRI YAVUZ | CELAL YILDIRIM | HASAN BASRI CANTAY | ABDULBAKİ GOLPINARLI |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
15-Hicr Suresi
1.Ayet Mekke 14 261 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الر ۚ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْآنٍ مُبِينٍ
-1
(Elif lam ra tilke ayatül kitabi ve kur´anim mübın) |
15-Hicr Suresi
1.Ayet Mekke 14 261 |
Elif Lâm Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur’an’ın âyetleridir. | Elif, Lam, Ra, bu işte kitabın ve bir Kur´anı mübînin âyetleri. | Elif, lâm, râ. Bu âyetler, mükemmel kitabın ve hakkı açıklayan muazzam Kur’ân’ın âyetleridir. | Elif - Lâm - Râ. Bunlar Kitab´ın ve apaçık olan, açıklayan Kur´ân´ın âyetleridir. | Elif, lâm, raa. Bunlar kitabın, (hakıykatları) apaçık anlatan Kur´ânın âyetleridir. | Elif lâm râ, budur kitabın ve her şeyi açıklayan Kur´ân´ın âyetleri. |
15-Hicr Suresi
2.Ayet Mekke 14 261 |
رُبَمَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ كَانُوا مُسْلِمِينَ
-2
(Rubema yeveddüllezıne keferu lev kanu müslimın) |
15-Hicr Suresi
2.Ayet Mekke 14 261 |
İnkâr edenler, “Keşke müslüman olsaydık” diye çok arzu edeceklerdir. | Bir zemân olur küfredenler arzu çekerler ki müsliman olsa idiler | Kâfirler, azabı gördükleri zaman, çok kerre: “Keşki müslüman olsaydılar!” diye temenni edecekler. | Kâfirler çok defa Müslüman olmayı arzu edeceklerdir. | O küfredenler zaman zaman (nedametle) temennî edecek (ler): «(Âh vaktiyle) müslüman olaymışlar» | Nice demler gelecek ki kâfirler, ne olur keşke biz de Müslüman olsaydık diyecekler. |
15-Hicr Suresi
3.Ayet Mekke 14 261 |
ذَرْهُمْ يَأْكُلُوا وَيَتَمَتَّعُوا وَيُلْهِهِمُ الْأَمَلُ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
-3
(Zerhüm ye´külu ve yetemetteu ve yülhihimül emelü fe sevfe ya´lemun) |
15-Hicr Suresi
3.Ayet Mekke 14 261 |
Bırak onları yesinler (içsinler), yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride (gerçeği) bilecekler. | Bırak onları yesinler içsinler, zevketsinler, emel, kendilerini eğliye dursun, sonra bilecekler | Ey Rasûlüm) o kâfirleri bırak yesinler, dünyalıkları ile zevk etsinler; emel kendilerini oyalaya dursun, sonra (başlarına gelecek musibeti) bilecekler. | Bırak da onları, yesinler (nefs ve şehvet otlağında) geçinip yararlansınlar ; emel (=sonu gelmeyen arzu) onları avundursun. İleride (böylesine sefih bir hayatın sonunun nereye varacağını) bileceklerdir. | Bırak onları (kendi hallerine): Yesinler, faydalansınlar (eğlensinler), onlar emel oyalaya dursun. Sonra bilecekler onlar. | Bırak onları, yesinler, geçinsinler ve isteklere düşüp oyalansınlar, yakında bilecekler. |
15-Hicr Suresi
4.Ayet Mekke 14 261 |
وَمَا أَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ إِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ
-4
(Ve ma ehlekna min karyetin illa veleha kitabüm ma´lum) |
15-Hicr Suresi
4.Ayet Mekke 14 261 |
Helâk ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır. | Biz hiç bir memleketi her halde ma´lûm bir yazısı olmaksızın helâk etmedik | Biz, hiç bir memleketi, (Allah katında) bilinen bir zamanı olmaksızın helâk etmedik. | Hiç bir kasabayı yok etmedik ki, onun bilinen belli bir yazısı olmasın. | Biz hiçbir memleketi, onun (levh-i mahfuzda) ma´lûm (ve mukadder) bir yazısı olmaksızın, helak etmedik. | Ve biz hiçbir şehri helâk etmedik ki helâk edeceğimiz zaman, malûm ve mukadder olmasın. |
15-Hicr Suresi
5.Ayet Mekke 14 261 |
مَا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ
-5
(Ma tesbiku min ümmetin eceleha ve ma yeste´hırun) |
15-Hicr Suresi
5.Ayet Mekke 14 261 |
Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz. | Hiç bir ümmet ecelini ne sebkeder ne de geriletebilirler | Hiç bir ümmet, ne ecelinin önüne geçebilir, ne de onu geciktirebilir. | Hiç bir ümmet ecelinin ne önüne geçebilir, ne de ondan geri kalabilir. | Hiçbir ümmet ne ecelinin önüne geçebilir, ne de onlar (bunu) gecikdirebilirler. | Hiçbir ümmet, ne helâk edileceği zamânı mukadder vaktinden öne alabilir, ne de onu geciktirebilir. |
15-Hicr Suresi
6.Ayet Mekke 14 261 |
وَقَالُوا يَا أَيُّهَا الَّذِي نُزِّلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ
-6
(Ve kalu ya eyyühellezi nüzzile aleyhiz zikru inneke le mecnun) |
15-Hicr Suresi
6.Ayet Mekke 14 261 |
Dediler ki: “Ey kendisine Zikir (Kur’an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!” | Bir de ey o kendisine zikr indirilmiş olan, dediler: mutlaka sen mecnunsun! | Mekke kâfirleri Peygambere şöyle dediler: “- Ey kendisine kitap indirilen! Muhakkak ki, sen bir mecnunsun. | Dediler ki: «Ey o kendisine zikir (Kitâb) indirildiğini (iddia edip duran) kişi! Doğrusu sen delisin. | Dediler ki: «Ey kendisine kitâb indirilen (zât), mutlak ve mutlak sen bir mecnunsun»! | Ve derler ki: Ey kendisine Kur´ân indirilen sen gerçekten de delisin. |
15-Hicr Suresi
7.Ayet Mekke 14 261 |
لَوْ مَا تَأْتِينَا بِالْمَلَائِكَةِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
-7
(Lev ma te´tına bilmelaiketi in künte mines sadikıyn) |
15-Hicr Suresi
7.Ayet Mekke 14 261 |
“Eğer doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirsene!” | Getirsena o Melâikeyi sadıklardan isen! | Eğer Peygamberlik dâvanda sadık kimselerdensen, bize (doğruluğuna şâhidlik edecek veya azap edecek) melekleri getirsen ya!...” | Eğer doğrulardan isen bize melekleri getirseneI.» | «(Da´vanda) doğru söyleyenlerdendin de bize melekleri getirmeli değil miydin»? | Gerçeklerdensen neden meleklerle gelmiyorsun bize? |
15-Hicr Suresi
8.Ayet Mekke 14 261 |
مَا نُنَزِّلُ الْمَلَائِكَةَ إِلَّا بِالْحَقِّ وَمَا كَانُوا إِذًا مُنْظَرِينَ
-8
(Ma nünezzilül melaikete illa bil hakkı ve ma kanu izem münzarin) |
15-Hicr Suresi
8.Ayet Mekke 14 261 |
Biz, melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. | Biz o Melâikeyi ancak hakkile indiririz ve o vakıt onlara göz açtırılmaz | Biz, o melekleri, ancak hikmet üzere indiririz ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) göz açtırılmaz. | Melekleri ancak hak´ka dayalı bir hikmet) ile indiririz ve o zaman da (inkarcılara) mühlet verilmez, göz açtırılmaz. | Biz o melekleri hak (kın, hikmet ve kaderin bir iktizası) olmadan indirmeyiz. O zaman da kendilerine (ne) mühlet, (ne aman) verilmez. | Biz melekleri, ancak hak ve gerçek olarak indiririz, indiririz ama o vakit de mühlet vermeyiz, göz açtırmayız kâfirlere. |
15-Hicr Suresi
9.Ayet Mekke 14 261 |
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
-9
(İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun) |
15-Hicr Suresi
9.Ayet Mekke 14 261 |
Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. | Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz | Hiç şüphe yok ki, Kur’ân’ı biz indirdik ve muhakkak ki onu, tahrif ile tebdîlden (değişikliğe uğramaktan) biz koruyacağız. | Şüphesiz ki Kur´ân´ı biz indirdik ve elbette biz onun koruyucularıyızdır. | Kur´ânı biz indirdik, biz. Onun koruyucuları da, şübhesiz ki, biziz. | Şüphe yok ki Kur´ân´ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu mutlaka koruyacağız. |
15-Hicr Suresi
10.Ayet Mekke 14 261 |
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي شِيَعِ الْأَوَّلِينَ
-10
(Ve le kad erselna min kablike şiyeıl evvelin) |
15-Hicr Suresi
10.Ayet Mekke 14 261 |
Ey Muhammed! Andolsun, senden önceki topluluklara da peygamber gönderdik. | Celâlim hakkı için senden önce evvelkilerin şîaları içinde de Resuller gönderdik | And olsun, senden evvel, önceki ümmetlerin içinde de Peygamberler gönderdik. | And olsun ki, senden önceki topluluklara kendilerinden (uyarıcı peygamberler) göndermişizdir. | Andolsun, senden mukaddem (gelen) önceki ümmetler içinde de (peygamberler) göndermişizdir. | Andolsun ki senden önce, evvelki ümmetlere de peygamberler göndermiştik. |
15-Hicr Suresi
11.Ayet Mekke 14 261 |
وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
-11
(Ve ma ye´tıhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun) |
15-Hicr Suresi
11.Ayet Mekke 14 261 |
Onlar kendilerine gelen her peygamberle alay ediyorlardı. | Ve onlara hiç bir Resul gelmiyordu ki onunla istihza eder olmasınlar | Onlara hiç bir Peygamber gelmiyordu ki, onunla eğlenir olmasınlar. | Ne var ki onlara ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onu alaya aldılar. | Onlara her hangi bir peygamber gelmeye dursun ille onunla istihza (alay) ederlerdi. | Hiçbir peygamber göndermedik ki alay etmesinler onunla. |
15-Hicr Suresi
12.Ayet Mekke 14 261 |
كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ
-12
(Kezalike neslükühu fı kulubil mücrimin) |
15-Hicr Suresi
12.Ayet Mekke 14 261 |
Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız. | Biz ona mücrimlerin kalblerinde böyle bir sülûk veririz | Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz. | Bunun gibi onu (sapıklık, inkâr, alay ve şirki) suçlu günahkârların kalblerine sokarız (öncekilerin kalblerine soktuğumuz gibi). | Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız. | Biz böylece, Kur´ân´ı, yüreklerine kadar sokarız da. |
15-Hicr Suresi
13.Ayet Mekke 14 261 |
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ ۖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ
-13
(La yü´minune bihı ve kad halet sünnetül evvelin) |
15-Hicr Suresi
13.Ayet Mekke 14 261 |
Önceki milletlerin (helâkine dair Allah’ın) kanunu geçmiş iken onlar buna (Kur’an’a) inanmazlar. | Ona iyman etmezler, halbuki önlerinde evvelkilerin sünneti geçmiştir | Kur’ân’a iman etmezler, halbuki, evvelki inkârcılar hakkında Allah’ın sünneti (onlara yaptığı azâp hali) geçmiştir. (İbret için önlerinde duruyor). | Kur´ân´a inanmazlar. Halbuki öncekilerin (bu yüzden başlarına) bir sünnet (ilâhî hüküm) de gelip geçmiştir, (misâli vardır). | (Kendilerinden) evvelkilerin (İmansızlıkları ve istihzaları yüzünden ma´ruz kaldıkları felâketler ma´lûm iken ve o gibiler hakkında ilâhî bir) sünnet (ve kanun) da geçmişken yine onlar buna (bu Kur´ana, bu peygambere) inanmazlar. | Gene ona inanmazlar ve gerçekten, eskilerin yolu yordamı da böylece olup bitmiş, onlar da bu yüzden azâba uğrayıp gitmiştir. |
15-Hicr Suresi
14.Ayet Mekke 14 261 |
وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَابًا مِنَ السَّمَاءِ فَظَلُّوا فِيهِ يَعْرُجُونَ
-14
(Ve lev fetahna aleyhim babem mines semai fe zallu fıhi ya´rucun) |
15-Hicr Suresi
14.Ayet Mekke 14 261 |
(14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar, yine “Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi. | (14-15) Üzerlerine Semadan bir kapı açsak da orada urûc ediyor olsalar, diyeceklerdi ki her halde gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyüye tutulmuş bir kavmiz. | (14-15) O müşriklere, gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (gözleriyle göreceklerini görseler), şöyle diyeceklerdi: “- Muhakkak ki gözlerimiz döndürüldü; daha doğrusu, biz büyülenmiş bir topluluğuz.” | (14-15) Kendilerine gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar yine de diyecekler ki, gözlerimize perde kapanmış, belki de biz büyülenmiş bir milletiz. | (14-15) Onlara gökden bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (o zaman da) muhakkak ki: «Gözlerimiz (bir serhoş gözü gibi) döndürülmüşdür. Belki de biz büyülenmişler zümresiyiz» diyeceklerdir. | Onlara gökten bir kapı açsak da melekler, o kapıdan inip çıksalar. |
15-Hicr Suresi
15.Ayet Mekke 14 261 |
لَقَالُوا إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَسْحُورُونَ
-15
(Le kalu innema sükkirat ebsaruna bel nahnü kavmün meshurun) |
15-Hicr Suresi
15.Ayet Mekke 14 261 |
(14-15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar, yine “Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi. | (14-15) Üzerlerine Semadan bir kapı açsak da orada urûc ediyor olsalar, diyeceklerdi ki her halde gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyüye tutulmuş bir kavmiz. | (14-15) O müşriklere, gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (gözleriyle göreceklerini görseler), şöyle diyeceklerdi: “- Muhakkak ki gözlerimiz döndürüldü; daha doğrusu, biz büyülenmiş bir topluluğuz.” | (14-15) Kendilerine gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar yine de diyecekler ki, gözlerimize perde kapanmış, belki de biz büyülenmiş bir milletiz. | (14-15) Onlara gökden bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (o zaman da) muhakkak ki: «Gözlerimiz (bir serhoş gözü gibi) döndürülmüşdür. Belki de biz büyülenmişler zümresiyiz» diyeceklerdir. | Bunu görürler de gene ancak derler, gözlerimiz bağlandı bizim, hattâ büyülenmiş bir topluluğuz biz. |
15-Hicr Suresi
16.Ayet Mekke 14 262 |
وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاءِ بُرُوجًا وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ
-16
(Ve le kad cealna fis semai bürucev ve zeyyennaha lin nazırın) |
15-Hicr Suresi
16.Ayet Mekke 14 262 |
Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik. | Şanım hakkı için biz Semâda burclar yaptık ve onu ehli nazar için tezyin eyledik | Gerçekten biz, gökte burclar yarattık ve göğü, bakan kimseler için yıldızlarla süsledik; | Şanıma and olsun ki, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için süsleyip (çekici görünümde) donattık. | Andolsun, biz gökde burçlar yapmış, onları (ibretle) temâşâ edenler için süslenmişizdir. | Andolsun ki gökte burçlar halkettik ve göğü, seyredenlere bezedik. |
15-Hicr Suresi
17.Ayet Mekke 14 262 |
وَحَفِظْنَاهَا مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ
-17
(Ve hafıznaha min külli şeytanir racım) |
15-Hicr Suresi
17.Ayet Mekke 14 262 |
Onu kovulmuş her şeytandan koruduk. | Hem onu her «şeytanirracîm» den hıfz ettik. | Ve göğü, taşlanan (Allah’ın rahmetinden koğulan) her Şeytandan koruduk. | Hem onları kovulmuş her şeytandan koruduk. | Biz onları taşlanan (sürülen, koğulan) her şeytandan koruduk. | Ve onu, bütün taşlanmış Şeytanlardan koruduk. |
15-Hicr Suresi
18.Ayet Mekke 14 262 |
إِلَّا مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ مُبِينٌ
-18
(İlla menisterekas sem´a fe etbeahu şihabüm mübın) |
15-Hicr Suresi
18.Ayet Mekke 14 262 |
Ancak kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ateş takip etmektedir. | Ancak kulak hırsızlığı eden olur, onu da parlak bir şihab ta´kıb etmektedir | Ancak kulak hırsızlığı eden Şeytan vardır ki, onu, apaçık bir yıldız takip eder (ve üzerine düşerek onu yakar). | Ancak kulak hırsızlığıyla bir şeyler çalmak isteyenleri parlak bir ateş parçası izleyip kovalar. | Ancak kulak hırsızlığı eden (şeytan) vardır ki onun ardına da (bakanların) apaçık (gördüğü) bir ateş parçası düşmekdedir. | Ancak hırsızlama bir şey duymaya kalkışan olursa onun da ardından apaçık görünen bir ateş yalımıdır gönderdik. |
15-Hicr Suresi
19.Ayet Mekke 14 262 |
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍ مَوْزُونٍ
-19
(Vel erda medednaha ve elkayna fıha ravasiye ve embetna fıha min külli şey´im mevzun) |
15-Hicr Suresi
19.Ayet Mekke 14 262 |
Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik. | Arzı meddettik ve ona ağır baskılar bıraktık ve onda mevzun her şeyden bitirdik, | Arzı da döşedik ve oraya yerli yerinde dağlar koyduk, orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik. | Yeryüzünü de yaydık, orada ağırlığı olan sabit dağlar koyduk ve orada ölçülmüş (miktar ve özelliği belirlenmiş) her şeyi yetiştirdik. | Yeri de (döşeyib) yaydık. Onda sabit dağlar (yaratıb) koyduk, oralarda (hikmet ve maslahatla) ölçülmüş her şeyden (münâsib) nebatlar bitirdik. | Yeryüzünü, enine boyuna döşedik ve orada metîn dağlar yarattık ve oradan, taktîrimize göre, her şeyi bitirdik. |
15-Hicr Suresi
20.Ayet Mekke 14 262 |
وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ وَمَنْ لَسْتُمْ لَهُ بِرَازِقِينَ
-20
(Ve cealna leküm fıha meayişe ve mel lestüm lehu bi razikıyn) |
15-Hicr Suresi
20.Ayet Mekke 14 262 |
Orada hem sizin için, hem de sizin rızık vermediğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik. | hem sizin için, hem sizin razikı olmadığınız kimseler için onda geçimlikler husule getirdik | O arzda hem sizin için, hem de sizin rızık vericisi olmadığınız (hayvanat ve köleleriniz gibi) kimseler için geçimlikler (ekinler ve yemişler) yarattık. | Yine yeryüzünde size ve sizin rızık veremiyeceğiniz kimselere (canlılara) geçimlikler meydana getirdik. | Orada hem sizin için, hem rızıklarını te´mîn edemeyeceğiniz kimseler için bir çok geçim (sebeb) ler (i) yaratdık. | Orada sizin için de, sizin rızıklandırmadığınız mahlûkat için de geçim sebepleri halkettik. |
15-Hicr Suresi
21.Ayet Mekke 14 262 |
وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا عِنْدَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ
-21
(Ve im min şey´in illa ındena hazinühu ve ma nünezzilühu illa bi kaderim ma´lum) |
15-Hicr Suresi
21.Ayet Mekke 14 262 |
Hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz. | Hiç bir şey yoktur ki bizim yanımızda hazineleri olmasın, fakat biz, onu ancak ma´lüm bir mıkdar ile indiririz | Kulların faydalandığı hiç bir şey yoktur ki, onu meydana getiren hazinelerin anahtarları katımızda olmasın, (muhakkak her şey bizim kudretimizle meydana gelir). Fakat biz, onu, ancak ihtiyaca göre, malum bir miktarda veririz. | Hiç bir şey yoktur ki, onun hazineleri katımızda olmasın ve biz onu ancak belirli bir ölçüde indiririz. | Hiçbir şey (haaric) olmamak üzere (hepsinin) hazîneleri bizim nezdimizdedir.. Biz on (lar) ı ma´lûm bir mıkdar dışında indirmeyiz. | Hiçbir şey yoktur ki hazîneleri, katımızda olmasın ve biz onu ancak malûm bir miktarda indiririz. |
15-Hicr Suresi
22.Ayet Mekke 14 262 |
وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنْتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ
-22
(Ve erselner riyaha levakıha fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi hazinın) |
15-Hicr Suresi
22.Ayet Mekke 14 262 |
Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz. | Bir de aşılayıcı rüzgârlar gönderdik de Semâdan bir kadrile bir su indirip sizi onunla suvardık, onu hazînelerde tutan siz değilsiniz | Biz (bitki ve bulutlar için) aşılayıcı rüzgârlar gönderdik de gökten bir su indirip sizi onunla suvardık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz. | Rüzgârları da aşılayıcılar olarak gönderdik. Gökten su indirdik de onunla sizi suladık; yoksa siz onu toplayıp depolayacak değilsiniz. | Biz aşılayıcı rüzgârlar gönderdik. Gökden de su indirib onunla sizleri sıvardık. Bunların hazinedarları da siz değilsiniz. | Yüklü rüzgârlar gönderdik de gökten yağmur yağdırdık, suya kandırdık sizi ve onu koruyup saklayan siz değilsiniz. |
15-Hicr Suresi
23.Ayet Mekke 14 262 |
وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَنَحْنُ الْوَارِثُونَ
-23
(Ve inna le nahnü nuhyı ve nümıtü ve nahnül varisun) |
15-Hicr Suresi
23.Ayet Mekke 14 262 |
Hiç şüphesiz biz diriltir, biz öldürürüz ve biz (her şeye gerçek) varisleriz | Her halde biz, mutlak hem bir hayat veririz hem öldürürüz, hepsine vâris de biziz | Elbette ve elbette biz diriltiriz, öldürürüz ve hepsinin variseri de biziz (onlar hep helâk olacak, biz ise ebedîyyen bakîyiz. ). | Şüphesiz ki biz, diriltir ve öldürürüz ve vâris olanlar da biziz. | Gerçek biz, mutlak biz hem diriltiriz, hem öldürürüz. Biz (Hepsinin) vârisleriyizdir. | Ve şüphe yok ki ancak biz diriltiriz, biz öldürürüz ve biziz her şeye vâris olan. |
15-Hicr Suresi
24.Ayet Mekke 14 262 |
وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنْكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَأْخِرِينَ
-24
(Ve le kad alimnel müstakdimıne minküm ve le kad alimnel müste´hırın) |
15-Hicr Suresi
24.Ayet Mekke 14 262 |
Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, sonraya kalanları da. | Kasem olsun ki içinizden öne geçmek istiyenler de ma´lûmumuz, geri kalmak istiyenler de ma´lûmumuz | Andolsun, içinizden İslâmda öne geçmek istiyenleri de biliriz, geri kalmak istiyenleri de biliriz. | And olsun ki, sizden öne geçmek isteyenleri de bilmişizdir; arkada kalmak isteyenleri de... | Andolsun, sizden öne geçenleri de bilmişizdir, geri kalanları da biz bilmişizdir. | Ve andolsun ki önce geçip gidenlerinizi de biliriz, sonraya kalanlarınızı da. |
15-Hicr Suresi
25.Ayet Mekke 14 262 |
وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
-25
(Ve inne rabbeke hüve yahşüruhüm innehu hakımün alım) |
15-Hicr Suresi
25.Ayet Mekke 14 262 |
Şüphesiz senin Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. | Ve hakıkat rabbın o, onları hep haşredecek, hakıkat o, hakîmdir, alîmdir | Muhakkak Rabbin odur ki, onları kıyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktır. Gerçekten O, Hakîm’dir; Alîm’dir. | Şüphesiz ki, Rabbin onları diriltip biraraya getirecek. Çünkü O, mutlak hikmet sahibidir, yegâne bilendir. | Şübhe yok ki Rabb´in, (evet) O, onları (kabirlerinden kaldırıb) toplayacakdır. Hakıykat O, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir, (her şey´i de) hakkıyle bilendir. | Ve şüphe yok ki Rabbin, hepsini de haşreder; şüphe yok ki o, hüküm ve hikmet sâhibidir ve her şeyi bilir. |
15-Hicr Suresi
26.Ayet Mekke 14 262 |
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ
-26
(Ve le kad halaknel insane min salsalim min hameim mesnun) |
15-Hicr Suresi
26.Ayet Mekke 14 262 |
Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. | Filhakika biz insanı bir «salsâl» den, mesnun bir balçıktan yarattık | Andolsun ki, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. | Şanıma and olsun ki, insanı pişmedik balçıktan yarattık. | Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, suuretlenmiş bir balçıkdan yaratdık. | Andolsun ki biz Âdem´i, kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan yarattık. |
15-Hicr Suresi
27.Ayet Mekke 14 262 |
وَالْجَانَّ خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ مِنْ نَارِ السَّمُومِ
-27
(Vel canne halaknahü min kablü min naris semum) |
15-Hicr Suresi
27.Ayet Mekke 14 262 |
Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık. | Cann, onu da bundan evvel «narissemum»dan yaratmıştık | Cin yaratığını da daha önce şiddetli ateşten yarattık. | Cânn´ı da daha önce dumansız zehirli ateşten yarattık. | Cânn´ı da daha önce çok zehirleyici ateşden yaratdık. | Şeytan´ıysa daha önce, yakıp öldürücü bir harâreti olan ateşten yarattık. |
15-Hicr Suresi
28.Ayet Mekke 14 262 |
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ
-28
(Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı haliküm beşeram min salsalim min hameim mesnun) |
15-Hicr Suresi
28.Ayet Mekke 14 262 |
(28-29) Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti. | Ve düşün o vaktı ki Rabbın Melâikeye: ben, demişti: salsâlden, mesnun bir balçıktan bir beşer halkedeceğim. | Rabbin, Meleklere şöyle dediği vakti hatırla: “- Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir insan yaratacağım. | Bir vakitler Rabbin meleklere : «Gerçekten ben, pişmedik kuru çamurdan, biçimlendirilmiş balçıktan bir beşer (insan) yaratacağım. | Hatırla o vakti ki Rabbin meleklere: «Ben, demişdi, kuru bir çamurdan, suuretlenmiş bir balçıkdan bir beşer yaratacağım». | An o zamanı ki Rabbin, meleklere demişti: Gerçekten de ben, kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. |
15-Hicr Suresi
29.Ayet Mekke 14 262 |
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
-29
(Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu sacidın) |
15-Hicr Suresi
29.Ayet Mekke 14 262 |
(28-29) Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti. | Binaenaleyh onu tesviye ettiğim ve içine ruhumdan nefheylediğim vakıt derhal onun için secdeye kapanın | Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruh verdiğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.” | Bu bakımdan onu düzenleyip ruhumdan ona üflediğimde derhal secdeye kapanın» demişti. | «O halde ben onun yaratılışını bitirdiğim, ona ruhumdan üflediğim zaman siz derhal onun için secdeye kapanın». | Onun yaratılışını tamamlayıp kemâle getirerek ruhumdan ruh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın. |
15-Hicr Suresi
30.Ayet Mekke 14 262 |
فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
-30
(Fe secedel melaiketü küllühüm ecmeun) |
15-Hicr Suresi
30.Ayet Mekke 14 262 |
Bunun üzerine bütün melekler saygı ile eğildiler. | Onun üzerine Melâike, hepsi toptan secde ettiler | Bunun üzerine Meleklerin hepsi toptan secde ettiler. | Bu buyruk üzerine meleklerin hepsi birden secde ettiler. | Bunun üzerine meleklerin hepsi topdan secde etdi. | Meleklerin hepsi birden secde ettiler. |
15-Hicr Suresi
31.Ayet Mekke 14 262 |
إِلَّا إِبْلِيسَ أَبَىٰ أَنْ يَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
-31
(İlla iblıs eba ey yekune meas sacidın) |
15-Hicr Suresi
31.Ayet Mekke 14 262 |
Ancak İblis, saygı ile eğilenlerle beraber olmaktan kaçındı. | ancak İblîs secde edenlerle beraber olmaktan ibâ eyledi | Ancak İblîs, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi. | Ancak İBLİS secde edenlerle beraber olmaktan çekinip (emre uymadı, Âdem´e secde etmedi). | Ancak İblîs bu secde edenlerle beraber olmakdan (çekinerek) dayatdı. | Ancak İblis secde etmedi, secde edenlere katılmaktan çekindi. |
15-Hicr Suresi
32.Ayet Mekke 14 263 |
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
-32
(Kale ya iblısü ma leke ella tekune meas sacidın) |
15-Hicr Suresi
32.Ayet Mekke 14 263 |
Allah, “Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?” dedi. | Ya İblis, dedi: sen neye secde edenlerle beraber olmadın? | Allah buyurdu ki: “- Ey İblîs! Sen, neye secde edenlerle beraber olmadın?” | Allah, «ey İblîs», dedi, «neyin var, neden secde edenlerle beraber olmadın ?» | (Cenâb-ı Hak): «Ey İblîs, sen neye secde edenlerle beraber olmadın?» dedi. | Ey İblis dedi, sana ne oldu da secde edenlere katılmaktan çekindin? |
15-Hicr Suresi
33.Ayet Mekke 14 263 |
قَالَ لَمْ أَكُنْ لِأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ
-33
(Kale lem ekül li escüde li beşerin halaktehu min salsalim min hameim mesnun) |
15-Hicr Suresi
33.Ayet Mekke 14 263 |
İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.” | Benim, dedi: bir salsâlden, bir mesnun balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem kabil değildir | İblîs şöyle dedi: “- Kuru bir çamurdan şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana, benim secde etmem doğru olmaz.” | İblîs, «pişmedik kuru, şekillendirilmiş balçıktan yarattığın bir beşere (insana) secde etmem için ben var olmadım» dedi. | «Ben, dedi, kuru bir çamurdan, suuretlenmiş bir balçıkdan yaratdığın beşer için secde edeyim diye (var) olmadım»! | Kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan yarattığın insana dedi, ben secde etmem. |
15-Hicr Suresi
34.Ayet Mekke 14 263 |
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
-34
(Kale fahruc minha fe inneke racım) |
15-Hicr Suresi
34.Ayet Mekke 14 263 |
(34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. | O halde, dedi: çık oradan çünkü sen racîmsin | Allah buyurdu ki: “- O halde, o cennetten çık, çünkü sen koğulmuşsun. | Bunun üzerine Allah ona: «Çık oradan ; çünkü doğrusu sen koğulmüş ve sürülmüşsün ! | (Cenâb-ı Hak) şöyle buyurdu: «O halde çık buradan. Çünkü sen artık koğulmuşsundur». | Çık buradan dedi, şüphe yok ki taşlanmış, kovulmuşsun sen. |
15-Hicr Suresi
35.Ayet Mekke 14 263 |
وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ
-35
(Ve inne aleykel la´nete ila yevmid dın) |
15-Hicr Suresi
35.Ayet Mekke 14 263 |
(34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. | Ve bu lâ´net ceza gününe kadar üzerindedir | Şüphe yok ki, lânet, kıyamet gününe kadar senin üzerindedir.” | Ve doğrusu hesap-cezâ gününe kadar elbette lanet senin üzerindedir,» dedi. | «Hiç şübhesiz ceza gününe kadar lâ´net senin tependedir». | Ve gerçekten de din gününe dek lânet sana. |
15-Hicr Suresi
36.Ayet Mekke 14 263 |
قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
-36
(Kale rabbi fe enzırnı ila yevmi yüb´asun) |
15-Hicr Suresi
36.Ayet Mekke 14 263 |
İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi. | Rabbım! dedi, öyle ise bana onların ba´s olunacakları güne kadar mühlet ver | İblîs: “- Rabbim! Öyle ise, insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver.” dedi. | İblîs, «Rabbim, öyle ise bana onların dirilip kalkacakları güne kadar mühlet ver» dedi. | «Ey Rabbim, dedi, öyleyse bana (insanların) kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver». | Rabbim dedi, onların tekrar dirilecekleri güne dek mühlet ver, yaşat beni. |
15-Hicr Suresi
37.Ayet Mekke 14 263 |
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ
-37
(Kale fe inneke minel münzarın) |
15-Hicr Suresi
37.Ayet Mekke 14 263 |
(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. | (37-38) Haydi dedi: sen vakti ma´lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin | Allah buyurdu ki, sen mühlet verilenlerdensin, | (37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. | (37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma´lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin». | Şüphe yok ki dedi, sen, mühlet verilmişlerdensin. |
15-Hicr Suresi
38.Ayet Mekke 14 263 |
إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
-38
(İla yevmil vaktil ma´lum) |
15-Hicr Suresi
38.Ayet Mekke 14 263 |
(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. | (37-38) Haydi dedi: sen vakti ma´lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin | Allah katında bilinen bir vaktin gününe kadar... | (37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. | (37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma´lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin». | Malûm vaktin gelip çatacağı güne dek. |
15-Hicr Suresi
39.Ayet Mekke 14 263 |
قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
-39
(Kale rabbi bima ağveytenı le üzeyyinenne lehüm fil erdı ve le uğviyennehüm ecmeıyn) |
15-Hicr Suresi
39.Ayet Mekke 14 263 |
(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. | Rabbım, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için Arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim | İblîs şöyle dedi: “- Rabbim! Beni azdırmana yemin ederim ki, muhakkak surette ben, yeryüzünde kullara, (fenalıkları) süsleyeceğim; elbette onların hepsini azdıracağım. | İblîs, «Rabbim, dedi, beni azdırman hakkı için yeryüzünde insanlara (günah ve kötülükleri) iyice süsleyeceğim ve hepsini de azdıracağım. | «Ey Rabbim, dedi, beni azdırdığın şey´e (rahmetinden tard etmene) mukaabil ben de andolsun yer (yüzün) de onlar (ın ma´sıyetlerini) her halde süsleyeceğim (onları kendilerine hoş göstereceğim). Onların hepsini, topdan, muhakkak ki, azdıracağım». | Rabbim dedi, beni rahmetinden mahrûm ettiğin gibi bende kötülükleri, yeryüzünde onlara bezeyecek, onları isyân ettirerek hepsini de rahmetinden mahrûm edeceğim. |
15-Hicr Suresi
40.Ayet Mekke 14 263 |
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
-40
(İlla ıbadeke minhümül muhlesıyn) |
15-Hicr Suresi
40.Ayet Mekke 14 263 |
(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. | Ancak içlerinden ıhlâs verilen kulların müstesnâ | Ancak içlerinden ihlâsa sahip müminler müstesna...” | Ancak içlerinden ihlâs (gösterişten uzak, katıksız bir samimiyetle Allah rızası gözeterek amel etme şuurunu) verdiğin kulların müstesna...» | «Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların müstesna». | Ancak ihlâsa sâhip edilmiş kulların müstesna. |
15-Hicr Suresi
41.Ayet Mekke 14 263 |
قَالَ هَٰذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ
-41
(Kale haza sıratun aleyye müstekıym) |
15-Hicr Suresi
41.Ayet Mekke 14 263 |
(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi. | Bu, dedi: bir câdde «teahhüd ederim» dosdoğru | Allah Tealâ şöyle buyurdu: “- İşte (ihlâslı müminleri azıtamıyacağına dair) bu dediğin söz, bana aid gerçek bir yoldur. | Allah, «işte bu bana göre dosdoğru yoldur !» dedi. | Buyurdu ki: «İşte bu, bana göre (hak ve lâyık) olan doğru bir yoldur». | Tanrı, işte bu yol dedi, dosdoğru bana varan yol. |
15-Hicr Suresi
42.Ayet Mekke 14 263 |
إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ
-42
(İnne ıbadı leyse leke aleyhim sültanün illa menittebeake minel ğavın) |
15-Hicr Suresi
42.Ayet Mekke 14 263 |
(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi. | Hakıkat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka | Azgın olanlardan sana uyan müstesna, kullarımın üzerinde asla senin hiç bir hükmün yoktur.” | Şüphesiz ki, kullarımın üzerinde senin hiçbir sultan yoktur; ancak şaşkın azgınlardan senin peşine takılanlar müstesna. | «Benim kullarımın üzerinde senin hiç bir tahakküm (ün) yokdur. Meğer ki azıb sapanlardan sana tâbi´ olanlar olsun». | Şüphe yok ki kullarıma hiçbir sûretle gücün yetmez, ancak sana uyan azgınlara yeter senin gücün. |
15-Hicr Suresi
43.Ayet Mekke 14 263 |
وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
-43
(Ve inne cehenneme le mev´ıdühüm ecmeıyn) |
15-Hicr Suresi
43.Ayet Mekke 14 263 |
Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir. | Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz Cehennem | Şüphesiz ki cehennem de, o azgınların hepsinin vaad olunan yeridir. | Ve gerçekten Cehennem hepsine va´dolunan yerdir. | «Şeksiz şübhesiz onların topuna va´d olunan yer cehennemdir». | Ve şüphe yok ki onların hepsine de vaadedilen yer, cehennemdir. |
15-Hicr Suresi
44.Ayet Mekke 14 263 |
لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِكُلِّ بَابٍ مِنْهُمْ جُزْءٌ مَقْسُومٌ
-44
(Leha seb´atü ebvab likülli babim minhüm cüz´üm maksum) |
15-Hicr Suresi
44.Ayet Mekke 14 263 |
Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır. | Onun yedi kapısı vardır, her kapıya onlardan bir cüz´i maksum | O cehennem’in yedi kapısı olup, her bir kapıya onlardan bir miktar bölünmüştür. (Tabakaları ayrı ayrıdır.) | Onun yedi kapısı vardır; her kapıdan onlar için ayrılmış bir kısım ve pay mevcuttur. | «Onun yedi kapısı, onlardan her kapının (onlara) ayrılmış birer nasıybi vardır». | Orasının yedi kapısı var, her kapıya da onlardan bir kısmı ayrılmıştır. |
15-Hicr Suresi
45.Ayet Mekke 14 263 |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
-45
(İnnel müttekıyne fı cennativ ve uyun) |
15-Hicr Suresi
45.Ayet Mekke 14 263 |
Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır. | Elbette müttekıyler, Cennetler, pınarlar içinde | Takva sahipleri, elbette cennetlerde ve pınarlardadırlar. | Şüphesiz ki takva sahipleri (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlar) Cennetlerde pınarlar (başlarında zevk-u safa içinde)dirier. | Takvaa sâhibleri muhakkak cennetlerde, pınar (baş) larındadır. | Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerde ve ırmak başlarındadır. |
15-Hicr Suresi
46.Ayet Mekke 14 263 |
ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ
-46
(Üdhuluha bi selamin aminın) |
15-Hicr Suresi
46.Ayet Mekke 14 263 |
Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir. | Girin onlara selâmetle emîn emîn | Girin oraya; selâmetle, emin olarak... | Girin oraya, esenlik ve güven içinde ! (denilir). | Selâmetle; korkusuz korkusuz girin oraya. | Esenlikle emîn olarak girin cennetlere. |
15-Hicr Suresi
47.Ayet Mekke 14 263 |
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِمْ مِنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ
-47
(Ve neza´na ma fı sudurihim min ğıllin ıhvanen ala sürurim mütekabilın) |
15-Hicr Suresi
47.Ayet Mekke 14 263 |
Biz, onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar. | Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ıhvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar | Biz, o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar. | Kalblerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir onlar. | Biz onların göğüslerindeki kîni söküb atdık (atacağız. Onlar) kardeşler haalinde, karşı karşıya tahtları üzerindedirler (tahtlarına dayanarak oturacaklardır). | Gönüllerindeki kîni, hasedi, tâ kökünden söküp attık onların, kardeşlerdir, birbirlerine karşı tahtlar üstünde otururlar. |
15-Hicr Suresi
48.Ayet Mekke 14 263 |
لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُمْ مِنْهَا بِمُخْرَجِينَ
-48
(La yemessühüm fıha nesabüv ve ma hüm minha bi muhracın) |
15-Hicr Suresi
48.Ayet Mekke 14 263 |
Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. | Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler | Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz ve oradan çıkarılacak da değillerdir. | Orada onlara hiçbir zahmet ve yorgunluk dokunmaz ve onlar bir daha oradan çıkarılacak da değillerdir. | Orada bunlara hiçbir yorgunluk ve zahmet değmeyecek. Oradan bunlar çıkarılacak da değildirler. | Orada ne bir yorgunluk duyarlar, ne de oradan çıkarılırlar. |
15-Hicr Suresi
49.Ayet Mekke 14 263 |
نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
-49
(Nebbi´ ıbadı ennı enel ğafurur rahıym) |
15-Hicr Suresi
49.Ayet Mekke 14 263 |
(49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. | Haber ver kullarıma ki hakıkat ben, benim öyle gafur, öyle rahîm | (Ey Rasûlüm), kullarıma haber ver ki, gerçekten ben Gafûr’um, Rahîm’im. | (49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır. | (Habîbim) kullarıma haber (i) ver ki: «Hakîkaten ben (evet) ben çok yarlığayıcı, kemâliyle esirgeyiciyim». | Haber ver kullarıma, şüphe yok ki ben suçları örterim, rahîmim. |
15-Hicr Suresi
50.Ayet Mekke 14 263 |
وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الْأَلِيمُ
-50
(Ve enne azabı hüvel azabül elım) |
15-Hicr Suresi
50.Ayet Mekke 14 263 |
(49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. | Bununla beraber azâbım da azâbı elîm | Bununla beraber, azabım da çok acıklı bir azabdır. | (49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır. | «(Bununla beraber) benim azabım da elbette en acıklı azabın ta kendisidir o». | Ve şüphe yok ki azâbım da pek elemli bir azaptır. |
15-Hicr Suresi
51.Ayet Mekke 14 263 |
وَنَبِّئْهُمْ عَنْ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ
-51
(Ve nebbi´hüm an dayfi ibrahım) |
15-Hicr Suresi
51.Ayet Mekke 14 263 |
Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver. | Hem onlara İbrahimin müsafirlerinden bahs et | Hem o kullara, İbrahîm’in misafirlerinden (kendisine misafir olarak gelen meleklerden) haber ver: | (Ey Muhammed !) Onlara İbrahim´in konuklarından da haber ver. | Onlara İbrâhîmin müsâfirleri (olan meleklerimi) de haber ver. | Onları, İbrahîm´e gelen misâfirlerden de haberdâr et. |
15-Hicr Suresi
52.Ayet Mekke 14 264 |
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ
-52
(İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale inna minküm vecilun) |
15-Hicr Suresi
52.Ayet Mekke 14 264 |
Hani misafirler İbrahim’in yanına girmiş ve “Selâm” demişlerdi. O da, “Gerçekten biz sizden korkuyoruz” demişti. | O vakıt ki yanına girdiler de, selâm dediler, biz dedi: sizden cidden korkuyoruz | Hani melekler, İbrahîm’in yanına varıp “selam” demişlerdi (İbrahîm misafir melekler için hazırladığı yemeği, misafirlerin yemediğini görünce) dedi ki: “- Biz, sizden cidden korkuyoruz.” | Bir vakit İbrahim´in yanına gelerek «selâm !» demişlerdi. O da, «doğrusu biz sizden korkuyoruz» demişti. | Hani bunlar onun karşısına girib «Selâm» demişlerdi. O da: «Biz, demişdi, sizden endîşe edicileriz». | Hani, huzûruna girmişler de esenlik sana demişlerdi; o da, biz gerçekten de sizden korkuyoruz demişti. |
15-Hicr Suresi
53.Ayet Mekke 14 264 |
قَالُوا لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ
-53
(Kalu la tevcel inna nübeşşiruke bi ğulamin alım) |
15-Hicr Suresi
53.Ayet Mekke 14 264 |
Onlar, “Korkma, biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz” dediler. | Korkma, dediler: biz sana alîm bir oğul tebşir ediyoruz | Melekler de: “-Korkma, gerçekten biz, sana, bilgin bir oğul müjdeliyoruz.” dediler. | Onlar, «korkma, çünkü biz seni bilgin bir oğulla müjdeliyoruz» demişlerdi. | Dediler ki: «Korkma, hakıykat biz sana çok bilgin bir oğul müjde ediyoruz». | Korkma demişlerdi, biz sana, bilgi sâhibi bir erkek evlât müjdeliyoruz. |
15-Hicr Suresi
54.Ayet Mekke 14 264 |
قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَىٰ أَنْ مَسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ
-54
(Kale e beşşertümunı ala em messeniyel kiberu fe bime tübeşşirun) |
15-Hicr Suresi
54.Ayet Mekke 14 264 |
İbrahim, “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?” dedi. | Beni mi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelib çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz? | İbrahîm dedi ki: “-Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdelediniz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?” | Yaşlılık gelip yapışmışken, beni mi müjdeliyorsunuz? Hem neye göre müjdeliyorsunuz ? demişti. | «Bana, dedi, ihtiyarlık çökmüşken (nasıl olub da) müjde verdiniz? Bu tebşiri neye istinaden yapıyorsunuz»? | İhtiyarlık çağımda mı demişti, bana müjde veriyorsunuz? Neye istinâden müjde vermektesiniz bana? |
15-Hicr Suresi
55.Ayet Mekke 14 264 |
قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِطِينَ
-55
(Kalu beşşernake bil hakkı fe la teküm minel kanitıyn) |
15-Hicr Suresi
55.Ayet Mekke 14 264 |
“Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler. | Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma | Onlar: “- Seni hak ve gerçekle müjdeledik, onun için Allah’ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma” dediler. | Dediler ki: «Seni hak ile müjdeledik. Artık sen ümitsizlerden olma !» | Dediler: «Seni hak olarak muştuluyoruz. O halde ümîdini kesenlerden olma». | Sana öyle bir müjde veriyoruz ki gerçektir bu, sakın ümîdini kesenlerden olma demişlerdi. |
15-Hicr Suresi
56.Ayet Mekke 14 264 |
قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّهِ إِلَّا الضَّالُّونَ
-56
(Kale ve mey yaknetu mir rahmeti rabbihı illed dallun) |
15-Hicr Suresi
56.Ayet Mekke 14 264 |
Dedi ki: “Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?” | Rabbının rahmetinden, dedi: sapkınlardan başka kim ümidi keser? | İbrâhim, dedi ki: “- Sapıklardan başka, kim Rabbinin rahmetinden ümid keser?” | O da, «sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser ?» demişti. | (İbrâhîm): «Rabbinin rahmetinden sapıklardan başka kim ümidini keser»? dedi. | O da Rabbinin rahmetinden demişti, ancak doğru yoldan sapanlardan başka kim ümit keser? |
15-Hicr Suresi
57.Ayet Mekke 14 264 |
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ
-57
(Kale fe ma hatbuküm eyyühel murselun) |
15-Hicr Suresi
57.Ayet Mekke 14 264 |
İbrahim, “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi. | Ey mürseller, dedi: bunu müteakıb me´muriyyetiniz nedir? | (Yine) dedi ki: “-Ey elçiler (Allah’ın melekleri!) Bundan sonra işiniz ne?” | «Ey elçiler! Göreviniz ne?» diyerek sormuştu. | «Ey gönderilenler (elçiler), dedi, daha işiniz (me´muriyetiniz) ne»? | Ey elçiler demişti, başka ne memûriyetiniz var? |
15-Hicr Suresi
58.Ayet Mekke 14 264 |
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُجْرِمِينَ
-58
(Kalu inna ürsilna ila kavmim mücrimın) |
15-Hicr Suresi
58.Ayet Mekke 14 264 |
Şöyle dediler: “Şüphesiz biz suçlu bir millete gönderildik. | Haberin olsun dediler: biz mücrim bir kavme gönderildik | Onlar şöyle dediler: “- Biz mücrim (günahkâr) bir topluluğa gönderildik. (Onları helâk edeceğiz, bu topluluk da Lût kavmidir.) | Onlar da: «Doğrusu biz suçlu günahkâr bir kavme gönderildik.» | Dediler: «Gerçek biz günahkarlar güruhuna gönderildik». | Biz demişlerdi, şüphe yok ki mücrim bir topluluğa gönderildik. |
15-Hicr Suresi
59.Ayet Mekke 14 264 |
إِلَّا آلَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ
-59
(İlla ale lut inna le müneccuhüm ecmeıyn) |
15-Hicr Suresi
59.Ayet Mekke 14 264 |
(59-60) Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik. | Ancak âli Lût müstesna biz onların hepsini behemehal kurtaracağız | Ancak (iman eden) Lût ailesi müstesnadır. Biz, onların hepsini muhakkak kurtaracağız. | «Ancak Lût ailesi müstesna, onların hepsini elbette kurtaracağız. | «Şu kadar ki Lût ailesi bunların dışındadır. Biz onları, hepsini behemehal kurtarıcılarız». | Ancak Lût ve soyu müstesna; onların hepsini de mutlaka kurtaracağız. |
15-Hicr Suresi
60.Ayet Mekke 14 264 |
إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا ۙ إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ
-60
(İllemraetehu kadderna inneha le minel ğabirın) |
15-Hicr Suresi
60.Ayet Mekke 14 264 |
(59-60) Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik. | Ancak karısını takdir ettik o muhakkak kalacaklardandır | Yalnız Lût’un karısını, gerçekten azab içinde kalanlardan takdîr ettik.” | Yalnız Onun karısını değil; onun (helak olmasını) takdîr etmişizdir ; o elbette geride kalanlardandır» demişlerdi. | «Karısı başka. Biz onun mutlakaa geride kalan kimselerden olması (lüzum) unu takdîr etdik», | Yalnız karısını kurtarmayacağız, onun, helâk olanlarla berâber şehirde kalmasını takdîr ettik. |
15-Hicr Suresi
61.Ayet Mekke 14 264 |
فَلَمَّا جَاءَ آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ
-61
(Felemma cae ale lutnil murselun) |
15-Hicr Suresi
61.Ayet Mekke 14 264 |
(61-62) Elçiler (melekler) Lût’un ailesine gelince, Lût onlara, “Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz” dedi. | Bunun üzerine vaktâ ki âli Lûta mürseller geldiler | Melek olan elçiler, Lût kavmine gelince. | Ne vakit ki, Lût ailesine elçiler geldi, | Vaktâkî elçi (melek) ler Lût ailesine geldi. | Elçiler Lût âilesine geldikleri zaman. |
15-Hicr Suresi
62.Ayet Mekke 14 264 |
قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ
-62
(Kale inneküm kavmümü münkerun) |
15-Hicr Suresi
62.Ayet Mekke 14 264 |
(61-62) Elçiler (melekler) Lût’un ailesine gelince, Lût onlara, “Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz” dedi. | Siz, dedi: cidden ürkülecek bir kavmsiniz | Lût dedi ki: “- Doğrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz | Lût, onlara : «Elbette (yabancısınız) tanınan bir topluluk değilsiniz,» dedi. | (Lût) dedi ki: «Herhalde siz tanınmamış bir zümresiniz». | O, siz dedi tanınmamış kimselersiniz. |
15-Hicr Suresi
63.Ayet Mekke 14 264 |
قَالُوا بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُوا فِيهِ يَمْتَرُونَ
-63
(Kalu bel ci´nake bima kanu fıhi yemterun) |
15-Hicr Suresi
63.Ayet Mekke 14 264 |
Dediler ki: “Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik.” | Yok dediler biz sana onların şekkedip durduklarını getirdik | Elçiler dediler ki: “- Yok, biz sana kavminin şüphe edip durdukları azabı getirdik. | Onlar da, «kavmin, hakkında şüphe edip durdukları şeyi (gelecek azabı) sana getirdik. | Onlar da: «Hayır, dediler, biz sana onların, hakkında şek etmekde oldukları şey´i (azabı) getirdik». | Onlar, biz dediler, onların şüphe ettikleri şeyi getirdik. |
15-Hicr Suresi
64.Ayet Mekke 14 264 |
وَأَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ
-64
(Ve eteynake bil hakkı ve inna le sadikun) |
15-Hicr Suresi
64.Ayet Mekke 14 264 |
“Biz, sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz.” | Ve sana emri hakkile geldik, emin ol biz sadıklarız | Sana, onların azabına dair gerçekle geldik, ve biz muhakkak doğru söyleyicileriz. | Sana Hakk´ın (buyruğuyla) geldik; şüphen olmasın ki biz doğrularız. | «Sana Hak (kın emri) ile geldik. Biz şübhesiz doğru söyleyenleriz». | O gerçek haberle geldik sana ve biz doğru sözlüyüz. |
15-Hicr Suresi
65.Ayet Mekke 14 264 |
فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنْكُمْ أَحَدٌ وَامْضُوا حَيْثُ تُؤْمَرُونَ
-65
(Fe esri bi ehlike bi kıt´ım minel leyli vettebı´ edbarahüm ve la yeltefit minküm ehadüv vemdu haysü tü´merun) |
15-Hicr Suresi
65.Ayet Mekke 14 264 |
“Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere (doğru) geçin gidin.” | Hemen gecenin bir kısmında ehlini yürüt ve sen arkalarından git ve içinizden hiç bir kimse ardına bakmasın, emrolunduğunuz yere geçin gidin | Hemen gecenin bir kısmında aileni yürüt (yola çıkar), sen de arkalarından git ve hiç kimse ardına bakmasın (zira göreceği azabın şiddetine tahammül edemez); emrolunduğunuz yere geçin gidin.” | Gecenin bir bölümünde aileni yola koy, sen de arkalarından onları izle ve sakın sizden hiçbiri dönüp arkasına bakmasın ; emrolunduğunuz yere geçip gidin» dediler. | «O halde gecenin bir kısmında aileni yürüt, sen de arkalarından git. Sizden kimse ardına (dönüb) bakmasın. Emr olunacağınız yere geçib gidin». | Gece yarısından sonra âileni yola çıkar, sen de artlarına düş, hiçbiriniz arkanıza bakmayın, emrolunacak yere geçin gidin. |
15-Hicr Suresi
66.Ayet Mekke 14 264 |
وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَٰلِكَ الْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰؤُلَاءِ مَقْطُوعٌ مُصْبِحِينَ
-66
(Ve kadayna ileyhi zalikel emra enne dabira haülai maktuum musbihıyn) |
15-Hicr Suresi
66.Ayet Mekke 14 264 |
Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: “Sabaha çıkarken onların sonu kesilmiş olacak.” | Ona kat´î olarak şu emri vahyettik: sabaha çıkarlarken şunların arkaları kat´iyyen kesilecek | Biz, Lût’a şu kesin emri vahyettik: Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır. | Lût´a şu emri hükmettiğimizi bildirdik: «Sabahladıklarında bunların kökü kesilmiş olacak.» | Ona şu (kat´î) emri vahyetdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası behemehal kesilmiş olacakdır». | Ve bu işi ona vahyettik de hiç şüphe yok ki dedik, sabah çağı bunların kökleri kesilir. |
15-Hicr Suresi
67.Ayet Mekke 14 264 |
وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
-67
(Ve cae ehlül medıneti yestebşirun) |
15-Hicr Suresi
67.Ayet Mekke 14 264 |
Şehir halkı sevinerek geldiler. | Şehir ahalisi de haber alıb keyf içinde gelmişlerdi | (Sedum) şehri halkı, (güzelliklerini haber aldıkları elçilerin ırzına tecavüz hırsı ile) sevinerek yanlarına geldi. | (Memleketlerine yabancı kimselerin geldiğini haber alan) şehir halkı birbirine müjde vererek (Lût´a) geldiler. | Şehir halkı sevine sevine (müsâfirlerin yanına) geldi. | Şehir halkı, birbirlerini müjdeleyerek misâfirlerin yanına geldi. |
15-Hicr Suresi
68.Ayet Mekke 14 264 |
قَالَ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ ضَيْفِي فَلَا تَفْضَحُونِ
-68
(Kale inne haülai dayfı fe la tefdahun) |
15-Hicr Suresi
68.Ayet Mekke 14 264 |
Lût, dedi ki: “Şüphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin.” | Amanın dedi onlar benim müsafirlerim, artık beni rüsvay etmeyin | Lût (o gelen mütecâvizlere) dedi ki: “- Hakikaten bunlar benim misafirlerimdir, beni rüsvay etmeyin. | O da «şüpheniz olmasın ki, bunlar benim konuklarımdır; beni rüsvay etmeyin ; | (Lût) dedi ki: «Hakıykat bunlar benim müsâfirlerimdir. Binâenaleyh beni rüsvay etmeyin». | Lût, bunlar benim konuklarım dedi, onlara karşı utandırmayın beni. |
15-Hicr Suresi
69.Ayet Mekke 14 264 |
وَاتَّقُوا اللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ
-69
(Vettekullahe ve la tuhzun) |
15-Hicr Suresi
69.Ayet Mekke 14 264 |
“Allah’a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın” dedi. | Allahtan korkun, beni utandırmayın | Allah’dan korkun ve beni utandırmayın.” | Allah´tan korkun da beni utandırıp üzmeyin» dedi. | «Allahdan korkun. Beni tasalandırmayın». | Allah´tan çekinin de mahzûn etmeyin beni. |
15-Hicr Suresi
70.Ayet Mekke 14 264 |
قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ
-70
(Kalu e ve lem nenheke anil alemın) |
15-Hicr Suresi
70.Ayet Mekke 14 264 |
Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler. | Seni dediler, âlemden nehyetmedikmi? | Onlar “- Biz, seni âlemin işine karışmaktan men etmedik mi?” dediler. | Onlar: «Biz seni yabancıları (konuk edinmek)den men´etmemiş miydik ?» dediler. | «Biz seni, dediler, elâleme karışmakdan, (bizim bu gibi işlerimize müdâhale etmekden) men etmedik mi»? | Seni konuk kabûl etmekten menetmedik miydi dediler. |
15-Hicr Suresi
71.Ayet Mekke 14 265 |
قَالَ هَٰؤُلَاءِ بَنَاتِي إِنْ كُنْتُمْ فَاعِلِينَ
-71
(Kale haülai benatı in küntüm faılın) |
15-Hicr Suresi
71.Ayet Mekke 14 265 |
Lût: “İşte kızlarım. Eğer yapacaksanız (onlarla evlenebilirsiniz)” dedi. | Tâ şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız dedi | Lût şöyle dedi: “- Eğer sözümü tutarsanız, işte bunlar kızlarım (onları size nikâhlayayım). | O da, «işte kızlarım, eğer yapmak (evlenmek) istiyorsanız, (onları size nikâhlıyabilirim)» dedi. | (Lût) dedi: «Eğer (dediğinizi) yapıcılarsanız işte bunlar, (işte) kızlarım». | Lût, evlenecekseniz işte kızlarım, onları alın dedi. |
15-Hicr Suresi
72.Ayet Mekke 14 265 |
لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
-72
(Le amruke innehüm le fı sekratihim ya´mehun) |
15-Hicr Suresi
72.Ayet Mekke 14 265 |
(Melekler, Lût’a:) “Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)” dediler. | Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı | (Rasûlüm!) Ömrün hakkı için, doğrusu onlar sarhoşlukları içinde azgın bir halde idiler. | (Peygamberim !) hayatına yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde ne yaptıklarını bilmiyorlardı. | (Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler. | Ömrün hakkı için onlar, gafletten âdeta sarhoştular, gaflet içinde şaşkın bir haldeydiler. |
15-Hicr Suresi
73.Ayet Mekke 14 265 |
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
-73
(Fe ehazethümüs sayhatü müşrikıyn) |
15-Hicr Suresi
73.Ayet Mekke 14 265 |
Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. | Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi | Nihayet onları, güneşin doğma vaktinde korkunç gürültü yakalayıverdi. | Güneş doğarken bir ses, bir uğultu onları yakalayıverdi. | Derken onları, işrak vakfına girdikleri sırada, o (korkunç) ses yakalayıverdi. | Güneş doğduktan sonra onları bir bağırış, helâk ediverdi. |
15-Hicr Suresi
74.Ayet Mekke 14 265 |
فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ سِجِّيلٍ
-74
(Fe cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyhim hıcaratem min siccıl) |
15-Hicr Suresi
74.Ayet Mekke 14 265 |
Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. | Derhal şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine siccilden taşlar yağdırdık | Hemen şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de çamurdan pişirilmiş taş yağdırdık. | Şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine çamurdan pişirilmiş taş yağdırdık. | Hemen (şehirlerinin) üstünü altına getirdik. Tepelerine de balçıkdan pişirilmiş bir taş (yağmuru) yağdırdık. | Ülkelerinin altını üstüne getirdik, üstlerine balçıktan meydana gelmiş taşlar yağdırdık. |
15-Hicr Suresi
75.Ayet Mekke 14 265 |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِلْمُتَوَسِّمِينَ
-75
(İnne fı zalike le ayatil lil mütevessimın) |
15-Hicr Suresi
75.Ayet Mekke 14 265 |
Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. | elbette bunda fikr-u firaseti olanlara âyetler var | Elbette bunda keskin anlayışlılar için ibret alâmetleri var. | Şüphesiz ki bunda seziş, anlayış, görüş yeteneği olanlara öğütler, ibretler, belgeler vardır. | Elbette bunda fikr-ü firâseti olanlar için ibretler vardır. | Şüphe yok ki bunda düşünenlere ibretler var. |
15-Hicr Suresi
76.Ayet Mekke 14 265 |
وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُقِيمٍ
-76
(Ve inneha le bisebılim mükıyn) |
15-Hicr Suresi
76.Ayet Mekke 14 265 |
O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor. | Hem o harabe yol üstünde duruyor | Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi, (Kureyş kâfirlerinin de ibret alabileceği uğrak) bir yol üzerinde bulunmaktadır. | Ve şehrin kalıntısı, öteden beri işlek olan yol üzerinde duruyor. | O (şehrin haraabeleri) hakıykat (herkesin göreceği, Kureyşin işlediği) bir yol üstünde (haalâ) durucudur. | Ve şüphe yok ki o şehir, hâlâ herkesin yol uğrağı olan bir yerde. |
15-Hicr Suresi
77.Ayet Mekke 14 265 |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِلْمُؤْمِنِينَ
-77
(İnne fı zalike le ayatel lil mü´minın) |
15-Hicr Suresi
77.Ayet Mekke 14 265 |
Şüphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır. | elbette bunda iymanı olanlar için bir âyet var | Gerçekten bunda iman edenler için bir ibret vardır. | Doğrusu bunda mü´minler için âyetler vardır. | Bunda îman edenler için muhakkak bir ibret vardır. | Şüphe yok ki bunda, inananlar için bir delil var. |
15-Hicr Suresi
78.Ayet Mekke 14 265 |
وَإِنْ كَانَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ
-78
(Ve in kane ashabül eyketi le zalimın) |
15-Hicr Suresi
78.Ayet Mekke 14 265 |
“Eyke” halkı da şüphesiz zalim idiler. | Hakikaten eshabı eyke de zalimler idi | (Şuayb Aleyhisselâmın kavmi olup ormanlıkta yaşayan) eyke halkı da hakikaten zalimler (iman etmiyen kâfirler) idi. | EYKE halkı da cidden zâlimlerdi. | Ashaab-ı Eyke de cidden zaalim (kimse) lerdi. | Ashâb-ı Eyke de gerçekten zâlimdi. |
15-Hicr Suresi
79.Ayet Mekke 14 265 |
فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُبِينٍ
-79
(Fentekamna minhüm ve innehüma le bi imamim mübın) |
15-Hicr Suresi
79.Ayet Mekke 14 265 |
Onlardan da intikam aldık. İkisi de (Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şu’ayb kavminin yaşadığı Eyke) belirgin bir anayol üzerinde idiler. | Onlardan da intikam aldık, ikisi de apaçık önde bulunuyor | Biz Eyke halkından da intikam aldık. (Sedum ve Eyke şehirlerinin) ikisi de (herkesin görebileceği uğrak) apaçık bir yol üzerindedir. | O yüzden onlardan da intikam aldık. (Sözünü ettiğimiz) şehirlerin ikisi de açık bir (yolun) önünde bulunuyordur. | Onun için bunlardan da intikam aldık. (Bu yerlerin) ikisi de apaçık bir yol (üzerinde) dir. | Öcaldık onlardan; iki şehir de apaçık görünmede, yol uğrağında hâlâ. |
15-Hicr Suresi
80.Ayet Mekke 14 265 |
وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ
-80
(Ve le kad kezzebe ashabül hıcril murselın) |
15-Hicr Suresi
80.Ayet Mekke 14 265 |
Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı. | Hakikaten eshabı hıcir dahi Peygamberleri tekzib ettiler | Doğrusu (Sâlih Peygamberin Semûd kavmi olan) Hicir halkı da peygamberleri yalanladılar. | And olsun ki, Hicir halkı da peygamberleri yalanlamışlardı. | Andolsun ki ashaab-ı Hicr de peygamberleri tekzîb etmişlerdir. | Ashab-ı Hicr de peygamberini inkâr etti. |
15-Hicr Suresi
81.Ayet Mekke 14 265 |
وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ
-81
(Ve ateynahüm ayatina fe kanu anha mu´ridıyn) |
15-Hicr Suresi
81.Ayet Mekke 14 265 |
Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirmişlerdi. | Ve biz onlara âyetlerimizi vermiştik de ondan i´raz ediyorlardı | Biz, onlara, mûcizelerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirip durmuşlardı. | Biz ise onlara âyetler (açık belgeler ve mu´cizeler) verdik; buna rağmen ondan yüzçevirdiler. | Biz onlara âyetlerimizi vermişdik de bunlardan yüz çevirici idiler. | Delillerimizi göstermiştik onlara, fakat onlardan yüz çevirmişlerdi. |
15-Hicr Suresi
82.Ayet Mekke 14 265 |
وَكَانُوا يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ
-82
(Ve kanu yenhıtune minel cibali büyuten aminın) |
15-Hicr Suresi
82.Ayet Mekke 14 265 |
Onlar güven içinde dağlardan evler yontuyorlardı. | Dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı | Dağlarda (kendilerini düşmanlardan, hırsızdan veya Allah’ın azabından kurtaracak) emniyetli zannettikleri evler yontup kuruyorlardı. | (82-83) Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı; derken sabahladıklarında onları müthiş bir ses ve uğultu yakalayıverdi. | Onlar dağlardan emîn, emîn evler yontub oyarlardı. | Ve evlerini dağlarda oyarlar, emin bir halde yaşarlardı. |
15-Hicr Suresi
83.Ayet Mekke 14 265 |
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
-83
(Fe ehazethümüs sayhatü musbihıyn) |
15-Hicr Suresi
83.Ayet Mekke 14 265 |
Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses yakalayıverdi. | Bunları da sabahleyin sayha tutuverdi | Bunları da o (korkunç) sayha (ses ve gürültü) sabahleyin yakalayıverdi. (gürültü ve zelzele neticesi helâk oldular.) | (82-83) Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı; derken sabahladıklarında onları müthiş bir ses ve uğultu yakalayıverdi. | Derken onları dahi sabaha girdikleri sırada o (korkunç) ses yakalayıverdi. | Sabah çağına erdikleri gibi bir bağırış yüzünden helâk olup gittiler. |
15-Hicr Suresi
84.Ayet Mekke 14 265 |
فَمَا أَغْنَىٰ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
-84
(Fe ma ağna anhüm ma kanu yeksibun) |
15-Hicr Suresi
84.Ayet Mekke 14 265 |
Kazanmakta oldukları şeyler kendilerine bir fayda vermedi. | de o kesb edegeldikleri şeylerin kendilerine hiç faidesi olmadı. | Böylece elde ettikleri muhkem evlerin, mal ve evlâdların kendilerine hiç faydası olmadı. | Artık elde ettikleri şeylerin kendilerine hiç de yararı olmadı. | Binâen´aleyh kazanageldikleri (irtikâb etdikleri) o şeyler kendilerinden (hiç bir azabı) defi edemedi. | Kazandıkları mal ve servet, azâbı defedemedi onlardan. |
15-Hicr Suresi
85.Ayet Mekke 14 265 |
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ ۗ وَإِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ ۖ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ
-85
(Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakk ve innes saate le atiyetün fasfehıs safhal cemıl) |
15-Hicr Suresi
85.Ayet Mekke 14 265 |
Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et. | Öyle ya biz Samavât-ü Arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safh-ı cemil ile muamele et! | Biz göklerle Arzı ve aralarındaki şeyleri ancak hak ve hikmetle yarattık. (boşuna değil)... Elbetteki kıyamet gelecektir. Şimdi sen onlardan yüz çevir veya güzel muamelede bulun (Allah cezalarını verecektir.) Not: Bu âyeti kerime Kıtal âyeti ile nesh edilmiştir. | Gökleri, yeri ve bu ikisi arasındaki şeyleri ancak Hak ile yarattık. Kıyamet mutlaka gelecektir. O halde onları bağışla da güzel-tatlı davranmaya devam et. | Gökleri, yeri ve aralarındaki şeyleri biz hak (ve hikmete uygun) olmayarak (şer ve fesadın devam etmesi için) yaratmadık. Elbette o saat gelecekdir. Şimdilik sen aldırış etme, (onlara karşı) güzel (ve tatlı muaamelede) bulun. | Ve biz, gökleri ve yeryüzünü abes olarak halketmedik ve kıyâmet, mutlaka gelecektir, aldırış bile etme, bir hoşça vazgeç onlardan şimdilik. |
15-Hicr Suresi
86.Ayet Mekke 14 265 |
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ
-86
(İnne rabbeke hüvel hallakul alım) |
15-Hicr Suresi
86.Ayet Mekke 14 265 |
Şüphesiz, Rabbin hakkıyla yaratanın (ve her şeyi) bilenin ta kendisidir. | Çünkü rabbın o öyle hallâk öyle alîm | Gerçekten Rabbin kemaliyle yaratandır, Alîm’dir. | Şüphesiz ki senin Rabbin (gerektiği ölçüde) yaratan ve (her şeyi hakkıyle) bilendir. | Şübhesiz ki senin Rabbin (seni de, onları da) hakkıyle yaratanın, (senin de, onların da haalini ve her şey´i) kemâliyle bilenin kendisidir. | Şüphe yok ki Rabbin, her şeyi yaratandır ve her şeyi bilir. |
15-Hicr Suresi
87.Ayet Medine 14 265 |
وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ
-87
(Ve le kad ateynake seb´am minel mesanı vel kur´anel azıym) |
15-Hicr Suresi
87.Ayet Medine 14 265 |
Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’an’ı verdik. | Celâlim hakkı için sana «seb´ul mesâni»´yi ve Kur´anı azımi verdik | Andolsun ki, biz, sana, (her namazda) okunup tekrarlanan yedi âyeti (Fâtiha sûresini) ve şu büyük Kur’ân’ı verdik. | And olsun ki sana tekrarlanan yedi ikili âyeti ve çok büyük kutsal Kur´ân´ı verdik. | Andolsun ki biz sana (namazın her rek´atında) tekrarlanan yedi (âyet-i kerîme) yi ve şu büyük Kur´ânı verdik. | Andolsun ki biz sana, tekrarlanan yedi âyeti ve pek büyük olan Kur´ân´ı verdik. |
15-Hicr Suresi
88.Ayet Mekke 14 265 |
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
-88
(La temüddenne ayneyke ila ma metta´na bihı ezvacem minhüm ve la tahzen aleyhim vahfıd cenahake lil mü´minın) |
15-Hicr Suresi
88.Ayet Mekke 14 265 |
Kâfirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma ve mü’minlere (şefkat) kanadını indir. | Sakın o kâfirlerden bir takımlarını zevkıyap ettiğimiz şeylere göz atma ve onlara karşı mahzun olma da mü´minlere kanadını indir | Sakın o kâfirlerden bir takımlarına verip de kendilerini zevklendirdiğimiz şeye (mal ve servete) gözlerini uzatıp rağbetle bakma; ve onların iman etmeyişlerine üzülme de müminlere kanadını indir, (onlara tevazu göster, kendilerini himayene al). | Kâfirlerden bir kısmına —birbirine emsal sayılacak ölçüde— verdiğimiz servete gözlerini dikme, onların imân etmemesine karşı üzülme ; bir de (tevazu) kanadını mü´minlere indir. | Sakın (o kâfirlerden) bir takımlarını faidelendirdiğimiz şeylere (servete ve sâireye) iki gözünü dikib uzatma. Onların karşısında tasalanma. Mü´minler için de (şefekat kanadını indir. | Onlara verdiğimiz mala, evlâda göz dikme, onlar için tasalanıp gam yeme, inananlara karşı kanadını indir, onları koru, onlara karşı mütevâzı ol. |
15-Hicr Suresi
89.Ayet Mekke 14 265 |
وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ
-89
(Ve kul innı enen nezırul mübın) |
15-Hicr Suresi
89.Ayet Mekke 14 265 |
De ki: “Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım.” | Ve de ki haberiniz olsun; ben o nezîri mübîn ben | Bir de (Ey Rasûlüm) de ki: “-Haberiniz olsun, ben, (üzerinize bir azap ineceğini bildiren) açık bir korkutucuyum: | Ve de ki: Şüphesiz ben açık bir uyarıcıyım. | Ve de ki: «Şübhesiz ben, (evet) ben (üstünüze inecek azâb-ı ilâhîyi) açıkça haber verenim». | Ve de ki: Hiç şüphe yok ki ben, gerçekten de bir korkutucuyum. |
15-Hicr Suresi
90.Ayet Mekke 14 265 |
كَمَا أَنْزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِمِينَ
-90
(Kema enzelna alel muktesimın) |
15-Hicr Suresi
90.Ayet Mekke 14 265 |
Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmiştik. | Tıpkı indirdiğimiz gibi o taksimcilere | Tıpkı o Yahudi ve Hristiyanlara indirdiğimiz (azap) gibi. | Nitekim işbölümü yapanlara. | (90-91) Nitekim iş bölümü yapanlara, Kur´ânı parçalayanlara da (öyle azâb) indirmişdik. | Nitekim bölük bölük olanlara da indirmiştik. |
15-Hicr Suresi
91.Ayet Mekke 14 266 |
الَّذِينَ جَعَلُوا الْقُرْآنَ عِضِينَ
-91
(Ellezıne cealül kur´ane ıdıyn) |
15-Hicr Suresi
91.Ayet Mekke 14 266 |
Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir. | O, Kur´anı kısım kısım tefrık edenlere | Onlar, o kimselerdir ki, kitablarını kısım kısım yapmışlardı (bir kısmına inanıyor, diğer bir kısmına inanmıyorlardı.) | Kur´ân´ı parça parça edenlere de (azâb indirmiştik). | (90-91) Nitekim iş bölümü yapanlara, Kur´ânı parçalayanlara da (öyle azâb) indirmişdik. | Öyle kişilerdi onlar ki Kurân´ı parça parça ettiler; bir kısmına inandılar da bir kısmına inanmadılar. |
15-Hicr Suresi
92.Ayet Mekke 14 266 |
فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
-92
(Fe ve rabbike le nes´elennehüm ecmeıyn) |
15-Hicr Suresi
92.Ayet Mekke 14 266 |
(92-93) Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız. | (92-93) Ki rabbın hakkı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız | (92-93) Rabbin hakkı için, biz onların hepsine muhakkak surette yapmakta oldukları şeylerden soracağız (ve cezalarını vereceğiz). | (92-93) Rabbin hakkı için elbette onların hepsinden, yapageldikleri şeylerden bir bir soracağız. | (92-93) İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna yapmakda oldukları şeyleri elbette soracağız. | Andolsun Rabbine ki onların hepsine soracağız. |
15-Hicr Suresi
93.Ayet Mekke 14 266 |
عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
-93
(Amma kanu ya´melun) |
15-Hicr Suresi
93.Ayet Mekke 14 266 |
(92-93) Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız. | (92-93) Ki rabbın hakkı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız | (92-93) Rabbin hakkı için, biz onların hepsine muhakkak surette yapmakta oldukları şeylerden soracağız (ve cezalarını vereceğiz). | (92-93) Rabbin hakkı için elbette onların hepsinden, yapageldikleri şeylerden bir bir soracağız. | (92-93) İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna yapmakda oldukları şeyleri elbette soracağız. | Yaptıkları şeyleri. |
15-Hicr Suresi
94.Ayet Mekke 14 266 |
فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ
-94
(Fasdoa´bima tü´meru ve a´rıd anil müşrikın) |
15-Hicr Suresi
94.Ayet Mekke 14 266 |
Ey Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah’a ortak koşanlara aldırış etme. | Şimdi sen her ne ile emrolunuyorsan kafalarına çatlat ve müşriklere aldırma | Şimdi sen, emrolunduğun şeyi, çatlatırcasına bildir ve müşriklerden yüz çevir (sözlerine aldırış etme). | (Ey Şanlı Peygamber!) Artık sen ne ile emrolunuyorsan (onu hak ile bâtılın arasını) ayıracak şekilde ortaya koy. Allah´a ortak koşanlardan yüzçevir (de aldırış etme onlara). | Şimdi sen ne ile emrolunuyorsan (kafalarını çatlatırcasına) apaçık bildir. Müşriklere aldırış etme. | Artık sen emredildiğin şeyi açıkla ve şirk koşanlardan yüz çevir. |
15-Hicr Suresi
95.Ayet Mekke 14 266 |
إِنَّا كَفَيْنَاكَ الْمُسْتَهْزِئِينَ
-95
(İnna kefeynakel müstehziın) |
15-Hicr Suresi
95.Ayet Mekke 14 266 |
(95-96) Şüphesiz biz, Allah ile beraber başka ilâh edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde bilecekler. | Her halde biz sana o müstehzîlerin haklarından geliriz | Muhakkak ki biz, (seninle alay eden) o müstehzîlere karşı kâfiyiz, (onları helâk ederiz). | (95-96) Şüphen olmasın ki, Allah ile beraber başka ilâh tanıyan o alaycı gruba karşı biz sana yeteriz. İleride (ne olacağını) bilecekler. | (95-96) Allahla beraber diğer bir Tanrı daha tanıyan o istihzâcılara muhakkak ki biz yeteriz. Onlar yakında (uğrayacakları akıbetleri) bileceklerdir. | O alaycılara karşı biz yeteriz sana. |
15-Hicr Suresi
96.Ayet Mekke 14 266 |
الَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
-96
(Ellezıne yec´alune meallahi ilahen ahar fe sevfe ya´lemun) |
15-Hicr Suresi
96.Ayet Mekke 14 266 |
(95-96) Şüphesiz biz, Allah ile beraber başka ilâh edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde bilecekler. | Allah ile beraber diğer ilâh tutan o heriflerin yarın bilirler | Onlar, o kimselerdir ki, Allah ile beraber başka bir ilâh tanırlar. Onlar, yakında (başlarına gelecek akıbeti) bileceklerdir. | (95-96) Şüphen olmasın ki, Allah ile beraber başka ilâh tanıyan o alaycı gruba karşı biz sana yeteriz. İleride (ne olacağını) bilecekler. | (95-96) Allahla beraber diğer bir Tanrı daha tanıyan o istihzâcılara muhakkak ki biz yeteriz. Onlar yakında (uğrayacakları akıbetleri) bileceklerdir. | Onlar, Allah´tan başka tanrılar da kabul etmişlerdir; yakında bilip anlayacaklar. |
15-Hicr Suresi
97.Ayet Mekke 14 266 |
وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ
-97
(Ve le kad na´lemü enneke yedıyku sadruke bima yekulun) |
15-Hicr Suresi
97.Ayet Mekke 14 266 |
Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz. | Celâlim hakkı için biliyoruz ki onların tefevvühatına senin cidden göğsün daralıyor | Gerçekten biliriz ki, onların sözlerine göğsün daralıyor, için sıkılıyor. | Şanıma yemin olsun ki, biz onların dediklerinden dolayı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. | Andolsun, biliyoruz ki onların söyleyip durduklarından göğsün cidden daralıyor (habîbim). | Ve andolsun biliriz ki şüphe yok, söyledikleri sözlerden yüreğin sıkılır. |
15-Hicr Suresi
98.Ayet Mekke 14 266 |
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِنَ السَّاجِدِينَ
-98
(Fe sebbıh bi hamdi rabbike ve küm mines sacidın) |
15-Hicr Suresi
98.Ayet Mekke 14 266 |
O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol. | O halde Rabbına hamdile tesbih et ve secdekârlardan ol | O halde, Rabbini hamd ile tesbîh et (sübhanellahi ve bihamdihi de) ve secde edenlerden ol. (Namaz kıl). | Sen Rabbine hamd ile tesbîh et ve secde edenlerden ol! | Sen hemen Rabbini, hamd ile, tesbîh et ve secde edenlerden ol. | Artık Rabbine hamd ederek tenzîh et ve secde edenlerden ol. |
15-Hicr Suresi
99.Ayet Mekke 14 266 |
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
-99
(Ve´büd rabbeke hatta ye´tiyekel yekıyn) |
15-Hicr Suresi
99.Ayet Mekke 14 266 |
Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et. | Ve Rabbına kulluk yap tâ sana o yâkîn gelene kadar | Ve sana ölüm gelinceye kadar, Rabbine ibadet et. | Sana yakın (hak ile ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibâdet et! | Sana ölüm gelinceye kadar da Rabbine ibâdet et. | Ve ölüm gelip çatıncaya dek Rabbine ibâdet et. |