KUR'AN-I KERİM 51-Zariyat Suresideki 60 Ayeti Kerime ve Mealleri | بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
ARAPÇA OKUNUŞU |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
DİYANET VAKFI | ELMALILI | ALI FIKRI YAVUZ | CELAL YILDIRIM | HASAN BASRI CANTAY | ABDULBAKİ GOLPINARLI |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
51-Zariyat Suresi
1.Ayet Mekke 26 519 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا
-1
(Vezzariyati zerva) |
51-Zariyat Suresi
1.Ayet Mekke 26 519 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. | O tozdurup savuranlara | O tozutub savuran rüzgârlara, | Tozup savuranlara, | Tozutup savuran (rüzgâr) lar, | Andolsun tozutup savuranlara. |
51-Zariyat Suresi
2.Ayet Mekke 26 519 |
فَالْحَامِلَاتِ وِقْرًا
-2
(Fel hamilati vıkra) |
51-Zariyat Suresi
2.Ayet Mekke 26 519 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. | Derken bir ağırlık taşıyanlara | Arkasından ağır su taşıyan bulutlara, | Ağır yük yüklenip taşıyanlara, | Sonra (su) yükü (nü) taşıyan (bulut) lar, | Derken ağır bir yük yüklenenlere. |
51-Zariyat Suresi
3.Ayet Mekke 26 519 |
فَالْجَارِيَاتِ يُسْرًا
-3
(Fel cariyati yusra) |
51-Zariyat Suresi
3.Ayet Mekke 26 519 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. | Derken bir kolaylıkla akanlara | Sonra kolayca akıb giden gemilere (veya bulutlara ve yıldızlara), | Kolayca akıp gidenlere, | sonra kolayca akan (gemi) ler, | Derken kolayca akıp gidenlere. |
51-Zariyat Suresi
4.Ayet Mekke 26 519 |
فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْرًا
-4
(Fel mukassimati emra) |
51-Zariyat Suresi
4.Ayet Mekke 26 519 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. | Derken bir emir taksim edenlere kasem olsun | Sonra işleri (kullara) bölen meleklere yemin olsun ki: | İş bölümü yapanlara and olsun ki, | sonra iş bölümü yapan (melek) ler hakkı için, | Derken işi ayıranlara. |
51-Zariyat Suresi
5.Ayet Mekke 26 519 |
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ
-5
(İnnema tuadune le sadık) |
51-Zariyat Suresi
5.Ayet Mekke 26 519 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. | Ki muhakkak o size va´d olunan her halde doğrudur | Muhakkak size vaad olunanlar bir gerçektir; | Size va´dolunan elbette yerine gelecektir. | şübhesiz ki size va´d olunan (şeylerin hepsi) elbette doğrudur. | Gerçekten de size vaadedilen, doğrudur ancak. |
51-Zariyat Suresi
6.Ayet Mekke 26 519 |
وَإِنَّ الدِّينَ لَوَاقِعٌ
-6
(Ve inned dine le vakı´) |
51-Zariyat Suresi
6.Ayet Mekke 26 519 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. | Ve muhakkak ki ceza şübhesiz vakı´dir | Ve şübhesiz ki hesab vuku bulacaktır, (herkes amelinin karşılığını görecektir.) | Hesap ve ceza günü mutlaka gerçekleşecektir. | Şübhesiz ki (amellere göre) ceza (ya´nî mukaabele) de elbette vaaki´dir. | Ve cezâ, mutlaka olacak. |
51-Zariyat Suresi
7.Ayet Mekke 26 520 |
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْحُبُكِ
-7
(Ves semai zatil hubuk) |
51-Zariyat Suresi
7.Ayet Mekke 26 520 |
(7-8) Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz. | O düzgün hâreli Semaya kasem ederim | O (yıldızlara ait) güzel yollara sahib sema hakkı için ki: | Yollar ve yörüngeler sahibi göğe and olsun ki, | O haareli yollara saahib gök hakkı için, | Andolsun yol yol hâreli göğe. |
51-Zariyat Suresi
8.Ayet Mekke 26 520 |
إِنَّكُمْ لَفِي قَوْلٍ مُخْتَلِفٍ
-8
(İnnekum le fi kavlim muhtelif) |
51-Zariyat Suresi
8.Ayet Mekke 26 520 |
(7-8) Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz. | Ki siz pek muhtelif bir kavl içinde bulunuyorsunuz | Muhakkak siz, (peygamber hakkında kâhin demekle) ihtilâflı bir sözde bulunuyorsunuz. | (Ey inkarcı sapıklar!) cidden siz sözünüzde, hükmünüzde görüş ayrılığı içindesinizdir. | hakıykat, siz kat´î ihtilâfa düşen bir söz içindesinizdir. | Şüphe yok ki siz, elbette çeşitli ve birbirini tutmaz sözler söylemektesiniz. |
51-Zariyat Suresi
9.Ayet Mekke 26 520 |
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
-9
(Yu´feku anhu men ufik) |
51-Zariyat Suresi
9.Ayet Mekke 26 520 |
Ondan (Peygamber’den) çevrilen çevrilir. | Ondan çevirilen çevrilir | Peygamber ve Kur’an’dan çevrilen çevrilir. | Ondan çevrilebilen kimse çevrilir. | Ondan döndürülen kimseler döndürülür. | Ondan saptırılan, saptırılmıştır. |
51-Zariyat Suresi
10.Ayet Mekke 26 520 |
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ
-10
(Kutilel harrasun) |
51-Zariyat Suresi
10.Ayet Mekke 26 520 |
(10-11) Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “Muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun! | O kahrolası yalancılar | Kahrolsun o yalancılar!... | Yalancı câhiller kahrolsun! | Kahr olsun o koyu yalancılar! | Lânet olsun geberesi yalancılara. |
51-Zariyat Suresi
11.Ayet Mekke 26 520 |
الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ
-11
(Ellezine hum fi ğamratin sahun) |
51-Zariyat Suresi
11.Ayet Mekke 26 520 |
(10-11) Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “Muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun! | O serhoşluk içinde yaptığını bilmezler | Onlar, bir cehalet içinde bulunan gâfil kimselerdir. | bilgisizliğin sarhoşluğu ve mahmurluğu içinde kalmış gafillerdir. | ki onlar koyu bir cehalet içinde kalmış gaafil kimselerdir. | Ki onlar, daldıkları gaflette habersiz bir halde bocalayıp dururlar. |
51-Zariyat Suresi
12.Ayet Mekke 26 520 |
يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ
-12
(Yes´elune eyyane yevmud din) |
51-Zariyat Suresi
12.Ayet Mekke 26 520 |
“Ceza günü ne zaman?” diye sorarlar. | Soruyorlar: ne zaman o ceza günü? (yevm-i dîn) | Soruyorlar: Ne zaman o hesab günü? | «Hesap ve ceza günü ne zaman ?» diye sorarlar. | Onlar, o ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar. | Sorarlar: Ne zaman gelecek cezâ günü? |
51-Zariyat Suresi
13.Ayet Mekke 26 520 |
يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ
-13
(Yevme hum alen nari yuftenun) |
51-Zariyat Suresi
13.Ayet Mekke 26 520 |
(13-14) Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): “Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur.” | Ateş üzerinde kıvranacakları gün | O bir gündür ki, ateş üzerinde kavrulub yakılacaklar. | Ateşe karşı çetin bir sınav verecekleri gündür. | (O gün) kendilerinin ateş üzerinde azaba uğratılacakları gündür. | O gün onlar, ateşe atılıp sınanırlar. |
51-Zariyat Suresi
14.Ayet Mekke 26 520 |
ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ
-14
(Zuku fitnetekum hazellezi kuntum bihi testa´cilun) |
51-Zariyat Suresi
14.Ayet Mekke 26 520 |
(13-14) Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): “Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur.” | Dadın diye fitnenizi: bu, işte o sizin acele istediğiniz | (Cehennemdeki melekler onlara şöyle derler): Tadın azabınızı. Bu (azab, dünyada iken) acele istediğiniz... | Fitnenizi tadın. İşte, acele isteyip durduğunuz şey budur. | (Onlara) «Tadın azabınızı. İşte (dünyâda) çarçabuk (gelmesini) isteyegeldiğiniz bu idi» (denilir). | Tadın azâbınızı; işte buydu çabucak gelmesini istediğiniz. |
51-Zariyat Suresi
15.Ayet Mekke 26 520 |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
-15
(İnnel muttekıyne fi cennativ ve uyun) |
51-Zariyat Suresi
15.Ayet Mekke 26 520 |
(15-16) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi. | Şübhesiz ki müttekiler Cennetlerde pınar başlarındadır | Gerçekten takvâ sahibleri, cennetlerde pınar başlarındadır. | Şüphesiz ki muttakîler (=Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınan mü´minler) Cennetlerde ve pınarlar başındadırlar. | (15-16) Şübhesiz ki (fenâlıkdan) sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği (sevabı) ahz (-ü kabul) etmiş (ve bundan raazî olmuş) olarak, cennetlerde, pınarlar (ın başların) dadırlar. Çünkü onlar bundan evvel iyi amel (ve hareket) edenlerdi. | Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir, pınar başlarında. |
51-Zariyat Suresi
16.Ayet Mekke 26 520 |
آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
-16
(Ahızıne ma atahum rabbuhum innehum kanu kable zalike muhsinin) |
51-Zariyat Suresi
16.Ayet Mekke 26 520 |
(15-16) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi. | Alarak rablarının kendilerine verdiğini, çünkü onlar bundan evvel güzellik yapmayı âdet edinmişlerdi | Rablerinin kendilerine verdiğinden razı oldukları halde... Doğrusu onlar, bundan önce güzel amel işliyenlerdi. | Rablarının kendilerine verdiğini alırlar. Günkü onlar, bundan önce iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerdi. | (15-16) Şübhesiz ki (fenâlıkdan) sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği (sevabı) ahz (-ü kabul) etmiş (ve bundan raazî olmuş) olarak, cennetlerde, pınarlar (ın başların) dadırlar. Çünkü onlar bundan evvel iyi amel (ve hareket) edenlerdi. | Alırlar Rablerinin, kendilerine verdiklerini; şüphe yok ki onlar, bundan önce, iyilik ederlerdi. |
51-Zariyat Suresi
17.Ayet Mekke 26 520 |
كَانُوا قَلِيلًا مِنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
-17
(Kanu kalilem minel leyli ma yehceun) |
51-Zariyat Suresi
17.Ayet Mekke 26 520 |
Geceleri pek az uyurlardı. | Geceden pek az uyuyorlardı | Onlar geceden pek az (bir zaman) uyuyorlardı. | Geceden de az uyurlardı. | Onlar gecenin (ancak) az bir kısmında uyurlardı. | Gecelerin az bir kısmında uyurlardı. |
51-Zariyat Suresi
18.Ayet Mekke 26 520 |
وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
-18
(Ve bil eshari hum yestağfirun) |
51-Zariyat Suresi
18.Ayet Mekke 26 520 |
Seherlerde bağışlama dilerlerdi. | Ve seher vakıtları hep istiğfar ederlerdi | Sabahın erken vakitlerinde de hep istiğfar ederlerdi. | Seher vakitleri hep Allah´tan bağışlanma dilerlerdi. | Sehar vakıflarında da onlar istiğfar ederlerdi. | Ve seher çağları, yarlıganma dilerlerdi. |
51-Zariyat Suresi
19.Ayet Mekke 26 520 |
وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
-19
(Ve fi emvalihim hakkul lis saili vel mahrum) |
51-Zariyat Suresi
19.Ayet Mekke 26 520 |
Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır. | Ve mallarında sâil ve mahrum için bir hak vardı | Onların mallarında dilencinin ve (ihtiyacını açıklayamayan) mahrumun bir hakkı vardır. | Onların mallarında, dilenen ve yoksul için bir hakk vardır. | Onların mallarında sâilin ve (kemâl-i iffetinden dolayı dilencilik etmeyen) yoksulun da bir hakkı vardı. | Ve mallarında, dileyene ve mahrûm olana bir hak vardı. |
51-Zariyat Suresi
20.Ayet Mekke 26 520 |
وَفِي الْأَرْضِ آيَاتٌ لِلْمُوقِنِينَ
-20
(Ve fil erdı ayatul lil mukınin) |
51-Zariyat Suresi
20.Ayet Mekke 26 520 |
(20-21) Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz? | Arzda da âyetler var iykan ehli için | Arzda da gerçekten tasdik edenler için bir çok ibretler var. | Kesinlikle bilip inananlar için yeryüzünde (Allah´ın varlığına, birliğine delâlet eden) açık belgeler vardır. | (Küre-i) arzda kâmil bilgi saahibleri için nice âyetler vardır. | Ve yeryüzünde deliller var iyiden iyiye inanmış olanlara. |
51-Zariyat Suresi
21.Ayet Mekke 26 520 |
وَفِي أَنْفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ
-21
(Ve fi enfusikum e fe la tubrırun) |
51-Zariyat Suresi
21.Ayet Mekke 26 520 |
(20-21) Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz? | Nefislerinizde de, halâ görmiyecekmisiniz | Nefislerinizde de (hücrelerden vücud yapınıza kadar) bir çok alâmetler var (ki, hep Allah’ın kudretine ilmine, azamet ve iradesine delâlet ederler). Hâlâ görmiyecek misiniz? | Sizin kendi (ruh ve beden) varlığınızda da öyle... Artık (hakikati) görmez misiniz ? | Kendi nefislerinizde dahi (nice âyetler var. Bunları) görmüyor musunuz? | Ve kendi özünüzde de, hâlâ mı görmezsiniz? |
51-Zariyat Suresi
22.Ayet Mekke 26 520 |
وَفِي السَّمَاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
-22
(Ve fis semai rizkukum ve ma tuadun) |
51-Zariyat Suresi
22.Ayet Mekke 26 520 |
Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır. | Semada da rızkınız ve o va´dolunduğunuz | Semada ise, (yağmur) rızkınız ve va’d olunduğunuz cennet vardır. | Gökte hem rızkınız, hem size va´dedilen şey vardır. | Rızkınız ve size va´d olunagelen şeyleri gök (ler) dedir. | Ve gökte de rızkınız ve size vaadedilen var. |
51-Zariyat Suresi
23.Ayet Mekke 26 520 |
فَوَرَبِّ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ لَحَقٌّ مِثْلَ مَا أَنَّكُمْ تَنْطِقُونَ
-23
(Fe ve rabbis semai vel erdı innehu lehakkum misle ma ennekum tentıkun) |
51-Zariyat Suresi
23.Ayet Mekke 26 520 |
Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (size va’dolunanlar), sizin konuşmanız gibi gerçektir. | İşte o Göğün ve Yerin rabbına kasem ederim ki o şübhesiz haktır sizin nâtık olmanız gibi | İşte o semânın ve yerin Rabbine yemin olsun ki, bu vaad olunan (cennet), sizin konuşmanız (sabit olduğu) gibi, muhakkak bir gerçektir. | Göğün ve yerin Rabbi hakkı için, gerçekten bu, sizin kendi konuşmanızda (şüpheniz olmadığı) gibi hakktır. | İşte o göğün ve yerin Rabbine andolsun ki (va´d olunduğunuz) o (şeyler) tıpkı sizin konuşduğunuz gibi şübhesiz ve kat´î bir gerçekdir. | Gerçekten de andolsun göğün ve yeryüzünün Rabbine ki hiç şüphe yok, gerçektir o, nasıl siz konuşup söylüyorsunuz. |
51-Zariyat Suresi
24.Ayet Mekke 26 520 |
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ
-24
(Hel etake hadisu dayfi ibrahimel mukramin) |
51-Zariyat Suresi
24.Ayet Mekke 26 520 |
(Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? | Geldi mi sana İbrahimin ikram edilen müsafirlerinin kıssası? | (Ey Rasûlüm), sana geldi mi, İbrahîm’in ikram edilen misafirlerinin haberi? | Sana İbrahim´in ağırlanmaya değer şerefli konuklarının haberi geldi mi? | İbrâhîmin (Allah indinde) şerefli müsâfirlerinin haberi sana geldi mi? | İbrâhîm´in, ağırlanan konuklarına âit haber, geldi mi sana? |
51-Zariyat Suresi
25.Ayet Mekke 26 520 |
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا ۖ قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ
-25
(İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale selam kavmum munkerun) |
51-Zariyat Suresi
25.Ayet Mekke 26 520 |
Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş, “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü). | O vakıt ki üzerine girdiler de «selâm» dediler. «Selâm, görülmedik bir kavım» dedi | Hani onlar, İbrahîm’in yanına varmışlardı da selâm vermişlerdi. O da (onlara karşılık olarak) selâm vermiş: “- (Bunlar) tanınmadık bir kavim.” demişti. | Hani onlar İbrahim´in yanına girip, «Selâm» dediler. İbrahim de «selâm» dedi ve tanımadığım yabancı bir kavim diye içinden geçirdi. | Hani bunlar, onun yanına girmişlerdi de «Selâm» demişlerdi. (İbrâhîm de) «selâm» demiş (selâm ile mukaabele etmiş), «(Bunlar) tanınmamış bir zümre» demişdi. | Hani, tapısına girmişlerdi de esenlik sana demişlerdi; o da esenlik size demişti, ey yabancılar. |
51-Zariyat Suresi
26.Ayet Mekke 26 520 |
فَرَاغَ إِلَىٰ أَهْلِهِ فَجَاءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ
-26
(Ferağa ila ehlihi fe cae bi ıclin semin) |
51-Zariyat Suresi
26.Ayet Mekke 26 520 |
Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi. | Hemen bir bahâne ile ehline gitti, bir semiz daha getirdi de | Hemen bir bahane ile ailesine giderek bir semiz dana (kesib etini) getirdi de, | Bir sebep bulup ailesinin yanına giderek (kızartılmış) semiz bir buzağı ile geldi. | Hemen (gizlice) ailesine gidib semiz bir dana getirdi de, | Derken bir bahâneyle ailesinin yanına gitmişti de bir semiz dana getirmişti. |
51-Zariyat Suresi
27.Ayet Mekke 26 520 |
فَقَرَّبَهُ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
-27
(Fe karrabehu ileyhim kale e la te´kulun) |
51-Zariyat Suresi
27.Ayet Mekke 26 520 |
Onu önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi. | Onu yakınlarına koydu, yemeğe buyurmaz mısınız? dedi. | Onu (yemek olarak) önlerine koydu. “-Yemeğe buyurmaz mısınız?” dedi. (Yemeğinden misafirlerin yemediğini görünce): | Onlara yaklaştırıp, «buyrun yemez misiniz ?» dedi. | Bunu onlara yaklaşdırdı. «Yemez misiniz?» dedi. | Onların önüne koymuştu da yemez misiniz demişti. |
51-Zariyat Suresi
28.Ayet Mekke 26 520 |
فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ
-28
(Fe evcese minhum hıyfeh kalu la tehaf ve beşşeruhu bi ğulamin alim) |
51-Zariyat Suresi
28.Ayet Mekke 26 520 |
(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim’in içine bir korku düştü. Onlar, “korkma” dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler. | O vakıt onlardan içine bir korku düştü. Korkma dediler ve kendisine alîm bir oğlan tebşir ettiler. | O vakit onlardan (İbrahim’in) içine bir korku düştü. Onlar: “korkma!” dediler ve onu çok bilgin bir oğul ile müjdelediler. | (Yemediklerini görünce) onlardan içinde bir korku ve endişe doğdu. Onlar, ona ; «korkma» dediler ve onu bilgili (olacak) bir oğul ile müjdelediler | Derken içine onlardan gizli bir korku çökdü. «Korkma» dediler ve onu çok bilgin bir oğulla müjdelediler. | Derken onlardan, içine bir korkudur düşmüştü de korkma demişlerdi, ve ona, bilgi sâhibi bir oğlu olacağını müjdelemişlerdi. |
51-Zariyat Suresi
29.Ayet Mekke 26 520 |
فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ
-29
(Fe akbeletimraetuhu fi sarratin fe sakket vecheha ve kalet acuzun akıym) |
51-Zariyat Suresi
29.Ayet Mekke 26 520 |
Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. “Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi. | Bunun üzerine hatunu bir çığlık içinde döndü de elini yüzüne çarptı ve akîm bir kocakarı, dedi | Bunun üzerine (İbrahîm’in) hanımı bir çığlık içinde döndü de elini yüzüne çarptı: “- Ben, kısır bir koca karıyım! (Nasıl çocuğum olabilir)” dedi. | Bunun üzerine, İbrahim´in eşi bir çığlık atarak geldi ve elini yüzüne vurarak, «kısır yaşlı bir kadın !» dedi.. | Bunun üzerine (İbrâhîmin) zevcesi (Sâre) bir feryâd içinde yönelib (elini) yüzüne vurdu. «(Ben) doğurmaz bir koca karı (yım)» dedi. | Derken karısı, onlara dönmüştü de bir çığlık atıp eliyle yüzüne vurmuştu ve ben kısır bir kocakarıyım demişti. |
51-Zariyat Suresi
30.Ayet Mekke 26 520 |
قَالُوا كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ ۖ إِنَّهُ هُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ
-30
(Kalu kezaliki kale rabbuk innehu huvel hakimul alim) |
51-Zariyat Suresi
30.Ayet Mekke 26 520 |
Onlar dediler ki: “Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.” | Dediler: öyle Rabbın buyurdu, şübhesiz alîm o, hakîm o | Onlar dediler ki: “- İş, sana dediğimiz gibidir. Bunu Rabbin buyurdu. Şübhesiz ki O, Hakîm’dir, Alîm’dir.” | Onlar: «Bu böyledir. Rabbin buyurdu. Şüphesiz ki O, hikmet sahibidir, bilendir» dediler. | Onlar «öyledir. Fakat (bunu) Rabbin buyurdu. Çünkü O, asıl hukûm ve hikmet saahibi olan, (herşey´i) hakkıyle bilen odur» dediler. | Onlar, bu, böyle dediler, Rabbin böyle dedi; şüphe yok ki o, bir hüküm ve hikmet sâhibidir ki her şeyi bilir. |
51-Zariyat Suresi
31.Ayet Mekke 26 521 |
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ
-31
(Kale fema hatbukum eyyuhel murselun) |
51-Zariyat Suresi
31.Ayet Mekke 26 521 |
İbrahim, onlara: “O hâlde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi. | İbrahim, o halde asıl me´muriyyetiniz nedir? ey mürselûn, dedi | (Hz. İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere) dedi ki: “- O halde istediğiniz nedir? (Niçin gönderildiniz)? Ey elçiler!...” | İbrahim, onlara : «Ey elçiler! Sizin iş ve isteğiniz nedir?» dedi. | (İbrâhîm) «Ey gönderilmiş (melekler) sizin haal-ü şanınız nedir?» dedi. | İbrâhim, işiniz nedir ey elçiler demişti. |
51-Zariyat Suresi
32.Ayet Mekke 26 521 |
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُجْرِمِينَ
-32
(Kalu inna ursilna ila kavmim mucrimin) |
51-Zariyat Suresi
32.Ayet Mekke 26 521 |
(32-34) Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.” | Biz, dediler: Mücrim bir kavme gönderildik | Onlar dediler ki: “- Biz, günahkâr bir kavme (Lût peygamberin kavmine) gönderildik; | Onlar, «doğrusu biz suçlu günahkâr bir kavme gönderildik, | Onlar «Biz günahkârlar güruhuna gönderildik», dediler, | Onlar, şüphe yok ki biz demişlerdi, mücrim bir topluluğa gönderildik. |
51-Zariyat Suresi
33.Ayet Mekke 26 521 |
لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ طِينٍ
-33
(Li nursile aleyhim hıcaratem min tıyn) |
51-Zariyat Suresi
33.Ayet Mekke 26 521 |
(32-34) Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.” | Üzerlerine çamurdan taşlar salmak için | Üzerlerine çamurdan (pişirilmiş) taşlar atmak için... | (33-34) Ki aşırı gidenlerin, ölçüyü kaçıranların üzerine Rabbin yanında işaretlenmiş balçıktan taş yağdıralım diye. | «Çünkü üzerlerine çamurdan taşlar atacağız», | Üstlerine balçıktan taşlar yağdırmak için. |
51-Zariyat Suresi
34.Ayet Mekke 26 521 |
مُسَوَّمَةً عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ
-34
(Musevvemeten ınde rabbike lil musrifin) |
51-Zariyat Suresi
34.Ayet Mekke 26 521 |
(32-34) Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.” | Rabbının nezdinde damgalanmışlar müsrifler için | Ki o taşlar, Rabbinin katında haddi aşanlar için damgalanmışlardır.” | (33-34) Ki aşırı gidenlerin, ölçüyü kaçıranların üzerine Rabbin yanında işaretlenmiş balçıktan taş yağdıralım diye. | «ki (bunların her biri) aşırı hareket edenlere haas olmak üzere Rabbin nezdinde nişanlanmış (dır)». | Öyle taşlar ki Rabbinin katında damgalanmış, haddi aşanlar için. |
51-Zariyat Suresi
35.Ayet Mekke 26 521 |
فَأَخْرَجْنَا مَنْ كَانَ فِيهَا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
-35
(Fe ahracna men kane fiha minel mu´minin) |
51-Zariyat Suresi
35.Ayet Mekke 26 521 |
Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık. | Binnetîce orada bulunan mü´minleri çıkardık | Nihayet Lût’un memleketinde bulunan müminleri (oradan) çıkardık, (ki kalan kâfirleri helâk edelim). | Bunun için orada bulunan mü´minleri çıkardık. | Derken orada mü´minlerden kim varsa çıkardık. | Derken, orada inananlardan kim varsa çıkarmıştık. |
51-Zariyat Suresi
36.Ayet Mekke 26 521 |
فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
-36
(Fe ma vecedna fiha ğayra beytim minel muslimin) |
51-Zariyat Suresi
36.Ayet Mekke 26 521 |
Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık. | Fakat bir haneden başka orada Müsliman da bulmadık | Fakat bir evden başka orada müslüman da bulmadık. | Zaten orada Allah´a teslimiyet gösterenlerden sadece bir ev (aile) bulduk. | Fakat orada müslümanlardan bir ev (halkın) dan başkasını da bulmadık. | Gerçekten de bir ev halkından başka Müslüman da bulamamıştık orada. |
51-Zariyat Suresi
37.Ayet Mekke 26 521 |
وَتَرَكْنَا فِيهَا آيَةً لِلَّذِينَ يَخَافُونَ الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
-37
(Ve terakna fiha ayetel lillezine yehafunel azabel elim) |
51-Zariyat Suresi
37.Ayet Mekke 26 521 |
Orada, elem dolu azaptan korkacaklar için bir ibret bıraktık. | Ve öyle elîm azabdan korkacaklar için orada bir âyet bıraktık | Ve öyle acıklı azabdan korkacaklar için orada bir ibret nişanesi bıraktık, (o memleketi harabe ve taş yığını haline getirdik). | Orada, elem verici azâbdan korkanlar için açık belge (ibretli kalıntı) bıraktık,» dediler. | (Bununla beraber) orada elem verici azâbdan, korkacaklar için, bir alâmet de bırakdık. | Ve orada, elemli azaptan korkanlara bir delil bırakmıştık. |
51-Zariyat Suresi
38.Ayet Mekke 26 521 |
وَفِي مُوسَىٰ إِذْ أَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
-38
(Ve fi musa iz erselnahu ila fir´avne bi sultanim mubin) |
51-Zariyat Suresi
38.Ayet Mekke 26 521 |
Mûsâ kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu açık bir delil ile Firavun’a göndermiştik. | Bir de Musa da: ki onu bir sultan-ı mübîn ile Fir´avne gönderdik de | Mûsa’da da ibret vardır: Hani onu açık bir mucize ile Firavun’a gönderdik de; | Musa´nın kıssasında da (ibretli belgeler bıraktık). Hani bir vakit Onu açık belge ve mu´cizeyle Fir´avn´a gönderdik. | Musa (nin kıssasın) da da (ibret vardır). Hani onu apaçık bir hüccetle Fir´avne göndermişdik de, | Ve Mûsâ´da da; hani onu apaçık bir delille Firavun´a göndermiştik. |
51-Zariyat Suresi
39.Ayet Mekke 26 521 |
فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِ وَقَالَ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
-39
(Fe tevella bi ruknihi ve kale sahırun ev mecnun) |
51-Zariyat Suresi
39.Ayet Mekke 26 521 |
O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi ve “Bu bir büyücü veya delidir” dedi. | O bütün kuvvetiyle tersine gitti: sâhir veya mecnun, dedi | O, bütün ordusu ile (imandan) yüz çevirdi ve şöyle dedi: “- Bu, bir sihirbaz, yahud bir mecnundur.” | O, bütün ileri gelenleri ve ordusuyla birlikte yüzçevirdi ve «bu ya sihirbazdır, ya da delidir,» dedi. | O, ordusiyle birlikde (îmandan) yüz çevimiş, (onun hakkında) «Ya bir sihirbazdır, yahud bir mecnundur» demişdi. | Derken bütün kuvvetiyle dönmüştü de ya büyücü demişti, yahut da deli. |
51-Zariyat Suresi
40.Ayet Mekke 26 521 |
فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
-40
(Fe ehaznahu ve cunudehu fe nebeznahum fil yemmi ve huve mulim) |
51-Zariyat Suresi
40.Ayet Mekke 26 521 |
Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu. | Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik, namerdlik ederken o leîm. | Bunun üzerine tuttuk kendisini ve ordularını denize attık. Öyle ki, küfür ve inad üzere bulunuyordu. | Bu sebeple onu da, ordusunu da yakalayıp (deniz) dalgaları arasına fırlattık ki (o sırada) kendini kınıyordu. | Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi. | Derken onu ve ordusunu helâk etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı. |
51-Zariyat Suresi
41.Ayet Mekke 26 521 |
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ
-41
(Ve fi adin iz erselna aleyhimur rihal akıym) |
51-Zariyat Suresi
41.Ayet Mekke 26 521 |
Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine köklerini kesen rüzgârı göndermiştik. | Bir de Âd de, ki üzerlerine o köklerini kesen rüzgarı salıvermiştik. | Âd kavminde de ibret vardır: Hani onların üzerine o kökü kurutan rüzgârı göndermiştik. | Âd kıssasında da (ibretli belgeler bıraktık). Hani bir vakit üzerlerine, köklerini kesip yok eden kasırgayı göndermiştik. | Aad (kavminin helak edilmesin) de de (ibret vardır). Hani onların üzerine o kısır rüzgârı göndermişdik. | Âd kavminde de bir delil var; hani onlara, her şeyi kasıp kavuran bir fırtına göndermiştik. |
51-Zariyat Suresi
42.Ayet Mekke 26 521 |
مَا تَذَرُ مِنْ شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ
-42
(Ma tezeru min şey´in etet aleyhi illa cealethu kir ramim) |
51-Zariyat Suresi
42.Ayet Mekke 26 521 |
Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül ediyordu. | Uğradığı bir şey´i bırakmıyor, mutlak onu çürütüp kül gibi ediyordu | Öyle bir rüzgâr ki, uğradığı bir şeyi bırakmıyor, mutlak onu kül gibi savuruyordu. | (Kasırga) nerenin üzerine uğradıysa mutlaka orayı kül haline çeviriyordu. | (Öyle bir rüzgâr ki) her uğradığı şey´i (yerinde) bırakmıyor, mutlakaa onu kül gibi savuruyordu. | Nereden geçmiş, neye dokunmuşsa orasını ve o şeyi çürümüş kemiğe döndürmüştü. |
51-Zariyat Suresi
43.Ayet Mekke 26 521 |
وَفِي ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا حَتَّىٰ حِينٍ
-43
(Ve fi semude iz kıyle lehum temetteu hatta hıyn) |
51-Zariyat Suresi
43.Ayet Mekke 26 521 |
Semûd kavminde de ibretler vardır. Hani onlara, “Bir süreye kadar faydalanın bakalım” denmişti. | Bir de Semud´da, ki onlara bir zamana kadar istifade edin denilmişti de | Semûd kavminde de ibret vardır: Hani onlara “-Bir zamana kadar yaşayın, istifade edin.” denilmişti de, | Semûd kıssasında da (ibretli belgeler bıraktık). Hani bir vakit onlara, «bir süreye kadar yararlanıp geçinin» denilmişti. | Semud (kavminin ilhâkin) de de (bir ibret vardır). Hani onlara «Bir zamana kadar fâidelene durun» denilmişdi de, | Ve Semûd´da da delil var; hani, muayyen bir zamana dek geçinin demiştik. |
51-Zariyat Suresi
44.Ayet Mekke 26 521 |
فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنْظُرُونَ
-44
(Fe atev an emri rabbihim fe ehazethumus saıkatu ve hum yenzurun) |
51-Zariyat Suresi
44.Ayet Mekke 26 521 |
Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti. | Rablarının emrinden azgınlık ettiler, bu yüzden o sâika kendilerini yakalayıverdi, bakınıp duruyorlardı | Rablerinin emrinden uzaklaşıb azmışlardı. Bu yüzden bakınıb dururlarken kendilerini yıldırım çarpıvermişti. | Onlar ise azgınlık gösterip, Rablarının emrinin dışına çıkmışlardı. Bu yüzden bakıp dururken yıldırım onları yakalayıvermişti. | Rablerinin emrinden uzaklaşıb azmışlardı. (Bu yüzden) kendilerine de göre göre, onları yıldırım tutuvermişdi. | Derken Rablerinin emrine karşı azgınlıkta bulunmuşlardı da onları bir yıldırımdır, gelip helâk edivermişti ve onlar da bakıp duruyorlardı. |
51-Zariyat Suresi
45.Ayet Mekke 26 521 |
فَمَا اسْتَطَاعُوا مِنْ قِيَامٍ وَمَا كَانُوا مُنْتَصِرِينَ
-45
(Femestetau min kıyamiv ve ma kanu muntesırın) |
51-Zariyat Suresi
45.Ayet Mekke 26 521 |
Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti, ne de başkasından yardım görebildiler. | O vaktı bir kalkınmaya da güç yetiremediler, bir yardım da görmediler | O vakit (bu azabdan kurtulub) kalkmağa güç yetiremediler, bir yardım da görmediler. | Artık ayağa kalkmaya güç getiremediler, yardım da göremediler. | İşte (bu sebeble) ayakda durmıya güç yetiremediler, yardım edenleri de olmadı. | Derken ne ayakta durmıya güçleri kalmıştı, ne de bir yardım görmüşlerdi. |
51-Zariyat Suresi
46.Ayet Mekke 26 521 |
وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ
-46
(Ve kavme nuhım min kabl innehum kanu kavmen fasikıyn) |
51-Zariyat Suresi
46.Ayet Mekke 26 521 |
Bunlardan önce de Nûh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar fâsık bir toplum idiler. | Daha evvel de Nûh kavmini, çünkü hep onlar yoldan çıkmış fâsık birer kavm idiler | Daha önce de Nûh kavmini helâk ettik; çünkü onlar (hakdan ayrılmış küfür içinde bulunan) fâsık bir kavim idiler. | Bundan önce Nûh milletini de (yok ettik). Çünkü onlar, din ve ahlâk sınırlarını aşan (inkarcı azgın) bir milletti. | Daha evvel de Nuuh kavmini (helak etdik). Çünkü onlar (küfr-ü ısyanlarıyle doğrulukdan) çıkmış fâsık kavmdi. | Ve daha önce de Nûh kavmi ki şüphe yok, onlar, buyruktan çıkmış bir topluluktu. |
51-Zariyat Suresi
47.Ayet Mekke 26 521 |
وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
-47
(Ves semae beneynaha bi eydiv ve inna le musiun) |
51-Zariyat Suresi
47.Ayet Mekke 26 521 |
Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. | Bir de Semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şübhe yok ki biz çok vüs´a malikiz | (Bir de semaya bakın), biz onu kuvvetle bina ettik. Muhakkak ki biz, büyük kudrete sahibiz. | Göğü de kudretimizle yapıp kurduk. Şüphesiz ki biz, hep genişleticileriz. | Biz göğü kuvvetle bina etdik. Çünkü biz muhakkak ve mutlak bir (vüs´at ve) kudrete mâlikizdir. | Ve biz, gökleri kurduk kudretle, onlardan daha üstününü, daha büyüğünü kurmaya da gücümüz yeter. |
51-Zariyat Suresi
48.Ayet Mekke 26 521 |
وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ
-48
(Vel erda feraşnaha fe nı´mel mahidun) |
51-Zariyat Suresi
48.Ayet Mekke 26 521 |
Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz. | Arzı da döşedik, bakınız biz ne güzel döşeriz | Arzı da döşedik. Ne güzel döşeyiciyiz!... | Yeryüzünü döşedik. Ne güzeldir o döşeyenler! | Yeri de biz döşedik. (Bak biz) ne güzel döşeyiciler (iz)! | Ve yeryüzünü yayıp döşedik, daha da güzel döşeriz. |
51-Zariyat Suresi
49.Ayet Mekke 26 521 |
وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
-49
(Ve min kulli şey´in halakna zevceyni leallekum tezekkerun) |
51-Zariyat Suresi
49.Ayet Mekke 26 521 |
Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık. | Hem her şeyden iki çift yarattık ki düşünesiniz | Her şeyden çift çift yarattık ki, iyice düşünesiniz. | Her şeyden çift çift yarattık ; olur ki düşünüp ibret ve öğüt alırsınız. | Her şeyden de iki çift yaratdık, olur ki inceden inceye düşünürsünüz diye. | Ve anar, ibret alırsınız diye her şeyi çift yarattık. |
51-Zariyat Suresi
50.Ayet Mekke 26 521 |
فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ مُبِينٌ
-50
(Fe firru ilallah inni lekum minhu nezirum mubin) |
51-Zariyat Suresi
50.Ayet Mekke 26 521 |
O hâlde Allah’a koşun. Şüphesiz ben, size O’nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. | O halde hemen Allaha kaçın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim | (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen Allah’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, Allah tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim. | O halde Allah´a doğru yönelip kaçın (O´na güvenip sığının). Şüphesiz ki ben, O´nun tarafından (gönderilen) açık bir uyarıcıyım. | O halde (Habîbim, de ki:) «Hepiniz Allaha kaçın. Hakıykat, ben sizi On (un azabın) dan açıkça korkutan (bir peygamber) im». | Artık kaçın Allah´a, şüphe yok ki ben size, onun tarafından, apaçık bir korkutucuyum. |
51-Zariyat Suresi
51.Ayet Mekke 26 521 |
وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۖ إِنِّي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ مُبِينٌ
-51
(Ve la tec´alu meallahi ilahen ahar inni lekum minhu nezirum mubin.) |
51-Zariyat Suresi
51.Ayet Mekke 26 521 |
Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. | Ve Allahla beraber başka bir Tanrı uydurmayın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim | Ve Allah ile beraber başka bir ilâh uydurmayın. Gerçekten ben, size, Allah tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim. | Allah ile beraber başka bir Tanrı edinmeyin. Muhakkak ki ben, O´ndan size (gönderilen) açık bir uyarıcıyım.. | «Allahın yanına diğer bir Tanrı daha katmayın. Hakıykat, ben sizi (Allahın azabından) apâşikâr korkutan (bir peygamber) im». | Ve Allah´la berâber bir başka mâbut kabûl etmeyin; şüphe yok ki ben size, onun tarafından, apaçık bir korkutucuyum. |
51-Zariyat Suresi
52.Ayet Mekke 26 522 |
كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
-52
(Kezalike ma etellezine min kablihim mir rasulin illa kalu sahırun ev mecnun) |
51-Zariyat Suresi
52.Ayet Mekke 26 522 |
İşte böyle! Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, “O bir büyücüdür” yahut “bir delidir” demiş olmasınlar. | Böyle, bunlardan evvelkiler bir Resul gelince behemehal ya sahir dediler ya mecnun | (Ey Rasûlüm, senin kavmin, sana sihirbaz yahud mecnûn dediği gibi), onlardan evvelki ümmetler de bir peygamber gelince; muhakkak böyle; ya sihirbaz dediler, ya mecnun... | Bunun gibi onlardan öncekilere de ne kadar bir peygamber gönderdikse, mutlaka, «bu bir sihirbazdır veya delinin biridir,» demişlerdi. | Onlardan evvelkilere de herhangi bir peygamber gelmedi ki (onun hakkında da) mutlakaa böylece sihirbaz, yahud mecnun dediler. | Böylece onlardan önce de hiçbir peygamber gelmedi ki ona büyücü, yahut da deli demesinler. |
51-Zariyat Suresi
53.Ayet Mekke 26 522 |
أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
-53
(E tevasav bih bel hum kavmun tağun) |
51-Zariyat Suresi
53.Ayet Mekke 26 522 |
Onlar bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyleri söylüyorlar)? Hayır, onlar azgın bir topluluktur. | Hep buna vasıyyetleştiler mi? Hayır hep onlar azgın kavımlar | Hepsi de bu sözü birbirine tavsiye mi ettiler? Doğrusu onlar hep azgınlar topluluğudur. | Onlar, birbirlerine bu hususta böyle mi vasiyette bulundular? Hayır, onlar azgınlığı huy ve sanat edinen bir millettir. | Hepsi de bunu birbirine tavsiye mi etdiler?! Hayır, onlar (umumiyyetle) azgınlar güruhunun ta kendileridir. | Onlar, bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar, azgın bir topluluktu. |
51-Zariyat Suresi
54.Ayet Mekke 26 522 |
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنْتَ بِمَلُومٍ
-54
(Fe tevelle anhum fe ma ente bi melun) |
51-Zariyat Suresi
54.Ayet Mekke 26 522 |
Onun için, onlardan yüz çevir. Artık kınanacak değilsin. | Onun için onlardan yüz çevir, artık sen levm olunacak değilsin | Onun için, onlardan yüz çevir; artık (tebliğ vazifeni yaptın ve bizim katımızda) kınanacak değilsin. | Onlardan yüzçevir; bu yüzden kınanacak değilsin. | O halde (Habîbim) onlardan yüz çevir. Artık sen, kınanacak (mes´ûl olacak) değilsin. | Artık yüz çevir onlardan, bundan dolayı da kınanmazsın sen. |
51-Zariyat Suresi
55.Ayet Mekke 26 522 |
وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنْفَعُ الْمُؤْمِنِينَ
-55
(Ve zekkir fe innez zikra tenfeul mu´minin) |
51-Zariyat Suresi
55.Ayet Mekke 26 522 |
Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir. | Onunla beraber va´z-u nasıhate devam et, çünkü va´z, mü´minlere fayda verir | Sen, (Kur’an ile) öğüd ver çünkü öğüd ve nasihat müminlere fayda verir. | Ve sen öğüt vermeğe devam et. Çünkü gerçekten hatırlatmada bulunup öğüt vermek mü´minlere fayda verir. | Sen (sâde Kur´an ile) va´z et. Çünkü şübhesiz öğüt mü´minlere fâide verir. | Ve öğüt ver, gerçekten de öğüt, inananlara fayda verir. |
51-Zariyat Suresi
56.Ayet Mekke 26 522 |
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنْسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
-56
(Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya´budun) |
51-Zariyat Suresi
56.Ayet Mekke 26 522 |
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. | Ve ben, Cinn-ü İns´i ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. | Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. | Ben, cinleri ve insanları ancak beni tanıyıp ibâdet etsinler diye yarattım. | Ben cinleri de, insanları da (başka bir hikmete değil) ancak bana kulluk etsinler diye yaratdım. | Ve ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. |
51-Zariyat Suresi
57.Ayet Mekke 26 522 |
مَا أُرِيدُ مِنْهُمْ مِنْ رِزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَنْ يُطْعِمُونِ
-57
(Ma uridu minhum mir rizkıv ve ma uridu ey yut´ımun) |
51-Zariyat Suresi
57.Ayet Mekke 26 522 |
Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum. | Ben onlardan bir rızk istemiyorum, bana yemek yedirmelerini de istemiyorum | Ben, onlardan bir rızk istemiyorum, (ben onları kendilerine yahud başka bir kimseye rızık versinler diye yaratmadım); bana (kullarıma) yemek yedirmelerini de istemiyorum. | Onlardan hiçbir rızık istemiyorum ve beni yedirip içirmelerini de dilemiyorum. | Ben onlardan bir rızık istemiyorum. Bana (yemek) yedirmelerini de istemiyorum! | Onlardan ne bir rızık istiyorum ve ne beni doyurmalarını istiyorum. |
51-Zariyat Suresi
58.Ayet Mekke 26 522 |
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ
-58
(İnnellahe huver razzaku zul kuvvetil metin) |
51-Zariyat Suresi
58.Ayet Mekke 26 522 |
Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir. | Şübhe yok ki Allah, rezzak, kuvvet sahibi metîn o | Doğrusu rızkı veren, o çok şiddetli kuvvet sahibi Allah’dır. | Şüphesiz ki Allah, O´dur rızık veren metin kuvvet sahibi.. | Şübhesiz rızkı veren, O pek çetin kuvvet saahibi Allahın kendisidir. | Şüphe yok ki Allah´tır rızık veren kuvvet sâhibi ve kuvvetine aciz gelmesi mümkün olmayan. |
51-Zariyat Suresi
59.Ayet Mekke 26 522 |
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذَنُوبًا مِثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَابِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ
-59
(Fe inne lellezine zalemu zenubem misle zenubi ashabihim fe la yesta´cilun) |
51-Zariyat Suresi
59.Ayet Mekke 26 522 |
Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler. | Onun için muhakkak ki o zulm edenlere arkadaşlarının payı gibi dolgun bir pay vardır, şimdi onu acele etmesinler | Onun için, muhakkak o zulmedenlere (Mekke kâfirlerine, kendilerinden önceki) arkadaşlarının (azab) payı gibi, bir pay vardır. Şimdi o azabı acele istemesinler. | Doğrusu o zulmedenlerin (önceki) arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. Artık acele etmesinler. | Artık muhakkak ki o zulmedenler için (geçmiş) arkadaşlarının (azâb) hissesi gibi bir nasıyb (-i hüsran) vardır. Şimdi (onu) acele istemesinler. | Kendilerine zulmedenlere, arkadaşlarının payı gibi bir azap payı var, artık acele etmesinler. |
51-Zariyat Suresi
60.Ayet Mekke 26 522 |
فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ يَوْمِهِمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
-60
(Fe veylul lillezine keferu miy yevmihimullezi yuadun) |
51-Zariyat Suresi
60.Ayet Mekke 26 522 |
Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkâr edenlerin hâline! | artık o va´dolundukları günlerinden vay o küfredenlere!... | Artık o azabla korkutuldukları günlerinden dolayı, Kur’an’ı ve Peygamberi inkâr edenlere şiddetli azab olsun... | Va´dolundukları günlerinden (o günün azabından) vay kâfirlerin hâline! | İşte kendilerine va´d (ve tehdîd) edilegelen günlerinden (dolayı) vay o küfredenlere! | Yazık kâfirlere, kendilerine vaadedilen günden. |