38-Sad Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 38-Sad Suresideki 88 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 38-Sad Suresideki 88 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
38-Sad Suresi

1.Ayet
Mekke

23
452
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ص ۚ وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ -1
(Sad vel kur´ani ziz zikr)
38-Sad Suresi
1.Ayet
Mekke
23
452
Sâd. O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun (ki o, Allah sözüdür). Sâd. bu zikrile meşhun Kur´ana bak Sâd. Şerefle dolu Kur’an hakkı için, Sâd. Öğüd veren Kur´ân´a and olsun ; Saad. O şanlı, şerefli Kur´ana yemîn ederim ki, Sâd, andolsun şerefli Kur´ân´a.
38-Sad Suresi

2.Ayet
Mekke

23
452
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ -2
(Belillezıne keferu fı ızzetiv ve şikkak)
38-Sad Suresi
2.Ayet
Mekke
23
452
Fakat inkâr edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler. Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler (İş kâfirlerin dediği gibi değil), doğrusu o kâfir olanlar, bir tekebbür ve bir ayrılık içindedirler. O inkâr edenler, bir gurur ve bölünme içindedirler. (haal) küfredenler (in iddia etdikleri gibi değildir). Bil´akis (onların dışı boş) bir onur, (içi ise tam) bir tefrika içindedir. Kâfir olanlar, ululanmadalar ve isyân içindeler.
38-Sad Suresi

3.Ayet
Mekke

23
452
كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ -3
(Kem ehlekna min kablihim min karnin fe nadev ve late hıyne mens)
38-Sad Suresi
3.Ayet
Mekke
23
452
Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı değildi. Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs Kendilerinden evvel nice ümmetleri helâk ettik! Çığrıştılar, fakat kurtulmak vakti değildi. Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki çığlık atıp yardım istiyorlardı. Ama artık kurtulma vakti değildi. Biz kendilerinden evvel nice ümmet (ler) i helâk etdik. O zaman (ne) çığlıklar kopardılar. Halbuki (o vakit, azâbdan kaçıb) kurtulma vakti değildi... Onlardan önce nice ümmetleri helâk ettik de bağrışıp çığrıştılar ama kurtuluş vakti çoktan geçmişti.
38-Sad Suresi

4.Ayet
Mekke

23
452
وَعَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ ۖ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ -4
(Ve cabu en caehüm münzirun minhüm ve kalel kafirune haza sahırun kezzab)
38-Sad Suresi
4.Ayet
Mekke
23
452
Kâfirler, kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu, yalancı bir sihirbazdır.” İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir Peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: bu, bir sihirbaz, bir kezzâb (Kureyş oğulları) içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da, o kâfirler şöyle dediler: “- Bu, bir sihirbazdır, bir yalancıdır. Kendilerine uyarıcı bir peygamber geldi diye hayret ediyorlar ve kâfirler: Bu çok yalancı bir sihirbazdır, O kâfirler içlerinden (kendilerinin başına çökecek) tehlikeleri bildiren (bir peygamber) geldiğine şaşdılar, «Bu, dedi (ler), bir büyücü, bir yalancıdır»; Onların cinsinden bir korkutucu geldi mi şaşıp kalırlar da kâfirler derler ki: Bu, bir büyücü ve pek yalancı.
38-Sad Suresi

5.Ayet
Mekke

23
452
أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَٰهًا وَاحِدًا ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ -5
(E cealel alihete ilahev vahıda inne haza le şey´üy ucab)
38-Sad Suresi
5.Ayet
Mekke
23
452
“İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!” İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey, çok tuhaf İlâhları tek bir ilâh mı yapmış? Doğrusu bu, şaşılacak bir şey!” Tanrıları tek bir tanrı mı yapıyor ?! Doğrusu bu şaşılacak şey! dediler. «O, (bütün) Tanrıları birtek Tanrı mı yapmış? Bu, cidden acâib bir şey»! Mâbutları bir tek mâbut mu kabûl etmiş? Gerçekten de bu, elbette pek şaşılacak şey.
38-Sad Suresi

6.Ayet
Mekke

23
452
وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ -6
(Ventalekal melaü minhüm enimşu vasbiru ala alihetiküm inne haza le şey´üy yürad)
38-Sad Suresi
6.Ayet
Mekke
23
452
(6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. İçlerinden o hey´et de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad Kureyş’in ileri gelenleri (birbirlerine): “Haydi yürüyün, ilâhlarınıza (putlarınıza ibadete) devam edin. Doğrusu, arzu edilecek olan budur.” diyerek (meclisten) ayrılıp gittiler. Onlardan ileri gelen grup da «haydi yürüyün de tanrılarınıza (ibâdet ve bağlılıkta) sabır gösterin. Çünkü elbette (sizden) istenilen de budur!» Onların elebaşılarından bir gurüh (birbirine): «Yürüyün, ma budlarınıza (ibâdetde) sebâtedin. Şübhesiz ki arzu edilecek olan budur» diyerek kalkıb gitmişdir. Ve ileri gelenlerinden bir kısmı, kalkıp gitmiş ve yürüyün demiştir ve dayanın mâbutlarınıza kulluk etmede; şüphe yok ki istenen şey de budur elbet.
38-Sad Suresi

7.Ayet
Mekke

23
452
مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي الْمِلَّةِ الْآخِرَةِ إِنْ هَٰذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ -7
(Ma semı´na bihaza fil milletil ahırah in haza illahtilak)
38-Sad Suresi
7.Ayet
Mekke
23
452
(6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak “Biz bunun söylediğini diğer dinlerde işitmedik; mutlak bir uydurmadır, Diğer sonraki dinde de (Hıristiyanlıkta) hiç böyle bir şey duymadık; bu bir uydurmadan başkası değildir. «Biz bunu diğer dînde işitmedik. Bu, uydurmadan başkası değildir». Biz bunu son dinlerin hiçbirinde duymadık, bu, ancak bir yalan.
38-Sad Suresi

8.Ayet
Mekke

23
452
أَأُنْزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِنْ بَيْنِنَا ۚ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْ ذِكْرِي ۖ بَلْ لَمَّا يَذُوقُوا عَذَابِ -8
(E ünzile aliyhiz zikru mim beynina bel hüm fı şekkim min zikrı bel lemma yezuku azab)
38-Sad Suresi
8.Ayet
Mekke
23
452
(6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. O zikr aramızdan ona mı indirilmiş? doğrusu onlar benim zikrimden bir kuşkulu şekk içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar O Kur’an, aramızdan O’na mı indirilmiş!” (dediler). Doğrusu o kâfirler, benim Kur’an’ımdan şübhededirler. Doğrusu onlar henüz azabımı tadmadılar. «Aramızdan ona mı Kur´ân indirildi, öyle mi ?» (diyorlardı). Hayır, onlar benim Kur´ân´ımdan tam bir şüphe içindedirler. Hayır, azabımı henüz tadmış değillerdir. «O Kur´an, aramızdan ona mı indirilmiş»?! Hayır, onlar benim vahyimden şübhededirler. Hayır, onlar benim azabımı henüz tatmadılar. Kur´ân, aramızdan ona mı indirildi? Hayır, onlar, benim vahyimden şüphedeler; hayır, onlar daha tatmadılar azâbımı.
38-Sad Suresi

9.Ayet
Mekke

23
452
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَحْمَةِ رَبِّكَ الْعَزِيزِ الْوَهَّابِ -9
(Em ındehüm hazinü rahmeti rabbikel azızil vehhab)
38-Sad Suresi
9.Ayet
Mekke
23
452
Yoksa mutlak güç sahibi ve çok bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa sana onu veren azîz vehhab rabbının rahmet hazîneleri onların yanında mı? Yoksa (Ey Rasûlüm), Kur’an’ı sana ihsan eden = Vehhâb, her şeye üstün olan = Azîz Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mı? Yoksa O, cok güçlü, çok üstün, O çok karşılıksız bağışlayan, ihsanda bulunan Rabb´ın rahmet hazineleri onların yanında mıdır? Onların nezdinde O yegâne gaalib, (peygamberliği ve her şey´i dilediğine) ihsâneden Rabbinin rahmet hazîneleri mi var yoksa? Yoksa üstün ve vergisi bol Rabbinin hazîneleri, onların yanında mı?
38-Sad Suresi

10.Ayet
Mekke

23
452
أَمْ لَهُمْ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ فَلْيَرْتَقُوا فِي الْأَسْبَابِ -10
(Em lehüm mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma feyerteku fil esbab)
38-Sad Suresi
10.Ayet
Mekke
23
452
Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin hükümranlığı onların mıdır? Öyle ise sebeplere yapışarak yükselsinler (bakalım!) Yoksa onların mı bütün o Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbab içinde üstüne çıksınlar Yoksa onların mı, bütün o göklerle yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise, göğe çıkacak yollara koyularak yükselsinler (de kâinatın hakimiyetini ele alsınlar). Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin mülkü (saltanat ve tasarrufu) onlara mı aittir ? O takdirde sebeplere yapışıp (göklere) yükselsinler. Yahud o göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan şeylerin mülk (-ü tasarruf) u onların mı? Öyle ise sebeblerine yapışarak göğe yükselsinler! Yahut da göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin saltanat ve tedbîri, onların mı? Öyleyse ağsınlar göklerin kapılarına.
38-Sad Suresi

11.Ayet
Mekke

23
452
جُنْدٌ مَا هُنَالِكَ مَهْزُومٌ مِنَ الْأَحْزَابِ -11
(Cündüm ma hünalike menzumüm minel ahzab)
38-Sad Suresi
11.Ayet
Mekke
23
452
Onlar, çeşitli gruplardan oluşmuş ve şuracıkta bozguna uğrayacak derme çatma bir ordudur. Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu Onlar, burada (yakında) mağlub edilecek muhtelif partilerden ibaret bozuk düzen bir ordudur. Onlar burada bir araya gelmiş fakat bozguna uğrayacak kırıkdökük bir ordu.. (Onlar) derme çatma partilerden (mürekkeb) öyle bir ordudur ki işte şurada hezimete uğratılmış (lar) dır. Bir ordudur onlar ki bölük bölük toplanmış ve buracıkta bozguna uğrayacaklar.
38-Sad Suresi

12.Ayet
Mekke

23
452
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ -12
(Kezzebet kablehüm kavmü nuhıv ve adüv ve fir´avnü zül evtad)
38-Sad Suresi
12.Ayet
Mekke
23
452
(12-13) Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamışlardı. İşte onlar da (böyle) gruplardı. Onlardan evvel tekzib etmişti Nuh kavmi ve Âd ve o kazıkların sahibi Fir´avn Onlardan evvel tekzib etmişti Nûh kavmi, bir de Âd ve payidar mülk sahibi Firavun; Onlardan önce Nûh, Âd ve kazıklar sahibi Fir´avn milleti de (peygamberlerini) yalanladı. (12-13) Onlardan evvel Nuuh kavmi, Aad ve kazıklar saahibi Fir´avn, Semud, Lût kavim (ler) i ile Eyke yârânı da (peygamberlerini) tekzîb etmiş (ler) di. İşte o partiler (in akıbeti)! Onlardan önce de Nûh´un ve Âd´ın ve ordular sahibi Firavun´un kavimleri, yalanladılar.
38-Sad Suresi

13.Ayet
Mekke

23
452
وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ ۚ أُولَٰئِكَ الْأَحْزَابُ -13
(Ve semudü ve kavmü lutıv ve ashabül eykeh ülaikel ahzab)
38-Sad Suresi
13.Ayet
Mekke
23
452
(12-13) Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamışlardı. İşte onlar da (böyle) gruplardı. Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab Ve Semûd, Lût kavmi, (Şuayb’ın kavmi) Eyke’liler. İşte bunlar, (peygamberleri inkâr eden perişan olmuş kâfir) partiler!... Semûd, Lût kavmi ve Eykeli´ler de böyle. Bunlar da (peygamberlere karşı gelen) birleşmiş gruplardı. (12-13) Onlardan evvel Nuuh kavmi, Aad ve kazıklar saahibi Fir´avn, Semud, Lût kavim (ler) i ile Eyke yârânı da (peygamberlerini) tekzîb etmiş (ler) di. İşte o partiler (in akıbeti)! Ve Semûd´un kavmi ve Lût kavmi ve Ashâb-ı Eyke; işte bunlardır bölükler.
38-Sad Suresi

14.Ayet
Mekke

23
452
إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ -14
(İn küllün illa kezzeber rusüle fe hakka ıkab)
38-Sad Suresi
14.Ayet
Mekke
23
452
(O grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak oldu. Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım O kavimlerin her biri, peygamberlerini tekzib etmeleriyle azabım onlara vacib oldu. Hepsi de peygamberleri yalanladılar. Bu yüzden azabım (onlar hakkında) gerçekleşti. Onların herbiri, başka değil, gönderilen (o peygamber) leri tekzîb etdi (ler) de (bu yüzden onlara) azabım hak oldu. Her biri, peygamberleri ancak yalanladılar da azâbı hak ettiler.
38-Sad Suresi

15.Ayet
Mekke

23
452
وَمَا يَنْظُرُ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ -15
(Ve ma yenzuru haülai illa sayhatev vahıdetem ma leha min fevak)
38-Sad Suresi
15.Ayet
Mekke
23
452
Bunlar da (müşrikler de) ancak (vakti gelince) asla geri kalmayacak korkunç bir ses bekliyorlar. Onlar da başka değil, bir tek sayhaya bakıyorlar öyle ki ona hık yok Bunlar (kavmin olan Kureyş) da ancak bir tek sayhaya (kıyametteki Sûr üfürülüşüne) bakıyorlar. Öyle ki, onun geri çevrilişi yok... Bunlar da ancak bir tek haykırış beklerler ki (vakti gelip çatınca) ona bir gecikme yoktur. Bunlar da iki sağım aralığı kadar bile gecikmeyecek bir tek korkunç sesden başkasını gözetmiyor (lar). Ve bunlar da bekliyorlar ancak o tek bağrışı ki vakti geldi miydi, gecikmesine, dönmesine imkân yok.
38-Sad Suresi

16.Ayet
Mekke

23
452
وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّلْ لَنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ -16
(Ve kalu rabbena accil lena kıttana kable yevmil hısab)
38-Sad Suresi
16.Ayet
Mekke
23
452
Müşrikler (alay ederek) şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce payımızı hemen ver!” Bir de ya rabbenâ bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele ver, dediler (O Mekke kâfirleri) bir de şöyle dediler: “- Ey Rabbimiz! Hesab gününden evvel amel defterimizi ver (de görelim neymiş o)!” Onlar ise, «ey Rabbimiz! Hesap günü gelmeden payımızı hemen ver» derler. (Bununla hesap ve ceza konusunu alaya alırlar). (Şöyle) dediler: «Ey Rabbimiz, hesâb gününden evvel bizim amel defterimizi acele ver (de görelim)». Ve Rabbimiz derler, soru gününden önce tez ver azâbımızı.
38-Sad Suresi

17.Ayet
Mekke

23
453
اصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ -17
(Isbir ala ma yekulune veskür abdena davude zel eyd innehu evvab)
38-Sad Suresi
17.Ayet
Mekke
23
453
Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla. O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davudu an, çünkü o çok tecri´ yapar (evvab) idi (Ey Rasûlüm, şimdi) sen onların dediklerine (Kâfirlerin tekzibine) sabret de (ibadette) kuvvetli kulumuz Davûd’u hatırla. Çünkü o, Allah’ın rızasına daima dönendi. Onların söylediklerine sabret ve bizim güçlü kudretli kulumuz Davud´u an. Doğrusu O, Allah´a çokça yönelip gönül veren idi. (Habîbim) onlar ne derlerse sabret. Kulumuzu, o kuvvet saahibi Dâvudu hatırla. Çünkü o, dâima (Allahın rızaasına) dönen bir (zât) di. Sabret ne derlerse ve an güçlü kuvvetli kulumuz Dâvûd´u, şüphe yok ki o, dâimâ Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu.
38-Sad Suresi

18.Ayet
Mekke

23
453
إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ -18
(İnna sehharnel cibale meahu yüsebbıhne bil aşiyyi vel işrak)
38-Sad Suresi
18.Ayet
Mekke
23
453
(18-19) Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi. Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tesbih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı Gerçekten biz, dağları onun emrine bağlı kıldık da, akşamleyin ve kuşluk vakti onunla beraber tesbih ederlerdi. Kuşları da toplu halde Ona emrine verdik; akşam sabah onunla beraber tesbîh ederlerdi. Gerçek biz dağları (kendisine) müsahhar kıldık ki bunlar akşamlayın ve kuşluk vakti onunla birlikde durmayıb tesbîh ederlerdi. Şüphe yok ki biz, dağları râm etmiştik ona, akşam ve kuşluk çağlarında onunla berâber Rabbi tenzîh ederlerdi.
38-Sad Suresi

19.Ayet
Mekke

23
453
وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً ۖ كُلٌّ لَهُ أَوَّابٌ -19
(Vettayra mahşurah küllül lehu evvab)
38-Sad Suresi
19.Ayet
Mekke
23
453
(18-19) Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi. Kuşları da toplu olarak, hepsi onun için terci´ yapar (evvab) idi Kuşları da toplu olarak onun emrine bağlı kıldık. (Dağlardan ve kuşlardan) her biri onun tesbihi sebebiyle devamlı tesbih ediyordu. Kuşları da toplu halde ona boyun eğdirdik. Hepsi de ona yönelip uyum içinde bulunurlardı. (Her yandan ona doğru) toplanıb gelen kuşları da (kendisine râm etdik). (Gerek o dağlardan, gerek bu kuşlardan) herbiri (itaatle ona) dönücü idi. Ve kuşlar da toplanmıştı, hepsi de ona itâat ederdi.
38-Sad Suresi

20.Ayet
Mekke

23
453
وَشَدَدْنَا مُلْكَهُ وَآتَيْنَاهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ -20
(Ve şededna mülehu ve ateynahül hıkmete ve faslel hıtab)
38-Sad Suresi
20.Ayet
Mekke
23
453
Biz Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik. Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve fasl-ı hıtab vermiştik. Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiştik. Kendisine de peygamberlik ile kaza-hüküm ilmini verdik. Onun mülk ü saltanatını sağlamlaştırdık; Ona hikmet ve hakkı bâtıldan ayırd etme yeteneği verdik. Onun mülkünü de kuvvetlendirdik. Ona hikmet ve fasl-ı Kitâb verdik. Ve onun saltanatını kuvvetlendirdik ve ona peygamberlik ve gerçekle bâtılı ayırt ediş bilgisini verdik.
38-Sad Suresi

21.Ayet
Mekke

23
453
وَهَلْ أَتَاكَ نَبَأُ الْخَصْمِ إِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَ -21
(Ve hel etake nebeül hasm iz tesevverul mıhrab)
38-Sad Suresi
21.Ayet
Mekke
23
453
Sana davacıların haberi geldi mi? Hani onlar duvarı aşarak mabede girmişlerdi. Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt Bir de (Davûd mescidde ibadetle meşgul olduğundan kapısında bekçiler vardı. Kapıdan içeri giremiyen) davacıların haberi geldi mi sana? Hani duvardan çıkıb mescide inmişlerdi. Sana, o dâvalı-dâvacı haberi geldi mi ? Hani sûrdan tırmanıp ibâdet odasına yükselip çıkmışlardı. Sana o da´vâcıların haberi geldi mi? Hani onlar dıvardan mescide tırmanmışlardı. Sen, o dâvacılardan haber aldın mı? Hani Dâvûd´un ibâdet ettiği yerin duvarına tırmanmışlardı.
38-Sad Suresi

22.Ayet
Mekke

23
453
إِذْ دَخَلُوا عَلَىٰ دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ خَصْمَانِ بَغَىٰ بَعْضُنَا عَلَىٰ بَعْضٍ فَاحْكُمْ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ وَاهْدِنَا إِلَىٰ سَوَاءِ الصِّرَاطِ -22
(İz dehalu ala davude fe fezia minhüm kalu la tehaf hasmani beğa ba´duna ala ba´dın fahküm beynena bil hakkı ve la tüştıt vehdina ila sevais sırat)
38-Sad Suresi
22.Ayet
Mekke
23
453
Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” dediler. O vakıt Davudun üzerine giriverdiler de onlardan telâşa düştü, korkma dediler: iki hasmız, ba´zımız ba´zımıza tecavüz etti, şimdi sen aramızda hakk ile hukmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar O vakit Davûd’un yanına vardılar da o, bunlardan ürktü. (Ona şöyle) dediler: “- Korkma, iki davacıyız. Birimiz ötekine tecavüz etti. Şimdi sen aramızda adaletle hüküm ver. Aşırı gitme de bizi hak yola çıkar.” Hani Davud´un yanına girmişlerdi de O, onlardan korkup ürkmüştü. Onlar: Korkma, birbirinin hakkına tecâvüz eden iki davacı; aramızda hak ve adaletle hüküm ver, hak olan sınırı aşma, bize doğru yolu göster, dediler. O vakit Dâvudun karşısına girivermişlerdi de o, bunlardan telâşa düşmüşdü. «Korkma, dediler, (biz) iki da´vâcı (yız). Birimiz ötekimin hakkına) tecâvüz etdi. Şimdi sen aramızda adaletle hükmet. Aşırı gitme. Bizi doğru yolun ortasına çıkar». Hani Dâvûd´un tapısına girmişlerdi de Dâvûd, onlardan pek korkmuştu; korkma demişlerdi, iki hısımız, birimiz, öbürünün hakkına tecâvüz etti, adâletle hükmet aramızda, birimize meylederek hakkı aşma ve bizi dosdoğru yola sevket.
38-Sad Suresi

23.Ayet
Mekke

23
453
إِنَّ هَٰذَا أَخِي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً وَلِيَ نَعْجَةٌ وَاحِدَةٌ فَقَالَ أَكْفِلْنِيهَا وَعَزَّنِي فِي الْخِطَابِ -23
(İnne haza ehıy lehu tis´uv ve tis´une na´cetev ve liye na´cetüv vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab)
38-Sad Suresi
23.Ayet
Mekke
23
453
İçlerinden biri şöyle dedi: “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken ‘Onu da bana ver’ dedi ve tartışmada beni bastırdı.” Şu benim biraderim onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken «bırak onu bana» dedi ve beni söyleşmede yendi (İkisinden biri şöyle) dedi: “- Şu benim (din) kardeşimdir. Onun doksan dokuz dişi koyunu var. Benim ise tek dişi koyunum var. Böyle iken, onu da bana ver dedi ve beni konuşmada mağlûb etti.” Şüphen olmasın ki, bu benim kardeşimdir; doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Onu da bana ver, di gerine katayım, dedi ve beni konuş mada yendi. (İçlerinden biri): «Şu benim birâderimdir. Onun doksan dokuz dişi koyunu var. Benim ise birtek dişi koyunum var. Böyle iken «Onu bana ver (de bakayım)» dedi, mücâdelede beni yendi». Şüphe yok ki şu, benim kardeşimdir, doksan dokuz dişi koyunu var ve benimse bir tek dişi koyunum; öyleyken onu da bana ver dedi ve konuşmamızda beni alt da etti.
38-Sad Suresi

24.Ayet
Mekke

23
453
قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَىٰ نِعَاجِهِ ۖ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْخُلَطَاءِ لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ ۗ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ ۩ ۩ -24
(Kale le kad zalemeke bi süali na´cetike ila niacih ve inne kesıram minel huletai le yebğıy ba´duhüm ala ba´dın ilellezıne amenu ve amilüs salihati ve kalılüm ma hüm ve zanne davudü ennema fetennahü festağfera rabbehü ve harra rakiav ve enab)
38-Sad Suresi
24.Ayet
Mekke
23
453 ۩
Davud dedi ki: “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.” Dâvûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi. Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rükû´ ederek yere kapanıb tevbe ile rücu´ etti Davûd dedi ki: “- Doğrusu o, senin bir dişi koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten ortakların çoğu birbirine haksızlık eder; ancak iman edib de salih amel işliyenler müstesnadır. Onlar da ne kadar azdır!” Davûd sanmıştı ki, kendisine sırf bir imtihan açtık. Hemen Rabbine istiğfar etti, secdeye (*) kapandı ve tevbe ile Allah’a yöneldi. * Dikkat! Secde âyetidir. (Fahr-i Razi, tefsirinde Hz. Davûd’a isnad edilen ve peygamberler hakkında asla tecviz edilmiyen kıssaları red etmektedir. Peygamberlerin şanını korumak esas olduğundan hikayelere itibar etmiyerek hakiki manayı Cenab-ı Hakkın ilmine terk etmek en salim bir yoldur.) Dâvud, «and olsun ki, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak isteğiyle sana haksızlık etmiştir. Cidden mallarını birbirine katan ortakçıların çoğu birbirlerinin hakkına tecâvüz ederler. Ancak imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar müstesna. Onlar da pek azdır,» dedi. Dâvud, kendisini imtihan ettiğimizi anladı ve bu yüzden Rabbı´ndan bağışlanma dileyip secdeye kapandı ve O´na yönelip tevbe etti. (Dâvud) dedi: «Andolsun ki o, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına (katmak) istemesiyle sana zulmetmişdir. Gerçek (mallarını birbirine) katıb karışdıran (ortak) ların çoğu mutlakaa birbirine haksızlık eder. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar müstesna. (Fakat) bunlar da ne kadar azdır». Dâvud sandı ki biz kendisine mutlakaa bir azâb (süikasd) hazırladık. Bunun üzerine o, rabbinden setr (ü himaye) edilmesini istedi, rükû´ ile yere kapanıb (Allaha) döndü. Dedi ki: Senin dişi koyununu, kendi koyunlarına katmayı istemekle gerçekten de zulmetmiş sana ve şüphesiz ki ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecâvüz eder, ancak inanan ve iyi işlerde bulunanlar müstesnâ ve fakat bunlar da pek azdır ve Dâvûd, biz, kendisini sınadık sandı da Rabbinden yarlıganma diledi ve eğilerek yere kapandı ve Rabbine döndü.
38-Sad Suresi

25.Ayet
Mekke

23
453
فَغَفَرْنَا لَهُ ذَٰلِكَ ۖ وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ -25
(Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab)
38-Sad Suresi
25.Ayet
Mekke
23
453
Biz de bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır. Biz de onu kendisine mağfiret buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat´î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır Biz de onun bu hatasını bağışladık. Gerçekten onun, bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir akıbeti (cenneti) vardır. Biz de onu bağışladık ve şüphesiz ki onun yanımızda yakınlığı, dönüş ve sonuç güzelliği vardır. Biz de onu saalih (bir zât olarak) intihab etdik. Nezdimizde onun muhakkak bir yakınlığı ve bir akıbet güzelliği vardır. Ve biz de onun bu suçunu örttük ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı.
38-Sad Suresi

26.Ayet
Mekke

23
453
يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَىٰ فَيُضِلَّكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ -26
(Ya davudü inna cealnake hhalıfeten fil erdı fahküm beynen nasi bil hakkı ve la tettebiıl heva fe yüdılleke an sebılillah innellezıne yedıllune an sebılillahi lehüm azabün şedıdüm bima nesu yevmel hısab (24. Ayet secde ayetidir.))
38-Sad Suresi
26.Ayet
Mekke
23
453
Ona dedik ki: “Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.” Ya Davud! muhakkak ki biz seni Arzda bir halîfe kıldık, imdi nâs arasında hakk ile hukmet de (keyfe) hevaya tabi´ olma ki seni Allah yolundan sapıtmasın, çünkü Allah yolundan sapanlar hisab gününü unuttukları cihetle kendilerine pek şiddetli bir azâb vardır Ey Davûd! Biz seni yer yüzünde halife kıldık. O halde insanlar arasında adaletle hüküm ver ve keyfe tâbi olma ki, bu seni Allah’ın yolundan saptırır. Muhakkak ki Allah yolundan sapanlar, hesab gününü unuttuklarından, kendilerine çok şiddetli bir azab vardır. Ey Dâvud ! Şüphesiz seni yeryüzünde öncekilerin yerine geçirip hükümdar kıldık. O halde insanlar arasında hak ve adaletle hüküm ver, hevesin peşine takılma, sonra seni, Allah yolundan saptırır. Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmaları yüzünden elbette şiddetli bir azâb vardır. Ey Dâvud, biz seni yer yüzünde bir halîfe yapdık. O halde insanlar arasında hak (ve adalet) le hükmet. (Hükmünde) hevâ (ve heves) e (hissiyyâtına) tâbi´ olma ki bu, seni Allah yolundan sapdırır. Çünkü Allah yolundan sapanlar (yok mu?) hesâb gününü unutdukları için onlara pek çetin bir azâb vardır. Ey Dâvûd, biz seni yeryüzüne hâkim ettik, artık insanlar arasında, adâletle hükmet ve dileğine uyma ki seni Allah yolundan saptırır; Allah yolundan sapanlaraysa şiddetli bir azap var soru gününü unuttuklarından.
38-Sad Suresi

27.Ayet
Mekke

23
454
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا ۚ ذَٰلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ -27
(Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma batıla zalike zannüllezıne keferu fe veylül lillezine keferu minen nar)
38-Sad Suresi
27.Ayet
Mekke
23
454
Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline! Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var Biz, o gök ile yeri ve aralarındakileri boşuna yaratmadık. (Bunların yaratılması boşunadır sözü) o kâfirlerin zannıdır. Bu yüzden kâfirlere ateşten şiddetli bir azab vardır. Biz, göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri boşuna, anlamsız yaratmadık. Bu, sadece inkarcıların zan ve iddiasıdır. Ateşten vay o kâfirlere!. O göğü, O yeri ve bunların arasında bulunan şeyleri biz boşuna yaratmadık. Bu, o küfredenlerin zannıdır. Bu yüzden küfredenlere ateşden helak vardır. Ve biz, göğü ve yeryüzünü ve ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık; bu, kâfir olanların zannı; artık vay haline kâfirlerin ateşten.
38-Sad Suresi

28.Ayet
Mekke

23
454
أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ -28
(Em nec´alüllezıne amenu ve amilus salihati kel müfsidıne fil erdı em nec´alül müttekıyne kel füccar)
38-Sad Suresi
28.Ayet
Mekke
23
454
Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız? Yoksa iyman edib de salih salih işler yapanlar biz o Yerdeki müfsidler gibi yapar mıyız? Yoksa o korunan müttekıleri arsız çapkınlar gibi yapar mıyız? Yoksa biz, iman edib de salih ameller işliyenleri, o yeryüzündeki müfsidler (müşrikler) gibi yapar mıyız? Yahud Allah’dan korkan takva sahiblerini kâfirler gibi yapar mıyız? Yoksa biz, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanları, yeryüzünde fesad çıkaranlar gibi mi veya (Allah´tan) korkup (inkâr ve fitneden) sakınanları yozmuş sapıklar gibi mi tutacağız ? Yoksa biz îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) edenleri yer yüzünde fesâd çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yahud (Allahdan) korkanları doğru yoldan sapanlar gibi mi sayacağız? İnananlarla iyi işlerde bulunanları, yeryüzündeki bozguncular gibi mi tutacağız, yahut çekinenlere, doğru yoldan çıkanlara ettiğimiz muâmeleyi mi yapacağız?
38-Sad Suresi

29.Ayet
Mekke

23
454
كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ -29
(Kitabün enzelnahü ileyke mübarakül li yeddebberu ayatihı ve li yetezekkera ülül elbab)
38-Sad Suresi
29.Ayet
Mekke
23
454
Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Bir kitab ki indirdik, çok mübarek, âyetlerini düşünsünler ve ıbret alsın temiz özlüler Sana indirdiğimiz bu Kur’an, hayır ve bereketi çok bir kitabdır. Tâ ki ayetlerini düşünsünler ve akıl sahibleri ibret alsınlar. Biz, sana feyiz ve bereketli bir Kitap indirdik; âyetlerini iyice düşünsünler ve akıl sahipleri de öğüt alsınlar. (Bu Kur´an), âyetlerini iyiden iyi düşünsünler, temiz akıl saahibleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitabdır. Bir kitaptır bu ki onu, kutlu olarak sana indirdik, âyetlerini iyice bir düşünsünler aklı başında olanlar ve ondan öğüt alsınlar diye.
38-Sad Suresi

30.Ayet
Mekke

23
454
وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ -30
(Ve vehebna li davude süleyman nı´mel abdinnehu evvab)
38-Sad Suresi
30.Ayet
Mekke
23
454
Dâvûd’a Süleyman’ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Bir de Davuda Süleymanı bahşettik, ne güzel kul, o cidden bir evvab Bir de Davûd’a (oğlu) Süleyman’ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel kuldu? Çünkü o, daima (Allah’ın rızasına ve ibadetine) rücû edendi. Davud´a Süleyman´ı ihsan ettik. Ne güzel kuldur O! Şüphesiz O, devamlı Allah´a yönelip gönlünü O´na verendi. Biz Dâvuda (oğlu) Süleymanı ihsan etdik. (Süleyman) ne güzel kuldu! Çünkü o, (tesbîhde, zikirde ve bütün vakıtlarında) dâima (Allaha) dönen (bir zât) di. Ve Dâvûd´a Süleyman´ı ihsân ettik, ne güzel bir kuldu, şüphe yok ki o, dâimâ Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu.
38-Sad Suresi

31.Ayet
Mekke

23
454
إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ -31
(İz urida aleyhi bil aşiyyis safinatül ciyad)
38-Sad Suresi
31.Ayet
Mekke
23
454
Hani ona akşamüstü bir ayağını tırnağı üstüne dikip üç ayağının üzerinde duran çalımlı ve soylu atlar sunulmuştu. Arzolundukda kendisine akşam üstü sâfinat halinde halıs atlar Hani ona öğleden sonra, saf-kan meşhur koşucu atlar arz olundukda, Hani akşama doğru ona, durdukları zaman sakin, koştukları zaman sür´atli iyi cins koşu atları gösterilmişti. Hani ona öğleden sonra bir ayağını tırnağı üstüne dikib üç ayağının üzerinde duran sür´atli koşu atları gösterilmişdi de, Hani ona, üç ayağının üstünde duran ve ön ayaklarından birini büküp tırnağını yere dayayan yürük atlar arzedilmişti öğleden sonra.
38-Sad Suresi

32.Ayet
Mekke

23
454
فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَنْ ذِكْرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ -32
(Fe kale innı ahbebtü hubbel hayri an zikri rabbı hatta tevarat bil hıcab)
38-Sad Suresi
32.Ayet
Mekke
23
454
(32-33) Süleyman, “Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim” dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman , “Onları bana geri getirin” dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı. Ben dedi, o hayır sevgisini rabbımın zikrinden sevdim, nihayet hıcaba gizlendi O şöyle demişti: “- Beni bu mal (at) sevgisi, Rabbime ibadetden (ikindi namazını kılmaktan) alıkoydu.” Nihayet güneş batmıştı. O da, şüphesiz ben mal sevgisini Rabbımı anmama vesile olduğu için severim, demişti. Tâ ki toz perdesi ardında gözden kaybolmuşlardı.. «Gerçek ben, mal (ya´ni at) sevgisine (sırf) Rabbimi zikretmek için düşdüm» demişdi. Nihayet (bu atlar) perdenin arkasına gizlenmiş (ler) di. Derken gerçekten de demişti, ben, güzel atları, Rabbimi anarak severim ve sonunda güneş, perde altına girmişti de.
38-Sad Suresi

33.Ayet
Mekke

23
454
رُدُّوهَا عَلَيَّ ۖ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْأَعْنَاقِ -33
(Rudduha aleyy fe tafika mesham bis sukı vel a´nak)
38-Sad Suresi
33.Ayet
Mekke
23
454
(32-33) Süleyman, “Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim” dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman , “Onları bana geri getirin” dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı. Geri getirin onları bana, tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeğe başladı (Bunun üzerine, atlar kendisini meşgul edib ibadetten alıkoyduklarından onları Allah için kurban etmeye kasd etti ve şöyle dedi): “- Onları bana geri getirin.” Artık ayaklarını ve boyunlarını kesib kurban etmeğe başladı. Sonra onları bana çevirin, demiş ve onların bacaklarını, boyunlarını okşamaya başlamıştı. (Dedi ki:) «Onları bana döndürün». Hemen ayaklarını, boyunlarını okşamıya, taramıya başladı. Getirin onları bana demişti, atlar getirilince de onların ayaklarını, boyunlarını okşamaya, yelelerini taramaya koyulmuştu.
38-Sad Suresi

34.Ayet
Mekke

23
454
وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَىٰ كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ -34
(Ve le kad fetenna süleymane ve elkayna ala kürsiyyihı ceseden sümme enab)
38-Sad Suresi
34.Ayet
Mekke
23
454
Andolsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra tövbe edip bize yöneldi. Celâlim hakkı için Süleymana bir fitne de verdik ve tahtının üstüne bir cesed bıraktık sonra tevbe ile rücu´ etti Gerçekten biz Süleyman’ı imtihan ettik: (Yaptığı bir hata yüzünden) biz onun saltanat tahtına (muvakkat bir zaman için) bir cin oturttuk. Bir müddet sonra (eski) mülk ve tahtına döndü. And olsun ki biz Süleyman´ı bir imtihandan geçirdik; tahtının üstüne bir cesed atıverdik, o da Allah´a yönelip O´na gönül bağlılığını devam ettirdi. Andolsun biz, Süleymanı imtihan da etdik: Tahtının üstüne bir cesed bırakıverdik. (Nice günlerden) sonra o, yine (eski haaline) döndü. Ve andolsun ki biz Süleyman´ı sınamıştık ve tahtının üstüne bir ölü koymuştuk, sonra o da tövbe edip Rabbine dönmüştü.
38-Sad Suresi

35.Ayet
Mekke

23
454
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِي ۖ إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ -35
(Kale rabbığfir lı veheb li mülkel la yembeğıy li ehadim mim ba´di inneke entel vehhab)
38-Sad Suresi
35.Ayet
Mekke
23
454
Süleyman, “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!” dedi. Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi Şöyle dua etti: “- Ey Rabbim! beni bağışla. Bana öyle bir mülk ver ki, benden sonra hiç kimsede olmasın. Muhakkak ki sen, bütün dilekleri verensin = Vehhâb’sın.” Ey Rabbim! dedi, beni bağışla ; bana benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk (hükümdarlık) ihsan eyle. Şüphesiz ki sen, karşılıksız çokça verensin. Dedi ki: «Ey Rabbim, beni yarlığa. Bana öyle bir mülk (-ü saltanat) ver ki o, benden başka hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şübhesiz bütün muradları ihsan eden Sensin, Sen». Rabbim demişti, beni yarlıga ve bana öyle bir saltanat ver ki benden sonra hiçbir kimse nâil olamasın o saltanata, şüphe yok ki senin vergin, ihsânın, boldur.
38-Sad Suresi

36.Ayet
Mekke

23
454
فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاءً حَيْثُ أَصَابَ -36
(Fe sehharna lehür rıha tecrı bi emrihı ruhaen haysü esab)
38-Sad Suresi
36.Ayet
Mekke
23
454
Biz de rüzgârı onun buyruğuna verdik. Rüzgâr, onun emriyle dilediği yere hafif hafif eserdi. Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi Bunun üzerine rüzgârı onun emrine bağlı kıldık; emriyle istediği yere rahatça akar giderdi. Rüzgârı onun emrine verdik. Rüzgâr Onun emriyle tatlı tatlı istediği yana eserdi. Bunun üzerine biz de ona rüzgârı müsahhar etdik ki bu, onun emriyle, onun dilediği yere yumuşacık akar giderdi. Ve ona rüzgârı râm etmiştik de emriyle dilediği yere hafif hafif esip giderdi.
38-Sad Suresi

37.Ayet
Mekke

23
454
وَالشَّيَاطِينَ كُلَّ بَنَّاءٍ وَغَوَّاصٍ -37
(Veş şeyatıyne küllü bennaiv ve ğavvas)
38-Sad Suresi
37.Ayet
Mekke
23
454
(37-38) Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik. Şeytanları da: bütün benna´ ve gavvas Şeytanları da onun emrine bağlı kıldık. O şeytanlardan kimi bina ustası, kimi de dalgıçtı. (37-38) Bina yapan, dalgıçlık eden her şeytanı, bukağılarla bağlı başkalarını ona başeğdirdik. Şeytanları (onlardan) her bina ustasını, her dalgıcı, Ve Şeytanlardan bütün mîmarları ve dalgıçları da râm etmiştik ona.
38-Sad Suresi

38.Ayet
Mekke

23
454
وَآخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ -38
(Ve aharıne mükarranıne fil asfad)
38-Sad Suresi
38.Ayet
Mekke
23
454
(37-38) Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik. Ve daha diğerlerini bendlerde çatılı çatılı Diğerleri de zincirlere vurulmuştu. (insanlara zarar vermekten alıkonmuşlardı). (37-38) Bina yapan, dalgıçlık eden her şeytanı, bukağılarla bağlı başkalarını ona başeğdirdik. (Yine onlardan) bukağılarla bağlanmış olan diğerlerini de (emrine râm etdik). Ve bir başka kısmı da bukağılarla bağlanmıştı.
38-Sad Suresi

39.Ayet
Mekke

23
454
هَٰذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ -39
(Haza ataüna femnün ev emsik bi ğayri hısab)
38-Sad Suresi
39.Ayet
Mekke
23
454
“İşte bu bizim ihsanımızdır. Artık sen de (istediğine) hesapsızca ver yahut verme” dedik. Bu işte, dedik: bizim atâmız artık diler kerem et, diler imsâk, hisabı yok. (Biz buyurduk ki): “- Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesabsız olarak ver, yahud tut (verme, ey Süleyman). (Ey Süleyman !) İşte bu bizim vergimizdir, sen de bol bol ver veya yanında tut, hesapsızdır. (Dedik ki:) «Bu, bizim vergimizdir. Artık (dilediğine) hesabsız ver, yahud tut (kıs)». Bu, bizim vergimizdir demiştik, istersen sayısız olarak sen de ihsân et; istersen elini yum, verme.
38-Sad Suresi

40.Ayet
Mekke

23
454
وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ -40
(Ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab)
38-Sad Suresi
40.Ayet
Mekke
23
454
Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır. Ve şübhesiz ki ona huzur-ı ızzetimizde bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği var Şübhesiz ki ona, katımızda bir yakınlık ve güzel bir akıbet (cennet) vardır. Şüphesiz onun yanımızda yakınlığı ve güzel dönüşü, iyi geleceği vardır. Şübhe yok ki indimizde onun mutlak bir yakınlığı ve dönüb geleceği yer güzelliği de vardır. Ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı.
38-Sad Suresi

41.Ayet
Mekke

23
454
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ -41
(Vezkür abdena eyyub iz nada rabbehu ennı messeniyeş şeytanü bi nusbiv ve azab)
38-Sad Suresi
41.Ayet
Mekke
23
454
(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti. Kulumuz Eyyubu da an, o vakıt ki rabbına şöyle nidâ etmişti: «bak, bana meşakkat ve elem ile bana Şeytan dokundu.» Kulumuz Eyyûb’u da hatırla. Hani o, Rabbine şöyle nida etmişti: “- Gerçekten şeytan, beni zorluk ve eleme uğrattı.” Kulumuz Eyyûb´u da an. Hani o, Rabbına şöyle seslenmişti: «Şeytan elbette bana sıkıntı, yorgunluk ve işkence dokundurdu.» Kulumuz Eyyubu da an. Hani o, Rabbine şöyle nida etmişdi: «Hakıykat, şeytan beni yorgunluğa (meşakkate) ve azaba (hastalığa) uğratdı. Ve an kulumuz Eyyûb´u da, hani Rabbine nidâ edip de demişti ki: Gerçekten de Şeytan beni yordu ve azâba uğrattı.
38-Sad Suresi

42.Ayet
Mekke

23
454
ارْكُضْ بِرِجْلِكَ ۖ هَٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ -42
(Ürkud bi riclik haza muğteselüm baridüv ve şerab)
38-Sad Suresi
42.Ayet
Mekke
23
454
Biz de ona, “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik. Depren ayağınla, işte serin bir yıkanacak ve içecek dedik (Kendisine): “- Ayağınla yere vur.” dedik. İşte hem yıkanacak, hem içecek serin bir su!... (Yıkan ve iç, yorgunluğun ve hastalığın geçsin). Ona: Ayağını (yere) vur; işte yıkanacak ve içecek soğuk bir su! (dedik). Ayağınla vur (yere dedik). İşte hem yıkanacak, hem içecek soğuk (bir su). Vur yere ayağını, bu yıkanılacak ve içilecek serin su işte demiştik.
38-Sad Suresi

43.Ayet
Mekke

23
455
وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرَىٰ لِأُولِي الْأَلْبَابِ -43
(Ve vehebna lehu ehlehu ve mislehüm meahüm rahmetem minna ve zikra li ülil elbab)
38-Sad Suresi
43.Ayet
Mekke
23
455
Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik. ve ona bütün ehlini ve beraberlerinde daha bir mislini bahşettik tarafımızdan bir rahmet olarak hem de bir dersi ıbret temiz akıllar için Tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahibleri için bir ibret olarak Eyyûb’a bütün ehlini ve beraberlerin de daha bir mislini bağışladık. Biz ona katımızdan bir rahmet ve akıl sahipleri için bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir mislini daha verdik. Ona hem ehlini, hem onlarla beraber bir mislini, bizden bir rahmet ve temiz akıl saahibleri için de bir ibret olmak üzere, bağışladık. Ve ona âilesini de ve onlarla berâber daha bir mislini de, bizden bir rahmet ve aklı başında olanlara da bir öğüt ve ibret olmak üzere verdik.
38-Sad Suresi

44.Ayet
Mekke

23
455
وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ ۗ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ -44
(Ve huz biyedike dığsen fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahü sabira nı´ mel abd innehu evvab)
38-Sad Suresi
44.Ayet
Mekke
23
455
Şöyle dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Bir de al bir demet elinle de vur onunla hânis olma, hakıkat biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul, hakıkaten o bir evvabdır (Eyyûb bir işten dolayı karısına kızmış ve hastalıktan kalktığı vakit ona yüz değnek vurmayı yemin etmişti. Hem yemini bozmamak, hem de hafifletmek için Allah ona şöyle buyurdu): “- Eline (yüz başaklı) bir demet sap al da, onunla (zevcene) vur; yemininden durmazlık etme.” Dorusu biz, onu sabırlı bulduk... O ne güzel kuldu! Gerçekten o, tamamen Allah’a teveccüh etmişti. Ona, «eline bir demet sap al, onunla vur, yemininde günahkâr olma !» (dedik). Biz onu oldukça sabırlı bulduk. Ne iyi kuldur o! Şüphesiz o, Allah´a yönelip gönül verirdi. «Eline bir demet sap al da onunla vur. Yemîninde durmazlık etme» (dedik). Biz onu hakıykaten sabırlı bulduk. O, ne güzel kuldu! Hakıykat o, dâima (Allaha) dönen (bir zât) idi. Eline dedik, bir demet sap al da onunla vur ve yeminini bozma. Şüphe yok ki biz onu, sabırlı bulduk, ne güzel bir kuldu ve şüphe yok ki o, dâimâ Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu.
38-Sad Suresi

45.Ayet
Mekke

23
455
وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ أُولِي الْأَيْدِي وَالْأَبْصَارِ -45
(Vezkür ıbadena ibrahıme ve ishaka ve ya´kube ülil eydı ve ebsar)
38-Sad Suresi
45.Ayet
Mekke
23
455
(Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an. Kullarımız İbrahimi, İshakı, Ya´kubu da an, eller ve gözler sahibleri idiler Dinde görüş ve kuvvet sahibleri olan kullarımız İbrahîm’i, İshâk’ı, Yakûb’u da hatırla. Kudretli, basiretli kullarımız ibrahim, İshâk ve Yâkub´u an. Kuvvetlerin ve basıyretlerin saahibleri olan kullarımız İbrâhîmi, İshakı, Ya´kubu da an. Ve an kullarımız İbrâhim´i ve İshak´ı ve Yakup´u ki ibâdette kuvvetliydi bunlar, dinde gözleri açıktı.
38-Sad Suresi

46.Ayet
Mekke

23
455
إِنَّا أَخْلَصْنَاهُمْ بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى الدَّارِ -46
(İnna ahlasnahüm bi halisatin zikrad dar)
38-Sad Suresi
46.Ayet
Mekke
23
455
Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık. Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır Çünkü biz, onları, ahiret yurdunu anmaktan ibaret pak bir hasletle hâlis (insanlar) kıldık. Şüphesiz biz, onları katıksız olarak Âhiret yurdunu düşünen hâlis kişiler kıldık. Çünkü biz onları katkısız (şaibesiz) bir hasletle — ki (bu dâima) yurd (ları) nı hatırlama (ları ve onun için çalışmaları) dır — haalis (insanlar) yapdık. Biz onları, dâimâ yurtları olan âhireti anma huyuyla yarattık da özleri temiz, ihlâs sâhibi kullar ettik.
38-Sad Suresi

47.Ayet
Mekke

23
455
وَإِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْأَخْيَارِ -47
(Ve innehüm ındena le minel müstefeynel ahyar)
38-Sad Suresi
47.Ayet
Mekke
23
455
Şüphesiz onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir. Ve çünkü onlar muhakkak nezdimizde seçilmiş ahyardan Gerçekten onlar, katımızda seçilmiş hayırlı kimselerdendi. Hem onlar yanımızda seçkin ve hayırlı kimselerdendirler. Çünkü onlar bizim indimizde cidden seçginlerden, hayırlı (zâtilerdendi. Ve şüphe yok ki onlar, katımızda, seçilmiş, hayırlı kişilerdendi elbet.
38-Sad Suresi

48.Ayet
Mekke

23
455
وَاذْكُرْ إِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِ ۖ وَكُلٌّ مِنَ الْأَخْيَارِ -48
(Vezkür ismaıyle vel yesea ve zel kifl ve küllüm minel ahyar)
38-Sad Suresi
48.Ayet
Mekke
23
455
(Ey Muhammed!) İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl’i de an. Onların her biri iyi kimselerdi. İsmaili de, Elyese´i de, Zül´kifli de an, hepsi de o ahyardan İsmail’i, (İlyas’ın amcasının oğlu) El-Yesa’i ve Zü’l-Kifl’i de hatırla. Bunların hepsi hayırlı kimselerden... İsmail´i, Elyesa´ı ve Zelkif´i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir. İsmâîli, Elyesaı, Zülkifli de an. (İşte) bütün bunlar hayırlı (insan) lardı.. Ve an İsmâîl´i, El-Yesa´ı ve Zül-Kifl´i ve hepsi de hayırlı kişilerdendi.
38-Sad Suresi

49.Ayet
Mekke

23
455
هَٰذَا ذِكْرٌ ۚ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَآبٍ -49
(Haza zikr ve inne lil müttekıyne le husne meab)
38-Sad Suresi
49.Ayet
Mekke
23
455
(49-50) Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır. İşte bu bir zikirdir ve şübhesiz korunan müttekîler için her halde güzel bir istikbal (bir husni meâb) var. İşte bu, (anlatılanlar, onlar için) bir şereftir. Elbette takva sahibleri için dönüb varılacak güzel bir yer var. İşte bu (anılar) bir öğüt ve hatırlamadır. Şüphesiz ki (Allah´tan) korkup (fenalıklardan) sakınanlar için dönülecek güzel bir yer ve yurt vardır. Bu,(peygamberler için bir şeref ve) bir zikr (-i cemîl) dir. Takvâye erenlerin dönüb varacağı yerde elbette güzel (bir merci) dir: Ve bu, güzel bir anılıştır ve şüphe yok ki çekinenlere elbette dönülüp varılacak pek güzel bir yer var.
38-Sad Suresi

50.Ayet
Mekke

23
455
جَنَّاتِ عَدْنٍ مُفَتَّحَةً لَهُمُ الْأَبْوَابُ -50
(Cennati adnim müfettehatel lehümül ebvab)
38-Sad Suresi
50.Ayet
Mekke
23
455
(49-50) Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır. Adn Cennetleri; açılarak kendilerine bütün kapılar (O güzel yer) bütün kapıları kendilerine açık olduğu halde Adn Cennetleridir. Kapıları onlara açık Adn Cennetleri vardır. Adin cennetleri. Onlar için bütün kapılar tastamam açılmışdır. Ebedî Adn cennetleri ki onlara açıktır kapıları.
38-Sad Suresi

51.Ayet
Mekke

23
455
مُتَّكِئِينَ فِيهَا يَدْعُونَ فِيهَا بِفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ وَشَرَابٍ -51
(Müttekiıne fıha yed´une fıha bi fakihetin kesırativ ve şerab)
38-Sad Suresi
51.Ayet
Mekke
23
455
Onlar orada koltuklara yaslanmış olarak pek çok meyveler ve içecekler isterler. İçlerinde kurularak orada bir çok yemişle bambaşka bir içki isteyecekler İçlerinde yaslanıb kurulacaklar. Orada bir çok (türlü) yemişler, içkiler istiyecekler. Orada (kanepelere) yaslanırlar da birçok meyveler ve içecekler isterler. İçlerinde yaslanıb kuruluculardır onlar, Orada bir «ok yemişler), içecek (ler) isteyecekler. Oralarda yaslanıp oturacaklar, diledikleri birçok yemişler ve içecek şeyler, hemen sunulacak kendilerine.
38-Sad Suresi

52.Ayet
Mekke

23
455
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ -52
(Ve ındehüm kasıratüt türfi etrab)
38-Sad Suresi
52.Ayet
Mekke
23
455
Yanlarında gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır. Yanlarında da gamzeleri kasan hep bir yaşıd dilberler Yanlarında da gözlerini zevclerinden ayırmayan, hep aynı yaşta dilberler var. Yanlarında ise, gözlerini sa dece eşlerine diken yaşıtlar vardır. Yanlarında da gözlerini yalınız (zevcelerine) dikmiş, bir yaşıt (dilberler) vardır. Ve yanlarında, eşlerinden gözlerini ayırmayan hûriler olacak ki her biri de eşit ve aynı yaşta.
38-Sad Suresi

53.Ayet
Mekke

23
455
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوْمِ الْحِسَابِ -53
(Haza ma tuadune li yevmil hısab)
38-Sad Suresi
53.Ayet
Mekke
23
455
İşte bunlar, hesap günü için size vaad edilenlerdir. İşte bu, o hisab günü için size va´dolunan İşte hesab günü için, size vaad olunanlar bunlardır. Bu, hesap günü için size va dedilenlerdir! İşte hesâb günü için size va´dolunagelen şey (ler) bunlardır. İşte bu, soru gününde size vaadedilen şey.
38-Sad Suresi

54.Ayet
Mekke

23
455
إِنَّ هَٰذَا لَرِزْقُنَا مَا لَهُ مِنْ نَفَادٍ -54
(İnne haza le rizkuna ma lehu min nefad)
38-Sad Suresi
54.Ayet
Mekke
23
455
İşte bu bizim verdiğimiz rızıktır. Ona asla tükenme yoktur. İşte ki bu bizim rızkımız, muhakkak ki ona hiç tükenmek yok Bu, (cennette müminlere verdiğimiz nimet) bitmez tükenmez rızkımızdır. Şüphesiz bu, bizim (hazırladığımız) rızıktır ki hiç de bitip tükenmek yok. Şübhe yok ki bü, bizim bitib tükenmeyecek rızkımızdır. Şüphe yok ki bu, elbette bizim rızkımız, hem de öylesine ki bitip tükenmesi yok.
38-Sad Suresi

55.Ayet
Mekke

23
455
هَٰذَا ۚ وَإِنَّ لِلطَّاغِينَ لَشَرَّ مَآبٍ -55
(Haza ve inne lit tağıyne le şerra meab)
38-Sad Suresi
55.Ayet
Mekke
23
455
(55-56) İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır! Bu böyle, şübhesiz azgınlar için de fena bir istikbal (şer bir meâb) var Bu, müminlere mahsustur. Azgınların dönüb varacağı yer ise, muhakkak ki fena bir yerdir. Bu (mutlu kişiler içindir). Azgın sapıklar için çok kötü bir dönüş yeri vardır. Bu, (ehl-i cennete mahsusdur). Azgınların gideceği yer ise muhakkak en kötü (bir merci) dir: Şu da var: Ve şüphe yok ki azgınlara elbette dönülüp gidilecek en kötü bir yer mevcut.
38-Sad Suresi

56.Ayet
Mekke

23
455
جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ -56
(Cehennem yaslevneha fe bi´sel mihad)
38-Sad Suresi
56.Ayet
Mekke
23
455
(55-56) İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır! Cehennem, ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşek Cehenneme, oraya girecekler. O ne kötü döşektir!... Yaslanacakları Cehennem vardır; ne kötü yataktır o! Cehennem! Onlar buraya girecekler. Artık ne kötü döşekdir o! Cehennem. Oraya atılırlar ve orası, gerçekten, yatılıp kalınacak ne de kötü yerdir.
38-Sad Suresi

57.Ayet
Mekke

23
455
هَٰذَا فَلْيَذُوقُوهُ حَمِيمٌ وَغَسَّاقٌ -57
(Haza fel yezukuhu hamımüv ve ğassak)
38-Sad Suresi
57.Ayet
Mekke
23
455
İşte (azap), onu tatsınlar: Bir kaynar su ve bir irin. İşte, artık tatsınlar onu bir hamîm ve bir ğassâk İşte bu, kâfirlere... Artık tadsınlar kaynar sudan ve irinden ibaret Cehennem azabını... İşte kaynar su ve irin, tadsınlar onu.. İşte o azâbı, (evet) onu tatsınlar (ki bu) kaynar su ve irindir. İşte budur azap, artık tatsınlar gâyet sıcak ve gâyet soğuk suları.
38-Sad Suresi

58.Ayet
Mekke

23
455
وَآخَرُ مِنْ شَكْلِهِ أَزْوَاجٌ -58
(Ve aharu min şeklihı ezvac)
38-Sad Suresi
58.Ayet
Mekke
23
455
O azaba benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır. Ve o şekilden bir diğeri: çifte çifte O azab şeklinden diğeri de var. Çifte çifte (türlü türlü) acılar. Bunlara benzer çifte çifte (azâblar) var. O şekilden başka daha diğer nevi´ (azâb) lar da vardır. Ve daha da buna eşit çeşit çeşit azaplar var.
38-Sad Suresi

59.Ayet
Mekke

23
455
هَٰذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ مَعَكُمْ ۖ لَا مَرْحَبًا بِهِمْ ۚ إِنَّهُمْ صَالُو النَّارِ -59
(Haza fevcüm muktehımüm meaküm la merhabem bihim innehüm salün nar)
38-Sad Suresi
59.Ayet
Mekke
23
455
(Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.” (59-60) Şu: bir alay maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak. (Melekler, kâfirlerin elebaşlarına, dünyada emirlerine bağlı olanları gösterib şöyle diyecekler): “- İşte sizinle birlikte cehenneme giren güruh.” (Elebaşılar da yardakçıları için şöyle diyecekler): “- Onlar rahatlık görmesinler; ateşe girmeğe hak kazanmışlardır.” İşte (sapıklara uyan) bu topluluk sizinle beraber (ateşe) itilip sokulanlardır ! (Uyulanlar): Onlara hiç rahat ve güven yüzü olmasın ! (derler). Çünkü onlar da ateşe girmişlerdir. İşte şu (nlar dünyâda) körü körüne maıyyetinize koşub giren güruhdur. Onlar rahat (huzur) görmesinler. Çünkü onlar (bihakkın) o ateşe gireceklerdir. Bu topluluk, size uyup sizinle berâber cehenneme girenler; rahat yüzü görmesinler; onlar, mutlaka ateşe atılacaklar.
38-Sad Suresi

60.Ayet
Mekke

23
455
قَالُوا بَلْ أَنْتُمْ لَا مَرْحَبًا بِكُمْ ۖ أَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا ۖ فَبِئْسَ الْقَرَارُ -60
(Kalu bel entüm la merhabem biküm entüm kaddemtümuhü lena fe bi´sel karar)
38-Sad Suresi
60.Ayet
Mekke
23
455
O grup da, “Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!” der. (59-60) Şu: bir alay maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak. (Yardakçılar elebaşlarına şöyle) derler: “- Hayır, asıl siz rahatlık görmeyin. Bu azabı bizim önümüze siz getirdiniz. Bakın ne kötü karargâh!” (Uyanlar ise onlara): Hayır, size rahat ve huzur yüzü olmasın ; bunu bize sunan sizsiniz. Ne kötü eyleşilecek yerdir! (derler). (Tâbi´ olanlar rüesâya) derler: «Hayır, siz, asıl rahat (huzur) görmeyin. Bunu bizim önümüze siz getirdiniz. (Bakın) ne çirkin durum»! Onlar da hayır diyecekler, asıl siz, rahat yüzü görmeyin; siz getirdiniz başımıza bunu, gerçekten de karar edilecek ne kötü yer.
38-Sad Suresi

61.Ayet
Mekke

23
455
قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ -61
(Kalu rabbena men kaddeme lena haza fezidhü azaben dı´fen fin nar)
38-Sad Suresi
61.Ayet
Mekke
23
455
Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.” Ya rabbenâ derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır (Yine devamla şöyle) derler: “- Ey Rabbimiz! Bu azabı bizim önümüze kim geçirdi ise, onun ateşteki azabını kat kat artır.” Ey Rabbimiz ! Bizi buraya çekip düşüren kimseye, evet onlara ateşte azabı kat kat artır. (Yine) onlar derler: «Ey Rabbimiz, bunu bizim önümüze kim getirdiyse onun ateş içindeki azabını katmerli olarak artır». Rabbimiz diyecekler, kim bizi buna uğrattıysa ateşte, azâbını bir kat daha arttır onun.
38-Sad Suresi

62.Ayet
Mekke

23
456
وَقَالُوا مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالًا كُنَّا نَعُدُّهُمْ مِنَ الْأَشْرَارِ -62
(Ve kalu ma lena la nera ricalen künna neuddühüm minel eşrar)
38-Sad Suresi
62.Ayet
Mekke
23
456
Yine şöyle derler: “Dünyada kendilerini kötü saydığımız adamları acaba neden göremiyoruz?” Bir de derler ki: neye görmüyoruz biz o eşrardan saydığımız bir takım adamları Bir de (o cehennemdeki azgın elebaşılar müminleri kasdederek şöyle) diyecekler: “- (Dünyada) kendilerini bayağı kimselerden saydığımız bir takım adamları (fakir müminleri bu ateşte) neye görmüyoruz? Ve derler ki: (Dünya´da) kendilerini kötülerden saydığımız (o inanan) adamları neden göremiyoruz ? (Azgınlar) derler: «Kendilerini (dünyâda) bayağılardan saydığımız adamları neye görmüyoruz»? Ve ne oldu bize ki diyecekler, kötü saydığımız erleri göremiyoruz?
38-Sad Suresi

63.Ayet
Mekke

23
456
أَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْأَبْصَارُ -63
(Ettehaznahüm sıhriyyen em zağat anhümül ebsar)
38-Sad Suresi
63.Ayet
Mekke
23
456
“(Cehennemlik değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?” Onları eğlence yerine tuttuktu ha! yoksa onlardan kaydı mı bu gözler? Biz onları eğlenceye (alaya) alırdık. Yoksa gözlerimiz onlardan kaydı (da kendilerini göremiyoruz)?” Onları alay ve eğlence edinirdik ; yoksa gözler onlardan (başka tarafa) kaydı da (onun için mi göremiyoruz) ? «Biz onları eğlence edinirdik. Yoksa gözler (imiz) onlardan uzaklaşıb kaydı mı»? Onları alaya alır dururduk, yoksa gözümüzden mi kaçtılar?
38-Sad Suresi

64.Ayet
Mekke

23
456
إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ النَّارِ -64
(İnne zalike le hakkun tehasumü ehlin nar)
38-Sad Suresi
64.Ayet
Mekke
23
456
Şüphesiz bu, cehennemliklerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir. Şübhesiz ki bu haktır muhakkak olacaktır ehli nârın birbirine husûmeti İşte bu, cehennem ehlinin birbirleriyle mücadelesi, şübhe götürmiyen bir gerçektir. Bu elbette gerçektir: Cehennem ehli birbirleriyle tartışıp duracak. İşte bu, (ya´nî) ehl-i cehennemin birbiriyle da´vâlaşması muhakkak ve kat´î bir gerçekdir. Şüphe yok ki cehennem ehlinin, birbirleriyle şu münâkaşaları, gerçektir.
38-Sad Suresi

65.Ayet
Mekke

23
456
قُلْ إِنَّمَا أَنَا مُنْذِرٌ ۖ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ -65
(Kul innema ene münziruv ve ma min ilahin illellahül vahıdül kahhar)
38-Sad Suresi
65.Ayet
Mekke
23
456
(Ey Muhammed!) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Her şey üzerinde mutlak otorite sahibi olan bir Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.” De ki ben ancak korkuyu haber veren bir Peygamberim, başka bir tanrı da yok ancak Allah: o vahidi kahhar (Ey Rasûlüm), de ki: “- Ben ancak korkuyu (cehennem azabını) haber veren bir peygamberim. Ortağı olmıyan tek Kahhâr = her şeye gâlib Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur. De ki: Ben ancak uyarıcı bir peygamberim. O, Bir olan, her şeyi kahr u saltanatı altında tutan Allah´tan başka hiçbir Tanrı yoktur. (Habîbim) de ki: «Ben yalınız gelecek tehlikeleri haber veren (bir peygamber) im. (Ortakdan ve benzerden münezzeh ve) bir olan, (her şey´i) kahreden (mutlak haakim olan) Allahdan başka hiçbir Tanrı yokdur». De ki: Ben, ancak bir korkutucuyum ve yoktur tapacak bir ve her şeye üstün Allah´tan başka;
38-Sad Suresi

66.Ayet
Mekke

23
456
رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ -66
(Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehümel azızül ğaffar)
38-Sad Suresi
66.Ayet
Mekke
23
456
“O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” O Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin rabbı azîz, gaffar var O, göklerle yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, Azîz’dir, Gaffâr’dır = mağfireti boldur. O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbıdır. Çok üstün, çok güçlü, çok bağışlayandır. «Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan şeylerin Rabbi; O mutlak gaalib, O çok yarlığayıcı (Allah) dır». Rabbidir göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin o üstün olan ve suçları, cezâ vermeden önce ve tamâmıyla örten.
38-Sad Suresi

67.Ayet
Mekke

23
456
قُلْ هُوَ نَبَأٌ عَظِيمٌ -67
(Kul hüve nebün azıym)
38-Sad Suresi
67.Ayet
Mekke
23
456
De ki: “Bu Kur’an, büyük bir haberdir.” De ki bu bir azîm haberdir De ki: “- Bu (size söylediklerim) pek büyük bir haberdir. De ki: Bu (Kur´ân) büyük bir haberdir! De ki: «Bu (Kur´an) en büyük (ve mühim) bir haberdir». De ki: Bu Kur´ân, en büyük bir haberdir.
38-Sad Suresi

68.Ayet
Mekke

23
456
أَنْتُمْ عَنْهُ مُعْرِضُونَ -68
(Entüm anhü mu´ridun)
38-Sad Suresi
68.Ayet
Mekke
23
456
“Siz ise ondan yüz çeviriyorsunuz.” Siz ondan yüz çeviriyorsunuz (Öyle iken) siz ondan yüz çeviriyorsunuz. Siz ise Ondan hep yüzçeviriyorsunuz. «Ki siz ondan yüz çeviricilersiniz». Siz ondan yüz çevirmedesiniz.
38-Sad Suresi

69.Ayet
Mekke

23
456
مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ إِذْ يَخْتَصِمُونَ -69
(Ma kane liye min ılmin bil meleil a´la iz yahtesımun)
38-Sad Suresi
69.Ayet
Mekke
23
456
“Aralarında tartıştıkları sırada, yüce topluluğa (ileri gelen melekler topluluğuna) dair benim hiçbir bilgim yoktu.” Benim mele-i a´lâya ne ılmim olurdu onlar münakaşa ederlerken? Benim melekler topluluğuna ait ne ilmim olurdu, onlar (Adem’in yaratılması hakkında) münakaşa ederlerken? Onlar çekişip dururken Mele-i A´lâ (=Yüce Âlem)´da olup bitenler hakkında bir bilgim yoktur. «Mele´-i a´lâya, onlar aralarında münazara (ve münâkaşa) ederlerken, benim hiçbir bilgim yokdu». En yüce melekler topluluğu, münâkaşa ederlerken benim hiçbir bilgim yoktu.
38-Sad Suresi

70.Ayet
Mekke

23
456
إِنْ يُوحَىٰ إِلَيَّ إِلَّا أَنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُبِينٌ -70
(İy yuha ileyye illa ennema ene nezırum mübın)
38-Sad Suresi
70.Ayet
Mekke
23
456
“Bana ancak, benim sadece bir uyarıcı olduğum vahyediliyor.” Fakat ben açık inzar edecek bir Peygamber olduğum içindir ki o ılm bana vahy olunuyor Fakat ben, açık olarak korkutan bir peygamber olduğum içindir ki, (Adem hakkında meleklerin çekişmesine dair) o ilim bana vahyolunuyor.” Bana ancak ve sadece vahyolunmaktadır. Ben ancak açık bir uyarıcıyım. «Ben ancak gelecek tehlikeleri apaçık haber verici (bir peygamber) olduğum içindir ki (o ilim) bana vahy olunuyor». Bana vahyedilmede ve ben, ancak apaçık bir korkutucuyum.
38-Sad Suresi

71.Ayet
Mekke

23
456
إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ طِينٍ -71
(İz kale rabbüke lil melaiketi innı halikum beşeram min tıyn)
38-Sad Suresi
71.Ayet
Mekke
23
456
Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.” Rabbın Melâikeye dediği vakıt: haberiniz olsun ben bir çamurdan bir beşer yaratmaktayım Rabbin, o vakit meleklere şöyle demişti: “- Ben bir çamurdan bir insan yaratacağım (Adem’i yaratacağım). Bir vakit Rabbin meleklere : Ben mutlaka çamurdan bir insan yaratacağım, demişti. Rabbin o (münazara) zaman (ında) meleklere demişdi ki: «Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratıcıyım». Hani Rabbin, meleklere, ben balçıktan bir insan yaratacağım demişti de.
38-Sad Suresi

72.Ayet
Mekke

23
456
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ -72
(Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu sacidın)
38-Sad Suresi
72.Ayet
Mekke
23
456
“Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.” Onu tesviye ettim de ruhumdan ona nefheyledim mi derhal ona secdeye kapanın Onun yaratılışını tamamlayıb da tarafımdan ona ruh verdiğim zaman, hemen ona (hürmet için) secdeye kapanın.” Onu biçimine koyup ruhumdan ona üflediğimde, kendisine secde edin ! (diye buyurmuştum). «Artık onu (n hilkatini) tamamlayıb içerisine de ruuhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal (bana) secdeye kapanın». Onu tamamlayınca ve ona, rûhumdan üfürünce karşısında yerlere kapanıp secde etmişlerdi.
38-Sad Suresi

73.Ayet
Mekke

23
456
فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ -73
(Fe secedel melaiketü küllühüm ecmeun)
38-Sad Suresi
73.Ayet
Mekke
23
456
Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler. Onun üzerine Melâikenin hepsi toptan secde ettiler Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler. (73-74) Bunun üzerine meleklerin hepsi birden secde ettiler, ancak İblîs secde etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. Bunun üzerine bütün melekler topdan secde etmiş, Meleklerin hepsi birden secde etmişti.
38-Sad Suresi

74.Ayet
Mekke

23
456
إِلَّا إِبْلِيسَ اسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ -74
(İlla iblıs istekbera ve kane minel kafirın)
38-Sad Suresi
74.Ayet
Mekke
23
456
Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. Yalnız İblîs kibirlenmek istedi ve kâfirlerden oldu Yalnız iblis (Adem’e secde etmekten) kibirlendi ve kâfirlerden oldu. (73-74) Bunun üzerine meleklerin hepsi birden secde ettiler, ancak İblîs secde etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. yalınız İblîs kibirlenmiye yeltenmişdi. (Zâten) o, (ilm-i ilâhîde) kâfirlerdendi. Ancak İblis secde etmemişti, ululanmıştı ve o, kâfirlerden olmuştu.
38-Sad Suresi

75.Ayet
Mekke

23
456
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ ۖ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالِينَ -75
(Kale ya iblısü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel alın)
38-Sad Suresi
75.Ayet
Mekke
23
456
Allah, “Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi. Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani´ oldu sana? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun? (Allah İblis’e şöyle) buyurdu: “- Ey İblis! Bizzat kudretimle yarattığıma secde etmene, seni hangi şey engelledi? Kibirlenmek mi istedin, yoksa yücelenenlerden mi oldun?” Allah, «Ey İblîs ! Kudret elimle yarattığım şeye secde etmekten seni alıkoyan nedir ? Büyüklük mü tasladın, yoksa kendini çok yükseklerde mi görüyorsun ?» dedi. Buyurdu: «Ey İblîs, iki elimle (ya´nî bizzat) yaratdığıma secde etmenden seni hangi şey men´etdi? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi oldun?». Ey İblis demişti, kudret ellerimle yarattığıma, ne mâni oldu da secde etmedin? Ululuk mu satmadasın, yoksa yücelerden misin sen?
38-Sad Suresi

76.Ayet
Mekke

23
456
قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِنْهُ ۖ خَلَقْتَنِي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ طِينٍ -76
(Kale ene hayrum minh halaktenı min nariv ve halaktehu min tıyn)
38-Sad Suresi
76.Ayet
Mekke
23
456
İblis, “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” dedi. Dedi ki ben ondan hayırlıyım beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan yarattın (İblis şöyle) dedi: “- Ben ondan daha hayırlıyım; beni bir ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.” İblîs: Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın, dedi. (İblîs) dedi: «Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşden, onu ise çamurdan yaratdın». O, ben demişti, ondan hayırlıyım, ateşten yarattın beni ve onuysa balçıktan halkettin.
38-Sad Suresi

77.Ayet
Mekke

23
456
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ -77
(Kale fahruc minha fe inneke racım)
38-Sad Suresi
77.Ayet
Mekke
23
456
Allah, şöyle dedi: “Öyle ise çık oradan (cennetten), çünkü sen kovuldun.” Buyurdu ki: hemen çık oradan çünkü artık sen matrud (racîm) sin (Allah) buyurdu ki: “Hemen çık oradan (cennetten). Çünkü sen (benim rahmetimden) koğulmuşsun; Allah: Çık oradan, çünkü şüphesiz sen kovulmuşun birisin. Buyurdu: «Hemen buradan çık. Zîrâ artık sen taşlanan (rahmet-i ilâhiyyeden koğulan bir mel´un) sun». Çık git buradan hemen demişti, gerçekten de taşlanmışsın sen.
38-Sad Suresi

78.Ayet
Mekke

23
456
وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ -78
(Ve inne aleyke la´netı ila yevmid dın)
38-Sad Suresi
78.Ayet
Mekke
23
456
“Şüphesiz benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” Ve her halde üzerindedir lâ´netim ceza gününe kadar Ve muhakkak surette hesab gününe kadar lânetim senin üzerindedir.” Ve artık ceza gününe kadar lanetim üzerindedir senin, dedi. «Ve şübhesiz ki ceza gününe kadar lâ´netim senin üstünedir». Ve şüphe yok ki cezâ gününe dek benden lânet sana.
38-Sad Suresi

79.Ayet
Mekke

23
456
قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ -79
(Kale rabbi fe enzırni ila yevmi yüb´asun)
38-Sad Suresi
79.Ayet
Mekke
23
456
İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi. Dedi: ya rab! o halde ba´solunacakları güne kadar beni geri bırak (İblis şöyle) dedi: “- Ey Rabbim! O halde (kabirlerden) dirilecekleri güne kadar beni geri bırak.” İblîs : Rabbim ! Tekrar dirilip kalkacakları güne kadar bana mühlet ver, dedi. Dedi: «Ey Rabbim, o halde (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver». Rabbim demişti, ölüleri dirilteceğin güne dek öldürme beni.
38-Sad Suresi

80.Ayet
Mekke

23
456
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ -80
(Kale fe inneke minel münzarın)
38-Sad Suresi
80.Ayet
Mekke
23
456
(80-81) Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.” Haydi buyurdu: geri bırakılanlardansın (Allah şöyle) buyurdu: “- Haydi geri bırakılanlardansın, (80-81) Allah : Gerçekten bilinen vakte (Kıyamete) kadar sen mühlet verilenlerdensin, dedi. Buyurdu: «Haydi sen mühlet verilenlerdensin». Gerçekten de demişti, sen, ölmeyenlere katıl.
38-Sad Suresi

81.Ayet
Mekke

23
456
إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ -81
(İla yevmil vaktil ma´mum)
38-Sad Suresi
81.Ayet
Mekke
23
456
(80-81) Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.” Malûm vakıt gününe kadar Katımda belli kıyamet vakti gününe kadar...” (80-81) Allah : Gerçekten bilinen vakte (Kıyamete) kadar sen mühlet verilenlerdensin, dedi. «(Bence) ma´lûm olan zamanın (bir) gününe kadar». Bilinen vaktin gününe dek.
38-Sad Suresi

82.Ayet
Mekke

23
456
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ -82
(Kale fe bi ızzetike le uğviyennehüm ecmeıyn)
38-Sad Suresi
82.Ayet
Mekke
23
456
(82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi. Öyle ise dedi: ızzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder sapıtırım (İblis şöyle) dedi: “- Öyle ise, izzet ve kudretine yemin ederim ki, onların hepsini muhakkak azdıracağım. (82-83) İblîs : Senin izzetin hakkı için onların hepsini saptıracağım; ancak iyi niyetli, samimî, gösterişten uzak (mü´min) kulların müstesna, dedi. Dedi: «Senin izzetine (mutlak kudretine, kahrına) andederim ki ben de artık onların hepsini muhakkak azdıracağım». Gerçek demişti, yüceliğine andolsun ki onların hepsini azdıracağım.
38-Sad Suresi

83.Ayet
Mekke

23
456
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ -83
(İlla ıbadeke minhümül muhlesıyn)
38-Sad Suresi
83.Ayet
Mekke
23
456
(82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi. Ancak içlerinden ıhlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ Ancak içlerinden ihlâs sahibi kulların müstesna...” (82-83) İblîs : Senin izzetin hakkı için onların hepsini saptıracağım; ancak iyi niyetli, samimî, gösterişten uzak (mü´min) kulların müstesna, dedi. «İçlerinden ihlâsa erdirilmiş (mü´min) kulların müstesna». Ancak içlerinden, ihlâsa eren kulların müstesnâ.
38-Sad Suresi

84.Ayet
Mekke

23
457
قَالَ فَالْحَقُّ وَالْحَقَّ أَقُولُ -84
(Kale fel hakku vel hakka ekul)
38-Sad Suresi
84.Ayet
Mekke
23
457
Allah, şöyle dedi: “İşte bu gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:” Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim (Allah İblis’e şöyle) buyurdu: “- Ben, hakkı yerine getiririm ve hep doğruyu söylerim. (84-85) Allah, «Hakk Benim ve Ben ancak hakkı söylerim. Şanıma and olsun ki, Cehennem´i elbette seninle ve sana uyanlarla hepinizle dolduracağım» dedi. Buyurdu: «İşte bu doğru. Ben şu hakıykatı söyleyeyim»: Bu gerçek demişti ve ben de gerçek olarak söylüyorum ki.
38-Sad Suresi

85.Ayet
Mekke

23
457
لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ -85
(Le emleenne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecmeıyn)
38-Sad Suresi
85.Ayet
Mekke
23
457
“Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.” Celâlim hakkı için Cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi´ olanlarından topunuzdan tıka basa And olsun ki, cehennemi, senden (türeyenlerle) ve Adem oğullarının içinden sana uyanların hepsi ile dolduracağım.” (84-85) Allah, «Hakk Benim ve Ben ancak hakkı söylerim. Şanıma and olsun ki, Cehennem´i elbette seninle ve sana uyanlarla hepinizle dolduracağım» dedi. «Andolsun, cehennemi senden (senin cinsinden) ve onların (insanların) içinden sana tâbi´ olanların hepsi ile dolduracağım». Andolsun, dolduracağım cehennemi seninle ve sana uyanların hepsiyle.
38-Sad Suresi

86.Ayet
Mekke

23
457
قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ -86
(Kul ma es´elüküm aleyhi min ecriv ve ma enen minel mütekellifın)
38-Sad Suresi
86.Ayet
Mekke
23
457
(Ey Muhammed!) De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden değilim.” De ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfcilerden değilim (Ey Rasûlüm) de ki: “- Ben tebliğime karşı sizden bir ücret istemiyorum, (ey Mekke halkı); ve ben düzenbazlardan değilim. (Ey Peygamber!) De ki: Buna (bu uyarı ve öğütlere) karşı sizden bir ücret istemiyorum ve ben kendiliğimden bir teklîf getirenlerden de değilim. (Habîbim) de ki: «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum ve ben (size) kendiliğimden (bir şey) teklif edenlerden de değilim». De ki: Ben, tebliğime karşılık, sizden bir ücret istemiyorum ve ben, kendiliğimden bir şey de istememekteyim.
38-Sad Suresi

87.Ayet
Mekke

23
457
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ -87
(İn hüve illa zikrul lil alemın)
38-Sad Suresi
87.Ayet
Mekke
23
457
“Bu Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.” O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için Kur’an bütün âlemlere (insan ve cinlere) ancak bir öğüddür. Bu (Kur´ân), ancak milletler için bir öğüttür. «O (Kur´an) âlemlere bir öğüdden başka (bir şey) değildir». O, ancak âlemlere bir öğüt.
38-Sad Suresi

88.Ayet
Mekke

23
457
وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ -88
(Ve le ta´lemünne nebeehu ba´de hıyn)
38-Sad Suresi
88.Ayet
Mekke
23
457
“Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.” Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz Muhakkak onun haberini (verdiği haberlerin doğruluğunu) bir zaman sonra, (öldükten sonra) bileceksiniz. Onun verdiği haberlerin (doğru çıkacağını) bir süre sonra mutlaka bilip anlayacaksınız. «Her halde onun mühim haberini bir zaman sonra (hepiniz) bileceksiniz». Onun doğruluğunu, bir müddet sonra mutlaka bilip anlayacaksınız.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021