KUR'AN-I KERİM 54-Kamer Suresideki 55 Ayeti Kerime ve Mealleri | بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
ARAPÇA OKUNUŞU |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
DİYANET VAKFI | ELMALILI | ALI FIKRI YAVUZ | CELAL YILDIRIM | HASAN BASRI CANTAY | ABDULBAKİ GOLPINARLI |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
54-Kamer Suresi
1.Ayet Mekke 27 527 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ
-1
(Ikterabetis saatu venşakkal kamer) |
54-Kamer Suresi
1.Ayet Mekke 27 527 |
Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. | Yaklaştı Saat, yarıldı Kamer | Kıyamet yaklaştı, kamer (ay ikiye) bölündü. (Kâfirlerin, Hz. Peygamberden bir mucize istemeleri üzerine ayın ikiye bölünme hadisesi olmuştur.) | Kıyâmet´in kopuş saati yaklaştı, Ay yarıldı. | Saat yaklaşdı. Ay (ikiye) ayrıldı. | Yaklaştı kıyâmet ve yarıldı ay. |
54-Kamer Suresi
2.Ayet Mekke 27 527 |
وَإِنْ يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ
-2
(Ve iyyerav ayetey yu´ridu ve yekulu sıhrun mustemir.) |
54-Kamer Suresi
2.Ayet Mekke 27 527 |
Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler. | Hâlâ bir âyet görseler yüz çevirip derler: müstemir bir sihir | Hâlâ bir mucize görseler, yüz çevirib şöyle derler: “- Bu devam edegelen kuvvetli bir sihirdir.” | Bir âyet (açık bir belge, bir mu´cize) görseler yüzçevirirler ve «devamedegelen bir sihir» derler. | Onlar bir mu´cize görürlerse yüz çevirirler ve «Müstemir bir büyüdür» derler. | Ve onlar, bir delil gördüler mi yüz çevirirler de sürüp giden bir büyü derler. |
54-Kamer Suresi
3.Ayet Mekke 27 527 |
وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ ۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُسْتَقِرٌّ
-3
(Ve kezzebu vettebeu ehvaehum ve kullu emrin mustekirr) |
54-Kamer Suresi
3.Ayet Mekke 27 527 |
Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir. | Yalan dediler, hevâlarına uydular, halbuki her emir müstekır | (Kıyameti ve mucizeyi) inkâr ettiler; hevalarına uydular. Halbuki (Allah’ın vaad ettiği) her iş için bir hakikat var. | (Hakk´ı) yalanladılar da kendi heveslerine uydular. Oysa her işin kararlaştırılmış bir vakti vardır. | (Peygamberi) tekzîbetdiler. Hevâ (ve heves) lerine uydular. Halbuki (hayr-u şer) her iş bir gaayeye bağlıdır. | Ve yalanlarlar ve dileklerine uyarlar ve her iş, kararlaştırılmıştır. |
54-Kamer Suresi
4.Ayet Mekke 27 527 |
وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنَ الْأَنْبَاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ
-4
(Ve le kad caehum minel embai ma fihi muzdecer) |
54-Kamer Suresi
4.Ayet Mekke 27 527 |
Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi. | Celâlim hakkı için onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda zecredecek haberler var | And olsun, onlara (ibret alıncak) kıssalardan öyleleri de geldi ki, onlarda inkârdan alıkoyacak haberler var; | And olsun ki, onlara öyle haberler geldi ki içinde onları (tutumlarından) vazgeçirecek olanı da vardı. | Andolsun ki onlara (kendilerini küfür ve inâddan şiddetle) vaz geçirecek nice mühim haberler gelmişdir. | Ve andolsun, öyle haberler geldi onlara ki o haberlerde onları vazgeçirecek, onlara öğüt verecek şeyler vardı. |
54-Kamer Suresi
5.Ayet Mekke 27 527 |
حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ ۖ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ
-5
(Hıkmetum baliğatun fema tuğnin nuzur) |
54-Kamer Suresi
5.Ayet Mekke 27 527 |
Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor! | Bir hikmet-i baliga, fakat inzarlar faide vermiyor. | Tam bir hikmet... Fakat korkutmalar fayda vermiyor. | Gayesinin doruğuna yükselmiş bir hikmet! Ne var ki, uyarmalar, korkutmalar yarar sağlamıyor. | Ki (her biri) gaayesine ermiş bir hikmet (ve ibret) dir. Fakat (onları) tehdîd eden (bütün bu haadise) ler asla fâide vermiyor. | Yüksek hikmet vardı, derken korkutuşlar fayda vermedi gitti. |
54-Kamer Suresi
6.Ayet Mekke 27 527 |
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ ۘ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَىٰ شَيْءٍ نُكُرٍ
-6
(Fe tevelle anhum yevme yed´ud daı ila şey´in nukur) |
54-Kamer Suresi
6.Ayet Mekke 27 527 |
(6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar. | Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şey´e çağırır | O halde (Ey Rasûlüm) onlardan yüz çevir. O çağırıcı İsrâfil’in görülmemiş dehşetli bir şeye (müminleri cennete, kâfirleri cehenneme) davet edeceği gün; | Onlardan yüzçevir. O gün çağrıcı, bilinmedik (korkunç) bir şeyle çağırır. | O halde (habîbim) onlardan yüz çevir. O da´vet edici nin (misli) görülmemiş, tanıtmamış bir şey´e da´vet edeceği gün. | Artık yüz çevir onlardan; o gün çağıran, hoşlanılmayan birşeye çağırır. |
54-Kamer Suresi
7.Ayet Mekke 27 528 |
خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُنْتَشِرٌ
-7
(Huşşean ebsarıhum yahrucune minel ecdasi keennehum ceradum munteşir) |
54-Kamer Suresi
7.Ayet Mekke 27 528 |
(6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar. | Gözleri düşgün düşgün kabirlerden çıkarlar, sanki çıvgın çekirgeler gibi | (Korkudan) gözleri baygın olarak kabirlerden çıkacaklar; etrafa yayılan çekirgeler gibi... | Onlar da gözleri korkudan önlerine eğik bir halde kabirlerinden çıkarlar; tıpkı etrafa yayılan çekirge misâli. | gözleri zelîl ve hakıyr (dönüş) olarak, (hepsi de) çıvgın (ve yaygın) çekirgeler gibi, kabirler (in) den çıkacaklar, | Gözleri yerde, kabirlerden çıkarlar, sanki onlar, dağılmış çekirgelerdir. |
54-Kamer Suresi
8.Ayet Mekke 27 528 |
مُهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ ۖ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ
-8
(Muhtıyne iled a´ yekulul kafirune haza yevmun azir) |
54-Kamer Suresi
8.Ayet Mekke 27 528 |
Davetçiye doğru koşarlarken kâfirler, “Bu zor bir gün” derler. | Çağırana koşarak, der ki kâfirler: Bu pek zorlu bir gündür. | Çağırıcıya (İsrâfil’in sesine) doğru koşarak, kâfirler (bu kıyamet gününde şöyle) diyecektir: “- Bu çok şiddetli bir gündür.” | Çağrıcıya doğru koşarlar. Kâfirler ise, «bu zorlu ve sıkıntılı bir gün !» derler. | o da´vet ediciye (boyunlarını uzatıb) koşarak. (İçlerinden) kâfir olanlar (öyle) diyecek (ler): «Bu, çok sarp bir gün». | Yönelirler çağırana; kâfirler, bugün derler, ne de zorlu gün. |
54-Kamer Suresi
9.Ayet Mekke 27 528 |
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ
-9
(Kezzebet kablehum kavmu nuhın fekezzebu abdena ve kalu mecnunuv vezducir) |
54-Kamer Suresi
9.Ayet Mekke 27 528 |
Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu. | Onlardan evvel Nuh kavmı tekzib etti yalancı dediler o kulumuza, mec´nun dediler, çok incittiler | Onlardan (Mekke’lilerden) önce Nûh kavmi tekzib ettiler de, kulumuzu (Hz. Nûh’u) yalanladılar; mecnûndur, dediler ve onu tebliğden alıkoydular. | Bunlardan önce Nûh milleti, Nuh´u yalanladı; kulumuzu yalanladılar da «delidir» dediler ve (o kadar üzerine vardılar ki, Nûh davetinden) vazgeçirildi. | Onlardan evvel Nuuh kavmi tekzîb etdi; onlar kulumuzu yalancı saymakda ısrar etdiler. «Mecnun» dediler. O, (da´vetden cebren) vaz geçirilmişdi. | Onlardan önce Nûh kavmi de kulumuzu yalanlamıştı ve delil dediler ona, pek fenâ incittiler onu. |
54-Kamer Suresi
10.Ayet Mekke 27 528 |
فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ
-10
(Fe dea rabbehu enni mağlubun fentesır) |
54-Kamer Suresi
10.Ayet Mekke 27 528 |
O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti. | O da nihayet rabbına duâ etti, ben dedi, mağlûbum, hemen nusratını ver | Nihayet o da, Rabbine şöyle dua etti: “- Ben mağlûbum, benim için onlardan intikam al.” | O da Rabbına yalvarıp, «yenilgiye uğradım, bana yardım et!» diye duâ etti. | Nihayet, o da Rabbine «Ben hakıykaten mağlûbum. Artık (benim) intikaam (ımı) sen al» diye düâ etdi. | Derken Rabbine duâ etti: Şüphe yok ki altoldum ben, artık sen yardım et bana. |
54-Kamer Suresi
11.Ayet Mekke 27 528 |
فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ بِمَاءٍ مُنْهَمِرٍ
-11
(Fe fetahna ebvabes semai bimaim munhemir) |
54-Kamer Suresi
11.Ayet Mekke 27 528 |
Biz de göğün kapılarını dökülürcesine yağan bir yağmurla açtık. | Bunun üzerine Göğün kapılarını açtık dökülen bir su ile şakır şakır | Bunun üzerine, biz de bardakdan boşanırcasına bir yağmur ile göğün kapılarını açtık. | Bunun üzerine göğün kapılarını sağnak halinde boşanan su ile açıverdik. | Bunun üzerine biz de şarıl şarıl dökülen bir suya gök kapılarını açdık. | Derken açtık göklerin kapılarını da şarıl şarıl ardı gelmez yağmurlar yağdırdık. |
54-Kamer Suresi
12.Ayet Mekke 27 528 |
وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَىٰ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ
-12
(Ve feccernel erda uyunen feltekal mau ala emrin kad kudir) |
54-Kamer Suresi
12.Ayet Mekke 27 528 |
Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti. | Yeri de fışkırtık kaynaklar halinde, derken su birleşti bir emr üzerine ki olmuştu öyle mukadder | Böylece arzı da kaynaklar halinde coşturduk. Nihayet iki su (yerin ve göğün suları, Nûh kavmini helâk edecek) muayyen bir ölçü üzerinde birleşiverdi. (Böylece mukadder olan helâk husule geldi.) | Yerden de göz göz sular fışkırttık. Böylece sular, mukadder olan bir hükmün gerçekleşmesi üzerine birleşti. | Yeri de kaynaklar haalinde (tamamen) fışkırtdık da (Her iki) su (ezelde) takdîr edilmiş bir emr üzerinde birleşiverdi. | Ve yerden de sular fışkırttık, derken sular, mukadder bir emre göre birleşti. |
54-Kamer Suresi
13.Ayet Mekke 27 528 |
وَحَمَلْنَاهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ
-13
(Ve hamelnahu ala zati elvahıv ve dusur) |
54-Kamer Suresi
13.Ayet Mekke 27 528 |
Biz Nûh’u çivilerle perçinli levhalardan oluşan gemiye bindirdik. | Onu ise taşıdık elvahlı ve kenetli bir hamule üzerinde ki akar | Biz, Nûh’u (ve onunla iman edenleri), levhalardan yapılmış ve perçinleşmiş gemiye yükledik; | Biz, Nuh´u tahtalar ve çivilerle yapılı gemiye yükledik. | Onu (Nuuhu) levhalar ve mıhlarla yapılmış (gemiy) e yükledik, | Ve onu, tahtalardan yapılmış ve mıhlarla kenetlenmiş bir gemide taşıdık. |
54-Kamer Suresi
14.Ayet Mekke 27 528 |
تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاءً لِمَنْ كَانَ كُفِرَ
-14
(Tecri bi a´yunina cezael li men kane kufir) |
54-Kamer Suresi
14.Ayet Mekke 27 528 |
Gemi, inkâr edilen kimseye (Nuh’a) bir mükâfat olarak gözetimimiz altında yüzüyordu. | Nezaretimizle giderdi o nankörlük edilen zata bir mükâfat olarak | Öyle ki, muhafazamız altında akıb gidiyordu. Bunu, (peygamberlik nimeti) inkâr edilen Nuh’a, bir mükâfat olarak yaptık. | Nankörlük ve inkâr edilen kimseye (Nuh´a) bir mükâfat olmak üzere gemi, gözetim ve denetimimiz altında yüzüp yol alıyordu. | ki (o gemi; hakkında) nankörlük edilmiş bulunan (o zât) e bir mükâfat olmak üzere, bizim gözlerimiz önünde akıb gidiyordu. | Gözümüzün önünde akıp giderdi; bir mükâfattı nankörlük görene. |
54-Kamer Suresi
15.Ayet Mekke 27 528 |
وَلَقَدْ تَرَكْنَاهَا آيَةً فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
-15
(Ve le kad teraknaha ayeten fe hel mim muddekir) |
54-Kamer Suresi
15.Ayet Mekke 27 528 |
Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan? | Celâlim hakkı için bıraktık ta onu bir âyet olarak, fakat düşünen mi var? | Celâlim hakkı için, biz bu vak’ayı (veya gemiyi), bir alâmet (ve ibret dersi) olarak bıraktık; fakat düşünen mi var? | And olsun ki biz, o gemiyi bir âyet (açık belge ve tarihî bir ibret) olarak bıraktık. Acaba öğüt ve ibret alan var mıdır? | Andolsun ki biz bunu bir âyet olarak bırakmışızdır. O halde bir düşünüb ibret alan var mı? | Ve andolsun ki bir delil olarak bıraktık onu, fakat bir ibret alan mı var? |
54-Kamer Suresi
16.Ayet Mekke 27 528 |
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
-16
(Fe keyfe kane azabi ve nuzur) |
54-Kamer Suresi
16.Ayet Mekke 27 528 |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (gördüler)! | Ki nasıl azâbım ve inzarlarım? | (İşte bak, Ey Rasûlüm), benim azabım ve tehdidlerim nasıl oldu!... | Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ? | Ki benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün). | Derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım? |
54-Kamer Suresi
17.Ayet Mekke 27 528 |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
-17
(Ve le kad yessernal kur´ane liz zikri fe hel mim muddekir) |
54-Kamer Suresi
17.Ayet Mekke 27 528 |
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? | Şanım namına Kur´anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? | And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var? | And olsun ki biz, Kur´ân´ı ibret ve öğüt için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır? | Andolsun ki biz Kur´ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde bir düşünen var mı? | Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur´ân´ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var? |
54-Kamer Suresi
18.Ayet Mekke 27 528 |
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
-18
(Kezzebet adun fe keyfe kane azabi ve nuzur) |
54-Kamer Suresi
18.Ayet Mekke 27 528 |
Âd kavmi de (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış! | Tekzib etti de Âd nasıl oldu azâbım ve inzarlarım? | Âd kavmi de tekzib etti. İşte (bak, Ey Rasûlüm), nasıl oldu azabım ve tehdidlerim!... | Âd da (peygamberlerini) yalanladı. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ? | Aad (kavmi, peygamberleri Hûd´ü) tekzîb etdi. İşte benim azabım (ve bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün). | Âd da yalanlamıştı, derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım? |
54-Kamer Suresi
19.Ayet Mekke 27 528 |
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُسْتَمِرٍّ
-19
(İnna erselna aleyhim rihan sarsaran fi yevmi nahsim mustemir) |
54-Kamer Suresi
19.Ayet Mekke 27 528 |
Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik. | çünkü salıverdik üzerlerine müstemirr, nühusetli bir günde bir soğuk rüzgâr ki sarsar | Çünkü biz, uğursuzluğu devamlı bir günde, (Hûd peygamberin gönderildiği) Âd kavminin üzerlerine kökü kurutan şiddetli bir rüzgâr gönderdik. | Biz, gerçekten onların üzerine, uğursuzluğu devam eden bir günde ortalığı alt-üst eden şiddetli bir rüzgâr gönderdik ki, | Çünkü biz (haklarında) uğursuz (ve uğursuzluğu) sürekli bir günde onların üstüne çok gürültülü fırtına gönderdik. | Şüphe yok ki sürüp giden uğursuz bir günde onlara bir kasırgadır yolladık. |
54-Kamer Suresi
20.Ayet Mekke 27 528 |
تَنْزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُنْقَعِرٍ
-20
(Zenziun nase ke ennehum a´cazu nahlim munkaır) |
54-Kamer Suresi
20.Ayet Mekke 27 528 |
İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. | İnsanları kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yolar | Öyle ki, insanları, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi söküb atıyordu. | (20-21) İnsanları bulundukları yerden söküp atıyordu da her biri sanki kökünden devrilen birer hurma kütüğüne benziyordu. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ?. | (Öyle bir fırtına ki) insanları, sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imiş gibi, ta temelinden kopar (ıb helake uğrat) ıyordu. | Onları kökünden koparmadaydı, sanki köklerinden kopup baş aşağı devrilen hurma kütükleriydi onlar. |
54-Kamer Suresi
21.Ayet Mekke 27 528 |
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
-21
(Fe keyfe kane azabi ve nuzur) |
54-Kamer Suresi
21.Ayet Mekke 27 528 |
Azabım ve uyarılarım nasılmış, (gördüler)! | Bak nasılmış azâbım ve inzarlarım? | İşte (bak, Ey Rasûlüm), nasıl oldu azabım ve tehdidlerim!... | (20-21) İnsanları bulundukları yerden söküp atıyordu da her biri sanki kökünden devrilen birer hurma kütüğüne benziyordu. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ?. | İşte benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş(düşünün). | Derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım? |
54-Kamer Suresi
22.Ayet Mekke 27 528 |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
-22
(Ve le kad yessernel kur´ane liz zikri fe hel mim muddekir) |
54-Kamer Suresi
22.Ayet Mekke 27 528 |
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? | Şanım namına Kur´anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? | And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var? | And olsun ki biz, Kur´ân´ı öğüt ve ibret almak için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır? | Andolsun ki biz Kur´ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı bir düşünen? | Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur´ân´ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var? |
54-Kamer Suresi
23.Ayet Mekke 27 528 |
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
-23
(Kezzebet semudu bin nuzur) |
54-Kamer Suresi
23.Ayet Mekke 27 528 |
(23-24) Semûd kavmi de uyarıcıları yalanlamış ve şöyle demişlerdi: “İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz.” | Semûd o inzarları tekzib ettiler | Semûd kavmi (Salih peygamberin öğüdlerini ve) azab haberlerini tekzib ettiler de, | Semûd kavmi de (yapılan) uyarıları yalanladılar. | Semud (kavmi, kendilerini azâb ile) korkutan (emir) leri yalan saydı (lar) da, | Semûd da korkutucuları yalanladı. |
54-Kamer Suresi
24.Ayet Mekke 27 528 |
فَقَالُوا أَبَشَرًا مِنَّا وَاحِدًا نَتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
-24
(Fe kalu ebeşeram minna vahıden nettebiuhu inna izel lefi dalaliv ve suur) |
54-Kamer Suresi
24.Ayet Mekke 27 528 |
(23-24) Semûd kavmi de uyarıcıları yalanlamış ve şöyle demişlerdi: “İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz.” | Şöyle dediler: içimizden bir beşere mi tabi´ olacağız? Şübhesiz biz o vakıt şaşkınlık içinde kalır ateşlere yanarız | Şöyle dediler: “- İçimizden (peygamber iddiasında olan) bir insana mı tâbi olacağız? O takdirde biz, muhakkak sapıklık içinde kalır ve ateşlere düşeriz. | Bizden bir adama mı uyacağız ? O takdirde biz, sapıklık, sıkıntı ve delilik içinde kalırız. | «Biz (im cinsimiz) den bir tek insana, ona mı tâbi´ olacağız? Bu takdîrde biz muhakkak ki bir sapıklık ve delilik içinde (kalmış oluruz)», dediler. | Derken bizden bir adama mı uyacağız dediler, gerçekten de o zaman elbette sapıklığa düşeriz, ateşlere yanar, kavruluruz. |
54-Kamer Suresi
25.Ayet Mekke 27 528 |
أَأُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
-25
(Eulkıyez zikru aleyhi mim beynina bel huve kezzabun eşir) |
54-Kamer Suresi
25.Ayet Mekke 27 528 |
“Bizim aramızdan vahiy ona mı verildi? Hayır o, yalancının, şımarığın biridir.” | O zikir aramızdan ona mı bırakılıyor? Belki o bir şımarık yalancıdır. | O kitab (vahy) aramızdan ona mı bırakılıyor? Doğrusu o, şımarık bir yalancıdır.” | Aramızdan kitap ona mı verilmiş ?! Hayır O, çok yalancı şımarığın biridir, dediler. | «Bizim aramızdan vahy ona mı verildi? Hayır, o, şımarık, aşırı bir yalancıdır». | Vahiy, içimizden gele gele ona mı geliyor? Hayır, o, yalancı kendini beğenmiş birisi. |
54-Kamer Suresi
26.Ayet Mekke 27 528 |
سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ
-26
(Seya´lemune ğadem menil kezzabul eşir) |
54-Kamer Suresi
26.Ayet Mekke 27 528 |
Onlar yarın bilecekler: Kimmiş yalancı, kimmiş şımarık! | İleride bilecekler o şımarık yalancı kimdir? | İleride bilecekler, o şımarık yalancı kimdir? | Yarın kimlerin çok yalancı şımarıklar olduğunu bileceklerdir. | Şımarık, aşırı yalancı kimmiş, yarın bilecekler onlar. | Yarın bilirler kimmiş yalancı kendini beğenmiş. |
54-Kamer Suresi
27.Ayet Mekke 27 528 |
إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ
-27
(İnna murslun nakati fitnetel lehum fertekıbhum vastabir) |
54-Kamer Suresi
27.Ayet Mekke 27 528 |
(Salih’e şöyle demiştik:) “Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret.” | İşte biz onlara bir fitne olmak üzere o Nâkayı (o dişi deveyi) salıyoruz. Onun için gözet onları ve sabırlı ol | İşte biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi (bir mucize olarak kayadan) çıkarıp gönderiyoruz. Şimdi onların ne yapacağını gözetle ve eziyetlerine sabret. | Şüphesiz ki, onları çetin bir sınavdan geçirmek için o dişi deveyi gönderdik ve (Salih Peygamber´e) «sen onları gözetle ve sabırlı ol!» (dedik). | Hakıykat, biz onlara, bir imtihaan olmak üzere, o dişi deveyi gönderenleriz. «Onları gözetle ve fezalarına) sabret». | Şüphe yok ki onları sınamak için dişi deveyi gönderiyoruz, artık gözetle onları ve dayan. |
54-Kamer Suresi
28.Ayet Mekke 27 529 |
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ ۖ كُلُّ شِرْبٍ مُحْتَضَرٌ
-28
(Ve nebbi´hum ennel mae kısmetun beynehum kullu şirbim muhtedar) |
54-Kamer Suresi
28.Ayet Mekke 27 529 |
“Onlara, suyun (deve ile) kendileri arasında (nöbetleşe) paylaştırıldığını, bildir. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun.” | Hem haber ver onlara ki su aralarında nevbetle taksim ve her su alış huzur iledir | Hem onlara haber ver ki, (kuyudan istifade edecekleri) su, (deve ile kendi) aralarında nöbetledir. (Bir gün deveye, bir gün onlara.) Her su nöbetinde, sahibi hazır bulunmuş olsun. | Suyun aralarında belli bir sıraya göre taksim edildiğini haber ver. Herbiri su alış sırasına hazır bulunsun. | «Bir de suyun her halde aralarında taksîmli olduğunu kendilerine haber ver. Her su nevbetinde (saahibi) haazır (bulunsun» dedik.) | Ve haber ver onlara, su, aralarında paylaştırılmıştır, her bölük, nöbetinde hazır olur, su alır. |
54-Kamer Suresi
29.Ayet Mekke 27 529 |
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَىٰ فَعَقَرَ
-29
(Fe nadev sahıbehum fe teata fe akar) |
54-Kamer Suresi
29.Ayet Mekke 27 529 |
Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti. | Bunun üzerine sahiblerine bağırdılar o da silâha sarıldı da ayaklarını çırptı | (Salih Peygamberin kavmi bir müddet nöbetleşe bu emre uyduktan sonra), nihayet (Kudar İbni Salif adındaki) arkadaşlarını çağırdılar. O da kılıca sarılarak deveyi kesti. | Bu uyarıya rağmen (bir azgın gözü dönmüşe) arkadaşları seslendiler ; o da silahını kullanarak deveyi düşürüp kesti! | Binnetîce, arkadaşlarını çağırdılar. O da (kılıca) sarılarak (deveyi) kesdi. | Derken arkadaşlarına seslendiler, derken kılıcını çekti de devenin ayaklarını kesti, öldürdü. |
54-Kamer Suresi
30.Ayet Mekke 27 529 |
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
-30
(Fe keyfe kane azabi ve nuzur) |
54-Kamer Suresi
30.Ayet Mekke 27 529 |
Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış! | Fakat bak nasıl oldu azâbım ve inzarlarım | Fakat bak, nasıl oldu azabım ve tehdidlerim!... | Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ? | İşte benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün). | Derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım? |
54-Kamer Suresi
31.Ayet Mekke 27 529 |
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ
-31
(İnna erselna aleyhim sayhatev vahıdeten fe kanu ke heşimil muhtezir) |
54-Kamer Suresi
31.Ayet Mekke 27 529 |
Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular. | Çünkü biz üzerlerine tek bir sayha salıverdik, ağılcı çırpısı gibi kırılıp döküle kaldılar | Çünkü biz, üzerlerine korkunç bir ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyib ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular. | Hakikat biz, üzerlerine bir tek haykırış salıverdik, onlar da, davar ağılındaki kuru ot gibi oldular. | Çünkü biz onların üzerine korkunç bir ses gönderdik de hayvan ağılına konan kuru çalı çırpı ve otlar gibi oluverdiler. | Gerçekten de bir bağırış gönderdik onlara, derken hayvan ağılına konan çalıya çırpıya döndüler. |
54-Kamer Suresi
32.Ayet Mekke 27 529 |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
-32
(Ve le kad yessernel kur´ane liz zikri fe hel min muddekir) |
54-Kamer Suresi
32.Ayet Mekke 27 529 |
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? | şanım namına Kur´anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? | And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var? | And olsun ki, biz Kur´ân´ıöğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır? | Andolsun ki biz Kur´ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde bir düşünen var mı? | Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur´ân´ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var? |
54-Kamer Suresi
33.Ayet Mekke 27 529 |
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ
-33
(Kezzebet kavmu lutım bin nuzur) |
54-Kamer Suresi
33.Ayet Mekke 27 529 |
Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı. | Lûtun kavmı o inzarlara yalan dediler | Lût kavmi (peygamberlerinin) azab haberlerini tekzib ettiler. | Lût kavmi de yapılan uyarıları yalanladılar. | Lût kavmi (kendilerini azâb ile) korkutan (emir) leri yalan saydılar. | Lût kavmi de korkutucuları yalanladılar. |
54-Kamer Suresi
34.Ayet Mekke 27 529 |
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبًا إِلَّا آلَ لُوطٍ ۖ نَجَّيْنَاهُمْ بِسَحَرٍ
-34
(İnna erselna aleyhim hasıben illa ale lutnecceynahum bi sehar) |
54-Kamer Suresi
34.Ayet Mekke 27 529 |
(34-35) Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız. | Biz gönderdik üzerlerine taşlar yağdıran, yalnız Lûtun ailesini necata çıkardık bir seher. | Biz, onlara, taş yağdıran bir rüzgâr gönderdik; yalnız Lût (peygamberin) ailesini bir seher vakti kurtardık. | (34-35) Bunun için biz, üzerlerine taş (yağmuru yağdıran bir kasırga) gönderdik; ancak Lût ailesini katımızdan bir nîmet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredeni biz böyle mükâfatlandırırız. | Biz onlara taş (yağdıran bir fırtına) gönderdik (helak etdik). Lûtun ailesi müstesna. Onları bir sehar vakti kurtardık. | Gerçekten de, Lût´un âilesi müstesnâ, onlara taş yağdıran bir yel gönderdik, Lût´un âilesini de bir seher çağı kurtardık. |
54-Kamer Suresi
35.Ayet Mekke 27 529 |
نِعْمَةً مِنْ عِنْدِنَا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي مَنْ شَكَرَ
-35
(Nı´metem min ındina kezalike neczi men şeker) |
54-Kamer Suresi
35.Ayet Mekke 27 529 |
(34-35) Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız. | Tarafımızdan bir ni´met olarak, işte şükredeni böyle karşılarız | Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte (iman ve itaat etmek suretiyle nimetimize) şükür edeni, böyle mükâfatlandırırız. | (34-35) Bunun için biz, üzerlerine taş (yağmuru yağdıran bir kasırga) gönderdik; ancak Lût ailesini katımızdan bir nîmet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredeni biz böyle mükâfatlandırırız. | Tarafımızdan bir ni´met olarak. İşte şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız. | Katımızdan bir nîmet olarak; işte böyle mükâfatlandırırız şükredeni. |
54-Kamer Suresi
36.Ayet Mekke 27 529 |
وَلَقَدْ أَنْذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ
-36
(Ve le kad enzerahum batşetena fe temarav bin nuzur) |
54-Kamer Suresi
36.Ayet Mekke 27 529 |
Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar. | Celâlim hakkı için satvetimizin şiddetini kendilerine ıhtar da etmiş idi, fakat o ıhtarları cidal ile karşıladılar | And olsun ki, Lût, azabımızla onları korkutmuştu; fakat o ihtarları, şübhelenerek inkâr ettiler; | Ve and olsun ki, Lût, onları bizim şiddetli tutup kahretmemize karşı uyardı; ama onlar, bu uyarılarda şüphe edip inâdlarını sürdürdüler. | Andolsun ki (Lût) onlara (kendilerini) azâb ile yakalayacağımızı da haber vermişdi. Fakat onlar bu korkutmaları şübhe ile tekzîb etdiler. | Ve andolsun ki o, bizim helâkimizle korkutmuştu onları da onlar, bu korkutuşlardan şüpheye düşmüşlerdi. |
54-Kamer Suresi
37.Ayet Mekke 27 529 |
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
-37
(Ve le kad raveduhu an dayfihi fe tamesna a´yunehum fe zuku azabi ve nuzur) |
54-Kamer Suresi
37.Ayet Mekke 27 529 |
Andolsun, onlar onun (meleklerden olan) misafirlerinden nefislerindeki kötü arzuları tatmin etmek istediler. Biz de onların gözlerini silme kör ettik. “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik. | Ve onun müsafirlerinden kâm almağa kalkıştılar, biz de gözlerini siliverdik de tadın bakalım dedik azâbımı ve inzarlarımı? | Ve onun (meleklerden ibaret) misafirlerine, (kendi aralarında icra etmekte oldukları kötü işle) tecavüze kalkıştılar. Biz de onların gözlerini silme kör ediverdik. “- Şimdi azabımı ve peygamberimin tehdidlerini tadın.” dedik. | And olsun ki onlar (o ahlâksız cinsel sapıklar), Lût´un konuklarına sataşmak için devamlı O´na gidip geldiler. Bu yüzden onların gözlerini silme kör ettik de «tadın azabımı ve uyarılarımı I» (dedik). | Andolsun ki onlar müsâfirlerine (bile) kötülük yapmayı kasd etmişlerdi. Biz de gözlerini silme kör ediverdik. «İşte, (dedik,) azabımı ve tehdîdlerimi (n akıbetini) tadın». | Ve gerçekten de onun konuklarını istemişlerdi de biz, kör edivermiştik gözlerini, artık tadın azâbımı ve korkutuşlarımın sonucunu. |
54-Kamer Suresi
38.Ayet Mekke 27 529 |
وَلَقَدْ صَبَّحَهُمْ بُكْرَةً عَذَابٌ مُسْتَقِرٌّ
-38
(Ve le kad sabbehahum bukraten azabum mustekirr) |
54-Kamer Suresi
38.Ayet Mekke 27 529 |
Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi. | Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır | Celâlim hakkı için, bir sabah vakti, devamlı bir azab onları bastırıverdi. (Bu azab, cehenneme atılışlarına dek devam edecektir). | (38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik), | Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azâb baskın yapdı. | Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların. |
54-Kamer Suresi
39.Ayet Mekke 27 529 |
فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
-39
(Fe zuku azabi ve nuzur) |
54-Kamer Suresi
39.Ayet Mekke 27 529 |
“Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik. | Tadın bakalım azâbımı ve inzarlarımı | Tadın bakalım azabımı ve peygamberimin tehdidlerini!... | (38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik), | «İşte tadın benim azabımı ve tehdîdlerimi (n akıbetini)». | Artık tadın azâbımı ve korkutuşlarımı. |
54-Kamer Suresi
40.Ayet Mekke 27 529 |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
-40
(Ve le kad yessernel kur´ane liz zikri fe hel mim muddekir) |
54-Kamer Suresi
40.Ayet Mekke 27 529 |
Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? | Şanım namına Kur´anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? | And olsun ki, biz Kur’an’ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var? | And olsun ki biz, Kur´ân´ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır? | Andolsun ki biz Kur´ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı düşünen? | Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur´ân´ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var? |
54-Kamer Suresi
41.Ayet Mekke 27 529 |
وَلَقَدْ جَاءَ آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ
-41
(Ve le kad cae ale fir´avnen nuzur) |
54-Kamer Suresi
41.Ayet Mekke 27 529 |
Andolsun, Firavun’un ailesine de uyarıcılar gelmişti. | Şanım hakkı için al-i Fir´avn´e de geldi inzar edici Peygamberler. | Celâlim hakkı için, Firavun ailesine de (azab haberlerini veren) peygamberler geldi. | And olsun ki, Fir´avn ailesine de uyarılar geldi. | Andolsun ki Fir´avn haanedanına da tehdîdler gelmişdir. | Ve andolsun ki Firavun soyuna da korkutucular gelmişti. |
54-Kamer Suresi
42.Ayet Mekke 27 529 |
كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ
-42
(Kezzebu bi ayatina kulliha fe ehaznahum ahze azizim muktedir) |
54-Kamer Suresi
42.Ayet Mekke 27 529 |
Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık. | Âyetlerimizin hepsini tekzib ettiler biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki muktedir bir azîze öyle yaraşır | Onlar, mucizelerimizin hepsini inkâr ettiler. Biz de onları öyle yakalayıverdik ki, her şeye gâlib olana (Allah’a) böyle (yapmak) yaraşır. | Onlar ise, âyetlerimizin hepsini yalanladılar. Biz de onları çok üstün, çok güçlü muktedire yakışır şekilde yakalayıverdik. | Onlar bizim âyetlerimizin hepsini tekzîb etdiler. Biz de kendilerini çok kuvvetli, kudretli bir yakalayışla yakaladık. | Bütün delillerimizi yalanladılar, derken onları üstün ve mutlak kudretli bir helâk edişle helâk ediverdik. |
54-Kamer Suresi
43.Ayet Mekke 27 529 |
أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِنْ أُولَٰئِكُمْ أَمْ لَكُمْ بَرَاءَةٌ فِي الزُّبُرِ
-43
(E kuffarukum hayrun min ulaikum em lekum beraetun fiz zubur) |
54-Kamer Suresi
43.Ayet Mekke 27 529 |
(Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksa sizin için kitaplarda bir berat mı var? | Sizin kâfirleriniz onlardan hayırlı mı? Yoksa sizin için kitablarda bir berâet mi var? | (Ey Mekke’liler), sizin kâfirleriniz (kuvvet ve imkân bakımından) onlardan (bu adları geçen kavimlerden) hayırlı mı? Yoksa sizin için (İlâhî) kitablarda bir kurtuluş (haberi) mi var? | Sizin kâfirleriniz mi bunlardan hayırlıdır, yoksa önceki kitaplarda sizin için bir berat mı bulunuyordu ? | (Ey Kureyş), sizin kâfirleriniz (bütün) bunlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa (semavî) kitablarda sizin için bir berâet mi var? | Sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı, yoksa kitaplarda bir kurtuluş mu var size? |
54-Kamer Suresi
44.Ayet Mekke 27 529 |
أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُنْتَصِرٌ
-44
(Em yekulune nahnu cemium muntesır) |
54-Kamer Suresi
44.Ayet Mekke 27 529 |
Yoksa onlar, “Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz” mu diyorlar? | Yoksa biz yardımlaşır bir cem´iyyetiz mi diyorlar? | Yoksa onlar; “- Biz yardımlaşır, bize karşı gelene zafer kazanır bir topluluğuz” mu diyorlar? | Yoksa onlar, «biz yardım gören (yardımlaşan) bir cemiyet miyiz» diyorlar ? | Yoksa onlar «Biz (peygamberlerden) intikaam olmıya muktedir bir cem´iyyet iz» mi diyorlar?. | Yoksa biz, birbirine yardım eden bir topluluğuz mu derler? |
54-Kamer Suresi
45.Ayet Mekke 27 529 |
سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ
-45
(Seyuhzemul cem´u ve yuvelluned dubur) |
54-Kamer Suresi
45.Ayet Mekke 27 529 |
O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır. | Her halde o cem´iyyet bozulacak ve arkalarını dönüp gidecekler | Yakında (Bedir’de) o topluluk bozulacak ve arkalarını dönüb kaçacaklar. | Yakında o cemiyet hezimete uğrayıp arkalarını dönüp kaçacaklar. | Yakında o cem´iyyet bozulacak, onlar arkalarını dönüb kaçacaklardır. | O topluluk, yakında bozguna uğrayacak ve ardını dönüp kaçacak. |
54-Kamer Suresi
46.Ayet Mekke 27 529 |
بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَىٰ وَأَمَرُّ
-46
(Belis saatu mev´ıduhum ves saatu edha ve emerr) |
54-Kamer Suresi
46.Ayet Mekke 27 529 |
Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır. | Daha doğrusu onların asıl mev´ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve beterdir. | Daha doğrusu onların asıl azab vakti, kıyamettedir. O vaktin azabı daha müdhiş, daha acıdır. | Hayır, onlara va´dolunan gün Kıyâmet´tir. Kıyamet gününün (azabı) daha korkunç ve daha acıdır. | Daha doğrusu onlara va´d olunan asıl (azabın) vakti, o sâatdir. O saat (in azâbı) daha belâlı, daha acıdır. | Onlara vaadedilen azâbın mukadder zamânı kıyâmettir ve kıyâmetin azâbı, daha da zararlıdır ve daha da acı. |
54-Kamer Suresi
47.Ayet Mekke 27 529 |
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
-47
(İnnel mucrimine fi dalaliv ve suur) |
54-Kamer Suresi
47.Ayet Mekke 27 529 |
Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler. | Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler | Muhakkak ki mücrimler (müşrikler) şaşkınlık ve çılgın ateşler içindedirler. | Şüphesiz ki, suçlu günahkârlar sapıklık ve çılgınlık içindedirler. | Şübhe yok ki günahkârlar (dünyâda) sapıklık ve (âhiretde) çılgın ateşler içindedirler. | Şüphe yok ki suçlular, sapıklık içinde ve yakıp kavuran ateşlerdedir. |
54-Kamer Suresi
48.Ayet Mekke 27 529 |
يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ
-48
(Yevme yushabune fin nari ala vucuhihim zuku messe sekar) |
54-Kamer Suresi
48.Ayet Mekke 27 529 |
Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek. | O gün ki yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler tadın ne imiş diye messi Sakar | O gün, yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler; ve onlara “-Tadın cehennemin dokunuşunu” denilecek. | Ateşe yüzüstü sürülecekleri gün, «Sakar (Cehennem)in dokunan azabını tadın !» (denilecek). | O gün onlar yüzleri üstü ateşde sürüklenirler. (Onlara) «Tadın cehennemin dokunuşunu» (denilir). | O gün, yüzüstü ateşe sürüklenip atılırlar; tadın bakalım, cehennemin yakışını. |
54-Kamer Suresi
49.Ayet Mekke 27 529 |
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
-49
(İnna kulle şey´in halaknahu bi kader) |
54-Kamer Suresi
49.Ayet Mekke 27 529 |
Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık. | Haberiniz olsun ki biz her şey´i bir kaderle yaratmışızdır | Gerçekten biz, her şeyi (hikmetimiz icabı) bir kaderle yaratmışızdır. | Şüphesiz ki biz, her şeyi (belli) bir ölçüye göre yarattık. . | Şübhesiz ki biz herşey´i bir takdîr ile yaratdık. | Şüphe yok ki biz; her şeyi, bilgimizde mukadder olduğu gibi ve zamânında yarattık. |
54-Kamer Suresi
50.Ayet Mekke 27 530 |
وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ
-50
(Ve ma emruna illa vahıdetun ke lemhım bil besar) |
54-Kamer Suresi
50.Ayet Mekke 27 530 |
Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.) | Emrimiz de başka değil birdir, bir lemhi basar gibidir | (Bir şeyin olmasını murad ettik mi) emrimiz başka değil, ancak birdir (yalnız ol kelimesidir, oluverir); bir göz kırpması gibidir. | Bizim emrimiz ancak bir defadır, gözaçıp kapamak gibi. | Ve bizim emrimiz (başka değil), birdir, bir göz kırpması gibi (sür´atli) dir. | Ve bizim emrimiz, birdir, ancak bir göz kırpış, bir göz yumup açış gibi tezdir. |
54-Kamer Suresi
51.Ayet Mekke 27 530 |
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
-51
(Ve le kad ehlekna eşyaakum fe hel mim muddekir) |
54-Kamer Suresi
51.Ayet Mekke 27 530 |
Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan? | Celâlim hakkiyçin emsalinizi hep helâk da ettik fakat hani düşünen? | And olsun, (küfür hususunda benzeriniz olan) sizin gibileri helâk da ettik; fakat hani düşünen? | (51-52) And olsun ki, biz sizin nice benzerlerinizi yok ettik. Öğüt ve ibret alan yok mudur? Onların işledikleri her şey defterlerdedir. | Andolsun ki biz, sizin benzerlerinizi helak etmişizdir. O halde bir düşünen var mı? | Ve andolsun ki taraftarlarınızı da helâk ettik, fakat bir ibret alan mı var? |
54-Kamer Suresi
52.Ayet Mekke 27 530 |
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ
-52
(Ve kullu şey´in fealuhu fiz zubur) |
54-Kamer Suresi
52.Ayet Mekke 27 530 |
İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır. | Bununla beraber işledikleri her şey defterlerdedir | Bununla beraber işledikleri her şey (amellerin yazıldığı) defterlerdedir. | (51-52) And olsun ki, biz sizin nice benzerlerinizi yok ettik. Öğüt ve ibret alan yok mudur? Onların işledikleri her şey defterlerdedir. | Bununla beraber işledikleri her şey defterlerde (kayıdlı) dır. | Ve işledikleri her şey, kitaplardadır. |
54-Kamer Suresi
53.Ayet Mekke 27 530 |
وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُسْتَطَرٌ
-53
(Ve kullu sağıyriv ve kebirim mustetar) |
54-Kamer Suresi
53.Ayet Mekke 27 530 |
Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır. | Ve küçük büyük hepsi satra geçmiştir | Küçük ve büyük (yapılan her şeyin) hepsi (Levh-i Mahfûz’da) yazılıdır. | Küçük büyük her şey satır satır yazılıdır. | Küçük, büyük her şey yazılıdır. | Ve küçük, büyük, hepsi de yazılıdır. |
54-Kamer Suresi
54.Ayet Mekke 27 530 |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ
-54
(İnnel muttekıyne fi cennativ ve neher) |
54-Kamer Suresi
54.Ayet Mekke 27 530 |
Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar. | Şübhesiz müttekıler Cennetlerde nur içinde | Şüphesiz takva sahibleri cennetlerde aydınlıklar içindedirler; | Şüphesiz ki, muttakîler (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınan mü´minler) Cennetlerde genişlik ve aydınlık içindedirler. | Şübhesiz ki takva saahibleri cennetlerde, ırmaklar (kenarların) da, | Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir, ırmakların başlarında. |
54-Kamer Suresi
55.Ayet Mekke 27 530 |
فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيكٍ مُقْتَدِرٍ
-55
(Fi mak´adi sıdkın ınde melikim muktedir) |
54-Kamer Suresi
55.Ayet Mekke 27 530 |
Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler. | Sadakat meclisinde, kudretine nihayet olmıyan bir şehinşahın huzurı kibriyasında | Rıza gösterilen bir yerde... Kudretine nihayet olmıyan bir Melek’in (her şeye hakim bulunan Allah Tealâ’nın) huzurunda... | Doğruluk makamında kuvvetli kudretli hükümdarın yanındadırlar. | Hak meclisinde (ve) kudret saahibi, mülkü çok yüce olan (Allah) ın yanındadırlar. | Gerçeklik makamında, çok kudretli bir büyük padişah katında. |