KUR'AN-I KERİM 36-Yasin Suresideki 83 Ayeti Kerime ve Mealleri | بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
ARAPÇA OKUNUŞU |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
DİYANET VAKFI | ELMALILI | ALI FIKRI YAVUZ | CELAL YILDIRIM | HASAN BASRI CANTAY | ABDULBAKİ GOLPINARLI |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
36-Yasin Suresi
1.Ayet Mekke 22 439 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يس
-1
(Yasın) |
36-Yasin Suresi
1.Ayet Mekke 22 439 |
Yâ Sîn. | Yâsîn. | Yâsin. | Yâ-Sîn. | Yâsîn. | Yâ Sîn. |
36-Yasin Suresi
2.Ayet Mekke 22 439 |
وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ
-2
(Vel kur´anil hakiym) |
36-Yasin Suresi
2.Ayet Mekke 22 439 |
(2-4) (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin. | Hikmetli Kur´anın hakkı için | Hikmet sahibi Kur’an hakkı için, | Hikmet dolu Kur´ân´a and olsun ki, | O hikmet dolu Kur´ana yemîn ederim ki, | Andolsun, beyanında hikmet, hükmünde metanet olan Kur´ân´a. |
36-Yasin Suresi
3.Ayet Mekke 22 439 |
إِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
-3
(İnneke le minel murseliyn) |
36-Yasin Suresi
3.Ayet Mekke 22 439 |
(2-4) (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin. | Emîn ol ki sen o risaletle gönderilen Peygamberlerdensin | Muhakkak ki sen (Ey Rasûlüm, tarafımızdan elçi olarak kullarıma) gönderilen peygamberlerdensin. | Sen elbette gönderilen peygamberlerdensin. | Sen (Habîbim) hiç şübhesiz (Hak canibinden) gönderilen (peygamber) lerdensin. | Şüphe yok ki sen, gönderilenlerdensin. |
36-Yasin Suresi
4.Ayet Mekke 22 439 |
عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
-4
(Ala sıratım müstekıym) |
36-Yasin Suresi
4.Ayet Mekke 22 439 |
(2-4) (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin. | Bir sıratı müstakîm üzerindesin | Doğru bir yol, (İslâm dini) üzerindesin. | Doğru yol üzerindesin. | Dosdoğru bir yol üzerindesin. | Doğru bir yoldasın. |
36-Yasin Suresi
5.Ayet Mekke 22 439 |
تَنْزِيلَ الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ
-5
(Tenziylel aziyzir rahıym) |
36-Yasin Suresi
5.Ayet Mekke 22 439 |
(5-6) Kur’an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. | Tenziliyle o azîz rahîmin | Kur’an, Azîz, Rahîm olan Allah’ın indirdiği bir kitabdır. | (Kur´ân) cok üstün, cok güçlü, çok merhametli (Allah´ın) indirdiğidir. | (Bu Kur´an) yegâne gaalib, çok esirgeyici (Allah) in indirdiği (bir kitab) dır. | Üstün ve rahîm tarafından indirilmiştir. |
36-Yasin Suresi
6.Ayet Mekke 22 439 |
لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَا أُنْذِرَ آبَاؤُهُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ
-6
(Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun) |
36-Yasin Suresi
6.Ayet Mekke 22 439 |
(5-6) Kur’an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. | İnzar edesin, vehameti haber veresin diye bir kavme. Babalar inzar edilmedi de haberleri de yok gafiller | Babaları (Allah’ın azabı ile) korkutulmamış bir kavmi (Kureyşi) korkutasın diye gönderildin. Çünkü onlar habersiz gafillerdir. | Babaları uyarılmayan bir milleti —ki onlar gaflet içindedirler— uyarman içindir. | (Bunun) hikmeti de (yakın) ataları azâb ile korkutulmamış, bu yüzden kendileri gaflet içinde kalmış olan bir kavmi (onunla) korkutmandır. | Korkutman için, ataları korkutulmamış topluluğu; onlardır gafil olanlar. |
36-Yasin Suresi
7.Ayet Mekke 22 439 |
لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَىٰ أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
-7
(Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü´minun) |
36-Yasin Suresi
7.Ayet Mekke 22 439 |
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. | Celâlim hakkı için daha çoklarına karşı söz hakkolmuştur da onlar iymana gelmezler | Doğrusu çoğunun üzerine azap gerçekleşmiştir. (Çünkü imanı istemiyecekleri, Allah tarafından biliniyor) artık onlar iman etmezler. | And olsun ki, hüküm, çoğu hakkında gerçekleşip sübut bulmuştur, artık inanmazlar. | Andolsun ki bunların çoğunun üzerine o söz hak olmuşdur. Artık bunlar îman etmezler. | Andolsun ki onların çoğu hakkında şu söz gerçekleşmiştir: Onlardır inanmayanlar. |
36-Yasin Suresi
8.Ayet Mekke 22 439 |
إِنَّا جَعَلْنَا فِي أَعْنَاقِهِمْ أَغْلَالًا فَهِيَ إِلَى الْأَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ
-8
(İnna cealna fı a´nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun) |
36-Yasin Suresi
8.Ayet Mekke 22 439 |
Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. | Çünkü biz onların boyunlarına kelepçekler geçirmişiz, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı gözleri aşağı somurtmaktadırlar | Çünkü biz, o kâfirlerin boyunlarına bağlar geçirmişiz ki, bunlar çenelerine dayanmıştır da başları yukarı kalkık bulunuyorlar. (Artık hak tarafına başlarını çeviripte boyun eğmezler.) | Şüphesiz ki biz onların boyunlarına, çenelerine dayanacak şekilde demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarıya kalkıktır. | Hakıykat, biz onların boyunlarına öyle lâleler geçirdik ki bunlar çenelerine kadar (dayandı). Şimdi onlar, kafaları ve burunları yukarı kaldırılmış haldedirler. | Şüphe yok ki biz, boyunlarına lâleler vurduk, elleri, âdeta çenelerine kenetlendi lâlelerle, bu yüzden onlar, başlarını dimdik tutarlar. |
36-Yasin Suresi
9.Ayet Mekke 22 439 |
وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ
-9
(Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun) |
36-Yasin Suresi
9.Ayet Mekke 22 439 |
Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler. | Hem önlerinden bir sedd ve arkalarından bir sedd çekmişiz, kendilerini sarmışızdır da baksalar da görmezler | Biz onların önlerine (ahiret işlerine) bir engel, arkalarına (dünya işlerine) bir engel çekip kendilerini sarmışız da artık onlar (hakkı) göndermezler. | Önlerine de, arkalarına da bir sed koyduk, gözlerini de bir perdeyle örtüverdik, artık onlar görmezler. | Biz hem önlerinden bir sed, hem arkalarından bir sed çektik. Böylece onları sarıverdik. Artık görmezler. | Ve önlerine bir set çektik, arkalarına bir set ve gözlerini bağladık da bu yüzden onlar, görmezler. |
36-Yasin Suresi
10.Ayet Mekke 22 439 |
وَسَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
-10
(Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü´minun) |
36-Yasin Suresi
10.Ayet Mekke 22 439 |
Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. | Ve onlarca müsavidir, ha inzar etmişin kendilerini ha etmemişin; inanmazlar | Sen onları korkutsan da, korkutmasan da onlarca birdir; iman etmezler. | (Ey Peygamber!) Onları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyarsan da uyarmasan da birdir; imân etmezler. | Onları (azâb ile) ha korkutmuşsun, ha korkutmamışsın onlarca birdir. İman etmezler. | Ve birdir onlara korkutsan da, korkutmasan da; onlar, inanmazlar. |
36-Yasin Suresi
11.Ayet Mekke 22 439 |
إِنَّمَا تُنْذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمَٰنَ بِالْغَيْبِ ۖ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَأَجْرٍ كَرِيمٍ
-11
(İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım) |
36-Yasin Suresi
11.Ayet Mekke 22 439 |
Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele. | Ancak zikri ta´kıyb eden ve gaybde rahmana haşyet besliyen kimseyi sakındırırsın, işte onu hem bir mağfiretle hem bir ecri kerîm ile müjdele | Sen ancak Kur’an’a tâbi olan, onunla amel eden ve görmediği Rahmân’a içten saygı besliyen kimseyi sakındırırsın. İşte onu hem bir mağfiretle (dünyadaki günahlarının bağışlanmasıyla), hem de iyi mükâfatla (cennetle) müjdele. | Sen ancak Zikr´e (Kur´ân´a) uyup Rahmân´dan, gıyabında saygı ile korkanları uyarabiiirsin. Öylesini mağfiret ve göz-gönül dolduran güzel bir mükâfatla müjdele. | Sen ancak o zikre uyan ve çok esirgeyici (Allah) a gaaibâne büyük saygı gösteren kimseleri inzâr edeceksin. İşte sen on (lar) ı hemen mağfiretle, hem çok şerefli mükâfatla müjdele. | Sen, ancak Kur´ân´a uyan ve rahmandan, halk görmese de korkan kişiyi korkutabilirsin; müjdele onu yarlıganmayla ve güzelim bir mükâfatla! |
36-Yasin Suresi
12.Ayet Mekke 22 439 |
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُمْ ۚ وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ
-12
(İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey´in ahsaynahü fı imamim mübiyn) |
36-Yasin Suresi
12.Ayet Mekke 22 439 |
Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir. | Hakıkat biz. Biziz, ölüleri diriltiriz ve takdim ettikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz ve zaten her şeyi açık bir kütükte bir «İmam-ı Mübîn» de ihsa etmişizdir | Gerçekten biz, ölüleri diriltiriz; (ölümlerinden önce iyi ve kötü) ileri gönderdikleri amelleri ve (öldükten sonra) geri bıraktıkları (iyi ve kötü) eserleri yazarız. Biz her şeyi İmam-ı Mübîn’de= Levh-i Mahfûz’da yazıp saymışızdır. | Şüphesiz biz, evet biz, ölüleri diriltiriz; önden gönderdikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri (koydukları izleri) yazarız. Ve her şeyi açık ve açıklayıcı bir Ana Kitap´ta sayıp tesbit etmişizdir. | Hakıykat, ölüleri biz diriltiriz biz. Önden gönderdikleri şeyleri ve (bırakdıkları) eserleri de biz yazarız. (Zâten) biz her şey´i apaçık bir kitabda (yazıb) saymışızdır. | Şüphe yok ki biz, ölüyü diriltiriz ve yazarız önceden, dünyâda yaptıklarını ve sonradan bıraktıkları izleri ve her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazdık, takdîr ettik. |
36-Yasin Suresi
13.Ayet Mekke 22 440 |
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءَهَا الْمُرْسَلُونَ
-13
(Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun) |
36-Yasin Suresi
13.Ayet Mekke 22 440 |
(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. | Ve onlara, o karye sahiblerini temsil getir, o dem ki ona o gönderilen Resuller varmıştı | (Ey Rasûlüm), Mekke halkına, o şehir halkının (Antakya’lıların) halini misal göster. Hani oraya (İsa’nın gönderdiği) elçiler gelmişti. | Onlara, o kasaba halkından misal getir; hani onlara peygamberler gelmişti. | Onlara o şehir yaranını misâl getir. Hani oraya elçiler gelmişdi. | Örnek getir onlara o şehir halkını; hani oraya peygamberler gelmişti. |
36-Yasin Suresi
14.Ayet Mekke 22 440 |
إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُوا إِنَّا إِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ
-14
(İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun) |
36-Yasin Suresi
14.Ayet Mekke 22 440 |
Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, “Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz” dediler. | O sıra ki onlara o ikiyi göndermiştik, bunları tekzib ettiler, biz de bir üçüncü ile ızzet (ve kuvvet) verdik de varıp dediler: haberiniz olsun biz sizlere gönderilmiş Resulleriz | O vakit kendilerine (İsa’nın Havarî’lerinden) iki elçi göndermiştik de bunları tekzip etmişlerdi. Biz de bir üçüncü elçi ile bu ikisini takviye etmiştik. (Bu üç elçi varip Antakya halkına) şöyle demişlerdi: “- Gerçekten biz, size gönderilmiş elçileriz.” | Hani kendilerine iki elci göndermiştik de onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine o ikisini bir üçüncü-süyle destekleyip güçlendirmiştik. «Şüphesiz biz size gönderilen elçileriz !» Demişlerdi. | Biz o zaman kendilerine iki (elçi) göndermişdik de onları tekzîb etmişlerdi. Biz de bir üçüncü ile (bunları) takviye etmişdik de «Hakîkat, biz size gönderilmiş elçileriz» demişlerdi. | Hani onlara iki kişi göndermiştik de onları yalanlamışlardı, derken bir üçüncü kişiyle kuvvetlendirmiştik onları da şüphe yok ki demişlerdi, biz, size gönderilmiş peygamberleriz. |
36-Yasin Suresi
15.Ayet Mekke 22 440 |
قَالُوا مَا أَنْتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَمَا أَنْزَلَ الرَّحْمَٰنُ مِنْ شَيْءٍ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا تَكْذِبُونَ
-15
(Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey´in in entüm illa tekzibun) |
36-Yasin Suresi
15.Ayet Mekke 22 440 |
Onlar şöyle dediler: “Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.” | Siz, dediler: bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz, hem Rahman hiç bir şey indirmedi, siz sırf yalan söylüyorsunuz | Onlar dediler ki: “- Siz, ancak bizim gibi bir insansınız (bize bir üstünlüğünüz yok), hem Rahmân= Allah bir şey (kitap) indirmemiştir. Siz, sırf yalan söylüyorsunuz.” | Onlar ise, hayır, dediler, siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahman bir şey indirmemiştir. Siz ancak yalan söylüyorsunuz. | Onlar: «Siz, dediler, bizim gibi insandan başka (kimseler) değilsiniz. Hem Rahman hiçbir şey indirmemişdir?. Siz yalan söyler (kimse) lerden başkası değilsiniz. | Onlar, siz demişlerdi, ancak bizim gibi insansınız ve rahman da hiçbir şey indirmemiştir, siz, ancak yalan söylemektesiniz. |
36-Yasin Suresi
16.Ayet Mekke 22 440 |
قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ إِنَّا إِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ
-16
(Kalu rabbüna ya´lemü inna ileyküm le murselun) |
36-Yasin Suresi
16.Ayet Mekke 22 440 |
(Elçiler ise) şöyle dediler: “Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor.” | Dediler: rabbımız bilir, inanın biz gerçek size gönderilmiş, Resulleriz, | (Elçiler onlara şöyle) dediler: “- Rabbimiz biliyor ki, biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz. | Elçiler de, «Rabbimiz bilir ki biz gerçekten size gönderilen elçileriz. | (Elçiler şöyle) dediler: «Rabbimiz biliyor ki biz hakıykaten size gönderilmiş elçileriz». | Rabbimiz bilir ki demişlerdi, şüphe yok, biz size gönderildik elbet. |
36-Yasin Suresi
17.Ayet Mekke 22 440 |
وَمَا عَلَيْنَا إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
-17
(Ve ma aleyna illel belağul mübın) |
36-Yasin Suresi
17.Ayet Mekke 22 440 |
“Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.” | açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze değil | Bize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.” | Bize gereken, sadece açık tebliğdir,» dediler. | «Bizim üzerimize (düşen vazîfe) apaçık tebliğden başkası değildir». | Ve bize düşen vazife, ancak apaçık tebliğden ibâret. |
36-Yasin Suresi
18.Ayet Mekke 22 440 |
قَالُوا إِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْ ۖ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُمْ مِنَّا عَذَابٌ أَلِيمٌ
-18
(Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym) |
36-Yasin Suresi
18.Ayet Mekke 22 440 |
Dediler ki: “Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur.” | Doğrusu dediler: biz sizinle teşe´üm ettik, yemin ederiz ki vazgeçmezseniz sizi hiç tınmadan recmederiz ve her halde size bizden pek acıklı bir azâb dokunur | (Onlar, elçilere) dediler ki: “- Doğrusu biz, sizinle uğursuzlandık. Eğer (bu sözünüzden) vaz geçmezseniz, muhakkak sizi taşla öldürürüz; ve her halde size bizden çok acıklı bir azap dokunur.” | Kasaba halkı onlara: «Doğrusu sizin yüzünüzden başımıza uğursuzluk çöktü. Eğer (bu iddia ve uyarınızdan) vazgeçmezseniz elbette sizi taşlar ve elbette bizden size elem verici bir azâb dokunur,» dediler. | Dediler: «Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzlandık. Eğer vaz geçmezseniz, andolsun, sizi mutlak taşlarız. Bizden size muhakkak acıklı bir işkence de dokunur». | Demişlerdi ki: Gerçekten de sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğramadayız, andolsun ki bu işten vazgeçmezseniz elbette taşlarız sizi ve elbette bizden, elemli bir azâba uğrarsınız. |
36-Yasin Suresi
19.Ayet Mekke 22 440 |
قَالُوا طَائِرُكُمْ مَعَكُمْ ۚ أَئِنْ ذُكِّرْتُمْ ۚ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ
-19
(Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun) |
36-Yasin Suresi
19.Ayet Mekke 22 440 |
Elçiler de, “Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz” dediler. | Dediler: sizin şum kuşunuz beraberinizde, ya... nasıhat edilirseniz öyle mi? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavmsınız | (Elçiler) dediler ki: “- Uğursuzluğunuz yanınızdadır. Nasihat edilirseniz mi (bunu uğursuzluğa yoruyorsunuz ve bizi tehdit ediyorsunuz)? Doğrusu siz, haddi aşmış bir kavimsiniz.” | Elçiler dediler ki: «Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir; size öğüt verilse de mi ? Hayır, siz (inkâr ve sapıklıkta, inat ve azgınlıkta) aşırı giden bir milletsiniz.» | (Onlar da): «Sizin uğursuzluğunuz, dediler, kendi berâberinizdedir. Size nasıyhat edilirse mi? Hayır, siz haddi aşıb taşanlar güruhusunuz». | Onlar da, uğursuzluğunuz demişlerdi, kendinizden; öğüt verilirse de mi yapacaksınız bunu? Hayır, siz, haddi aşmış bir topluluksunuz. |
36-Yasin Suresi
20.Ayet Mekke 22 440 |
وَجَاءَ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَىٰ قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ
-20
(Ve cae min aksal medıneti racülüy yes´a kale ya kavmittebiul murseliyn) |
36-Yasin Suresi
20.Ayet Mekke 22 440 |
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.” | O esnada şehrin tâ ucundan bir er koşarak geldi, ey hemşerilerim! dedi; uyun o gönderilen Resullere | (O esnada, elçilerin geldiğini haber alan ve Allah’a ibadet etmekte olan) bir adam (Habîbü’n-Neccar), şehrin tâ ucundan koşarak geldi (ve şöyle) dedi: “- Ey kavmim, uyun bu gönderilen elçilere; | Şehrin en uzak kesiminden bir adam koşarak geldi ve: «Ey kavmim ! Gönderilen bu elçilere uyun ; | O şehrin en uc (kenar) ından koşarak bir adam geldi. «Ey kavmim, dedi, uyun o gönderilmiş olanlara». | Ve şehrin tâ öte ucundan birisi, koşarak gelmişti de ey kavmim demişti, uyun peygamberlere. |
36-Yasin Suresi
21.Ayet Mekke 22 440 |
اتَّبِعُوا مَنْ لَا يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُمْ مُهْتَدُونَ
-21
(İttebiu mel la yes´elüküm ecrav vehüm mühtedun) |
36-Yasin Suresi
21.Ayet Mekke 22 440 |
“Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.” | Uyun sizden bir ecir istemiyen o zatlara ki onlar hidayete irmişlerdir | Uyun sizden bir ücret istemiyen kimselere ki, onlar hidayet üzeredirler... | Uyun sizden ücret istemiyen-lere. Bunlar doğru yol üzerinde bulunuyorlardır.» Dedi. | «Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o kimselere. Onlar hidâyete ermiş (zâtler) dir». | Uyun sizden hiçbir ücret istemeyenlere ve onlardır doğru yolu bulanlar. |
36-Yasin Suresi
22.Ayet Mekke 22 440 |
وَمَا لِيَ لَا أَعْبُدُ الَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
-22
(Ve ma liye la a´büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun) |
36-Yasin Suresi
22.Ayet Mekke 22 440 |
“Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O’na döndürüleceksiniz.” | Hem neyime kulluk etmiyeyim ben, o beni yaradana? Hep de döndürülüp ona götürüleceksiniz | Hem bana ne oldu ki, beni yaradana ibadet etmiyeyim? Hepiniz de döndürülüp O’na götürüleceksiniz. | Hem beni yoktan yaratıp varlık alanına getiren Allah´a ne diye tapmıyayım ? Hepiniz ancak O´na döndürüleceksiniz. | «Ben, beni yaratana neden kulluk etmeyecekmişim? Siz (hepiniz) ancak Ona döndürü (lüb götürü) leceksiniz». | Ve ne olmuş bana da beni yaratana kulluk etmeyecekmişim ve siz de, sonunda dönüp onun tapısına gideceksiniz. |
36-Yasin Suresi
23.Ayet Mekke 22 440 |
أَأَتَّخِذُ مِنْ دُونِهِ آلِهَةً إِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمَٰنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنِّي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا وَلَا يُنْقِذُونِ
-23
(E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey´ev ve la yünkızun) |
36-Yasin Suresi
23.Ayet Mekke 22 440 |
“O’nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar.” | Hiç, ben ondan başka ma´budlar mı tutarım? Eğer o Rahman bana bir keder irâde buyurursa onların şefaati benden yana hiç bir şeye yaramaz ve beni kurtaramazlar | Hiç ben O’ndan başka tanrılar edinir miyim? Eğer O Rahmân (Allah) bana bir keder murad ederse, o tanrıların şefaatı bana hiç bir fayda vermez; ve onlar beni kurtaramazlar. | Artık ben, O´ndan başka tanrılar edinir miyim ? Eğer Rahman, bana bir zarar vermeyi dilese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar da. | «Ben Ondan başka Tanrılar edinir miyim? Eğer O çok esirgeyici (Allah) bana bir zarar (yapmak) dilerse onların (iddia etdiğiniz) şefaati bana hiçbir şeyle fâide vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar». | Onu bırakıp da başka mâbutlar mı kabul edeyim? Rahman, bana bir zarar vermeyi isterse onların şefâatleri, bana hiçbir fayda veremeyeceği gibi onlar, beni kurtaramazlar da. |
36-Yasin Suresi
24.Ayet Mekke 22 440 |
إِنِّي إِذًا لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
-24
(İnnı izel le fı dalalim mübın) |
36-Yasin Suresi
24.Ayet Mekke 22 440 |
“O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.” | Şübhesiz ben o vakıt açık bir dalâl içindeyim | Şüphe yok ki, o takdirde ben, apaçık bir sapıklık içindeyim. | O takdirde ben, mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum. | «Şübhesiz ben o takdîrde mutlak apaçık bir sapıklık içindeyim (demek) dir». | O vakit şüphe yok ki apaçık bir sapıklık içinde kalırım elbet. |
36-Yasin Suresi
25.Ayet Mekke 22 440 |
إِنِّي آمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِ
-25
(İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun) |
36-Yasin Suresi
25.Ayet Mekke 22 440 |
“Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!” | Haberiniz olsun ki ben rabbınıza iyman getirdim, gelin dinleyin beni | Haberiniz olsun ki ben, Rabbinize iman getirdim; gelin beni dinleyin.” | (Ey elçiler!) Şüpheniz olmasın ki ben sizin Rabbınıza imân ettim, beni işittiniz.. | «Gerçek, ben Rabbinize îman etdim. İşte bunu benden duyun». | Şüphe yok ki ben, Rabbinize inandım, duyun sözümü. |
36-Yasin Suresi
26.Ayet Mekke 22 440 |
قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ ۖ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ
-26
(Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya´lemun) |
36-Yasin Suresi
26.Ayet Mekke 22 440 |
(26-27) (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi. | Denildi ki: haydi gir Cennete! Ay! dedi, nolurdu kavmın bilselerdi? | (Onun nasihatlarına rağmen, kavmi onu öldürdüler. Ruhuna hitaben şöyle) denildi; “- Haydi, gir cennete!” (Cevap olarak ruhu şöyle) dedi: “- Ne olurdu, kavmim bilselerdi, tasdik etselerdi? | (26-27) Ona, «gir Cennet´e!» denildi. O da, «ah keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni, ikrama lâyık görülen kişilerden kıldığını bir bilselerdi.» | (Ona): «gir cennete denildi. (O da) «Nolurdu, dedi, kavmim bilselerdi», | Denildi ki: Gir cennete. Ne olurdu dedi, kavmim de bilseydi. |
36-Yasin Suresi
27.Ayet Mekke 22 440 |
بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُكْرَمِينَ
-27
(Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn) |
36-Yasin Suresi
27.Ayet Mekke 22 440 |
(26-27) (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi. | Rabbım bana ne mağrifet buyurdu. Beni ikram olunan kullarından kıldı. | Rabbimin beni bağışladığını, beni cennetle ikram edilenlerden kıldığını...” | (26-27) Ona, «gir Cennet´e!» denildi. O da, «ah keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni, ikrama lâyık görülen kişilerden kıldığını bir bilselerdi.» | «Rabbimin beni yarlığadığını, beni (cennetle) ikram edilenlerden kıldığını». | Ne yüzden Rabbimin beni yarlıgadığını ve yüce derecelere ermişler arasına kattığını. |
36-Yasin Suresi
28.Ayet Mekke 22 441 |
وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنْ بَعْدِهِ مِنْ جُنْدٍ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا كُنَّا مُنْزِلِينَ
-28
(Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba´dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn) |
36-Yasin Suresi
28.Ayet Mekke 22 441 |
Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik. | Arkasından ise kavmının üzerine Semâdan bir ordu indirmedik indirecek de değildik | (Habîbü’n-Neccar’ın, kavmi tarafından) öldürülmesinden sonra kavminin üzerine (azab olarak) gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik. | Onun ardından, milleti üzerine gökten hiçbir (yok edici) asker indirmedik, indirecek de değildik. | Ondan sonra kavminin üzerine gökden hiçbir ordu indirmedik, indiriciler de değildik. | Ve ondan sonra kavmine, gökten asker indirmedik ve helâk ettiklerimize bu çeşit asker de indirmemiştik zâten. |
36-Yasin Suresi
29.Ayet Mekke 22 441 |
إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ خَامِدُونَ
-29
(İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun) |
36-Yasin Suresi
29.Ayet Mekke 22 441 |
Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. | O yalnız bir sayha oldu derhal sönüverdiler. | O (helâk edilişlerine sebep) yalnız bir sayha (Cebraîl’in sesi) oldu; hemen sönüverdiler (öldü gittiler). | Sadece bir haykırış (yetti); hemen sönüverdiler. | (Onların yakalanması, yahud ukuubeti) birtek sayhadan başka (bir şeyle) değildi. Artık hemen sönü (b gidi) verenler (oldular). | Azâbımız, ancak bir bağrıştan ibaretti, o anda hepsi de sönüp gitti. |
36-Yasin Suresi
30.Ayet Mekke 22 441 |
يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ ۚ مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
-30
(Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun) |
36-Yasin Suresi
30.Ayet Mekke 22 441 |
Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar. | Ey!.. ne hasret o kullara ki kendilerine her gelen Resul ile mutlaka istihzâ ediyorlardı | Yazıklar olsun o kullara ki, ne zaman kendilerine bir peygamber gelse, muhakkak onu alaya alırlardı. | Yazık çok yazık o kullara ki, kendilerine ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onunla alay ederlerdi. | Ey kulların üzerine (çöken büyük) hasret (ve nedamet, hazır ol! Çünkü) onlar kendilerine herhangi bir peygamber (ve elçi) gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi. | Yazıklar olsun kullara, onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmesinler. |
36-Yasin Suresi
31.Ayet Mekke 22 441 |
أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ أَنَّهُمْ إِلَيْهِمْ لَا يَرْجِعُونَ
-31
(Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun) |
36-Yasin Suresi
31.Ayet Mekke 22 441 |
Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi? | Baksalar a kendilerinden evvel ne kadar karnlar helâk etmişiz, onlar hiç onlara dönüp gelmiyorlar | Onlar (Mekke kâfirleri) görmediler mi ki, kendilerinden evvel ne kadar nesiller helâk etmişiz; onlar (öldükten sonra) hiç dönüp onlara gelmiyorlar. | Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice nice nesilleri yok ettik ki onlar(dan hiç birlen) bunlara (bir daha) dönüp gelmiyorlardı. | Kendilerinden evvel nice nesilleri helâk etdiğimiz, bunların birdaha onlara dönmez (ümmet) ler olduklarını (müşrikler) gör (ür gibi bil) mediler mi? | Görmediler mi onlardan önce nice ümmetleri helâk ettik ki gerçekten de bir daha dünyâya dönmedi onlar. |
36-Yasin Suresi
32.Ayet Mekke 22 441 |
وَإِنْ كُلٌّ لَمَّا جَمِيعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ
-32
(Ve in küllül lemma cemiy´ul ledeyna muhdarun) |
36-Yasin Suresi
32.Ayet Mekke 22 441 |
Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır. | Ancak hepsi toplanıp bizim katımıza ihzar edilmişlerdir | (Ümmetlerin) hepsi muhakkak toplanıp huzurumuza getirileceklerdir. | Hepsi de istisnasız huzurumuzda biraraya getirileceklerdir. | (Onların) hepsi de, muhakkak, toptan bizim karşımıza ihzaaren getirilmişlerdir (getirileceklerdir). | Ve şüphesiz hepsi de tapımıza getirilmiştir onların. |
36-Yasin Suresi
33.Ayet Mekke 22 441 |
وَآيَةٌ لَهُمُ الْأَرْضُ الْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَاهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبًّا فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ
-33
(Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye´külun) |
36-Yasin Suresi
33.Ayet Mekke 22 441 |
Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler. | Hem bir âyettir onlara ölü arz. Biz ona hayat verdik ve ondan habbeler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar | Hem ölü (kurumuş) arz, (kudretimize ve ölüleri dirilttiğimize delâlet eden) bir alâmettir onlara: Biz ona (yağmur sebebiyle) hayat verdik; ondan daneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar. | Diriltip içinden daneler çıkardığımız ölü toprak onlar için (varlığımızın ve kudretimizin) açık belgelerinden biridir, ondan yeyip geçinirler. | Ölü toprak — ki biz onu canlandırdık. İçinden dâne (ler) çıkardık da ondan yeyip duruyorlar — onlar için bir ibret (bir delîl) dir. | Ve bir delildir onlara, ölü yeryüzünü dirilttik ve oradan taneler çıkardık da onları yerler. |
36-Yasin Suresi
34.Ayet Mekke 22 441 |
وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنَ الْعُيُونِ
-34
(Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a´nabiv ve feccerna fiyha minel uyun) |
36-Yasin Suresi
34.Ayet Mekke 22 441 |
(34-35) Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi? | Ve onda Cennetler yaptık, hurma bağçeleri, üzüm bağları, neler! içlerinde kaynaklar akıttık | Biz o arzda hurmalıklardan, üzüm bağlarından çeşitli bahçeler yaptık; içlerinde gözeler kaynattık (nehirler akıttık). | Onda hurmalık ve üzüm bahçeleri meydana getirdik ve içinden pınarlar fışkırttık, | Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından nice bostanlar yapdık. İçlerinde pınarlardan (nicesini) fışkırtdık, | Ve orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler halkettik ve orada kaynaklar çıkarıp akıttık. |
36-Yasin Suresi
35.Ayet Mekke 22 441 |
لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِهِ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْ ۖ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
-35
(Li ye´külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun) |
36-Yasin Suresi
35.Ayet Mekke 22 441 |
(34-35) Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi? | Yesinler diye mahsulünden ve kendi ellerinin ma´mulâtından, halâ şükretmiyecekler mi? | (Bu sayılanlardan her birinin) mahsûlünden ve kendi ellerinin yetiştirdiklerinden yesinler diye... Hâlâ şükretmiyecekler mi? | Ki onun meyvelerinden ve ellerinin işleyip ortaya çıkardığı ürünlerden yesinler. Artık şükretmezler mi?. | (Allahın yaratdığı) mahsulden ve kendi ellerinin yapdıklarından yemeleri için. Haalâ şükretmeyecekler mi? | Yesinler diye kendi elleriyle meydana getirdikleri o meyveleri, hâlâ mı şükretmezler? |
36-Yasin Suresi
36.Ayet Mekke 22 441 |
سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْأَرْضُ وَمِنْ أَنْفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ
-36
(Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya´lemun) |
36-Yasin Suresi
36.Ayet Mekke 22 441 |
Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. | Tenzih o yaradan sübhane bütün o çiftleri, hepsini, Arzın bitirdiklerinden ve kendi nefislerinden ve daha bilemiyecekleri neler, nelerden | Arzın bitirdiklerinden, kendi evlâdlarından ve daha bilmiyecekleri şeylerden, bütün (erkek ve dişi türlerden ibaret) çiftleri yaratan Allah çok yücedir. | O´nu tesbîh ve tenzîh edin ki, yerin yetiştirdiğinden, kendi nefslerinden ve bilmedikleri daha nice şeylerden çift çift yaratmıştır. | Yerin bitirmekde olduğu şeylerden, (insanların) kendilerinden ve daha bilemeyecekleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allahın şânı ne kadar yücedir,) münezzehdir! | Şânı yücedir, münezzehtir yerden bitirdiği şeyleri ve kendilerinden meydana gelen çocukları ve daha da bilmedikleri şeyleri çifter çifter halk edenin. |
36-Yasin Suresi
37.Ayet Mekke 22 441 |
وَآيَةٌ لَهُمُ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُمْ مُظْلِمُونَ
-37
(Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun) |
36-Yasin Suresi
37.Ayet Mekke 22 441 |
Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. | Bir âyet de onlara gece, ondan gündüzü soyarız bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar | Gece de (kudretimize delâlet eden) bir alâmettir onlara: Ondan gündüzü soyar çıkarırız. Bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlardır. | Gece de onlar için (ilâhî kudrete delâlet eden) açık bir belgedir. Gündüzü ondan çekip sıyırırız da hemen karanlıkta kalmış olurlar. | Gece de onlar için bir âyetdir. Biz ondan gündüzü sıyırıb çıkarırız. Bir de bakarlar ki karanlığa girmişlerdir onlar. | Ve bir delildir onlara gece; gündüzü ve güneşin ziyâsını çekip sıyırırız ondan da o anda karanlığa dalarlar. |
36-Yasin Suresi
38.Ayet Mekke 22 441 |
وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ۚ ذَٰلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
-38
(Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym) |
36-Yasin Suresi
38.Ayet Mekke 22 441 |
Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir. | Güneş de; kendisine mahsus bir müstekarr için cereyan ediyor, o işte o azîzi alîmin takdiridir | Güneş de (bir alâmettir): Kendi mihveri etrafında muayyen bir vakit için hareket ediyor. Bu Azîz = her şeye gâlib olan, Alîm= her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. | Güneş de kendine has karargâhta (yörüngesinde) cereyan etmektedir. Bu o çok güçlü, çok üstün, her şeyi bilen (Allah´ın) takdîridir. | Güneş de (ilâhî bir âyetdir ki) kendi karargâhında (mahrekinde aleddevam seyr ve) cereyan etmekdedir. Bu, mutlak gaalib, (her şey´i) hakkıyle bilen (Allah) ın takdiridir. | Ve güneş de karâr edeceği yere kadar akıp gider bu, üstün, hüküm ve hikmet sâhibi mâbûdun takdîridir. |
36-Yasin Suresi
39.Ayet Mekke 22 441 |
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
-39
(Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym) |
36-Yasin Suresi
39.Ayet Mekke 22 441 |
Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. | Aya da; menzil menzil ona miktarlar biçmişizdir, nihayet dönmüş eski urcun gibi olmuştur | Ayın da seyrine menziller (miktarlar) takdir ettik. Nihayet kurumuş eski hurma dalının yay şeklini alır. | Ay için de konaklar belirledik ; sonunda kuru hurma çubuğu gibi (incelip eğik) döner. | Ay (a gelince:) Biz ona da menzil menzil mıkdarlar ta´yîn etdik. Nihayet o, eski hurma salkımının eğri çöpü gibi bir haale dönmüşdür (döner). | Ve ay için de muayyen zamanlarda konaklar takdîr ettik, her devrin sonunda, eski, kuru ve eğri hurma salkımının çöpüne döner. |
36-Yasin Suresi
40.Ayet Mekke 22 441 |
لَا الشَّمْسُ يَنْبَغِي لَهَا أَنْ تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ ۚ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ
-40
(Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun) |
36-Yasin Suresi
40.Ayet Mekke 22 441 |
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. | Ne Güneş kendine aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçer, her biri birer felekte yüzerler | Ne güneşin aya yetişmesi mümkün olur, ne de gece gündüzü geçer. Hepsi (güneş, ay ve yıldızlar ayrı ayrı) bir felekte yüzerler, devirlerini tamamlarlar. | Ne Güneş´in Ay´a yetişmesi uygun (bir kanun)dur, ne de gece, gündüzün önüne geçebilir. Her biri ayrı bir yörüngede yüzerler (hareketlerini sürdürürler). | Ne güneşin aya erişib çatması, ne de gecenin gündüzü geçmiş olması gerekmez. (Ecramdan) hepsi de (ayrı ayrı) birer felekde yüzerler. | Ne güneş, aya yetişebilir ve ne gece, gündüzü geçebilir; hepsi de bir gökte yüzüp durur. |
36-Yasin Suresi
41.Ayet Mekke 22 442 |
وَآيَةٌ لَهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
-41
(Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun) |
36-Yasin Suresi
41.Ayet Mekke 22 442 |
Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir. | Bir âyet de onlara o dolu gemide zürriyyetlerini taşımamız | İnsanlar için (kudretimize delâlet eden) bir alâmet de (ticarete gönderdikleri) evlâdlarını dolu gemide taşımamız; | Onlar için ayrı bir açık belge de, soylarını o dolu gemiye yükleyip taşımamız, | Onlar için bir âyet (ve ibret) de bizim, onların zürriyyetlerini o dopdolu gemilerde taşımış olmamız, | Ve onlara bir delil de, soylarını, dopdolu gemide taşımamızdır. |
36-Yasin Suresi
42.Ayet Mekke 22 442 |
وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِهِ مَا يَرْكَبُونَ
-42
(Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun) |
36-Yasin Suresi
42.Ayet Mekke 22 442 |
Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. | ve kendilerine o misilliden binecekleri şeyler yaratmamızdır | Ve kendilerine bunun gibi, binecekleri şeyler (türlü vasıtalar) yaratmamızdır. | Ve bunun benzeri binecekleri şeyleri onlar için yaratmamızdır. | Ve kendilerine bunun gibi binecekleri (nice) şeyleri yaratmış bulunmamızdır. | Ve daha da buna benzer nice binecekleri şeyler yarattık onlara. |
36-Yasin Suresi
43.Ayet Mekke 22 442 |
وَإِنْ نَشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَرِيخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنْقَذُونَ
-43
(Ve in neşe´ nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun) |
36-Yasin Suresi
43.Ayet Mekke 22 442 |
Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar. | Dilersek onları gark da ederiz o vakıt ne onlara feryadcı vardır, ne de onlar kurtarılırlar | Dilersek onları (denizde) boğarız da, o takdirde kendilerine ne bir imdatçı vardır, ne de onlar kurtarılırlar. | Dilersek onları (suda) boğarız da artık ne çığlıklarına koşan bulunur, ne de kurtarılma şansları olur. | Eğer dilersek onları (suda) boğarız. O suretde kendileri için bir imdadcı da yokdur, onlar kurtarılamazlar da. | Dilersek sulara boğarız onları da ne bir imdatlarına yeten olur, ne de kurtarılır onlar. |
36-Yasin Suresi
44.Ayet Mekke 22 442 |
إِلَّا رَحْمَةً مِنَّا وَمَتَاعًا إِلَىٰ حِينٍ
-44
(İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn) |
36-Yasin Suresi
44.Ayet Mekke 22 442 |
Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar. | Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak için başka | Ancak tarafımızdan bir rahmet ve mukadder ecele kadar yaşayış onları kurtarır. | Ancak bizden bir rahmet ve bir süreye kadar geçinip yararlanmaları için irâdemiz onların kurtulmasını sağlamıştır.) | Meğer ki bizden bir esirgeme ve daha bir zamana kadar yaşatma (mukadder) ola. | Ancak bizden bir rahmet olur ve bir zamana dek yaşayıp geçinmeleri takdîr edilmiş bulunursa o başka. |
36-Yasin Suresi
45.Ayet Mekke 22 442 |
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ أَيْدِيكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
-45
(Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun) |
36-Yasin Suresi
45.Ayet Mekke 22 442 |
Onlara, “Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin” denildiğinde yüz çevirirler. | Hal böyle iken onlara önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete şayan olasınız denildiği zaman | Onlara (o Mekke halkına Peygamber tarafından): “-Önünüzdeki ahiret işinden ve arkanızdaki dünya felâketlerinden korkun ki, merhamet olunasınız.” denildiği zaman (yüz çevirdiler). | Kendilerine, önünüzdekinden ve arkanızdakinden (Dünya ve Âhiret´te azabı ve rüsvaylığı gerektiren fenalıklardan) korkup sakının ki, merhamet olunasınız, denildiği zaman (aldırış bile etmezler). | Onlara : «Önümüzdekinden de, arkanızdakinden de sakının. Tâki esirgerlesiniz» denildiği zaman (yüz çevirdiler). | Ve onlara, önünüzde bulunanla ardınızda olan azaptan çekinin de rahmete erin dendi mi. |
36-Yasin Suresi
46.Ayet Mekke 22 442 |
وَمَا تَأْتِيهِمْ مِنْ آيَةٍ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ
-46
(Ve ma te´tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu´ridıyn) |
36-Yasin Suresi
46.Ayet Mekke 22 442 |
Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar. | Kendilerine rablarının âyetlerinden her hangi bir âyet de gelse mutlaka ondan yüz çevire geldiler. | Kendilerine Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet (mucize) gelse, muhakkak ondan yüz çeviregeldiler. | Kendilerine ne kadar Rabbın âyetlerinden bir âyet geldiyse, mutlaka ondan yüzçevirdiler. ´ | Onlara Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet gelmeye dursun, ille ondan yüz çeviricidirler. | Ve onlara, Rablerinin delillerinden bir delil geldi mi ancak yüz çevirirler ondan. |
36-Yasin Suresi
47.Ayet Mekke 22 442 |
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ أَطْعَمَهُ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
-47
(Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut´ımü mel lev yeşaüllahü at´amehu in entüm illa fı dalalim mübın) |
36-Yasin Suresi
47.Ayet Mekke 22 442 |
Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler. | Allahın size merzuk kıldığı şeylerden hayra sarfedin denildiği zaman da onlara o küfredenler iyman edenler için şöyle dediler, biz hiç yedirir miyiz o kişiye ki Allah dilese ona yiyeceğini verirdi, siz apaçık bir dalâl içinde değil de nesiniz? | Onlara: “-Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın.” denildiği zaman, o kâfir olanlar, iman edenlere şöyle dediler: “- O kimseye biz mi yedireceğiz ki, Allah dileseydi ona yiyeceğini verirdi? Siz (Allah’ın iradesine aykırı teklifte bulunmakla) ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz.” | Yine kendilerine, Allah´ın size rızık olarak verdiklerinden (Allah için) harcayın, denildiği zaman, o küfredenler, imân edenlere, «Allah´ın dilediği takdirde yedireceği kimseyi biz mi yedirelim ?! Şüphesiz ki siz açık bir sapıklık içinde bulunuyorsunuz,» derler. | Onlara : «Allahın sizi rızıklandırdığı şeylerden (hayra) harc edin» denilince o küfredenler, îman edenlere (şöyle) dedi (ler): «Allahın, dileseydi, yedireceği kimseye biz mi yedirecek misiz? Siz apaçık bir sapıklıkda bulunanlardan başkaları değilsiniz». | Ve onlara, Allah´ın, sizi rızıklandırdığı şeylerin bir kısmını hayır yoluna harcayın dendi mi kâfir olanlar, inananlara derler ki: Dileseydi Allah doyururdu onu, biz mi doyuralım? Siz, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz. |
36-Yasin Suresi
48.Ayet Mekke 22 442 |
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
-48
(Ve yekulune meta hazel va´dü in küntüm sadikıyn) |
36-Yasin Suresi
48.Ayet Mekke 22 442 |
“Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?” diyorlar. | Ve ne zaman bu va´d, doğru iseniz? diyorlar | (Yine Mekke kâfirleri şöyle) diyorlar: “- Bu kıyametin vaadi ne zaman, eğer doğru söyleyenlerseniz?” | Ve derler ki: Eğer doğru kimselerdenseniz bu va´d ne zaman ? | «Siz doğru söyleyenlerseniz bu tehdîd (in tehakkuku) ne zaman (söyleyin)?» derler. | Ve derler ki: Bu vait, ne vakit yerine gelecek doğru söylüyorsanız? |
36-Yasin Suresi
49.Ayet Mekke 22 442 |
مَا يَنْظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ
-49
(Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te´huzühüm vehüm yehıssımun) |
36-Yasin Suresi
49.Ayet Mekke 22 442 |
Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. | Başka değil, tek bir sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir | Onların beklediği sadece bir sayhadır (Sûr’a ilk üfürülüştür) ki, onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir. | Onlar çekişip tartışırken ansızın kendilerini yakalayıverecek bir haykırışı beklerler. | Onlar birbiriyle itişib dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek sayhadan başkasını gözetmezler. | Bir tek bağrıştan başka bir şey beklemiyor onlar, ansızın helâk ediverir onları birbirleriyle düşmanlık edip dururlarken. |
36-Yasin Suresi
50.Ayet Mekke 22 442 |
فَلَا يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلَا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ
-50
(Fela yestetıy´une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun) |
36-Yasin Suresi
50.Ayet Mekke 22 442 |
Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler. | O zaman bir tavsıyeye bile kadir olamazlar, ailelerine de dönecek değillerdir | O zaman bir vasiyyet (söz) bile yapamazlar, ailelerine de (çarşı ve sokaklardan) dönemezler. | Artık (bu durumda) ne bir tavsiyede bulunmaya güç getirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler. | (İşte o zaman) bunlar bir vasıyyetde bile bulunamazlar. (Hattâ o vakit) ailelerine dahi dönecek (halde) değildirler. | Derken bir vasiyette bile bulunmaya imkân bulamazlar ve âilelerine bile dönemezler. |
36-Yasin Suresi
51.Ayet Mekke 22 442 |
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُمْ مِنَ الْأَجْدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ
-51
(Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun) |
36-Yasin Suresi
51.Ayet Mekke 22 442 |
Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler. | Bir de sur üfürülmüştür ne baksınlar kabirlerinden rablarına doğru akın ediyorlardır | (Bir de ikinci defa) Sûr’a üfürülmüştür. Ne baksınlar, kabirlerden Rablerine doğru akın ediyorlar! | Sûr´a üfrülünce bir de bakarsın kabirlerinden çıkıp Rablarına doğru akın akın koşarlar. | «Suur» a üfürülmüşdür. Artık bakarsın ki onlar kabirlerinden (kalkıp) Rablerine doğru koşup gidiyorlar. | Ve Sûr üfürülmüştür de o anda kabirlerinden çıkıp Rablerinin tapısına koşuyorlar. |
36-Yasin Suresi
52.Ayet Mekke 22 442 |
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَا ۜ ۗ هَٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ
-52
(Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun) |
36-Yasin Suresi
52.Ayet Mekke 22 442 |
Şöyle derler: “Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman’ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler.” | Eyvah, başımıza gelenlere derler: kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? Bu işte, o Rahmanın va´d buyurduğu, doğru imiş o gönderilen Resuller | “-Eyvah başımıza gelenlere!...Kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? İşte bu, O Rahman’ın vaad buyurduğu (kıyamet)...Doğru imiş, o gönderilen peygamberler.” derler. | Eyvah bize ! Kim bizi uyuduğumuz yerden kaldırdı ? derler. (Onlara :) Bu, Rahman (olan Allah´ın) va´dettiği ve peygamberlerin doğru söylediği (gündür, denilir.) | (O zaman şöyle) demişlerdir: «Eyvah bize! Uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdı? Bu (Ba´s) çok esirgeyici (Allah) ın va´d etdiği şey. Gönderilen (peygamber) ler (meğer) doğru söylemiş». | Ve demişlerdir ki: Yazıklar olsun bize, kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden; bu, rahmânın bize vaadettiği şey ve peygamberler gerçek söylemişler. |
36-Yasin Suresi
53.Ayet Mekke 22 442 |
إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ
-53
(İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy´ul ledeyna muhdarun) |
36-Yasin Suresi
53.Ayet Mekke 22 442 |
Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır. | Başka değil, sâde bir tek sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza ihzar edilmişlerdir | Başka değil, sadece bir tek sayha (Sûr’a son bir üfürülüş) olmuş. Derhal hepsi toplanmış, (hesap için) huzurumuza gelmişlerdir. | Sadece bir haykırış. Bir de bakarsın hepsi huzurumuzda hazır bekliyorlar. | (Bu), birtek sayhadan başkası değildir. Artık onlar topdan (ve) derhal izhaaren önümüze getirilmişlerdir. | Bu, ancak bir bağrıştan ibâret, derken onların hepsi, tapımızda hazır bulunmadalar. |
36-Yasin Suresi
54.Ayet Mekke 22 442 |
فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَلَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
-54
(Fel yevme la tuzlemü nefsün şey´ev vela tüczevne illa ma küntüm ta´melun) |
36-Yasin Suresi
54.Ayet Mekke 22 442 |
O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir. | Artık bu gün hiç kimseye zerrece zulmedilmez, ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz | Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulüm edilmez. Sadece yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. | Bugün hiç kimseye zulmedilmez ve ancak yapageldiğiniz şeylerin karşılığını görürsünüz. | İşte bugün kimseye hiçbir şeyle haksızlık edilmez. Siz de yapar olduğunuzdan başkasiyle mukaabele görmezsiniz. | Gerçekten de bugün, hiç kimseye, hiçbir sûretle zulmedilmez ve size de, ancak yaptığınız şeylerin karşılığı verilir. |
36-Yasin Suresi
55.Ayet Mekke 22 443 |
إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ
-55
(İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun) |
36-Yasin Suresi
55.Ayet Mekke 22 443 |
Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. | Cidden eshabı Cennet bu gün bir şuğl içinde zevk etmektedirler | Gerçekten cennetlik olanlar, bugün (kıyamette) pek güzel bir meşguliyet içinde zevklenmektedirler. | Bugün cennetlikler tatlı bir eğlence içinde sevinip neşelenmektedirler. | Şübhe yok ki bugün cennet yârânı mesruru handan bir zevk ve eğlence içindedirler. | Şüphe yok ki cennet ehli bugün, nîmetler içinde sevinç ve ferah içindedir. |
36-Yasin Suresi
56.Ayet Mekke 22 443 |
هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ
-56
(Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun) |
36-Yasin Suresi
56.Ayet Mekke 22 443 |
Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. | Kendileri ve zevceleri erîkeler üzerine kurulmuşlardır | Kendileri ve zevceleri, ağaçların gölgeleri altında süslü koltuklar üzerine kurulub yaslanmışlardır. | Onlar da, eşleri de gölgede tahtlar, kanepeler üzerinde kurulmuşlardır. | Kendileri de, zevceleri de (cennet) gölgeler (in) dedirler. Tahtların üstüne kurulub dayanmışlardır. | Onlar da, eşleri de, gölgeliklerde, tahtlara oturup dayanmışlardır. |
36-Yasin Suresi
57.Ayet Mekke 22 443 |
لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَ
-57
(Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun) |
36-Yasin Suresi
57.Ayet Mekke 22 443 |
Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. | Onlara orada bir meyve var, hem onlara orada ne iddia ederlerse var | Onlara orada (cennetde) çeşitli meyve var; hem onlara istedikleri her şey var... | Onlara orada meyveler ve istedikleri her şey vardır. | Orada taze yemiş (ler) onların, temennî edecekleri herşey onlarındır. | Onlarındır orada yemişler ve onlarındır diledikleri her şey. |
36-Yasin Suresi
58.Ayet Mekke 22 443 |
سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَحِيمٍ
-58
(Selamün kavlem mir rabbir rahıym) |
36-Yasin Suresi
58.Ayet Mekke 22 443 |
Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selâm” (vardır). | Bir selâm, rahîm bir rabdan kelâm | Allah tarafından (melekler vasıtasıyla) bir söz olarak onlara “Selâm” vardır. | Onlara O çok merhametli Rabb´dan sözlü selâm vardır. | Çok esirgeyici Rab (lerin) den bir de selâm (var) dır. | Onlara, rahîm Rabden söylenen söz de, "esenlik size" sözüdür. |
36-Yasin Suresi
59.Ayet Mekke 22 443 |
وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ
-59
(Vemtazül yevme eyyühel mücrimun) |
36-Yasin Suresi
59.Ayet Mekke 22 443 |
(Allah, şöyle der:) “Ey suçlular! Ayrılın bu gün!” | Ve haydin ayrılın bugün ey mücrimler! | (Müminler bir araya toplanıb cennete götürülürken, Allah mücrimlere şöyle buyurur:” - Ey Günahkârlar! Bugün müminlerden ayrılın; | Ey suçlu günahkârlar! Bugün bir tarafa ayrılın. | «Ey günahkârlar, bugün siz (bir tarafa) ayrılın»! | Ayrılın bugün ey suçlular. |
36-Yasin Suresi
60.Ayet Mekke 22 443 |
أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ
-60
(Elem a´hed ileyküm ya benı ademe el la ta´büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn) |
36-Yasin Suresi
60.Ayet Mekke 22 443 |
(60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?” | And vermedim mi size? «Ey adem oğulları! Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır» diye | Şeytana itaat etmeyin, o size açık bir düşmandır diye size öğüd vermedim mi? Ey Adem oğulları!... | Ey Âdem oğulları! Şeytana tapmayın, o gerçekten sizin açık düşmanınızdır. | (60-61) Ey Âdem oğulları, «Şeytana tapmayın. Çünkü o, sizin için (Rabbinizden) ayıran bir düşmandır, Bana ibâdet edin. işte dosdoğru yo! budur» diye size emr etmedim mi? (buyuracak). | Ey Âdem oğulları, sakın Şeytan´a kulluk etmeyin, şüphe yok ki o, apaçık bir düşmandır size diye emredip söz almadı mı sizden? |
36-Yasin Suresi
61.Ayet Mekke 22 443 |
وَأَنِ اعْبُدُونِي ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
-61
(Ve enı´büduni haza sıratum müstekıym) |
36-Yasin Suresi
61.Ayet Mekke 22 443 |
(60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?” | «Ve bana kulluk edin doğru yol budur» diye | Bir de bana ibadet edin, doğru yol budur (diye emretmedim mi)?” | Bana tapın. İşte en doğru yol budur, diye size buyurmadım mı ? | (60-61) Ey Âdem oğulları, «Şeytana tapmayın. Çünkü o, sizin için (Rabbinizden) ayıran bir düşmandır, Bana ibâdet edin. işte dosdoğru yo! budur» diye size emr etmedim mi? (buyuracak). | Ve bana kulluk edin ancak, budur doğru yol. |
36-Yasin Suresi
62.Ayet Mekke 22 443 |
وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا ۖ أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
-62
(Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta´kılun) |
36-Yasin Suresi
62.Ayet Mekke 22 443 |
“Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?” | Böyle iken celâlıma karşı o içinizden birçok cibilletleri yoldan çıkardı, ya o vakıt sizin akıllarınız yokmıy dı? | Böyle iken içinizden bir çok kimseleri şeytan yoldan çıkardı. O vakit neye düşünür akıl eder olmadınız? | And olsun kî şeytan sizden nice nice nesilleri saptırmıştır. Akledecek durumda değil miydiniz ? | Andolsun ki (şeytan) sizden birçok halkı sapdırmadı. O vakit neye akıl etmiyordunuz? | Ve andolsun ki sizden birçok halk yığınını doğru yoldan saptırdı o, aklınız mı yoktu da akıl edemediniz? |
36-Yasin Suresi
63.Ayet Mekke 22 443 |
هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ
-63
(Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun) |
36-Yasin Suresi
63.Ayet Mekke 22 443 |
“İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.” | Bu işte o Cehennem ki va´dolunur dururdunuz | İşte bu, (dünyada) korkutula geldiğiniz cehennemdir. | İşte bu, tehdîd edilegeldiğiniz Cehennem´dir. | İşte bu, (öteden beri) tehdîd edegeldiğiniz cehennemdir. | Budur o cehennem ki size vaadedilmişti. |
36-Yasin Suresi
64.Ayet Mekke 22 443 |
اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
-64
(Islevhel yevme bima küntüm tekfürun) |
36-Yasin Suresi
64.Ayet Mekke 22 443 |
“İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!” | Bu gün yaslanın ona bakalım küfrettiğiniz için | Bugün girin oraya, onu inkâr ettiğiniz için. | İnkâr edegeldiğinize karşılık bugün girin oraya ! | Küfür (ve inkârda ısrar) edişinize mukaabil girin oraya. | Girin mutlaka oraya kâfir olduğunuza karşılık. |
36-Yasin Suresi
65.Ayet Mekke 22 443 |
الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَىٰ أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
-65
(El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun) |
36-Yasin Suresi
65.Ayet Mekke 22 443 |
O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. | Bu gün ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler ve ayakları şehadet eyler: neler kesbediyorlardı | Bugün onların ağızlarını mühürleriz de elleri, ne yapıyor idiyseler bize söyler ve ayakları şahidlik eder. | Bugün onların (o inkarcı azgınların, sapık döneklerin) ağızlarını mühürleriz. Neler işleyip elde ettiklerini (ortaya dökmek için) bizimle (onların ağzı değil) elleri konuşur, ayakları da şâhidlikte bulunur. | O gün ağızlarının üstüne mühür basarız. Ne irtikâb ediyor idiyseler bize elleri söyler, ayakları (ve diğer uzuvları) da şâhidlik eder. | O gün, ağızlarını mühürleriz ve ne kazandılarsa elleri, söyler bize ve tanıklık eder ayakları. |
36-Yasin Suresi
66.Ayet Mekke 22 443 |
وَلَوْ نَشَاءُ لَطَمَسْنَا عَلَىٰ أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّىٰ يُبْصِرُونَ
-66
(Velev neşaü letamesna ala a´yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun) |
36-Yasin Suresi
66.Ayet Mekke 22 443 |
Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu hâlde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?! | Hem dilersek gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi, fakat nereden görecekler? | Eğer dileseydik, o kâfirlerin (hakkı görmiyen dalâlet) gözlerini silme kör ederdik de (onlar akıllarını başlarına alarak) hak yola (imana) koşar, yarış ederlerdi. Fakat şimdi onlar nasıl görecekler (hakkı anlayacaklar)?... | Dilemiş olsak, gözlerini silme kör ederdik de yolu bulabilmek için koşuşup dururlardı; ama nerede görebilirlerdi ? | Eğer dileseydik onları gözlerinin üzerinden silme kör yapardık da yolda koşuşub (didişib) kalırlardı. Artık nasıl göreceklerdi? | Ve dileseydik onları kör ederdik de doğru yolu ararlar, bulamazlardı, nasıl görebilirlerdi ki? |
36-Yasin Suresi
67.Ayet Mekke 22 443 |
وَلَوْ نَشَاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ
-67
(Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun) |
36-Yasin Suresi
67.Ayet Mekke 22 443 |
Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. | Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi | Bir de dileseydik, kılıklarını oldukları yerde çirkin bir şekle çevirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne dönebilirlerdi. | Dilemiş olsak, onları oldukları yerde suretlerini değiştirirdik de artık ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi. | Yine dileseydik onları oldukları yerde suratlarını değişdirib bambaşka çirkin bir mâhiyyete getirirdik de ne ileri gitmiye, ne geri dönüb gelmiye güçleri yetmezdi. | Ve dileseydik onları çarpıp, durdukları yerde bir başka şekle sokardık da kalakalırlardı, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi, ne geriye dönmeye. |
36-Yasin Suresi
68.Ayet Mekke 22 443 |
وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ ۖ أَفَلَا يَعْقِلُونَ
-68
(Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya´kılun) |
36-Yasin Suresi
68.Ayet Mekke 22 443 |
Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi? | Bununla beraber her kimin ömrünü uzatıyorsak hılkatte onu tersine çeviriyoruz, hâlâ da akıllanmıyacaklar mı? | Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu tersine çeviriyoruz (kuvvetini düşürüyoruz). Hâlâ anlamıyorlar mı (Allah’ın kudretini anlayıb doğru yola gelmiyecekler mi)? | Kimi uzun ömürlü yaşatırsak, yaratılışını tersine çevirip değiştiririz. Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız? | Kime uzun ömür veriyorsak onun yaratılışını baş aşağı ediyoruz. (Buna da) akılları ermiyor mu? | Ve kimin ömrünü uzatırsak yaratılışta âdeta geriye döndürürüz onu, çocuklaşır; hâlâ mı akıl etmezler? |
36-Yasin Suresi
69.Ayet Mekke 22 443 |
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغِي لَهُ ۚ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُبِينٌ
-69
(Ve ma alemnahüş şı´ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur´anüm mübiyn) |
36-Yasin Suresi
69.Ayet Mekke 22 443 |
Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır. | Biz ona şiir öğretmedik, ona yaraşmaz da, o sâde bir zikir ve parlak bir Kur´andır | Biz O’na (Peygambere) şiir öğretmedik, O’na yaraşmaz da... O kitab, sade bir öğüddür ve (haramla helâlı) açıklayan bir Kur’an’dır. | Biz O´na (Muhammed´e) şiir öğretmedik; aslında şiir ona yaraşmaz da. O ancak katıksız bir öğüt ve açık ortada bir Kur´ân´dır. | Biz ona şiir öğretmedik. (Bu) ona yakışmaz da. O (nun getirdiği kitab) bir öğütden ve (hükümleri) açıklayan bir Kur´andan başkası değildir. | Ve biz, ona şiir belletmedik ve bu, ona yakışmaz da; bu, ancak bir öğüttür ve her şeyi açıklayan Kur´ân. |
36-Yasin Suresi
70.Ayet Mekke 22 443 |
لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ
-70
(Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın) |
36-Yasin Suresi
70.Ayet Mekke 22 443 |
(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur’an’ı indirdik. | Hayatı olanı uyandırmak, nankörlere de o söz hakk olmak için | Aklı olanı korkutmak, kâfirlere de azab gerçekleşmek için... | Diriyi uyarmak ve kâfirler üzerine (azâbla ilgili) sözün hakk olması içindir (bu Kur´ân)!. | (Bu da) hayâtı olan kimselere (gelecek tehlikeleri) haber vermek ve kâfirlere o söz hak olmak için (dir). | Diri olanı korkutması ve kâfirler hakkındaki sözün gerçeğe çıkması için. |
36-Yasin Suresi
71.Ayet Mekke 22 444 |
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَامًا فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ
-71
(E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en´amen fehüm leha malikun) |
36-Yasin Suresi
71.Ayet Mekke 22 444 |
Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. | Şunu da görmediler mi? Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından bir takım (en´am) yumuşak hayvanlar yaratmışız da onlara malik bulunuyorlar | (Şunu da o Mekke halkı) görmediler mi: Biz, onlar için, kudretimizin meydana getirdiklerinden bir takım davarlar yaratmışız da, onlara sahib bulunuyorlar. | Görmedin mi ki, biz (kudret) ellerimizin imalâtı olan davarları yarattık; böylece onlar buna sahip oluyorlardır. | Ellerimizin işleyib yapdıklarından kendileri için bunca davarlar yaratdığımızı, bu sayede onlara mâlik olmuş bulunduklarını da görmediler mi? | Görmediler mi ki kudretimizle yapıp meydana getirdiklerimizden davarlar halkettik onlara ve onlar da bu davarlara sâhib oldular. |
36-Yasin Suresi
72.Ayet Mekke 22 444 |
وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ
-72
(Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye´külun) |
36-Yasin Suresi
72.Ayet Mekke 22 444 |
Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. | Ve onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binidleri var, hem de onlardan yiyorlar | O hayvanları, kendi menfaatlerine bağlı kıldık da, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar. | Onları kendilerine boyun eğer kıldık da bir kısmı binekleridir, bir kısmının da etini yemekteler. | Biz onları kendilerine müsahhar kıldık. İşte binecekleri bunlardan, yiyecekleri bunlardandır. | Ve bu davarları onlara münkad ettik de binecekleri hayvanlar da onlardan ve onların bâzısını da yerler. |
36-Yasin Suresi
73.Ayet Mekke 22 444 |
وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ ۖ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
-73
(Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun) |
36-Yasin Suresi
73.Ayet Mekke 22 444 |
Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? | Onlardan daha birçok menfeatleri ve türlü içecekleri de var, hâlâ şükretmiyecekler mi? | Onlarda daha bir çok menfaatleri ve türlü içecekleri (sütler) var. Hâlâ şükretmiyecekler mi? | Kendileri için onlarda birtakım yararlar ve içecekler de vardır. Artık şükretmezler mi ? | Bunlarda kendileri için daha nice menfeatler ve içecekler vardır. Haalâ şükr etmezler mi? | Ve daha da nice menfaatleri var onlarda ve içecekleri de onlardan meydana gelmede; hâlâ mı şükretmezler? |
36-Yasin Suresi
74.Ayet Mekke 22 444 |
وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَ
-74
(Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun) |
36-Yasin Suresi
74.Ayet Mekke 22 444 |
Belki kendilerine yardım edilir diye Allah’ı bırakıp da ilâhlar edindiler. | Tuttular da Allahdan başka bir takım ilâhlar edindiler gûya yardım olunacaklar | Onlar, tuttular Allah’dan başka bir takım ilâhlar (putlar) edindiler; umuyorlar ki, (putlar tarafından) yardım olunacaklar. | Yardım olunurlar (kendilerine imdad olunur) diye tutup Allah´tan başka tanrılar edindiler. | Onlar Allâhı bırakıb (gûyâ) kendileri yardım (a mazhar) edilecekler ümidiyle (başka) ma´budlar edindiler. | Ve bir yardıma ermek için Allah´ı bırakırlar da başka mâbutlar kabûl ederler. |
36-Yasin Suresi
75.Ayet Mekke 22 444 |
لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَهُمْ وَهُمْ لَهُمْ جُنْدٌ مُحْضَرُونَ
-75
(La yestetıy´une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun) |
36-Yasin Suresi
75.Ayet Mekke 22 444 |
Onlar, ilâhlar için (hizmete) hazır asker oldukları hâlde, ilâhlar onlara yardım edemezler. | Onların onlara yardıma güçleri yetmez, onlar ise onlar için hazırlanan askerler. | Putların kendilerine yardıma güçleri yetmez. Onlar ise putlara karşı itaata hazır askerlerdir. | Halbuki o tanrıların, onlara yardımda bulunmaya güçleri yetmez onlar ise, o tanrılar için hazır (koruyucu) askerlerdir. | Ki bunlar onlara asla yardım edemezler (Bil´akis) kendileri bunlar için hazırlanmış (bir sürü) avenedir. | Onların, güçleri yetmez yardım etmeye onlara ve asıl onlardır o uydurma mâbutların hizmetine hazırlanmış askerler. |
36-Yasin Suresi
76.Ayet Mekke 22 444 |
فَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْ ۘ إِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ
-76
(Fela yahzünke kavlühüm inna na´lemü ma yüsirrune ve ma yu´linun) |
36-Yasin Suresi
76.Ayet Mekke 22 444 |
(Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. | O halde onların lâkırdıları seni mahzûn etmesin, biz onların içlerini de biliriz dışlarını da | O halde (Ey Rasûlüm), o kâfirlerin sözü, (tekzibi) seni mahzun etmesin. Biz, onların (içlerinde) gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz. | Sakın onların sözü seni üzmesin. Şüphesiz ki, biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz. | O halde (habîbim) onların lâfı seni gamnâk etmesin. Şübhe yok ki biz onların neler gizlemekde olduklarını, neler açıklaya geldiklerini biliyoruz. | Mahzûn etmesin seni onların sözleri; şüphe yok ki biz, gizlediklerini de biliriz, açığa vurduklarını da. |
36-Yasin Suresi
77.Ayet Mekke 22 444 |
أَوَلَمْ يَرَ الْإِنْسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ
-77
(Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın) |
36-Yasin Suresi
77.Ayet Mekke 22 444 |
İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. | Görmedi mi o insan? biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi | O (inkârcı) insan görmedi mi: Biz onu bir nutfeden yarattık. Şimdi de aşikâr bir mücadeleci kesiliverdi. | İnsan, kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi ? Buna rağmen bir de bakarsın ki o, (bize karşı) açık bir hasım. | İnsan, kendisini bir nutfeden yaratdığımızı gör (ür gibi bilmedi mi ki şimdi o, açıkdan açığa müfrit bir muhaasım (kesilmekde) dir. | İnsan, kendisini, hiç şüphesiz bir katre sudan yarattığımızı görmedi mi de şimdi o, apaçık bir düşman olmaya kalkışmada. |
36-Yasin Suresi
78.Ayet Mekke 22 444 |
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ ۖ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
-78
(Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım) |
36-Yasin Suresi
78.Ayet Mekke 22 444 |
Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?” | Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: kim diriltir o kemikleri onlar çürümüşken? dedi | (Nutfeden) yaratılışını unutarak bize bir de misal getirdi: “- Bu kemikleri kim diriltir, onlar çürüyüp dağılmışken?” dedi. | Kendi yaratılışını unuttu da çürüdüğü halde bu kemikleri kim yaratabilir? diyerek bize misâl vermeye kalkıştı. | O, kendi yaratılışını unutarak bize bir misâl getirdi: «Bu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?» dedi. | Ve bize bir örnek getirmede ve yaratılışını da unutmada, çürüyüp dağılmış kemikleri kim diriltir demede. |
36-Yasin Suresi
79.Ayet Mekke 22 444 |
قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنْشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ
-79
(Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım) |
36-Yasin Suresi
79.Ayet Mekke 22 444 |
De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.” | De ki onları ilk defa inşa eden diriltir ve o her halkı bilir | (Ey Rasûlüm), de ki: “-Onları ilk defa yaratan diriltir ve O, her yaratılanı tamamiyle bilir.” | De ki, onu ilk yaratıp meydana getiren diriltecektir. O, yaratışın, yaratılışın her özelliğini bilendir. | (Habîbim) de ki: «Onları ilk defa yaratan diriltecek. O, her yaratmayı hakkıyle bilendir». | De ki: Onu ilk defa yapıp meydana getiren diriltir ve o, her çeşit yaratmayı bilir. |
36-Yasin Suresi
80.Ayet Mekke 22 444 |
الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ
-80
(Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun) |
36-Yasin Suresi
80.Ayet Mekke 22 444 |
O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz. | O ki size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz | O (Allah) ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan yakıb duruyorsunuz. | O ki, size yeşil ağaçtan ateş meydana getirdi. Siz de o ateşten yakıp duruyorsunuz. | O, yemyeşil ağaçdan sizin için bir ateş çıkarandır. İşte bakın (ateşi) ondan (çakıb) alıyorsunuz. | Öyle bir mâbuttur ki size, yemyeşil ağaçtan ateş halketmiştir de ateşlerinizi onunla yakarsınız. |
36-Yasin Suresi
81.Ayet Mekke 22 444 |
أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ ۚ بَلَىٰ وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ
-81
(Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım) |
36-Yasin Suresi
81.Ayet Mekke 22 444 |
Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. | Ya Gökleri ve Yeri yaratan onlar gibisini yaratmağa kadir değil midir? Elbette kadir, hallâk o, alîm o | Gökleri ve yeri yaratan (Allah) onlar gibisini yaratmağa gücü yetmez mi? Elbette buna gücü yeter. O, her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir. | Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini (veya tıpkısını) yaratmaya kudreti yetmez mi ? Elbette yeter. O her şeyi yaratandır, bilendir. | Gökleri ve yeri yaratan (Allah), onlar gibisini yaratmıya kaadir değil midir? Elbette (kaadirdir). O, (bütün kâinatı) yaratandır, (her şey´i) hakkıyle, bilendir. | Gökleri ve yeryüzünü yaratanın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet ve o, her şeyi yaratan mâbuttur, her şeyi bilir. |
36-Yasin Suresi
82.Ayet Mekke 22 444 |
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
-82
(İnnema emruhu iza erade şey´en ey yekule lehu kün fe yekun) |
36-Yasin Suresi
82.Ayet Mekke 22 444 |
Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir. | Onun emri bir şeyi murad edince ona sâde ol demektir, o oluverir | Allah’ın şanı, bir şeyin olmasını dilediği zaman, ona sadece “ol” demektir; o oluverir. | O, bir şeyi (var kılmayı) dileyince, O´nun emri sadece «ol!» demesidir, o şey hemen oluverir. | Onun emri, bir şey´i dilediği zaman, ona ancak «Ol» demesinden ibâretdir. O da oluverir. | Emri, bir şeyin yaratılmasına taalluk eder, birşeyi yaratmayı dilerse ona ol der, hemen oluverir. |
36-Yasin Suresi
83.Ayet Mekke 22 444 |
فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
-83
(Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey´iv ve ileyhi türceun) |
36-Yasin Suresi
83.Ayet Mekke 22 444 |
Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz. | Artık tesbiyh edilmez mi öyle her şeyin melekûtu yedinde bulunan sübhane! Hep de dördürülüp ona götürüleceksiniz | O halde her şeyin mülkiyet ve tasarrufu kudret elinde olan Allah ne yücedir!... (Öldükten sonra hep) O’na döndürülüb götürüleceksiniz. | Her şeyin mülkü (mukadderat ve tasarrufu) elinde olan (Allah) çok yücedir, çok münezzehtir. | Demek her şey´in mülk-ü tesarrufu (ve kudreti) kendi elinde bulunan (Allah) ın şanı ne kadar yücedir, münezzehdir! Siz ancak Ona döndürül (üb götürül) eceksiniz. | Yücedir, münezzehtir o mâbut ki her şeyin tasarrufu ve tedbîri, onun elindedir ve hepiniz de dönüp onun tapısına varacaksınız. |