KUR'AN-I KERİM 74-Müddessir Suresideki 56 Ayeti Kerime ve Mealleri | بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
ARAPÇA OKUNUŞU |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
DİYANET VAKFI | ELMALILI | ALI FIKRI YAVUZ | CELAL YILDIRIM | HASAN BASRI CANTAY | ABDULBAKİ GOLPINARLI |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
74-Müddessir Suresi
1.Ayet Mekke 29 574 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ
-1
(Ya eyyuhelmuddessiru.) |
74-Müddessir Suresi
1.Ayet Mekke 29 574 |
Ey örtünüp bürünen (Peygamber!) | Ey bürünen (Müddessir)! | Ey (elbisesine) bürünen Peygamber! | Ey örtüye bürünen! | Ey bürünüb sarınan (Habîbim), | Ey elbisesiyle başını örten. |
74-Müddessir Suresi
2.Ayet Mekke 29 574 |
قُمْ فَأَنْذِرْ
-2
(Kum feenzir.) |
74-Müddessir Suresi
2.Ayet Mekke 29 574 |
Kalk da uyar. | Kalk artık inzar et | Kalk da (kavmini Allah’ın azabı ile) korkut; (iman etmezlerse azaba uğrıyacaklarını kendilerine haber ver). | Kalk da (yanlış yolda olanları) uyar. | kalk, artık (kâfirleri azâb ile) korkut. | Kalk da korkut. |
74-Müddessir Suresi
3.Ayet Mekke 29 574 |
وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ
-3
(Ve rabbeke fekebbir.) |
74-Müddessir Suresi
3.Ayet Mekke 29 574 |
Rabbini yücelt. | Ve rabbını artık büyükle | Rabbini yücelt, (O’nu tenzîh et). | Rabbinin büyüklüğünü an. | Rabbini büyük tanı, | Ve Rabbini büyük bil. |
74-Müddessir Suresi
4.Ayet Mekke 29 574 |
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ
-4
(Ve siyabeke fetahhir.) |
74-Müddessir Suresi
4.Ayet Mekke 29 574 |
Nefsini arındır. | Ve elbiseni artık temizle | Elbiseni de (daima) temiz tut. | Elbiseni temiz tutmaya devam et. | elbiseni (bundan sonra da) temizle (mekde devam et), | Ve elbiseni temizle. |
74-Müddessir Suresi
5.Ayet Mekke 29 574 |
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ
-5
(Verrucze fehcur.) |
74-Müddessir Suresi
5.Ayet Mekke 29 574 |
Şirkten uzak dur. | Ve o pislikleri artık def´ eyle | Azaba vesile olan şeyleri terkde sebat et. | Murdar şeyleri de terke devam et. | azâb (a götürecek şeyleri) terk (de yine sebat) eyle. | Ve putlardan çekin. |
74-Müddessir Suresi
6.Ayet Mekke 29 574 |
وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُ
-6
(Ve la temnun testeksiru.) |
74-Müddessir Suresi
6.Ayet Mekke 29 574 |
İyiliği, daha fazlasını bekleyerek (bir kazanç elde etmek için) yapma. | Hem çoksunarak menn etme | Az bir şey verib karşılığında çok şey isteme. | Malını, daha fazlası verilsin diye verme! | İyiliği — çoğu isteyerek — yapma. | Ve birşeyi, daha fazlasını elde etmek için ve başa kakarak verme. |
74-Müddessir Suresi
7.Ayet Mekke 29 574 |
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ
-7
(Ve lirabbike fasbir.) |
74-Müddessir Suresi
7.Ayet Mekke 29 574 |
Rabbinin rızasına ermek için sabret. | Ve rabbın için sabr eyle | Rabbinin rızası için sabret. | Rabbin için sabret. | Rabbin (in rızaası) için katlan. | Ve Rabbine dayan, sabret. |
74-Müddessir Suresi
8.Ayet Mekke 29 574 |
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ
-8
(Feiza nukıre fiynnakuri.) |
74-Müddessir Suresi
8.Ayet Mekke 29 574 |
(8-9) Sûr’a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin bir gündür. | Çünkü o boru öttürüldü mü bir | O Sûr’a üfürüldüğü zaman, | O boruya (İsrafil´in Sûr´una) üfürülünce, | Çünkü o boru üfürülünce, | O boru, çalınınca. |
74-Müddessir Suresi
9.Ayet Mekke 29 574 |
فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ
-9
(Fezalike yevmeizin yevmun ´asiyrun.) |
74-Müddessir Suresi
9.Ayet Mekke 29 574 |
(8-9) Sûr’a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin bir gündür. | O işte o gün pek zorlu gündür | İşte o kıyâmet vakti çok şiddetli bir gündür; | İşte o gün pek zorlu ve sıkıntılı bir gündür. | (9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil. | Artık o gündür pek güç bir gün. |
74-Müddessir Suresi
10.Ayet Mekke 29 574 |
عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ
-10
(´Alelkafiriyne ğayru yesiyrin.) |
74-Müddessir Suresi
10.Ayet Mekke 29 574 |
Kâfirler için hiç kolay değildir. | Kâfirlere hiç kolay değildir | kâfirlere hiç kolay değildir. | Kâfirlere hiç de kolay değildir. | (9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil. | Kâfirlere kolay değildir. |
74-Müddessir Suresi
11.Ayet Mekke 29 574 |
ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا
-11
(Zernuy ve men halaktu ve hıyden.) |
74-Müddessir Suresi
11.Ayet Mekke 29 574 |
Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak. | Bırak bana o herifi ki yarattım da temtek | (Mal ve evlâdsız olarak) tek başına yarattığım o kâfiri (Velid İbni Muğîre’yi) bana bırak. | (11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak. | (11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. | Bırak beni ve yarattığımı yapayalnız. |
74-Müddessir Suresi
12.Ayet Mekke 29 574 |
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًا
-12
(Ve ce´altu lehu malen memduden.) |
74-Müddessir Suresi
12.Ayet Mekke 29 574 |
(12-13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim. | Hem uzun boylu mal verdim | (Çırılçıplak yarattığım) bu adama da (sonra) uzun boylu mal verdim. | (11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak. | (11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. | O yarattığımı ki yarattım ve ona hayliden hayli mal verdim. |
74-Müddessir Suresi
13.Ayet Mekke 29 574 |
وَبَنِينَ شُهُودًا
-13
(Ve beniyne şuhuden.) |
74-Müddessir Suresi
13.Ayet Mekke 29 574 |
(12-13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim. | Hem göz önünde oğullar | Hem (kendisi ile) hazır bulunan oğullar... | (11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak. | (11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. | Gözlerinin önünde duran oğullar verdim. |
74-Müddessir Suresi
14.Ayet Mekke 29 574 |
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا
-14
(Ve mehhedtu lehu temhiyden.) |
74-Müddessir Suresi
14.Ayet Mekke 29 574 |
Kendisine alabildiğine imkânlar sağladım. | Hem kendisine bir döşeyip döşedim | Ona nimet döşedim de döşedim... | (11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak. | (11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. | Ve onun geçimini yaydım da yaydım. |
74-Müddessir Suresi
15.Ayet Mekke 29 574 |
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ
-15
(Summe yatme´u en eziyde.) |
74-Müddessir Suresi
15.Ayet Mekke 29 574 |
Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar. | Sonra da tama´ eder ki daha artırayım | Sonra da arzu eder ki, daha artırayım. | Sonra da (verdiğimi) daha da artırmamı ister. | Sonra da o (bütün bunlara rağmen) hırs ile daha da artırmamı ister. | Sonra da daha fazlalaştırmamı umar. |
74-Müddessir Suresi
16.Ayet Mekke 29 574 |
كَلَّا ۖ إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا
-16
(Kella innehu kane liayatina ´aniyden.) |
74-Müddessir Suresi
16.Ayet Mekke 29 574 |
Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı inatçıdır. | Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize bir anud kesildi | Hayır, (istediğine kavuşamaz) çünkü o, ayetlerimize karşı bir inkârcı idi. | Hayır (hiç de istemesin). Çünkü o, âyetlerimize karşı inadçıdır. | Hayır (kat´iyyen artırmayacağım). Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine bir inâdcı (kesilmiş) dir. | Hayır, mümkün değil; şüphe yok o, delillerimize karşı adamakıllı inada girişti. |
74-Müddessir Suresi
17.Ayet Mekke 29 574 |
سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا
-17
(Seurhikuhu sa´uden.) |
74-Müddessir Suresi
17.Ayet Mekke 29 574 |
Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. | Ben onu dimdik sarpa sardıracağım | Muhakkak ben, onu, meşakkatli bir azaba sardıracağım. | Onu elbette sarpa sardıracağım. | Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım. | Ben de onu, rahat ve huzur yüzü görmeyeceği bir azâba uğratacağım. |
74-Müddessir Suresi
18.Ayet Mekke 29 575 |
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ
-18
(İnnehu fekkere ve kaddere.) |
74-Müddessir Suresi
18.Ayet Mekke 29 575 |
Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. | Çünkü o bir düşündü, ölçtü biçti | Çünkü o (Velid İbni Muğire), kendi kendine bir düşündü ve (zannınca peygambere söyliyecek sözünü) uydurub kurdu. | Çünkü gerçekten o, iyice düşündü, ölçüp biçti. | Çünkü o (Kur´an hakkında ne diyeceğini) uzun uzadıya düşündü, (kendine göre gûyâ bir) ölçü koydu. | Şüphe yok ki o, iyice bir düşündü de kendince ölçtü biçti. |
74-Müddessir Suresi
19.Ayet Mekke 29 575 |
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
-19
(Fekutile keyfe kaddere.) |
74-Müddessir Suresi
19.Ayet Mekke 29 575 |
Kahrolası nasıl da ölçtü biçti! | Kahrolası nasıl biçti | Kahrolası ne biçim (söz) uydurdu!... (Peygambere nasıl sihirbaz dedi!...) | (19-20) Geberesi nasıl ölçüp biçti I Sonra yine kahrolası nasıl ölçüp biçti! | Hay kahr olası! Ne biçim ölçü kurdu o? | Geberesice nasıl da ölçtü biçti. |
74-Müddessir Suresi
20.Ayet Mekke 29 575 |
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
-20
(Summe kutile keyfe kaddere.) |
74-Müddessir Suresi
20.Ayet Mekke 29 575 |
Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti! | Sonra kahr olası nasıl biçti | Sonra kahrolası ne biçim (söz) uydurdu!... | (19-20) Geberesi nasıl ölçüp biçti I Sonra yine kahrolası nasıl ölçüp biçti! | Yine kahr olası, nasıl ölçü yapdı o?! | Sonra gene de geberesice, nasıl da ölçtü biçti. |
74-Müddessir Suresi
21.Ayet Mekke 29 575 |
ثُمَّ نَظَرَ
-21
(Summe nezare.) |
74-Müddessir Suresi
21.Ayet Mekke 29 575 |
Sonra (Kur’an hakkında) derin derin düşündü. | Sonra baktı | Sonra (döndü insanların yüzüne) baktı. | Sonra baktı.. | Sonra bakdı. | Sonra baktı. |
74-Müddessir Suresi
22.Ayet Mekke 29 575 |
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ
-22
(Summe ´abese ve besere.) |
74-Müddessir Suresi
22.Ayet Mekke 29 575 |
Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı. | Sonra kaşını çattı ve ekşiyerek surat astı | Sonra (söyliyecek söz bulamadığından) suratını astı ve kaşlarını çattı. | Sonra kaşını çatıp yüzünü ekşitti. | Sonra (ümîdsizliğinden ve öfkesinden) kaşlarını çatdı, suratını asdı. | Sonra kaşını çattı, suratını astı, |
74-Müddessir Suresi
23.Ayet Mekke 29 575 |
ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ
-23
(Summe edbere vestekbere.) |
74-Müddessir Suresi
23.Ayet Mekke 29 575 |
(23-24) Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: “Bu, ancak nakledilegelen bir sihirdir.” | Sonra ardına döndü ve büyüklük tasladı da | Nihayet (Peygambere ve ashabına) arka çevirdi ve kibirlendi de; | Sonra da arkasını dönüp büyüklük taslıyarak gitti. | En son arka çevirdi ve büyüklük tasladı da, | sonra ardını döndü ve ululanmaya kalkıştı. |
74-Müddessir Suresi
24.Ayet Mekke 29 575 |
فَقَالَ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ
-24
(Fekale in haza illa sıhrun yu´seru.) |
74-Müddessir Suresi
24.Ayet Mekke 29 575 |
(23-24) Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: “Bu, ancak nakledilegelen bir sihirdir.” | Bu, dedi «başka değil, bir sihri müser | Şöyle dedi: “- Bu ancak (başka sihirbazdan) öğrenilen bir sihirdir. | Ve «Bu ancak anlatılagelen bir sihirden başkası değildir. | «Bu, dedi, (sihirbazlardan öğrenilib) rivayet edilen bir sihirden başkası değil». | Derken bu, ancak dedi, eskiden beri söylenegelen bir büyü. |
74-Müddessir Suresi
25.Ayet Mekke 29 575 |
إِنْ هَٰذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ
-25
(İn haza illa kavlulbeşeri.) |
74-Müddessir Suresi
25.Ayet Mekke 29 575 |
“Bu, ancak insan sözüdür.” | Başka değil kavl-i beşer» | Muhakkak bu (kimsenin söylediği söz), bir insan sözüdür.” | Bu ancak bir insan sözüdür» dedi. | «Muhakkak bu, insan sözünden başkası değil». | Bu ancak insan sözü. |
74-Müddessir Suresi
26.Ayet Mekke 29 575 |
سَأُصْلِيهِ سَقَرَ
-26
(Seusliyhi sekare.) |
74-Müddessir Suresi
26.Ayet Mekke 29 575 |
Ben onu “Sekar”a (cehenneme) sokacağım. | Yaslıyacağım onu Sekare | Ben de muhakkak onu (Velid İbni Muğîre’yi) cehenneme sokacağım. | Onu Sakar´a (Cehennem´in alt tabakasına) itip atacağım. | Onu cehenneme sokacağım ben. | Onu yakıcı cehenneme atarım. |
74-Müddessir Suresi
27.Ayet Mekke 29 575 |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ
-27
(Ve ma edrake ma sekaru.) |
74-Müddessir Suresi
27.Ayet Mekke 29 575 |
Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin? | Bilir misin hem ne sekar | Hem (Ey Rasûlüm) bilir misin, nedir o cehennem!... | Sakar nedir bilir misin ? | Sen biliyor musun, cehennem nedir? | Ve bilir misin, nedir yakıcı cehennem? |
74-Müddessir Suresi
28.Ayet Mekke 29 575 |
لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ
-28
(La tubkıy ve la tezeru.) |
74-Müddessir Suresi
28.Ayet Mekke 29 575 |
Geride bir şey koymaz, bırakmaz. | Ne bakıyye kor ne bırakır | (İnsanların bedeninde et) bırakmaz, (kemik de) koymaz. | Ne geriye kor, ne de bırakır ? | Hem (bedeninden hiçbir eser) bırakmaz (hepsini helak eder), hem yine (eski haaline getirib aynı azâbı yapmakdan) vaz geçmez o, | Yakar bitirir de gene bırakmaz. |
74-Müddessir Suresi
29.Ayet Mekke 29 575 |
لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِ
-29
(Levvahatun lilbeşeri.) |
74-Müddessir Suresi
29.Ayet Mekke 29 575 |
Derileri kavurur. | Beşere susamış bir susuz | O cehennem, insanları yakıb kavurandır. | Deriyi iyice değiştirir. | insana çok susamışdır. | Derileri tamâmıyla yakar kavurur. |
74-Müddessir Suresi
30.Ayet Mekke 29 575 |
عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ
-30
(´Aleyha tis´ate ´aşere.) |
74-Müddessir Suresi
30.Ayet Mekke 29 575 |
Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır. | Üzerinde on dokuz | Üzerinde ondokuz melek var. | Üzerinde 19 (bekçi) vardır. | Üzerinde on dokuz (melek) vardır. | On dokuz memûru vardır. |
74-Müddessir Suresi
31.Ayet Mekke 29 575 |
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ
-31
(Ve ma ce´alna ashabennari illa melaiketen ve ma ce´alna ´ıddetehum illa fitneten lilleziyne keferu liyesteykınelleziyne utulkitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utulkitabe velmu´minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune maza eradallahu bihaza meselen kezalike yudillullahu men yeşa´u ve ma ya´lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lilbeşeri.) |
74-Müddessir Suresi
31.Ayet Mekke 29 575 |
Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır. | Hem biz o ateşin muhafızlarını hep Melâike yaptık, sayılarını da ancak küfr edenler için bir fitne kıldık ki kitab verilmiş olanlar yakîn edinsin ve iyman edenlere iyman artırsın, kitab verilenler ve mü´minler şübhelenmesin, kalblerinde bir maraz bulunanlarla kâfirler de desin: Allah bununla meselâ ne murad etmiş? İşte böyle Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir ve rabbının ordularını ancak kendisi bilir ve o ancak bir öğüttür düşünmek için beşer | Biz o ateşin muhafızlarını hep meleklerden ibaret kıldık. Sayılarını da ancak kâfir olanlar için bir fitne yaptık, (zira on dokuz meleği azımsayarak onları helâk edebileceklerini sandılar); kendilerine kitab verilenler de Kur’an’ın hak olduğuna inansınlar; (çünkü onların kitablarında da bu meleklerin sayısı on dokuzdur); müminlerin de imanlarını artırsın. Kendilerine kitab verilenlerle müminler (böylece) şüpheye düşmesinler. Kalblerinde bir maraz (nifak) bulunanlarla kâfirler de şöyle desin: “- Allah bu sayı ile beraber hangi şeyi murad etmiştir? İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını da ancak kendisi bilir. O cehennem de insanlar için ancak bir öğüddür. | Cehennem´de görev yapanları ancak meleklerden kıldık. Biz, onların sayısını kâfirler için bir fitne yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler; imân edenlere de, imânlarını artırsın ve kendilerine kitap verilenler ile mü´minler şüpheye düşmesin ; kalblerinde (inkâr ve inâd) hastalığı bulunanlar ile kâfirler de, «Allah bununla misâl olarak neyi murad etmiştir?» desinler. İşte Allah böylece dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara ancak bir öğüttür. | Biz o ateşin bekçi (lik) lerine meleklerden başkasını me´mur etmedik. Sayılarını da küfredenler için — başka değil — ancak bir fitne yapdık ki kendilerine kitâb verilenler sağlam bilgi edinsin (ler), îman edenlerin de inanları artsın. (Hulâsa) hem kendilerine kitâb verilenler, hem mü´minler (bu hususda) şüpheye düşmesin (ler). Kalblerinde maraz bulunanlarla kâfirler dahi «Allah bu (aded) le, misâl olarak, yeni murad etmiş?» desin (ler). İşte Allah, kimi dilerse böylece şaşırtır, kimi de dilerse doğru yola getirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. O, insan (lar) için öğüdden başkası değildir. | Ve biz, cehennem memûrlarını, meleklerden tâyin ettik ve kendilerine kitap verilenlerin iyiden iyiye anlayıp inanmaları için ve inananların inancını arttırsın ve kendilerine kitap verilenlerle inananlar, şüpheye düşmesinler ve gönüllerinde hastalık olanlar ve kâfirlerse, Allah bununla, bu örnekle neyi kastediyor ki desinler diye sayılarını on dokuz olarak taktîr ettik. İşte böylece Allah, bildiğini saptırır ve dilediğini doğru yola sokar ve Rabbinin ordusu ne kadardır, ancak Allah bilir ve bu, insanlara bir öğüttür ancak. |
74-Müddessir Suresi
32.Ayet Mekke 29 575 |
كَلَّا وَالْقَمَرِ
-32
(Kella velkameri.) |
74-Müddessir Suresi
32.Ayet Mekke 29 575 |
(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. | Hayır hayır o Kamere | Hayır, onlar öğüd almazlar! Kamer hakkı için, | (32-33-34-35-36-37) Hayır, (onlar öğüt almazlar). Ay´a, "dönüp gittiği zaman geceye, ışık saçtığı zaman sabaha and olsunki, gerçekten (Cehennem) büyük belâlardan biridir, insanlar için sizden öne geçmek isteyen veya geri kalmayı arzu eden için uyarıcıdır. | Fakat ne gezer! Andolsun aya, | Hayır, gerçekten de andolsun aya. |
74-Müddessir Suresi
33.Ayet Mekke 29 575 |
وَاللَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ
-33
(Velleyli iz edbede.) |
74-Müddessir Suresi
33.Ayet Mekke 29 575 |
(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. | Ve döndüğü dem o geceye | Dönüb geldiği zaman, o gece hakkı için, | (32-33-34-35-36-37) Hayır, (onlar öğüt almazlar). Ay´a, "dönüp gittiği zaman geceye, ışık saçtığı zaman sabaha and olsunki, gerçekten (Cehennem) büyük belâlardan biridir, insanlar için sizden öne geçmek isteyen veya geri kalmayı arzu eden için uyarıcıdır. | (Gündüzün hitâmiyle) dönüb geldiği zaman geceye, | Ve andolsun çekilip giderken geceye. |
74-Müddessir Suresi
34.Ayet Mekke 29 575 |
وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ
-34
(Vessubhı iza esfere.) |
74-Müddessir Suresi
34.Ayet Mekke 29 575 |
(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. | Ve açtığı sıra o sabaha kasem olsun ki | Ağardığı sıra o sabah hakkı için, | (32-33-34-35-36-37) Hayır, (onlar öğüt almazlar). Ay´a, "dönüp gittiği zaman geceye, ışık saçtığı zaman sabaha and olsunki, gerçekten (Cehennem) büyük belâlardan biridir, insanlar için sizden öne geçmek isteyen veya geri kalmayı arzu eden için uyarıcıdır. | ağardığı dem sabaha ki, | Ve ışıklanıp doğarken güne. |
74-Müddessir Suresi
35.Ayet Mekke 29 575 |
إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ
-35
(İnneha leıhdelkuberi.) |
74-Müddessir Suresi
35.Ayet Mekke 29 575 |
(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. | her halde büyüklerin biridir o Sekar | Muhakkak o cehennem, büyük belâlardan biridir; | (32-33-34-35-36-37) Hayır, (onlar öğüt almazlar). Ay´a, "dönüp gittiği zaman geceye, ışık saçtığı zaman sabaha and olsunki, gerçekten (Cehennem) büyük belâlardan biridir, insanlar için sizden öne geçmek isteyen veya geri kalmayı arzu eden için uyarıcıdır. | hakıykaten (o cehennem) büyük büyük (belâ) lardan biridir, | Cehennem, şüphe yok ki pek büyük mahlûklardan biridir. |
74-Müddessir Suresi
36.Ayet Mekke 29 575 |
نَذِيرًا لِلْبَشَرِ
-36
(Neziyren lilbeşeri.) |
74-Müddessir Suresi
36.Ayet Mekke 29 575 |
(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. | Kocundurmak için beşeri | Kocundurmak için insanları, | (32-33-34-35-36-37) Hayır, (onlar öğüt almazlar). Ay´a, "dönüp gittiği zaman geceye, ışık saçtığı zaman sabaha and olsunki, gerçekten (Cehennem) büyük belâlardan biridir, insanlar için sizden öne geçmek isteyen veya geri kalmayı arzu eden için uyarıcıdır. | (36-37) İnsan (lar) için, sizden ileri gitmek, yahud geri kalmak isteyenler için en korkutucu olmak bakımından. | Korkutucudur insanları. |
74-Müddessir Suresi
37.Ayet Mekke 29 575 |
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ
-37
(Limen şae minkum en yetekaddeme ev yeteahhare.) |
74-Müddessir Suresi
37.Ayet Mekke 29 575 |
(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. | İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak istiyen kimseleri | İçinizden (hayırda) ileri gitmek, yahud geri kalmak istiyenleri... | (32-33-34-35-36-37) Hayır, (onlar öğüt almazlar). Ay´a, "dönüp gittiği zaman geceye, ışık saçtığı zaman sabaha and olsunki, gerçekten (Cehennem) büyük belâlardan biridir, insanlar için sizden öne geçmek isteyen veya geri kalmayı arzu eden için uyarıcıdır. | (36-37) İnsan (lar) için, sizden ileri gitmek, yahud geri kalmak isteyenler için en korkutucu olmak bakımından. | Sizden, ileri geçip itâat edenleri ve geri kalıp isyâna dalanları. |
74-Müddessir Suresi
38.Ayet Mekke 29 575 |
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ
-38
(Kullu nefsin bima kesebet rehiynetun.) |
74-Müddessir Suresi
38.Ayet Mekke 29 575 |
Herkes kazandığına karşılık bir rehindir. | Her nefis kazancına bağlıdır | Herkes kazandığına karşılık bir rehinedir; (hesabını doğru vermekle ancak kendisini kurtarabilir). | Herkes elde ettiğine karşılık rehindir. | Her nefs, kazandığı (kesb-ü ihtiyar etdiği) şey mukaabilinde bir rehindir. | Herkes, kazancına bağlıdır. |
74-Müddessir Suresi
39.Ayet Mekke 29 575 |
إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ
-39
(İlla ashabelyemiyni.) |
74-Müddessir Suresi
39.Ayet Mekke 29 575 |
Ancak ahiret mutluluğuna eren kimseler başka. | Ancak ashab-ı yemîn | Ancak sağcılar (kitabları sağ ellerine verilenler), | Ancak sağ taraftakiler (amel defterleri sağdan verilenler) böyle değildir. | Ancak sağcılar böyle değil. | Ancak sağ taraf ehli başka. |
74-Müddessir Suresi
40.Ayet Mekke 29 575 |
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ
-40
(Fiy cennatin yetesaelune.) |
74-Müddessir Suresi
40.Ayet Mekke 29 575 |
(40-42) Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?” | Cennetlerdedir, soruşdururlar | Cennetlerdedirler; sorarlar. | (40-41) Cennetlerde, suçlu günahkârlar hakkında birbirlerinden sorarlar : | (Onlar) cennetlerdedirler. Soruşurlar, | Cennetlerdedir onlar, soralar, konuşurlar. |
74-Müddessir Suresi
41.Ayet Mekke 29 575 |
عَنِ الْمُجْرِمِينَ
-41
(´Anilmucrimiyne.) |
74-Müddessir Suresi
41.Ayet Mekke 29 575 |
(40-42) Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?” | Mücrimlerden | Mücrimlerden; | (40-41) Cennetlerde, suçlu günahkârlar hakkında birbirlerinden sorarlar : | günahkârları (n hallerini): | Mücrimlerin hâlinden. |
74-Müddessir Suresi
42.Ayet Mekke 29 575 |
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ
-42
(Ma selekekum fiy sekare.) |
74-Müddessir Suresi
42.Ayet Mekke 29 575 |
(40-42) Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?” | Nedir, diye: sizi sekare sokan? | “-Sizi cehenneme sokan nedir?” | Sizi Cehennem´e sürüp sokan nedir? | «Sizi cehenneme sokan nedir»? | Nedir derler cehenneme sokan sizi? |
74-Müddessir Suresi
43.Ayet Mekke 29 575 |
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ
-43
(Kalu lem neku minelmusalliyne.) |
74-Müddessir Suresi
43.Ayet Mekke 29 575 |
Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.” | Derler: biz namaz kılanlardan değildik | Onlar şöyle derler: “- Biz namaz kılanlardan değildik, | Onlar da: Biz namaz kılanlardan olmadık. | (Günahkârlar) dediler (derler): «Biz namaz kılanlardan değildik». | Derler ki: Namaz kılmazdık. |
74-Müddessir Suresi
44.Ayet Mekke 29 575 |
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ
-44
(Ve lem neku nut´ı mulmiskiyne.) |
74-Müddessir Suresi
44.Ayet Mekke 29 575 |
“Yoksula yedirmezdik.” | Ve fukaraya yemek yedirmezdik | Yoksula yedirmezdik, | Yoksulu yedirmedik. | «Yoksula yedirmezdik», | Ve yoksulu doyurmazdık. |
74-Müddessir Suresi
45.Ayet Mekke 29 575 |
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ
-45
(Ve kunna nehudu me´alhaidıyne.) |
74-Müddessir Suresi
45.Ayet Mekke 29 575 |
“Batıla dalanlarla birlikte biz de dalardık.” | Batakçılarla dalar giderdik | Batıla dalanlarla beraber dalıyorduk, | (Bâtıla) dalanlarla birlikte daldık.. | «Biz de (baatıla) dalanlarla beraber dalardık», | Ve boş lâflarla azgınlığa dalanlarla biz de dalardık. |
74-Müddessir Suresi
46.Ayet Mekke 29 575 |
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ
-46
(Ve kunna nukezzibu biyevmiddiyni.) |
74-Müddessir Suresi
46.Ayet Mekke 29 575 |
“Ceza gününü de yalanlıyorduk.” | Ve ceza gününe yalan derdik | Hesab gününü de yalan sayardık. | Ve biz hesap ve ceza gününü yalanladık. | «Ceza (ve hisâb) gününü de yalan sayardık». | Ve cezâ gününü yalanlardık. |
74-Müddessir Suresi
47.Ayet Mekke 29 575 |
حَتَّىٰ أَتَانَا الْيَقِينُ
-47
(Hatta etanelyekıynu.) |
74-Müddessir Suresi
47.Ayet Mekke 29 575 |
“Nihayet ölüm bize gelip çattı.” | Tâ gelinciye kadar bize o yakîn | Nihayet bize ölüm gelib çattı.” | Tâ ki, ölüm bize gelip çattı. | «Nihayet bize ölüm gelib çatdı». | Bize ölüm gelip çatıncaya dek. |
74-Müddessir Suresi
48.Ayet Mekke 29 576 |
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ
-48
(Fema tenfe´uhum şefa´atuşşafi´ıyne.) |
74-Müddessir Suresi
48.Ayet Mekke 29 576 |
Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. | Fakat fâide vermez o vakıt şefaati şefaatçilerin | Fakat (o vakit) şefaatçilerin şefaatı onlara fayda vermez. | Artık onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez. | Artık şefaat edicilerin hiçbir şefaati onlara fâide vermeyecek. | Derken şefâatçilerin şefâati fayda vermez onlara. |
74-Müddessir Suresi
49.Ayet Mekke 29 576 |
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ
-49
(Fema lehum ´anittezkireti mu´ridıyne.) |
74-Müddessir Suresi
49.Ayet Mekke 29 576 |
Böyle iken onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar? | Ya şimdi ne ma´ziretleri var o öğüdden yüz çevirirlerken | Böyle iken onlara (Mekke halkına) ne oluyor ki, Kur’an’dan yüz çeviriyorlar. | Onlara ne oluyor ki öğütten yüzçeviriyorlar ?! | Böyle iken şunlara ne oluyor ki (haalâ) öğüd (kabul etmek) den yüz çeviricidirler? | Derken ne oluyor onlara ki öğütten, Kur´ân´dan yüz çevirmedeler, kaçmadalar. |
74-Müddessir Suresi
50.Ayet Mekke 29 576 |
كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌ
-50
(Keennehum humurun mustenfiretun.) |
74-Müddessir Suresi
50.Ayet Mekke 29 576 |
(50-51) Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler. | Sanki ürkmüş yaban eşekleri | Sanki ürkmüş yaban eşekleri; | (50-51) Aslandan kaçan ürkek yaban eşekleri gibi.. | (50-51) Sanki onlar arslandan ürküb kaçan vahşî eşeklerdir! | Sanki yabâni eşeklerdir onlar da. |
74-Müddessir Suresi
51.Ayet Mekke 29 576 |
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍ
-51
(Ferret min kasveretin.) |
74-Müddessir Suresi
51.Ayet Mekke 29 576 |
(50-51) Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler. | Arslandan kaçmaktalar | Aslandan kaçmaktalar... | (50-51) Aslandan kaçan ürkek yaban eşekleri gibi.. | (50-51) Sanki onlar arslandan ürküb kaçan vahşî eşeklerdir! | Arslandan kaçıyorlar. |
74-Müddessir Suresi
52.Ayet Mekke 29 576 |
بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُنَشَّرَةً
-52
(Bel yuriydu kullumriin minhum en yu´ta suhufen muneşşereten.) |
74-Müddessir Suresi
52.Ayet Mekke 29 576 |
Hatta onlardan her bir kişi, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor. | Yok onlardan her kişi kendisine ayrı sahifelerle tezkireler dağıtılmasını istiyor | Doğrusu, onlardan her biri (Allah tarafından) kendisine okuyacak olduğu ayrı kitablar dağıtılmasını istiyor, (ki orada peygambere iman etmek gerektiğine dair Allah’ın emrini bulsun). | Hayır, onlardan her kişi kendisine açık sâhifeler verilmesini isterler. | Evet, onlardan herkişi kendisine neşredilecek sahîfeler verilmesini ister. | Hayır, onların herbiri, ister ki apaçık sahîfeler verilsin onlara. |
74-Müddessir Suresi
53.Ayet Mekke 29 576 |
كَلَّا ۖ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ
-53
(Kella bella yehafunel´ahırete.) |
74-Müddessir Suresi
53.Ayet Mekke 29 576 |
Hayır, hayır! Onlar ahiretten korkmuyorlar. | Hayır, doğrusu Âhıretten korkmıyorlar | Hayır, (onlara bu istedikleri verilmez), hakikat şu ki, onlar ahiretten korkmazlar. | Hayır, onlar Âhiret´ten korkmazlar. | Hayır (bu isteyişleri boşdur). Daha doğrusu onlar âhiretden korkmazlar. | Hayır, öyle değil, onlar, âhiretten korkmazlar. |
74-Müddessir Suresi
54.Ayet Mekke 29 576 |
كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ
-54
(Kella innehu tezkiretun.) |
74-Müddessir Suresi
54.Ayet Mekke 29 576 |
Hayır, düşündükleri gibi değil! Şüphesiz bu (Kur’an) bir uyarıdır. | hayır hayır o muhakkak bir tezkire | Hayır, zannettikleri gibi değil, Muhakkak O Kur’an (Allah’dan) bir öğüddür. | Hayır, o gerçekten bir öğüttür. | Gerçek, o (Kur´an) hiç şüphesiz bir öğüddür. | Gerçekten de Kur´ân, bir öğüttür. |
74-Müddessir Suresi
55.Ayet Mekke 29 576 |
فَمَنْ شَاءَ ذَكَرَهُ
-55
(Femen şae zekerehu.) |
74-Müddessir Suresi
55.Ayet Mekke 29 576 |
Artık kim dilerse ondan öğüt alır. | Dileyen onu tezekkür ede | Artık dileyen kimse ondan öğüd alır. | Dileyen ondan öğüt alır. | Onun için kim dilerse (onu okuyarak, alacağı) öğüd (ü, ibreti) alır. | Artık dileyen, öğüt alır onunla. |
74-Müddessir Suresi
56.Ayet Mekke 29 576 |
وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ
-56
(Ve ma yezkurune illa en yeşaallahu huve ehluttakva ve ehlulmağfireti.) |
74-Müddessir Suresi
56.Ayet Mekke 29 576 |
Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır. | Maamafih Allah dilemeyince düşünmezler, koruyacak da odur, mağfiret edecek de | Bununla beraber Allah dilemeyince öğüd almazlar; koruyacak da O’dur, bağışlayacak da O... | Ancak Allah´ın dilediği kimseler düşünüp öğüt alır. Korkulmaya değer olan da O´dur; bağışlamaya lâyık olan da O´dur. | Bununla beraber Allahın dileyeceğinden başkaları o öğüdü almazlar ki (Onun azabından) korunmıya ehil olan da odur, yarlığanmıya ehil olan da o. | Ve Allah´ın dilediğinden başkası öğüt alamaz; odur çekinilmeye değer ve yarlıgayıp suçları örter. |