26-Şuara Suresi Ayet Mealleri KUR'AN-I KERİM 26-Şuara Suresideki 227 Ayeti Kerime ve Mealleri
    KUR'AN-I KERİM 26-Şuara Suresideki 227 Ayeti Kerime ve Mealleri  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
ARAPÇA
OKUNUŞU
SURE
AYET
CÜZÜ
SAYFA
DİYANET VAKFI ELMALILI ALI FIKRI YAVUZ CELAL YILDIRIM HASAN BASRI CANTAY ABDULBAKİ GOLPINARLI
26-Şuara Suresi

1.Ayet
Mekke

19
366
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ طسم -1
(Ta sım mım)
26-Şuara Suresi
1.Ayet
Mekke
19
366
Tâ Sîn Mîm. Ta, Sin, Mim. Tâ, Sîn, Mîm. Tâ - Sîn - Mîm. Taa, Sîn, Mîm. Tâ sîn mîm.
26-Şuara Suresi

2.Ayet
Mekke

19
366
تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ -2
(Tilke ayatül kitabil mübın)
26-Şuara Suresi
2.Ayet
Mekke
19
366
Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir. Bunlar sana o mübin kitabın âyetleri Bu ayetler, sıhhatı apaçık olan Kur’an’ın âyetleridir. Bu, açık-seçik (aynı zamanda açıklayıcı) Kitab´ın âyetleridir. Bunlar o hakikatleri açıklayan kitabın âyetleridir. Bunlardır gerçekle bâtılı açıklayan kitabın âyetleri.
26-Şuara Suresi

3.Ayet
Mekke

19
366
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ -3
(Lealleke banıun nefseke ella yekunu mü´minın)
26-Şuara Suresi
3.Ayet
Mekke
19
366
Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin! Sen âdetâ kendine kıyacaksın mü´min olmıyacaklar diye Ey Rasûlüm, Kureyş halkı) iman etmiyecekler diye, kederden nerde ise, nefsine kıyacaksın. (Ey Peygamber!) Onlar dosdoğru imân etmiyeoekler diye neredeyse kendine yazık edip kıyacaksın. (Habîbim) Onlar mü´min olmayacaklar diye aadetâ kendine kıyacaksın! Kendine kıyacaksın inanmıyorlar diye âdetâ.
26-Şuara Suresi

4.Ayet
Mekke

19
366
إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ -4
(İn neşe´ nünezzil aleyhim mines semai ayeten fe zallet a´nakuhüm leha hadııyn)
26-Şuara Suresi
4.Ayet
Mekke
19
366
Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar. Dilersek üzerlerine Semadan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır Biz eğer dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (iman etmelerini gerektirecek bir delâlet) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır (artık hiç biri isyan etmez). Biz isteseydik onlara gökten bir âyet (acık bir belge ya da mu´cize) indirirdik de onlar ona boyun eğip eğilirlerdi. Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır. Dileseydik gökten bir delîl indirirdik onlara, onun karşısında başlarını eğerlerdi, kalakalırlardı.
26-Şuara Suresi

5.Ayet
Mekke

19
366
وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنَ الرَّحْمَٰنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ -5
(Ve ma ye´tıhim min zikrim miner rahmani muhdesin illa kanu anhü mu´ridıyn)
26-Şuara Suresi
5.Ayet
Mekke
19
366
Rahmân’dan kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler. Bununla beraber Rahmandan kendilerine yeni bir zikir gelmiyor ki ondan yüz çevirmiş olmasınlar Kendilerine, Rahman’dan yeni bir öğüt her geldikçe, muhakkak ondan yüz çevirici olmuşlardır. Onlara Rahmân´dan ne kadar yeni bir öğüt geldiyse mutlaka ondan yüzçevirdiler. Kendilerine O çok esirgeyici (Allah) dan (vahy ile) yeni bir öğüd gelmeye dursun, ille bundan yüz çeviricidirler onlar. Rahman katından, Kur´ân´ın yeni bir âyeti indi mi, hemen yüz çevirirler ondan.
26-Şuara Suresi

6.Ayet
Mekke

19
366
فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ -6
(Fe kad kezzebu fe seye´tıhim embaü ma kanu bihı yestehziun)
26-Şuara Suresi
6.Ayet
Mekke
19
366
Onlar (Allah’ın âyetlerini) yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek. Evet tekzib etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müdhiş haberleri gelecek Onlar, ısrarla Peygamberi ve Kur’an’ı yalanladılar. Fakat o istihza ettikleri Kur’an’ın dehşetli (azab) haberi kendilerine yakında gelecektir. (Bedir savaşında veya kıyamette perişan olacaklardır). Cidden (onu) yalanladılar. Alaya aldıkları hususların haberi kendilerine gelecektir. Şimdi (kat´î suretde) tekzîb etdiler. (Fakat) istihza edegeldikleri (hakıykatların mühim) haberleri yakında onlara gelecekdir. Gerçekten de yalanladılar, artık yakında alay ettikleri şeyin haberleri gelip çatacak onlara.
26-Şuara Suresi

7.Ayet
Mekke

19
366
أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ -7
(E ve lem yerav ilel erdı kem embetna fıha min külli zevcin kerım)
26-Şuara Suresi
7.Ayet
Mekke
19
366
Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bitirdik. Arza bir bakmadılar da mı? biz onda her hoş çiftten ne kadar bitirmişiz. (O kâfirler), yeryüzüne bakmadılar mı? Her çift ve çeşit iyi nebattan orada nicelerini bitirmişizdir!... Yeryüzüne bakmadılar mı? Onda gönül çekici her (bitki)den nice çiftler yetiştirdik. Yer (yüzün) e bir bakmadılar mı ki biz orada her güzel çiftden nice nebatlar bitirdik. Bakmazlar mı yeryüzüne, nice güzelim nebatlar bitirdik çifter çifter orada.
26-Şuara Suresi

8.Ayet
Mekke

19
366
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -8
(İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
8.Ayet
Mekke
19
366
Şüphesiz bunlarda (Allah’ın varlığına) bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar. Şübhesiz ki bunda mutlak bir âyet var, hemde ekserîsi mü´min olmadı Şüphesiz ki bu nebatları bitirmekte (Allah’ın kudretine, merhamet ve nimetinin genişliğine delâlet eden) bir alâmet vardır. Bununla beraber onların çoğu mümin olmadılar. Şüphesiz ki bunda açık bir belge vardır, ama onların çoğu inanmazlar. Şübhesiz ki bunlardan (Hakkın kemâl-i kudretine) elbet birer, nişane vardır. (Fakat) onların çoğu îman edici değildirler. Bunda bir delil var elbette ve çoğu inanmaz gene de.
26-Şuara Suresi

9.Ayet
Mekke

19
366
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -9
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
9.Ayet
Mekke
19
366
Şüphesiz senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. Ve şübhesiz ki rabbın o öyle azîz, öyle rahîm Muhakkak ki senin Rabbin Azîzdir (kâfirlerden intikam almaya kâdirdir), Rahîm’dir (Müminlere merhametlidir). Rabbin gerçekten çok üstündür, çok güçlüdür ve çok merhamet sahibidir. Şüphesiz ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

10.Ayet
Mekke

19
366
وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰ أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ -10
(Ve iz nada rabbüke musa eni´til kavmez zalimın)
26-Şuara Suresi
10.Ayet
Mekke
19
366
(10-11) Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti. Bir vakıt da rabbın, Musaya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi Bir vakit Rabbin, Mûsa’ya şöyle buyurmuştu: “- Git o zalimler kavmine; (10-11) Hani bir zaman Rabbin, Musâ´ya : «Zulmü âdet edinen millete, Fir´avn´ın milletine git; artık (Allah´tan) korkup (inkâr ve azgınlıktan, haksızlık ve taşkınlıktan) sakınmıyacaklar mı ?» diye seslenmişti. (10-11) Hani Rabbin Musâya: «O zaalimler güruhuna, Fir´avnın kavmine git. Haalâ (fenâlıkdan) sakınmayacaklar mı onlar?» diye nida etmişdi. An o zamanı ki hani Rabbin, Mûsâ´ya, git zâlimler topluluğuna diye nidâ etmişti,
26-Şuara Suresi

11.Ayet
Mekke

19
366
قَوْمَ فِرْعَوْنَ ۚ أَلَا يَتَّقُونَ -11
(Kavme fir´avn e la yettekun)
26-Şuara Suresi
11.Ayet
Mekke
19
366
(10-11) Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti. Fir´avn kavmine, daha sakınmıyacaklar mı? Firavun kavmine. Hâlâ (küfürden) sakınmıyacaklar mı?” (10-11) Hani bir zaman Rabbin, Musâ´ya : «Zulmü âdet edinen millete, Fir´avn´ın milletine git; artık (Allah´tan) korkup (inkâr ve azgınlıktan, haksızlık ve taşkınlıktan) sakınmıyacaklar mı ?» diye seslenmişti. (10-11) Hani Rabbin Musâya: «O zaalimler güruhuna, Fir´avnın kavmine git. Haalâ (fenâlıkdan) sakınmayacaklar mı onlar?» diye nida etmişdi. Firavun´un kavmine, hâlâ mı çekinmeyecekler?
26-Şuara Suresi

12.Ayet
Mekke

19
366
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ -12
(Kale rabbi innı ehafü ey yükezzibun)
26-Şuara Suresi
12.Ayet
Mekke
19
366
Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.” Yarab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzib ederler Mûsa dedi ki: “ - Rabbim! Doğrusu onların beni tekzib etmelerinden korkuyorum. Musâ: «Rabbim! Doğrusu (beni) yalanlıyacaklarından korkuyorum da, O, dedi ki: «Rabbim, onların beni tekzîb edeceklerinden cidden korkarım». Mûsâ, Rabbim demişti, gerçekten de beni yalanlarlar diye korkuyorum.
26-Şuara Suresi

13.Ayet
Mekke

19
366
وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ -13
(Ve yedıyku sadrı ve la yentaliku lisanı fe ersil ila harun)
26-Şuara Suresi
13.Ayet
Mekke
19
366
“Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).” ve Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver Hem (beni tekzib etmelerinden) canım sıkılır, dilim açılmaz. Onun için Hârun’a da peygamberlik ver (ve onu tebliğ için bana arkadaş yap). Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun´a da peygamberlik gönder. «Benim de göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Hâruuna (Cebrâili) gönder (ona da peygamberlik ver)». Gönlüm daralır, dilim açılmaz, sen Hârûn´u gönder.
26-Şuara Suresi

14.Ayet
Mekke

19
366
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَأَخَافُ أَنْ يَقْتُلُونِ -14
(Ve le hüm aleyye zembün fe ehafü ey yaktülun)
26-Şuara Suresi
14.Ayet
Mekke
19
366
“Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım.” Hem onlara üzerinde bir günah var, ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler Bir de (Kıptî’yi öldürdüğümden) onların üzerimde bir kısas davası var, bundan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler.” Hem onların benim üzerimde bir (cinayet) günahı vardır; bu yüzden beni öldüreceklerinden endişeliyim» demişti. «Hem onların benim aleyhimde bir suç (da´vaları) da var. Bundan dolayı beni öldürmelerinden korkarım». Ve bir de onlara karşı suçum var, korkarım, öldürürler beni.
26-Şuara Suresi

15.Ayet
Mekke

19
366
قَالَ كَلَّا ۖ فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا ۖ إِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ -15
(Kale kella fezheba bi ayatina inna meaküm müstemiun)
26-Şuara Suresi
15.Ayet
Mekke
19
366
Allah dedi ki, “Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.” Hayır, buyurdu: haydi ikiniz bir, âyetlerimizle gidin, her halde biz sizinle beraberiz, dinliyoruzdur Allah şöyle buyurdu: “ -Hayır, ikiniz de mucizelerimizle hemen gidin. Muhakkak ki biz sizinle beraberiz, işiticileriz. (Allah ona): «Hayır, bırak bu endişeleri» dedi; açık belge ve mu´cizelerimizle ikiniz (onlara) gidiniz. Şüpheniz olmasın ki biz sizinle beraberiz ; (olup bitenleri) işitiriz. (Allah) dedi: «Hayır. İkiniz de âyetlerimizle gidin. Şübhesiz ki biz sizinle beraberiz, (her şey´i) işidiciyiz». Rab, hayır dedi, ikiniz de, delillerimizle gidin, şüphe yok ki biz, sizinleyiz, her şeyi duyarız.
26-Şuara Suresi

16.Ayet
Mekke

19
366
فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ -16
(Fe´tiya fir´avne fe kula inna rasulü rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
16.Ayet
Mekke
19
366
“Firavun’a gidin ve deyin: “Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz”, Haydin Fir´avne varın da deyin: inan biz, rabbülaleminin resulüyüz Haydin Firavun’a gidin de deyin ki: Biz alemlerin Rabbinin peygamberiyiz. İkiniz Fir´avn´a gidin de ona deyin ki:«Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin peygamberleriyiz; (16-17) «Haydi Fir´avna gidin de: — Biz, israil oğullarını beraberimizde yollayasın diye aalemlerin Rabbinin gönderdiği gerçek (iki) peygamberiz» deyin. Firavun´un tapısına geldiler de biz dediler, şüphe yok ki âlemlerin Rabbinin peygamberleriyiz.
26-Şuara Suresi

17.Ayet
Mekke

19
366
أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ -17
(En ersil meana benı israiyl)
26-Şuara Suresi
17.Ayet
Mekke
19
366
“İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.” Beni İsraili bizimle beraber salıver İsrail oğullarını bizimle beraber salıver (onlara azab etme).” İsrail oğulları´nı (salıver de) bizimle gönder.» (16-17) «Haydi Fir´avna gidin de: — Biz, israil oğullarını beraberimizde yollayasın diye aalemlerin Rabbinin gönderdiği gerçek (iki) peygamberiz» deyin. İsrâiloğullarını bizimle gönder.
26-Şuara Suresi

18.Ayet
Mekke

19
366
قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ -18
(Kale e lem nürabbike fına velıdev ve lebiste fına min umürike sinın)
26-Şuara Suresi
18.Ayet
Mekke
19
366
Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.” Â, dedi: seni çocukken bizde büyütmedik mi? hem bizde ömründen senelerce kaldın Firavun şöyle dedi: “- Seni çocukken yanımızda büyütmedik mi? Hem de bizde, ömründen senelerce kaldın. (Fir´avn onlara): «A, seni çocukken aramızda besleyip büyütmedik mi ve sen ömrünün birkaç yılını bizde (geçirip) kalmadın mı ?! (Fir´avn) dedi ki: «Biz seni yeni doğmuş (bir çocuk) ken içimizde büyütmedik mi? Sen ömründen bir hayli seneler bizim aramızda kalmadın mı»? Firavun, sen dedi, çocukken içimizde büyüyüp yetişmedin mi ve ömrünün nice yılını aramızda geçirmedin mi?
26-Şuara Suresi

19.Ayet
Mekke

19
366
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ -19
(Ve fealte fa´letekelletı fealte ve ente minel kafirın)
26-Şuara Suresi
19.Ayet
Mekke
19
366
“(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.” Hem de o yaptığın fi´li yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin O yaptığın işi (Kıptî’yi öldürmeyi) de sen işledin; sen nankörlerdensin.” Yapmak istediğini yaptın ve sen (cidden) nankörlerdensin,» dedi. «O yapdığın fi´li de sen işledin. Sen nankörlerdensin». Ve o yaptığın işi de yaptın ve sen, nankörlerdensin.
26-Şuara Suresi

20.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ -20
(Kale fealtüha izev ve ene mined dallın)
26-Şuara Suresi
20.Ayet
Mekke
19
367
Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.” O vakıt, dedi: o fi´li yaptım şaşkınlardandım Mûsa dedi ki: “- Ben bunu, o vakit cahillerden olduğum halde yaptım. Musâ, «o işi ben henüz (peygamberlik) yolunda değil iken yapmıştım» dedi. (Muusâ) dedi: «Ben bunu o vakit bilmezlerden olarak yapdım». Mûsâ, o işi yaptım ama dedi, o vakit cahillerdendim.
26-Şuara Suresi

21.Ayet
Mekke

19
367
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ -21
(Fe ferartü minküm lemma hıftüküm fe vehebe lı rabbı hukmev ve cealenı minel murselın)
26-Şuara Suresi
21.Ayet
Mekke
19
367
“Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.” Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken rabbım bana huküm ihsan buyurdu ve beni mürselinden kıldı Sizden korkunca da içinizden hemen kaçtım. Nihayet rabbim bana peygamberlik ihsan etti ve beni peygamberlerden (sana gönderilen biri) yaptı. «Sizden korktuğum zaman da aranızdan kaçtım, derken Rabbim bana hüküm ve hikmet verdi ve beni peygamberlerden eyledi. «Sizden korkunca da hemen içinizden (bırakıb) kaçdım. Nihayet Rabbim bana bir hüküm verdi ve beni peygamberlerden yapdı». Korktuğumdan da hemen kaçtım sizden, derken Rabbim bana peygamberlik verdi ve beni, peygamberler zümresine aldı.
26-Şuara Suresi

22.Ayet
Mekke

19
367
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ -22
(Ve tilke nı´metün temünnüha aleyye en abbedte benı israıl)
26-Şuara Suresi
22.Ayet
Mekke
19
367
“Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.” O başıma kakdığın bir ni´met de Beni İsraili kul, köle edinmiş olmandır. Zahiren başıma kaktığın o nimet de, gerçekte İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olman içindi.” Sizde büyütülmemi başıma kakılan bir nîmet (görüyorsan bu), israil oğulları´nı kulköle edinmendendir.» «Bana karşı imtinân etdiğin (başıma kakdığın) o ni´met, Isrâîl oğullarını kendine kul (köle) edindiğin içindi». Verdiğin nîmeti başıma kakıyorsun ama bu da, İsrâiloğullarını kendine kul edindiğinden meydana gelen bir şeydi.
26-Şuara Suresi

23.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ -23
(Kale fir´avnü ve ma rabbül alemın)
26-Şuara Suresi
23.Ayet
Mekke
19
367
Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi. Fir´avn, rabbülâlemin de nedir? dedi Firavun şöyle dedi: “- Âlemlerin Rabbi de kimdir?” Fir´avn ona: «Âlemlerin Rabbı ne demektir ?» diye sordu. Fir´avn dedi ki: «Aalemlerin Rabbi (dediğin) nedir»? Firavun, âlemlerin Rabbi nedir ki, dedi.
26-Şuara Suresi

24.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ -24
(Kale rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma inküntüm mukının)
26-Şuara Suresi
24.Ayet
Mekke
19
367
Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.” Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer ehli yakîn iseniz dedi Mûsa dedi ki: “- O, göklerle yerin ve aralarında bulunan her şeyin Rabbidir; eğer gerçek olarak bilenlerseniz, (O’na iman ediniz).” Musâ, «göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbıdır. Kesin olarak bilip inanırsanız (bu böyledir),» dedi. (Muusâ): «Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan şeylerin Rabbidir. Eğer hakıykatı yakıynen bilmiye ehil kimselerseniz (Onun birliğine îman edin)» dedi. Mûsâ, göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin Rabbi, dedi, iyice bilip anlıyorsanız.
26-Şuara Suresi

25.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ -25
(Kale li men havlehu ela testemiun)
26-Şuara Suresi
25.Ayet
Mekke
19
367
Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi. Etrafındakilere dinlemezmisiniz? dedi Firavun, etrafında bulunan kimselere: “-Duymuyor musunuz?” (Mûsa’nın verdiği cevab, suale karşılık değildir) dedi. Fir´avn çevresindekilere, «işitmiyor musunuz ? (Ben ne sordum, o ne cevap verdi!)» dedi. (Fir´avn) etrafında bulunan kimselere dedi ki: «İşitmiyor musunuz»? Firavun, etrafındakilere, işitiyor musunuz? dedi.
26-Şuara Suresi

26.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -26
(Kale rabbüküm ve rabbü abaikümül evvelın)
26-Şuara Suresi
26.Ayet
Mekke
19
367
Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi. Rabbınızın ve evvelki atalarınızın rabbı dedi Mûsa dedi ki: “- O, sizin de Rabbinizdir, daha önceki atalarınızın da Rabbidir.” (Bunun üzerine Musâ): «O, sizin de Rabbınızdır ve daha önceki atalarınızın da Rabbıdır» dedi. (Muusâ sözüne devamla:) «(O) sizin de, evvelki atalarınızın da Rabbidir» dedi. Mûsâ, sizin de Rabbinizdir dedi, sizden önce gelip geçen atalarınızın da Rabbi.
26-Şuara Suresi

27.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ -27
(Kale inne rasulekümüllezı ürsile ileyküm le mecnun)
26-Şuara Suresi
27.Ayet
Mekke
19
367
Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi. Her halde size gönderilmiş olan resulünüz mutlak mecnun dedi Firavun: “- Her halde size gönderilen peygamberiniz (!) ancak bir delidir.” dedi. Fir´avn, «doğrusu size gönderilen elçinin elbette aklî dengesi bozuktur» dedi. (Fir´avn) «Her halde size gönderilen (bu) peygamberiniz, dedi, mutlak delidir». Firavun, gerçekten de dedi, size gönderilen peygamberiniz, mutlaka deli.
26-Şuara Suresi

28.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ -28
(Kale rabbül mesrikı vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta´kılun)
26-Şuara Suresi
28.Ayet
Mekke
19
367
Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi. Meşrık ve Mağrıbın ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer siz âkıl iseniz dedi Mûsa dedi ki: “- O doğu ile batının ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir; eğer aklınız varsa, anlarsınız.” Musâ, «eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, (bilin ki) O, doğunun da, batının da, ikisi arasındaki şeylerin de Rabbıdır; (bütün bunları yaratıp meydana getiren, terbiye edip kemâle erdirendir).» dedi. (Muusâ yine devamla) dedi ki: «(O) Meşrıkla mağribin ve ikisi arasında bulunan her şeylerin Rabbidir. Eğer aklınızı kullanırsanız (idrâk edersiniz)». Mûsâ, doğunun da Rabbidir dedi, batının da ve ikisi arasında bulunanların da düşünüp akıl ediyorsanız.
26-Şuara Suresi

29.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ -29
(Kale leinittehazte ilahen ğayrı le ec´alenneke minel mescunın)
26-Şuara Suresi
29.Ayet
Mekke
19
367
Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.” Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim Firavun şöyle dedi: “- Yemin ederim ki, eğer benden başka bir ilâh edinirsen, mutlak ve muhakkak seni zindanda bulunan kimselerden yaparım.” Fir´avn, «eğer benden başka ilâh edinirsen, elbette seni zindanlıklardan ederim» dedi. (Fir´avn): «Andolsun, dedi, eğer benden başka bir Tanrı edinirsen seni muhakkak ve muhakkak zindana girenlerden ederim». Firavun, eğer dedi, benden başka bir mâbut kabûl edersen seni mutlaka zindana atılmışlara katarım, hapsederim.
26-Şuara Suresi

30.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ -30
(Kale e ve lev ci´tüke bi şey´im mübın)
26-Şuara Suresi
30.Ayet
Mekke
19
367
Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi. Ya, dedi: sana apaçık isbat edecek bir şey getirdimse de mi? Mûsa dedi ki: “- Sana, peygamberliğimi apaçık isbat edecek bir delil (mucize) getirdimse de mi, (beni zindana atacaksın)?” Musâ ona : «Sana açık-seçik bir belge (ve mu´cize) getirsem de mi ?» dedi. (Muusâ) dedi ki: «Sana apaçık bir şey getirdimse de mi (zindana atacaksın)»? Mûsâ, ya sana dedi, apaçık bir delil gösterirsem,
26-Şuara Suresi

31.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -31
(Kale fe´ti bihı in künte mines sadikıyn)
26-Şuara Suresi
31.Ayet
Mekke
19
367
Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi. Haydi, dedi: getir onu bakayım sadıklardan isen Firavun: “- Eğer doğru söyliyenlerdensen, haydi getir onu.” dedi. Fir´avn, «eğer doğru kişilerden isen haydi o belgeyi getir!» dedi. (Fir´avn): «Doğru söyleyenlerdensen haydi getir onu» dedi. Firavun, doğru söyleyenlerdensen hadi dedi, göster onu.
26-Şuara Suresi

32.Ayet
Mekke

19
367
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ -32
(Fe elka asahü fe iza hiye sü´banüm mübın)
26-Şuara Suresi
32.Ayet
Mekke
19
367
Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler, asa açıkça kocaman bir yılan olmuş. Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, apaçık bir ejderha kesiliverdi Bunun üzerine Mûsa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi. Bunun üzerine Musâ, Asâ´sını yere bırakıverdi, derken o çok açık ve belirgin ölçüde bir ejderha (oluverdi). Bunun üzerine (Muusâ) asaasını bırakıverdi. Birde (ne görsünler) o, apaçık bir ejderha! Mûsâ, sopasını attı, sopa hemen apaçık görünen koca bir ejderhâ oldu.
26-Şuara Suresi

33.Ayet
Mekke

19
367
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ -33
(Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazırın)
26-Şuara Suresi
33.Ayet
Mekke
19
367
Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş. Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi Bir de elini çekti çıkardı; o da, bakanlara bembeyaz (nur saçan bir el) kesiliverdi. Ve elini çekip çıkardı derken o durup bakanlara (pırıl pırıl ışık veren) bembeyaz (bir görünüme büründü). Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temâşâ edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir. Elini koynundan çıkardı, derhal bakanlara parıl parıl parlayan bembeyaz bir el göründü.
26-Şuara Suresi

34.Ayet
Mekke

19
367
قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ -34
(Kale lil melei havlehu inne haza lesahırun alım)
26-Şuara Suresi
34.Ayet
Mekke
19
367
Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır” dedi. Etrafındaki cem´ıyyete bu, dedi: her halde bilgiç bir sihirbaz Firavun, etrafındaki topluluğa dedi ki: “- Bu şüphe yok ki bilgiç bir büyücüdür; Fir´avn, çevresindeki ileri gelenlere, «şüphesiz ki bu, bilgin bir sihirbazdır, (Fir´avn), çevresindeki ileri gelenlere: «Hiç şübhesiz, dedi, bu mutlak çok bilen bir büyücüdür». Firavun, yanındaki ileri gelenlere, gerçekten de dedi, bu, pek bilgili bir büyücü.
26-Şuara Suresi

35.Ayet
Mekke

19
367
يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ -35
(Yürıdü ey yuhriceküm min erdıküm bi sıhrihı fe maza te´mürun)
26-Şuara Suresi
35.Ayet
Mekke
19
367
“Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?” Sihrile sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emredersiniz? Büyüsü ile, sizi, yerinizden (Mısır arazisinden) çıkarmak istiyor; şimdi ne (yapmamı) emir edersiniz?” Sizi kendi ülkenizden sihriyle çıkarmak istiyor; (ey ileri gelenler! Bu hususta) ne buyurursunuz ?» dedi. «Ki sizi büyüsiyle yerinizden (yurdunuzdan sürüb) çıkarmak diliyor. Şimdi (buna) ne buyurursunuz»? Sizi, büyüsüyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz şimdi?
26-Şuara Suresi

36.Ayet
Mekke

19
367
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ -36
(Kalu ercih ve ehahü veb´as fil medaini haşirın)
26-Şuara Suresi
36.Ayet
Mekke
19
367
Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder." Bunu ve kardeşini dediler; eğle, şehirlere de derleyiciler yolla Dediler ki: “- Onu ve kardeşini tut eğle; şehirlere de toplayıcılar yolla. Onlar, «bununla kardeşini gözaltında tut ve (sonra da) şehirlere toplayıcılar gönder de, «Bunu ve kardeşini, dediler, gecikdir (eğle), şehirlere toplayıcılar yolla da», Ona ve kardeşine bir zaman mühlet ver dediler ve şehirlere, büyücüleri toplayıp getirecek adamlar yolla da.
26-Şuara Suresi

37.Ayet
Mekke

19
367
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ -37
(Ye´tuke bi külli sehharin alım)
26-Şuara Suresi
37.Ayet
Mekke
19
367
“Sana bütün usta sihirbazları getirsinler.” Bütün bilgiç sihirbazları getirsinler Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler.” Bilgili olan her sihirbazı toplayıp sana getirsinler» dediler. Çok bilen her büyücüyü sana getirsin (ler)». Adamakıllı bilgili bütün büyücüleri tapına getirsinler.
26-Şuara Suresi

38.Ayet
Mekke

19
367
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ -38
(Fe cümias seharatü li mıkati yevmim ma´lun)
26-Şuara Suresi
38.Ayet
Mekke
19
367
Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler. Bu suretle ma´lûm bir gün miykat ta´yin olunarak sihirbazlar cemolundu Böylece maruf bir günün tayin edilen bir vaktinde bütün sihirbazlar bir araya getirildi. Böylece sihirbazlar bilinen bir günün belli vaktinde toplandılar. Bu suretle muayyen bir günün belli bir vaktında bütün sihirbazlar bir araya getirildi. Muayyen bir günün muayyen bir zamânında büyücüler toplandı.
26-Şuara Suresi

39.Ayet
Mekke

19
367
وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَ -39
(Ve kıyle lin nasi hel entüm müctemiun)
26-Şuara Suresi
39.Ayet
Mekke
19
367
İnsanlara da “Siz de toplanır mısınız?” denildi. Ve halka siz toplu musunuz denildi İnsanlara da, “– toplanmış mısınız?” denildi. Halka, «siz de toplandınız mı ?» denildi. Ve insanlara da: «Siz de toplamalar mısınız?» denildi. Halka da denildi ki siz de toplanıyor musunuz?
26-Şuara Suresi

40.Ayet
Mekke

19
368
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ -40
(Leallena nettebius seharate in kanuhümül ğalibın)
26-Şuara Suresi
40.Ayet
Mekke
19
368
“Umarız, üstün gelirlerse sihirbazlara uyarız” (dediler.) Sanırız bizler sihirbazlara tabi´ olacağız şayed onlar olursa galibler Eğer (büyücüler) galib gelirlerse, sanırız ki bizler, büyücülere tabi olacağız. Üstün gelirlerse, sihirbazlara uyacağımızı umarız dediler. «Umarız ki (bizimkiler) gaalib olurlarsa biz de (kendi) büyücüler (imiz) e uyarız». Umarız ki üst gelirlerse biz de büyücülere uyarız.
26-Şuara Suresi

41.Ayet
Mekke

19
368
فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ -41
(Fe lemma caes seharatü kalu li fir´avne einne lena le ecran in künna nahnül ğalibın)
26-Şuara Suresi
41.Ayet
Mekke
19
368
Sihirbazlar gelince, Firavun’a, “Eğer biz üstün gelirsek, gerçekten bize bir mükâfat var mı?” dediler. Derken vaktâ ki sihirbazlar geldiler Firavne elbette: biz galip gelirsek bize mutlak ecir var ya? dediler Nihayet büyücüler gelince, Firavun’a dediler ki: “- Gerçekten üstün gelirsek, muhakkak bize bir mükâfat var mı? Sihirbazlar geldiğinde Fir´avn´a dediler ki, «eğer üstün gelenler bizler olursak bizim için elbette bir mükâfat vardır ?» Nihayet büyücüler gelince Fir´avna: «Muhakkak üstün gelirsek bize herhalde bir mükâfat var mı?» dediler. Derken büyücüler gelince Firavun´a üst gelirsek dediler, bize bir mükâfat var mı?
26-Şuara Suresi

42.Ayet
Mekke

19
368
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ -42
(Kale neam ve inneküm izel le minel mükarrabın)
26-Şuara Suresi
42.Ayet
Mekke
19
368
Firavun, “Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız” dedi. Evet, dedi: hem siz o vakıt muhakkak mukarrebîndensiniz Firavun dedi ki: “-Evet (size hem mükâfat var), hem siz o vakit (kıymet ve şeref bakımından bana) muhakkak en yakın kimselerdensiniz.” Fir´avn, «evet, o takdirde siz elbette (bana) yakınlardan olursunuz» dedi. (Fir´avn): «Evet, dedi, hem o takdîrde siz elbet ve elbet (benim) en yakınlar (ım) dan (olacak) sınız». Firavun, evet dedi, siz o zaman yakınlarımdan olursunuz.
26-Şuara Suresi

43.Ayet
Mekke

19
368
قَالَ لَهُمْ مُوسَىٰ أَلْقُوا مَا أَنْتُمْ مُلْقُونَ -43
(Kale lehüm musa elku ma entüm mülkun)
26-Şuara Suresi
43.Ayet
Mekke
19
368
Mûsâ onlara, “Hadi ortaya atacağınız şeyi atın” dedi. Mûsâ onlara atın dedi: siz ne atacaksanız Mûsa büyücülere: “- Atın (ortaya), ne (marifet) atacaksanız.” dedi. Musâ, sihirbazlara : «Siz ne atacaksanız, ne ortaya koyacaksanız koyun !» dedi. Muusâ onlara: «Ne atacaksınız (evvelâ) siz atın» dedi. Mûsâ, onlara, atacağınız şeyleri atın dedi.
26-Şuara Suresi

44.Ayet
Mekke

19
368
فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ -44
(Fe elkav hıbalehüm ve ısıyyehüm ve kalu bi ızzeti fir´avne inna le nahnül ğalibun)
26-Şuara Suresi
44.Ayet
Mekke
19
368
Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavun’un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz” dediler. Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve Firavnin ızzeti hakkı için elbette biz galibiz, şüphesiz, dediler Onlar da hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve: “- Firavun’un izzeti hakkı için biz, şüphesiz üstün gelenleriz.” dediler. Onlar da urganlarını ve değneklerini yere attılar ve «Fir´avn´ın azizliği hakkı için elbette bizler üstünleriz» dediler. Onlar da ipleri ve sopalarını atıb «Fir´avnın izzeti hakkı için gaalib olanlar elbet biziz biz!» dediler. İplerini sopalarını attılar ve Firavun´un yüceliği hakkı için dediler, biz elbette üst olacağız.
26-Şuara Suresi

45.Ayet
Mekke

19
368
فَأَلْقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ -45
(Fe elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye´fikun)
26-Şuara Suresi
45.Ayet
Mekke
19
368
Mûsâ da asasını attı. Bir de ne görsünler, asa onların düzdükleri sihir takımlarını yutuyor. Mûsâ da Asasını koyuverdi, bir de baktılar ki o, her ne dolap çeviriyorlarsa yutuyor Bunun üzerine Mûsa asâsını bırakıverdi; bir de ne görsünler, o, bütün uydurduklarını yutuyor! Musâ da Asâ´sını yere attı, derken ansızın onların uydurup (göz boyayarak) ortaya koyduklarını yalayıp yuttu. Bunun üzerine Muusâ da asaasını bırakıverdi. Bir de (ne görsünler) o, (büyücüler) in düzer olduklarını yutuyor! Derken Mûsâ da sopasını attı, sopa, hemen onların düzüp meydana getirdiği şeyleri yutmaya başladı.
26-Şuara Suresi

46.Ayet
Mekke

19
368
فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ -46
(Fe ülkıyes seharatü sacidın)
26-Şuara Suresi
46.Ayet
Mekke
19
368
Bunun üzerine sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. Derhal sihirbazlar secdeye kapandılar Büyücüler derhal secdeye kapandılar. Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar. Büyücüler derhal secde ediciler olarak (yere) kapandı (lar). Büyücüler, derhal secdeye kapandılar.
26-Şuara Suresi

47.Ayet
Mekke

19
368
قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ -47
(Kalu amenna bi rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
47.Ayet
Mekke
19
368
“Âlemlerin Rabbine inandık” dediler. «iyman ettik rabbül´âlemîne Dediler ki: “- İman ettik âlemlerin Rabbine; (47-48) «Biz âlemlerin Rabbına, Musâ ve Harun´un Rabbına inandık» dediler. (47-48) «Aalemlerin Rabbine, Muusâ ile Hâruunun Rabbine îman etdik dediler. Alemlerin Rabbine inandık dediler.
26-Şuara Suresi

48.Ayet
Mekke

19
368
رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -48
(Rabbi musa ve harun)
26-Şuara Suresi
48.Ayet
Mekke
19
368
“Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne.” Musâ ve Hârunun rabbına» dediler Mûsa ve Hârûn’un Rabbine... (47-48) «Biz âlemlerin Rabbına, Musâ ve Harun´un Rabbına inandık» dediler. (47-48) «Aalemlerin Rabbine, Muusâ ile Hâruunun Rabbine îman etdik dediler. Mûsâ ve Hârûn´un Rabbine.
26-Şuara Suresi

49.Ayet
Mekke

19
368
قَالَ آمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ ۖ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ -49
(Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebirukümüllezı allemekümüs sıhr fe le sevfe ta´lemun le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafiv ve la üzallibenneküm ecmeıyn)
26-Şuara Suresi
49.Ayet
Mekke
19
368
Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım” dedi. Ona, dedi: ben size izin vermeden iyman ettiniz, anlaşıldı ki o size sihri ta´lim eden büyüğünüzmüş, o halde mutlak yakında bileceksiniz, çaresiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazına kestireceğim, hem muhakkak hepinizi çarmıha gerdireceğim. (Firavun onlara şöyle) dedi: “- Ben size izin vermeden ona (Mûsa’ya) iman ettiniz, anlaşıldı ki o size büyü öğreten büyüğünüzmüş! O halde mutlaka yakında bileceksiniz: Muhakkak surette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve gerçekten hepinizi asacağım.” Fir´avn, «ben size izin vermeden ona imân ettiniz (öyle mi ?) Elbette o size sihir öğreten büyüğünüzdür. Yakında (neler yapacağımı) bileceksiniz. Yemin ederim ki ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve elbette hepinizi asacağım» dedi. (Fir´avn) dedi ki: «Ben size izin vermeden siz ona îman etdiniz ha! Hakıykat size büyüyü öğreten büyüğünüzmüş o! O halde yakında bileceksiniz. Herhalde sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kesdireceğim, sizin topunuzu behemehal çarmıha gerdireceğim»! Firavun, size izin vermeden inandınız ha dedi, şüphe yok ki o, sizin büyüğünüz, büyüyü o öğretti size; şimdi anlarsınız siz, mutlaka ellerinizi, ayaklarınızı çaprazvari kestireceğim ve hepinizi de astıracağım.
26-Şuara Suresi

50.Ayet
Mekke

19
368
قَالُوا لَا ضَيْرَ ۖ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ -50
(Kalu la dayra inna ila rabbina münkalibun)
26-Şuara Suresi
50.Ayet
Mekke
19
368
Sihirbazlar şöyle dediler: “Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz.” Dediler: zararı yok, her halde biz rabbımıza döneceğiz Büyücüler dediler ki: “- Zararı yok, muhakkak biz Rabbimize döneceğiz. (Onlar): «Ne zararı var, çünkü biz mutlaka Rabbımıza döneceğiz. Dediler: «(Bunda) bize hiçbir zarar yok. Biz şübhesiz ki Rabbimize dönücüleriz». Zararı yok dediler, şüphe yok ki biz, dönüp Rabbimize varacağız.
26-Şuara Suresi

51.Ayet
Mekke

19
368
إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ -51
(İnna natmeu ey yağfira lena rabbüna hatayana en künna evvelel mü´minın)
26-Şuara Suresi
51.Ayet
Mekke
19
368
“(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.” Her halde biz mü´minlerin evveli olduğumuzdan dolayı rabbımızın bize mağfiret buyuracağını ümid ederiz. Doğrusu biz, (içinizde Mûsa’ya) iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışlayacağını ümid ederiz.” Biz (senin adamlarından) ilk imân edenler olduktan geri Rabbımızın hatâlarımızı bize bağışlayacağını ummaktayız» dediler. «Herhalde biz îman edenlerin ilki olduğumuz için Rabbimizin bizim günâhlarımızı yarlığayacağını umarız». İlk inananlardan olduğumuz için umarız ki Rabbimiz hatâlarımızı yarlıgar.
26-Şuara Suresi

52.Ayet
Mekke

19
368
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ -52
(Ve evhayna ila musa en esri bi ıbadı inneküm müttebeun)
26-Şuara Suresi
52.Ayet
Mekke
19
368
Biz Mûsâ’ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar, muhakkak ki takip edileceksiniz” diye vahyettik. Hem Musâya şu vahyi yerdik: kullarımı gece yürüt çünkü ta´kıb edileceksiniz Mûsa’ya da, (seneler geçtikten sonra): “-İman eden kullarımı gece yola çıkar, çünkü takib edileceksiniz” diye vahy ettik. Biz, Musâ´ya: «Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü gerçekten siz takip edileceksiniz» diye vahyettik. Muusâya: «Kullarımı gece yola çıkar. Çünkü ta´kîb edileceksiniz» diye vahyetdik. Ve Mûsâ´ya, kullarımı geceleyin yola çıkar, şüphe yok ki ardınızdan gelecekler diye vahyettik.
26-Şuara Suresi

53.Ayet
Mekke

19
368
فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ -53
(Fe ersele fir´avnü fil medaini haşirın)
26-Şuara Suresi
53.Ayet
Mekke
19
368
Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. Firavn de şehirlere asker toplayıcılar gönderdi Firavun ise, şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi: (53-54) Fir´avn da şehir ve kasabalara (asker) toplayıcı yetkilileri gönderdi (ve dedi ki): «Şüpheniz olmasın ki bunlar sayıları pek az birer topluluktur. Fir´avn da şehirlere toplayıcılar gönderdi. Firavun, şehirlere asker toplayan adamlar yolladı.
26-Şuara Suresi

54.Ayet
Mekke

19
368
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ -54
(İnne haülai le şirzimetün kalılun)
26-Şuara Suresi
54.Ayet
Mekke
19
368
Dedi ki, “Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur.” Şunlar şübhe yok ki bir şirzimei kaliledirler “-Bunlar, (Mûsa’ya iman eden İsraîloğulları), muhakkak ki (bize nisbetle) pek az bir topluluktur. (53-54) Fir´avn da şehir ve kasabalara (asker) toplayıcı yetkilileri gönderdi (ve dedi ki): «Şüpheniz olmasın ki bunlar sayıları pek az birer topluluktur. «Şübhesiz ki bunlar (Isrâîl oğulları) azar azar birer cemâatdir». Bunlar, hiç şüphe yok azlık bir topluluk.
26-Şuara Suresi

55.Ayet
Mekke

19
368
وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ -55
(Ve innehüm lena le ğaizun)
26-Şuara Suresi
55.Ayet
Mekke
19
368
“Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.” Fakat hakkımızda çok gayz besliyorlar Fakat onlar bizi kızdırıyorlar. Ve elbette bunlar bize karşı iyice kızgın olup (diş bilemektedirler). «(Böyle iken) onlar mutlakaa bizi darıltıcıdırlar». Ve hiç şüphe yok ki gene de bizi kızdırmadalar.
26-Şuara Suresi

56.Ayet
Mekke

19
368
وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ -56
(Ve inna le cemıun hazirun)
26-Şuara Suresi
56.Ayet
Mekke
19
368
“Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz.” Biz ise uyanık ihtiyatlı bir cem´ıyyet bulunuyoruz, diyordu Biz ise ihtiyatlı (silâh kuşanmış) bir topluluğuz.” (dedi). Doğrusu biz de uyanık tedbirli bir topluluğuzdur.» «Biz ise elbet uyanık bir cemâatiz». Bizse onların şerrine karşı uyanık ve kuvvetli bir topluluğuz diye haberler gönderdi.
26-Şuara Suresi

57.Ayet
Mekke

19
368
فَأَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -57
(Fe ahracnahüm min cennativ ve uyun)
26-Şuara Suresi
57.Ayet
Mekke
19
368
(57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık. Bu suretle bunları bostanlardan, pınarlardan Böylece Firavun’u ve kavmini çıkardık bostanlardan, pınarlardan; (57-58) Bununla beraber biz Fir´avn ve askerlerini bahçelerinden, pınarlarından, hazine ve yüce-şerefli makamlardan çıkardık. (57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık. Derken onları bahçelerden, kaynaklardan sürüp çıkardık.
26-Şuara Suresi

58.Ayet
Mekke

19
368
وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ -58
(Ve künuziv ve mekamin kerım)
26-Şuara Suresi
58.Ayet
Mekke
19
368
(57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık. Hazinelerden, ve dilrubâ makamlardan çıkardık Hazinelerden ve şerefli makamlardan... (57-58) Bununla beraber biz Fir´avn ve askerlerini bahçelerinden, pınarlarından, hazine ve yüce-şerefli makamlardan çıkardık. (57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık. Ve defînelerden ve güzelim yerlerden ettik.
26-Şuara Suresi

59.Ayet
Mekke

19
368
كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ -59
(Kezalik ve evrasnaha benı israıl)
26-Şuara Suresi
59.Ayet
Mekke
19
368
İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık. Ve onları Beni İsraile miras kıldık İşte böyle yaptık ve onlara İsraîloğullarını mirascı kıldık. Böylece İsrail oğulları´nı (onların yerine) vâris kıldık. İşte (çıkarışımız) böyle oldu ve onlara İsrâîl oğullarını mîrascı kıldık. Böyle işte ve oralara İsrâiloğullarını mîrasçı kıldık.
26-Şuara Suresi

60.Ayet
Mekke

19
368
فَأَتْبَعُوهُمْ مُشْرِقِينَ -60
(Fe etbeuhüm müşrikıyn)
26-Şuara Suresi
60.Ayet
Mekke
19
368
Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular. Derken arkalarına düştüler Güneş doğmuştu Nİhayet güneş doğarken (Firavun ordusu), İsraîloğullarının arkalarına düştüler. Güneş doğup ortalığı aydınlatırken Fir´avn ve adamları onları takibe koyuldular. Derken (Fir´avncular) güneş doğarken onların arkalarına düşdüler. Firavun´a uyanlar, gün doğunca İsrâiloğullarının artlarına düştüler.
26-Şuara Suresi

61.Ayet
Mekke

19
369
فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَىٰ إِنَّا لَمُدْرَكُونَ -61
(Felemma terael cem´ani kale ashabü musa inna le müdrakun)
26-Şuara Suresi
61.Ayet
Mekke
19
369
İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler. Vaktâ ki iki cem´ıyyet biribirine göründü Musânın eshabı yakalandık dediler Vakta ki, iki topluluk (İsraîloğulları ile Firavun’un kıpt kavmi) birbirini görüp karşılaştı, Mûsa’nın ashabı “Yakalandık” dediler. İki topluluk birbirini görünce, Musa´nın arkadaşları, «eyvah ! Elbette yetişilmekteyiz» dediler. Vaktaki artık iki ordu birbirini görmüşdü. Muusânın ashaabı dedi ki: «Muhakkak erişilib yakalandık». İki topluluk da birbirini görünce Mûsâ´nın arkadaşları dediler ki: Mutlaka bize yetişecekler.
26-Şuara Suresi

62.Ayet
Mekke

19
369
قَالَ كَلَّا ۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ -62
(Kale kella inne meıye rabbı seyehdın)
26-Şuara Suresi
62.Ayet
Mekke
19
369
Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi. Hayır asla, dedi: rabbım muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir Mûsa: “- Hayır, Rabbim muhakkak benimledir, bana kurtuluş yolunu gösterecektir.” dedi. Musâ (onlara): «Hayır, şüpheniz olmasın ki Rabbim bizimledir; (O, kurtuluş) yolu gösterecektir» dedi. (Muusâ) «Hayır, dedi, şübhesiz ki Rabbim benimle beraberdir. O, beni (selâmet) yol (una) iletecekdir». Mûsâ, hayır dedi, şüphe yok ki Rabbim bana yol gösterecek.
26-Şuara Suresi

63.Ayet
Mekke

19
369
فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ ۖ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ -63
(Fe evhayna ila masa enıdrib bi asakel bahr fenfeleka fe kane küllü firkın ket tavdil azıym)
26-Şuara Suresi
63.Ayet
Mekke
19
369
Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi. Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi Bunun üzerine Mûsa’ya: “-Asânı denize vur.” diye vahy ettik. Vurunca parçalandı, her bir parça kocaman dağ gibi oldu. Bunun üzerine Musâ´ya: «Asâ´nı denize vur!» diye vahyettik. Böylece deniz yarılıverdi de her parçası büyük bir dağ gibi (yükselip kaldı). Bunun üzerine Muusâya: «Asaanı denize vur» diye vahyetdik. (Vurunca) derhal (deniz) yarıldı, her parça (sı) kocaman dağ gibi oldu. Derken Mûsâ´ya, sopanı denize vur diye vahyettik. Vurunca deniz hemen yarıldı ve her parçası, koca bir dağa döndü.
26-Şuara Suresi

64.Ayet
Mekke

19
369
وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ -64
(Ve ezlefna semmel aharın)
26-Şuara Suresi
64.Ayet
Mekke
19
369
Ötekileri de oraya yaklaştırdık. Ötekileri de buraya yanaştırmıştık Ötekileri, (Firavuncuları) da buraya yanaştırdık. Ötekilerini de oraya yaklaştırdık. Ötekileri de buraya yanaşdırdık. Öbürlerini buraya yaklaştırdık.
26-Şuara Suresi

65.Ayet
Mekke

19
369
وَأَنْجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَنْ مَعَهُ أَجْمَعِينَ -65
(Ve enceyna musa ve mem meahu ecmeıyn)
26-Şuara Suresi
65.Ayet
Mekke
19
369
Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık. Musâyı ve maıyyetindekileri tamamen necata çıkardık Mûsa’yı ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. Musa´yı ve beraberindekilerinin hepsini kurtardık. Muusâ ile maiyyetinde bulunan kimseleri topdan kurtardık. Mûsâ´yı ve onunla berâber bulunanların hepsini kurtardık.
26-Şuara Suresi

66.Ayet
Mekke

19
369
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ -66
(Sümme ağraknel aharın)
26-Şuara Suresi
66.Ayet
Mekke
19
369
Sonra ötekileri suda boğduk. Sonra da ötekileri gark ettik Sonra ötekilerini boğduk. Sonra da diğerlerini (denizde) boğduk. Sonra öbürlerini (suda) boğduk. Sonra öbürlerini sulara garkettik.
26-Şuara Suresi

67.Ayet
Mekke

19
369
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -67
(İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
67.Ayet
Mekke
19
369
Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Elbette bunda bir ibret var, böyle iken (geri kalanlardan) çoğu imana gelmedi. Şüphesiz ki bu olayda öğüt ve ibret vardır; (ne varki kalanların) çoğu imân etmiş değillerdir. Bunda elbette bir ibret vardı. (Fakat) onların çoğu îman etmiş değillerdi. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
26-Şuara Suresi

68.Ayet
Mekke

19
369
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -68
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
68.Ayet
Mekke
19
369
Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. Ve şübhesiz ki rabbın o öyle azîz öyle rahîm Şüphe yok ki, senin Rabbin Azîz’dir= düşmanlarından intikam alır, Rahîm’dir= müminlere çok merhametlidir. Rabbın, gerçekten O´dur yegâne üstün, yegâne güçlü ; O´dur çok rahmet sahibi. Şu muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir. (Mü´minleri ise) çok esirgeyicidir. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

69.Ayet
Mekke

19
369
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ -69
(Vetlü aleyhim nebee ibrahım)
26-Şuara Suresi
69.Ayet
Mekke
19
369
Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku. Onlara İbrahimin kıssasını da oku (Ey Rasûlüm), Kureyş kavmine İbrahîm’in gerçek haberini de oku. Onlara İbrahim´le ilgili haberi de oku. Onlara İbrâhîme aaid dosdoğru haberi de oku. Onlara oku İbrâhim´e âit haberi.
26-Şuara Suresi

70.Ayet
Mekke

19
369
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ -70
(İz kale li ebıhi ve kavmihı ma ta´büdun)
26-Şuara Suresi
70.Ayet
Mekke
19
369
Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti. O bir vakıt babasına ve kavmine: siz neye taparsınız? dedi Hani o, babasına ve kavmine demişti ki, siz neye tapıyorsunuz? Hani İbrâhim babasına ve kavmine dedi ki: «Neye tapıyorsunuz ?» Hani o, babasına ve kavmine: «Siz neye tapıyorsunuz?» demişdi. Hani atasına ve kavmine, neye tapıyorsunuz demişti.
26-Şuara Suresi

71.Ayet
Mekke

19
369
قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ -71
(Kalu na´büdü asnamen fe nezallü leha akifın)
26-Şuara Suresi
71.Ayet
Mekke
19
369
“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi. Bir takım putlara taparız da dediler: onlar sayesinde toplanırız Onlar da: “- Bir takım putlara tapıyoruz, bütün gün onlara ibadete devam ediyoruz.” dediler. «Putlara tapıyoruz ve hep onlar için toplanıp üzerlerine kapanırcasına tapmaya devam ediyoruz» dediler. Dediler: «Putlara tapıyoruz. Onun için bütün gün onlara vakf-ı hizmet etmekde sabit ve dâimiz». Putlara tapıyoruz dediler ve onlara kulluk edip durmadayız.
26-Şuara Suresi

72.Ayet
Mekke

19
369
قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ -72
(Kale hel yesmeuneküm iz ted´un)
26-Şuara Suresi
72.Ayet
Mekke
19
369
İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?” Onlar, dedi: dua ettiğiniz vakıt işidirler mi? (İbrahîm, onlara) dedi ki: “-Dua ettiğiniz zaman, o putlar sizi işitiyorlar mı?” (72-73) İbrâhim onlara: «Duâ ettiğinizde sizi duyuyorlar mı veya size yarar ya da zarar verebiliyorlar mı ?» dedi. (İbrâhîm): «Siz, dedi, çağırdığınız vakit onlar sizi duyuyorlar mı»? Çağırdığınız vakit dedi, duyuyorlar mı?
26-Şuara Suresi

73.Ayet
Mekke

19
369
أَوْ يَنْفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ -73
(Ev yenfeuneküm ev yedurrun)
26-Şuara Suresi
73.Ayet
Mekke
19
369
“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?” Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi Yahud size fayda veya zarar verirler mi?” (72-73) İbrâhim onlara: «Duâ ettiğinizde sizi duyuyorlar mı veya size yarar ya da zarar verebiliyorlar mı ?» dedi. «Yahud size (taparsanız) bir fâide veya (tapmazsanız) bir zarar yapıyorlar mı»? Yahut size bir faydaları var mı, bir zarar veriyorlar mı?
26-Şuara Suresi

74.Ayet
Mekke

19
369
قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ -74
(Kalu bel vecedna abaena kezalike yef´alun)
26-Şuara Suresi
74.Ayet
Mekke
19
369
“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler. Yok dediler: atalarımızı bulduk, böyle yapıyorlardı Dediler ki: “- Hayır (bize cevab vermezler, fayda ve zararları da dokunmaz), ancak biz, babalarımızı böyle yapıyorlar bulduk. «Hayır, biz babalarımızı böyle yaparlarken bulduk» dediler. Dediler ki: «Hayır, biz babalarımızı böyle bulduk (onlar da) böyle yapıyorlar (dı)». Hayır dediler, atalarımızı böyle bulduk, böyle yapıyordu onlar.
26-Şuara Suresi

75.Ayet
Mekke

19
369
قَالَ أَفَرَأَيْتُمْ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ -75
(Kale e feraeytüm ma küntüm ta´büdun)
26-Şuara Suresi
75.Ayet
Mekke
19
369
(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?” Şimdi, dedi: gördünüz a o sizin ve eski atalarınızın taptıklarınızı (75-76) İbrahim şöyle dedi: “- Şimdi gördünüz mü, o sizin ve geçen atalarınızın taptıklarını? (75-76) İbrâhim : «Sizin ve önceki atalarınızın nelere taptıklarını (üzerinde düşünüp onların neler olduklarını iyice) görüp anladınız mı ? (75-76) (İbrâhîm): «Şimdi gördünüz mü, dedi, gerek sizin, gerek daha evvelki atalarınızın neye tapmakda olduğunuzu»? Şimdi gördünüz mü dedi, neye kulluk ediyorsunuz.
26-Şuara Suresi

76.Ayet
Mekke

19
369
أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ -76
(Entüm ve abaükümül akdemun)
26-Şuara Suresi
76.Ayet
Mekke
19
369
(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?” (76-77) Hep onlar benim düşmanım ancak o rabbül´âlemîn başka (75-76) İbrahim şöyle dedi: “- Şimdi gördünüz mü, o sizin ve geçen atalarınızın taptıklarını? (75-76) İbrâhim : «Sizin ve önceki atalarınızın nelere taptıklarını (üzerinde düşünüp onların neler olduklarını iyice) görüp anladınız mı ? (75-76) (İbrâhîm): «Şimdi gördünüz mü, dedi, gerek sizin, gerek daha evvelki atalarınızın neye tapmakda olduğunuzu»? Siz ve çok daha önce gelip geçen atalarınız.
26-Şuara Suresi

77.Ayet
Mekke

19
369
فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ -77
(Fe innehüm adüvvül lı illa rabbel alemın)
26-Şuara Suresi
77.Ayet
Mekke
19
369
“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.” (76-77) Hep onlar benim düşmanım ancak o rabbül´âlemîn başka Muhakkak onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi müstesnadır. Şüpheniz olmasın ki o taptıklarınız benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbı müstesna. (O benim yegâne dostumdur). «işte onlar benim muhakkak düşmanımdır. Fakat aalemlerin Rabbi böyle değil». Hiç şüphe yok ki artık, âlemlerin Rabbinden başka onlar, bana düşman.
26-Şuara Suresi

78.Ayet
Mekke

19
369
الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ -78
(Ellezı halekanı fe hüve yehdın)
26-Şuara Suresi
78.Ayet
Mekke
19
369
“O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.” O ki beni yarattı sonra da bana o hidayet eder O’dur ki, beni yaratıb da doğru yolu bana gösteriyor. O ki beni yaratmış ve beni doğru yola iletmiştir. «(O Rabb) ki beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. Âlemlerin Rabbi, öyle bir mâbuttur ki beni yaratmıştır ve odur doğru yolu gösteren bana.
26-Şuara Suresi

79.Ayet
Mekke

19
369
وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ -79
(Vellezı hüve yut´ımünı ve yeskıyn)
26-Şuara Suresi
79.Ayet
Mekke
19
369
“O, bana yediren ve içirendir.” Ve o ki bana o, yedirir, o içirir, O ‘dur ki, beni yediriyor ve içiriyor. O ki beni yedirir ve içirir. «Bana yediren, bana içiren Odur». Ve öyle bir mâbuttur ki beni doyurur ve suya kandırır.
26-Şuara Suresi

80.Ayet
Mekke

19
369
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ -80
(Ve iza merıdtü fe hüve yeşfın)
26-Şuara Suresi
80.Ayet
Mekke
19
369
“Hastalandığımda da O bana şifa verir.” Hastalandığım vakıt da bana o şifa verir Hastalandığım zaman da, O bana şifa veriyor. Hastalandığım zaman O bana şifâ verir. «Hastalandığım zaman bana şifâ veren Odur». Ve hastalandığım zaman o şifâ verir bana.
26-Şuara Suresi

81.Ayet
Mekke

19
369
وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ -81
(Vellezı yümıtünı sümme yuhyın)
26-Şuara Suresi
81.Ayet
Mekke
19
369
“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.” Ve o ki beni öldürür, sonra beni yine diriltir O’dur ki, beni öldürecek ve sonra beni diriltecek. O ki beni öldürür, sonra da diriltir. «Beni öldürecek, sonra beni diriltecek olan Odur». Ve öyle bir mâbuttur ki beni öldürür, sonra da diriltir.
26-Şuara Suresi

82.Ayet
Mekke

19
369
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ -82
(Vellezı at´meu ey yağfira lı hatıy´etı yevmeddın)
26-Şuara Suresi
82.Ayet
Mekke
19
369
“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.” Ve o ki ceza günü ben onun günahımı afiv buyurmasını niyaz ederim O’dur ki, hesab gününde günahımın bağışlanmasını kendisinden umarım. O ki, hesap-cezâ günü günah ve kusurlarımı bağışlamasını ummaktayım» dedi. «Ceza gününde kusurlarımı yarlığayacağını umduğum da Odur». Ve öyle bir mâbuttur ki kıyâmet gününde umarım, hatâmı da yarlıgar.
26-Şuara Suresi

83.Ayet
Mekke

19
369
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ -83
(Rabbi heb lı hukmev ve elhıknı bis salihıyn)
26-Şuara Suresi
83.Ayet
Mekke
19
369
“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.” Yarab, bana bir huküm ıhsan et ve beni sâlihine ilhak buyur Rabbim, bana bir hikmet (ilim ve anlayış veya peygamberlik) ver ve beni salih kimselere kat. Rabbim! Bana hüküm-hikmet ver ve beni iyi-yararlı kişilere eriştir. «Rabbim, bana hüküm ihsan et ve beni saalihler (zümresine) kat». Rabbim, bana peygamberlik ver ve beni temiz kişilere kat.
26-Şuara Suresi

84.Ayet
Mekke

19
370
وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ -84
(Vec´al lı lisane sıdkın fil ahırın)
26-Şuara Suresi
84.Ayet
Mekke
19
370
“Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.” Ve bana sonrakiler içinde bir «lisanı sıdık» tahsıys eyle Benden sonra gelecek ümmetler içinde, hayırla anılacak bana güzel bir yad kıl. Sonra gelenler arasında doğru bir dil ile (anılmamı) bana sağla. «(Benden) sonrakiler içinde benim için (bir) lisân-ı sıdk ver». Sonra gelenler arasında da güzel bir ad, san ver bana, doğrulukla andır beni.
26-Şuara Suresi

85.Ayet
Mekke

19
370
وَاجْعَلْنِي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ -85
(Vec´alnı miv veraseti cennetin neıym)
26-Şuara Suresi
85.Ayet
Mekke
19
370
“Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.” Ve beni naıym cennetinin varislerinden eyle Beni Naîm Cennetinin varislerinden kıl. Beni Naîm Cennet´inin vârislerinden eyle. «Beni Naıym cennetinin vârislerinden kıl». Beni Naîm cennetinin mîrasçılarından et.
26-Şuara Suresi

86.Ayet
Mekke

19
370
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ -86
(Vağfir li ebı innehu kane mined dallın)
26-Şuara Suresi
86.Ayet
Mekke
19
370
“Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.” Babama da mağfiret buyur, çünkü o yanlış gidenlerden idi Babamı da hidayete ulaştır, çünkü o sapıklardan bulunuyordu. Babamı da bağışla; çünkü gerçekten o (doğru yoldan) sapmışlardandır. «Babamı da yarlığa. Çünkü o sapıklardandır». Atamı da yarlıga, şüphe yok o, sapıklardan.
26-Şuara Suresi

87.Ayet
Mekke

19
370
وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ -87
(Ve la tuhzinı yevme yüb´asun)
26-Şuara Suresi
87.Ayet
Mekke
19
370
“(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!” Ve utandırma beni ba´s olunacakları gün Kabirlerden diriltilecekleri gün, beni utandırma. Beni (canlıların) dirilip kaldırılacakları gün rezîl ve rüsvay eyleme. «(Kulların) kabirlerinden kaldırılacakları gün beni rüsvay etme». Utandırma beni insanların dirilecekleri günde.
26-Şuara Suresi

88.Ayet
Mekke

19
370
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ -88
(Yevme la yenfeu malüv ve la benun)
26-Şuara Suresi
88.Ayet
Mekke
19
370
“O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!” O gün ki ne mal faide verir ne oğullar, O gün ki, ne mal fayda verir, ne de oğullar... Öyle gün ki, mal ve oğullar (evlâd) fayda vermez. «O günde ki ne mal fâide eder, ne de oğullar». O günde ki ne mal fayda verir o gün, ne evlât.
26-Şuara Suresi

89.Ayet
Mekke

19
370
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ -89
(İlla men etellahe bi kalbin selim)
26-Şuara Suresi
89.Ayet
Mekke
19
370
“Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.” Ancak Allaha selim bir kalb ile varan başka Ancak Allah’a hâlis ve pâk bir kalb ile varan müstesna. Ancak Allah´a selîm bir kalb ile gelenler müstesna, (onların elbette imânı ve iyi-yararlı ameli fayda verir.) «Meğer ki Allaha (küfr-ü nifakdan) tamamen salim bir kalb ile gelenler ola». Ancak Allah´a, şirkten ve şüpheden arınmış bir gönülle gelen faydalanır.
26-Şuara Suresi

90.Ayet
Mekke

19
370
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ -90
(Ve üzlifetil cennetü lil müttekıyn)
26-Şuara Suresi
90.Ayet
Mekke
19
370
Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak. Hem müttekiler için cennet yaklaştırılmış Cennet de takva sahiblerine yaklaştırılmıştır. (Allah´tan) korkup (fenalıklardan) sakınanlara Cennet yaklaştırılır. (O günde ki) cennet takva saahiblerine yaklaşdırılmışdır. Ve cennet, o gün, çekinenlere yaklaştırılmıştır.
26-Şuara Suresi

91.Ayet
Mekke

19
370
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ -91
(Ve bürrizetil cehıymü li ğavın)
26-Şuara Suresi
91.Ayet
Mekke
19
370
(91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek. Azgınlar için de Cehennem hortlatılmıştır Cehennem ise azgınlara apaçık gösterilmiştir. Cehennem de azgın sapıklar için ortaya çıkarılıp gösterilir. Cehennem de azgınlara açılıb gösterilmişdir. Ve cehennem, azgınlara gösterilmiş, meydana çıkarılmıştır.
26-Şuara Suresi

92.Ayet
Mekke

19
370
وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ -92
(Ve kıyle lehüm eyne ma küntüm ta´büdun)
26-Şuara Suresi
92.Ayet
Mekke
19
370
(91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek. (92-93) Ve bunlara hani nerede o Allahın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte (92-93) Ve onlara: Allah’dan başka taptıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte... (92-93) Onlara, Allah´tan başka taptıklarınız nerede ? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine yardımları oluyor mu ? denilir. (92-93) Ve anlara: «Allâhı bırakıb da tapdıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, yahud kendi başlarına yardımları dokunuyor mu?» denilmişdir. Ve onlara, nerede kulluk ettikleriniz denilmiştir,
26-Şuara Suresi

93.Ayet
Mekke

19
370
مِنْ دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنْصُرُونَكُمْ أَوْ يَنْتَصِرُونَ -93
(Min dunillah hel yensuruneküm ev yentesırun)
26-Şuara Suresi
93.Ayet
Mekke
19
370
(91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek. (92-93) Ve bunlara hani nerede o Allahın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte (92-93) Ve onlara: Allah’dan başka taptıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte... (92-93) Onlara, Allah´tan başka taptıklarınız nerede ? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine yardımları oluyor mu ? denilir. (92-93) Ve anlara: «Allâhı bırakıb da tapdıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, yahud kendi başlarına yardımları dokunuyor mu?» denilmişdir. Allah´ı bırakıp da tapıyordunuz onlara, size yardım ediyorlar mı, yoksa kendilerine bir yardımda bulunuyorlar mı?
26-Şuara Suresi

94.Ayet
Mekke

19
370
فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ -94
(Fe kübkibu fıhahüm vel ğavun)
26-Şuara Suresi
94.Ayet
Mekke
19
370
(94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar. Ve arkasından hep onlar o Cehennemin içine fırlatılmaktadır Arkasından da o kâfirlerle azgınlar cehennemin içine atılmakta, (94-95) Onlar da, azgın sapıklar da, İblîs´in askerleri de hepsi birden yüzükoyun Cehennem´e itilirler. (94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır. Hepsi de, birbiri üstüne, başaşağı cehenneme atılmışlardır tapanlar da, tapılanlar da.
26-Şuara Suresi

95.Ayet
Mekke

19
370
وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ -95
(Ve cünudü iblıse ecmeun)
26-Şuara Suresi
95.Ayet
Mekke
19
370
(94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar. (95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler İblis’in bütün askerleri de... (94-95) Onlar da, azgın sapıklar da, İblîs´in askerleri de hepsi birden yüzükoyun Cehennem´e itilirler. (94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır. Ve İblîs´in bütün ordusu da.
26-Şuara Suresi

96.Ayet
Mekke

19
370
قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ -96
(Kalu ve hüm fıha yahtesımun)
26-Şuara Suresi
96.Ayet
Mekke
19
370
Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler: (95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler Kâfirler, putları ve öncüleriyle cehennemde çekişirlerken, birbirlerine şöyle demektedirler: Orada tartışıp çekişerek derler ki: Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler: Orada birbirleriyle çekişerek derler ki.
26-Şuara Suresi

97.Ayet
Mekke

19
370
تَاللَّهِ إِنْ كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ -97
(Tellahi in künna le fı dalalim mübın)
26-Şuara Suresi
97.Ayet
Mekke
19
370
“Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.” Tallahi biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz “-Vallahi, doğrusu biz, açık bir sapıklık içinde idik. Allah´a yemin ederiz ki, bizler gerçekten açık bir sapıklık içinde idik. «Allaha andolsun, hakıykat biz apaçık bir sapıklık içinde idik». Allah hakkı için gerçekten de biz, apaçık bir sapıklık içindeydik.
26-Şuara Suresi

98.Ayet
Mekke

19
370
إِذْ نُسَوِّيكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ -98
(İz nüsevvıküm bi rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
98.Ayet
Mekke
19
370
“Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.” Çünkü sizi rabbül´âlemîn seviyyesinde tutuyorduk Çünkü (ey putlar), sizi âlemlerin Rabbine denk tutuyorduk. Çünkü sizi, âlemlerin Rabbı ile eşit seviyede tutuyorduk. «Çünkü sizi aalemlerin Rabbi ile bir seviyyede tutuyorduk». Sizi, âlemlerin Rabbiyle bir tuttuğumuz zaman.
26-Şuara Suresi

99.Ayet
Mekke

19
370
وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ -99
(Ve ma edalleha illel mücrimun)
26-Şuara Suresi
99.Ayet
Mekke
19
370
“Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.” Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı Bizi ancak (kendilerine uyduğumuz bizden önceki) mücrimler sapıttı. Ve bizi ancak suçlu günahkârlar saptırdı. «Bizi o mücrimlerden başkası sapdırmadı». Bizi, ancak o mücrimler saptırdı.
26-Şuara Suresi

100.Ayet
Mekke

19
370
فَمَا لَنَا مِنْ شَافِعِينَ -100
(Fe ma lena min şafiıyn)
26-Şuara Suresi
100.Ayet
Mekke
19
370
“İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.” Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var Artık bizim için ne şefaatçılar var, (100-101) Artık (bugün için) ne şefaatçilerimiz vardır, ne de candan sıcak bir dostumuz... Artık bizim için ne şefaatçiler (den bir kimse), Artık ne şefâatçilerden bir şefâatçi var bize.
26-Şuara Suresi

101.Ayet
Mekke

19
370
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ -101
(Ve la sadıkın hamım)
26-Şuara Suresi
101.Ayet
Mekke
19
370
“Candan bir dostumuz da yok.” Ne de yakın bir sadîk Ne de yakın bir dost... (100-101) Artık (bugün için) ne şefaatçilerimiz vardır, ne de candan sıcak bir dostumuz... «ne de candan bir dost yok». Ne bir can dostu.
26-Şuara Suresi

102.Ayet
Mekke

19
370
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ -102
(Fe lev enne lena kerraten fe nekune minel mü´minın)
26-Şuara Suresi
102.Ayet
Mekke
19
370
“Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.” Bari bizim için geriye bir dönmek olsa idi de mü´minlerden olsa idik Bari bizim için geriye bir dönüş olsaydı da müminlerden olsak.” Ah! Eğer bir defa daha (Dünya´ya) dönüşümüz olsaydı elbette mü´minlerden olurduk. «Bizim için hakıykaten bir geri dönüş olsaydı da biz de mü´minlerden olsaydık». Ne olurdu bir kere daha dünyâya dönebilseydik de inananlardan olsaydık.
26-Şuara Suresi

103.Ayet
Mekke

19
370
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -103
(İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
103.Ayet
Mekke
19
370
Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Şüphesiz bu haberlerde kesin bir ibret var; öyle iken kavminin çoğu kendisine iman etmediler. Şüphesiz ki bu (anlatılanlarda bir öğüt ve ibret vardır; (ne yazık ki) onların çoğu imân etmemiştir. Şübhesiz ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
26-Şuara Suresi

104.Ayet
Mekke

19
370
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -104
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
104.Ayet
Mekke
19
370
Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır. Ve şüphesiz ki rabbın o öyle azîz öyle rahîm Muhakkak ki senin Rabbin Azîz’dir= kâfirlerden intikam alıcıdır, Rahîm’dir= müminleri çok bağışlayıcıdır. Ve elbette senin Rabbın yegâne üstündür, çok merhametlidir. Senin Rabbin, muhakkak ki O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

105.Ayet
Mekke

19
370
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ -105
(Kezzebet kavmü nuhınil murselın)
26-Şuara Suresi
105.Ayet
Mekke
19
370
Nûh’un kavmi de Peygamberleri yalanladı. Nuh kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti Nûh kavmi, peygamberleri inkâr etti. Nuh´un kavmi de peygamberleri yalanladılar. Nuuh kavmi gönderilen (peygamber) leri tekzîb etdi. Nûh kavmi de peygamberleri yalanladı.
26-Şuara Suresi

106.Ayet
Mekke

19
370
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ -106
(İz kale lehüm ehuhüm nuhun ela tettekun)
26-Şuara Suresi
106.Ayet
Mekke
19
370
Hani kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” O vakıt ki kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız? O vakit kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: “- Siz Allah’dan korkmaz mısınız? Hani kardeşleri Nûh onlara dedi ki: (Allah´tan) korkup (putlara tapmaktan, kötülüklerde bulunmaktan) sakınmaz mısınız? Hani biraderleri Nuuh onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi, Hani, kardeşleri Nûh, onlara demişti ki: Hâlâ mı çekinmezsiniz?
26-Şuara Suresi

107.Ayet
Mekke

19
370
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -107
(İnni leküm rasulün emın)
26-Şuara Suresi
107.Ayet
Mekke
19
370
“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, bir eminim Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim. Şüphe etmeyin ki ben size gönderilen güvenilir bir peygamberim. «Şübhesiz ben size gönderilmiş emîn bir peygamberim». Şüphe yok ki ben, size emin bir peygamberim.
26-Şuara Suresi

108.Ayet
Mekke

19
370
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -108
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
108.Ayet
Mekke
19
370
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Gelin Allahdan korkun, bana itaat edin Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin. Artık Allah´tan korkup bana itaat edin. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

109.Ayet
Mekke

19
370
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ -109
(Ve ma es´elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
109.Ayet
Mekke
19
370
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül´âlemîne aiddir Buna karşı, ben sizden bir mükâfat da istemiyorum. Benim mükâfatım ancak âlemlerin Rabbine aiddir. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ; benim hizmetimin karşılığı ancak âlemlerin Rabbına aittir. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Ve ben, tebliğime karşılık bir mükâfât istemem sizden, benim mükâfâtım, ancak âlemlerin Rabbine âit.
26-Şuara Suresi

110.Ayet
Mekke

19
370
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -110
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
110.Ayet
Mekke
19
370
“O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!” Gelin Allahdan korkun bana itaat edin O halde, Allah’dan korkun ve bana itaat edin.” O halde Allah´tan korkun ve bana uyun. «O halde Allahdan korkun ve bana îtâat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

111.Ayet
Mekke

19
370
قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ -111
(Kalu enü´minü leke vettebeakel erzelun)
26-Şuara Suresi
111.Ayet
Mekke
19
370
Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?” A, dediler: hiç biz sana inanır mıyız? Senin ardına hep o erzail düşmüş? Onlar dediler ki: “- Arkana hep düşük kimseler takılmışken, biz sana iman eder miyiz?” Onlar Nuh´a dediler ki: Sana en rezil aşağılık insanlar uymuşken biz sana inanır mıyız? Dediler ki: «Arkana hep bayağı kimseler düşmüşken biz sana îman eder miyiz»? Dediler ki: Sana, aşağılık kişiler uymuş, biz de mi inanalım sana?
26-Şuara Suresi

112.Ayet
Mekke

19
371
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ -112
(Kale vema ılmı bima kanu ya´melun)
26-Şuara Suresi
112.Ayet
Mekke
19
371
Nûh, şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?” Benim ne ılmim olabilir? dedi: onlar ne yapıyorlarmış Nûh dedi ki: “- Onların yapmakta oldukları amellere dair benim bilgim yoktur (sadakatlarını bilmem, dış görünüşlerine bakıyorum). Nûh da dedi ki:«Onların yaptıklarıyla ilgili bilgim yoktur, (onların içyüzünü bilmem). (Nuuh): «Benim onların neler yapmakda olduklarına bilgim yokdur» dedi. Nûh, benim onların yaptıklarına dâir bir bilgim yok dedi.
26-Şuara Suresi

113.Ayet
Mekke

19
371
إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّي ۖ لَوْ تَشْعُرُونَ -113
(İn hısabühüm illa ala rabbı lev teş´urun)
26-Şuara Suresi
113.Ayet
Mekke
19
371
“Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!” Sizin şuurunuz olsa onların hısabı ancak rabbıma aiddir Onların hesabı ancak Rabbime aiddir; eğer iyice düşünseydiniz bunu bilirdiniz (fakat siz cahillik yapıyor, bilmediğiniz şeyi söylüyorsunuz). Bir düşünseniz a, onların hesabını görmek ancak Rabbıma aittir. «Onların hesabı Rabbimden başkasına aaid değildir, eğer ince düşünürseniz... » Onların hesâbı ancak Rabbime âittir eğer anlarsanız.
26-Şuara Suresi

114.Ayet
Mekke

19
371
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ -114
(Ve ma ene bi taridil mü´minın)
26-Şuara Suresi
114.Ayet
Mekke
19
371
“Ben inananları kovacak değilim.” Hem ben iyman edenleri koğmaya me´mur değilim Hem ben müminleri koğucu değilim. Ve ben mü´minleri kovacak da değilim. «Ve ben o mü´minleri (sizin hatırınız için) tardedici de değilim». Ve ben, inananları kovamam.
26-Şuara Suresi

115.Ayet
Mekke

19
371
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ -115
(İn ene illa nezırum mübın)
26-Şuara Suresi
115.Ayet
Mekke
19
371
“Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” Ben ancak açık, bir nezirim Ben ancak açık bir korkutucuyum.” Ben ancak açık-seçik (şekilde, gelecek olan tehlikeyi haber veren ve işlenilen kötülüklere karşı elîm bir azâbın hazırlandığını duyuran) bir uyarıcıyım. «Ben (gelecek tehlikelerle) apaçık korkutandan başka (bir kimse) de değilim». Ben ancak, apaçık bir korkutucuyum.
26-Şuara Suresi

116.Ayet
Mekke

19
371
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ -116
(Kalu le il lem tentehi ya nuhu le tekunenne minel mercumın)
26-Şuara Suresi
116.Ayet
Mekke
19
371
Dediler ki: “Ey Nûh! (Bu işten) vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın!” And ederiz ki dediler; eğer vazgeçmezsen yâ Nuh! Mutlak ve muhakkak recm edilenlerden olacaksın Onlar dediler ki: “- Ey Nûh! Sen eğer dediğinden vaz geçmezsen, muhakkak taşla öldürülenlerden olacaksın.” Bunun üzerine onlar dediler ki: «Ey Nûh ! Eğer (uyarıdan) vazgeçmezsen elbette taşlanacak (bedbaht)lardan olursun.» Dediler ki: «Ey Nuuh, sen (bu dediğinden) vaz geçmezsen muhakkak ki taşlanmışlardan olacaksın». Ey Nûh dediler, bu işten vazgeçmezsen seni mutlaka taşlarız.
26-Şuara Suresi

117.Ayet
Mekke

19
371
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ -117
(Kale rabbi inne kavmı kezzebun)
26-Şuara Suresi
117.Ayet
Mekke
19
371
Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.” Yâ rab! dedi: anlaşıldı ki kavmim beni tekzib ettiler Nûh şöyle dedi: “- Rabbim! Gerçekten kavmim beni tekzib etti. Nûh : «Ey Rabbim !» dedi, «doğrusu milletim beni yalanladı. (Nuuh): «Rabbim, dedi, hakıykat kavmim beni tekzîb etdi». Rabbim dedi, gerçekten de kavmim, yalanladı beni.
26-Şuara Suresi

118.Ayet
Mekke

19
371
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ -118
(Fettah beynı ve beynehüm fethav ve neccinı ve mem meıye minel mü´minın)
26-Şuara Suresi
118.Ayet
Mekke
19
371
“Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.” Artık benimle onların arasını nasıl ayırd edeceksen et de bana ve beraberimdeki mü´minlere necat ver Artık benimle onların arasındaki hükmü sen ver ve hem beni, hem de beraberimde olan müminleri kurtar.” Artık benimle onlar arasını (hükmederek) ayır ve benimle beraber olan mü´minleri kurtar.» «Binâen´aleyh benimle onların arasındaki hükmü Sen ver de beni ve berâberimdeki mü´minleri kurtar». Sen, onlarla benim aramda hükmet ve beni de kurtar, inananlardan benimle berâber bulunanları da.
26-Şuara Suresi

119.Ayet
Mekke

19
371
فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ -119
(Fe enceynahü ve mem meahu fil fülkil meşhun)
26-Şuara Suresi
119.Ayet
Mekke
19
371
Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde (taşıyıp) kurtardık. Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri o dolu gemide necata çıkardık Bunun üzerine biz, onu ve beraberindekileri, o yükle dolu geminin içinde selâmete çıkardık. Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri (binenlerle ve yüklenen şeylerle) dolan gemide kurtardık. Bunun üzerine biz onu da, beraberinde olanları da o dolu (yüklü) geminin içinde selâmete erdirdik. Derken onu da o dopdolu gemiyle kurtardık, onunla berâber bulunanları da.
26-Şuara Suresi

120.Ayet
Mekke

19
371
ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ -120
(Sümme ağrakna ba´dül bakıyn)
26-Şuara Suresi
120.Ayet
Mekke
19
371
Sonra da geride kalanları suda boğduk. Sonra da arkasından kalanları garkettik Sonra da (gemiye binen Nûh’un) arkasından geride kalanları boğduk. Sonra da geride kalanları (suda) boğduk. Sonra arkalarından arta kalanları da (suda) boğduk. Sonra da onlardan başka geri kalanları sulara garkettik.
26-Şuara Suresi

121.Ayet
Mekke

19
371
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -121
(İnne fı zalik le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
121.Ayet
Mekke
19
371
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Muhakkak ki (onlara yaptığımız) bu işte, (geride kalanlar için) bir ibret var, öyle iken onların çoğu mümin olmadı. Şüphesiz ki bunda öğüt ve ibret vardır. (Ne yazık ki) onların çoğu imân etmediler. Şübhe yok ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
26-Şuara Suresi

122.Ayet
Mekke

19
371
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -122
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
122.Ayet
Mekke
19
371
Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır. ve şübhesiz ki rabbın, o öyle azîz, öyle rahîm Şüphesiz ki, senin O Rabbin Azîz’dir= kâfirleri kahreder, Rahîm’dir= müminlere çok merhametlidir. Senin Rabbın şüphesiz ki yegâne üstündür, çok merhametlidir. Şübhesiz ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

123.Ayet
Mekke

19
371
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ -123
(Kezzebet adünil murselın)
26-Şuara Suresi
123.Ayet
Mekke
19
371
Âd kavmi de peygamberleri yalanladı. Âd, gönderilen Resulleri tekzib etti Âd kavmi de gönderilen peygamberleri tekzib etti. Âd (kavmi) de gönderilen peygamberleri yalanladı. Aad (kavmi de kendilerine) gönderilen (peygamber) leri tekzîbetdi. Âd kavmi de peygamberleri yalanladı.
26-Şuara Suresi

124.Ayet
Mekke

19
371
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ -124
(İz kale lehüm ehuhüm hudün ela tettekun)
26-Şuara Suresi
124.Ayet
Mekke
19
371
Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” O vakıt ki kardeşleri Hûd onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız? O vakit, kardeşleri Hûd peygamber onlara şöyle demişti: “- Siz Allah’dan korkmaz mısınız? Hani kardeşlen Hûd onlara dedi ki: «(Allah´tan) korkup (putlara tapmaktan, kötülük işlemekten) sakınmaz mısınız ? Hani biraderleri Hûd onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi, Hani , kardeşleri Hûd, onlara demişti ki: Hâlâ mı çekinmezsiniz?
26-Şuara Suresi

125.Ayet
Mekke

19
371
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -125
(İnnı leküm rasulün emın)
26-Şuara Suresi
125.Ayet
Mekke
19
371
“Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm, emînim Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim. Şüpheniz olmasın ki ben, sîze gönderilen güvenilir bir peygamberim. «Şübhesiz, ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Şüphe yok ki ben, size emin bir peygamberim.
26-Şuara Suresi

126.Ayet
Mekke

19
371
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -126
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
126.Ayet
Mekke
19
371
“Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin. Artık Allah´tan korkup bana uyunuz. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

127.Ayet
Mekke

19
371
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ -127
(Ve ma es´elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
127.Ayet
Mekke
19
371
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum. benim ecrim ancak rabbül´âlemîne aiddir Buna karşı sizden bir ücret de istemiyorum; benim mükâfatım ancak âlemlerin Rabbine aiddir. Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum ; benim (hizmetimin) karşılığı ancak âlemlerin Rabbına aittir. «Sizden buna karşı hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Ve ben, tebliğime karşılık bir mükâfât istemem sizden, benim mükâfâtım, ancak âlemlerin Rabbine âit.
26-Şuara Suresi

128.Ayet
Mekke

19
371
أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ -128
(E tebnune bi külli riy´ın ayeten ta´besun)
26-Şuara Suresi
128.Ayet
Mekke
19
371
“Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?” Siz her tepeye bir alâmet bina eder eğlenir misiniz? Siz, her tepeye bir alâmet (köşk) bina eder eğlenir misiniz? Siz her yüksekçe yere bir anıt yapıp (kendinizden dünyalıkça aşağı olanlarla mı) eğlenirsiniz ? «Siz, her yüksek yerde bir alâmet bina edib eğlenir misiniz»? Siz, her yüksek tepede, ihtiyâcınız olmayan bir yapı kurarak eğlenip durur musunuz?
26-Şuara Suresi

129.Ayet
Mekke

19
371
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ -129
(Ve tettehızune mesanıa lealleküm tahlüdun)
26-Şuara Suresi
129.Ayet
Mekke
19
371
“İçlerinde ebedî yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” Bir takım masnuat da ediniyorsunuz ki sanki muhalled kalacaksınız Dünyada ebedî kalacakmışsınız gibi, bir takım saraylar ve havuzlar da ediniyorsunuz? Devamlı kalacağınızı umarak birtakım (su kanalları, sarnıçlar, kaleler gibi) sanat eserleri sayılacak yapıları mı (kendinize tek iş ve amaç) ediniyorsunuz ? «Ebedî kalacağınızı umarak yer altında su mahzenleri edinir misiniz»? Sağlam yapılar, kaleler yaparsınız da ebedî kalacağını mı umarsınız?
26-Şuara Suresi

130.Ayet
Mekke

19
371
وَإِذَا بَطَشْتُمْ بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ -130
(Ve iza betaştüm betaştüm cebbarın)
26-Şuara Suresi
130.Ayet
Mekke
19
371
“Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.” Hem tuttuğunuz vakıt merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz Hem (ceza için) yakaladığınız vakit, merhametsizce, zorbaca yakalıyorsunuz (dövüyor, öldürüyorsunuz). Şiddetle (hınçla) atılıp yakaladığınızda zorbalar gibi mi yakalarsınız ? «Tutub yakaladığınız vakit zorbalar gibi yakalar mısınız»? Tutup yakaladığınızı cebbarcasına mı yakalarsınız?
26-Şuara Suresi

131.Ayet
Mekke

19
371
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -131
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
131.Ayet
Mekke
19
371
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin. Artık Allah´tan korkun ve bana uyun. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

132.Ayet
Mekke

19
371
وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُمْ بِمَا تَعْلَمُونَ -132
(Vettekullezı emeddeküm bima ta´lemun)
26-Şuara Suresi
132.Ayet
Mekke
19
371
(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.” O Allahdan korkun ki size o bildiğiniz şeylere imdad buyurdu Size bildiğiniz şeyleri verenden sakının; Bildiğiniz nimetleri size (cömertçe) verenden (O´na karşı gelmekten) sakının. «Size bilib durduğunuz şeylerle (nimetlerle) yardım eden», Çekinin o mâbuttan ki bildiğiniz nîmetleri vererek yardım etti size.
26-Şuara Suresi

133.Ayet
Mekke

19
371
أَمَدَّكُمْ بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ -133
(Emeddeküm bi en´amiv ve benın)
26-Şuara Suresi
133.Ayet
Mekke
19
371
(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.” En´am, oğullar Size davarlar ve oğullar verenden, (133-134) Size nice nimetlerle, oğullarla, bahçelerle, pınarlarla yardımda bulunmuştur. (133-134) «Size davarlar, oğullar», «Bağlar, ırmaklar ihsan eden (Allahdan) korkun». Yardım etti size hayvanlar ve evlât vererek.
26-Şuara Suresi

134.Ayet
Mekke

19
371
وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -134
(Ve cennativ ve uyun)
26-Şuara Suresi
134.Ayet
Mekke
19
371
(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.” Cennet gibi bağlar, bahçeler, menba´lar ile size imdad buyurmakta Bağlar ve pınarlar ihsan edenden... (133-134) Size nice nimetlerle, oğullarla, bahçelerle, pınarlarla yardımda bulunmuştur. (133-134) «Size davarlar, oğullar», «Bağlar, ırmaklar ihsan eden (Allahdan) korkun». Ve bahçeler ve kaynaklar ihsân ederek.
26-Şuara Suresi

135.Ayet
Mekke

19
371
إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ -135
(İnnı ehafü aleyküm azabe yevmin azıym)
26-Şuara Suresi
135.Ayet
Mekke
19
371
“Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.” Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum Doğrusu ben, size gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.” Ben, elbette size karşı o büyük günün azabından endişe ediyorum.» «Ben cidden üstünüze (gelecek) büyük bir günün azabından korkuyorum». Şüphe yok ki ben, o pek büyük günün azâbı size gelip çatacak, ondan korkuyorum.
26-Şuara Suresi

136.Ayet
Mekke

19
371
قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُنْ مِنَ الْوَاعِظِينَ -136
(Kalu sevaün aleyna e veazte em lem teküm minel vaızıyn)
26-Şuara Suresi
136.Ayet
Mekke
19
371
Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.” Sen, dediler: ha va´zetmişin ha va´zedenlerden olmamışın bizce müsavidir Onlar dediler ki: “- Sen öğüd versen de, öğüd verenlerden olmasan da bizce farkı yoktur. Onlar dediler ki: Öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizim için fark etmez, birdir. Dediler: «Va´z etsen de, yahud va´z edicilerden olmasan da bize göre birdir». Bizce bir dediler, istersen öğüt ver bize, istersen öğüt verenlerden olma.
26-Şuara Suresi

137.Ayet
Mekke

19
372
إِنْ هَٰذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ -137
(İn haza illa hulükul evvelın)
26-Şuara Suresi
137.Ayet
Mekke
19
372
“Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir.” Bu sırf eskilerin âdeti Bu bize getirdiğin, evvelkilerin yalanından başkası değildir. Bu tutumunuz, öncekilerin (sürüp gelen) âdetlerinden başkası değildir. «Bu, evvelkilerin aadetinden başka (bir şey) değildir». Bu, önce gelip geçenlerin uydurmalarından başka bir şey değil.
26-Şuara Suresi

138.Ayet
Mekke

19
372
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ -138
(Ve ma nahnü bi müazzebın)
26-Şuara Suresi
138.Ayet
Mekke
19
372
“Biz azaba uğratılacak da değiliz.” Biz ta´zib olunmayız Biz azaba uğratılmayız.” Ve biz azâb edilecek de değiliz. «Biz azaba uğratılacaklar da değiliz». Ve biz, azâba uğratılmayacağız.
26-Şuara Suresi

139.Ayet
Mekke

19
372
فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -139
(Fe kezzebuhü fe ehleknahüm inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
139.Ayet
Mekke
19
372
Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Diye onu tekzib ettiler de kendilerini helâk ediverdik. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Böylece onu (Hûd peygamberi) tekzib ettiler. Biz de onları helâk ettik. Muhakkak ki, onlara yaptığımız bu işte, sonrakiler için bir ibret vardır; öyle iken çoğu mümin olmadı. Böylece Hûd Peygamber´i yalanladılar. Biz de onları yok ettik. Şüphesiz ki bunda öğüt ve ibret vardır ; ne yazık ki onların çoğu imân etmedi. Hulâsa: Onu yalan saydılar da biz de kendilerini helak etdik. Şübhesiz bunda bir ibret vardır elbet. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Derken onu yalanladılar, biz de onları helâk ettik. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
26-Şuara Suresi

140.Ayet
Mekke

19
372
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -140
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
140.Ayet
Mekke
19
372
Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. Ve şübhesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm Doğrusu senin Rabbin, muhakkak ki, O Azîz’dir= düşmanlarından intikam alıcıdır, Rahîm’dir= müminlere çok merhametlidir. Şenin Rabbın elbette O´dur cok güçlü, çok üstün ; O´dur cok merhametli. Hakıykat, senin Rabbin, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

141.Ayet
Mekke

19
372
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ -141
(Kezzebet semudül murselın)
26-Şuara Suresi
141.Ayet
Mekke
19
372
Semûd kavmi de Peygamberleri yalanladı. Semûd gönderilen Resulleri tekzib etti Semûd kavmi gönderilen peygamberleri tekzib etti. Semûd (kavmi) de peygamberleri yalanladılar. Semud (kavmi de gönderilen) peygamberleri tekzîb etmişdir. Semûd kavmi de peygamberleri yalanladı.
26-Şuara Suresi

142.Ayet
Mekke

19
372
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ -142
(İz kale lehüm ehuhüm salihun ela tettekun)
26-Şuara Suresi
142.Ayet
Mekke
19
372
Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” O vakıt ki kardeşleri Salih onlara demişti: Allahdan korkmaz mısınız? O vakit, kardeşleri Salih (Peygamber) onlara şöyle demişti: “- Allah’dan korkmaz mısınız? Hani kardeşleri Sâlih onlara dedi ki: «Artık (putlara tapmaktan, Hakk´ı inkâr etmekten) sakınmaz mısınız ? O zamanda ki biraderleri Saalih onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi. Hani, kardeşleri Sâlih, onlara demişti ki: Hâlâ mı çekinmezsiniz?
26-Şuara Suresi

143.Ayet
Mekke

19
372
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -143
(İnnı leküm rasulün emın)
26-Şuara Suresi
143.Ayet
Mekke
19
372
“Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm, eminim Gerçekten ben size gönderilen güvenilir bir peygamberim. Şüpheniz olmasın ki ben sizin için güvenilir bir peygamberim. «Şübhesiz ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Şüphe yok ki ben, size emin bir peygamberim.
26-Şuara Suresi

144.Ayet
Mekke

19
372
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -144
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
144.Ayet
Mekke
19
372
“Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!” Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin. Artık Allah´tan korkun ve bana uyun. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

145.Ayet
Mekke

19
372
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ -145
(Ve ma es´elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
145.Ayet
Mekke
19
372
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Buna karşı ben sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül´âlemîne aiddir Buna karşı, ben, sizden bir ücret istemiyorum; benim mükâfatım ancak âlemlerin Rabbine aiddir. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim (hizmetimin) mükâfatı ancak âlemlerin Rabbına aittir. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Ve ben, teblîğime karşılık bir mükâfât istemem sizden, benim mükâfâtım, ancak âlemlerin Rabbine âit.
26-Şuara Suresi

146.Ayet
Mekke

19
372
أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ -146
(E tütrakune fı ma hahüna aminın)
26-Şuara Suresi
146.Ayet
Mekke
19
372
(146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?” Siz burada emn-ü eman ile bırakılacak mısınız? Siz, buradaki nimetler içerisinde emîn olarak bırakılacak mısınız? (146-147-148) Şu bulunduğunuz yerde ; bağlar ve bahçelerde ; pınarlar başında, ekinler içinde, gönül çekici salkım hurmalıklarda güven içinde kendi halinize bırakılacak mısınız? «Siz burada (ki nimetlerin içinde) emîn emîn bırakılacak mısınız»? Burada emin bir halde bırakılacak mısınız?
26-Şuara Suresi

147.Ayet
Mekke

19
372
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -147
(Fı cennativ ve uyun)
26-Şuara Suresi
147.Ayet
Mekke
19
372
(146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?” O Cennetler, pınarlar Bağların ve pınarların içinde, (146-147-148) Şu bulunduğunuz yerde ; bağlar ve bahçelerde ; pınarlar başında, ekinler içinde, gönül çekici salkım hurmalıklarda güven içinde kendi halinize bırakılacak mısınız? «Bağların, pınarların içinde», Bağlarda, kaynaklarda.
26-Şuara Suresi

148.Ayet
Mekke

19
372
وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ -148
(Ve züruıv ve nahlin tal´uha hedıym)
26-Şuara Suresi
148.Ayet
Mekke
19
372
(146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?” Lâtıf tal´ı sarkmış hurmalar, ekinler içinde Ekinlerin ve meyvası yumuşak, hoş hurma ağaçlarının içinde... (146-147-148) Şu bulunduğunuz yerde ; bağlar ve bahçelerde ; pınarlar başında, ekinler içinde, gönül çekici salkım hurmalıklarda güven içinde kendi halinize bırakılacak mısınız? «Ekinlerin ve tomurcukları nâzik, yumuşak hurma ağaçlarının içinde». Ekinler içinde, tomurcukları nazik, yumuşak hurmalıklar yanında.
26-Şuara Suresi

149.Ayet
Mekke

19
372
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ -149
(Ve tenhıtune minel cibali büyuten farihın)
26-Şuara Suresi
149.Ayet
Mekke
19
372
“Bir de dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz.” Ki bir de dağlardan keyfli keyfli evler yontuyorsunuz Bir de dağlardan (taşlarından) neşe ve zevkle evler yontuyorsunuz. Dağlardan da ustaca sayılacak şekilde (fakat) şımarıkça evler yontuyorsunuz : (Bunun böyle devam edeceğini mi sanıyorsunuz ? Hayır aldanıyorsunuz). «Dağlardan şımarık şımarık evler yontuyorsunuz». Ve büyük bir akılla, ustalıkla dağlarda evler yontmadasınız.
26-Şuara Suresi

150.Ayet
Mekke

19
372
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -150
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
150.Ayet
Mekke
19
372
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Gelin Allahdan korkun da bana itaat eyleyin Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin. Artık Allah´tan korkun, bana itaat edin. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

151.Ayet
Mekke

19
372
وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ -151
(Ve la tütıy´u emral müsrifın)
26-Şuara Suresi
151.Ayet
Mekke
19
372
(151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.” İtaat etmeyin o kimselere ki Kâfirlerin emrine itaat etmeyin, (151-152) Yeryüzünde fesâd çıkarıp orada dirlik-düzenlik getirmeyenlerin; inkâr ve azgınlıktan aşırı gidenlerin emrine uymayın.» «Müfritlerin emrine boyun eğmeyin». Aşırı gidenlerin emrine uymayın,
26-Şuara Suresi

152.Ayet
Mekke

19
372
الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ -152
(Ellezıne yüfsidune fil erdı ve la yuslihun)
26-Şuara Suresi
152.Ayet
Mekke
19
372
(151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.” yeryüzünü fesada verirler de islâh etmezler (Onlar) o kimselerdir ki, yeryüzünü fesada verirler de düzeltmezler.” (151-152) Yeryüzünde fesâd çıkarıp orada dirlik-düzenlik getirmeyenlerin; inkâr ve azgınlıktan aşırı gidenlerin emrine uymayın.» «Ki onlar yer (yüzün) de fesâd yapar, ıslah etmez kimselerdir». o aşırı gidenler ki yeryüzünde bozgunculuk ederler de ıslâh etmezler.
26-Şuara Suresi

153.Ayet
Mekke

19
372
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ -153
(Kalu innema ente minel müsahharın)
26-Şuara Suresi
153.Ayet
Mekke
19
372
Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.” Sen dediler: çok büyülenmişlerdensin Onlar (Salih peygambere) dediler ki: “- Sen çok büyülenmişlerdensin. Dediler ki: «Elbette sen büyülenenlerden birisin. «Sen, dediler, ancak (hızlı) büyülenmişlerdensin»! Sen dediler, ancak büyülenmiş kişilerdensin.
26-Şuara Suresi

154.Ayet
Mekke

19
372
مَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -154
(Ma ente illa beşerum mislüna fe´ti bi ayetin in künte mines sadikıyn)
26-Şuara Suresi
154.Ayet
Mekke
19
372
“Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir.” Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin? Haydi bir âyet getir eğer sadıklardan isen Sen ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyliyenlerden isen, haydi bir mucize getir.” Sen de ancak bizim gibi bir insansın ; eğer (iddianda) doğrulardan isen haydi bize bir açık belge, bir mu´cize getir.» «Sen bizim gibi bir beşerden başkası değilsin. Bununla beraber eğer (peygamberlik da´vaasında) doğruculardan isen haydi bir âyet (mu´cize) getir». Bizim gibi bir insandan başka bir şey de değilsin sen. Doğru söyleyenlerdensen bir delil göster bize.
26-Şuara Suresi

155.Ayet
Mekke

19
372
قَالَ هَٰذِهِ نَاقَةٌ لَهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَعْلُومٍ -155
(Kale hazihı nakatül leha şirbüv ve leküm şirbü yevmim ma´lum)
26-Şuara Suresi
155.Ayet
Mekke
19
372
Salih, şöyle dedi: “İşte bir dişi deve! Onun (belli bir gün) su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır.” Ha, dedi: işte bir naka ona bir şirb hakkı, size de ma´lûm bir günün şirb hakkı (Salih peygamber onlara şöyle) dedi: “- İşte bu, (Allah’ın emriyle kayadan çıkardığım) dişi bir deve! Su içme (işi), bir gün onun, belli bir gün de (nöbetle) sizin... Sâlih, «işte (belge ve mu´cize olarak) bir dişi deve ! Su içme sırası (bir gün) onun, belirli bir gün de sizindir. (Saalih) dedi: «İşte bu dişi deve. Su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin». Bu dedi, dişi bir deve; su içme hakkı, bir gün onun, malûm bir gün de su içme hakkı sizin.
26-Şuara Suresi

156.Ayet
Mekke

19
372
وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ -156
(Ve la temessuha bi suin fe ye´huzeküm azabü yevmin azıym)
26-Şuara Suresi
156.Ayet
Mekke
19
372
“Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.” Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin ki o yüzden sizi büyük bir günün azâbı yakalar Sakın ona bir fenalıkla dokunmayın ki, bu yüzden sizi büyük bir günün azabı yakalar.” Sakın ona kötü (niyetle) dokunmayın ; sonra büyük bir azâb sizi yakalar» dedi. «Ona bir kötülükle ilişmeyin. Sonra sizi büyük bir günün azâbı yakalar». Ve ona kötülükle dokunmayın, sonra pek büyük bir günün azâbı, helâk eder sizi.
26-Şuara Suresi

157.Ayet
Mekke

19
372
فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ -157
(Fe akaruha fe asbehu nadimın)
26-Şuara Suresi
157.Ayet
Mekke
19
372
Derken onu kestiler, fakat pişman oldular. Derken onu vurdular, fakat nâdim oldular Derken o deveyi kestiler, fakat pişman oldular. Buna rağmen onlar o deveyi (bacaklarına) vurup devirdiler, (inatla onu) kestiler. (Sonra da) pişmanlık duyarak sabahladılar. Derken onu kesdiler. Fakat peşîman oldular. Ayaklarını kesip öldürdüler onu da nâdim oldular.
26-Şuara Suresi

158.Ayet
Mekke

19
372
فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -158
(Fe ehazehümül azab inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
158.Ayet
Mekke
19
372
Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Çünkü kendilerini azâb yakalayıverdi şüphesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Çünkü azab kendilerini yakalayıverdi. Muhakkak ki bunda bir ibret var. Öyle iken (arkadan gelenlerin) çoğu mümin olmadı. O sebeple azâb onları yakaladı. Şüphesiz ki (bu olayda) bir ibret ve öğüt vardır; ama onların çoğu imân edenler olmadı. Çünkü kendilerini o azâb yakalayıverdi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet (ibret) vardır. Böyle iken onların çoğu îman ediciler değildir. Azap, onları helâk ediverdi. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
26-Şuara Suresi

159.Ayet
Mekke

19
372
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -159
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
159.Ayet
Mekke
19
372
Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. Ve şüphesiz rabbın o, öyle azîz öyle rahîm Doğrusu senin Rabbin, muhakkak ki O, Azîz’dir, Rahîm’dir. Ve senin Rabbin şüphesiz ki yegâne üstündür, çok güçlüdür; çok merhamet edendir. Hakıykat, senin Rabbin, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

160.Ayet
Mekke

19
373
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ -160
(Kezzebet kavmü lutınil murselun)
26-Şuara Suresi
160.Ayet
Mekke
19
373
Lût’un kavmi de peygamberleri yalanladı. Lût kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti Lût kavmi, gönderilen peygamberleri tekzib etti. Lût kavmi de peygamberleri yalanladı. Luut (kavmi de gönderilen) peygamberleri tekzîb etdi. Lût kavmi de peygamberleri yalanladı.
26-Şuara Suresi

161.Ayet
Mekke

19
373
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ -161
(İz kale lehüm ehuhüm lutun ela tettekun)
26-Şuara Suresi
161.Ayet
Mekke
19
373
Hani kardeşleri Lût, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” O vakıt ki kardeşleri Lût onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız? O vakit, kardeşleri Lût kendilerine şöyle demişti: “- Allah’tan korkmaz mısınız? Hani kardeşleri Lût onlara dedi ki: «Artık (putlara tapmaktan, Hakk´ı inkârdan, hayasızca davranmaktan) sakınmaz mısınız ? Hani biraderleri Luut onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi. Hani, kardeşleri Lût, onlara demişti ki: Hâlâ mı çekinmezsiniz?
26-Şuara Suresi

162.Ayet
Mekke

19
373
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -162
(İnnı leküm rasulün emın)
26-Şuara Suresi
162.Ayet
Mekke
19
373
“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, eminim Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim. Şüpheniz olmasın ki ben size (gönderilen güvenilir) bir peygamberim. «Şübhesiz ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Şüphe yok ki ben, size emin bir peygamberim.
26-Şuara Suresi

163.Ayet
Mekke

19
373
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -163
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
163.Ayet
Mekke
19
373
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Gelin Allahdan korkun da bana itaat edin Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin. 0 halde Allah´tan artık korkun ve bana uyun. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

164.Ayet
Mekke

19
373
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ -164
(Ve es´elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
164.Ayet
Mekke
19
373
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül´âlemîne aiddir Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum, benim mükâfatım ancak âlemlerin Rabbine aiddir. Bu (hizmete) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim hizmetimin karşılığı ancak âlemlerin Rabbına aittir. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Ve ben, tebliğime karşılık bir mükâfât istemem sizden, benim mükâfâtım, ancak âlemlerin Rabbine âit.
26-Şuara Suresi

165.Ayet
Mekke

19
373
أَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمِينَ -165
(E te´tunez zükrane minel alemın)
26-Şuara Suresi
165.Ayet
Mekke
19
373
(165-166) “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.” Âlemîn içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? İnsanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz; (165-166) Rabbınızın sizin için yarattığı eşleri bırakıyorsunuz da âlemler içinden (kala kala) erkeklere mi (şehvetle) gidiyorsunuz ?! Hayır, siz haddi aşan bir milletsiniz.» (165-166) «Siz, Rabbinizin sizin için yaratdığı zevcelerinizi bırakıb da insanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır, (siz halâlden harama) tecâvüz eden bir kavmsiniz». Siz, insanlardan erkeklere yaklaşıyor da,
26-Şuara Suresi

166.Ayet
Mekke

19
373
وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ ۚ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ -166
(Ve tezerune ma haleka leküm rabbüküm min ezvaciküm bel entüm kavmün adun)
26-Şuara Suresi
166.Ayet
Mekke
19
373
(165-166) “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.” Bırakıyorsunuz da sizin için yarattığı çiftleri? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz Ve Rabbinizin, sizin için helâl yarattığı zevcelerinizi bırakıyorsunuz? Doğrusu siz harama tecavüz eden bir kavimsiniz.” (165-166) Rabbınızın sizin için yarattığı eşleri bırakıyorsunuz da âlemler içinden (kala kala) erkeklere mi (şehvetle) gidiyorsunuz ?! Hayır, siz haddi aşan bir milletsiniz.» (165-166) «Siz, Rabbinizin sizin için yaratdığı zevcelerinizi bırakıb da insanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır, (siz halâlden harama) tecâvüz eden bir kavmsiniz». Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor musunuz? Hayır, siz, haddi aşmış bir topluluksunuz.
26-Şuara Suresi

167.Ayet
Mekke

19
373
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَجِينَ -167
(Kalu leil lem tentehi ya lutu le tekunenne minel muhracın)
26-Şuara Suresi
167.Ayet
Mekke
19
373
Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!” And ederiz ki dediler vazgeçmezsen ya Lût, mutlak ve muhakkak çıkarılanlardan olacaksın Onlar şöyle dediler: “- Ey Lût, eğer söylediklerinden vaz geçmezsen, yemin olsun ki, muhakkak (memleketimizden) çıkarılanlardan olacaksın.” Onlar dediler ki; «Ey Lût! Eğer (bu tür uyarılardan) vazgeçmezsen elbette (yurdundan) çıkarılanlardan olursun.» Dediler: «Ey Luut, sen (bu davadan) vaz geçmezsen, andolsun, mutlak (memleketimizden koğulub) çıkarılanlardan olacaksın». Ey Lût dediler, bu işten vazgeçmezsen seni mutlaka şehrimizden çıkarırız.
26-Şuara Suresi

168.Ayet
Mekke

19
373
قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُمْ مِنَ الْقَالِينَ -168
(Kale innı li ameliküm minel kalın)
26-Şuara Suresi
168.Ayet
Mekke
19
373
Lût, şöyle dedi: “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.” Ben, dedi: doğrusu sizin amelinize buğz edenlerdenim (Lût, kavmine şöyle) dedi: “- Doğrusu ben, sizin yaptıklarınıza buğz edenlerdenim. Lût, «şüpheniz olmasın ki ben sizin yaptıklarınıza iyice içerlenenlerdenim» dedi. (Luut) dedi: «Ben sizin bu yapdığınıza elbette buğz edenlerdenim». Şüphe yok ki dedi, ben, sizin yaptığınızdan nefret etmedeyim, onu kınamadayım.
26-Şuara Suresi

169.Ayet
Mekke

19
373
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ -169
(Rabbi neccinı ve ehlı mimma ya´melun)
26-Şuara Suresi
169.Ayet
Mekke
19
373
“Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.” Yâ rabb! Beni ve ehlimi bunların amellerinin şumundan halâs et Ey Rabbim! Beni ve âilemi, bunların yapmakta oldukları kötülüğün azabından kurtar.” Rabbim! Beni ve ailemi bunların işleyegeldiği (iğrençliğin günah ve azâb)ından kurtar, (diyerek duâ etti). «Ey Rabbim, beni ve ehlimi onların yapageldikleri (bu kötülüğ) ün (azâb) ından kurtar». Rabbim, beni de onların yaptıkları işin azâbından kurtar, âilemi de.
26-Şuara Suresi

170.Ayet
Mekke

19
373
فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ -170
(Fe necceynahü ve ehlehu ecmeıyn)
26-Şuara Suresi
170.Ayet
Mekke
19
373
(170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık. Biz de onu ve ehlini temamen halâs ettik Biz de onu ve âilesini (kendisine iman edenleri) tamamen kurtardık. (170-171) Biz de geride kalanlar arasında yaşlı bir kadın (Lût´un eşi) dışında onu ve bütün ailesini kurtardık. Bunun üzerine biz onu ve ehlini kamilen kurtardık. Derken onu da kurtardık, bütün âilesini de.
26-Şuara Suresi

171.Ayet
Mekke

19
373
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ -171
(İlla acuzen fil ğabirın)
26-Şuara Suresi
171.Ayet
Mekke
19
373
(170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık. ancak bir acüze kaldı Ancak ailesinden, geridekiler içinde yalnız karısı kaldı. (170-171) Biz de geride kalanlar arasında yaşlı bir kadın (Lût´un eşi) dışında onu ve bütün ailesini kurtardık. Geri kalanların içinde yalınız bir koca karı vardı. Ancak bir kocakarı, geri kalanların içindeydi.
26-Şuara Suresi

172.Ayet
Mekke

19
373
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ -172
(Sümme demmernel aharın)
26-Şuara Suresi
172.Ayet
Mekke
19
373
Sonra diğerlerini helâk ettik. Sonra geridekileri hep tedmir eyledik Sonra geride kalanları hep helâk ettik. Sonra da diğerlerini yerle bir edip yok ettik. Sonra geridekileri (tam bir suretde) helak etdik. Sonra berikileri mahvettik.
26-Şuara Suresi

173.Ayet
Mekke

19
373
وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًا ۖ فَسَاءَ مَطَرُ الْمُنْذَرِينَ -173
(Ve emtarna aleyhim metara fe sae metarul münzerın)
26-Şuara Suresi
173.Ayet
Mekke
19
373
Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi! Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki ne fena idi o münzerin yağmuru Üzerlerine (kızgın lâvlardan ibaret) taş yağmuru yağdırdık. İşte bak, azabla korkutulanların yağmuru ne kötüdür!... Ve üzerlerine (taştan topraktan bir felâket) yağmuru yağdırdık. O uyarılanların yağmuru ne de kötü ! Üstlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki. (Bak) inzâr edilenlerin yağmuru ne kötüdür! Üstlerine öylesine bir yağmur yağdırdık ki, ne de kötüdür korkutulanlara yağdırılan yağmur.
26-Şuara Suresi

174.Ayet
Mekke

19
373
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -174
(İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
174.Ayet
Mekke
19
373
Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Muhakkak ki bunda (onlara yaptığımız helâk işinde), arkalarından gelecekler için büyük bir ibret vardır; öyle iken, çoğu mümin olmadı. Şüphesiz ki bunda bir ibret ve öğüt vardır; ama onların çoğu imân edenler olmadı. Şübhesiz bunda elbette bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
26-Şuara Suresi

175.Ayet
Mekke

19
373
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -175
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
175.Ayet
Mekke
19
373
Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. Ve şübhesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm Doğrusu senin Rabbin, muhakkak ki O, Azîz’dir= kâfirlerden intikam alıcıdır. Rahîm’dir= müminlere çok merhametlidir. Ve elbette Rabbın yegâne üstündür, güçlüdür ve çok merhametlidir. Hakıykat, senin Rabbin, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

176.Ayet
Mekke

19
373
كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ -176
(Kezzebe ashabül eyketil murselın)
26-Şuara Suresi
176.Ayet
Mekke
19
373
Eyke halkı da peygamberleri yalanladı. Eshabı Eyke gönderilen Resulleri tekzib etti Eyke (adındaki yerin) halkı gönderilen peygamberleri tekzip etti. Eykeli´ler (=Ormanda eyleşen Şuâyb Peygamber´in gönderildiği kavim) de peygamberleri yalanladılar. Eyke yârânı da (gönderilen) peygamberleri tekzîb etmişdir. Ashâb-ı Eyke de peygamberleri yalanladı.
26-Şuara Suresi

177.Ayet
Mekke

19
373
إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ -177
(İz kale lehüm şüaybün ela tettekun)
26-Şuara Suresi
177.Ayet
Mekke
19
373
Hani Şu’ayb, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” O Vakit ki Şuayb onlara demişti: Siz Allahdan korkmaz mısınız? O vakit, (peygamberleri) Şuayp onlara şöyle demişti: “- Allah’dan korkmazmısınız?” Hani Şuâyb onlara: «Artık (putlara tapmaktan, haksızlık etmekten, Hakk´a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız ? O zamanda ki Şuayb onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi, Hani Şuayb, onlara demişti ki: Hâlâ mı çekinmezsiniz?
26-Şuara Suresi

178.Ayet
Mekke

19
373
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -178
(İnnı leküm rasulün emın)
26-Şuara Suresi
178.Ayet
Mekke
19
373
“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, emînim Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim. Şüpheniz olmasın ki ben, size (gönderilen) güvenilir bir peygamberim. «Şübhesiz ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Şüphe yok ki ben, size emin bir peygamberim.
26-Şuara Suresi

179.Ayet
Mekke

19
373
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -179
(Fettekullahe ve etıy´un)
26-Şuara Suresi
179.Ayet
Mekke
19
373
Artık, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin Artık Allah’dan korkun ve bana itaat edin. Artık Allah´tan korkun ve bana uyun. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Artık Allah´tan çekinin ve itâat edin bana.
26-Şuara Suresi

180.Ayet
Mekke

19
373
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ -180
(Ve ma es´elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
180.Ayet
Mekke
19
373
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Buna karşı sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül´âlemîne aiddir Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfatım ancak âlemlerin Rabbine aiddir. Bu (hizmetime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim (hizmetimin) karşılığı ancak âlemlerin Rabbına aittir. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değil». Ve ben, tebliğime karşılık bir mükâfât istemem sizden, benim mükâfâtım, ancak âlemlerin Rabbine âit.
26-Şuara Suresi

181.Ayet
Mekke

19
373
أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ -181
(Evfül keyle ve la tekunu minel muhsirın)
26-Şuara Suresi
181.Ayet
Mekke
19
373
“Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın.” Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın Ölçüyü ve tartıyı tam yapın da eksiltip hak yiyenlerden olmayın. Ölçeği tam tutun; (hak yiyip hakları) eksiltenlerden olmayın. Ölçeği tam ölçün. Eksiltenlerden olmayın». Ölçeği tam ölçün, eksik ölçenlerden olmayın.
26-Şuara Suresi

182.Ayet
Mekke

19
373
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ -182
(Vezinu bil kıstasil müstekıym)
26-Şuara Suresi
182.Ayet
Mekke
19
373
“Doğru terazi ile tartın.” Ve doğru terazi ile tartın Doğru terazi ile tartın. Dosdoğru terazi ile tartın. «Doğru terazi ile tartın». Doğru terâziyle tartın.
26-Şuara Suresi

183.Ayet
Mekke

19
373
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ -183
(Ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la ta´sev fil erdı müsidın)
26-Şuara Suresi
183.Ayet
Mekke
19
373
“İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin ve yeryüzünü ihtilâlcılıkla fesada vermeyin İnsanların mal ve haklarını düşürmeyin ve yeryüzünü yağmacılıkla, ihtilâlcilikle fesada vermeyin. İnsanların (haklarından bir) şeyler eksiltmeyin ve bir de sakın yeryüzünde fesâd çıkararak düzensizlik ve bozgunculuk yapmayın. «İnsanların hakkından bir şey´i kısmayın. Yer (yüzün) de fesadcılar olarak bozgunculuk etmeyin». İnsanların haklarından hiçbir şeyi eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncu olmayın.
26-Şuara Suresi

184.Ayet
Mekke

19
374
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ -184
(Vettekullezı halekaküm vel cibilletel evvelın)
26-Şuara Suresi
184.Ayet
Mekke
19
374
“Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.” O sizi ve sizden evvelki cibilleti yaratan hâlıktan korkun O Allah’dan korkun ki, hem sizi, hem de sizden evvelki halkı yaratmıştır. Sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan (O eşsiz kudret)ten korkun» dedi. «(Gerek) sizi, (gerek sizden) evvelki ümmetleri yaratan (Allah) dan korkun». Çekinin o mâbuttan ki sizi de yaratmıştır, önceki ümmetleri de.
26-Şuara Suresi

185.Ayet
Mekke

19
374
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ -185
(Kalu innema ente minel müsahharın)
26-Şuara Suresi
185.Ayet
Mekke
19
374
Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.” Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin (Onlar, peygamberleri Şuayb’a şöyle) dediler: “- Sen muhakkak çok büyülenenlerdensin. «Sen ancak büyülenmiş (aklî dengesini kaybetmiş)lerden birisin. Dediler: «Sen ancak fazla büyülenmişlerdensin»! Sen dediler, ancak büyülenmiş kişilerdensin.
26-Şuara Suresi

186.Ayet
Mekke

19
374
وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ -186
(Ve ma ente illa beşerum mislüna ve in nezunnüke le minel kazibın)
26-Şuara Suresi
186.Ayet
Mekke
19
374
“Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.” Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin, doğrusu biz seni her halde yalancılardan sanıyoruz Sen ancak bizim gibi bir insansın. Doğrusu biz, seni muhakkak yalancılardan sanıyoruz. Sen ancak bizim gibi bir insansın ; biz seni elbette yalancılardan sanıyoruz. «Sen bizim gibi bir beşerden başkası değilsin. Biz senin muhakkak yalancılardan olduğunu zannediyoruz». Ve bizim gibi insandan başka bir şey de değilsin sen ve biz seni mutlaka yalancılardan sanmadayız.
26-Şuara Suresi

187.Ayet
Mekke

19
374
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -187
(Fe eskıt aleyna kisefem mines semai in künte mines sadikıyn)
26-Şuara Suresi
187.Ayet
Mekke
19
374
“Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.” Üzerimize Semâdan bir kıt´ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen Eğer doğru söyliyenlerdensen, hemen üzerimize gökten bir parça düşür.” Eğer doğrulardan isen haydi göğün bir parçasını üzerimize düşür» dediler. «Eğer doğruculardan isen gökden üstümüze bir parça düşür». Gökyüzünden parçalar düşür üstümüze eğer doğru söyleyenlerdensen.
26-Şuara Suresi

188.Ayet
Mekke

19
374
قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ -188
(Kale rabbı a´lemü bi ma ta´melun)
26-Şuara Suresi
188.Ayet
Mekke
19
374
Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi. Rabbım a´lemdir, dedi: yaptıklarınıza (Şuayb, kavmine şöyle) dedi: “- Rabbim yaptıklarınızı daha iyi bilendir.” Şuâyb onlara: «Rabbim yapageldiğinizi cok iyi bilir» dedi. (Şuayb) dedi: «Ne yapıyorsanız Rabbim daha iyi bilicidir». Rabbim dedi, yaptığınız şeyi daha iyi bilir.
26-Şuara Suresi

189.Ayet
Mekke

19
374
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ -189
(Fe kezzebuhü fe ehazehüm azabü yevmiz zulleh innehu kane azabe yevmin azıym)
26-Şuara Suresi
189.Ayet
Mekke
19
374
Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi Böylece Şuayb’ı tekzib ettiler de, (güneşin bunaltıcı sıcaklığından gölgelenmek için bulutun altında sığındıkları zaman, yakılıb mahvedildikleri) o gölge gününün azabı kendilerini yakalayıverdi. Gerçekten o büyük bir günün azabı idi. Buna rağmen onu yalanladılar. O sebeple gölge (yapan bulutun ortaya çıktığı) günün azabı onları yakalayıverdi. Şüphesiz ki bu büyük bir günün azabı idi. Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi. Derken onu yalanladılar da karanlık günün azâbı helâk etti onları; şüphe yok ki bu, o günün pek büyük bir azâbıydı.
26-Şuara Suresi

190.Ayet
Mekke

19
374
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -190
(İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü´minın)
26-Şuara Suresi
190.Ayet
Mekke
19
374
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Doğrusu bunda, (onlara yaptığımız bu helâk işinde), kendilerinden sonra gelenler için büyük bir ibret var, öyle iken çoğu mümin olmadı. Bunda elbette bir öğüt ve ibret vardır. Zaten onların çoğu mü´min değildi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
26-Şuara Suresi

191.Ayet
Mekke

19
374
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -191
(Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym)
26-Şuara Suresi
191.Ayet
Mekke
19
374
Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. Ve şüphesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm Gerçekte senin Rabbin, muhakkak ki o, Azîz’dir= kâfirlerden intikam alıcıdır, Rahim’dir= müminlere çok merhametlidir. Şüphesiz ki, Rabbın çok üstündür, çok güçlüdür, çok merhamet sahibidir. Hakıykat, senin Rabbin mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Ve şüphe yok ki Rabbin, elbette üstündür, rahîmdir.
26-Şuara Suresi

192.Ayet
Mekke

19
374
وَإِنَّهُ لَتَنْزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ -192
(Ve innehu le tenzılü rabbil alemın)
26-Şuara Suresi
192.Ayet
Mekke
19
374
Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir. Ve hakıkat bu (kur´an) rabbül´âlemînin şübhesiz bir tenzilidir Bu Kur’ân, muhakkak ve elbette âlemlerin Rabbi katından indirilmedir. Gerçekten bu Kur´ân, âlemlerin Rabbından indirilmedir. O (Kur´an) muhakkak ve muhakkak aalemlerin Rabbi (canibinden) indirilmedir. Ve hiç şüphe yok ki Kur´ân, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
26-Şuara Suresi

193.Ayet
Mekke

19
374
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ -193
(Nezele bihir ruhul emın)
26-Şuara Suresi
193.Ayet
Mekke
19
374
(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. Onu Ruhı emîn indirdi Onu Cebraîl Rûhu’l-Emîn indirdi, (193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. (193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma´nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir. Rûh-ül-Emîn indirmiştir onu.
26-Şuara Suresi

194.Ayet
Mekke

19
374
عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِرِينَ -194
(Ala kalbike li tekune minel münzirın)
26-Şuara Suresi
194.Ayet
Mekke
19
374
(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. Senin kalbin üzerine ki o münzirlerden olasın Korkutuculardan olasın diye, kalbine (indirdi)... (193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. (193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma´nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir. Senin gönlüne, korkutanlardan olasın diye.
26-Şuara Suresi

195.Ayet
Mekke

19
374
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُبِينٍ -195
(Bi lisanin arabiyyim mübın)
26-Şuara Suresi
195.Ayet
Mekke
19
374
(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. Açık parlak bir Arabi lisan ile Açık bir Arab dili ile... (193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. (193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma´nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir. Apaçık Arapçayla.
26-Şuara Suresi

196.Ayet
Mekke

19
374
وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ -196
(Ve innehu lefı zübüril evvelın)
26-Şuara Suresi
196.Ayet
Mekke
19
374
Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı. Hem o şübhesiz evvelkilerin kitablarında da var Gerçekten o, (Kur’an’ın nâzil olacağına dair vasıf) daha evvelki kitablarda da vardır. Hem o, öncekilere (indirilen semavî) kitaplarda da (bazı özellikleriyle) vardır. Şübhe yok ki o (Kur´an) daha evvelkilerin kitablarında da vardır. Ve şüphe yok ki o hükümler, elbette önceki kitaplarda da var.
26-Şuara Suresi

197.Ayet
Mekke

19
374
أَوَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ آيَةً أَنْ يَعْلَمَهُ عُلَمَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ -197
(E ve lem yekül lehüm ayeten ey ya´lemehu ulemaü benı israıl)
26-Şuara Suresi
197.Ayet
Mekke
19
374
İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar (Mekke müşrikleri) için bir delil değil midir? Onu Beni İsrail ulemasının bilmesi de onlara bir âyet (bir delil) değil mi İsrailoğulları âlimlerin, kitâblarında Kur’an’ın vasfını bilmesi de, o kâfirlere bir delil değil mi? (Bundan da Kur’an’ın sıhhatini anlamıyorlar mı?...) Onu İsrail oğulları´ndan olan ilim adamlarının bilmesi onlar için (gerçeği yansıtan) bir belge ve kanıt değil midir? İsrâîl oğulları bilginlerinin bunu bilmesi de onlar için bir âyet (bir delîl) değil miydi? Onu, İsrâiloğullarının bilginlerinin bilmesi de bir delil değil miydi onlara?
26-Şuara Suresi

198.Ayet
Mekke

19
374
وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَىٰ بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ -198
(Ve lev nezzelnahü ala ba´dıl a´cemın)
26-Şuara Suresi
198.Ayet
Mekke
19
374
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. Eğer onu Arabca bilmiyenlerin birine indirseydik de Eğer onu Arabca bilmiyenlerden birine indirseydik de, (198-199) Eğer Kur´ân´ı Arap olmayanlardan birine indirseydik, o da onlara bunu okusaydı, yine de ona inanacak değillerdi. Biz onu Arabca bilmeyenlerden birine indirseydik de, Kur´ân´ı Arap olmayanlardan, Arapça bilmeyenlerden birisine indirseydik de.
26-Şuara Suresi

199.Ayet
Mekke

19
374
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ -199
(Fe karaehu aleyhim ma kanu bihı mü´minın)
26-Şuara Suresi
199.Ayet
Mekke
19
374
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. o kendilerine kıraet etse idi yine iyman etmiyeceklerdi Onu Kureyş kâfirleri üzerine okusaydı, yine iman etmiyeceklerdi. (198-199) Eğer Kur´ân´ı Arap olmayanlardan birine indirseydik, o da onlara bunu okusaydı, yine de ona inanacak değillerdi. onlara karşı bunu okusaydı yîne buna îman edici kimseler değillerdi onlar. Onlara okusaydı gene inanmazlardı.
26-Şuara Suresi

200.Ayet
Mekke

19
374
كَذَٰلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ -200
(Kezalike seleknahü fı kulubil mücrimın)
26-Şuara Suresi
200.Ayet
Mekke
19
374
İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk. Biz onu mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuzdur. Biz, o küfrü mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuz ki, (200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar. Biz (küfrü) o günahkârların kalbine Öyle bir sokduk ki, Biz, böylece Kur´ân´ı, mücrimlerin gönüllerine kadar işlettik.
26-Şuara Suresi

201.Ayet
Mekke

19
374
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ -201
(La yü´minune bihı hatta yeravül azabel elım)
26-Şuara Suresi
201.Ayet
Mekke
19
374
(201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. İyman etmezler ana tâ o elim azâbı görecekleri deme kadar O acıklı azabı görecekleri ana kadar, bu Kur’ân’a iman etmezler. (200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar. o pek çetin azâbı görecekleri (âna) kadar onlar (kaabil değil) bu (Kur´ana) inanmazlar. Fakat elemli azâbı görmedikçe inanmazlar ona.
26-Şuara Suresi

202.Ayet
Mekke

19
374
فَيَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ -202
(Fe ye´tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş´urun)
26-Şuara Suresi
202.Ayet
Mekke
19
374
(201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken İşte, bu azab, hiç farkında değillerken, ansızın kendilerine gelecektir. Bu azâb, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelir de, İşte bu (azab) onlara, kendileri de farkında olmayarak, ansızın gelecekdir. Ansızın gelip çatar onlara ve onlar anlamazlar bile.
26-Şuara Suresi

203.Ayet
Mekke

19
374
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنْظَرُونَ -203
(Fe yekul hel nahnü münzarun)
26-Şuara Suresi
203.Ayet
Mekke
19
374
(201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. Desinler ki acaba bize bir müsaade edilir mi? “Bize bir mühlet verilir mi?” diyecekler. Acaba bize mühlet verilmez mi ? derler. (Gelecekdir de «Acaba) bize bir mühlet verilir mî?» diyeceklerdir. Derler ki: Bize mühlet verilir mi acaba?
26-Şuara Suresi

204.Ayet
Mekke

19
374
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ -204
(E fe bi azabina yesta´cilun)
26-Şuara Suresi
204.Ayet
Mekke
19
374
Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar? Ya şimdi azâbımızı iviyorlar mı? Şimdi onlar azabımızı çabuklaştırmak mı istiyorlar? Onlar azabımızı mı acele istiyorlar ? Onlar haalâ azabımızı çabuklatdırmak mı istiyorlar? Hâlâ azâbımızın çabucak gelmesini mi isterler?
26-Şuara Suresi

205.Ayet
Mekke

19
374
أَفَرَأَيْتَ إِنْ مَتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ -205
(E feraeyte im metta´nahüm sinın)
26-Şuara Suresi
205.Ayet
Mekke
19
374
Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak, Gördün a artık onlara senelerce zevk ettirsek Gördün ya, artık onları senelerce zevklendirsek, (205-206) Söylesen ya, eğer biz onları yıllarca (bolluk ve refah içinde) yararlandırıp geçindirsek, sonra da va´dolundukları (günün azabı) onlara geliverse, (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? Diyelim ki yıllarca onları yaşattık, geçindirdik de.
26-Şuara Suresi

206.Ayet
Mekke

19
374
ثُمَّ جَاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَ -206
(Sümme caehüm ma kun yuadun)
26-Şuara Suresi
206.Ayet
Mekke
19
374
Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?) Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa Sonra kendilerine verilen azab vaadi gelip çatarsa, (205-206) Söylesen ya, eğer biz onları yıllarca (bolluk ve refah içinde) yararlandırıp geçindirsek, sonra da va´dolundukları (günün azabı) onlara geliverse, (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? Sonra onlara vaadedilen azap geldi.
26-Şuara Suresi

207.Ayet
Mekke

19
375
مَا أَغْنَىٰ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يُمَتَّعُونَ -207
(Ma ağna anhüm ma kanu yümetteun)
26-Şuara Suresi
207.Ayet
Mekke
19
375
(Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı. O yaşatıldıkları zevkın kendilerine hiç faidesi olmıyacaktır O yaşadıkları zevkin kendilerine hiç faydası olmıyacaktır. O yararlandırılıp geçindirildikleri bolluk ve refahın kendilerine bir faydası olur mu ? (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? O yaşayıp geçinmeleri, onları herhangi bir sûretle kurtarabilir mi ki?
26-Şuara Suresi

208.Ayet
Mekke

19
375
وَمَا أَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنْذِرُونَ -208
(Ve ma ehlekna min karyetin illa leha münzirun)
26-Şuara Suresi
208.Ayet
Mekke
19
375
Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik. Maamafih biz hangi memleketi helâk ettikse her halde onu inzar edenler olmuştur Biz hangi memleket halkını helâk ettikse, muhakkak o memleket halkını korkutucu peygamberler olmuştur. Hiçbir kasaba (halkını), kendilerine uyarıcılar göndermedikçe yok etmiş değiliz. (208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz. Ve hiçbir şehri helâk etmedik ki oraya, korkutucu peygamberler göndermeyelim de.
26-Şuara Suresi

209.Ayet
Mekke

19
375
ذِكْرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ -209
(Zikra ve ma künna zalimın)
26-Şuara Suresi
209.Ayet
Mekke
19
375
Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz. İhtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değilizdir (Onlara) öğüd verilmiştir. Biz (onları helâk etmekle) zulmetmiş değilizdir. Öğüt ve hatırlatmada bulunulmuştur ; ve biz onlara zulmediciler olmadık. (208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz. Öğüt vermesinler ve biz zulmetmeyiz hiç.
26-Şuara Suresi

210.Ayet
Mekke

19
375
وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاطِينُ -210
(Ve ma tenezzelet bihiş şeyatıyn)
26-Şuara Suresi
210.Ayet
Mekke
19
375
O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir. Ve bunu Şeytanlar indirmedi Kur’an’ı (müşriklerin zannettiği gibi), şeytanlar indirmedi. Kur´ân´ı (hiçbir zaman) şeytanlar indirmemiştir. Onu (Kur´ânı) şeytanlar indirmedi. Ve onu Şeytanlar indirmedi.
26-Şuara Suresi

211.Ayet
Mekke

19
375
وَمَا يَنْبَغِي لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ -211
(Ve ma yembeğıy lehüm ve ma yestetıy´un)
26-Şuara Suresi
211.Ayet
Mekke
19
375
Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez. Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez? Kur’an’ı indirmek, onlara uygun düşmez; hem de buna güçleri yetmez. Hem bu, onlara göre uygun ve lâyık da değildir; hem güçleri de yetmez. Bu, onlara hem yakışmaz, hem onlar (buna esasen) güc yetiremezler. Ve bu, onlara yakışmadığı gibi buna güçleri de yetmez.
26-Şuara Suresi

212.Ayet
Mekke

19
375
إِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ -212
(İnnehüm anis sem´ı le ma´zulun)
26-Şuara Suresi
212.Ayet
Mekke
19
375
Çünkü onlar (vahyi) işitmekten uzaklaştırılmışlardır. Onlar işitmekten sureti kat´ıyyede azledilmişlerdir Şeytanlar, vahyi işitmekten kesin olarak menedilmişlerdir. Onlar (inen vahyi) dinlemekten kesinlikle uzak tutulmuşlardır. Şübhe yok ki onlar (meleklerin sözünü) işitmekden kat´î surerde azledilmişlerdir. Şüphe yok ki onlar, vahyi duymaktan uzaklaştırılmışlardır.
26-Şuara Suresi

213.Ayet
Mekke

19
375
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ -213
(Fe la ted´u meallahi ilahen ahara fe tekune minel müazzebın)
26-Şuara Suresi
213.Ayet
Mekke
19
375
Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun! Binaenaleyh sakın Allah ile beraber diğer bir ilâha çağırma ki o ta´zib edileceklerden olmıyasın O halde, sakın Allah ile beraber, diğer bir ilâha ibadet etme; azaba uğratılanlardan olursun. Artık sen, Allah ile beraber başka bir tanrıya duâ edip kullukta bulunma, sonra azaba uğratılanlardan olursun. Sakın Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha çağırma. (Sonra) azâblandırılanlardan olursun. Sakın Allah´la berâber bir başka mâbûdu çağırma, yoksa azâba uğratılanlardan olursun.
26-Şuara Suresi

214.Ayet
Mekke

19
375
وَأَنْذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ -214
(Ve enzir aşiratekel akrabın)
26-Şuara Suresi
214.Ayet
Mekke
19
375
(Önce) en yakın akrabanı uyar. Hem en yakın hısımlarını inzar et Önce en yakın soydaşlarını (Allah’ın dinine dâvet ederek, kendilerine öğüd ver de cehennem azabı ile) korkut. En yakın hısımlarını (bulundukları yolun eğri olduğu hakkında) uyar. Sen (ilkin) en yakın hısımlarını inzâr et. Ve en yakın hısımlarını korkut.
26-Şuara Suresi

215.Ayet
Mekke

19
375
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ -215
(Vahfıd cenahake li menit tebeake minel mü´minın)
26-Şuara Suresi
215.Ayet
Mekke
19
375
Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir. Ve sana ittiba´ eden mü´minlere kanadını indir Sana tabi olan müminlere kanadını indir (tevazu yap). Mü´minlerden sana uyanlara (tevazu, hoşgörü, rahmet ve şefkat) kanadını (yerlere kadar) indir. Mü´minlerden sana tâbi´ olanlara kanadını indir. İnananlardan sana uyanlara karşı kanadını indir, mütevâzi ol.
26-Şuara Suresi

216.Ayet
Mekke

19
375
فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَ -216
(Fe in asavke fe kul innı berıüm mimma ta´melun)
26-Şuara Suresi
216.Ayet
Mekke
19
375
Eğer sana karşı gelirlerse, “Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım” de. Bunun üzerine sana ısyan ederlerse ben sizin amellerinizden beriyim de! (Buna rağmen) sana isyan ve muhalefet ederlerse de ki: “- Ben sizin yaptıklarınızdan beriyim,” Bununla beraber (hısımlarından) sana karşı gelip başkaldırırlarsa, de ki: «Şüphesiz ben sizin işleyegeldiğiniz (inkâr, azgınlık ve sapıklık)dan beriyim.» Bunun üzerine eğer sana isyan ederlerse de ki: «Ben sizin yapageldiklerinizden hakikaten uzağım». Sana isyân ederlerse de de ki: Şüphe yok ki ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım.
26-Şuara Suresi

217.Ayet
Mekke

19
375
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ -217
(Ve tevekkel alel azızir rahıym)
26-Şuara Suresi
217.Ayet
Mekke
19
375
(217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. Ve o, azîz rahime mütevekkil ol Ve o Azîz Rahim’e tevekkül et (her şeye üstün, müminlere çok merhametli olan Allah’a güven). O yegâne güçlü, çok üstün, çok merhametli olan (Allah)´a güvenip dayan. Sen O mutlak gaalib, O çok esirgeyici (Allaha) güvenib dayan. Ve dayan üstün ve rahîm mâbûda.
26-Şuara Suresi

218.Ayet
Mekke

19
375
الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ -218
(Ellezı yerake hıyne tekum)
26-Şuara Suresi
218.Ayet
Mekke
19
375
(217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. O ki görüyor kıyam ettiğin vakıt seni O Allah’dır ki, namaza kalktığın zaman seni görüyor, (218-219) O Allah ki, seni ayakta durduğun halde de, secde edenler arasında dolaştığın durumda da görüyor. (218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir. Öylesine mâbut ki namaza kalktığın zaman da seni görür.
26-Şuara Suresi

219.Ayet
Mekke

19
375
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ -219
(Ve tekallübeke fis sacidın)
26-Şuara Suresi
219.Ayet
Mekke
19
375
(217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. Ve secdekârlar içinde dolaşmanı Secde edenler (namaz kılanlar) içinde dolaşmanı da... (218-219) O Allah ki, seni ayakta durduğun halde de, secde edenler arasında dolaştığın durumda da görüyor. (218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir. Ve secde edenler arasında secde edişini de görür.
26-Şuara Suresi

220.Ayet
Mekke

19
375
إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ -220
(İnnehu hüves semıul alım)
26-Şuara Suresi
220.Ayet
Mekke
19
375
Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Çünkü o öyle semi öyle alîmdir Çünkü her şeyi künhü ile işitib bilen O’dur. Çünkü gerçekten Allah işitendir, bilendir. Çünkü hakkıyle işiden, hakkıyle bilen bizzat Odur. Şüphe yok ki o, her şeyi duyar, bilir.
26-Şuara Suresi

221.Ayet
Mekke

19
375
هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَىٰ مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاطِينُ -221
(Hel ünebbiüküm ala men tenezzelüş şeyatıyn)
26-Şuara Suresi
221.Ayet
Mekke
19
375
Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Haber vereyim mi size Şeytanlar kimin üzerine inerler? Ey müşrikler, size haber vereyim mi, şeytanlar kimin üzerine inerler? Size şeytanların kimler üzerine inip durduğunu haber vereyim mi ? (Ey müşrikler) şeytanların kimlerin üzerine indiğini size haber vereyim mi ben? Haber vereyim mi size, kime iner Şeytanlar?
26-Şuara Suresi

222.Ayet
Mekke

19
375
تَنَزَّلُ عَلَىٰ كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ -222
(Tenezzelü ala külli effakin esım)
26-Şuara Suresi
222.Ayet
Mekke
19
375
Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. Vebal yüklenici her bir sahtekâr üzerine inerler Onlar, her düzenbaz günahkârın (kâhinlerle sahte peygamberlerin) üzerine inerler. Her günahkâr iftiracı, yalancı, sahtekâr üzerine iner. Onlar her günahkâr yalancının tepesine iner (ler). Onlar, bütün yalancı ve suçlulara inerler.
26-Şuara Suresi

223.Ayet
Mekke

19
375
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ -223
(Yülkunes sem´a ve ekseruhüm kazibun)
26-Şuara Suresi
223.Ayet
Mekke
19
375
Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır. Onlar kulak verirler ve ekseri yalan söylerler O düzenbazlardır ki, şeytanlara kulak verirler ve çoğu yalan söylerler (şeytanların telkinatını kendi bilgilerine katarlar). Bunlardır (şeytanların iftira ve yalanına) kulak verirler. Çoğu ise yalancıdır. Onlar dır ki (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar. Ve onlar da Şeytanlara kulak verirler ve Şeytanların çoğuysa yalancıdır.
26-Şuara Suresi

224.Ayet
Medine

19
375
وَالشُّعَرَاءُ يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُونَ -224
(Veş şüaraü yettebiuhümül ğavun)
26-Şuara Suresi
224.Ayet
Medine
19
375
Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar. Şairler, bunların arkasına da çapkınlar, sapkınlar düşer (Peygamberi hicveden kâfir ve İslâm dışı) şairler ise, onlara sapık kimseler uyarlar. (Sapık hayalci) şâirlere ise, ancak yozmuş azgınlar uyarlar. Şâirler (e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. Ve şâirlere de akılsızlar ve ziyankârlar uyar.
26-Şuara Suresi

225.Ayet
Medine

19
375
أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ -225
(E lem tera ennehüm fı külli vadiy yehımun)
26-Şuara Suresi
225.Ayet
Medine
19
375
(225-226) Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler. Görmez misin bunlar her vâdide hayran olurlar Görmez misin o şairler, her yöne meyleder ve boş şeylere dalarlar. Baksana, onlar her vadide avare-şaşkın dolaşırlar. (225-226) Onların her vâdîde hakıykaten ifrata (mübalağaya) düşegeldiklerini ve hakıykaten yapmayacakları şeyleri söyler (insanlar) olduklarını görmedin mi? Görmez misin ki hiç şüphe yok, onlar, her vâdide sersemce dolaşıp dururlar.
26-Şuara Suresi

226.Ayet
Medine

19
375
وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ -226
(Ve ennehüm yekulune ma la yef´alun)
26-Şuara Suresi
226.Ayet
Medine
19
375
(225-226) Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler. hem de onlar yapmıyacakları şeyleri söylerler Gerçekten onlar, şiirlerinde, yapmıyacakları şeyleri söylerler. Ve yapmadıklarını söyleyip dururlar. (225-226) Onların her vâdîde hakıykaten ifrata (mübalağaya) düşegeldiklerini ve hakıykaten yapmayacakları şeyleri söyler (insanlar) olduklarını görmedin mi? Ve hiç şüphe yok ki onlar, yapmadıkları şeyleri söylerler.
26-Şuara Suresi

227.Ayet
Medine

19
375
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا ۗ وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ -227
(İllellezıne amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesırav ventesaru mim ba´di ma zulimu ve seya´lemüllezıne zalemu eyye münkalebiy yenkalibun)
26-Şuara Suresi
227.Ayet
Medine
19
375
Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir. Ancak iyman edip iyi ameller işliyenler ve Allahı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öclerini alanlar müstesna, yarın bilecek o zulmedenler hangi ınkılâba münkalib olacaklar Ancak iman edib salih amel işliyenler, Allah’ı çok ananlar, kendilerine zulmedildikten sonra (Peygambere hiciv yapan kâfirleri reddederek) öclerini alanlar müstesnadır. O zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine döneceklerini bilecelerdir. Ancak imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar, Allah´ı çokça ananlar ve zulme uğradıktan sonra kendilerini savunup (gerektiğinde) karşı koyanlar müstesna.. O zulmedenler, yakında nasıl bir inkılâba uğrayacaklarını, nerede dönüp kalacaklarını bileceklerdir. Ancak îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlar, Allâhı çok zikredenler ve zulme uğratıldıklarından sonra öçlerini alanlar böyle değildir. O zulmedenler yakında hangi inkılâb ile sarsılacaklarını bileceklerdir. Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar ve Allah´ı çok ananlar ve zulme uğradıktan sonra yardıma mazhar olanlar müstesnâ. Ve zulmedenler, yakında bileceklerdir halleri neye varacak ve nereye varıp gidecekler.

KUR'AN-I KERİM SURELERİNİ ALFABE SΙRASΙNA GÖRE SΙRALA

A  B  C  D  E  F  G  H  İ  K  L  M  N  R  S  Ş  T  V  Y  Z


KUR'AN-I KERİM MEALLERİ

Copyright © kuranmeali.name.tr, 2019-2021