KUR'AN-I KERİM 52-Tur Suresideki 49 Ayeti Kerime ve Mealleri | بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
ARAPÇA OKUNUŞU |
SURE AYET CÜZÜ SAYFA |
DİYANET VAKFI | ELMALILI | ALI FIKRI YAVUZ | CELAL YILDIRIM | HASAN BASRI CANTAY | ABDULBAKİ GOLPINARLI |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
52-Tur Suresi
1.Ayet Mekke 27 522 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالطُّورِ
-1
(Vet tur) |
52-Tur Suresi
1.Ayet Mekke 27 522 |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. | Kasem olsun o Tura | Gasem olsun o Tûr dağına... | Tûr´a, | Andolsun «Tuur» a, | Andolsun Tûr´a. |
52-Tur Suresi
2.Ayet Mekke 27 522 |
وَكِتَابٍ مَسْطُورٍ
-2
(Ve kitabim mestur) |
52-Tur Suresi
2.Ayet Mekke 27 522 |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. | Yazılmış bir kitaba | (2-3) Açılmış sayfalara yazılı olan Kur’an’a, | Yayınlanmış ince deri üzerine yazılı Kitâb´a, | (2-3) Neşredilmiş kâğıd (lar) içinde yazılı kitaba, | Ve yazılmış kitaba. |
52-Tur Suresi
3.Ayet Mekke 27 522 |
فِي رَقٍّ مَنْشُورٍ
-3
(Fi rakkım menşur) |
52-Tur Suresi
3.Ayet Mekke 27 522 |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. | Ve yayılmış bir verakta | (2-3) Açılmış sayfalara yazılı olan Kur’an’a, | Yayınlanmış ince deri üzerine yazılı Kitâb´a, | (2-3) Neşredilmiş kâğıd (lar) içinde yazılı kitaba, | Yayılmış kâğıtta. |
52-Tur Suresi
4.Ayet Mekke 27 522 |
وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِ
-4
(Vel beytil ma´mur) |
52-Tur Suresi
4.Ayet Mekke 27 522 |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. | Ve beyti ma´mûra | (Meleklerin gökte tavaf ettikleri) Beyt-i Ma’mur’a, | Bayındır eve (veya Beytü´l-Ma´mûr´a), | Ma´muur eve, | Ve mâmur eve. |
52-Tur Suresi
5.Ayet Mekke 27 522 |
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ
-5
(Ves sakfil merfu´) |
52-Tur Suresi
5.Ayet Mekke 27 522 |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. | Ve sakfi merfûa | Yükseltilmiş semâya, | Yükseltilmiş tavana, | Yükseltilmiş tavana, | Ve yüceltilmiş tavana. |
52-Tur Suresi
6.Ayet Mekke 27 522 |
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ
-6
(Vel bahril mescur) |
52-Tur Suresi
6.Ayet Mekke 27 522 |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. | bahri mescûre ki | Taşkın denize... | Dolup kabaran (veya kaynayıp kabaran) denize and olsun ki, | Dolan denize, | Ve taşkın, coşkun, dalgalanıp duran denize. |
52-Tur Suresi
7.Ayet Mekke 27 522 |
إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِعٌ
-7
(İnne azabe rabbike le vakı´) |
52-Tur Suresi
7.Ayet Mekke 27 522 |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. | Rabbının azâbı olacak muhakkak | Ki, Rabbinin azabı muhakkak vuku bulacaktır. | Elbette Rabbin azabı gerçekleşecektir. | Ki Rabbinin azâbı hiç şübhesiz vaaki´dir (inecekdir), | Şüphe yok ki Rabbinin azâbı, yerine gelip olacak. |
52-Tur Suresi
8.Ayet Mekke 27 522 |
مَا لَهُ مِنْ دَافِعٍ
-8
(Ma lehu min dafi´) |
52-Tur Suresi
8.Ayet Mekke 27 522 |
Onu geri çevirecek hiçbir şey yoktur. | Yoktur onu hiç bir def´edecek | Onu geri çevirecek hiç bir şey yoktur. | Onu savacak bir güç yoktur. | Onu defedecek (hiçbir şey de) yokdur. | Onu bir defedip gideren bulunmayacak. |
52-Tur Suresi
9.Ayet Mekke 27 522 |
يَوْمَ تَمُورُ السَّمَاءُ مَوْرًا
-9
(Yevme temurus semau mevra) |
52-Tur Suresi
9.Ayet Mekke 27 522 |
O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır. | O gün ki Sema bir çalkanış çalkanır | O gün semâ döner çalkanır; | (9-10-11-12) O gün, gök döndükçe dönecek. O gün (Hakk´ı) yalanlıyanların vay hâline ! Ki onlar, daldıkları şeyde (küfür ve sapıklık içinde) eğlenip dururlar. | O gün gök sallanıb çalkanır, | O gün gök, bir çalkantıya düşüp döner. |
52-Tur Suresi
10.Ayet Mekke 27 522 |
وَتَسِيرُ الْجِبَالُ سَيْرًا
-10
(Ve tesirul cibalu seyra) |
52-Tur Suresi
10.Ayet Mekke 27 522 |
Dağlar yürüdükçe yürür. | Dağlar da bir yürüyüş yürür | Dağlar da bir yürüyüş yürür. | (9-10-11-12) O gün, gök döndükçe dönecek. O gün (Hakk´ı) yalanlıyanların vay hâline ! Ki onlar, daldıkları şeyde (küfür ve sapıklık içinde) eğlenip dururlar. | Dağlar (yerinden kopub) yürür. | Ve dağlar, yerlerinden oynayıp yürür. |
52-Tur Suresi
11.Ayet Mekke 27 522 |
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
-11
(Fe veyluy yevmeizil lil mukezzibin) |
52-Tur Suresi
11.Ayet Mekke 27 522 |
(11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline! | Vay artık o gün o yalan diyenlere | Vay artık o kıyamet günü, Peygamberi tekzib edenlere!... | (9-10-11-12) O gün, gök döndükçe dönecek. O gün (Hakk´ı) yalanlıyanların vay hâline ! Ki onlar, daldıkları şeyde (küfür ve sapıklık içinde) eğlenip dururlar. | Vay artık o gün (peygamberleri önce) tekzib edenlere! | Artık yazıklar olsun o gün yalanlayanlara. |
52-Tur Suresi
12.Ayet Mekke 27 522 |
الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
-12
(Ellezine hum fi havdıy yel´abun) |
52-Tur Suresi
12.Ayet Mekke 27 522 |
(11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline! | Ki onlar daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar | Ki onlar, daldıkları bir bâtıl da oynayıb duranlardır. | (9-10-11-12) O gün, gök döndükçe dönecek. O gün (Hakk´ı) yalanlıyanların vay hâline ! Ki onlar, daldıkları şeyde (küfür ve sapıklık içinde) eğlenip dururlar. | Ki onlar daldıkları baatıl içinde oynayıb duranlardır. | Öyle kişilerdir onlar ki daldıkları batakta oynayıp dururlar. |
52-Tur Suresi
13.Ayet Mekke 27 522 |
يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
-13
(Yevme yude´une ila nari cehenneme de´a) |
52-Tur Suresi
13.Ayet Mekke 27 522 |
(13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir. | O gün ki Cehenneme bir kakılış kakılacaklar | O gün, onlar cehennem ateşine itilip atılacaklar. | (13-14) O gün, onlar Cehennem ateşine itildikçe itilecekler. «İşte bu, yalanladığınız ateştir!» (denilecek). | O gün onlar cehennem ateşine itilib kakılırlar. | O gün itilip kakılarak cehenneme atılırlar. |
52-Tur Suresi
14.Ayet Mekke 27 522 |
هَٰذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
-14
(Hazihin narulleti kuntum biha tukezzibun) |
52-Tur Suresi
14.Ayet Mekke 27 522 |
(13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir. | İşte diye: bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş | (Cehennem için vazifeli melekler tarafından onlara şöyle denir): İşte sizin (dünyada) yalan saymakta olduğunuz ateş, budur. | (13-14) O gün, onlar Cehennem ateşine itildikçe itilecekler. «İşte bu, yalanladığınız ateştir!» (denilecek). | (Şöyle denilecek:) «İşte sizin yalan saymakda idiğiniz ateş budur». | İşte budur yalanladığınız ateş. |
52-Tur Suresi
15.Ayet Mekke 27 523 |
أَفَسِحْرٌ هَٰذَا أَمْ أَنْتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
-15
(E fe sıhrun haza em entum la tubsırun) |
52-Tur Suresi
15.Ayet Mekke 27 523 |
“Bu Kur’an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?” | Bu da mı sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz? | (Siz, ey kâfirler, dünyada iken peygamberlere sihirbaz diyordunuz), bu azab da mı sihir? Yoksa (dünyada gerçekleri görmediğiniz gibi), anlamıyor musunuz? | Bu da mı sihirdir, yoksa siz göremiyor musunuz? | «(Peki) bu da mı sihir?! Yoksa siz (yine büyülendiniz de) görmüyor musunuz»?! | Bir büyü mü bu, yoksa görmüyor musunuz? |
52-Tur Suresi
16.Ayet Mekke 27 523 |
اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
-16
(Islavha fasbiru ev la tasbiru sevaun aleykum innema tüczevne ma kuntum ta´melun) |
52-Tur Suresi
16.Ayet Mekke 27 523 |
“Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.” | Yaslanın ona bakalım, ister sabredin, ister etmeyin, artık hepsi bir, hep yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz | Girin oraya (cehenneme)! İster azabına sabredin, ister etmeyin; artık hepsi bir... Hep yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. | Girin oraya! İster katlanın, ister katlanmayın sizin için birdir. Siz, ancak yapageldiklerinize karşılık cezalandırılıyorsunuz. | Girin oraya! İster dayanın, ister dayanmayın, sizce birdir. Siz ancak yapageldiklerinizin cezasına çarpılıyorsunuz». | Girin ona da artık sabredin, yahut etmeyin, birdir size; ancak yaptığınızın karşılığı olarak cezâlanacaksınız. |
52-Tur Suresi
17.Ayet Mekke 27 523 |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ
-17
(İnnel muttekıyne fi cennativ ve neıym) |
52-Tur Suresi
17.Ayet Mekke 27 523 |
(17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. | Fakat korunan müttakıler Cennetler, ni´metler içinde | Muhakkak ki (küfür ve isyandan sakınan) takvâ sahipleri, cennetler ve nimetler içindedirler, | Şüphesiz ki muttâkîler (Allah´tan saygı ile korkup kötülüklerden sakınan mü´minler) Cennetlerde nîmet içindedirler. | Şübhesiz ki (fenâlıkdan) sakınanlar cennetler, ni´met (ler) içindedirler, | Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir ve nîmetler içinde. |
52-Tur Suresi
18.Ayet Mekke 27 523 |
فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
-18
(Fakihine bima atahum rabbuhum ve vekahum rabbuhum azabel cehıym) |
52-Tur Suresi
18.Ayet Mekke 27 523 |
(17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. | Rablarının kendilerine verdiği ile zevkyab olmaktadırlar, rabları korumuştur da onları o Cahim azâbından | Rablerinin kendilerine verdiği şeylerle zevk duyarak...Rableri, onları Cehennem azabından korumuştur. | Rablarının kendilerine verdikleriyle neşelenip zevk u safa sürmektedirler. Rabları, onları o çok yakıcı Cehennem azabından korumuştur. | Rablerinin kendilerine verdiği ile zevkyâb olarak. Rableri onları o çılgın cehennemin azabından korumuşdur. | Nîmetlenirler orada Rablerinin verdiği nîmetlerle ve Rableri korur onları koca cehennemin azâbından. |
52-Tur Suresi
19.Ayet Mekke 27 523 |
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
-19
(Kulu veşrabu heniem bima kuntam ta´melun) |
52-Tur Suresi
19.Ayet Mekke 27 523 |
(19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir. | Yeyin için, afiyetler olsun çalıştığınız için | (Allah onlara şöyle buyurur: Dünyada iman ve ibadet edib) çalıştığınız için afiyetle yeyin, için; | İşlediklerinize karşılık afiyetle gönül huzuru içinde yeyiniz içiniz. | (Şöyle denilir:) «(İyi) amel (ve hareket) etmiş olduğunuz için aafiyetle yeyin, için». | Yiyin ve için, âfiyetler olsun, yaptığınız şeylere karşılık. |
52-Tur Suresi
20.Ayet Mekke 27 523 |
مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍ ۖ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ
-20
(Muttekiine ala sururim masfufeh ve zevvecnahum bi hurin ıyn) |
52-Tur Suresi
20.Ayet Mekke 27 523 |
(19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir. | Dayanarak, sıra sıra dizilmiş a´lâ koltuklara, eş etmişizdir de kendilerine güzel iri gözlü hurîleri | Sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak...Biz, onlara, güzel iri gözlü hûrileri eş etmişiz. | Bunlar, birer dizi halinde sıralanan kanepelere, tahtlara yaslanırlar ve biz, kendilerini iri kara gözlü eşlerle evlendiririz. | «Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslananlar olarak». Biz onlara şahin gözlü huurîleri eş yapdık. | Saf saf dizilmiş tahtlara dayanarak ve onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz. |
52-Tur Suresi
21.Ayet Mekke 27 523 |
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍ ۚ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
-21
(Vellezine amenu vettebeathum zurriyyetuhum bi imanim elhakna bihim zurriyyetehum ve ma eletnahum min amelihim min şey´ kullumriim bima kesebe rahin) |
52-Tur Suresi
21.Ayet Mekke 27 523 |
İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir. | Ve İyman edenleri ki zürriyyetleri de iyman ile arkalarından gelmiş, zürriyyetlerini kendilerine ilhak etmişizdir, bununla beraber kendilerine amellerinden hiçbir şey eksiltmemişizdir, herkes kazancına bağlıdır. | (Dünyada) iman edenlere ve zürriyetleri de iman edib kendilerine uyanlara, (ahirette) zürriyetlerine kavuştururuz. (Onları da, baba ve dedeleri gibi cennete koruz ve derecelerini yükseltiriz.) Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden hiç bir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır, (iyi amel işlerse kurtulur, değilse helâk olur.) | Onlar ki imân ettiler ve soyları da kendilerine imân ile uydular, soylarını onlara eriştirip katarız ve biz, onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Her kişi kazandığına karşılık rehindir. | İman edib de zürriyyetleri de îman ile kendilerine tâ´bi olanlar (yok mu?) biz onların nesillerini de kendilerine katdık. Kendilerinin amelinden bir şey de eksiltmedik. Herkes kazancı mukaabilinde bir rehindir. | Ve inananlarla soylarından, inanarak onlara uyanları, soylarından gelenlerle birleştirir, buluştururuz ve yaptıklarının mükâfatından hiçbir şeyi eksiltmeyiz; herkes, kazancına bağlıdır. |
52-Tur Suresi
22.Ayet Mekke 27 523 |
وَأَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
-22
(Ve emdednahum bi fakihetiv ve lahmim mimma yeştehun) |
52-Tur Suresi
22.Ayet Mekke 27 523 |
Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik. | Bir de onlara bir meyve ve içlerinin çekeceği bir et yetiştirmekteyizdir. | Onlara (cennetde) bir meyva ve içlerinin çekeceği bir et verdik, (vereceğiz). | Onlara (Cennet´tekilere), canlarının çektiği meyvalardan ve etten sunarız. | Onlara canlarının isteyeceği meyve (ler) i, et (ler) i de bol bol verdik. | Ve onlara meyve ve gönüllerinin tam istediği et vereceğiz. |
52-Tur Suresi
23.Ayet Mekke 27 523 |
يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
-23
(Yetenazeune fiha ke´sel la lağvun fiha ve la te´sim) |
52-Tur Suresi
23.Ayet Mekke 27 523 |
Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar. | Orada bir peymâne çekiştirirler ki ne bir saçmalama vardır onda ne bir günaha sokma | Orada birbiriyle kadeh çekiştirirler ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne bir günaha sokma... | Orada kadeh tokuştururlar ki bunda ne bir boşanlamsız saçmalama, ne de günaha sokma vardır. | Orada birbirleriyle öyle kadeh çekişirler ki! Onda ne bir saçmalama, ne de bir günâha sokma yokdur. | Ve birbirlerine öyle bir kadeh sunarlar ki içtikleri şarabın sonucunda ne boş şeylerden bahsediş var, ne günaha giriş. |
52-Tur Suresi
24.Ayet Mekke 27 523 |
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَكْنُونٌ
-24
(Ve yetufu aleyhim ğılmanil lehum keennehum lu´luum meknun) |
52-Tur Suresi
24.Ayet Mekke 27 523 |
Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar. | Bırıl bırıl da üzerlerine döner kendilerine mahsus hizmetciler, sanki sadeflerinde saklı inciler | (Hizmet için) etraflarında döner kendilerine ait, sedeflerinde saklı inciler gibi hizmetçiler. | Kendilerine ait hizmetçiler etraflarında dönüp dolaşırlar da sanki herbiri sedefteki saklı inciler gibi... | O sadefleri içinde gizlenmiş inci gibi civanlar da kendilerine (hizmet için) etraflarında döner (ler). | Ve öylesine genç hizmetçiler, etraflarında döner durur ki sanki onlar, hazinelerde saklanmış inciler. |
52-Tur Suresi
25.Ayet Mekke 27 523 |
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
-25
(Ve akbele ba´duhum ala ba´dıy yetesaelun) |
52-Tur Suresi
25.Ayet Mekke 27 523 |
Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar. | Ve ba´zısı ba´zısına dönmüş soruşuyorlardır | (Cennettekiler) birbirine dönüb soruştururlar. | Birbirlerine dönüp sorarlar; | (Ehl-i cennet) birbirine yönelib (hallerini ve amellerini) soruşdururlar, | Ve birbirlerine dönüp sorarlar, konuşurlar. |
52-Tur Suresi
26.Ayet Mekke 27 523 |
قَالُوا إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِي أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
-26
(Kalu inna kunna kablu fi ehlina muşkikıyn) |
52-Tur Suresi
26.Ayet Mekke 27 523 |
Derler ki: “Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah’a isyandan) korkardık.” | Demektedirler: Evet biz bundan evvel ehlimizde korkular içinde idik. | Şöyle derler: “- Biz, bundan önce ailemizle birlikte (dünyada iken azabdan ve Allah’a isyan etmekten) korkuyorduk. | Derler ki: Hakikat biz bundan önce (Dünya´da) ailemiz içinde korkup endişe duyardık ? | (Şöyle) diyerek: «Biz hakıykat bundan evvel (dünyâda) ailelerimiz içinde (aakıbetimizden) korkanlardık». | Derler ki: Gerçekten de daha önce ehlimizin içinde, ilimizde, yurdumuzda, korku içindeydik biz. |
52-Tur Suresi
27.Ayet Mekke 27 523 |
فَمَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ
-27
(Fe mennellahu aleyna ve vekana azabes semum) |
52-Tur Suresi
27.Ayet Mekke 27 523 |
“Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.” | Bakınız Allah bize lûtfetti ve bizleri o semûm azâbından korudu. | Artık Allah bize lütûf buyurdu ve bizleri o ateşin azabından korudu. | Allah, bize bol lûtufta bulundu da Cehennem´in kavurucu azabından korudu. | «İşte Allah bize (mağfiret ve rahmetini) lûtfetdi. Bizi sâm yeli azabından korudu». | Derken Allah lûtfetti bize ve korudu bizi tâ iliklere işleyen sam yelinin azâbından. |
52-Tur Suresi
28.Ayet Mekke 27 523 |
إِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلُ نَدْعُوهُ ۖ إِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّحِيمُ
-28
(İnna kunna min kablu ned´uh innehu huvel berrur rahıym) |
52-Tur Suresi
28.Ayet Mekke 27 523 |
“Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir.” | Evet biz bundan evvel ona duâ ediyor korumasını istiyorduk, hakikat o öyle keremkâr öyle rahîm | Biz, bundan önce O’na ibadet ediyorduk ve bizi korumasını istiyorduk. Gerçekten O, kerem sahibidir, Rahîm’dir. | Şüphesiz biz, bundan önce de O´na yalvarıp ibâdet ederdik. Çünkü O, iyiliği bol, rahmeti geniştir. | «Gerçek biz bundan evvel (müvahhid olarak) Ona ibâdet ediyorduk. Şübhesiz ki O, (evet) O, (va´dinde saadık) ihsanı bol, çok esirgeyicidir». | Gerçekten de önceden onu çağırırdık; şüphe yok ki o, şanı yüce bir lütuf sâhibidir, rahîmdir. |
52-Tur Suresi
29.Ayet Mekke 27 523 |
فَذَكِّرْ فَمَا أَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
-29
(Fe zekkir fema ente bi nı´meti rabbike bi kahiniv ve la mecnun) |
52-Tur Suresi
29.Ayet Mekke 27 523 |
(Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. | O halde va´z-u tezkire devam et, çünkü sen, rabbının ni´meti hakkı için, ne kâhinsin ne de mecnun | O halde (Ey Rasûlüm, sen) öğüd ve nasihata devam et; çünkü sen, Rabbinin (nübüvvet ve İslâm) nimeti sayesinde ne kâhinsin, ne mecnûn... | Sen öğüt vermeye devam et. Sen, Rabbin nîmetiyle ne bir kâhinsin, ne de deli... | (Habîbim) sen hemen öğüt vermekde devam et. Öyle ya, sen Rabbinin ni´meti sayesinde ne bir kâhin, ne de bir mecnun değilsin. | Artık öğüt ver, gerçekten de Rabbinin nîmeti sâyesinde sen, ne kâhinsin, ne deli. |
52-Tur Suresi
30.Ayet Mekke 27 523 |
أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِهِ رَيْبَ الْمَنُونِ
-30
(Em yekulune şaırun neterabbesu bihi raybel menun) |
52-Tur Suresi
30.Ayet Mekke 27 523 |
Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar? | Yoksa «bir şâir biz ona «reybul menun»u gözetiyoruz» mu diyorlar? | Yoksa: “- Bir şairdir, biz O’nun felâket zamanını bekliyoruz” mu diyorlar? | Yoksa onlar (senin için) O şâirdir, zamanın tokadını yemesini bekliyoruz mu diyorlar? | Yoksa «(O), bir şâirdir, biz onun, zamanın felâketli haadiseleri (ne çarpılması) nı gözetliyoruz» mu diyorlar? | Yoksa onlar, bir şâir ki ölmesini, zâmanın kötülüklerine uğramasını gözetiyoruz mu diyorlar? |
52-Tur Suresi
31.Ayet Mekke 27 523 |
قُلْ تَرَبَّصُوا فَإِنِّي مَعَكُمْ مِنَ الْمُتَرَبِّصِينَ
-31
(Kul terabbesu fe inni meakum minel muterabbisıyn) |
52-Tur Suresi
31.Ayet Mekke 27 523 |
Onlara de ki: “Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” | De ki: Gözetin, çünkü ben de sizinle gözetenlerdenim. | (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “- Bekleyin; çünkü ben de sizinle beraber (size inecek azabı) bekliyenlerdenim. | De ki, siz bekleye durun, doğrusu ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. | De ki: «Bekleyin. Çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim». | De ki: Gözetin bakalım, gerçekten ben de sizinle berâber gözetmedeyim. |
52-Tur Suresi
32.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَامُهُمْ بِهَٰذَا ۚ أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
-32
(Em te´muruhum ahlamuhum bihaza em hum kavmun tağun) |
52-Tur Suresi
32.Ayet Mekke 27 524 |
Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur? | Yoksa onlara bunu (bu tenakuzu) akılları mı emrediyor? Yoksa azgın bir kavım mıdırlar? | Yoksa, (Hz. Peygambere kâhin ve mecnûn demekle) bu tenakuzu onlara akılları mı emrediyor. Yoksa azgın bir kavim midirler? | Yoksa bunu (bu tutarsızlık ve çelişkiyi) akılları mı onlara emrediyor ? Değilse onlar, azıp sapıtan bir millet midir? | Yahud bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgınlar güruhu mudur? | Yoksa bu sözleri akılları mı emrediyor onlara, yoksa azgın bir topluluk mu onlar? |
52-Tur Suresi
33.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ ۚ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَ
-33
(Em yekulune tekavveleh bel la yu´minun) |
52-Tur Suresi
33.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa “O Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar. | Yoksa onu (o Kur´anı) kendisi uydurmakta mı diyorlar? Hayır kendileri inanmazlar | Yoksa, o Kur’an’ı kendisi mi uydurub söyledi diyorlar? Hayır, (iş dedikleri gibi değil, sırf inad ve inkârlarından dolayı) iman etmezler. | Yoksa bunu (Kur´ân´ı) kendisi mi uydurup söyledi diyorlar ? Hayır, onlar inanmazlar. | Yahud onu kendisi mi uydurub söyledi diyorlar? Hayır, onlar îman etmezler. | Yoksa onu kendisi uyduruyor mu diyorlar? Hayır, inanmamışlardır onlar. |
52-Tur Suresi
34.Ayet Mekke 27 524 |
فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِثْلِهِ إِنْ كَانُوا صَادِقِينَ
-34
(Felye´tu bi hadisim mislihi in kanu sadikıyn) |
52-Tur Suresi
34.Ayet Mekke 27 524 |
Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler! | Haydi onun gibi bir söz getirsinler, doğru iseler | Haydi Kur’an gibi bir söz getirsinler, eğer doğru söyliyenlerse... | Eğer doğru sözlü kimseler iseler bu sözün bir benzerini getirsinler! | Öyleyse onlar da, eğer doğru söyleyenlerse, onun gibi (velev uydurma) bir söz getirsinler! | Artık buna benzer bir söz getirin meydana sözünüz doğruysa. |
52-Tur Suresi
35.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ
-35
(Em huliku min ğayri şey´in em humul halikun) |
52-Tur Suresi
35.Ayet Mekke 27 524 |
Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar? | Yoksa kendileri «lâ şey»den mi yaratıldılar? Yoksa yaratan onlar mıdırlar? | Yoksa, kendileri Hâlık’sız mı yaratıldılar? Yoksa onlar (kendi nefislerini) yaratıcılar mıdırlar? | Yoksa onlar, hiçbir şeysiz mi yaratıldılar? Değilse, yaratanlar kendileri midir? | Yoksa onlar bir şeysiz olarak mı yaratdılar? Yahud (kendilerinin) yaratıcıları kendileri midir?! | Yoksa boşu boşuna mı yaratıldı onlar, yoksa onlar mı yaratıcılar? |
52-Tur Suresi
36.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ خَلَقُوا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ ۚ بَلْ لَا يُوقِنُونَ
-36
(Em halekus semavati vel ard bel la yukınun) |
52-Tur Suresi
36.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin olarak inanmıyorlar. | Yoksa Gökleri ve Yeri mi yarattılar? Hayır iykan ehli değiller | Yoksa, gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır, (onlar hakkı gerçek olarak) anlamazlar. | Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı ? Hayır, onlar kesinlikle inanmazlar. | Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yaratdılar? Hayır, onlar (Allahın birliğini, kudretini) iyi bilmiyorlar. | Yoksa gökleri ve yeryüzünü mü yarattı onlar? Hayır, iyiden iyiye inanmamışlardır onlar. |
52-Tur Suresi
37.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَ
-37
(Em ındehum hazainu rabbike em humul musaytırun) |
52-Tur Suresi
37.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hâkim olan kendileri midir? | Yoksa rabbının hazîneleri onların yanında mı? Yoksa onlar mı istiylâ etmişler? | Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Yoksa, onlar mı her şeye hakim olmuşlar? | Yoksa Rabbin hazineleri onların yanında mıdır ? Yoksa onlar mı (Kâinat´ta) hüküm ve saltanat kurup (düzeni) yürütenlerdir ? | Yahud Rabbinin hazîneleri onların yanında mı? Veya onlar (eşyâyi diledikleri gibi tedbîre) haakim ve gaalib kimseler mi? | Yoksa onların yanında mı Rabbinin hazineleri, yoksa onlar sorumsuz bir saltanata mı sâhip? |
52-Tur Suresi
38.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ ۖ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
-38
(Em lehum sullemuy yestemiune fih felyeti mustemiuhum bi sultanim mubin) |
52-Tur Suresi
38.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin! | Yoksa onlara mahsus bir merdiven var da ondan dinliyorlar mı? Öyle ise dinleyicileri beyan edecek bir bürhan getirsin | Yoksa, onların bir merdiveni var da (göğe yükselib meleklere vahy edilen sözü) ondan mı dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri, (dinlediklerini isbat edecek) açık bir delil getirsin. | Yoksa onların merdivenleri var da onunla mı (yükselip göklerin haberlerini) dinliyorlar ? O halde dinleyenleri (bu hususta) açık belge, isbatlayıcı delil getirsinler. | Yoksa onlara haas bir merdiven vardır da onun üstünden mi dinliyorlar Öyleyse dinleyicileri açık bir bürhan getirsin (ler)! | Yoksa merdivenleri var da gökten mi duyuyorlar? Öyleyse duyanları, apaçık bir delil göstersin. |
52-Tur Suresi
39.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَكُمُ الْبَنُونَ
-39
(Em lehul benatu ve lekumul benun) |
52-Tur Suresi
39.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa, kızlar O’na (Allah’a) da oğullar size mi? | Yoksa kızlar ona oğullar size öyle mi? | Yoksa, (kendiniz için hoşlanmadığınız) kızlar O’na, oğullar size mi? | Yoksa kızlar Allah´a, oğlanlar size, öyle mi ? | Yahud kızlar Onun, oğullar sizin mi? | Yoksa kızlar onların da erkek evlâtları sizin mi? |
52-Tur Suresi
40.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَ
-40
(Em tes´eluhum ecran fe hum mim mağramim muskalun) |
52-Tur Suresi
40.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır? | Yoksa kendilerinden bir ücret istiyorsun da cereme vermekten ezilmekteler mi? | Yoksa, (iman etmeleri için) kendilerinden bir ücret istiyorsun da (bunu) cereme vermekten ağırlanıyorlar? | Yoksa sen, onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altına mı giriyorlar? | Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da onlar (bundan mütevellid) borcdan dolayı ağır bir yük altına mı girmişlerdir? | Yoksa onlardan ücret istiyorsun da bu yüzden ağır bir borca mı giriyorlar? |
52-Tur Suresi
41.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
-41
(Em ındehumul ğaybu fe hum yektubun) |
52-Tur Suresi
41.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa, gayb ilmi onların yanında da ondan mı yazıyorlar? | Yoksa gayb onların yanında da onlar mı yazıyorlar? | Yoksa, gayb ilmi (Levh-i Mahfûz) onların yanında da, onlar mı yazıyorlar? | Yoksa gayb (görünmeyen, bilinmeyen hususlar), onların yanında bulunuyor da onu kendileri mi yazıp tesbit ediyorlar ? Ama o küfre sapanlar kendileri tuzağa düşeceklerdir. | Yahud gayb (ın ilmi) kendilerinin yanındadır da (bunu) onlar mı yazıyorlar? | Yoksa gizli şey, yanlarında da yazıyorlar mı? |
52-Tur Suresi
42.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ
-42
(Em yuridune keyda fellezine keferu humul mekidun) |
52-Tur Suresi
42.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl, inkâr edenler tuzağa düşecek olanlardır. | Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenler kendileri o tuzağa düşeceklerdir. | Yoksa, (Ey Rasûlüm, seni yok etmek için) bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o kâfirler, kendileri o tuzağa düşeceklerdir. | Yoksa bir hile ve tuzak mı kurmak istiyorlar ? Ama o küfre sapanlar kendileri tuzağa düşeceklerdir. | Yoksa (sana) bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenler (kurduklara o) tuzağa kendileri düşüb mağlub olmuşlardır (olacaklardır). | Yoksa bir düzen mi kurmak istiyorlar? Asıl düzene uğrayıp cezâlanacaklar, kâfir olanlar. |
52-Tur Suresi
43.Ayet Mekke 27 524 |
أَمْ لَهُمْ إِلَٰهٌ غَيْرُ اللَّهِ ۚ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
-43
(Em lehum ilahun ğayrullah subhanellahi amma yuşrikun) |
52-Tur Suresi
43.Ayet Mekke 27 524 |
Yoksa, onların Allah’tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. | Yoksa onların Allahdan başka bir ilâhları mı var? Allah onların koştukları şirklerden münezzehtir. | Yoksa, onların Allah’dan başka bir İlâhları mı var? Allah, onların koştukları ortaklardan münezzehtir. | Yoksa onların, Allah´tan başka bir tanrıları mı var? Allah, onların ortak koştuklarından yücedir, münezzehtir. | Yahud onların Allahdan başka bir Tanrıları mı var? Allah onların katmakda oldukları ortaklardan münezzehdir. | Yoksa Allah´tan başka bir mâbutları mı var? Şanı yücedir, münezzehtir Allah, şirk koşanların şirk koştukları şeylerden. |
52-Tur Suresi
44.Ayet Mekke 27 524 |
وَإِنْ يَرَوْا كِسْفًا مِنَ السَّمَاءِ سَاقِطًا يَقُولُوا سَحَابٌ مَرْكُومٌ
-44
(Ve iy yerav kisfem mines semai sakıtay yekulu sehabum merkum) |
52-Tur Suresi
44.Ayet Mekke 27 524 |
Gökten düşmekte olan parçalar görseler, “Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır” derler. | Hem onlar Semadan bir kıt´ayı düşerken görseler, teraküm etmiş bir bulut diyecekler | Eğer gökten bir parça düşerken görseler, birbiri üzerine yığılıb yoğunlaşmış bir bulutdur, derler. | Gökten bir kütlenin düştüğünü görseler, birbiri üstüne yığılmış bulut kümesidir derler. | Eğer gökden bir parça düşer görseler «(Bu), derler, birbiri üstüne yığılmış bir bulutdur». | Gökten bir parçanın düştüğünü görseler, birbiri üstüne yığılmış bulut derler. |
52-Tur Suresi
45.Ayet Mekke 27 524 |
فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ
-45
(Fe zerhum hatta yulaku yevmehumullezi fihi yus´akun) |
52-Tur Suresi
45.Ayet Mekke 27 524 |
Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak. | O halde bırak onları ta o çarpılacakları günlerine kadar | O halde (Ey Rasûlüm), bırak onları; tâ o çarpılacakları (ölüm) günlerine kadar... | Sen onları çarpılacakları güne kavuşmalarına kadar bırak. | Artık onları çarpılacakları günlerine kadar (hallerine) bırak. | Artık bırak onları helâk olacakları güne dek. |
52-Tur Suresi
46.Ayet Mekke 27 524 |
يَوْمَ لَا يُغْنِي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
-46
(Yevme la yuğni anhum keyduhum şey´ev ve la hum yunsarun) |
52-Tur Suresi
46.Ayet Mekke 27 524 |
O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir. | O gün ki hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerrece faidesi olmıyacaktır ve hiçbir suretle kurtarılmıyacaklardır. | O gün, tedbirlerinin hiç biri zerrece kendilerine fayda vermiyecektir; ve onlar yardım da olunmıyacaklardır. | O gün onların hile ve tuzağı kendilerine hiçbir fayda vermez ve onlar yardımda olunmazlar. | O gün tuzakları hiçbir şeyle kendilerine fâide vermeyecek, onlara yardım da edilmeyecekdir. | Bir gündür o gün ki düzenleri, onlardan hiçbir şeyi gideremez ve onlara yardım da edilmez. |
52-Tur Suresi
47.Ayet Mekke 27 524 |
وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا عَذَابًا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
-47
(Ve inne fillezine zalemu azaben dune zalike ve lakinne ekserahum la ya´lemun) |
52-Tur Suresi
47.Ayet Mekke 27 524 |
Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler. | O zulmedenlere ondan beride de bir azâb vardır velâkin pek çokları bilmezler | Muhakkak ki o zalimlere (kâfirlere), bundan (ahiret azabından) önce de (kabirde veya Bedir savaşında) bir azab var; fakat pek çokları bilmezler. | Şüphesiz ki, zâlimler için bundan başka da azâb vardır. Ama çoğu bunu bilmezler. | Muhakkak ki o zulmedenlere bundan evvel de bir azâb var. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. | Ve şüphe yok ki zulmedenlere, bundan başka azap da var ve fakat çoğu bilmez. |
52-Tur Suresi
48.Ayet Mekke 27 524 |
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا ۖ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
-48
(Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a´yunina ve sebbıh bi hamdi rabbike hıyne tekum) |
52-Tur Suresi
48.Ayet Mekke 27 524 |
Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tespih et. | Hem rabbının hukmüne sabret çünkü sen bizim nezaretimiz altındasın, kalktığın sırada rabbına hamd ile tesbih eyle, | Rabbinin hükmüne sabret; çünkü sen, bizim muhafazamız altındasın. (Uykudan veya herhangi bir yerden) kalktığın sırada Rabbine hamd ile tesbih eyle. | (48-49) Rabbin hükmüne (o gelinceye kadar) sabret. Şüphesiz ki sen, bizim gözetimimizdesin. Kalktığında Rabbini hamd ile tesbîh et; gecenin bir bölümünde ve yıldızların batmasının ardından da tesbîh vam et. | Sen Rabbinin hükmüne (rızaa ile) sabret. Çünkü muhakkak sen bizim gözlerimiz (önün) desin. Kalkacağın zaman da Rabbine hamd ile tesbîh (ve tenzîh) et. | Ve sabret Rabbinin hükmüne, gerçekten de gözümüzün altındasın sen ve Rabbine hamd ederek tenzîh et onu, kalkınca. |
52-Tur Suresi
49.Ayet Mekke 27 524 |
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَارَ النُّجُومِ
-49
(Ve minel leyli fesebbıhhu ve idbaran nucum) |
52-Tur Suresi
49.Ayet Mekke 27 524 |
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et. | geceden de tesbih et ona, hem de nücumun idbarı sıra. | Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında dahi tesbih et. | (48-49) Rabbin hükmüne (o gelinceye kadar) sabret. Şüphesiz ki sen, bizim gözetimimizdesin. Kalktığında Rabbini hamd ile tesbîh et; gecenin bir bölümünde ve yıldızların batmasının ardından da tesbîh vam et. | Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra dahi tesbîh et. | Ve geceleyin de onu tenzîh et ve yıldızların batacağı sırada da. |